Diyanet, siyasal islamın bir parçası plarak, bayramda açık havada 300.000 kişilik namaz düzenleyecekmiş...
Çamlıca'da o koca camiyi neden yaptılarsa...
https://scontent.fbtz1-7.fna.fbcdn.n...d0&oe=5D929B0A
Printable View
Diyanet, siyasal islamın bir parçası plarak, bayramda açık havada 300.000 kişilik namaz düzenleyecekmiş...
Çamlıca'da o koca camiyi neden yaptılarsa...
https://scontent.fbtz1-7.fna.fbcdn.n...d0&oe=5D929B0A
https://i.postimg.cc/HspFCj5n/615966...59192064-n.jpg
Metin Feyzioğlu! Sermaye sınıfının bir asalağı!
Sermayenin yasaları ve reformu üzerine...
Biz onu kafası kesilerek canice öldürülen Münevver Karabulut davasında Gariboğlu ailesinin avukatlığını yaptığı için tanıdık. Bu bile parayı verenin faydalanabileceğinin göstergesi. Çürümüş kapitalist ahlakın tipik bir akademik ünvanlı beslenmesi... Sınıf fahişesi sözde solcu. Geçmişte CHP başkanlığına yakıştıranların haksız olmadığı zat... Yakışır CHP'ye... Elitist tepeden inmeci CHP nin tarihine de yakışır mesela...
Bunun Dedesi Hukukçu Turan Feyzioğlu( birde yazar Turan Feyzioğlu vardır. Karıştırılır birbirine ikisi aynı kişi değildir.) CHP'nin solun içine girip sol ve TİP i bölmeye çalıştığı yıllar. Bu Gayserili solcu dedemiz, CHP'nin bu 'Ortanın solu ' yumurtasını yumurtlayan tavuklarından biridir. Sonra Cumhuriyetçi Güven Partisi' ni kurmuştur. 12 Eylül de ilk başbakan olarak düşünülmüş, tüm siyasiler Demirel, Ecevit tutuklanırken bu zübük el üstünde tutulmuştur. Uğur Mumcu 1970 de bir makalesinde bu zübük için şöyle demiştir ; "
“Feyzioğlu! sen bir halk düşmanısın. sen işçilerin, köylülerin, gençlerin düşmanısın. güvendiğin dağlara kar yağacak ve bir gün bütün bu yaptıklarının hesabını vereceksin!”
Süt oğlan Metin, o günleri Cumhuriyet'e verdiği röportajında ' Atılan akademisyenleri geri alma şartı ile Milli Eğitim bakanı olmayı kabul ettiyse de bu şart gerçekleşmeyince istememiştir. ' diyerek dramatize etse bile, işin asıi , General, Albay ve ve rütbeli subaylara bir sivilin emir vermesi hoş olmayacağı için yerine yine TSK mensubu albay getirilmiştir...
Dede, CHP'nin şahin kanadı. ******lık, döneklik ve sınıf fahişeliği genetik!
Torun satılık! Kafa kesen bir katilin avukatı…
Erdoğan’ı çılgınca salyalarını sile sile alkışladı.
daha biraz önce önce bu davranışını açıklıyor, 'Devlete küs olunmaz!' diyor. Doğru ya, sermayenin mama kabından beslenen hiç sahibine küser mi?
Neyse gelelim yargı paketine. Ocak ayında Avrupa Parlementosu bir TC raporu yayımladı. Erdoğan İngiltere ziyareti sonrası dönüşte bu reformu açıkladı. Ne tesadüf? İngiltere ye sermayeye yalvarmaya gitmişti...
Kağıt üstünde neler yok ki? Tutuklamaların zorlaşması, Yüzü maskeli eylemciye 3-5 yıl hapise değişiklik, ifade savunma hakkının genişletilmesi, özlük hakları davasının Yargıtay a taşınması vs...
Kağıt üstünde ne güzel...
