Bana kalırsa.

Desidero ve Birinci selimhan derin konulara girmişler. O konulara parça parça geçmişte girmiştim.
Desidero yine negatif enerji çekme konusunda benle yarışa girmiş. Üç beş gün daha işlerim iyi gidecek diye tahmin ediyorum. :halay:

---

Depremden sonra batı ülkeleri dahil pek çok ülke ekiplerini yollayınca aklıma bir şey takılmıştı. Bize açık düşmanlık yapan ülkelerde bu işin içindeydi.

Bildiğim bir şey var, özellikle abd, israil, ingiltere, fransa, almanya gibi ülkeler, hedeflerine koydukları ülkelerde rahat ajan faaliyetlerini sürdürebilmek için çeşitli yöntemler kullanırlar. Bunlardan biri, hedef ülkede dernekler vakıflar kurarlar, kuran kişiler o ülkenin insanı gibi görünen ama maaşlı ajan olarak çalışan kişilerdir. Dernek veya vakıfın görünen amacı iyilik yardım filandır ama gerçekte ajanlık yapan bir kurumdur. Kurulduktan sonra gönüllü yada maaşlı hiç bir şeyden habersiz iyi niyetli insanlarıda toplayıp hizmet ederek kamuflaj yaparlar. Türkiyede bir sürü örnekde var, en günceli vakıf sahibi hapisteki adam. Adı neydi yaw unuttum. akp yi kuran abd, bu adamıda besliyordu. akp nin bu tür adamlardan haberi var tabiki, bütüm meclis partilerinin var. Ne zaman abd ile akp araları açıldı, adamı içeri attılar. abd ile dostlarken adamın ülkeyi ayaklandırmasına izin veriyorlardı. Adamın yüzüde gözümün önünde ismi aklıma gelmiyor. Gezi eylemini bahane edip almışlardı içeri.

Ne diyordum. Deprem için gelen ülkelerden kötü niyetli olanlar varmıdır.?

Deprem anında aklımdaydı ama yazmadım, depreme gelen ekip ne yapabilirki diye düşündüm. Zaten ülke sınırları herkese açık, gizli gelmelerine gerek yok, yol geçen hanı gibiyiz. Ayrıca bizi hedef alan her ülke yeterince dernek vakıf kurmuş durumda. kuweyt konsolosluk elemanları bile sokakta bizim pilot yüzbaşımızı bir güzel dövüp hiç bir ceza almadan ülkede yaşamaya devam edebiliyorlar. Bizim ülkeye özel garabet süper ülkücüler bile o olay için tek kelime ettilermi bilmiyorum.

Hüsnü Mahalli yazmış.
https://tele1.com.tr/hsunu-mahalli-h...israil-791978/
(Bu linki koydum diye siyonistler benide hedefe koyarmı bilmem. Okuyorlarsa tekrar hatırlatayım, 200 milyon avro ya size teslim olurum. Herkesin fiyatı var. Tek avro inmem ona göre.)
Deprem için gelen israil ekibinde silahlı adamlar varmış. israil'in vatandaşları ve deprem altında kalan antik eserlerini kurtarmaya gelmişler. Antik eserleri hemen götürmüşler. Deprem sonrası geri getireceklermiş. Silahlı adam kısmını çıkarıp, gizli yapmalarını da çıkarırsak yaptıkları bana doğal geldi. Kötü yönetilen başka bir ülkede, istisnai zamanlarda o ülke yönetimi vatandaşımı korumayacaksa, elimden geldiğince kendi vatandaşımı korurum bende.

Bahsetmek istediğim twitter'in yaptığı.

Geçmişte arada değinmiştim, siyonistler dünyada birlik olup çalışırlar. O ülkeyi birlikte soyarlar, sömürürler. Görünürde değillerdir. Devlet de kilit yerler ve medya ellerindedir. Bu ikisi elindeyse bol paranla o ülkeyi kolayca ele geçirirsin. Aslında medya ve bol para devleti eline geçirmeye yeter. Atatürk öldükten sonra dışarıdan gelen bol para, içerideki TC kimlikli ibrani kökenliler artı onlarla ortak çalışan ibrani kökenli olmayan yahudiler ve ellerindeki medya aracılığı ile ülkeyi 10-15 yılda teslim aldılar. Devlet ele geçincede o ülke yavaş yavaş senin olur, ülke vatandaşları işçindir, madenleri doğal kaynakları da sana açıktır. medya bu kadar önemli.

