-
Avusturyali Bohem roman yazari Franz Werfel'in dogum yil donumu (10 Eylul 1890)
Ve Enver Pasa devam etti: "Turk halki kirk milyon. Simdi kendinizi sadece bir an icin bizim yerimize koyun bayim ! Bu kirk milyonu birlestirip, Almanya'nin Avrupa'da oynadigi rolu, gunun birinde Asya'da oynayacak bir ulusal imparatorluk kurma fikri buyuk ve onurlu bir politik plan degil mi ? Imparatorluk bekliyor. Sadece uzanip almamiz gerek. Buna karsilik biz, buyuk imparatorlugu kurma ve yonetme yeteneginde olan kahraman, eski bir irkiz. O nedenle engelleri asacagiz. "
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
And the commander Enver Pasha continued "The Turkish population is forty milions. Well, now - try to sec it from our pomt of view, Herr Lepsius. Is it not a great and worthy policy to try to weld these forty millions together and establish a natural empire, which henceforth will play the same part m Asia as Germany does in Europe? This empire is waiting. We have only to grasp it. we're a great and heroic people, called to estabhsh and govern a world empire. Therefore we intend to surmount all obstacles."
-
Fransiz yazar, sosyolog, antropolog ve filozof Georges Bataille'in dogum yil donumu (10 Eylul 1897)
''Eger her seyden korkuyorsan, bu kitabı oku, ama once beni dinle: Eger guluyorsan, korkuyorsun da ondandir. Kitap sana cansiz bir sey gibi gelir. Olabilir. Ama yine de eger, olur ya, okumayi bilmiyorsan.Korkman mi gerekirdi?... Yalniz misin? Usuyor musun? Insanın ne kadar 'sen', budala ve ciplak oldugunu bilmiyor musun?'' Annem
https://www.penguin.co.uk/content/da...5551/cover.jpg
"If you are afraid of everything, read this book, but first listen to me: if you laugh, it is because you are afraid. A book, as you believe, is an inert thing. And yet what if, as is the case, you cannot read? Should you be apprehensive... Are you alone? Are you cold? Do you know the point to which the man is "yourself" An imbecile? And naked?"
-
West Side Story (Bati Yakasinin Hikayesi, 1961) veThe Sound of Music (Neseli Gunler,1965) filmleri ile Akademi Odulu kazanan Amerikali yonetmen Robert Wise'in dogum gunu (10 Eylul 1914)
http://i.imgur.com/HLKEEDu.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....6,1000_AL_.jpg
-
The Barefoot Contessa (Ciplak Ayakli Kontes, 1954) filmi ile En Iyi Yardimci Erkek Oyuncu Akademi Odulu'nu kazanan Amerikali aktor Edmond O'Brien'in dogum yil donumu (10 Eylul 1915)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...mondOBrien.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....3NzY@._V1_.jpg
-
Pulitzer Odullu Amerikali sair Mary Oliver'in dogum yil donumu (10 Eylul 1935)
http://www.montanaomyoga.com/wp-cont...o-791x1024.jpg
Iyi olmak zorunda degilsin.
Dizlerinin ustunde yurumen gerekmez
colde yuz mil, tovbe ederek.
Yalnizca icindeki uysal hayvanin
sevdigi seyi sevmesine izin ver yeter.
Bana caresizligini anlat, kendininkini, ben de sana benimkini anlatacagim.
O esnada dunya donmeye devam eder.
O esnada gunes ve yagmurun berrak damlalari
kirlarda, cayirlarda ve derin agaclarda,
daglarda ve nehirlerde gezinir.
O esnada yaban kazlari parlak mavi semalarda,
yeniden evin yolunu tutar.
Kim oldugun, ne kadar yalniz oldugun farketmez,
dunya senin hayal gucune sunar kendisini,
sana aynı yaban kazlari gibi seslenir, kulaklari tirmalarcasina ve heyecanlaâ€â€
defalarca duyurur sana yerini
seylerin ailesindeki.