Bugün Anayasa da 'Fikir ve düşünceyi ifade ve yayma hürriyeti' diye yaldızlı bir yazı var. Tek ateist gazetesi dergisi yok! Bi tv kanalında bir ateist çıkıp konuşmuş mu iki kelam?
Devrimciler, öğrenciler, hukukçular, gazeteciler, siyasiler, HDP belde başkanları, başkanı içerde keyfi tutulurken, 2005, 2008, 2010 da da izlediğimiz bu filmin 2019 da serisi çekildi. AKP nin faşizminde burjuva hukuk bile ayaklar altına alındı...
Kapitalizm de mahkeme bir devlet aygıtıdır. Hakim, savcı birer bürokrattır. Sicil amiri adalet bakanıdır. Bakunin sözünü bir kez daha hatırlatalım. HUKUK İKTİDARIN FAHİŞESİDİR!
Kapitalizm , yani kerhanede kadın satıp vergi alan bu düzenin hakiminden savcısından, kanunundan, yasa ve reformundan adalet bekleyen saf kardeşimiz var mı?
Devrimci adalete inanın!
Halkın adaletine ve halk mahkemelerine!
Brecht ile bitirelim;
Hepsi halka karşıdır
Bertolt Brecht
Gardiyanları ve yargıçları ve savcıları hepsi halka karşıdır.
Kanunları, yönetmelikleri, bütün kararları hepsi halka karşıdır.
Dergileri, gazeteleri, bütün yayınları, hepsi halka karşıdır.
Bunların hiç biri onları kurtaramayacak, durduramayacaklar halkın coşkun akan selini.
Panzerleri, kelepçeleri, bütün silahları hepsi halka karşıdır.
Zindanları, tutukevleri, işkence evleri hepsi halka karşıdır.
Borsaları ve şirketleri ve iktidarları hepsi halka karşıdır.
Bunların hiç biri onları kurtaramayacak, durduramayacaklar halkın coşkun akan selini.
(Alıntı)
Metin feyzioğlu bende ki en büyük hayal kırıklıklarından biri oldu
MHP lideri Bahçeli: Yargı reformu umut verici...demiş.
Eh demek ki Feyzioğlu boşuna beğenmemiş reformu...
Şenol Güneş: "Bizim hobimiz çalışmak, fobimiz boşta durmak"
Futbolumuzun filozofu böyle buyurmuş...:)
Bizimle kafa buluyor galiba...
Çünkü akıllı adamdır kendisi.
Hobi'nin anlamının "kişinin işi, meslek çalışması, asıl uğraşı dışında, dinlendirici bir iş olarak yaptığı, oyalayıcı şey."olduğunu mutlaka bilir.
Hobi dediğin şey para da kazandırmaz insana. Para harcarsın.
Adamın işi, asıl uğraşı futbol hocalığı...
Ve bu işten çuvalla para kazanıyor.
Öyle çok para ki, korkarım hocamız (Allah uzun ömürler versin), bu paranın bir kısmını bile harcamaya vakit ve de takat bulamayacak.
Ama adam bize bu ballı işi, "hobi" olarak yutturmaya çalışıyor.
Mutlaka bir amacı vardır futbolumuzun akil adamının...:)
Senol güneşin tek hobisi para biriktirmektedir.
Feyzioğlu...Et mi tavuk mu ben de anlamadım...Yanar döner biri...
Kırıkkale'nin Keskin ilçesinde resmi olmayan sonuçlara göre AK Parti'nin adayı Dede Yıldırım kazandı
Tbb i yargının açılış konuşmalarından dışlandı amac sanırim yeniden yerini almak
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), sandık kurullarını yasaya aykırı olarak oluşturdukları gerekçesiyle, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma geçiren ilçe seçim kurulu başkanları ve seçim müdürlerinin, yenilenecek seçimlerde de görevlerine devam etmesine karar verdi.
