Isvicreli ressam Albert Samuel Anker'in dogum yildonumu (1 Nisan 1831)
Der Quacksalber, 1879
https://upload.wikimedia.org/wikiped...80%94_1879.jpg
Ziviltrauung, 1887
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%281887%29.jpg
Printable View
Isvicreli ressam Albert Samuel Anker'in dogum yildonumu (1 Nisan 1831)
Der Quacksalber, 1879
https://upload.wikimedia.org/wikiped...80%94_1879.jpg
Ziviltrauung, 1887
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%281887%29.jpg
Amerikali sair ve yazar Edgar Allan Poe, Morgue Sokagi Cinayetleri (The Murders in the Rue Morgue) oykusunu 1 Nisan 1841'de Graham's Magazine'de yayimladi.
"Ilk karsilasmamiz Montmartre Sokagi'ndaki karanlik bir kitaplikta oldu. Ikimiz de ayni kitabi ariyorduk, ender bulunan, pek onemli bir kitapti. Bu olay bizi birbirimize yakinlastirmaya yetti. Tekrar tekrar bulustuk. Bir Fransiz'in kendisinden soz ederken takinacagi tam bir acik yureklilikle anlattigi aile oykusu, beni pek ilgilendirmisti. Okudugu kitaplarin cokluguna da sasip sasip kaliyordum, ama asil ruhumu bir ates gibi saran yaratici hayallerinin sicakligi, canliligi, tazeligiydi. Paris'te o zaman aramakta oldugum seyleri ararken, boyle bir adamin dostlugu, benim icin degeri olculmez bir hazineydi, bu dusuncemi acikca ona soyledim. Sonunda kentte kaldigim surece beraber oturmaya karar verdik, ben onun kadar darlik icinde olmadigimdan, bir ev tutup ruhlarimizin karanlik havasina uyacak bir bicimde dosemeyi uzerime aldigim ev, St Germain'in dis mahallelerinde issiz bir yerdeydi, zamanin asindirdigi cirkin, neredeyse yikilacak eski bir yapiydi, ne oldugunu sorup ogrenmedigimiz bazi bos insanlar yuzunden yillarca bos kalmisti."ť
https://upload.wikimedia.org/wikiped...41_descent.jpg
"Our first meeting was at an obscure library in the Rue Montmartre, where the accident of our both being in search of the same very rare and very remarkable volume, brought us into closer communion. We saw each other again and again. I was deeply interested in the little family history which he detailed to me with all that candor which a Frenchman indulges whenever mere self is his theme. I was astonished, too, at the vast extent of his reading; and, above all, I felt my soul enkindled within me by the wild fervor, and the vivid freshness of his imagination. Seeking in Paris the objects I then sought, I felt that the societyof such a man would be to me a treasure beyond price; and this feeling I frankly confided to him. It was at length arranged that we should live together during my stay in the city; and as my worldly circumstances were somewhat less embarrassed than his own, I was permitted to be at the expense of renting, and furnishing in a style which suited the rather fantastic gloom of our common temper, a time-eaten and grotesque mansion, long deserted through superstitions into which we did not inquire, and tottering to its fall in a retired and desolate portion of the Faubourg St. Germain."ť
Amerikali ressam Edwin Austin Abbey'in dogum yildonumu (1 Nisan 1852)
Richard, Duke of Gloucester, and the Lady Anne (1896), Yale University Art Gallery
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._anne_1896.jpg
The Play Scene in Hamlet (1897), Yale University Art Gallery
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._in_Hamlet.jpg
Ingiliz yazar Charles Dickens, 10'uncu romani olan Zor Zamanlar'i (Hard Times) kendi cikardigi haftalik Household Words dergisinde 1 Nisan 1854'den itibaren yayimlamaya basladi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...dwordsvol2.jpg
"Stephen'in aklindan gecenlerin arasina yasamda karsilasabilecekleri icinde en adaletsiz dagitimin 'olum' konusunda yapildigi karisti. Dogum'un esitsizligi bile onun yaninda bir hicti.Diyelim ki, kralin cocuguyla dokumacinin cocugu ayni gecede doguyor. Bunu sevilen, gereksinim duyulan birinin olumuyle, kimsesiz bir kadinin olumu arasindaki celiskiyle nasil karsilastirirsin ki."
http://thehundredbooks.com/hardtimes.jpg
"Stephen added to his other thoughts the stern reflection, that of all the casualties of this existence upon earth, not one was dealt out with so unequal a hand as Death. The inequality of Birth was nothing to it. For, say that the child of a King and the child of a Weaver were born to-night in the same moment, what was that disparity, to the death of any human creature who was serviceable to, or beloved by, another, while this abandoned woman lived on!"
Fransiz ressam Charles Maurin'in dogum yildonumu (1 Nisan 1856)
Self-Portrait, circa 1883
https://upload.wikimedia.org/wikiped...les_maurin.jpg
Maternité, 1893
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rnit%C3%A9.jpg
Amerikali yazar Herman Melville, kapitalizmin mesum govdesini uzatmaya basladigi Vahsi Bati’nin ehlilestirilme surecini felsefi, alegorik ve postmodern bir sekilde anlatan romani Saglam Adam’i (The Confidence-Man) 1 Nisan 1857’de New York’ta Dix, Edwards & Co araciligiyla yayimladi.