-
Amerikali rock grubu Aerosmith'in solo gitaristi Anthony Joseph "Joe" Perry'nin dogum gunu (10 Eylul 1950)
https://68.media.tumblr.com/f98db63d...ot8to1_400.gif
http://1h2v74487ab2exfdv14i89v1.wpen...GifsoupCom.gif
-
1955-1975 yıllari arasinda toplam 633 bolumuyle, yayini dunya televizyonlarinda en uzun suren western dizisi olan Gunsmoke, 10 Eylul 1955 tarihinde CBS kanalinda basladi.
http://www.gstatic.com/tv/thumb/tvba...05_b_v8_ab.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....SL._SX425_.jpg
-
1 Akademi, 1 Golden Globe ve2 BAFTA Odulu sahibi Ingiliz aktor Colin Firth'in dogum gunu (10 Eylul 1960)
https://media.giphy.com/media/SKSdTrA1PJzlS/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/njIo27HgpBf0s/giphy.gif
-
-
15.MTV Video Muzik Odullerini Madonna, Ray Of Light ve Frozen ile, Will Smith ise Gettin' Jiggy Wit It ile 10 Eylul 1998 tarihinde kazandilar.
https://parade.com/wp-content/upload...a-vmas-ftr.jpg
http://i1.mirror.co.uk/incoming/arti...Will-Smith.jpg
-
Chuck Palahniuk'in romanindan uyarlanan, David Fincher'in yonettigi, Edward Norton ve Brad Pitt'in basrol oynadiklari Fight Club (Dovus Kulubu), ilk gosterimini 10 Eylul 1999 tarihinde Venedik Film Festival'inde yapti.
https://images-na.ssl-images-amazon....0OTY@._V1_.jpg
http://i.imgur.com/8ODWrqk.gif
https://media.giphy.com/media/BYmeQ1qQ16Rby/giphy.gif
-
52.Emmy Odullerinde, James Gandolfini HBO kanalindan yayinlanan The Sopranos dizisindeki roluyle Drama Dizilerinde En Iyi Erkek Oyuncu Emmy Odulu'nu 10 Eylul 2000 tarihinde kazandi.
http://a.abcnews.com/images/Entertai...0620_wmain.jpg
https://media.giphy.com/media/DJUcSe5vqm42A/giphy.gif
-
Paul Haggis'in yonettigi, Don Cheadle ve Sandra Bullock'in oynadigi ve iki Akademi Odullu Crash (Carpisma), ilk gosterimini 10 Eylul 2004 tarihinde Toronto Film Festivali'nde yapti.
https://images-na.ssl-images-amazon....5,1000_AL_.jpg
-
"Bu sabah musluktan su akmiyordu.
Blop, blop, iki bebe hickirigi, hepsi o kadar.
Komsu hanimin kapisini caldim: onlarin evinde her sey yolundadir. Ana vanayi kapatmis olmalisiniz, dedi bana. Ben mi? Nerede oldugunu bile bilmiyorum, buraya yeni tasindim, biliyorsunuz, eve de aksamdan aksama geliyorum. Tanrim, yoksa bir haftaligina evden uzaklastigizda da suyu ve gazi kapatmiyor musunuz? Ben mi, hayir. Cok tedbirsiz bir davranis, lutfen iceri girmeme izin verin, gostereyim size.
Eviye altindaki dolabin kapagini acti, bir seyleri evirip cevirdi ve su akmaya basladi. Bakin, gordunuz mu? Vanayi kapatmissiniz iste. Ozur dilerim, pek dalginim. Ah, siz single yasayanlar! Komsu hanim exit, o bile Ingilizce konusur olmus.