:notr:
Bunlar işsiz kaldığı günler için işsizlik maaşıda almışlardır.
https://i.postimg.cc/G3FWrhky/619676...73859072-n.jpg
Hepimiz aynı gemideyiz martavalı...
https://www.facebook.com/mikropbirsa...7986131637048/
Sabah sabah biraz moral olsun...:)
Yavaş yavaş da olsa uyanacak bu millet...
Ümidim yeşerdi bu video ile...
Uğur Mumcu'da dersler...
https://www.facebook.com/serdar.yava...6196129417633/
CUMHURBAŞKANI’NA MEKTUP!
Sayın Cumhurbaşkanım!
“Karınlarını biz doyuruyoruz, oy vermiyorlar" diyorsunuz da; siz kaç yıldır elektrik faturası ödemiyorsunuz?
Doğalgaz mesela, hiç böyle bir fatura gördünüz mü?
Peki, hiç arabanızı benzin istasyonuna çekip, kendi benzininizi aldınız mı? Hem de kendi paranızla ama...
Mesela siz, çocuğun bu sene yurt masrafı ne olacak diye düşündünüz mü? Sınava giriş ücretini ödeyemediğiniz için, sınava sokamadığınız evladınız oldu mu?
Doğru söyleyin lütfen, Emine hanım, pazarda peynirin kilosunun kaç tl olduğunu bilmeyeli kaç sene oldu?
İlk evinizi nasıl aldınız?
Kaç senedir kira ödemiyorsunuz?
Sıfırdan gelip, kaç mülkünüz oldu?
O milyonluk araçlara sahip olmadan önce, onları ilk ve ancak rüyada görebiliyor olmanızın üstünden kaç sene geçti?
Adına kesilmiş tek bir fatura görmeden 30 yılı aşkın bir zaman yaşamak nasıl bir duygu?
Tatile ya da doğduğun yerlere giderken bütçe planlaması yapmak zorunda olmadan kaç yıl geçirdiniz?
"Elbette ki en lüks uçak bana ait olmalı" diyecek ruh haline ve imkânlara sahip olalı kaç sene oldu?
Bunların hiç biri artık sizin sorununuz değil, neden mi? Çünkü o faturaların hepsini biz ödüyoruz.
Boğazınızdan geçen her bir lokmanın ücretini biz ödüyoruz. Size saraylar yaptırıyoruz. Dünyanın en pahalı makam uçaklarını alıyoruz size. Dünyanın en pahalı arabalarını alıyoruz size ve çocuklarınıza. Çocuklarınızın hepsini yurtdışında, en pahalı okullarda okuttuk mesela, hem de bizimkiler sınava girecek parayı bulamazken. Siz her gün bu milletin çocuklarının geleceğini tehlikeye sokarken, biz sizin çocuklarınızın hepsinin geleceğini garantiye aldık. Başka devletlere itibarınız olsun diye, eşiniz hanımefendi alışverişini rahat yapsın diye, Belçika gavur ellerinde cadde kapattık. Sizin yedikleriniz içtiklerinizin adını bile bilmediğimiz, telaffuz edemediğimiz halde hepsinin bi tamam paralarını biz ödedik. Siz son otuz senede hiç fatura görmeyip, herhangi bir ödeme yapmadığınız için hepsini biz ödedik. Ee, bunları birileri ödeyecekti elbet, biz ödedik. Hatta siz alınmayın diye birçok şeyi de "örtülü ödenek" den ödedik.
Biz kim miyiz?
Mesela aramızda yerin 500 m altında asgari ücretle çalışan madenciler de var. Berber, kasap, mobilyacı, mimar, doktor da var. Artık ürün ekemeyen çiftçiler, hayvan yetiştiremeyen köylüler de var, iş adamları da var aramızda.
Meselâ iş çıkışı biraz gezeyim derken tecavüze uğrayan, sonra da size yakın kişiler tarafından "o saatte sokakta ne işi vardı" denilen kadın var ya, o da çok faturanızı ödedi sizin.
