-
Italyan ressam Antonio Ermolao Paoletti'nin dogum yildonumu (8 Mayis 1834)
Tauben fütternde Kinder in Venedig, 1912
https://upload.wikimedia.org/wikiped...in_Venedig.jpg
Die Melone Verkäufer, 1912
https://upload.wikimedia.org/wikiped...on_sellers.jpg
-
Danimarkali masal yazari Hans Christian Andersen, Masalarinin ilk bolumu 8 Mayis 1835'te Daimarka, Kopenhag'da C. A. Reitzel araciligiyla yayinladi.
https://images.gr-assets.com/books/1...181l/46306.jpg
-
Fransiz ressam Alphonse Legros'un dogum yildonumu (8 Mayis 1837)
Une Amende honorable, 1868 (Paris, Musée d'Orsay)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...d/Legros25.jpg
The Calvary, 1874 (Paris, Musée d'Orsay)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...e_calvaire.jpg
-
Brezilyali ressam José Ferraz de Almeida Júnior'in dogum yildonumu (8 Mayis 1850)
Descanso do Modelo (Model's Rest, 1882)
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._do_modelo.jpg
Leitura, 1892
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
-
Polonyali ressam Stanisław Witkiewicz'in dogum yildonumu (8 Mayis 1851)
Ułani (Lancers, 1884)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...U%C5%82ani.jpg
Sheep in the Mist, 1899 - 1900
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ce_we_mgle.jpg
-
Ingiliz roman yazari ve sair John Meade Falkner'in dogum yildonumu (8 Mayis 1858)
"Ben Temple'in gunluklerini coktan yok etmistim ama onlarin o kotu etkisini de zihnimden o kadar kolay silebilmeyi dilerdim. Essiz bir kemani yaktigim icin belki sanati her seyin ustunde tutanlar beni suclayacaktir. Bu siteme katlanmaya raziyim. Gereksiz yere batil inancli olmamama ve Sir John Maltravers'in zihnini teslim ettigi panteizme sempati duymamama ragmen o kemandan o kadar tiksindim ki ne Worth'de kalmasina ne da baskalarinin eline gecmesine razi olabilirdim. Bayan Sophia bu konuda tamamen benimle ayni fikirdeydi. Bu, aptallar ve ovungenler disinda hic kimsenin 'hayaletli' odalarda uyumayi ya da igrenc bir sucun anisiyla kirlenmis bir evde yasamayi istememesine yol acan o duyguya benziyordu."ť Kayip Stradivarius
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"The diaries of Temple I had already destroyed, and wish that I could as easily blot out their foul and debasing memories from my mind. I shall probably be blamed by those who would exalt art at the expense of everything else, for burning a unique violin. This reproach I am content to bear. Though I am not unreasonably superstitious, and have no sympathy for that potential pantheism to which Sir John Maltravers surrendered his intellect, yet I felt so great an aversion to this violin that I would neither suffer it to remain at Worth, nor pass into other hands. Miss Sophia was entirely at one with me on this point. It was the same feeling which restrains any except fools or braggarts from wishing to sleep in 'haunted' rooms, or to live in houses polluted with the memory of a revolting crime."
https://www.musikalessons.com/blog/w...ndy.jpg?x55391
-
Ispanyol ressam José de Madrazo y Agudo'nun olum yildonumu (8 Mayis 1859)
Jesús en casa de Anás (Jesus in the house of Annas, 1803)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...de_Madrazo.jpg
La muerte de Viriato, jefe de los lusitanos (The death of Viriato, chief of the Lusitanians, 1807)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...us_HighRes.jpg
-
Rus ressam Nikolai Vasilyevich Orlov'un dogum yildonumu (8 Mayis 1863)
Сonsecration of monopoly, 1894
https://upload.wikimedia.org/wikiped...y_by_Orlov.jpg
The taxes, 1895
https://upload.wikimedia.org/wikiped...s_by_Orlov.jpg
-
Ingiliz filozof, politik ekonomist, parlamento uyesi ve devlet memuru John Stuart Mill'in olum yildonumu (8 Mayis 1873)
"Bunlar goz onunde bulunduruldugunda, erkeklere cekici gorunme hedefinin, kadin egitiminin ve karakter olusumunun tam zitti olmamasi zaten mucize olurdu. Erkeklerin kadinlarin zihinleri uzerindeki etkisi gerceklestiginde, bencillik icgudusu en cok faydayi almak icin kadinlara uysalligin, itaat etmenin ve tum bireysel isteklerin erkegin eline birakilmasinin cinsel cazibenin temeli oldugunu soyleyerek erkeklerin kadinlari bagimlilik altinda tutmalarina yol acti."
https://images-na.ssl-images-amazon....1JUMva+nQL.jpg
"All objects of social ambition, can in general be sought or obtained by her only through him, it would be a miracle if the object of being attractive to men had not become the polar star of feminine education and formation of character. And, this great means of influence over the minds of women having been acquired, an instinct of selfishness made men avail themselves of it to the utmost as a means of holding women in subjection, by representing to them meekness, submissiveness, and resignation of all individual will into the hands of a man, as an essential part of sexual attractiveness. "
https://kwize.com/pics/John-Stuart-M...nt-1d10773.jpg
"Inanmis bir kisi; sadece cikarlarina gore hareket eden doksan dokuz kisiye denk toplumsal bir guctur."
https://www.azquotes.com/picture-quo...-39-5-0535.jpg
"Insanlar kotulugu arzulari guclu oldugu icin degil, vicdanlari zayif oldugu icin yaparlar."
https://i.pinimg.com/736x/cb/c0/ac/c...78f44cc05e.jpg
"Tatmin edilmis bir domuz olmaktansa, tatmin edilmemis bir insan olmayi; tatmin edilmis bir aptal olmaktansa, tatmin edilmemis bir Sokrates olmayi tercih ederim."