Sakinlesmeliyim. Poltergeist diye bir sey yoktur, sadece filmlerde vardir. Ayrica uyurgezer de degilim, zaten olsam da, vananin varligindan haberim yoktu; bilsem uyanikken de kullanirdim, cunku dus damlatiyor ve geceleri Valldemossa'daymisim duygusu yasatan o damlama sesi yuzunden pek uyuyamiyorum. Nitekim SIK SIK uyaniyorum, kalkiyorum ve lanet olasi damlamayi duymamak icin gidip yatak odasiyla hol arasindaki banyo kapisini ortuyorum.
Ne bileyim, elektrik kontagi da soz konusu olamaz (cunku vana tamamen elle calisan bir sey), hani oradan fare gecti desem, onun cussesi ve gucu yerinden oynatmaya yetmez. Antika bir demir tekerlek (bu evde her sey elli yil oncesine ait) ve de paslanmis. Yani bunu cevirmek icin bir el gerekli. Insan eli.
Ve benim Morg Sokagi maymununun inebilecegi bir somine bacam da yok. Mantik yurutelim. Her sonucun bir nedeni vardir, en azindan oyle derler. Mucize secenegini bir kenara birakalim; Tanri'nin benim dusla ilgilenmesi icin bir neden goremiyorum, nihayet bir Kizildeniz degil. Demek ki dogal bir etki, dogal bir tepki soz konusu. Dun aksam yatmadan once bir bardak suyla Stilnox ictim. Demek ki o ana dek su akiyordu. Bu sabah kesilmisti. Demek ki azizim Watson, vana gece kapanmis - ve bunu kapayan da sen degilsin. Birisi, birileri evimdeydi ve kendi cikaracaklari gurultuden cok (aslinda gayet sessiz davranmislardi) dus preludunun beni uyandirmasindan, dus sesinin onlari da rahatsiz etmesinden, beni uyandirma olasiligindan cekinmislerdi. Iste o arada komsumun da yaptigini yaparak maharetle suyu kesmislerdi.
Ya sonra? Kitaplar normal duzensizliklerinde duruyor, butun dunyanin gizli servisleri gelip gecmis, kitaplarimi sayfa sayfa incelemis olsa bile farkina varmazdim. Cekmecelerime bakmama, giris holundeki dolabi acmama da gerek yok. Olur da biri bir sey kesfetmek isterse, yapacagi tek bir sey var: bilgisayari didiklemek. Belki de zaman yitirmemek icin ne varsa kopyalayip evlerine donmuslerdir. Ve simdi her bir belgeyi tek tek aciyor olsalar da onlari ilgilendirecek bir sey olmadigini goruyorlardir.Umberto Eco, Sifir Sayi
http://wesleyanargus.com/wp-content/...m_-304x478.jpg
"Questa mattina non colava acqua dal rubinetto.
Blop blop, due ruttini da neonato, poi più niente.
Ho bussato dalla vicina: a casa loro, tutto regolare. Avrà chiuso la manopola centrale, mi ha detto. Io? Non so neppure dove sia, è poco che vivo qui, lo sa, e torno a casa solo alla sera. Mio Dio, ma quando parte per una settimana non chiude acqua e gas? Io no. Bella imprudenza, mi lasci entrare, le faccio vedere.
Ha aperto l'armadietto sotto il lavello, ha mosso qualcosa, e l'acqua è arrivata. Vede? Lo aveva chiuso. Mi scusi, sono così distratto. Ah, voialtri single! Exit vicina, che ormai parla inglese anche lei.
Nervi a posto. Non esistono i poltergeist, solo nei film. E non è che sia sonnambulo, perché anche da sonnambulo non avrei saputo dell'esistenza di quella manopola, altrimenti l'avrei usata da sveglio, perché la doccia perde e rischio sempre di passar la notte a occhi aperti sentendo tutto il tempo quella goccia, pare di essere a Valldemossa. Infatti spesso mi risveglio, mi alzo, e vado a chiudere la porta del bagno e quella tra camera da letto e ingresso, per non sentire quel dannato sgocciolio.