Şehit aileleri bile, içtiğiniz o ejderha meyvesi suyunun parasını ödedi. Millet yani yahu, millet. Yani bizler. 30 senedir biz bakıyoruz size. Yemedik yedirdik, giymedik giydirdik. O iş öyle sizin dediğiniz gibi değil, siz bizim karnımızı doyurmadınız, biz sizin karnınızı doyurduk. Hatta görülüyor ki başka bir insan olmanızı da sağlamışız. Sizin bu söyleminiz dünya siyasi tarihi için yabancı değil, 'sizi ben yarattım' deme noktasına gelmenize sanırım az kaldı.
Emrah Akgün
Tiyatro oyuncusu, Yönetmen ve Ressam.
Turan Akıncı'dan alıntıdır
https://scontent-vie1-1.xx.fbcdn.net...5b&oe=5D80C42F
SİYASİ İSLAM TUZAĞI
Resimdeki kişi İslam Halifesi,
Abdülmecit Efendi ve kızı.
Cumhuriyetin ilk yıllarından 1970’li yıllara kadar
TÜRBAN yoktu.
Bu ülkede yaşayanlar Müslüman değil miydi?
Müslümanlığı yanlış mı yaşıyorlardı?
Bugün Türkmenistan’a, Özbekistan’a gidin.
Kadınların başı açık.
Bu ülkelerin ahalisi Müslüman değil mi?
Suriyeli Esat’ın karısının başı açık.
Kuzey Afrika ülkelerinde kadınların başı açık.
Bunlar Müslüman değil mi?
Fransa ve İspanya’da yaşayan Müslümanların başı açıktı.
İran şahı döneminde İran’da Ferah Diba- Süreyya hep bacı açıktı.
++
Sonra birdenbire dünyada TÜRBAN rüzgarı esti.
Sadece bizde değil.
Mısır’da, Arap ülkelerinde insanlar Türban yaygınlaştı.
Müslüman ülkeler TÜRBANI keşfettiler.
Daha doğrusu onlara birileri keşfettirdi.
Avrupa’da çalışan Müslümanlar kapanmaya başladı.
Sanki bir el dokundu,
Birçok Müslüman ülkesinde TAASSUP arttı.
Bu ülkelerde imam hatip tarzı okullar arttı.
Herşey günah oldu.
PAKİSTAN bu rüzgarı en fazla yaşayan ülke.
Peşaver bunun merkezi oldu.
++
Birdenbire Müslüman ülkeler,
Çağdaşlık yolunda FREN yaptılar.
ACI bir fren.
Hayat standartları ve gelirleri düşmeye başladı.
Göreceksiniz,
Müslüman ülkeler ile Batı arasındaki fark büyüyecek.
Bunu nasıl oldu?
Bu reçeteyi kim yazdı?
Nasıl uyguladılar?
Ampul niye getirdiler?
Malum'u kim seçti?
Bu reçete Batı'ya kaç para kazandırdı?
++
NECİP TÜRK HALKI BU ZOKAYI YUTTU.
Çok saçma bir yazı. Dindarligin dünyada ve müslüman toplumlarda artma eğiliminde olduğunu iddia etmek en hafif tabirle ahmakliktir. İnsanlar belki moda gibi bir akımla başörtülü sayısı artmış olabilir ama ağzında 2 kilo ruju olan kevaşeye bak başını ortmus gittikçe modernlikten uzaklaşıyoruz diyen bir analiz sahibi çok sığ ve bayağıdır.
Redmi Note 7 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Erdoğan: BM'nin terör örgütü YPG/PKK ile bünyesindeki çocuk savaşçıları bırakması bahanesiyle görüşmesi ve bir anlaşma imzalanması asla kabul edilemez.