-
Cek ressam Otakar Lebeda'nin dogum yildonumu (8 Mayis 1877)
Killed by Lightning, 1900 – 1901
https://upload.wikimedia.org/wikiped...BD_bleskem.jpg
Masked Ball, 1901
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Maskenball.jpg
-
Fransiz roman yazari ve Edebiyat elestirmenleri tarafindan modern romanin kurucusu kabul edilen Gustave Flaubert'in olum yildonumu (8 Mayis 1880)
http://www.aphorism4all.com/images/1339070472.jpg
"Ona gore, ask yildirimlarla, simseklerle birdenbire gelirdi; insanin uzerine goklerden bosanan, yasayisini altust eden, butun guclerini elinden birer yaprak gibi yolan, gonlunu oldugu gibi ucurumlara surukleyen bir kasirga. Bilmiyordu ki oluklar tikanmissa evlerin taracasina yagmurdan goller olusur."ť Madame Bovary
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“L'amour, croyait-elle, devait arriver tout ŕ coup, avec de grands éclats et des fulgurations, -- ouragan des cieux qui tombe sur la vie, la bouleverse, arrache les volontés comme des feuilles et emporte ŕ l'abîme le coeur entier. Elle ne savait pas que, sur la terrasse des maisons, la pluie fait des lacs quand les gouttičres sont bouchées, et elle fűt ainsi demeurée en sa sécurité, lorsqu'elle découvrit subitement une lézarde dans le mur.”
" 'Fakat saadet bulunur mu hic?'ť
'Evet,' diye cevap verdi; 'Saadete rast gelinir bir gun.'ť dedi Rodolphe.
'Saadete rast gelinir bir gun, diye tekrarladi; ansizin, tam umitsizlige dusuldugu bir gunde. O zaman ufuklar aralanir, sanki, "Iste o!" diyen bir sestir bu. O kimseye icinizi dokmek, her seyinizi vermek, her seyi feda etmek ihtiyacini duyarsiniz! Karsilikli uzun uzadiya konusmazsaniz, birbirinizin icindekileri sezersiniz, birbirinizi ruyalarda gorursunuz. Nihayet, o kadar aranilmis olan bu hazine, suraciga, karsiniza gelir, parildar, kivilcim sacar. Ama yine de tereddut edilir, inanmaya cesaret edilmez, sanki karanliktan birdenbire isiga cikmis gibi, insanin gozleri kamasir...' "
https://images-na.ssl-images-amazon....1Jmek7nXbL.jpg
" 'Mais le trouve-t-on jamais ?' demanda-t-elle.
'Oui, il se rencontre un jour,' répondit-il.
'Et c'est lŕ ce que vous avez compris, disait le conseiller ; vous, agriculteurs et ouvriers des campagnes ; vous, pionniers pacifiques d'une śuvre toute de civilisation ; vous, hommes de progrčs et de moralité ; vous avez compris, dis-je, que les orages politiques sont encore plus redoutables vraiment que les désordres de l'atmosphčre…' "
https://pbs.twimg.com/media/C9NlFmWXYAAsE-0.jpg
"Emma aska inandi. Ne var ki bu asktan dogmasi gereken mutluluk bir turlu gelmediginden, aldanmis olabilecegini dusundu. / Emma aveva creduto di essere innamorata, ma la felicitŕ che avrebbe dovuto nascere da questo amore non esisteva, ed ella pensava ormai di essersi sbagliata."ť
-
Amerikali yazar ve edebi elestirmen Edmund Wilson'in dogum yildonumu (8 Mayis 1895)
"1823'te kendini vurmayi denedi; kurtuldu. 1825'e kadar calisti durdu. Kendi de sasirdi bu ise; 'Kafasina yedi kursun gomulmus dururken, bir insanin hala yasamasini, dusunebilmesi*ni aklin aliyor mu senin?' diye sorar bir arkadasina. 1825'te olum doseginde, dusunmesinin hizini keser diye, kendisini ziya*rete gelmis bir akrabasini kapidan cevirttirdi.
Can cekisirken basinda bulunan bir tilmizinin anlattigina go*re, son sozu su olmus: Butun hayatim, ama butun hayatim, su kaygiyla ozetlenebilir: Butun insanlara yeteneklerini, vergilerini gelistirme olanagi saglamak. Kitaplarimizin ikinci baskisi ciktik*tan kirk sekiz saat sonra, isci partisi orgutlenecektir; gelecek bi*zimdir! . . . 'Elini basina goturdu ve oldu.' " Lenin
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“He tried to shoot himself in 1823, but survived and went on writing till 1825, an eventuality which caused him surprise: “Can you explain to me how a man with seven balls of buckshot in his head can go on living and thinking? When he was dying in 1825, he declined to receive one of his relations for fear of breaking his train of thought.
All my life,' he is reported to have said by one of his disciples who was present at his deathbed, 'all my life may be summed up in one idea: to guarantee to guarantee to all men the free development of their faculties. Forty-eight hours after our second publication, the party of the workers will be organized: the future belongs to us!' . . . 'He puts his hand to his head and died.' "
"Marx damatlarinin siyasal goruslerinden pek hosnut degildir. 'Longuet Proudhon'cularin sonuncusu,' derdi, 'Lafar*gue da Bakunin'cilerin sonuncusu. Ýkisinin de Allah belasini ver*sin!"
https://content.babil.com/urun/c38f0...a8e6/Front/Big
"In his view both his sons-in-law were idiots : 'Longuet is the last of the Proudhonists and Lafargue is the last of the Bakunists - to hell with both of them!"