"Inanin bana, insan kalabaliga karismali, baskalarinin yaptigini yapmalidir. Biraz eglenmeye karsi direnmek hazin bir tutum. Hayat maskeli bir pikniktir; kisi bir rol almali, bir kisilik takinmali ve budala tavirlar icin makul bir tavirla sira beklemeli. Bir bilgic gibi sivil kiyafetle ve asik suratla gelmek, insanin kendi rahatini kacirmaktan ve sahneyi lekelemekten baska bir ise yaramaz. Sarap karaflari arasinda bir soguk su surahisi gibi, cakir keyiflerin arasinda ayik kalmaniza neden olur. Yok, yok. Bu suya sabuna bulasmayan tavri surduremezsiniz. Hem, laf aramizda, sunu da soyleyeyim, icki alemi her zaman sarhos etmez insani ama, ayikligin asiri dozu bir nevi ayyasliga donusebilir. Bu ayik ayyasligi da bana kallirsa ancak, boynuzun diger ucundan baslayarak, hergun birkac kadeh yuvarlamakla tedavi edilir."
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Title_Page.jpg
"Trust me, one had better mix in, and do like others. Sad business, this holding out against having a good time. Life is a picnic en costume; one must take a part, assume a character, stand ready in a sensible way to play the fool. To come in plain clothes, with a long face, as a wiseacre, only makes one a discomfort to himself, and a blot upon the scene. Like your jug of cold water among the wine-flasks, it leaves you unelated among the elated ones. No, no. This austerity won't do. Let me tell you too--en confiance--that while revelry may not always merge into ebriety, soberness, in too deep potations, may become a sort of sottishness. Which sober sottishness, in my way of thinking, is only to be cured by beginning at the other end of the horn, to tipple a little."
Fransiz ressam Jules Coignet'nin olum yildonumu (1 Nisan 1860)
Maison des Consuls ŕ Périgueux (1833) Musée d'art et d'archéologie du Périgord
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%A9rigueux.jpg
Ruines de Balbeck (vers 1846), Toulouse, musée des Augustins.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...2004_1_100.jpg
Italyan ressam Michelangelo Pacetti'nin olum yildonumu (1 Nisan 1865)
Veduta del Foro Romano dal Colle Capitolino, con il Tempio di Saturno, l’Arco di Settimio Severo, l’Arco di Costantino e il Colosseo sullo sfondo, 1843
https://www.alfineart.com/wp-content...9/Pacetti-.jpg
Predica di Pio IX in occasione dello spostamento del crocifisso di Campo Vaccino nella cappella di S. Giuseppe dei Falegnami, 1855
https://upload.wikimedia.org/wikiped...9_P1090704.JPG
Fransiz sair, oyun yazari ve Cyrano De Bergerac'in yaraticisi Edmond Eugčne Alexis Rostand'in dogum yildonumu (1 Nisan 1868)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...gerac.djvu.jpg
"Nedir ki buse? Biraz daha yan yana yapilan bir vaattir. Yemindir kanmayana. Bir itirafin candan delil bulmasidir; sevismek mastarinin gul pembe noktasidir. Bir sirdir ki soylenir agza, kulak yerine. Bir gonul hazzidir ki, hep derinden derine yayilir. Bir visaldir karanfil lezzetinde. Dudaklarin ucundan tatmaktir ruhu biraz.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Cos'č poi un bacio? Un giuramento un pň piů da vicino, una promessa piů precisa, una confessione che cerca una conferma, un'apostrofo roseo fra le parole t'amo, un segreto soffiato in bocca invece che all'orecchio, un frammento d'eternitŕ che ronza come l'ali d'un ape, una comunione che sa di fiore, un modo di respirarsi il cuore e di scambiarsi sulle labbra il sapore dell'anima!"
Fransiz ressam Raoul du Gardier'nin dogum yildonumu (1 Nisan 1871)
Le Duguay Trouin ŕ Alger, circa 1935
https://upload.wikimedia.org/wikiped...3%A0_Alger.jpg
La ville de Suez (Égypte). 1925
https://media.mutualart.com/Images/2...3f893d90a.Jpeg
Namik Kemal'in Vatan Yahut Silistre oyununun promiyeri, 1 Nisan 1873 tarihinde Istanbul, Gedikpasa Tiyatrosu'nda gerceklesti.
ISLAM BEY: Gidecegim...
ZEKÝYE: Once beni oldur.
ISLAM BEY: (Her seye karsi direnecegini gosteren bir agirbaslilikla) Evet... Gidecegim... Gidecegim... Gidecegim... Onume cehennemin alevleri sacilsa yine gidecegim. Gogsume Azrail'in pencesi takilsa yine gidecegim. Babamin kabrini cignemek gerekse yine gidecegim. Biricik annemin vucudu ayagimin altinda ezilecek olsa yine gidecegim... Ve gercekten benim icin olecegini bilsem dahi... Yine gidecegim.
ZEKÝYE: (Ofkeyle odanin icinde gezinerek ve sesi duyulacak sekilde ancak yine kendi kendine) Aman Allah'im! Inanmiyor! Kendisi icin olebilecegime inanmiyor... Belki oldugumde de inanmaz... (Asabi bir tavirla Islam Bey'e donerek) Gideceksin... Tamam gideceksin... Fakat neden?
https://cdn1.dokuzsoft.com/u/kitapbe...0a60f94957.jpg
ISLAM BEY: I must go…
ZEKIYE: Then kill me first.