Non può essere stato, che so, un contatto elettrico (la manopola, come dice la parola stessa, funziona a mano) e nemmeno un topo, che anche se fosse passato di lì non avrebbe avuto la forza di muovere l'aggeggio. È una ruota di ferro all'antica (tutto in questo appartamento risale almeno a cinquant'anni fa), e oltretutto è arrugginita. Dunque ci voleva una mano. Umanoide. E non ho un camino da cui potesse passare lo scimmione della Rue Morgue.
Ragioniamo. Ogni effetto ha la sua causa, almeno dicono. Scartiamo il miracolo, non vedo perché Dio debba preoccuparsi della mia doccia, mica è il mar Rosso. Dunque, a effetto naturale, causa naturale. Ieri sera, prima di coricarmi, ho preso uno Stilnox con un bicchier d'acqua. E dunque l'acqua sino a quel momento c'era ancora. Stamattina non c'era più. Dunque, caro Watson, la manopola è stata chiusa durante la notte - e non da te. Qualcuno, alcuni, erano a casa mia e avevano paura che, più che il rumore che facevano loro (erano felpatissimi), mi svegliasse il preludio della goccia, che dava noia persino a loro e magari si chiedevano come mai non mi destasse. Pertanto, callidissimi, hanno fatto quello che avrebbe fatto anche la mia vicina, hanno chiuso l'acqua.
E poi? I libri sono disposti nel loro disordine normale, potrebbero essere passati i servizi segreti di mezzo mondo sfogliandoli pagina per pagina, e non me ne accorgerei. È inutile che guardi nei cassetti o che apra l'armadio dell'entrata. Se volevano scoprire qualcosa, al giorno d'oggi rimane una sola cosa da fare: frugare nel computer. Magari per non perdere tempo hanno copiato tutto e se ne sono tornati a casa. E appena ora, apri e riapri ogni documento, si saranno accorti che nel computer non c'era niente che potesse interessarli."
-
Ronesans donemi Fransiz edebiyatinda geleneksel tarzi kirip Yunan ve Roma modelli yeni bir Fransiz edebiyati yaratmaya calisan yedi sairden olusan Pleiade grubunun lideri Fransiz sair Pierre de Ronsard’in dogum yil donumu (11 Eylul 1524)
Bir cicek demeti gonderiyorum size,
Kendi elimle kopardim bu cicekleri;
Yarina kadar hepsi dokuleceklerdi,
Biri cikip aksamdan onlari dermese.
Size guzel bir ders olmali bu hadise;
Istediginiz kadar guzel olun simdi,
Kaybedeceksiniz elbet bu guzelligi,
Bu cicekler gibi solacaksiniz siz de.
Zaman geciyor sultanim, geciyor zaman.
Zaman degil gecen, en guzel cagi omrun;
O buyuk dalga bizi de alacak bir gun.
Gocup gittigimiz gun biz de bu dunyadan
Unutulur sevdiginiz, sevildiginiz,
Sevmeye bakin gecmeden guzelliginiz.
http://www.le-livre.fr/photos/R24/R240097564.jpg
I'm sending you some flowers, that my hand
Picked just now from all this blossoming,
That, if they'd not been gathered this evening,
Tomorrow would be scattered on the ground.
Take this for an example, one that's sound,
That your beauty, in all its flowering
Will fall, in a moment, quickly withering,
And like the flowers will no more be found.
Time goes by, my lady: time goes by,
Ah! It's not time but we ourselves who pass,
And soon beneath the silent tomb we lie:
And after death there'll be no news, alas,
Of these desires of which we are so full:
So love me now, while you are beautiful.
