-
Ingiliz diplomat ve yazar Thomas Edward Lawrence'in olum yildonumu (19 Mayis 1935)
"Butun insanlar dus gorur ama farkli farkli. Geceleri dus gorenler, sabah olup da uyaninca bunun bos bir hayalden ibaret oldugunu anlarlar. Gunduz dus gorenler ise tehlikeli kimselerdir cunku duslerini gerceklestirmek icin duslerindeki rolu gozleri acikken de oynayabilirler."
https://content.artofmanliness.com/u.../7-pillars.jpg
"All men dream: but not equally. Those who dream by night in the dusty recesses of their minds wake up in the day to find it was vanity, but the dreamers of the day are dangerous men, for they may act their dreams with open eyes, to make it possible."ť
-
Romantik komedi turunun klasiklerinden Harry, Sally ile Tanisinca filminin senaristligi ile ismini duyuran Amerikali senarist ve yonetmen Nora Ephron’in dogum yildonumu (19 Mayis 1941)
https://www.quotes.wiki/wp-content/u...you_439788.png
“Hava 22 dereceyken usumeni seviyorum. Bir sandvici 1,5 saatte siparis etmeni seviyorum. Bana deliymisim gibi baktiginda burnunun ustunde beliren kivrimi seviyorum. Butun gunu seninle gecirdikten sonra kokunun kiyafetlerime sinmesini seviyorum. Gece uyumadan once konusmak istedigim son insan olusunu seviyorum. Bunun sebebi yalniz olmam degil, bunun sebebi bugun yilbasi olmasi da degil. Bu gece buraya geldim cunku hayatinin geri kalanini biriyle gecirmek istedigini anlayinca, hayatinin geri kalaninin bir an once baslamasini istiyorsun. / Adoro il fatto che tu abbia freddo quando fuori ci sono 25 gradi. Adoro il fatto che ci metti un’ora e mezzo per ordinare un panino. Adoro la piccola ruga che ti si forma sul naso quando mi guardi come se fossi matto. Adoro il fatto che dopo aver passato una giornata con te, possa ancora sentire il tuo profumo sui miei vestiti. E adoro il fatto che tu sia l’ultima persona con la quale voglio parlare prima di addormentarmi la notte. Non č che mi senta solo, e non c’entra il fatto che sia Capodanno. Sono venuto qui stasera perché quando ti rendi conto che vuoi passare il resto della tua vita con una persona, vuoi che il resto della tua vita inizi il prima possibile”
http://www.azquotes.com/picture-quot...n-9-2-0271.jpg
“Aglayan erkeklerden sakinin. Boyle erkeklerin hislere karsi duyarli ve onlarla baglantili oldugu dogrudur. Ama duyarli ve baglantili olma egiliminde olduklari hisler yalniz kendi hisleridir”
-
Fransiz yazar ve filozof Albert Camus, Yabanci (L'Étranger - The Stranger) romanini 19 Mayis 1942 tarihinde Editions Gallimard araciligiyla yayimladi.
"Ne zamandir ilk kez olarak, anacigimi dusundum. Hayatinin sonlarinda nicin bir "Nisanli" edinmisti, nicin hayata yeniden basliyormus gibi oyunlara girismisti, anlar gibi oluyordum. Orada, orada da birtakim omurlerin sona erdigi bu Ihtiyarlar Yurdunun cevresinde de aksamlar, huzunlu bir savas araligi gibiydi. Anacigim, olumun esiginde, kendini orada serbest ve her seyi yeni bastan yasamaya hazir hissetmis olmaliydi. Kimsenin, kimseciklerin onun arkasindan aglamaya hakki yoktu. Ben de herseyi yeni bastan yasamaya kendimi hazir hissettim."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Pour la premičre fois depuis bien longtemps, j'ai pensé ŕ maman. Il m'a semblé que je comprenais pourquoi ŕ la fin d'une vie elle avait pris un ‘fiancé’, pourquoi elle avait joué ŕ recommencer. Lŕ-bas, lŕ-bas aussi, autour de cet asile oů des vies s'éteignaient, le soir était comme une tręve mélancolique. Si prčs de la mort, maman devait s'y sentir libérée et pręte ŕ tout revivre. Personne, personne n'avait le droit de pleurer sur elle. Et moi aussi, je me suis senti pręt ŕ tout revivre.”