ISLAM BEY: (unmoved) I will go … I will go, even if my path is surmounted by the flames of hell. I will go, even if the angel of death thrusts his claws into my chest. I will go, even if I must step on my father’s grave with my own feet. Even if my grandmother’s body is to be crushed under my feet, I will go. Knowing you will die for me, I will go again.
ZEKIYE: (walking anxiously, talking to herself in an audible voice) Oh! He does not believe… he does not believe that I will die for him. Maybe he will not even believe me when I die. (turning towards him) You will go… You will go… Why?
Rus besteci, orkestra sefi, piyanist Sergey Rahmaninov'un dogum yildonumu (1 Nisan 1873)
https://66.media.tumblr.com/54f81908...091v3_1280.jpg
Ingiliz yazar (Horatio) Edgar Wallace’in dogum yildonumu (1 Nisan 1875)
"Bir adamin bir yerini kesersin ama yarasi zamanla kapanir. Birini kamcilarsin ama o insan onun acisini da zamanla unutur gider. Ama bir adami korkutur, endiselendirir, sevdigi birine kotu bir sey olacagini soylersen, ona kolayca unutamayacagi kadar buyuk bir aci vermis olursun. Korku bir zalimdir, despottur, harap etmekten daha muthis, kaziga cakilmaktan daha gucludur. "
https://images.gr-assets.com/books/1...0l/8158030.jpg
“Cut a man's flesh and it heals. Whip a man and the memory of it passes, frighten him, fill him with a sense of foreboding and apprehension and let him believe that something dreadful is going to happen either to himself or to someone he loves—better the latter—and you will hurt him beyond forgetfulness. Fear is a tyrant and a despot, more terrible than the rack, more potent than the stake."
http://izquotes.com/quotes-pictures/...ace-192309.jpg
“Entellektuel, yasaminda seksten daha ilginc birseyler bulmus kimseye denir.”
Yunan sair Maria Polydouri’nin dogum yildonumu (1 Nisan 1902)
Beni sevdigin icin sadece gecmis yillarda sarki soyluyorum
Ve guneste, yazin kehanetinde,
yagmurda ve karda
Beni sevdigin icin sadece sarki soyluyorum
Cunku elin uzerimdeydi bir gece sadece
ve dudaklarimdan optun
Sadece onun icin, acan bir nilufer kadar guzelim
Ve ruhum titriyor
Cunku elin uzerimdeydi sadece
Cunku gozlerin bana bakti sadece
Varligimi onurla susledim
Seken bir ruhla,
cunku gozlerin bana bakti sadece
Cunku ben gecince beni fark ettin sadece
Ve senin bakisinla gecisi gordum
Ve benim silik golgem
Oynayan, acitan bir ruya
Cunku ben gecince beni fark ettin sadece
Cunku cekinerek cagirdin beni
Ve sen ellerime uzandin
Ve sen gozlerinde pus
eksiksiz bir ask
Cunku cekinerek cagirdin beni
Cunku onu begendin sadece
Ondan benim gecisim guzel oldu hep
Her yerde sen beni izliyorsun gibi
Her hangi bir yerde yanima yanasmissin gibi
Cunku onu begendin sadece.
Sadece beni sevdigin icin dogdum
Boyleydi yasamim verildi.
Acimasiz doyumsuz hayatta
Boyleydi yasamim doyuma ulasti
Sadece beni sevdigin icin dogdum
Sadece sana olan askim icin
Guller verdi elime tanyeri
Yolunu bir anligina aydinlatmak icin
gozlerimi yildizlarla doldurdu gece
Sadece sana olan askim icin
Sadece beni harika sevdigin icin
Senin duslerini yesertip
Cogaltmak icin yasadim, guzel kral
Ve simdi ne guzel oluyorum
Sadece beni harika sevdigin icin.
https://husrevsahi.files.wordpress.c...07/maria-2.jpg
I only sing because you loved me
in the past years.
And in the sun, in summer ’s prediction
and in rain, and in snow,
I only sing because you loved me.
Only because you kept your hands on me
one night and you kissed me on my lips,
only for that, am I as fine as an open lily
And I have a shiver in my soul,
only because you kept your hands on me.
Only because your eyes looked at me
with the soul glancing,
proudly I adorned the ultimate
crown of my being,
Only because your eyes looked at me
Only because you noticed me as I passed
And by your look I saw passing
my svelte shadow as a dream
playing, hurting
Only because you noticed me as I passed
Because you hesitantly called me
And you stretched to my hand
And you had in your eyes the blur
A complete love
Because you hesitantly called me
Only because you liked it,
That’s why my passing kept being nice.
As if you were following me wherever
As if you came close to me somewhere
Only because you liked it.
Only because you loved me I was born,
so my life was given.
In graceless unfulfilled life
so my life was fulfilled.
Only because you loved me I was born.
Only for your special love
dawn gave roses in my hands.
To illuminate for a moment your way
night filled my eyes with stars
Only for your special love.
Only because you loved me wonderfully
I lived to pullulate
your dreams, beautiful king
And so sweet I’m dying
Only because you loved me wonderfully.