-
Fransiz - Polonyali ressam Paul Merwart'in olum yildonumu (8 Mayis 1902)
The Precocious Suitor, 1896
https://upload.wikimedia.org/wikiped...lte_Antrag.jpg
The Dream, 19th century
https://upload.wikimedia.org/wikiped...wart_-_Sen.JPG
-
Don Camillo serileri de dahil bircok filmde rol alan Fransiz sarkici, komedyen ve sinema oyuncusu Fernandel’in (Joseph Désiré Contandin) dogum yildonumu (8 Mayis 1903)
https://i.pinimg.com/originals/76/7b...aa7a7542db.jpg
https://68.media.tumblr.com/05cbae72...2l1co1_400.gif
-
Fransiz Empresyonist ressam Eugčne Henri Paul Gauguin'in olum yildonumu (8 Mayis 1903)
La Seine ŕ Paris entre le pont d'Iéna et le pont de Grenelle, 1875
https://upload.wikimedia.org/wikiped...elle_-1875.jpg
Studio di Nudo (Study of a Nude, 1880)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...auguin_001.jpg
"Ben domuz olmak isterdim: Tek basina insan gulunc olabilir. Bir zamanlar vahsi hayvanlar, heybetli olanlar kukrerlermis; simdi iclerini dolduruyorlar. Dun on dokuzuncu yuzyila aittim, bugun yirminciye aitim ve eminim yirmi birinci yuzyili goremeyecegiz. Hayat boyle olunca, insan intikami dusunuyor ve kendisini hayallerle avutmak zorunda kaliyor. Hayati kotuleyenlerden degilim." Noa Noa Kitabi
https://t1.gstatic.com/images?q=tbn:...Jq6F8mj5775Sph
"Je voudrais ętre un cochon : l’homme seul peut ętre ridicule. Jadis les grands fauves ont rugi ; aujourd’hui ils sont empaillés. Hier j’étais du 19e, aujourd’hui je suis du 20e et je vous assure que vous et moi nous ne verrons le 21e. Ŕ force de vivre on ręve une revanche, et il faut se contenter du ręve. Mais le ręve s’est envolé, le pigeon auss histoire de jouer. Je ne suis pas de ceux qui médisent quand męme de la vie."
-
Italyan ressam Ignazio Lucibello'nun dogum yildonumu (8 Mayis 1904)
Affresco: Il discorso di Ruggiero il normanno agli amalfitani La presa di Gerusalemme (Ruggiero the Norman's speech to the Amalfi's The taking of Jerusalem, unknown date) Palazzo Castriota, Amalfi
https://upload.wikimedia.org/wikiped...erusalemme.jpg
Affresco: La Missione degli Apostoliaffresco, 1945 (Cappella dell'Episcopio, Cortona)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...te_Sx_1945.jpg
-
Yeni Gercekcilik akiminin (Neorealismo) en onemli yonetmenlerinden ve senaryo yazarlarindan Italyan Roberto Rossellini'nin dogum yildonumu (8 Mayis 1906)
https://pbs.twimg.com/media/C_TYVarXUAAIs79.jpg
-
Paramount Pictures studyosu, Adolph Zukor, William Wadsworth Hodkinson, Jesse L. Lasky tarafindan 8 Mayis 1912'de kuruldu.
https://i.makeagif.com/media/2-03-2015/_mPvhc.gif
-
Kanadali siyasi biyografi, deneme, tarih yazari ve edebiyat elestirmeni George Woodcock'in dogum yildonumu (8 Mayis 1912)
“1840’da, kendini gururla paradokslarin adami ve bir celiski provaketoru olarak tanimlayan firtinali, cikarimci bireyci Pierre- Joseph Proudhon, oncu bir liberter dusunur olarak kabul edilmesini saglayan yapitini yayimladi. Mulkiyet Nedir? (Qu'est-ce que la propriété?); ve kitapta kendi sorusuna unlu yaninitini verdi: 'Mulkiyet hirsizliktir.' (La propriété, c'est le vol!) ”
https://i.gr-assets.com/images/S/com...33._SY475_.jpg
"In 1840, PierreJoseph Proudhon, that stormy, argumentative individualist who prided himself on being a man of paradox and a provoker of contradiction, published the work that established him as a pioneer libertarian thinker. It was What Is Property?, in which he gave his own question the celebrated answer: 'Property is theft.' "
-
Fransiz roman yazari, yonetmen ve senarist (Émile Ajar) Romain Gary’nindogum yildonumu (8 Mayis 1914)
"Bence cok cirkin biriyle yasadiginizda, sonunda onu cok cirkin oldugu icin de seversiniz. / Moi je pense que lorsqu'on vit avec quelqu'un de trčs moche, on finit par l'aimer aussi parce qu'il est moche. ” Onca Yoksulluk Varken
https://images-na.ssl-images-amazon....1t6SsclhML.jpg
"Insanoglu dus kurmaya basladigindan bu yana, o kadar cok imdat cagrisi yapildi, denize o kadar cok sise atildi ki, denizi hala gorebilmek, denizin yerinde bir sise yigini gormemek insani sasirtiyor. / Depuis que l’homme ręve, il y a déjŕ eu tant d’appels au secours, tant de bouteilles jetées ŕ la mer, qu’il est étonnant de voir encore la mer, on ne devrait plus voir que les bouteilles.” Biletiniz Buraya Kadar
https://www.renaud-bray.com/ImagesEd.../155950-gf.jpg
-
Amerikali deneme yazari ve sair Gary Snyderin dogum gunu (8 Mayis 1930)
O Ekim, bahcenin yanindaki
Uzamis kuru otlarin uzerinde soylemistin,
Ozgurlugu sectiginde,
“Bir gun yeniden…belki on yil sonra…”
Universiteyi bitirdikten sonra bir ara
Gormustum seni. Gariptin.
Ben de bir seylere takmistim kafami.
Simdi on yil, hatta daha cok zaman
Gecti: her zaman biliyordum
nerede oldugunu
Sana gelebilirdim de
Sevgini yeniden kazanma umuduyla.
Hala evli degilsin.
Gelmedim.
Kendi basima yapmam gerekiyordu yapacagimi.
Bunu basardim.
Yalniz duslerde, bu safaktaki gibi,
Tehlikeli, urkutucu yogunlugu
Aklima geliyor, tenimi sariyor
Genc askimizin.
Baskalarinin can attigi,
Imrendigi bir sey vardi bizde;
On dokuz yasimizla geride biraktik onu.
Sanki bircok hayat yasamisim gibi
Cok yasli hissediyorum simdi kendimi.
Belki de hic bilemeyecegim artik
Deli oldugum icin mi
Yoksa yazgimin istegine uyarak mi
bunlari yaptigimi.
http://magazine.naropa.edu/_ldp/.pri...807658e18.jpeg
You said that October
In the tall dry grass by the orchard
When you chose to be free,
"Again someday, maybe ten years."
After college I saw you
One time.
You were strange,
And I was obsessed with a plan.
Now ten years and more have
Gone by; I've always known
where you were -
I might have gone back to you
Hoping to win your love back.
