Tıpkı beni tarif etmissiniz, ben de öyleyim değilmi?:dvr:
Printable View
evet kusura bakmayın biraz sert bir mesaj olmuş, özellikle ilk cümleye gerek yokmuş. Seneler geçtikçe tahammül seviyem düşüyor, strateji danışmanlığı yapmanın götürüsü olabilir. Konumuzda dönersek; Venezuela'nın Chavez ve Maduro döneminde 900 milyar dolar petrol geliri olmuş. Bu parayı iddia ettikleri gibi konuta harcamadıkları 2 dakikalık araştırmayla ortaya çıkar. Mesela ülkedeki toplam demir/beton tüketimine bakılır, hatta drone'larla ve uydularla bile anında durum ortaya çıkartılabilir. Bu aynen Tayyip Erdoğan'ın gezi zamanında salladığı 3 milyar ağaç diktik yalanına benziyor. Neyse bu konudan uzak dursam daha iyi olacak, yok yere başım belaya girmesin şimdi.
Konusu açılmışken,hiç dillendirilmeyen ancak güçlü bir fikir olduğuna inandığım düşüncemi paylaşayım.
Sanılanın aksine emperyalist devletlerin ik hedefi, petrol sahibi olan ülkeleri ele geçirip petrollerinden faydalanmak değildir.
Öncelikli olan petrolün kontrolünün rakiplerinin eline geçmemesidir.
Mesela ABD dışarıdan petrol almasa dahi kendi rezervleri,alternatif enerji kaynaklarını kullanarak da hayatta kalabilir.Keza Rusyanın da kendi petrolü var.Bunun dışında dünyada dağılmış haldeki petrol rezervlerinin kontrolünü elinde tutarak 3. bir ülkenin rakip olarak karşılarına çıkmasını istemezler.Mesela olan,petrolün istemedikleri ellere geçmesidir.Aoların bile asıl güç kaynağı bu kontrol gücüdür.
Hiç petrolü olmayan Almanya ve Japonya buna teşebbüs ettiğinde tüm dünyayı yanlarına alıp onları perişan ettiler.Keza bugün elindeki petrolü kendi istediği gibi kullanmak isteyen İran ve Venezuella hedefte.Irak ve Arabistan avuçlarının içinde.Türkiye petrol çıkartırsa veya çevresindeki petrolü alıp kendisi için kullanır veya istediği ülkeye satmaya kalkarsa hedef olur. Şu an için hedef değildir,sadece bu kontrolde güç sahibi olacağını iddia ettiği kadar hedeftedir.
Petrol sahibi ülkeler kadar petrol akış yolları da 2. önceliktir.Petrol olmayan ancak akış ve kontrol noktası üzerindeki bölgeler aslında bugün çeşitli vesilelerle dünyada adını duyduğumuz sıcak noktalardır.
Türkiye'nin bütün jeopolitik ve stratejik konumunun önemi sadece ve sadece bir kontrol noktası olmasından ibarettir daha ötesi değil.Bu kontrol mücadelesinde sesini çıkarmadıkça hedef de olmaz.Mesela çıkıp Kıbrıs çevresindeki yataklar üzerine sesimizi yükseltsek veya ciddi şekilde hamleler yapsak nasıl hedef olunur o zaman net görünür.Nedense Kıbrıs'taki rezervlerin bize faydası sıfırken gidip Suriye'deki petrol kontrol noktası üzerine oynamaktayız. Çıkıp Kıbrıs'taki kaynaklar hakkında sessiz kalmadan güçlü Türkiye peşinde koşacak cesarette bir lider çıksa Ona inancım tam olurdu.
Bütün olup biten 2. dünya savaşıyla çözümlenememiş senaryoların devamıdır.
Beyhude masallarla kandırılıyoruz. Tarihi hiç bilmiyoruz ama olsun 80 milyon demogogumuz var. Ortalama bir Avrupa vatandaşının bildiklerinden çok uzağız ama herkes büyük resmi görüyor.