Alman ressam Andreas Achenbach'in olum yildonumu (1 Nisan 1910)
Retrieving the stern boat, 1842
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Achenbach.jpg
Küstenlandschaft mit Stadtansicht, 1875
https://upload.wikimedia.org/wikiped...adtansicht.jpg
Ingiliz sair ve ozellikle savas sairi Isaac Rosenberg’un olum yildonumu (1 Nisan 1918)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...e-trenches.jpg
Karanlik eriyip gidiyor -
Zaman hep o tekinsiz zaman.
Sadece bir canli varlik sicriyor elinden
Garip alayci bir fare
Kulagima takmak icin
Bir gelincik koparirken siperden.
Hey gidi garip farecik - vururlardi seni de
Bilseler boyle irk ayrimi gozetmedigini
Simdi dokundun ya su Ingiliz eline,
Ayni seyi bir Alman'a da yaparsin kuskusuz
Cok gecmeden canin ceker de gecersen
Aramizda uyuyan cayirlari.
Icinden guluyorsundur giderken
Baktikca o delikanlilara:
Sirim gibi, korkusuz bakisli,
Senden daha az yasama sansi olan
Ve olumun keyfine birakilmis,
Uzanip sere serpe topragin bagrina
Fransa' nin delik desik edilmis ovalarinda.
Nedir gozlerimizde gordugun
Celikle alevin gurlemesinde
Su dingin havanin icinde?
Nasil bir cirpinis - hangi korkulu yurek?
Gelincikler ki - kokleri insan damarlarinda-
Soluyorlar, durmadan solup dusuyorlar;
Oysa guvenlik icinde benim gelincik
Kulagimin ardinda,
Yalniz tozlanmis biraz.
Self-portrait of Isaac Rosenberg, 1915.
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Rosenberg.jpg
Henry MillerTiyatrosu (Stephen Sondheim Theatre), 1 Nisan 1918’de New York, 124.Bati, 43.Cadde’de acildi.
https://2.bp.blogspot.com/-x_uKOXIqK...ler%2B1919.jpg
170 filmde rol alan Japon aktor Toshirô Mifune’nin dogum yildonumu (1 Nisan 1920)
https://media.giphy.com/media/5gjGk5uuhRuVi/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/qSAG5REUB9kli/source.gif
Amerikali bilim kurgu yazari Anne Inez McCaffrey’nin dogum yildonumu (1 Nisan 1926)
“Ejderlere binen adamlar farkli bir soydandi. Ejderler yumurtadan ilk ciktiklarinda secilirlerdi ve kontrol ettikleri bu devasa, muhtesem hayvanlarla omur boyu ruh arkadasi olurlardi. Ejderler Pern Gezegenini, kan kirmizi yildizdan koruyabilecek tek yaratiklardi. Fakat Kralice olmazsa ejderlerin soyu tukenecekti. Yalniz dev, altin Kralice yeni kusaklari dunyaya getirebilirdi. Ve Kralice zayifliyor... oluyordu...Ardinda buyuk, altin bir yumurta birakarak...”
https://images.gr-assets.com/books/1...243l/61975.jpg
“The men who rode the dragons were a breed apart. Chosen when the dragons were first hatched, they became soulmates for life with the huge, magnificent beasts they controlled - the green, blue, brown and bronzes - beautiful - terrible - the only creatures who could defend the planet Pern from the blood-red star. But without the Queen, the dragons would become extinct. Only the gigantic, golden Queen could breed the new flights. And the Queen was fading . . . dying . . . leaving behind one last, huge, golden egg…”
Cek asilli Fransiz yazar Milan Kundera'nin dogum yildonumu (1 Nisan 1929)
"Butun ask iliskileri, birbirlerini sevenlerin asklarinin ilk haftalarinda dusuncesizce kabul ettikleri yazin olmayan anlasmalara dayanir. Henuz bir cesit dus icindedirler, ayni zaman da, bilmeden, tartisma kabul etmeyen bir hukukcu gibi, sozlesmelerinin en ince ayrintilarini bile saptamaktadirlar. Ey asiklar, bu tehlikeli ilk gunlerde cok ihtiyatli olmalisiniz! Kahvaltisini yatagina goturecek olursaniz, artik hep oyle yapmak zorunda kalirsiniz, yoksa, sevgisizlik ve ihanetle suclanirsiniz."ť Gulusun ve Unutusun Kitabi
https://media.adelphi.it/spool/6490f...h_cs_cx_cy.jpg
"Ogni relazione amorosa si fonda su un patto tacito che viene inconsapevolmente concluso dagli innamorati nelle prime settimane del loro amore. Sono sempre piuttosto trasognati perň allo stesso tempo, a loro insaputa, giŕ abbozzano le disposizioni dettagliate del loro contratto, simili ad avvocati spietati. Oh innamorati, state attenti in questi primi giorni pericolosi! Una volta che portate la colazione a letto, dovrete portarla sempre a meno che vogliate essere accusi della mancanza dell'amore e del tradimento."ť Il libro del riso e dell'oblio
“Ask, tanim olarak, hak edilmemis bir armagandir; hak etmeden sevilmek, gercek askin eksiksiz kanitidir. Bir kadin bana, ‘Seni seviyorum, cunku zekisin, cunku namuslusun, cunku bana armaganlar aliyorsun, cunku zamparalik yapmiyorsun, cunku bulasik yikiyorsun,’ derse, hayal kirikligina ugrarim; bu askta cikarci bir yan vardir. Soyle bir cumle duymak kim bilir ne guzeldir: ‘Zeki olmamana, namuslu olmamana karsin, yalanci, bencil, alcak olmana karsin senin icin deli oluyorum.” Milan Kundera, Yavaslik
https://images.gr-assets.com/books/1...122l/26097.jpg
“Love is by definition an unmerited gift; being loved without meriting it is the very proof of real love. If a woman tells me: I love you because you're intelligent, because you're decent, because you buy me gifts, because you don't chase women, because you do the dishes, then I'm disappointed; such love seems a rather self-interested business. How much finer it is to hear: I'm crazy about you even though you're neither intelligent nor decent, even though you're a liar, an egotist, a bastard.”