"Istikbalimin karanlik ufkundan bana dogru, hayatim boyunca, bir cesit israrli ve serin bir ruzgar esiyor. Ve bu esinti, halkin, gayri-hakiki yillar boyunca bana zorlamaga calistigi butun bu fikirleri de duzelttirdi. Digerlerinin olumunun veya bir annenin sevgisinin veya Allahin sevgisinin veya bir kimsenin nasil yasamak isteyisinin, kendisinin sectigi kaderin ne onemi var? Zira ayni kader, sadece beni degil, onu da, kendilerinin, benim kardeslerim olduklarini soyleyen milyonlarca imtiyazli insani da sececektir. Ve bir gun, hepsi olume mahkűm edilecek; digerlerininki gibi onun da vakti gelecek."ť
https://i.imgur.com/DgL1bGY.jpg
"Throughout the whole absurd life I'd lived, a dark wind had been rising toward me from somewhere deep in my future, across years that were still to come, and as it passed, this wind leveled whatever was offered to me at the time, in years no more real than the ones I was living. What did other people's deaths or a mother's love matter to me; what did his God or the lives people choose or the fate they think they elect matter to me when we're all elected by the same fate, me and billions of privileged people like him who also called themselves my brothers? Couldn't he see, couldn't he see that? Everybody was privileged. There were only privileged people. The others would all be condemned one day. And he would be condemned, too."
-
Amerikali oyun ve roman yazari (Newton) Booth Tarkington’in olum yildonumu (19 Mayis 1946)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-TIME-1925.jpg
“Otomobillerden emin degilim. Hizlari ileriye gittikce medeniyeti geriye goturebilirler. / I'm not sure he's wrong about automobiles, he said. With all their speed forward they may be a step backward in civilization. / No estoy seguro sobre los autos. Con toda su velocidad, pueden ser un paso hacia atrás en la civilización.”
“Albay Amberson, insanlarin mal varliklarini yitirdigi ve giderek yoksullastigi 1873 yilinda, digerlerinin aksine ‘servet edindigi’ gun, Ambersonlar muhtesem olarak anilmaya basladi. Muhtesemlik goreceli bir kavramdi ancak Muhtesem Lorenzo, Ambersonlar’in ihtisamli bir servete sahip oldugu 1916 yilinda New York’ta bulunabilmis olsaydi, bu kavramin zenginligin bir olcusu olarak kullanildigina sahit olabilirdi. Surdurdukleri bu gorkemli hayat, yasadiklari Midland kasabasi genisleyip karanlik bir kente donusunceye dek devam etti, cocuklari olan ve ternov kopegi besleyen refah ailelerinin sayilarinin arttigi o gunlerde, Ambersonlar hayatlarinin en parlak donemini yasiyorlardi.” Muhtesem Ambersonlar
https://images.gr-assets.com/books/1...9l/1974199.jpg
“Major Amberson had ‘made a fortune’ in 1873, when other people were losing fortunes, and the magnificence of the Ambersons began then. Magnificence, like the size of a fortune, is always comparative, as even Magnificent Lorenzo may now perceive, if he has happened to haunt New York in 1916; and the Ambersons were magnificent in their day and place. Their splendour lasted throughout all the years that saw their Midland town spread and darken into a city, but reached its topmost during the period when every prosperous family with children kept a Newfoundland dog.”
-
Jamaika dogumlu Amerikali sarkici, soz yazari, super model ve oyuncu Grace Beverly Jones'un dogum gunu (19 Mayis 1948)
https://pbs.twimg.com/media/DAMeaImU0AAfb6n.jpg
https://37.media.tumblr.com/d40516b2...db29o1_500.gif
-
Avusturyali yazar ve eski gazeteci Daniel Glattauer’in dogum gunu (19 Mayis 1960)
"Hayatimizda kimse yok. Geceyle gunduzu ayirmiyoruz. Hicbir zamanda yasamiyoruz. Sahip oldugumuz tek sey ekranlarimiz. Hepimiz sikica ve tum gizleriyle ekrana tutunmus haldeyiz ve ortak bir hobimiz var: Bize tamamen yabanci olan birisi ilgimizi cekiyor..."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Wir haben keine Gesichter. Wir unter-scheiden nicht zwischen Tag und Nacht. Wir leben in keinerZeit. Wir haben nur unsere beiden Bildschirme, jeder strengund geheim für sich, und wir haben ein gemeinsames Hobby:Wir interessieren uns für eine jeweils völlig fremde Person…”
“Yazmak , dudaklara ihtiyac duymadan opusmektir. Yazmak , zihinle opmektir. / Schreiben ist wie küssen, nur ohne Lippen. Schreiben ist kussen mit dem Kopf.”
https://cdn1.dokuzsoft.com/u/kitapko...88b229b3dc.jpg
“Ama muzik hayattir, sesi duyuldugu surece hicbir sey sonsuza dek olmez. / Aber Musik ist Leben, solange sie erklingt, stirbt nichts für immer.”
-
Ingiliz sair Seamus Heaney, Bir Dogalcinin Olumu (Death of a Naturalist) siir kitabini 19 Mayis 1966 tarihinde Faber and Faber araciligiyla yayimladi.
https://pbs.twimg.com/media/C_3R2EoXoAA0AQb.jpg
https://image.slidesharecdn.com/seam...?cb=1387002373
Basparmagimla isaret parmagim arasinda
kisacik kalemim duruyor, bir silahmiscasina rahat.
