Belirttiğim gibi bankaların karlarını dağıtmaları ciddi kısıtlamlara tabidir. Banka karının ancak çok ufak bir kısmını BDDK'dan izin alarak dağıtabilir. Bu sınır sermayesinin %5'i kadardır.
Örneğin Garanti bankası 2016 yılında 5.1 milyar TL kar etmiştir. Ancak kanunlar 35 milyar TL sermayesi olan bankanın ancak bu sermayenin %5'ini aşmayacak kadar bir karı dağıtmaya izin verir.
Garanti bankası yıllar boyu biriken en yüksek özsermayeye sahip bankalardan biri olduğu için istisnai olarak nispi yüksek bir kar dağıtıyormuş gibi gözükebilir . (2016 yılında böylelikle 5.1 milyar TL'nin maksimum 1.25 milyar TL'sini dağıtabilmiş).
Ancak Türkiye'deki yüksek enflasyonu ele aldığınızda 35 milyar TL gibi bir sermayeye o yıl elde edilen 5.1 milyar TL'nin yaklaşık 4 milyar TL'sini dağıtmadan sermayesine eklemek zorunda olmak inanın bana finanasal olarak çok ciddi bir sınırlamadır.
Ayrıca 3-4 büyük banka dışında diğer bankaların genelde sermayeleri çok daha az olduğundan elde edilen karların nispi olarak çok daha az bir kısmı dağıtılabilir oluyor.
Paranın zaman değeri, enflasyon , alternatif maliyetler hesaplandığında bankaların dağıtılabilir karı bilinçli olarak kanun ile ciddi anlamda sınırlandırılmıştır.
Eğer bir sanayi kuruluşuna aynı kuralları getirirseniz hiçbir sermayedar firmanın sahipliğini devam ettirmek istemeyecektir. Zira 35 milyar TL'nin mevduat ya da sabit getirili bir finansal araçta değerlenmesi durumunda dahi neredeyse 4-5 milyar TL gelir elde edilebilir. Ve bu gelir istenildiği zaman kar olarak cebe koyulabilir.
Bu durum da aslında bankaların mülkiyetinin kanunen devlete ait olduğunu gösteriyor. Bankacılık imtiyazına sahip yatırımcılar pratikte sadece bankanın işletme hakkına sahip oluyor. Devletin belirlediği sıkı kurallar neticesinde de yatırımcı bu hizmetin karşılığı olan ödemeyi yine kanun ile kontrol edilen bir mekanizma ile alıyor.