-
Rus tiyatro yazari ve modern kisa oykulerin kurucularindan Anton Cehov’un dogum yildonumu (29 Ocak 1860)
"Perde kalktiginda , sahne dedikleri uc duvarli odada, sahnenin yapay isiginda o muazzam yetenekleri, insanlarin nasil yiyip ictiklerini, nasil asik olduklarini, nasil gezip tozduklarini, nasil giyinip kusandiklarini gostermeye; bezdirici sahneler, yavan konusmalarla ibret vermeye; onumde surekli, hep o ayni, kolayin kolayi ahlak dersini okumaya kalkistiklarinda yuregimi sikintilar basiyor ve Maupassant'in Eyfel Kulesi'nden kacmasi misali kaciyorum."ť
http://www.mondadoristore.it/img/Il-...t=Anton+Cechov
“Quando si alza il sipario e sotto la luce dei riflettori, in una camera a tre pareti, questi grandi talenti, sacerdoti della sacra arte, rappresentano uomini che mangiano, bevono, amano, camminano, indossano le loro belle giacche; quando da scene e frasi volgari vogliono a tutti i costi trarre una morale, una morale meschina, facile, pronta per tutti gli usi; quando in mille varianti mi ripropongono sempre la stessa cosa, la stessa identica cosa, allora io scappo, scappo come scappava Maupassant dalla torre Eiffel, che lo ossessionava con la sua volgaritŕ.”
-
1915 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Fransiz yazar Romain Rolland’in dogum yildonumu (29 Ocak 1866)
“…insan icin hayvanlarin cektigi aci, insanlarin cektigi acidan daha katlanilmazdir. Zira ikincisinde, hic olmazsa, cekilen aci lanetlenir ve neden olan suclu ilan edilir. Oysa her gun binlerce hayvan en ufak piţmanlik duymadan, hic luzumu yokken katledilir. Birisi bundan soz edecek olsa alay edilir. Ve bu affedilemez bir suctur.”
https://www.nobelprize.org/nobel_pri...d_postcard.jpg
"... there is something even more intolerable in the sufferings of animals than in the sufferings of man. For with the latter it is at least admitted that suffering is evil .... But millions of animals are uselessly butchered every day without a shadow of remorse. And that is the unpardonable crime."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Ben de Voltaire gibi dusunuyorum: Birkac sinek isirigi, kosan ati durduramaz. / Penso come Voltaire che qualche puntura di mosca non puň rallentare la corsa di un cavallo focoso."
-
Ispanyol roman yazari, gazeteci ve politikaci Vicente Blasco Ibáńez’in dogum yildonumu (29 Ocak 1867)
“En alt dallarindan, en yukaridakilere kadar fildisini andiran bembeyaz minicik ciceklerle bezenen portakal agaclari kesme kristalden yapilmis gibi gorunuyordu. Her an tazelenen guzel koku dalgalari, dogayi degistirerek, dogaustu bir hava yaratarak, insanda yepyeni, guzel bir dunya hayali yaratarak en gur bosluklari sarmaktaydi; sanki bir anda dunya icinde oturanlarin yalniz guzel kokulari icerek ebedi bir siir havasi icinde yasadigi bir yildiz oluvermisti bir anda. Her sey degisivermisti sanki, sedef isik dalgasiyla yikanan engin bir ask odasi oluvermisti kirlar. Derin sessizligin icinde, dallarin hisirtisi opucuk sesleriydi sanki; nehrin miriltisi, Rafael’e baygin bir sesle birbirinin kulagina ihtirasla titreyen seyler soyleyen sevgililerin fisiltisi gibi geliyordu.” Baharlar Acarken
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“The orange-trees, covered from trunk to crown with white, ivory-smooth flowerets, seemed like webs of spun glass, the vegetation of one of those fantastic snow-mantled landscapes that quiver sometimes in the glass spheres of paper-weights. The perfume came in continuous, successive waves, rolling out upon the infinite with a mysterious palpitation, transfiguring the country, imparting to it a feeling of supernaturalness–the vision of a better world, of a distant planet where men feed on perfume and live in eternal poetry. Everything was changed in this spacious love-nest softly lighted by a great lantern of mother-ofpearl. The sharp crackling of the branches sounded in the deep silence like so many kisses; the murmur of the river became the distant echo of passionate love-making, hushed voices whispering close to the loved one's ears words tremulous with adoration.”
-
Avusturyali ressam Albin Egger-Lienz'in dogum yil donumu (29 Ocak 1868)
La Danza Macabra dell'anno Nove (The Dance of Death of Year Nine, 1906-1908)
http://www.artcyclopedia.org/art/alb...ienz-dance.jpg
-
Fransiz ressam Alfred Sisley'in olum yildonumu (29 Ocak 1899)
Una Sera di Fine Ottobre a Moret (One Evening in Late October in Moret, 1888)
https://imagenes.museothyssen.org/si...?itok=5nZvSZWo
-
Amerikali yazar ve denemeci Edward Abbey’in dogum yildonumu (29 Ocak 1927)
http://www.azquotes.com/picture-quot...bey-0-1-82.jpg
“Bilim diye, mantik diye, akil diye bir sey var; deneyimle dogrulanan dusunce var. Bir de Kaliforniya diye bir sey var.”
-
-
Amerikali oyun yazari Arthur Miller’in Butun Ogullarim (All My Sons) oyunu, ilk kez 29 Ocak 1947’de New York, Broadway, Coronet Theatre’da sahnelendi.
http://www.westonplayhouse.org/blog/...ONS-Poster.jpg
http://dailybruin.com/images/44271_w...sons.picao.jpg