Erdoğan: Hafter şu anda orada tam manasıyla korsan hareket yapmıştır; korsan konumundadır. Biz de bugüne kadar bütün görüşmelerimizi Sarrac’ın ekibiyle yaptık. Ben bugüne kadar Hafter’le muhatap olmadım.
Erdoğan'dan ABD'ye F-35 tepkisi: Sen müşterinin malını nasıl vermezsin, bunun adı gasp olur
*çavuşoğlu: Trump işbaşına geldiğinde de biz patriot almak istediğimizi abd'ye iletmiştik, bunu sadece obama dönemine yıkmayalım, trump'ın iki senesinde de patriot konusunda dönüş olmadı
*çavuşoğlu: Abd'de farklı kurumlardan farklı sesler geliyor, ancak trump'un herkesin önünde bunu söylemesi farklı söylemleri azalttı
*çavuşoğlu: Biz diplomasi ile bütün meseleleri çözmek istiyoruz
*çavuşoğlu: S-400 bitmiş bir anlaşmadır, artık teslim süreci konuşuluyor, s-400'ü alacağız
*çavuşoğlu: Trump f-35 konusunda da fikrini açık ve net söyledi, ama herşey trump'ın söylediği gibi olacak diye çok iyimser olmaya gerek yok, temkinliyiz
YeSekA gardın dü$tü, krokidesin hatta nakavt olmu$ken böylesi tam
sana da esaslı bir çeki düzen verme zaman diliminde memleketimiz..
Elini tez tut.. İmza'yı oku.. Gereği icraatlara ba$la..
Yoksa sana af yok, uzun yıllardır seçimler boyu yaşananlar malum..
Şu TCMB konusu;
Murat Çetinkaya'yı Görevden alma ile ilgili kararnamenin Anayasa 104 e aykırı olduğu görülüyor....
Ne diyor Anayasa 104:
Kanunla açıkça belirlenmiş durumlarda cumhurbaşkanı kararname çıkartamaz..
Eğer çıkan bir kararname yürürülükte olan bir kanunla çelişiyorsa kanun hükümleri uygulanır..
TCMB 'nin yasası var..
TCMB bağımsızlığına dayanak olan 27-28.madde ne diyor?..
TCMB başkanı şirket veya banka hissesi sahibi olamaz, ticaret yapamaz vs..Bu haller dışında ancak görevini ifa edemez duruma gelirse görevinden affedilebilir..
yaaaani kafana göre görevden alamazsın..
Şu durumda konunun açıkça düzenlendiği bir kanun var mı?..
Var
Çıkmış bir kararname var mı? Var
Kanunla çelişiyor mu? çelişiyor..
Şu 375 no lu OHAL kararnamesi..
OHAL şartlarında çıkmıştır..Ve fakat olağan üstü hal kalkmıştır..
OHAL KHK'lar AYM götürülemese de AYM götürülecek kararname bu OHAL kararnamesi değil, Son çıkan görevden alma kararnamesi olacaktır....
Niye yazıyorum;
Müşteki olması gereken muhatap (davacı) Murat Çetinkaya gibi görünmekle beraber, kanımca görevden alma kararnamesinin ANAYASA'ya aykırılığı sebebi ile Yürütmeyi D. ve iptal talebiyle CHP' dahi AYM'ye götürebilir..
Tıpkı İMar Bankası Yasasının mağdurları ve muhatapları mudiler iken, CHP'nin kanunu AYM götürüp iptal ettirdiği gibi..
Peki Bize ne?..
Yargıya götürülme olasılığı üzerinden bakarasak.. ne olabilir?..
(BU kanımca sistemin test edilmesi için bir zaruret..)
Ne olabiliiir???
Eğer yargı; önce doğal olarak YD ve ardından iptal kararı verirse;
Bir tarafta Cbaşkanının dileği ve otorite aılgısı, bir tarafta yargı kararı olacak..
Şu durumda;
Yargı kararının uygulanması konusunda absürd engellemeler olacağı ihtimalinin gerçekleşmeyeceğini temenni ederek..(çok da emin olamıyorum)..