You still are single.
I didn't
I thought I must make it alone.
I have done that.
Only in dream, like this dawn,
Does the grave, awed intensity
Of our young love
Return to my mind, to my flesh.
We had what the others
All crave and seek for.
We left it at nineteen.
I feel ancient, as though I had
Lived many lives.
And may never now know
If am a fool
Or have done what my karma demands.
-
AmerikalÝ roman ve oyku yazari Thomas Pynchon’in dogum gunu (8 Mayis 1937)
“Bir yaz gunu ogleden sonra Bayan Oedipa Maas, Tupperware partisinden eve dondu; partinin sahibesi, fondunun icine biraz fazla kiraz rakisi koymus olsa gerekti zira Oedipa, Pierce Inverarity adinda, bir keresinde bos zamaninda iki milyon dolar kaybettigi halde bir vasiyet infaz memurunun altindan kolay kolay kalkamayacagi kadar cok ve karmasik mal varligina sahip olmayi surdurmus olan Californiali bir emlak kralinin vasisi, ya da herhalde vasiyesi olarak atandigini idrak etmekte zorlandi. Oedipa oturma odasinda durup TV ekraninin yesilimsi olu gozunun bakislarina maruz kalarak, Tanri’nin adini agzina aldi ve mumkun oldugunca sarhos gorunmeye calisti. Ama bir yarari yoktu. Mazatlán’da, kapisi az once carpilan bir otel odasini dusundu ki bu yuzden lobideki iki yuz guvercin sanki sonu gelmeyecekmis gibi havalanmisti; sonra Cornell Universitesi’ndeki kutuphane yokusunda duran hic kimsenin, yokus batiya baktigi icin goremedigi gun dogumunu; Bartók’un ‘Orkestra icin Koncerto’sunun dorduncu bolumunden kuru ve acikli bir ezgiyi; bir de Pierce yatagin ust tarafindaki daracik rafta tuttugu icin Oedipa’nin hep tepelerine ineceginden korktugu, kirece boyali Jay Gould bustunu… Boyle mi oldu acaba, diye gecirdi icinden, ruya gorurken evdeki tek ikonun altinda ezilerek? Bu dusunce, Oedipa’yi yalnizca guldurdu, kahkahayla ve caresizce: Hastasin sen Oedipa, dedi kendine ya da bunu bilen odaya.” 49 Numarali Parcanin Nidasi
https://i.pinimg.com/originals/1f/cc...842f399486.jpg
“One summer afternoon Mrs Oedipa Maas came home from a Tupperware party whose hostess had put perhaps too much kirsch in the fondue to find that she, Oedipa, had been named executor, or she supposed executrix, of the estate of one Pierce Inverarity, a California real estate mogul who had once lost two million collars in his spare time but still had assets numerous and tangled enough to make the job of sorting it all out more than honorary. Oedipa stood in the living room, stared at by the greenish dead eye of the TV tube, spoke the name of God, tried to feel as drunk as possible. But this did not work. She thought of a hotel room in Mazatlan whose door had just been slammed, it seemed forever, waking up two hundred birds down in the lobby; a sunrise over the library slope at Cornell University that nobody out on it had seen because the slope faces west; a dry, disconsolate tune from the fourth movement of the Bartok Concerto for Orchestra; a whitewashed bust of Jay Gould that Pierce kept over the bed on a shelf so narrow for it she'd always had the hovering fear it would someday topple on them. Was that how he'd died, she wondered, among dreams, crushed by the only ikon in the house? That only made her laugh, out loud and helpless: You're so sick, Oedipa, she told herself, or the room, which knew.”
'' ‘Geldim'' dedi Oedipa,’ cunku beni bir kuruntudan cikarmanizi umuyordum.’ ‘Ona gozun gibi bak!’ diye siddetle inledi Hilarius. ‘Hepinizin baska neyi var ki? Kucuk dokunacindan sikica tut, Freudyenlerin onu tatli dille uzaklastirmalarina ya da eczacilarin zehirle onu senden sokup almalarina izin verme. Her ne ise, ona sahip cik, cunku onu kaybettiginde sen de digerleri gibi olursun. Var olmamaya baslarsin.’ '' 49 Numarali Parcanin Nidasi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“ ‘I came,’ she said, ‘hoping you could talk me out of a fantasy.’ ‘Cherish it!’ cried Hilarious, fiercely. ‘What else do any of you have? Hold it tightly by it's little tentacle, don't let the Freudians coax it away or the pharmacists poison it out of you. Whatever it is, hold it dear, for when you lose it you go over by that much to the others. You begin to cease to be.’ ”
-
Jaws romaniyla unlenen Amerikali roman yazari Peter Bradford Benchley'in dogum yildonumu (8 Mayis 1940)
https://pbs.twimg.com/media/DUIBQc3UMAAHUFr.png
“Kopekbaliklarinin oldugu suya her girdigimizde kopekbaligini provoke ediyoruz, ama unutuyoruz: Okyanus bizim bolgemiz degil - onlarin. "
https://www.azquotes.com/picture-quo...-136-50-93.jpg
"Kopekbaliklari insanlari hedef almaz ve kesinlikle kin tutmazlar."
https://i0.wp.com/bloody-disgusting....size=620%2C232
https://media1.giphy.com/media/1w18UoO58QWXe/giphy.gif
"Daha buyuk bir tekneye ihtiyaciniz olacak."
-
Italyan film yonetmeni, senarist ve roman yazari Cristina Comencini'nin dogum gunu (8 Mayis 1956)
https://pbs.twimg.com/media/EXezZpvX...jpg&name=small
"Sabahlari uyanir uyanmaz mutfaga girip kahvesini ictikten sonra ilk sigarasini yakarken ona sarilmamak icin kendimi zor tutardim. Sogan kokusu bile bana artik nefis bir parfum gibi geliyordu." Italya'da Bir Turk Sevdim
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"A non abbracciarlo quando entrava in cucina al mattino, appena sveglio, e si accendeva la prima sigaretta dopo il caffč. Anche l'odore di cipolla mi pareva ora un profumo delizioso."