Disaridan, penceremin altindan tanidik, net bir
hisirti geliyor, bir kurek sertce engebeli topraga giriyor:
Babam, topragi kaziyor. Asagiya bakiyorum
Bitkilerin arasinda egilen gergin sirti
dogruluyor ve yirmi yil sonra yeniden beliriyor orada,
durmuyor babam, ritimle egilip kalkiyor patates tarhlari arasinda.
Kaziyor.
Lastik cizmesini koymus kulagina elindeki kuregin, sapi
dizine bastirip var gucuyle kanirtiyor.
Ta kokunden aliyor ust kismini bitkinin
ve ters ceviriyor parlak yuzeyi derine gomerek
toplarken ellerimizdeki o serin sertligini sevdigimiz
patatesleri ortaya sermek icin.
Fakat Tanrim, bu ihtiyar nasil da maharetle kullaniyor kuregi.
Tipki kendi ihtiyar babasi gibi.
Toner's batakliginda gundelikle calisirdi buyukbabam
bir gunde en cok torfu o cikarirdi o turbaliktan.
Bir keresinde ona sut goturmustum, elimde agzi
uyduruk bir kagitla kapatilmis bir sise. Dogruldu
sutu icmek icin bir an, sonra yine egildi oraciga hemen
katlayip durup duzenlice, atmaya basladi cimli topragi
yine omzunun uzerinden, indikce inerek daha asagi
hep daha iyi bir torf icin. Kaziyordu.
O patates topraginin soguk kokusunda, o lifli batagin
bildik civigi ve islaginda, hoyratca kesiliyor bir yani
basimin icinde ayaklanan canli koklerimin.
Ama benim kuregim yok o adamlar gibi kazmak icin.
Basparmagimla isaret parmagim arasinda
kisacik bir kalem duruyor.
Iste onunla kaziyorum ben
-
Amerikali yazar Jodi Lynn Picoult'un dogum gunu (19 Mayis 1966)
"Bir defasinda Kate sekiz ve ben bes yasindayken kavga etmis ve artik ayni odayi paylasmak istemedigimiz kararina varmistik. Ancak evimizin buyuklugu ve diger odada da Jesse'nin yasadigi goz onune alindiginda gidecek baska yerimiz yoktu. O yuzden daha buyuk ve akilli olan Kate, odayi ikiye bolmeye karar verdi. ‘Hangi tarafi istiyorsun?’ diye diplomatik bir edayla sordu. ‘Izin veriyorum, sen sec.’
Tabii ki yatagimin dahil oldugu tarafi istiyordum. Ayrica odayi ortasindan ikiye bolecek olursaniz, Barbie bebeklerimizin durdugu kutu ve elisi malzemelerimizi koydugumuz raflar otomatik olarak benim tarafimda kalacakti. Kate buradan bir kalem almaya davrandi, ama onu durdurdum. ‘Orasi benim tarafim’diye isaret ettim.
" ‘Sen ver oyleyse,’ dedi ve ben de ona kirmizi bir keceli kalem verdim. Masanin ustune cikip tavanda erisebildigi en yuksek noktaya kadar uzandi. ‘Bunu cizdikten sonra,’ dedi, ‘Sen kendi tarafinda kalacaksin, ben de kendi tarafimda, anlastik mi?’ť Basimi salladim bu pazarliga en az onun kadar bagli oldugumu gostererek. Sonucta butun guzel oyuncaklar bendeydi. Ben ondan bir sey istemeden once Kate'in benim tarafima gecmek icin yalvarmasi cok yakindi.
‘Yemin mi?’diye sordu ve serce parmaklarimizi tutusup yemin ettik."Kiz Kardesim Icin
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
" ‘Once, when Kate was eight and I was five, we had a fight and decided we no longer wanted to share a room. Given the size of our house, though, and the fact that Jesse lived in the other spare bedroom, we didn't have anywhere else to go. So Kate, being older and wiser, decided to split our space in half. ‘Which side do you want?’she asked diplomatically. ‘I'll even let you pick.’
Well, I wanted the part with my bed in it. Besides, if you divided the room in two, the half with my bed would also, by default, have the box that held all our Barbie dolls and the shelves where we kept our arts and crafts supplies. Kate went to reach for a marker there, but I stopped her. ‘That's on my side’ I pointed out.
‘Then give me one,’ she demanded, so I handed her the red. She climbed up onto the desk, reaching as high as she could toward the ceiling. ‘Once we do this’she said, ‘you stay on your side, and I stay on my side, right?’ I nodded, just as committed to keeping up this bargain as she was. After all, I had all the good toys. Kate would be begging me for a visit long before I'd be begging her.
‘Swear it?’ she asked, and we made a pinky promise."
-
Amerikali sair Frederic Ogden Nash’in olum yildonumu (19 Mayis 1971)
Bankalari ovmek icin yazildi bu siir.