twitter Hüsnü Mahalli nin israilin depremde yaptığı şeyi yazan yazısını sansürlemiş. Tehlikeli yazı kategorisine koymuş. Ancak tıklarsan okuyabiliyorsun. Yüz kişiden doksanı tıklayıp okumaz, korkar.

twitter kimin.? abd de siyonistlerin kurduğu şirketin. Şimdi Elon Musk a sattılar. Elon Musk ise kimdir nedir bilmiyorum. acun ılıcalı gibi, siyoniste hizmet ediyor ama ibrani kökenlimidir yoksa sadece siyonistlerce kullanılan pazarlama dehası olan bir adammıdır onuda henüz çözemedim. Tipi ibrani değil, şirketleri ibranilerle iç içe ve ortaklar ama bazı davranışları ilede ibranilerle ayrışıyor. Kafayı karıştıran kısmı bu taraf. Örneğin trump ı ala aşağı eden siyonistlerin bazı ipliklerini açığa çıkardı.

Siyonistlerin dünya ülkelerinde kartel gibi çalıştıklarına örnek yakalamışken yazayım dedim.

Unutmadan bir ekleme daha yapayım.

Yukarıda "mahallendeki en fakiri bul, bütçen ölçüsünde bir eksiğini gider" diye alternatif bir öneride bulunmuştum. Bu konuyu üzerinde biraz daha düşündükten sonra açmam gerekiyor.

Normalde kendi mahallen veya ilçen veya şehrindeki en fakire bütçen gücün ölçüsünde yardım edersen, depremde tek kişi ölmüyor. Biraz soyut yazacağım ama ileride açarım.

Artvin'de, kendi sokağın yada mahallendeki en fakire yardım edersen, Maraş'da, Hatay'da, Adıyaman'da depremde kimse ölmüyor.

Çok iddialı gibi görünüyor, ama aslında çok basit. Herkes bu dediğimi yaparsa, ülkede bizim meclisteki gibi çok alt seviye partilerde olmaz, kadın ölümleri çok çok azalır, depremlerde ölüm olmaz, sel basmaz, terörist sorunumuz olmaz, uyuşturucu sorunumuz olmaz vb. (Uyuşturucu dedimde, büyük hızla gençler arasında yaygınlaşıyor. binali yıldırım ailesi, mehmet ağar ortaklığı, yalıkavak daki marina, Mersin limanı ve Güney Amerika ilişkisi. Bunu biliyoruz ama şu an kimse çok açık yazamıyor. akp giderse yazacak çok kişi var.)

Çok çok iddialı değil mi.?

Eğer depremdeki ölümlerin sebebini doğru olarak bulursanız, o sebebi ortadan nasıl kaldırmanız gerektiğini düşündüğünüzde, "evet doğru söylüyor. Bu şekilde de çözüme ulaşılıyor. Tüm ülkede her kes bu şekilde davranırsa, depremde tek kişi ölmüyor, tek bina yıkılmıyor." diyeceksiniz.

Bunun imkanı var mı.? Yani ülkede herkes kendi çevresindeki en fakire gücü ölçüsünde yardım eder mi.? Din kitaplarındada benzeri yazıyordur mutlaka. Ama dini sahiplenen dinCİ ler bu sistemi kendi çıkarlarına kullanıyorlar.

Hayır.?

O an geldiğinde insan genetiği devreye giriyor. Hayvan tarafımız devreye giriyor ve eğer bağımsız karar vermemiz gerekiyorsa iç güdülerimizle hareket ediyoruz.

Birde ülkede herkesin katılması gerekiyor. Belli kesim bu şekilde davranırsa işe yaramaz. Sen kendi şehrinde böyle davranırsın, şehir kurtuldu süper olduk dersin. aaaa bi bakmışsın geri kalan şehirler gelip seni kendi seviyelerine indirmiş. Aynen cehape lilerin "biz kendimizi eğittik kurtardık ne güzel oldu" demesi gibi. Ne oldu, diğerleri anap akp gibi partileri senin yöneticin yaptılar tepene gardiyan gibi diktiler, şimdi ağlayıp sızlayıp yandan bağırıyorsun. Yılmaz Özdil benzerlerine dokundurmaydı bu.