"Her villada bir kiler, makarna ve ton baligiý kutulari, kazaklar, battaniyeler vardir. Ates yakmamali, yoksa dumandan izini bulurlar. Boylece, birkac gun sonra kendi evinde saklanabilir; kacak bile olsa, onun gibi biri fazla uzaklasmamali, alisik oldugu esyalar arasinda dolasmali, kocasinin, cocuklarinin tisortlerini giymeli. Aziklari bitince belki daha uzaga gidebilme cesaretini bulabilirdi daha sonra, terk edilmis evde yasanan uzun surenin ardindan onlarla ama onlarin yokluguyla, tipki gece ic cekislerin sessizligindeki gibi.
Iz birakmamak icin ayakkabilarini cikarttiginin, bir defne caliligi arkasýna buzulup saklandiginin farkina varmadan bos evini, acik kalmis tek panjurunu dusunuyor. O oturma odasi, yapraklari sararmis kitaplar, carpik lamba, hepsini az sonra tekrar elde edebilir. Ve sonra karar verdi, bir oyun gibi cabucak, herkes denizden donmeden once. Komsularin duvarini, gerektiginde, tuz, feslegen, zeytinyagi alisverisinin yapildigi en alcak yerinden atliyor ve bir sicramada onlarin bahcesin de..." Yuregimdeki Canavar
https://4.bp.blogspot.com/-ao5GUajPj...uore-1l7et.jpg
"In ogni villa ci sono scorte di cibo, scatole di pasta, di tonno, pullover, coperte. Niente fuoco acceso, niente fumo per non dare indizi. Quindi, passati i giorni, si sarebbe nascosta in casa sua, anche da fuggitiva una come lei doveva stare vicino.fuggitiva una come lei doveva stare vicino.non allontanarsi troppo, muoversi fra mobili conosciuti, mettere magliette del marito, dei figli. Finite le provviste, avrebbe forse trovato il coraggio di andare piů lontano, piů tardi, dopo molti giorni vissuti nella casa abbandonata, con loro ma senza la loro presenza, come di notte, nel silenzio dei respiri.
Pensa e non ha coscienza di essersi tolta le scarpe per non lasciare impronte, di aver spiato, accovacciata dietro un cespuglio di lauro, la sua casa vuota dall'unica persiana ancora aperta. Quel soggiorno, i libri dalle pagine ingiallite, il lume storto, li avrebbe riconquistati fra poco, diversi. E poi ha deciso, come un gioco, in fretta, prima che tornino dal bagno. Ha scavalcato il muretto dei vicini nella parte bassa, da dove si passano il sale, il basilico, l'olio che mancano. Con unpiccolo salto č nel loro giardino..."
https://admin-7866.kxcdn.com/Upload/...9750713262.jpg
-
Irlandali roman ve oyun yazari, senarist Roddy Doyle'un dogum gunu (8 Mayis 1958)
"Adam simdi cekip gitse, bir daha asla geri donmezdi. Adam cekip giderdi, kadinin ruhu bile duymazdi ya da umursamazdi bunu. Adam geri donse,yine ayni sey. Kadin umursamazdi. E,o zaman ne anlami vardi gitmenin? Hicbir yere girmeyecekti adam."
https://www.trysterobooks.com/pictur...um/A400447.jpg
"If he went now, he'd never come back. If he went now, he'd never come back. He'd go and she wouldn't know or care.He'd come back and the same thing; she wouldn't care. So, what was the point? He wasn't going anywhere."
"Dunya, bir karatahta ustunde art arda dizilmis birkac kelimeyle basitlestirilebilecek kadar dolambacsiz, anlasilir bir yerdi eskiden. / The world was a straightforward, decent place that could be simplified into a line of words running down a blackboard."
https://i.dr.com.tr/cache/500x400-0/...00590390-1.jpg
"Hayat bizimle – yani insanlarla– doga arasindaki bir savastir. Simdilik kazaniyoruz, ama daha kazanmadik. Asla kazanamayacagiz. / Life is a fight between us – the humans, like – and nature. We've been winning but we haven't won. And we never will."
-
Horror of Dracula (Dracula'nin Dehseti / Olumu), 8 Mayis 1958 ‘de Milwaukee, Wisconsin’de gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...5,1000_AL_.jpg
https://pbs.twimg.com/media/C_TfgdrUMAIhkaV.jpg
-
Kanadali yazar ve gazeteci Naomi Klein’in dogum gunu (8 Mayis 1970)
"Dusuncelerine katilmadigimiz insanlarin sadece yanilmakla kalmadiklarini, ayni zamanda zalim, fasist ve soykirimci olduklarini soylemek cok kolaydir. Fakat ayni zamanda su da bir gercektir ki, bazi ideolojiler halka karsi bir tehdittir ve bunun boyle bilinmesi gerekir. Baska inanc sistemleriyle bir arada olamayacak kapali ve fundamentalist doktrinler vardir: Boylesi doktrinlerin taraftarlari farklilik karsisinda kedere kapilmakta ve kendi kusursuz sistemlerini hayata gecirmek icin mutlak bir hareket ozgurlugu talep etmektedirler. Purist icatlarinin yolunu acmak icin de, halihazirdaki haliyle dunyanin silinmesi gerekmektedir. Buyuk capli sellerin ve yanginlarin incilsel fantazilerinde kok salan, kacinilmaz olarak siddete varan bir mantiktir bu. Ancak buyuk bir felaketle ulasilabilecek, nafile bir temiz sayfayi arzulayan bu ideolojiler tehlikeli ideolojilerdir. Bu tur gorusler nitelik itibariyle genellikle asiri dincidir ve saf bir dunya gorusunu hayata gecirmek amaciyla, asil olarak butun halklarin ve kulturlerin yok olmasini isteyen dusunce sistemlerine dayanir."
http://www.defenddemocracy.press/wp-...aomiklein2.png
“It is too easy to assert that those with whom we disagree are not just wrong but tyrannical, fascist, genocidal. But it is also true that certain ideologies are a danger to the public and need to be identified as such. These are the closed, fundamentalist doctrines that cannot coexist with other belief systems; their followers deplore diversity and demand an absolute free hand to implement their perfect system. The world as it is must be erased to make way for their purist invention. Rooted in biblical fantasies of great floods and great fires, it is a logic that leads ineluctably toward violence. The ideologies that long for that impossible clean slate, which can be reached only through some kind of cataclysm, are the dangerous ones. Usually it is extreme religious and racially based idea systems that demand the wiping out of entire peoples and cultures in order to fulfill a purified vision of the world.”