Para sikirtisi neymis gor, hele bir bankadan iceri gir!
Bir de garip bir ses duyacaksin, ne kadin sesi o, ne su siriltisi,
Bilirim, duymuslugun yok, o, binlik banknotlarin hisirtisi.
Mermer konaklarda otururmus bankerler, haklari,
Bosuna mi yillar yili ‘Milli Kalkinma’ diye bagirip cagirdiklari!
Asil, bir usulleri var, ona borclular her seyi, o bir bozulmaya
gorsun, bankalarin isi bitti:
Kisacasi, paraya muhtac olanlardan gayrisina acilir kredi.
Sizi bilmez miyim hic, anli sanli bankerler, nasil da kili kirk yararsiniz!
Siz, ev kirasini odemek icin borc istemeye gelen vatandaslari
kurus koklatmaksizin dehliyebilen milli kahramanlarsiniz.
Evet. Siz, cocugum dogacak diye elli dolar borc istemeye
gorsun bir dar gelirli,maymunlara zart zurt eden
Tarzan edasiyle bakarsiniz suratina…
https://images-na.ssl-images-amazon....6IL._SS500.jpg
This is a song to celebrate banks,
Because they are full of money and you go into them and all
you hear is clinks and clanks,
Or maybe a sound like the wind in the trees on the hills,
Which is the rustling of the thousand dollar bills.
Most bankers dwell in marble halls,
Which they get to dwell in because they encourage deposits
and discourage withdrawals,
And particularly because they all observe one rule which woe
betides the banker who fails to heed it,
Which is you must never lend any money to anybody unless
they don't need it.
I know you, you cautious conservative banks!
If people are worried about their rent it is your duty to deny
them the loan of one nickel, yes, even one copper engraving
of the martyred son of the late Nancy Hanks;
Yes, if they request fifty dollars to pay for a baby you must
look at them like Tarzan looking at an uppity ape in the jungle…
-
1972 -1984 yiilari arasinsa Ingiltere Bassairi olan Ingiliz sair ve yazar Sir John Betjeman’in olum yildonumu (19 Mayis 1984)
https://www.azquotes.com/picture-quo...an-2-59-95.jpg
“Cocukluk, mantigin karanlik saati gelmeden once sesler,kokular ve goruntulerle olculur.” Cizgili Pijamali Cocuk
Umit yok. ve karyoladaki demir topuzlar
Oyle soguk simdi ve daha sansli o'ndan
'Ey insafsizca kosturup duran Londralilar!'
Ben niye mahkumum aciyla olum yatagina bunca zaman?
https://images-na.ssl-images-amazon....SR585,600_.jpg
No hope And the iron knob of this palisade
So cold to the touch, is luckier now than he
‘Oh merciless, hurrying Londoners' Why was I made
For the long and the painful deathbed coming to me ?
-
Amerikali hard rock grubu KISS, 16.studyo albumu Revenge’i 19 Mayis 1992’de Mercury Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://i.pinimg.com/originals/ac/7b...f409fc0729.jpg
-
Steven Spielberg’un yonettigi, Jeff Goldblum, Julianne Moore ve Pete Postlethwaite’nin basrollerini paylastigi Kayip Dunya: Jurassic Park (The Lost World: Jurassic Park) 19 Mayis 1997’de Los Angeles, California’da gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...9,1000_AL_.jpg
-
George Lucas’in yonettigi, Ewan McGregor, Liam Neeson ve Natalie Portman’in basrollerini paylastigi Yildiz Savaslari: Bolum I - Gizli Tehlike (Star Wars: Episode I - The Phantom Menace) 19 Mayis 1999’da Kanada ve Amerika’da vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M..._SX666_AL_.jpg
-
Coen Biraderlerin yonettigi, Tommy Lee Jones, Javier Bardem ve Josh Brolin’in basrollerini paylastigi Ihtiyarlara Yer Yok (No Country for Old Men) 19 Mayis 2007’de Cannes Film Festival’in gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...1MQ@@._V1_.jpg
-
Lionsgate, Mel Gibson, Kate Bosworth, Emile Hirsch'un basrollerini paylastigi ve kasirga tum sehri ele gecirdiginde buyuk bir soygun planlayan bir cetenin polis ile yasadiklarina odaklanan Force Of Nature'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/xZhmX2Rhr9M
-
Netflix, John Malkovich, Diana Silvers, Tawny Newsome, Ben Schwartz'in basrollerini paylastigi ve Dort yildizli bir generalin Amerikan ordusunun en yeni departmani olan Uzay Kuvvetlerini goreve hazirlamak uzere isteksizce eksantrik bir bilim insaniyla is birligi yapmasini konu edinen dizisi Space Force'un yeni fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/LSkV6K5U3J8
-
Netflix, Charlize Theron, Kiki Layne, Marwan Kenzari, Luca Marinelli, Harry Melling, Van Veronica Ngo, Matthias Schoenaerts ve Chiwetel Ejiofor'un basrollerini ustlendigi The Old Guard'in posterini paylasti. Ilk fragmani Persembe gunu yayinlayacak.