Veya batıyı kalkındırdın, "ooo ne cici olduk" dedin. Ama ne oldu. Doğuda kalkındırmadığın ama doğal kaynaklarını insan gücünü sömürdüğün insanlar göçle geldi, diğer kalkınmayan kalabalıklar anap akp yi getirdi, onlarda 10 milyon suriyeli afgan ve afrikalıyı getirdi. Ne oldu, aşağı indin. Ya ülke olarak kalkınırsın, yada belli zaman sonra topluca batarsın. abd aynı süreci yaşıyor.. Du yaw uzatıyorum...

Her neyse, konuyu sonra açarım demiştim, işlerim var uzayayım.

DEVLETler, kendi ülkelerinde geliştirilen İLERİ TEKNOLOJİleri diğer ülkelere vermezler.

Bu teknolojileri dışarı satan, satmaya çalışan kendi elemanlarını bile hiç acımadan öldürürler. İleri teknolojiye sahip olmak o kadar önemlidir. Bu teknolojiye sahipsen, diğer ülkeler üzerinde caydırıcılığa sahipsindir. Sana bulaşmazlar. Son ürünleri dışarıya yüksek paralara satarsın bol doviz girişin olur.

Türkiye sömürge ülke olduğu ve yöneticilerini batı devletlerinin gizli servisleri belirlediği için bugüne kadar ileri teknoloji geliştirmedi.

abd ajanı celal bayar'a kurdurulan DP nin kukla lideri adnan menderes 1960 da asıldıktan sonra bu ülke 20 yıl kadar nefes aldı. O esnada şu an adını hiç hatırlamadığınız devlet başkanlarımız tarafından TÜBİTAK, TUSAŞ, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN gibi şirketlerimiz kuruldular.

Bu şirketler ileri teknoloji üretmek amacı ile kuruldular. Henüz abd ve ingilterenin kurdurduğu tarikatların orduyu ele geçiremediği dönemdi, ordu generallerinin isteği ile kuruldular. Batı nın sık sık kafasına göre ambargo koyup bize vermediği silahları üretmek için kuruldular.

Cumhuriyet ilk dönemlerinde kurulan üniversitelerimizin de iş birliği ile bu fabrikalar ordu silahları ve teknoloji üretmeye başladılar. akp dönemine kadarda yazılım teknolojileri, uçak ve drone teknolojilerinde epey yol aldılar. Üretmeye başladılar. Füze teknolojisini ya Pakistan yada Çin den aldık. (Çin diyenler daha çoğunlukta) Uçak-drone teknolojisini israil ve abd den kiraladığımız dronları inceleyerek, tersine mühendislik yaparak çözdük. 1980 lerde İHA üretelim dendi başladık, 2000 lerin başında TUSAŞ ile ANKA yı üretmeye başlamıştık. Yazılımlar ise tamamen yerli üretim, o konuda ülkemiz çok iyi. Çip, motor ve optik kısımları ise tihal ediyor ama içeridede üretmek için çalışmalar yapıyorduk. Zamanla hepsini üretmeyi başardık da.

1980 abd darbesi ve sonrası abd nin evladı özal ailesi dönemi ile ülke yeniden abd, ingiltere ve israile açıldı. Polis teşkilatı ellerindeydi, ordu yu ele geçirmek için uğraşıyorlardı. Önlerindeki tek engel vardı oda ordu teşkilatı. Onuda abd nin TR deki TC. kimlikli ibrani kökenli yahudi ajanlarına kurdurduğu akp partisi döneminde tarikatlarla birlik olup yıktılar.

Elimizde 2 ileri teknoloji ürün var. İHA yani drone teknolojisi ve füze teknolojisi. Bunların işe yararlarını dünyada sayılı ülkeler üretiyorlar.

Normal bir ülke bu teknolojileri başka ülkeye vermez.

Ama akp yönetimindeki Türkiye devleti bu teknolojileri Türkiye düşmanlarına bile veriyor.

Bugünki haber;

bae (birleşik arap emirlikleri) denen ülke ile ortak füze fabrikası kuracakmışız. Roketsan bu ülkeye füze teknolojisi aktaracak. bae denen ülke lideri, fetö darbesini para ile destekleyen ülke. Bunu söyleyen bizzat bae nin darbe esnasında öldürmeye çalıştığı tayyip erdoğan. Şu an bu düşman ülkeye füze teknolojimiz veriliyor.