Ya Murat Çetinkaya başkanlığa devam edecek..
Ya da TCMB bağımısızlığının temeli olan bu 27 ve 28 maddelerde bir gece ansızın değişliklik yapılacak..
Haaa işte geldik "bizi ne ilgilendirir?" konusuna..
Eğe böyle olursa; bu bağlamda Türkiye 2000 öncesine dönmüş olacak..Dolayısı ile Türkiye ile ilgili algıda da dramatik değişimler olacaktır..
Sermaye piyasalarındaki ve ekonomideki istenmeyen doku, tümörleşecek ve habisleşecektir diyebiliriz..
Eh bunun da bir fiyatlaması olur kanımca..
Ve küçük de olsa bu ihtimalin da yavaş yavaş fiyatlanmaya başlandığını da düşünüyorum doğrusu
Haa hiç yargıya götürülmez..
Şu durumda dahi ekonomik hayata dair önemli bir kirişin hiçe sayıldığı görünen bu tasarruf , Küresel Algı tiyatrosunun sahnesinde öööööylece asılı bir dekor olarak kalacaktır..
BU yüzden düşüncem yukarıda yazdığım gibi;
yargıya götürülmesi sistemi test etmek açısından Türkiye'nin faydasına ve elzemdir
Ben Türk askeriydim,
Balkanlarda vurdular beni...
Adları İgor'du,İvan'dı,Yanis'ti.
Ben Türk askeriydim,
Çanakkale'ye kefensiz gömdüler beni...
Adları John'du,Bob'tu,Elton'du.
Ben Türk askeriydim,
Cezayir'de klor havuzlarına atıp kör ettiler beni...
Adları Cübeyr'di,Ekmel'di,Abdülbaki'ydi.
Ben Türk askeriydim,
Asit kuyularında diri diri yaktılar beni...
Adları Faysal'dı,Fettah'tı,Habbab'tı.
Ben Türk askeriydim,
Tunus'ta sırtımdan süngülediler beni...
Adları Hafi'ydi,Nabi'ydi,Siyami'ydi.
Ben Türk askeriydim,
Filistin'de mümin kardeşlerim ellerimi bağlayıp Fransıza teslim ettiler,işkenceyle öldürdüler beni...
Adları Vahab'tı,Ziyad'tı,Affan'dı.
Ben Türk askeriydim,
Musul'da Trablusgarb'ta güvendiğim
ümmetim mevzilerden kaçıp düşmana sardırdılar beni,
Son nefesimi verirken duyuyordum gülmelerini...
Adları Behnan'dı,Beşir'di,Hasibi'ydi...
Ben bir Türk askeriydim,
Güneş batmaz topraklardan Ankara'ya kadar yüzbinlerce kez sırtımdan vurarak ittiler beni..
Sonra yanıma Kemal geldi,İsmet geldi,Kazım geldi dirildim.
Bir nefesle hepsini uçurumlardan ittim !..
BEN KARDEŞİMİ DE BİLİRİM, DÜŞMANIMI DA...
BU YÜZDEN TÜRK OLDUM, ÜMMETÇİ DEĞİL !..
O.Akın
"Vaktiniz varsa -hatta yoksa da- okumanızı öneririm
APOLLO 11
Yanımda gördüğünüz 81 yaşındaki adamın ilginç bir özelliği var.
Kendisi dünyanın en mütevazı insanı.
O'nu ilginç kılan aslında bu özelliği değil, "Dünya" için önemli bir işi gerçekleştirmiş olması.
Tarihler 20 Temmuz 1969'u gösterdiğinde 1,5 milyar insan televizyonlarına odaklanmış Neil Armstrong'un Ay'da yürüyecek olmasını heyecanla bekliyordu.
Armstrong’un
"Benim için küçük ama insanlık adına büyük bir adım" diyerek nitelendirdiği bu yürüyüşün ardında bu yanımdaki beyefendi vardı. Nasıl mı?