-
The Beatles, 12. ve son albumu Let It Be'yi 8 Mayis 1970 tarihinde Ingiltere'de Apple Records etiketiuyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/C_TfN7jWsAEGRbp.jpg
https://38.media.tumblr.com/3475c6c7...id0zo1_500.gif
-
Italyan asilli Amerikali roman ve kisa hikaye yazari, senarist John Fante'nin olum yildonumu (8 Mayis 1983)
"Dislerinin beyazligini hesaba katmazsan cok guzel oldugu soylenemezdi. Ama o anda yasli musterilerden birine gulumsemisti ve dudaklarinin arasinda bir beyazlik belirip kaybolmustu. Burnunun delikleri genis. Dudaklari asiri rujlu ve siyahi bir kadinin dudaklari gibi dolgun. Irkinin tum ozelliklerini tasiyordu ve o sekilde degerledendirdiginizde harikuladeydi, ama fazla tuhafti benim icin. Gozleri hayli cekik, teni koyuydu, ama siyah degildi. Yurudugunde gogusleri diriliklerini belli eder sekilde sallaniyorlardi. Ilk isaretimi gormezden gelmisti. Bara gitti, suzgun barmene siparisi verip biralari doldurmasini bekledi. Beklerken islik caliyordu. Ben isaret etmekten vazgecmistim ama yanima gelmesini istedigimi de yeterince belli etmistim. Birden agzini tavana dogru kaldirip cok garip bir kahkaha atti, barmenin bile dikkatini cekmisti kahkahasi. Sonra masalarin arasindan dans eder gibi gecerek arka tarafta oturan bir gruba dogru gitti. Elindeki tepsiyi muthis bir zerafetle tasiyordu. Barmen de onu izliyordu, kahkahasina anlam verememisti hala. Ben vermistim ama. Benim icin atilmisti o kahkaha. Gorunumumde bir tuhaflik olmaliydi. Yuzumde, durusumda, orda oturuyor olmamda onu eglendiren bir sey vardi. Bunlari dusunurken yumruklarimi SIKMIS, asagilanmis olmanin ofkesi ile gorunumumu gozden geciriyordum. Sacimi elledim, taraliydi. Gomlegimin yakasini ve boyun bagimi kontrol ettim: yerli yerinde ve temizdiler. Kendimi barin aynasinda gorebilecek kadar one egildim. Gordugum yuz kesinlikle endiseli ve solgundu ama komik degildi. Cok kizmistim. Gozumu ona diktim, her hareketini izliyor, gozumu ustunden ayirmiyordum. Masama gelmedi. Yaklasti, bir keresinde komsu masaya geldi ama o kadar. Esmer yuzunu, alayci gulumseme dolu siyah gozlerini her gordugumde dudak bukup pis pis bakiyordum. Bir oyuna donustu. Kahve sogudu, buz gibi oldu, ustunde sut tabakasi olustu ama elimi bile surmedim. Masalar arasinda dans eder gibi yuruyor, yipranmis ayakkabilari mermerin ustunde kayarken guclu ipek bacaklarina talas bulasiyordu. Ust kismi deri orguden yapilmis Meksikali'lara ozgu cariklardan vardi ayaginda, deri orgu yer yer yipranmisti." Toza Sor
http://image.anobii.com/anobi/image_...6&time=&type=6
"A parte il contorno del viso e il candore dei denti, non erra bella. I denti li notai quando si voltň a sorridere a uno degli avventori, rivelando una striscia bianca tra le labbra dischiuse. Aveva il naso degli indios, piatto, con le narici larghe. Le labbra, spesse come quelle di una negra, erano cariche di rossetto. Apparteneva a un'altra razza, e forse ne era un esemplare pregevole, ma era troppo strana per me. Aveva gli occhi a mandorla, la carnagione scura, anche se non nera, e quando camminava i seni si muovevano rivelando la loro sodezza.Dopo quella prima occhiata, mi ignorň. Proseguě verso il bar, dove ordinň delle altre birre e aspettň che il barista, un tipo smilzo, riempisse i bicchieri. Nell'attesa si mise a fischiettare, lanciandomi un'occhiata distratta. Decisi di smetterla con i cenni, ma la guardai in modo tale da non lasciarle dubbi sul fatto che volevo che si avvicinasse. Improvvisamente gettň indietro la testa e scoppiň in una risata incomprensibile, che lasciň perplesso anche il barista. Poi si allontanň quasi danzando, facendo dondolare con grazia il vassoio, diretta verso un gruppo seduto all'estremitŕ opposta del locale. Il barista la seguě con gli occhi, ancora stupito per il suo scoppio di risa. Ma io sapevo che cosa l'aveva provocato. Ero stato io. C'era qualcosa nel mio aspetto, forse il mio viso o il modo in cui me ne stavo lě seduto che l'aveva divertita e, al solo pensiero, strinsi i pugni e mi esaminai con irosa umiliazione. Mi toccai i capelli, erano pettinati. Passai le dita sul colletto e sulla cravatta, tutto a posto. Mi allungai fino a specchiarmi nello specchio che stava dietro il bancone, dove vidi riflessa la mia faccia, sicuramente pallida e preoccupata, ma non certo buffa, e mi adirai.Cominciai a sogghignare; la guardai attentamente e sogghignai. Ma lei non venne. Arrivava vicino, persino al tavolo accanto al mio, ma non si avventurava oltre. Ogni volta che vedevo il suo viso scuro e i grandi occhi neri che mandavano lampi di ilaritŕ, piegavo le labbra in un sogghigno. Diventň un gioco. Il caffč si raffreddň, continuň a raffreddarsi, la panna si raggrumň in una specie dio schiuma sulla superficie, ma io non lo toccai. La ragazza si muoveva come se danzasse e le gambe lisce e forti sollevavano vortici di segatura ogni volta che le scarpe consunte scivolavano sul pavimento di marmo.Erano "huarachas", quelle scarpe, ed erano trattenute da lunghi lacci di cuoio attorno alle caviglie. Erano ridotte in uno stato pietoso, la fascetta era tutta sfilacciata."