https://mariebarbier.files.wordpress...2/08/392_4.jpg
-
Amerikali kisa oyku yazari O Henry'nin (William Sydney Porter) dogum yil donumu (11 Eylul 1862)
"Bildiginiz gibi, kahin krallar yemlikte dogmus Bebek'e hediyeler getiren bilge adamlardi, hem de ne bilge! Noel hediyesi verme sanatini onlar yarattilar. Bilge olduklarina gore, kuskusuz hediyeleri de, gerekirse iade edilebilme ayricaligina sahip akillica secimler olmaliydi. Ben de burada kalkmis, size hayati paylasan iki sersem cocugun akilsizlik edip en buyuk hazinelerini birbirleri icin feda etmelerinin siradan hikayesini yarim yamalak anlatmaya calisiyorum. Ama gunumuzun bilgelerine son bir sozum var: Bilinsin ki hediye verenler icinde en bilgeleri o ikisiydi. En bilge olanlar, onlar gibi hediye alip verenlerdir." Noel Hediyesi
http://t3.gstatic.com/images?q=tbn:A...EJRWXmHbDTUjHu
"The magi, as you know, were wise men - wonderfully wise men - who brought gifts to the Babe in the manger. They invented the art of giving Christmas presents. Being wise, their gifts were no doubt wise ones, possibly bearing the privilege of exchange in case of duplication. And here I have lamely related to you the uneventful chronicle of two foolish children in a flat who most unwisely sacrificed for each other the greatest treasures of their house. But in a last word to the wise of these days let it be said that of all who give gifts these two were the wisest. Of all who give and receive gifts, such as they are wisest. Everywhere they are wisest. They are the magi."
-
Ispanyol ressam Hermenegildo Anglada Camarasa'nin dogum yil donumu (11 Eylul 1871)
Fiesta Valenciana (Valencian Fiesta, 1909 - 1911)
http://www.sothebys.com/content/dam/...3101_6WHPM.jpg
-
Ingiliz yazar David Herbert Richards Lawrence'in dogum yil donumu (11 Eylul 1885)
''Nicin bu kadar hosuma gitti bu resim?''
''Nicin hosuna gitti dersin?''
''Bilmem. Oyle gercek gibi duruyor ki!''
''Hic golgesiz de ondan... Sanki yapraklarin, ciceklerin dis cizgilerini degil de iclerindeki pirilti ozu cizmisim gibi golgesiz bu resim. Esyanin dis cizgileri benim gozumde oludur. Ancak bu pirilti sahici. Bicim, cansiz bir kabuktan ibarettir. Gercek, icerideki piriltidadir.'' Ogullar ve Sevgililer
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...292-us-300.jpg
"Why do I like this so?"
"Why DO you?" he asked.
"I don't know. It seems so true."
"It's because…it's because there is scarcely any shadow in it; it's more shimmery, as if I'd painted the shimmering protoplasm in the leaves and everywhere, and not the stiffness of the shape. That seems dead to me. Only this shimmeriness is the real living. The shape is a dead crust. The shimmer is inside really."
http://theconsciouslearner.com/image...ence_piano.png
Aksamin alacakaranliginda, yavasca bir kadin
sarki soyluyor bana;
Ve gecmis yillarin otesinde, piyanonun altinda
oturmus
Tinlayan tellerin gurultusu icinde gulumseyerek
sarki soyleyen bir annenin
Pedallara yerlesmis kucucuk ayaklarini oksayan
bir cocugu canlandiriyor gozumde.
Sarkinin esrikligiyle, elimde olmadan,
Kapilip gidiyorum gecmise, icim ezilerek ozluyorum
Evdeki o Pazar aksamlarina donmeyi, disarda kis
Ve sicak salonda soyledigimiz ilahiler, piyano
esliginde.
Artik bosuna sarkicinin kendini kapip koyvermesi
Ve koca siyah piyanonun cosmasi. Cocukluk gunlerimin
Buyusune kapildim yeniden, koskoca bir adam oldugumu
unutup
Anilarin selinde, bir cocuk gibi agliyorum gecmisin
ozlemiyle.