İHA teknolojimiz ise ukraynaya aktarılıyor, oradada baykar tarafından fabrika kuruluyor.

baykar'ın neden fabrikasını yurt dışına kaçırdığını anlıyorum, Devlet parası ile devlet firması teknolojisini sahiplenip köşeyi döndüler. Yeni gelecek olan parti elinden alır diye korkup malı mülkü götürebildiği kadar yurt dışına uygun ülkeye taşıyor. Ama bae ye verilecek olan füze teknolojisini anlamıyorum.

Tahmin edebiliyorum. Petrol zengini olan ülkeler dünyada para saçıp duruyorlar. suudi krallar bu ülkeye geldiklerinde o dönemin cumbaba sı abdullah gül ve sonraki devlet başkanı erdoğan a milyonlarca dolarlık hediyeler veriyorlardı. Çok kolay para saçıyorlar. Ayrıca diğer ülkelerde çok büyük rüşvetlerle işler çevirebiliyorlar. Büyük rüşvet çarkları dönen diğer ünlü ülkeler afrika ülkeleri , Türki Cumhuriyetler, ukrayna, Rusya, ermenistan.

tahminim işin içinde para var. ermenistan azerbaycan savaşınındaki tahminimide yazmıştım. Durup dururken ermenistan lideri paşinyan, gücünün yetmeyeceği Azerbaycan'a saldırmıştı. Zaten elinde işgal altında tuttuğu Azerbaycan toprakları varken saldırmıştı. Tahminim arkasında fransa vardı. paşinyan ve bir kaç generale belki bakana onlarca milyon avro verip azerbaycan'a saldırtmıştı. Orada açılacak cephe ile Türkiye meşgul olacak ve Libya'da Suriye de geri çekilecek. Hesapları tutmadı o ayrı konu. Ağır yenilgiye uğrayan paşinyan'ın savaştan sonraki seçimide kazanması tahminimi destekler nitelikte. Arkasında güçlü ülke olmayan hiç bir lider, böyle ağır bir yenilgiden sonra başta kalamaz.

Roketsan'ın bae ile yaptığı füze anlaşmasını görünce epey üzüldüm.

İnanmayacaksıız ama yapılan anlaşma, sizin çocuklarınızın cebinden para alıp bae çocuklarının cebine koymaktan başka bir şey değil. Birde o anlaşmayı imzalayan ailelerin cebine bolca para giriyor olmalı.

Anlaşılmadıysa aynı soygunu başka örnekle açıklayayım.

mesut yılmaz döneminde Azerbaycan bize yarı fiyatına doğalgaz vermeyi önerdiğinde mesut yılmaz gitti rüşvetle karanlık işler yaptığı dünyaca bilinen Rusya ile anlaşma imzaladı ve dünyanın en pahalı doğalgazını almaya başladık. Türk halkı doğalgaza 10 TL yerine 20 TL verdi. Cebinden fazladan para çıktı (HALADA ÇIKIYOR) O para Rus halkının ve anlaşmada imzası olan kişilerin cebine girdi giriyor. mesut yılmazın kardeşi banka ve holding sahibi oldu. O anlaşma ile Türk halkının gelecek nesillerin gelirlerinin bir kısmı ceplerinden alındı alınıyor. Daha nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Devletin 25- 30 yıllık fahiş fiyatlı ihaleleri de aynı. Üstelik akp döneminde sorumlu mahkemeler İngiliz mahkemeleri. yani ihaleyi alana gidip ne yaptın dersen, ingiliz mahkemesine hesap vermen gerekecek. İhaleyi veren bizim devlet, alan Türkiye deki Türk firması ama anlaşmazlıkta gidilecek yer ingiliz mahkemesi. Her şey çok açık. İhale süresi boyunca akp gitse bile o parayı ingiliz mahkemeleri aracılığı ile garantiliyorlar. Bu devleti yönetmiyorlar da ingiltereyi yönetiyorlar sanki. Korkunç, korkunç. Ama normalleşti.


.

Sayın Ali Cemal;

Önceki sayfalarda göremedim.Siz ahbap ve Haluk Levent organizasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Alıntı:

---

Originally Posted by dealer35

Sayın Ali Cemal;

Önceki sayfalarda göremedim.Siz ahbap ve Haluk Levent organizasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?

---

dealer, o konuya bir kaç cümle ile değinmiştim. Bu kez biraz daha fazla fikir belirteyim.