https://cdn1-www.comingsoon.net/asse...cdu0ai9as9.jpg
-
Vertical Entertainment, Bella Thorne, Marisa Coughlan, Amber Riley'in basrollerini ustlendigi ve yaptiklari soygunlari sosyal medyadan paylasan genc sevgililerin hikayesine odaklanan Infamous'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/WXRdUfqfefE
-
Italyan kasif (Cristoforo Colombo) Kristof Kolomb'un olum yildonumu (20 Mayis 1506)
"Dun gemiye alti delikanli bir kayikla yanasti, besi guverteye cikti, bunlari birlikte Ispanya'ya goturmek uzere alikoydum. Ardindan irmagin bati kiyisinda goze carpan bir eve adamlar gonderdim, buyuk kucuk alti kadin, uc de cocuk getirdiler. Boyle yapmamin nedeniyle su ki, erkekler yanlarinda kendi yurtlarindan kadinlar olursa Ispanya'daki surgune daha iyi dayanirlar."
https://img.iskultur.com.tr/2015/04/seyir.jpg
"Ieri una piroga venne a bordo del mio vascello , e contenea sei giovanotti, cinque de' quali entrarono nel mio naviglio: io ve li feci ritenere , e li menerň meco in Spagna. — Quindi inviai alcuni de'miei ad una casa che rimane dalla parte occidentale del fiume; ne furono a me condotte sette donne, tra grandi e piccole, e tre bambini: e voglio anch' esse menarle via, perchč spero, che i miei Indiani si diporteranno meglio in Spagna."
"Bunlara en agir isler gordurulebilir ; uyanik adamlar, bakiyorum, dediklerimi hemen yineliyorlar. Onlari kendilerine ozgg bir inanislari olmadigina gore dinimize dondurmek kolay olacak saniyorum. Isa efendimizin izniyle buradan ayrilirken siz yuceler yucesine sunmak icin, ayrica dilimizi ogrensinler diye bunlarin altisini yanima alacagim. Bu adada papagandan baska hayvan gormedim."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Debbono essere buoni servitori e ingegnosi, perché osservo che ripetono presto tutto quello che io dico loro, e ritengo anche che possano diventare agevolmente cristiani, poiché mi parve che non appartengano a nessuna setta. Piacendo a Nostro Signore, quan do partirň di qui prenderň con me sei di questi uomini per condurli alle Altezze Vostre, affinché imparino a parlare. In quest'isola non ho mai visto animali di nessuna specie, salvo pappagalli."
-
Dunyanin ilk modern atlasi Theatrum Orbis Terrarum (Yer Kurenin Sahnesi - Theatre of the Orb of the World) Abraham Ortelius tarafindan 20 Mayis 1570 tarihinde Antwerp, Belcika'da yayimlandi.
https://pictures.abebooks.com/ARADERNYC/10663854296.jpg
-
Italyan ressam Giovanni Battista Bertusio'nun dogum yildonumu (20 Mayis 1577)
San Tommaso d'Aquino in ginocchio davanti al Crocifisso, 1600 - 1630 (Basilica di San Domenico, Bologna)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...1600-30_ca.JPG
Crocifisso con Santa Tecla e committente della famiglia Pellegrini, 1639
https://collezioni.genusbononiae.it/...aa511d946c.jpg
-
William Shakespeare, The Oxford Shakespeare Complete Works'u (Tum Soneler) 20 Mayis 1609 tarihinde Londra'da yayinci Thomas Thorpe araciligiyla yayimladi.
https://pbs.twimg.com/media/C_9Uh7yVYAATDqE.jpg
-
Italyan ressam Gian Paolo Cavagna'nin olum yildonumu (20 Mayis 1627)
Martirio dei Ss. Sisto e Lorenzo, XVII sec.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Lorenzo_01.jpg
Holy Family, XVII sec.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...CavagnaSF1.jpg
-
Italyan ressam Domenico Pecchio'nun dogum yildonumu (20 Mayis 1687)
Paesaggio campestre con contadini, cani ed un uomo a cavallo, 1730 - 1740
https://upload.wikimedia.org/wikiped...83/Pecchio.jpg
Paesaggi animati, XVIII sec.
