Ben şu açıdan söylediklerinize fazlasıyla katılıyorum;
Kör topal da olsa uzun yıllar gıda açısından kendimize yetebildiğimiz bir dönem vardı.İthalat gücümüz olmadığı zamanlarda yokluğu çekilen gıda maddeleri muz,kahve gibi az sayıda ve çok zaruri olmayan gıda maddeleriydi.Bu kadarını becerebilirken,bunları sağlamak için öyle yüksek teknolojili tarım,laboratuarlar,traktörler,muhteşem tarım politikaları,hibrit teknolojik tohumlar,hormonlar vs vs. yoktu.Tarıma uygun olmayan arazilerde hayvancılığımız vardı,alım gücü en kısıtlı vatandaş tenekeyle peynir,çuvalla patates,kilolarla domates alabiliyordu.
Geçmişimiz bugünden iyiydi demeyeceğim ama konuyla ilgili şu var ki,üretimi bin yıllardır bilinen gıda maddelerinin üretilebilmesi için hiçbir özel çabaya gerek yoktur,üretim bir şekilde engellenmesin,insanlar gider bir şekilde bunları üretir.Bu üretimin yetersiz hale gelmesi için özel bir çabaya ihtiyaç var.Tarım bitti hayvancılık bitti tanımlaması yanlıştır,doğrusu bitirildi şeklindedir,üretimi engelleyen hiçbir politika uygulanmamış olsa eminim bitmezdi.Konunun uzmanı değilim ama kör de değilim.Mesela sularımızda doğal yollarla balıkçılık yapılsa çok daha fazla ve ucuza balık yerdik. Yok etmediğimiz sürece doğanın dengesi bize yeter.Tutup büyük av kapasiteli gemilere kredi,teşvik verilip doğal balıkçılık bitirilip,çiftliklerde doğal dengeyi bozan,denizi kirleten,tatsız tuzsuz balık üretip bir de bu kapasiteyi başka ülkeleri de doyurmak için kullanmaya üretim demek için eski balık bolluğu,balık fiyatları ile şimdikini kıyaslayabiliyor olmak yeterlidir.Göç politikaları ve terör belası hayvancılığı bitiren büyük etkenler.Köylüyü kente çekip hem topraktan koparan hem de şehirleri rezil eden politikaların tartışması bile olmaz.Bilinçli veya bilinçsiz kötü politikalar yerine milleti kendi halinde bıraksalar, kendi kendine hem hal çaresi bulunur hatta bu körlük ve aptallıktan çıkış yolu bulurdu.