Kendisi de o an TV başındaydı. Tullahoma'da bir evde.
Yanında da bir düzine bilim insanı.
Spiker o an beklenmedik bir haber verdi
"Astronot Armstrong'un bilgisayarı bozuldu, Ay'a iniş yapamayacak!"
Bu ana şahitlik edenler üzüntü verici bu haberi alınca büyük bir hüsrana uğradı.
Elbette Tullahoma'da bu evdeki bilim insanları da sukut-u hayal içindeydi.
Sonra içlerinden biri
"Telaşa gerek yok, Neil modülü Ay'a indirebilir. Bilgisayarın bozulma ihtimaline karşı, manuel olarak indirebilmek için üzerinde 1,5 yıl çalıştı" dedi.
Bu cümle üzerine şaşkınlığa uğrayan bilim insanları
"Sen nereden biliyorsun be Türk?" deyince yanımda bulunan ve o vakit 32 yaşında olan bu bey;
"Ben Arsev Eraslan, NASA'da Apollo 11 Projesinde yazılım ayağında çalışıyorum" dedi.
Evet yanımdaki bu adamın tahmini doğru çıkmıştı, Armstrong bilgisayarın bozulması üzerine manuel olarak modülü Ay'a indirmişti.
1,5 milyar insan izlemiş, insanoğlunun Ay'a ayak basmasından ötürü gururlanmıştı.
Eraslan'ın NASA'daki görevi ise modülün Dünya'ya dönüşü yani “re-entry” yazılımlarını gerçekleştirmekti.
Yanında da üç öğrencisi vardı.
"Yazılımları biz yaptık" diye anlatırken konuşmanın bir yerinde
"hem yazılım yapıyorum hem de o üç öğrenciye iş öğretmeye çalışıyorum" dedi.
Ağzından bir şey kaçırmıştı sanki…
Durdum.
"Nasıl yani öğrencileriniz yazılım bilmiyor muydu?" diye sordum,
mütevazı bir şekilde
"yazılımların hepsini ben yaptım" diye utanarak yanıtladı sorumu.
Evet, bu bey Armstorng, Collins ve Aldrin'in Dünya'ya sağ salim dönmesi için gerekli yazılımları gerçekleştirdi.
Yani Eraslan’ın yaptığı yazılımlar olmasaydı o modül Dünya'ya inemeyecekti.
Başka ne mi yaptı?
*ABD’deki tüm nükleer santrallerin çevreye olan etkisini minimuma indirmek için yazılım geliştirdi,
*Ay’da kristallerden mücevher yetiştirmek için yazılım geliştirdi,
*Suçluyu yüzünden tanıyan dünyadaki ilk 3D Yüz Tanımlama Teknolojisini geliştirdi.
Bu yazılımla 1999 senesinde ABD’de ödül kazandı.
Yani günümüzde kullanılan yüz tanımlama ilk kez bir Türk’ün yani bu yanımdaki beyefendinin geliştirdiği teknoloji ile hayat buldu.
Uzun süre NASA’da bilim insanı olarak görev aldı, ABD’deki birçok üniversitede profesör olarak öğrencileri ve NASA personelini eğitti.
Peki nereden merak sardı buna?
Babasının kitaplarından!
Uçak teknolojisi ve havacılıkla ilgiliydi bu kitaplar.
İçinde ABD’nin Japonya’yı bombaladığı uçağın fotoğrafını gördü ve maketini yaptı.
Henüz ilk okuldaydı ve model uçak yapıyor, kitaptaki gibi aynı şekilde boyuyor, pervanelerini takıyordu.
O kadar çok model uçak yapmıştı ki evin bir odası dolup taşmıştı.
İşte o kitapla başladı her şey.
Babası Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk uçak mühendisi Necdet Eraslan’dı.