https://www.anticoantico.com/upload/big_04_10.jpg
-
Fransiz ressam Gabriel François Doyen'in dogum yildonumu (20 Mayis 1726)
Le sacrifice d'Iphigénie, 1749
https://upload.wikimedia.org/wikiped...7ois_Doyen.jpg
Louis XVI Chevaliers du Saint-Esprit, circa 1775 - 1776
https://upload.wikimedia.org/wikiped...int-Esprit.jpg
-
Ingiliz ressam Francis Cotes'un dogum yildonumu (20 Mayis 1726)
Portrait of Maria Walpole, Countess Waldegrave, Later H.R.H. Duchess of Gloucester and Edinburgh, 1765
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ia_Walpole.jpg
Anna Maria Astley, Aged Seven, and her Brother Edward, Aged Five and a Half, 1767
https://www.tate.org.uk/art/images/w.../T03251_10.jpg
-
Isvicreli ressam Wolfgang Adam Töpffer'in dogum yildonumu (20 Mayis 1766)
Ansicht der Umgebung von Genf (View of Mont Blanc from Geneva, 18th century)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...C3%B6pffer.jpg
Embarcation of the Wedding Party, circa 1814
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ding_Party.jpg
-
Italyan ressam Gaetano Gerardo Zompini'nin olum yildonumu (20 Mayis 1778)
Rebecca al pozzo, XVIII sec. (Scuola Grande dei Carmini, Venezia)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...no_Zompini.jpg
Esther sviene davanti ad Assuero, circa 1745
https://upload.wikimedia.org/wikiped...no_Zompini.jpg
-
Italyan ressam Anton Maria Garbi'nin olum yildonumu (20 Mayis 1797)
Madonna Assunta, XVIII sec. (Montefalco, Complesso museale di San Francesco)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...na_Assunta.jpg
Isola Maggiore, Presentazione al tempio, XVIII sec.
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._al_tempio.jpg
-
Fransiz roman ve oyun yazari Honoré de Balzac'in dogum yildonumu (20 Mayis 1799)
"Hayat mutfaktan daha guzel degildir. Pis kokan mutfak kadar, ama yemek yemek isteniyorsa, elleri kirletmeli; yalniz iyice temizlenmeyi bilin. Cagimizin butun ahlaki budur iste. Size dunyadan boyle bahsediyorsam bana boyle konusma hakkini vermistir o. Ben, bilirim dunyayi. Dunyayi kotuledigimi mi saniyorsunuz? Kesinlikle degil. O, her zaman boyledir. Ahlakcilar kesinlikle dunyayi degistiremeyecekler. Insan hep bir seyleri yarim kalan, hatalarla dolu yaratiklardir." Goriot Baba
https://images-na.ssl-images-amazon....10pyb6SCtL.jpg
"Ecco com'č la vita. Č un po' come la cucina, puzza altrettanto e bisogna sporcarsi le mani se si vuol far da mangiare; sappia soltanto sbrogliarsela con eleganza. Č tutta qui la morale della nostra epoca.Se vi parlo cosě del mondo, esso me ne ha dato il diritto, lo conosco bene. Credete che lo biasimi? Per niente. E' stato sempre cosě. I moralisti non lo cambieranno mai. L'uomo č imperfetto. E', talvolta, piů o meno ipocrita, e gli ingenui dicono allora che egli č o non č morigerato."
"Ertesi sabah Paris'i adeta bicakla kesilecek kadar kalin bir sis kaplamisti. Butun sehri oyle sarmis ve oyle puslandirmisti ki, en duzenli ve sozune sadik kisiler bile, havaya aldanip vakti sasirdilar. Boyle yogun sislerde is bulusmalari kacirilir. Saatler on ikiyi calarken herkes daha sekiz oldugunu sanir. Saat dokuz bucuktu, Mme Vauquer, henuz yatagindan cikmamisti bile. Christophe'la sisman Sylvie de gecikmislerdi. Pansiyonerlere ayrilan sutun ust tabakalariyla hazirlanan sutlu kahvelerini sakin sakin iciyorlardi.Usulsuz olarak alinan bu haraci Mme Vauquer'nin farketmemesi icin de Sylvie, kalan sutu uzun zaman kaynatirdi."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"The next morning Paris was wrapped in one of the dense fogs that throw the most punctual people out in their calculations as to the time; even the most business-like folk fail to keep their appointments in such weather, and ordinary mortals wake up at noon and fancy it is eight o'clock. On this morning it was half-past nine, and Mme. Vauquer still lay abed. Christophe was late, Sylvie was late, but the two sat comfortably taking their coffee as usual. It was Sylvie's custom to take the cream off the milk destined for the boarders' breakfast for her own, and to boil the remainder for some time, so that Madame should not discover this illegal exaction."
-
Ingiliz filozof ve politik ekonomist John Stuart Mill’in dogum yildonumu (20 Mayis 1806)
“Herhangi bir bireyin edimlerinden topluma karsi sorumlu tutulabilecegi bolum, ayni edimin baskalariyla ilinti olusturan bolumudur. Sadece kendisini ilgilendiren bolumunde, onun bagimsizligi, hak olarak, mutlaktir. Birey kendisi, kendi bedeni, beyni uzerinde, kendi basina buyruktur. Olasilikla soylemeye bile pek gerek yoktur ki bu kuram, yetileri erginlesmis olanlara uygulanmasi istenen bir kuramdir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1JUMva+nQL.jpg
“The only part of the conduct of any one, for which he is amenable to society, is that which concerns others. In the part which merely concerns himself, his independence is, of right, absolute. Over himself, over his own body and mind, the individual is sovereign.It is, perhaps, hardly necessary to say that this doctrine is meant to apply only to human beings in the maturity of their faculties.”
