Originally Posted by
Achiles
Bence kilit nokta S-400 değil, Suriye. Gözümüzün içine baka baka PKK'ya destek vermeye devam ettikleri sürece bir diplomasi zemininde buluşmak mümkün değil. Yani en son açıklamalarına göre diyorlar ya, tamam biz size CAATSA yaptırımı uyguladık ama, o konu bizim anlaşamadığımız konu olsun, o konu dışında eskisi gibi devam edelim' in mümkün olduğunu sanmıyorum. Aslında orada şunu da demek istiyor, bu yaptırımlar gerektiğinde esniyor, etrafından dolaşılabiliyor, lakayıtlaşabiliyor, onu da ima ediyor aslında ihracaat lisansları konusunda.
Maalesef asıl anlaşamadığımız konu o değil. S-400 bir argüman, o olmasaydı, almasaydık, derin deniz araştırmalarından/Libya'dan gelecekti yaptırım, ya da başka yerden. Bunların anladığı tek dil, fiiliyattır. O reel gerçekliği sahada, dış politikada uygulamak ise şu hassas dönemde pek mümkün görünmüyor. Rusya bile Suriye'den çekilmeyi, varlığını Belarus ordusu üzerinden Suriye'de BM kararlarına uyumlu hale getirerek devam ettirmeyi düşünüyor. Hep sonuna kadar racon dahilinde kalma, diplomasi yani. Bizim son zamanlarda zorlandığımız araç yani.
Karar ver ve bize bildir diyorlar, net. Hem müttefiklik, hem NATO, hem PKK'ya destekleri, hem D.Akdeniz'de haksız adil olmayan dayatmaları tatbikatları Fransa'nın v.s. nasıl bir ortak zemin geliştirilebilir ben bilmiyorum. Kilitlendi bence burası. D.Akdeniz'den niye vazgeçecekmişiz, orası da vatan, mavi vatan. Yunanistan'ı silahlandırmalarını, adaların silahlandırılmasını nasıl görmezden gelecekmişiz. Denklem zor velhasıl, asıl mesele meselenin buraya geleceğini öngörememekte.