Atatürk, Necdet Eraslan’ı Fransa’ya gönderdi ve Paris’te 1928’da Ecole Nationale Superieure de L’Aeronautique’te havacılık ve uçak mühendisliği öğrenimi gördü.
Sonrasında ABD’ye 1937’de Türkiye için satın alınacak uçakların temini için bizzat Atatürk tarafından gönderildi.
Sonra ne mi oldu?
Necdet Eraslan,
*Türkiye’deki ilk dizel motoru imal etti.
*Su türbinleri yaparak elektrik üretti.
*‘Karman Line’ yani dünya ile uzayın birleştiği çizgiyi ortaya çıkaran dünyaca ünlü bilim insanı Theodore von Karmán’ın
“Gel ABD’de kal sana profesörlük verelim” teklifini
“Atatürk’ün ülkesinde yapmam gereken işler var” diyerek reddetti.
*İstanbul Teknik ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nde profesör olarak çalıştı.
*1963’te ABD’ye profesör olarak gitti Necdet Eraslan.
Louisiana State University Makine – Uzay Havacılığı bölümünde profesörlük yaptı.
Bir yandan da NASA’daki görevlilere ders verdi.
Bu öğrencilerin hepsi Apollo 11 projesinde çalıştı.
Yani baba Necdet Eraslan da Ay’a gidilmesi için dolaylı olarak katkı sağladı.
*24 adet kitap yazdı,
*Motor ateşlemesi konusunda büyük çabalar kat etti,
*TÜBİTAK’ın kurulmasının fikir babası oldu ve
*Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk uçak mühendisi olarak tarihe geçti.
Bu baba oğul “Atatürk’ün izinde” bilimi geliştirerek Ay’da yürünmesini sağladı.
Bu Türk’leri biliyor muyduk?
Maalesef hayır.
Benim Yazar Tolga Aydoğan olarak görevim
“Atatürk’ün izinde giden” bu insanları ortaya çıkarmaktır.
Bu bağlamda
“Atatürk’ün İzindekiler” isimli kitabımda kısa da olsa yer verdiğim bu baba-oğulun hikayesini ayrı bir kitap olarak yayımlayacağım.
Onlar bilimin ışığında,
Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde bu ülke ve insanlık adına önemli işlere imza attılar.
Onların ortak noktası “Atatürk’tü” ve O’nun aydınlattığı yoldu.
Gittikleri yol ise O’nun iziydi.
O izi takip eden birileri daha vardı. Nasıl mı?
ABD Başkanı Nixon’un özel uçağı 20 Ekim 1969 saat 11.55’te Ankara Esenboğa Havalimanı’na iniş yapar.
Bu uçaktan inen kişiler Ankara caddelerinde üstü açık bir Cadillac ile geçerler ve kendilerini bekleyen Ankaralıları selamlarlar.
Bu heyet, büyük saygı duydukları birini görmeye gelmiştir.
Saygı duruşunda bulunup çelenk bırakırlar.
Saygı duydukları bu kişi 1930’ların başında Eskişehir’de
“Çok değil yüz yıla kalmaz insanoğlu Ay’a gidecektir”
sözünün sahibidir.
Heyetin gittiği yer Anıtkabir, saygı duruşunda bulundukları kişi ise “Mustafa Kemal Atatürk’ten” başkası değildir.
Bu arada Atatürk’ü ziyaret eden bu kişiler kim diye soracak olursanız;
Apollo11 projesiyle Ay’a giden üç kişilik mürettebat;
Neil A. Armstrong, Michael Collins ve Edwin E. Aldrin’dir.
Tolga AYDOĞAN"
Bu canan kaftancıoğlu 1915 teki ermenileri anmak için taksime toplanma çağrısı yapıyordu daha düne kadar , Atatürk'ün askerleriyiz sozunede karşıymiş kocasida bir oturuşta ceyrek domuzu goturuyormus kendi twiti ... Kılıçdaroğlunun chpsine hdp kaçmış durum ortada.