“En erken yillarindan itibaren butun kadinlar, karakterlerinin erkeklerinkinden cok farkli oldugu inanciyla yetistirilir: Irade ve kendine hakim olma gucu degil baglilik ve digerlerinin idaresine sahip olmak. Butun toreler onlara baskalari icin yasamanin, kendilerinden tamamen feragat etmenin ve duygulari disinda hicbir hayatlari olmamasinin onlarin gorevi, butun guncel duygusalliklar ise bunun kadinlarin dogasi oldugunu soyler. Duygulari da sadece onlara izin verilenlerle -bagli olduklari erkekler veya onlarla bir erkek arasinda ilaveten ve feshedilemez bir bag teskil eden cocuklari- sinirlidir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“All women are brought up from the very earliest years in the belief that their ideal of character is the very opposite to that of men; not self will, and government by self-control, but submission, and yielding to the control of other. All the moralities tell them that it is the duty of women, and all the current sentimentalities that it is their nature, to live for others; to make complete abnegation of themselves, and to have no life but in their affections. And by their affections are meant the only ones they are allowed to have – those to the men with whom they are connected, or to the children who constitute an additional and indefeasible tie between them and a man.”
-
Fransiz ressam Félix Auguste Clément'un dogum yildonumu (20 Mayis 1826)
Women Selling Water and Oranges, 1872
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Heliopolis.jpg
Egyptian Cart, 1886
https://upload.wikimedia.org/wikiped...m_au_Caire.JPG
-
1878 yilinda yayinlanan Kimsesiz Cocuk (Sans Famille - Senza Famiglia) romaniyla taninan ve 70'den fazla romani olan Fransiz yazar Hector Malot'nun dogum yildonumu (20 Mayis 1830)
"Ben sokakta bulunmus bir cocugum. Sekiz yasima kadar, benim de oteki cocuklar gibi bir annem oldugunu saniyordum. Cunku, agladigim zaman beni bagrina basan ve gozyaslarim dininceye kadar beni sallayan; gece uykum gelip de yatinca, beni operek iyi uykular dileyen bir annem vardi. Kis gelip de kar pencereleri ortunce, ayaklarimi ellerinin arasinda SIKIP isitmaya calisan, sarkilar soyleyen, masallar anlatan bir annem vardi. Inegimizi otlatmaya goturdugum zaman yagmura yakalanacak olsam beni karsilamaya cikar, yun etegini kaldirip kafami ve omuzlarimi orterdi. Arkadaslarimla kavga ettigim zaman, beni onlara karsi koruyan, kabahat bendeyse azarlayan, degilse teselli eden sozlerinde, bana bakisinda, oksamalarinda bir annenin sefkatini bulur ve onun annem oldugunu sanirdim."
https://pbs.twimg.com/media/DAMvcUBV0AEXcxf.jpg
"Sono un trovatello. Ma fino agli otto anni ho creduto di avere anch'io, come gli altri bambini, una mamma. Quando piangevo, una donna mi stringeva al suo petto, cullandomi cosě dolcemente che le mie lacrime cessavano subito. Non mi coricavo mai nel mio lettuccio senza che lei venisse a darmi un bacio, e nelle gelide giornate di dicembre mi prendeva i piedini tra le mani e cercava di scaldarmeli, cantando una canzone della quale rammento ancor oggi il motivo e qualche parola. Quando andavo a pascolare la nostra mucca lungo gli argini e i sentieri erbosi, se ero sorpreso da un temporale lei mi correva incontro per mettermi al riparo con la testa e le spalle sotto il suo scialle di lana. Per il modo con cui mi parlava, per le sue carezze, per la dolcezza che metteva anche se doveva sgridarmi, io credevo che fosse davvero mia mamma. "
-
Alman ressam Emil Franz Adam'in dogum yildonumu (20 Mayis 1843)
Die Schlacht bei Wagram, 5. und 6. Juli 1809 (19. Jahrhundert)
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._of_Wagram.jpg
Die Herde von Fenékpuszta, 1884
https://upload.wikimedia.org/wikiped...m%C3%A9nes.jpg
-
Fransiz ressam Henri-Edmond Cross'un dogum yildonumu (20 Mayis 1856)
Paysage, 1896-1899 (Honolulu Academy of Arts)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...._1896-99..jpg
Cyprčs ŕ Cagnes, 1910 (Paris, Musée d'Orsay)
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Cross_001.jpg
-
Italyan ressam Gennaro Maldarelli'nin olum yildonumu (20 Mayis 1858)
The ceremony of laying the foundation stone of the Royal Palace, 1742
https://upload.wikimedia.org/wikiped...yal_Palace.jpg
Cerimonia della posa della prima pietra del Palazzo Reale di Caserta, 1844
https://upload.wikimedia.org/wikiped...di_Caserta.jpg
-
Ingiliz sair John Clare’in olum yildonumu (20 Mayis 1864)
https://pbs.twimg.com/media/CQ0nLtgWgAEWkiw.jpg
Yalan soylerler suc ve dusmanlik icinde
Askin olebilecegini tembihleyen gunahlar
Her kim ki soyler iftira dolu nefeslerde
“Bu ask denilen sey aittir gunaha ve olume”.