Önce dışarı almamız gereken bir dernek ve vakıf türü var. Yabancı ülkelerin ajanlık faaliyetlerini yürütebilmek için dünyanın pek çok ülkesinde kurduğu dernek ve vakıflar. TR dede çok var bunlardan. Arkasında başka devlet gücü olduğundan, bol para ile kolay kurulurlar, paraya dayanan güçlü medyaları ile sempatizan çok çabuk bulurlar. Hızla büyürler. En büyük ve tanınmışlar gerçekte arkasında başka devlet vardır.
Bunları hesaba katmayalım. Birde "Yeşil gövel ördek sevenler derneği" gibi kumar oynatma amaçlı kurulan küçük dernekler var onlarıda dışarı alalım.

Kalanları ele alırsak, 2 türlü dernek vakıf var.
Biricisi direk halkı soymak amaçlı güçlü kişilerce kurulan dernek ve vakıflar. Bu güçlü kişiler koç holding gibi özel sektör güçlü kişileri olabilir, vakıf üniversiteleri var vergi vermeden bol para kazanırlar. Diğerleri ise devlette yer alan güçlü kişiler. Osmanlı(Ataman imparatorluğu) dan beridir aynı amaçla kullanıyorlar. Belediye başkanları, bakanlar, devlet başkanları ve bu güçlü kişilerin aile fertleri tarafından kurulan dernek ve vakıflar. Bunlar çok büyük miktarlarda parayı ve gayrımenkulü her yıl cebe indirirler. Bunun partisi dini yok, hepsi aynı yolun yolcusu. İyi niyetle kurulan varsa ki bugüne kadar görmedim istisnadır.

İkincisi iyi niyetle kurulan dernek ve vakıflar. Kişi çok büyük sıkıntı çekmiştir, aynı sıkıntıyı başkaları çekmesin diye kurar. Kızı kanserden ölen adamın kurduğu kanser derneği gibi veya emeklilerin haklarını korumak amaçlı kurulan dernek gibi veya tüketiciye atılan kazıklardan kurtarmak amaçlı kurulan dernekler gibi.

Haluk Levent'in özel hayatını bilmiyorum, kurduğu dernek hakkında hiç bir tarafsız bilgi görmedim. Derneği zaten yeni sayılır ve gelişme aşamasında. Problem dernek büyüdükten sonra başlıyor. Örneğin Ankara'daki emekli derneğinin bir kaç ay işini yapmıştım adamların iyi geliri vardı ve göstermelik işler yaparak görüntüyü kurtarıyor ve emeklileri soyuyorlardı.

Dernekler büyüyene kadar iyidirler çünki ellerinde para ve güç yoktur. İyiliğe odaklanırlar. İyilikleri ile çevrelerinde yeterince büyüyünce para gelmeye başlar. İşte o zaman dernek liderlerinin karakterleri ortaya çıkar.

Örneğin Akut denen yapı. Hoş Akut'u örnek vermem doğru olmaz çünki (her ne kadar kendisi kabul etmesede)ibrani kökenli birinin kurduğu dernek. ibrani kökenli kurmuşsa o dernek veya vakıfta gizli amaç aramak gerekir. Yinede yazayım, ünlü olup paraya kavuşunca dernek yönetimi karıştı. Sonrasında bunu fırsat gören akp yönetimi akut u dağıtıp Afad ı kurdu diye biliyorum.

Haluk Levent'e dönelim. Şu an iyi niyetle kurulduğundan eminim. Mutlaka yıllarca pek çok iyilik yapacaktır. Ancak eline para geçince ne olacak o önemli. Sapıtacakmı.?

Bunu normalde şu andan söyleyemeyiz, ancak ben normal olmadığımdan söyleyebilirim. :)
Mevcut ip uçlarına dayanarak tahmin yapabiliriz. İp uçlarına dayanarak söyleyebilirimki Haluk Levent'in kapasitesi o tür bağış alan bir derneği yönetmeye uygun değil. Dernek para sahibi olursa o parayı yeme ihtimalleri çok yüksek. hatta granti veririm. :) Tamamen geçmişte yaptığı bir olay, içinde olduğu sektör ve genetik yapısına bakarak söylüyorum. Hoş genetik yapısı dahil her şeyi uygun olanın sapıtmasıda son derece normal. Tahminim güce kavuşanların hepsi belli ölçüde kontrolu kaybeder. Buradan şuraya geliyoruz, hep söylediğim gibi kötüyü suçlayamayız, kötüyü yakalayıp cezalandırsın diye maaş verdiğimizi suçlamalıyız işini yapmadı diye. Dernekler vakıflar çok çok iyi denetlenmeli yönetenlerin insafına bırakılmamalı. Denetleyecek olan devlet zaten bozuksa o zaman kişisel önlemler devreye giriyor, şu anda oradayız.