-
Amerikali fantezi, bilimkurgu ve korku yazari Theodore Sturgeon’in olum yildonumu (8 Mayis 1985)
“Yavasca dedim ki, 'hepimiz ayni saatte uyanir, baskasinin istedigi seyleri yapardik. Bir gunu baskasinin yasayacagi gibi yasar, baskalarinin dusuncelerini dusunur, baska insanlarin sozlerini soylerdik. Janie, baska birilerinin resimlerini yapar, Bebek de kimseyle konusmazdi. Ve bu durumdan mutluyduk. Simdi anliyor musun?' Insandan Ote
https://pictures.abebooks.com/VOLUNT...8469904327.jpg
“I said slowly, "We all woke up at the same time. We all did what somebody else wanted. We lived through a day someone else's way, thinking someone else's thoughts, saying offher people's words. Jane painted someone else's pictures, Baby didn't talk to anyone, and we were all happy with it. Now do you see?"
“Agacin ozu akar, ayi uyur, kuslar guneye ucar, hepsi bunlari beraber yapar, ayni seye ait olduklari icin degil, ayni sey tarafindan incitilmis yalniz varliklar olduklari icin.”
https://i.gr-assets.com/images/S/com...i/23583641.jpg
“The sap falls and the bear sleeps and the birds fly south, not because they are all members of th same thing, but only because they are all solitary things hurt by the same thing.”
-
Amerikali bili kurgu roman yazari Robert Anson Heinlein’in olum yildonumu (8 Mayis 1988)
“Currie Kampi'nda cok onemli bir kesfim oldu. Mutluluk yeterince uyumaya baglidir. Sadece bu, daha fazlasi degil. Tanidiginiz zengin ve mutsuz insanlarin hepsi uyku ilaci kullanir; Cevik Piyade'de bunlara ihtiyac yoktur. Kapsul erine bir yatak ve uyuyabilmesi icin biraz zaman verirseniz, bir elma kurdu kadar mutlu olacaktir.” Yildiz Gemisi Askerleri
https://images-na.ssl-images-amazon....1LFWqiZaVL.jpg
“I made a very important discovery at Camp Currie. Happiness consists in getting enough sleep. Just that, nothing more. All the wealthy, unhappy people you’ve ever met take sleeping pills; Mobile Infantrymen don’t need them. Give a cap trooper a bunk and time to sack out in it and he’s as happy as a worm in an apple—asleep.”
“Insan kalbinin derinliklerinde digerlerinin istedigi seyi yapmasini engellemeye yonelik bir arzu olsa gerek. Kurallar, kanunlar -hep 'obur' insanlar icin. Agactan inmeden once icimizde olan, ayaga kalktigimizda da koparip atamadigimiz karanlik bir parca. Cunku o insanlardan biri bile cikip: ‘Lutfen bunu (kanunu) gecirelim ki birakmam gerektigini bildigim seyleri artik yapamiyor olayim!’ demedi. Nyet, yoldaslar, her zaman komsularinin yaptigini gormekten nefret ettikleri bir seydi. 'Onlarin iyiligi icin' onlari durdurmak -konusan kisi ondan zarar gordugunu iddia ettigi icin degil.” Ay Zalim Bir Sevgilidir
https://pictures.abebooks.com/isbn/9780425030134-us.jpg
“Must be a yearning deep in human heart to stop other people from doing as they please. Rules, laws — always for other fellow. A murky part of us, something we had before we came down out of trees, and failed to shuck when we stood up. Because not one of those people said: 'Please pass this so that I won't be able to do something I know I should stop.' Nyet, tovarishchee, was always something they hated to see neighbors doing. Stop them 'for their own good' — not because speaker claimed to be harmed by it.”
-
Amerikali cocuk edebiyati desinatoru ve yazari Maurice Bernard Sendak'in olum yildonumu (8 Mayis 2012)
https://s3.amazonaws.com/sitecdn/quo...y-says.fw_.png
"Ben cocuklar icin yazmiyorum. Ben yaziyorum ve birisi cikip, 'bunlar cocuklar icin' diyor."
https://www.raptisrarebooks.com/imag...ned-1963-2.jpg
-
"Fakat saadet bulunur mu hic?"
"Evet," diye cevap verdi; "Saadete rast gelinir bir gun." dedi Rodolphe.
"...Saadete rast gelinir bir gun, diye tekrarladi; ansizin, tam umitsizlige dusuldugu bir gunde. O zaman ufuklar aralanir, sanki, "Iste o!" diyen bir sestir bu. O kimseye icinizi dokmek, her seyinizi vermek, her seyi feda etmek ihtiyacini duyarsiniz! Karsilikli uzun uzadiya konusmazsaniz, birbirinizin icindekileri sezersiniz, birbirinizi ruyalarda gorursunuz. (Bunu soylerken Emma'ya bakiyordu.) Nihayet, o kadar aranilmis olan bu hazine, suraciga, karsiniza gelir, parildar, kivilcim sacar. Ama yine de tereddut edilir, inanmaya cesaret edilmez, sanki karanliktan birdenbire isiga cikmis gibi, insanin gozleri kamasir." Gustave Flaubert, Madame Bovary
https://images.gr-assets.com/books/1335676143l/2175.jpg
"But does one ever find happiness?"
"Yes, one day," he replied.
"...Yes,' said Rodolphe, 'you don't have to think about it; one day you meet someone, and the horizon opens up in front of you. There are no more question. It's as if you have already met one another in your dreams. (Here he looked at Emma.) 'There in front of you is the jewel you have been looking for; there before your eyes. Nevertheless, you dare not believe it; you cannot see clearly, it is as if you had just stepped out of the darkness into the light."