Heinrich Mann'in Professor Unrat romanindan uyarlanan; Emil Jannings, Marlene Dietrich ve Kurt Gerron’un basrollerini paylastigi Mavi Melek ( Der blaue Engel - The Blue Angel), 1 Nisan 1930’da Berlin’de vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...4,1000_AL_.jpg
Singin' in the Rain filmiylr unlenen Amerikali aktris, dansci ve sarkici, iskadini ve koleksiyoner Mary Frances 'Debbie' Reynolds'in dogum yildonumu (1 Nisan 1932)
https://pbs.twimg.com/media/D3EF4A5WwAgEJGx.jpg
https://pbs.twimg.com/media/D3EF8dBX4AE6W4J.jpg
Turk aktor, yonetmen, senarist ve yazar Yýlmaz Guney'in dogum yildonumu (1 Nisan 1937)
https://resim.haber61.net/haberler/2...5588_030b0.jpg
"...Bu aylarda yapraklar cesit cesit renklere burunurlerdi. Kimi yapraklar once kirmizi sonra sari olur dokulurlerdi. O sarilarda, o kirmizilarda ozlenen bir yasantinin tadi sakliydi sanki. Onlarda, insancil bir keder gorur yaslanýrdý Halil. Gun gelir, kis ortasinda, hic geregi yokken bir yapragin dususunu, bir dalin sallanisini anar huzunlenirdi.Bir yapragin dusmesinde, bir dalin aci aci sallanmasinda, insan hayatindan kopan bir an ve insan hayatini etkileyen acilar gizliydi..."
https://images.tsa.org.tr/cache/boyn...width300_1.jpg
...Pendant des mois de l'année les feuilles se revętaient de couleurs multiples. Tandis que certaines roussissaient, puis jaunissaient avant de tomber ŕ terre, Halil voyait un chagrin humain dans chacune d'entre elles et s'en sentait endeuillé.Parfois, en plein hiver, il s'attristait soudain au souvenir de la chute d'une feuille, ŕ celui du balancement d'une branche.Car cette chute portait en elle un instant disparu de la vie humaine et ce balancement n’était autre chose que la souffrance de la vie..."
Italyan ressam Norberto Pazzini’nin olum yildonumu (1 Nisan 1937)
Paesaggio montano, 1890
https://www.valutazionearte.it/wp-co...la-710x500.jpg
Villa nel parco, 1927
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._nel_parco.jpg
Ask Hikayesi (Love Story, 1970) filminin Jennifer Cavelleri / Jenny karakterine hayat veren Amerikali model ve aktris Elizabeth Alice 'Ali' MacGraw'in dogum gunu (1 Nisan 1939)
https://2.bp.blogspot.com/-mtXtWXb5S...Untitled-1.jpg
https://ophelinhap.files.wordpress.c...ory4.gif?w=547
Jennifer Cavelleri: You look stupid and rich. / Zengin ve aptal gorunuyorsun.
Oliver Barrett IV: Actually I'm smart and poor. / Ya akilli ve fakirsem?
Jennifer Cavelleri: Uh-uh, I'm smart and poor. / Akilli ve fakir olan benim.
Oliver Barrett IV: What makes you so smart? / Seni akilli yapan ne?
Jennifer Cavelleri: I wouldn't go for coffee with you. / Senle kahve icmeye gelmiyorum. Onun icin.
Oliver Barrett IV: Yeah well I wouldn't ask you. / Ya ben hic senle kahve icmeyi teklif etmezsem?
Jennifer Cavelleri: Well, that's what makes you stupid. / Iste bunun icin aptalsin.
Errol Flynn ve Olivia de Havilland'in basrollerini paylastigi western Kahramanlar Diyari (Dodge City - Gli avventurieri) 1 Nisan 1939'da Dodge City, Kansas'ta gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...yMjg@._V1_.jpg
Macaristan dogumlu, Amerikan vatandasi roman ve oyun yazari Ferenc Molnár’in dogum yildonumu (1 Nisan 1952)
"Gozlerine ucsuz bucaksiz gibi gorunen arsa ve yaninda kerestelerle dolu arazi tatli bahar gunesinin altinda piril pirildi. Burayi, bu kucuk toprak parcasini sevdikleri, gerekirse onu savunmaya hazir olduklari cocuklarin gozlerinden okunuyordu. Yurtseverligin bir turuydu bu. 'Yasasin Arsa' diye bagirirken aslinda 'Yasasin Vatan' diye bagiriyor gibiydiler. Gozlere yansiyan bu piriltiydi, kalpleri dolduran bu sevgiydi." Pal Sokagi Cocuklari
https://pbs.twimg.com/media/C7l8PoVUwAITrN4.jpg
"Intanto guardavano il loro regno, meraviglioso nella luce chiara del giorno, con le cataste illuminate dal caldo sole di primavera. Si sarebbe potuto leggere nei loro occhi che, se fosse stato necessario, lo avrebbero difeso fino all'ultimo sangue. Gridavano "viva il nostro campo" con lo stesso vigore e convincimento che avrebbero impiegato per gridare "viva la nostra patria". In effetti quello era bene una specie di amor di patria."