Uzun süredir bu tür dernek ve vakıflara yardım yapmıyorum. Ailem, apartmanım, sokağım veya ilçemde en fakir aileyi bulup, bütçem ve gücüm olduğu dönemlerde onun eksiğini giderme taraftarıyım. Bir derneğe 100 TL yardım yapmak kolaydır. Ama sokağınızda tanıdığınız birinin çocuğuna 100 TL lik ayakkabı almak çok zordur. Çünki o kişi ile sokakta geçmişiniz vardır ve hoşunuza gitmeyen şeyleri vardır. O kişinin ailesine yardım yapmayı bırakın "sokaktan gitsede kurtulsak" dersiniz. İşte bu tür yardımı ancak yüce kişiler yapabilir. Ayıptır söylemesi oda benim öhhö. :Sad:

O kişiye yardım yapmaktansa bir derneğe 100 TL vermek çok kolaydır. O 100 TL ler birleşip milyon olur ve dernek yöneticileri güzelce yerler. Bu kimseyi rahatsız etmez. Neticede verdiğiniz 100 TL, iyilik yaptım sanırsınız ama para iyiliğe çoğunlukla gitmez. Sokaktaki fakir aileye aldığınız terlik ise garanti iyiliktir. Hatta size hiç ummadığınız anlarda geri dönebilir. Biriyle kavga ediyorsunuzdur, terlik aldığınız ailenin büyükleri odunlarla, demir levyelerle gelip rakibinize dalarlar. O anlarda göz yaşlarınızı tutamazsınız, iyiliğiniz demir levye gücü olarak geri dönmüştür. Anlatabiliyormuyum. Yine bir gün demir levyeli arkadaşlarla mahallede devriye atıyoruz... :) Cıvıttım, işime bakayım.

birleşik arap emirlikleri (BAE) ile bizim devlete ait ileri teknoloji firmalarının teknoloji transferli anlaşmalarına değinmiştim. Ayrıca ilginç şekilde seçime az süre kalmışken ve akp gidici gibi görünürken güney asya devletlerinede teknoloji transferleri hız kazandı.

Yeni haber bizim ileri teknoloji şirketlerimiz Roketsan dan sonra Havelsan da bae ile anlaşma imzaladı. Yine teknoloji transferi olacak.

Dahada ilginci bae firması halcon'un sergilediği SİHA.

İsmi Reach-S.

baykar'ın ürettiği TB2 nin Havada kalış, ağırlıklar, boyutlar, menzil, irtifa gibi tüm özellikleri ile TB2 nin neredeyse aynısı. baykar projeyi vermiş, mühendislerini göndermiş onlarda yapmış gibi.

SİHA nın üzerindeki yine bae üretimi bombalara bakıyorsun, inanılmaz ama bizim ileri teknoloji firmaların ürettiği bombaların birebir aynısı.

Roketsan'ın ünlü MAM-L si ve Tübitak Sage'nin Bozok'u.

akp giderayak başka ülkelerle bir sürü anlaşma imzalayıp bizim ülkeyi bağlıyor.

Şirketleri, madenleri, arsaları yabancılara açtığı yetmedi, ileri teknoloji firmalarımıza tarikatları doldurduğu yetmedi, hızla ilave şeyler yapıyor.

(akp giderayak başka ülkelerle bir sürü anlaşma imzalayıp bizim ülkeyi bağlıyor.

Şirketleri, madenleri, arsaları yabancılara açtığı yetmedi, ileri teknoloji firmalarımıza tarikatları doldurduğu yetmedi, hızla ilave şeyler yapıyor.)

Bürokrasinin üst düzeyi işbirliği yapmadan bu işler olabilemez

Sildigim yorum , fikrim değiştiği veya korkumdan dolayı değil, güneşli bir şubat gününde bostancı sahilden adalara bakarken pozitif enerji kaybını engellemek içindir . Gereksiz olsa da, olmasa da arz ederim.