-
"Her sabah bu duyguyla kalkiyordum yataktan. Simdi kendime bir is bulmam lazim, lanet olsun. Kahvalti ediyor, kolumun altina bir kitap yerlestirip ceplerime kalem doldurduktan sonra kapidan cikiyordum. Merdivenden indigim gibi kendimi disari atiyordum. Bazen sicak oluyordu hava, bazen soguk, bazen sisli, bazen acik. Koltugumun altinda kitapla is aramaya ciktigim icin onemi yoktu havanin.
Ne isi, Arturo? Ha, Ha! Sana is, oyle mi? Kim oldugunu bir dusunsene, oglum! Yengec katili. Hirsiz. Elbise dolaplarinda ciplak kadin fotograflarina bak, sonra da is bulmayi umut et! Ne kadar gulunc! Ama gidiyor iste, salak, koltugunun altinda kocaman bir kitapla ustelik. Hangi cehenneme gittigini saniyorsun, Arturo? Neden o sokaga sapiyorsun da bu sokaga sapmiyorsun? Neden batiya gidiyorsun neden doguya degil? Cevap ver bana, hirsiz! Kim is verir senin gibi bir domuza kim? Ama kasabanin oteki ucunda bir park var, Arturo. Banning Parki adi. Harikulade okaliptus agaclari var orda, yemyesil bir park, Arturo. Ne kitap okunur orda! Oraya git, Arturo. Nietzsche oku. Schopenhauer oku. O muhtesem adamlarla gecir zamanini. Is mi? Peh! Oraya git ve okaliptus agaclarinin altinda kitabini oku is ararken." John Fante, Los Angeles Yolu
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Ogni mattina mi alzavo con questo stato d'animo. Ora devo trovarmi un lavoro, mannaggia l' inferno. Facevo colazione, mi mettevo un libro sottobraccio e le matite in tasca e mi avviavo. Giů per le scale, in strada, a volte c'era freddo a volte caldo, a volte c'era nebbia a volte era sereno. Non aveva mai molta importanza, con un libro sottobraccio, andare in cerca d'un lavoro.
Che lavoro, Arturo? Oh oh! Un lavoro per te? Ma ti sei guardato, ragazzo? Un killer di granchi. Un ladro. Che guarda le donne nude nello stanzino dei vestiti. E tu ti aspetti di trovare un lavoro! Che ridere! Eccolo qua, l'idiota col suo grosso libro. Dove diavolo stai andando, Arturo? Perché fai questa strada e non quell'altra? Perché a est e non invece a ovest? Rispondimi, ladro! Chi vuoi che te lo dia un lavoro, porco che sei, chi? Ma c'č un parco dall'altra parte delta cittŕ, Arturo. Si chiama Banning Park. E' pieno di magnifici eucalipti e di prati verdi. Un gran posto per leggere! Vacci, Arturo. Leggi Nietzsche. Leggi Schopenhauer. Stattene in compagnia dei potenti. Un lavoro? Puah? Vatti a sedere sotto un eucalipto a leggere un libro cercando un lavoro."
-
Neon, Elisabeth Moss, Logan Lerman, Michael Stuhlbarg'un basrollerini paylastigi ve unlu korku yazari Shirley Jackson ve onun profesor olan kocasi Stanley Hyman’in evlerinde yasamaya baslayan genc bir ciftin yasadiklarina odaklanan Shirley'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/wxMtEean_V8
-
Italyan edebiyatinin temellerini atan, Italyan sair, yazar ve filozof Dante Alighieri'nin dogum yildonumu (9 Mayis 1265)
http://funes.ytyoun.net/wp-content/u...3/06/dante.png
Yasam yolumuzun ortasinda
karanlik bir ormanda buldum kendimi,
cunku dogru yol yitmisti.
Ah, icimdeki korkuyu
tazeleyen, balta girmemis o sarp, guclu
ormani anlatabilmek ne zor!
Oyle aci verdi ki, olum acisi sanki;
ama ben, orada buldugum iyilikten soz edecegim,
gordugum, baska seyleri soyleyecegim.
https://image.slidesharecdn.com/linf...?cb=1305468047
Sevileni sevmeye zorlayan sevda
oyle guzellikler tattirdi ki bana,
gordugun gibi, eli hala yakamda.
(Ýlahi Komedya, Canto V, Paolo Ve Francesca)
https://pbs.twimg.com/media/C36LurYXAAEneC8.jpg
Guido, sen, Lapo ve ben
buyulenip bir sandala konsak,
ruzgarlarin onunde
gonlumuzce savrulsak
firtina, kotu hava bizi engellemese
bir arada yasama gucuyle arzumuz buyuse.
O iyi yurekli buyucu,
bayan Vanna'yi, bayan Lagia'yi,
Ve benim otuzuncu siradaki guzelimi de aramiza katsa
hep asktan konussak
onlar da mutlu olsa
biz de mutlu olsak.
-
Sairlerin Sairi Italyan Francesco Petrarca, 9 Mayis 1336 tarihinde Mont Ventoux'ya tirmanarak ilk belgenen dagci oldu. (Deniz seviyesinden 1910 metre yukseklikte Provence'taki Alpine zirvesine ulasti.)
https://www.aristidegabelli.edu.it/w...s/petrarca.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/pr...fBXaEovNafl0Hv
https://www.freewheelingfrance.com/i...es/Ventoux.jpg
-
Ronesans ve Barok doneminin Italyan opera bestecisi, muzisyen ve sarkici Claudio Monteverdi, 453 yil once bugun dogdu. (9 Mayis 1567)
https://pbs.twimg.com/media/C_XcRVeXsAIrltU.jpg
-
Italyan ressam Guglielmo Caccia'nin dogum yildonumu (9 Mayis 1568)
L'annunciazione, XVII secolo
https://upload.wikimedia.org/wikiped...unciazione.jpg
Madonna immacolata, XVII secolo
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-_XVII_sec.jpg
-
Flaman ressam Abraham van Diepenbeeck'in dogum yildonumu (9 Mayis 1596)
Abraham servido por tres ángeles (Abraham served by three angels, 1650)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...enbeeck%29.jpg
Allegorie auf die Erziehung des Jupiterknaben bei den Nymphen des Gebirges Ida (Allegory of the education of the Jupiter boy among the nymphs of the Ida Mountains, 17th century)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...iterknaben.jpg