Italyan roman ve deneme yazari, gazeteci Sandro Veronesi’nin dogum gunu (1 Nisan 1959)
“Gianni Orzan, otuz yedi yasinda, Trieste’de yasayan, karisi ve ogluyla sakin bir hayat suren basarili bir yazardir. Bir gun kendisine verilecek bir edebiyat odulunu almak uzere tasrada bir sehre gider.Odulu aldigi gun ani bir kararla, odul cekini cocugu hasta olan bir kadina verir. Orzan, Trieste’ye dondugunde de bu jestinin anlamini cozmeye ugrasirken, endise verici biriyle karsilasir. Bu, calinti bir arabayi suren silahli bir taksi soforudur. Adam Orzan’a ogluyla ilgili sorular sorar, dahasi oglu hakkinda ayrintili bilgi sahibi oldugunu da hissettirir. Panige kapilan Orzan taksiden atlar ve esi ile oglunu Trieste’den uzaklastirir. Tekrar geri donen Gianni Orzan, gorunuse gore aralarinda pek baglanti olmayan butun bu olaylarin esrarini cozmeye girisir. Bu arada yine ayni taksi soforuyle karsilasir ve sasirtici bir dizi gercegi ogrenir.”
https://circololetturecorsare.files....el-passato.jpg
“Gianni Orzan č uno scrittore di libri per bambini, ha una moglie, un figlio di otto anni, vive a Trieste. La sua č una vita tranquilla. Da circa una settimana č morto suo padre, un generale dell’esercito col quale non ha mai avuto un buon rapporto, né durante l’infanzia, né nell’etŕ adulto (periodo nel quale si aggiungono le divergenze politiche: Gianni č di sinistra e parla del padre come di un fascista). Una sera lo scrittore č avvicinato da uno strano tipo, Gianni Bogliasco, il quale pare conoscere molti particolari della sua vita. Bogliasco dice anche di essere un amico del padre, ma soprattutto racconta una storia che per Gianni Orzan č assurda: suo padre sarebbe stato una spia del Kgb e non un vero fascista, un ufficiale dell’esercito russo che al termine del secondo conflitto mondiale avrebbe ucciso un militare italiano prigioniero prendendone il posto. La vita dello scrittore č poi ulteriormente messa alla prova dalla moglie Anna che con una lettera gli confessa d’averlo tradito.”
Portekizli roman yazari, universite ogretim uyesi ve gazeteci José Rodrigues dos Santos'un dogum gunu (1 Nisan 1964)
"Bilinen en eski gizleme sifreleri eski caglara dayanir. Mesaj bir kolenin tiras edilmis kafasina yazilirdi. Mesaji yazan, kolenin saclarinin uzamasini bekler, sonra da onu yollardi. Mesaji tasiyan kisi dusmanin arasindan herhangi bir problem olmadan gecerdi cunku kimse sacinin altinda bir mesaj olacagini dusunmezdi." Tanri'nin Formulu
https://pictures.abebooks.com/isbn/9788496940598-uk.jpg
"El sistema de ocultación más viejo que se conoce es uno que se utilizó en la Antigüedad, cuando se escribía el mensaje en la cabeza rapada de un mensajero, en general un esclavo. Los autores del mensaje dejaban que el pelo del mensajero creciese y sólo entonces le ordenaban ir al encuentro del destinatario. El mensajero pasaba fácilmente junto a los enemigos, que no se enteraban de que había un mensaje escrito bajo el pelo."
"Demeter kizi Persephone’yi bulmak icin dokuz gun dolasti. Zeus’un dokuz gece sevismesinden dokuz muz dogdu. Insanin dogmasi icin dokuz ay gerekli. Tek sayilarin sonuncusu, sonun ve baslangicin habercisi, zinciri kapayan sayi, dokuz." Kodeks 632
https://imagessl0.casadellibro.com/a...8496940130.jpg
"Deméter recorrió el mundo en nueve días en busca de su hija Perséfone. Las nueve musas nacieron de Zeus como consecuencia de las nueve noches de amor. Son necesarios nueve meses para que nazca un ser humano. Por ser el último de los números primarios, el nueve anuncia a la vez."
Irlandali yazar, oyun yazari ve hiciv ustasi (Brian O'Nolan) Flann O'Brien’in olum yildonumu (1 Nisan 1966)
“Bir kitabin tek bir baslangici ve tek bir sonu olmasi hemfikir oldugum bir sey degildi. Iyi bir kitabin birbirinden tamamen farkli ve sadece yazarin ongorusunde birbiriyle iliskili uc ayri baslangici ve hatta tam da bu sebepten yuz farkli sonu olabilirdi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“One beginning and one ending for a book was a thing I did not agree with. A good book may have three openings entirely dissimilar and inter-related only in the prescience of the author, or for that matter one hundred times as many endings.”