Oysa meleklerin kanatlarinin uzerinde gelir gokten
Ebedi baharda cicek acmak icin yeryuzunde
Askin olebilecegini tembihleyen gunahlar
Yalan soylerler, yalancilik ve husumetle.
Halbuki bir melegin gogsunde dogmustur
En yumusak ruyalar, en tatli inzivalar
En parlak gunes ve en mavi gokyuzu
Kendi evi ve kubbesidir askin.
Kalbimi neselendiren, asktandir
Ask bu: oylesine ilahi ve tanrisal ki
Gunaha girer, su iftirayi soyleyenler
“Bu ask denilen sey aittir gunaha ve olume”.
Dudaklardan dokulen en tatli ifade
Beyinde uretilen en tatli dusunce
Kalp tarafindan duyulan en tatli histe
Ask nice zeka barindirir bu sevinclerde.
Gul ve tarcin kokusu
Hatirlanan ask gibi degil midir?
Askin olebilecegini tembihleyen gunahlar
Yalan soylerler, yalancilik ve husumetle.
-
Slovak ressam Peter Michal Bohúň'un olum yildonumu (20 Mayis 1879)
Captain Ján Francisci with the Slovak Volunteers, 1850
https://upload.wikimedia.org/wikiped.../fd/Franci.jpg
Woman with Bonnet, 1878
https://upload.wikimedia.org/wikiped...i_w_czepku.jpg
-
1928 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Norvecli roman yazari Sigrid Undset’in dogum yildonumu (20 Mayis 1882)
“Skog'da soyle bir adet vardi: Kiliseden donup avluda atlarimizdan indigimiz zaman kayinpederim Bay Bjorgulf, ogullariyla beni yanaklarimizdan operdi. Biz de onun elini operdik. Sonra evli olanlar opusur, bizimle birlikte kiliseye gitmis usaklarin, hizmetcilerin ellerini sikardik. Lavrans ve Aasmund babalarindan bir hediye aldiklari zaman onun elini operlerdi. Bay Bjorgulf'la karisi odaya geldikleri zaman ogullari ayaga kalkarlar, kendilerine oturun deninceye kadar oturmazlardi, onceleri bu haller bana tuhaf, acayip gelmisti.” Her Kadin Gibi
https://askbok.no/media/cache/fb_ima...sdatter.33.jpg
“At Skog it was the custom that when we came home from church, after taking the corpus domini, and we got down from our horses in the courtyard, then Sir Bjřrgulf would kiss his sons and me on the cheek, while we kissed his hand. Then all the married couples would kiss each other, and we would shake hands with all the servants who had been to the church service and ask that everyone might benefit from the sacrament. They did that often, Lavrans and Aasmund; they would kiss their father on the hand when he gave them gifts and the like. When he or Inga came in, the sons rose always to their feet and stood till they were bidden to sit down. At first these all seemed to me foolish and foreign ways.”
“Her lohusaligindan yine de guzel, daha sakinlesmis olarak kalkmisti. Genc omuzlarina yuklenen sorumluluklar her gun biraz daha artiyordu. Yanaklari biraz zayiflamis, beyaz, genis alninin altindaki gozleri daha ciddilesmis, agzi ise kirmizligindan kaybedip biraz daha zayiflamisti. Bu gidisle vaktinden once ihtiyarlayip cokecekti.”
https://i.pinimg.com/originals/1c/20...37c0479708.jpg
“So far she had recovered from each childbirth looking just as lovely as ever—only a little quieter, with heavier responsibilities on her young shoulders. Her cheeks were thinner, her eyes a little darker and more somber beneath the wide, white forehead, and her lips were a little less red and full. But her beauty would soon be worn away before many more years had passed if things continued in this fashion.”
-
Fransiz ressam Pierre-Édouard Frčre'in olum yildonumu (20 Mayis 1886)
The Little Cook, ca. 1858 (Brooklyn Museum)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Fr%C3%A8re.jpg
Returning from the market, 19th century
https://upload.wikimedia.org/wikiped...the_market.jpg