"Cocuklar icinde buyudukleri kotu cevrenin etkisiyle kirleniyor ve ********lere, suclulara ve gaddar insanlara donusuyorlardi. Kotuluk, ona gore, bilinen butun illetlerin en bulasici olaniydi. Bir hirsizi durust insanlarin arasina koy, er ya da gec adamcagizin saatini yurutuverirler.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“They grew up to be polluted by their foul environment and transformed — was not the word a feeble one! — into bawds and crimmals and harpies. Evil, it seemed to him, was the most contagious of all known diseases. Put a thief among honest men and they will eventually relieve him of his watch.”
Louis de Funčs, Yves Montand ve Alice Sapritch'in basrollerini paylastigi komedi Buyuk Soytari (La folie des grandeurs- Delusions of Grandeur) 1 Nisan 1972'de Bati Almanya'da vizyona girdi.
https://bigreblog.files.wordpress.co.../a31.gif?w=620
http://img.over-blog-kiwi.com/0/79/3...20grandeur.gif
Alman ressam, heykeltiras, grafik sanatcisi ve sair Maximilian Maria Ernst'in olum yildonumu (1 Nisan 1976)
The Elephant Celebes, 1921
https://www.canvastar.com/Uploads/Ur...tablo-7257.jpg
The Robing of the Bride, 1940
https://www.arthipo.com/image/cache/...-1000x1000.jpg
Steve Wozniak ve Steve Jobs, 1 Nisan 1976’da Apple Computer'i Jobs'un Cupertino, California'daki ailesinin evinin garajinda kurdu.
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...rodpIQtCdaT9qI
http://www.itspossible.gr/wp-content...-jobs-1976.jpg
Fransiz fotograf sanatcisi Robert Doisneau'nun olum yildonumu (1 Nisan 1994)
https://pbs.twimg.com/media/C8P32mSXcAArVrl.jpg
https://pbs.twimg.com/media/C8P32mdXgAApMwB.jpg
https://d32dm0rphc51dk.cloudfront.ne...W_Mw/large.jpg
Mickey Rourke, Clive Owen ve Bruce Willis'in basrollerini paylastigi Gunah Sehri (Sin City) 1 Nisan 2005'te Kanada ve Amerika'da vizyona girdi.
"Kendine bir surtuk yuzunden olmeye deger mi diye sor. / Ask yourself if that corpse of a slut is worth dying for."
https://thumbs.gfycat.com/SomePeriod...restricted.gif
"Buraya parti icin gelmedim. Senin icin geldim. Seni gunlerce izledim. Bir erkegin isteyebilecegi her seye sahipsin. Sadece yuzun degil. Vucudun… Veya sesin… Gozlerin… Gozlerinde gordugum seyler. / I didn't come here for the party. I came here for you. I've watched you for days. You're everything a man could ever want. It's just not your face. Your... figure... Or your voice... It's your eyes. All the things I see in your eyes."
https://avatars.mds.yandex.net/get-p...5c335f6d5/orig
https://actionagogo.com/wp-content/u...sin-city-2.gif
12. ve 13. yuzyil Orta Cag tarihinde uzmanlasmis Fransiz tarihci Jacques Le Goff'un olum yildonumu (1 Nisan 2014)
"12. yuzyilin kent entelektueli kendini tipki diger kentliler gibi, bir zanaatkar, bir meslek erbabi olarak hissetmektedir. Onun isi, dusunce sanatlari'nin incelenmesi ve ogretilmesidir. Ama bir sanat nedir? Bir bilim degil de bir tekniktir. Ars, tekhne'dir [sanat, meslek], yani marangoz veya demircininki gibi, hocanin uzmanlik alanidir." Orta Cag'da Entelektueller
https://images-na.ssl-images-amazon....1Pj1CtOIeL.jpg
"C'est bien comme un artisan, comme un homme de métier comparable aux autres citadins que se sent l intellectuel urbain du XII sičcle. Sa fonction c est l étude et l enseignement des arts libéraux. Mais qu 'est ce qu un art? Ce n est pas une science , c est une technique. Ars c est la spécialité du professeur comme celle du forgeron ou du charpentier."
"Caglar boyunca nadiren duyulmus seyler oldu, kudurmus bir açlýk insanlari insan eti yemege itti. Seyyahlar kendilerinden daha guclu insanlar tarafindan kaciriliyor, kollari bacaklari kesiliyor, atesle pisirildikten sonra yeniyorlardi. Acliktan kacmak icin bir yerden baska bir yere giden ve o yolda konukseverlik ile karsilanan bircok insan gece bogazlari kesilerek ev sahiplerine yiyecek oluveriyordu. Onca insan cocuklara bir meyve ya da bir yumurta gostererek onlari tenha bir yere cekip hemen orada katlettikten sonra yiyordu. Pek cok yerde topraktan cikarilan cesetler gene insanlarin acliklarini gidermeye yariyordu." Orta Cag'da Bati Uygarligi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"On vit alors, ô douleur ! ce qu’on n’avaitvu que rarement dans le passé, des hommes rendus furieux par la faim,manger la chair d’autres hommes. Les voyageurs, assaillis par des hommesplus vigoureux qu’eux, étaient démembrés, cuits au feu et mangés.Beaucoup d’autres, qui fuyaient la famine de région en région furentégorgés de nuit par leurs hôtes et servirent de repas ŕ ceux qui les avaientaccueillis. Trčs souvent, montrant un fruit ou un śuf ŕ un enfant, onl’entraînait dans un lieu écarté pour le tuer et le manger. En beaucoupd’endroits les cadavres furent exhumés et servirent ŕ apaiser la faim."
Vin Diesel, Paul Walker ve Dwayne Johnson'in basrollerini paylastigi Hizli ve Ofkeli 7 (Furious Seven), 1 Nisan 2015'te Avustralya-Brisbane, Belcika, Isvicrae, Almanya, Finlandiya, Fransa, Endonezya, Guney Kore, Kuveyt, Hollanda, Norvec, Peru, Sirbistan, Tayvan, Isvec ve Amerika-California'da vizyona girdi.
https://78.media.tumblr.com/200ba842...zt15o1_500.gif
https://media.giphy.com/media/4MYLXKKOWkR7W/giphy.gif
Rus sair Yevgeny Yevtushenko’nun olum yildonumu (1 Nisan 2017)
Genclere yalan soylemek yanlistir
Yalanlarin dogru oldugunu gostermek yanlistir.
Tanri’nin gokyuzunde oturdugunu ve yeryuzunde
islerin yolunda gittigini soylemek yanlistir.
Gencler anlar ne demek istediginiz. Gencler halktir.
Gucluklerin sayisiz oldugunu soyleyin onlara,
yalniz gelecek gunleri degil, birakin da
yasadiklari gunleri de acikca gorsunler.
Engeller vardir deyin, kotulukler vardir.
Varsa var, ne yapalim. Mutlu olamazlar ki
degerini bilmeyenler mutlulugun.
Rastladiginiz kusurlari bagislamayin,
tekrarlanirlar sonra, cagalirlar,
ve ilerde cocuklarimiz, ogrencilerimiz
bagisladik diye o kusurlari, bizi bagislamazlar..
https://www.jta.org/wp-content/uploa...evtushenko.jpg
Telling lies to the young is wrong.
Proving to them that lies are true is wrong.
Telling them that God’s in his heaven
and all’s well with the world is wrong.
The young know what you mean. The young are people.
Tell them the difficulties can’t be counted
and let them see not only what will be
but see with clarity these present times
Say obstacles exist they must encounter,
sorrow happens, hardship happens.
The hell with it. Who never knew
the price of happiness will not be happy.
Forgive no error you recognize,
it will repeat itself, increase,
and afterwards our pupils
will not forgive in us what we forgave.
“Yillar sonra tekrar gorusen iki insanin heyecanini hayal ediyorum. Bir zamanlar SIK SIK gorusmuslerdir ve bu yuzden de, ayni yasanmisliklarla, ayni anilarla bagli olduklarini dusunurler. Ayni anilar mi? Yanlis anlamalar burada baslar: Anilari ayni degildir. Ikisi de gecmisten iki ya da uc durum hatirlamaktadir, ama herkesinki kendinedir; anlari birbirine benzemez, birbiriyle ortusmez; hatta nicel olarak bile birbirleriyle kiyaslanamazlar; biri oteki hakkinda, onun kendisi hakkinda hatirladigindan cok daha fazla sey hatirlar.” Milan Kundera, Bilmemek
https://media.adelphi.it/spool/84baf...h_cs_cx_cy.jpg
“Immagino l' emozione di due esseri che si rivedono dopo anni. Un tempo si frequentavano e quindi pensano di essere legati dalla stessa esperienza, dagli stessi ricordi. Gli stessi ricordi? Č qui che comincia il malinteso: non hanno gli stessi ricordi; del passato, a entrambi sono rimaste impresse due o tre situazioni particolari, ma non le stesse; i loro ricordi non si somigliano; non collimano; e anche dal punto di vista quantitativo non sono comparabili: l' uno si ricorda dell' altro piů di quanto questi non si ricordi di lui; anzitutto perché la capacitŕ di memoria varia da individuo a individuo.”
"Ask, bir zamanlar, bireysel, benzersiz olanin soleniydi, biricik olanin, hicbir tekrara katlanamayanin ihtisamiydi. Oysa gobek deligi tekrara bas kaldirmamakla kalmiyor, o bizzat, tekrara bir davet. Ve biz de, bu bin yilda, gobek deligi burcunun altinda yasayacagiz. Bu burcun altinda her birimiz, sevdigi kadina degil, tek bir anlami, tek bir amaci, her bir cinsel arzunun tek gelecegini ifade eden, karnin ortasindaki ayni kucuk delige sabitlenip bakan seks askerleriyiz." Milan Kundera, Kayitsizlik Senligi
https://img.ibs.it/images/9788845929397_0_0_1552_80.jpg
"Un tempo, l'amore era la festa dell'individualitŕ, dell'inimitabilitŕ, la gloria di ciň che č unico, di ciň che non tollera ripetizioni. Ma l'ombelico non solo non si ribella alla ripetizione, č un appello alle ripetizioni! Nel nostro millennio vivremo all'insegna dell'ombelico. Sotto questa insegna, siamo tutti indistintamente soldati del sesso, con lo stesso sguardo fisso non giŕ sulla donna amata ma sullo stesso buchetto tondo posto in mezzo al ventre che rappresenta l'unico significato, l'unico scopo, l'unico futuro di ogni desiderio erotico."ť