-
"Sanki bir deniz gibiydi, kara dalgalarin inip kalktigi, kocaman kabarik tepelere kadar cikiyordu, Connie'nin tum karanligi yavasca harekete gecti ve kendi sagir kutlesiyle karanliginda yuvarlanip okyanus oldu. Icindeki derinliklerden bir seyler ayriliyor ve birbirinden ayrilip yuvarlaniyordu, uzun ve dalgalar halinde kabarip icindeki en hassas yerin derinliklerinden ayrilip parca parca yuvarlaniyordu; bu yumusak dalisin merkezinden dalgic daha derinlere dalip daha derinlere dokundukca koca koca dalgalar onu aciga cikararak bir kiyiya yuvarlanarak vururken bilinmeyeni giderek daha da fazla ortaya koydular; dalgalar onu birakip daha da ileri gittiler ta ki aniden yumusak bir urperti icinde tum benligi cirpinip yerinden oynayincaya kadar ve Connie kendisine dokunuldugunu hissetti, dokunuldugunu biliyordu, bitmisti ve o yitmisti. Yitmisti ve yeniden dogmustu, bir kadin olarak." D.H. Lawrence, Lady Chatterley'in Sevgilisi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"And it seemed she was like the sea, nothing but dark waves rising and heaving, heaving with a great swell, so that slowly her whole darkness was in motion, and she was Ocean rolling its dark, dumb mass. Oh, and far down inside her the deeps parted and rolled asunder, in long, fair-travelling billows, and ever, at the quick of her, the depths parted and rolled asunder, from the centre of soft plunging, as the plunger went deeper and deeper, touching lower, and she was deeper and deeper and deeper disclosed, the heavier the billows of her rolled away to some shore, uncovering her, and closer and closer plunged the palpable unknown, and further and further rolled the waves of herself away from herself leaving her, till suddenly, in a soft, shuddering convulsion, the quick of all her plasm was touched, she knew herself touched, the consummation was upon her, and she was gone. She was gone, she was not, and she was born: a woman."
-
-
Rus asilli ABD ve Fransa vatandasi besteci, piyanist ve orkestra sefi Igor Stravinsky'nin The Rake's Progress (Hovardanin Sonu - La Carriera di un Libertino) operasi ilk kez 11 Eylul 1951 tarihinde Venedik, Teatro La Fenice'de sahnelendi.
http://www.radionz.co.nz/assets/pict...d_For_Debt.jpg
-
Sovyet devlet adami Nikita Kruscev'in olum yil donumu (11 Eylul 1971)
http://www.azquotes.com/picture-quot...v-15-77-37.jpg
"Eger kurtlar arasinda yasiyorsaniz, bir kurt gibi davranmaniz gerekir. / Se si vive in mezzo ai lupi si deve agire come un lupo."
-
Golden Globe ve Emmy Odulu sahibi Amerikali komedyen ve aktor John Ritter'in olum yil donumu (11 Eylul 2003)
https://media.giphy.com/media/imDN0KubtGeWs/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/52VizWS814LMQ/giphy.gif
-
-
Andy Weir'in romanindan uyarlanan, Ridley Scott'in yonettigi, Matt Damon, Jessica Chastain, Kristen Wiig'in basrol oynadiklari The Martian'in (Marsli) ilk gosterimi 11 Eylul 2014 tarihinde Toronto Film Festival'inde yapildi.
https://images-na.ssl-images-amazon....5,1000_AL_.jpg
https://media.giphy.com/media/xTiTnJ...Ra1y/giphy.gif
https://zuts.files.wordpress.com/201...he-martian.gif
-
"Leydi Portia Derring, kayalik tepelerin arasindaki agaclikli bos yolda gozden kaybolan arabacinin ardindan bakarken, "O yalancinin dilini koparacagim," dedi.
Buz gibi esen ruzgar basligini havalandirinca, soguktan kaskati kesilmis parmaklariyla cenesinin altinda sallanan yipranmis kurdelesini cekistirdi. Basligi, gunun modasina pek uygun degildi belki ama gardirobundaki en iyi baslikti ve onu kaybetmeye niyeti yoktu.
Nettie, "Yine mi pencereden bakiyorsun?" diye sordu.
Yerine oturan Portia derin bir nefes alarak, "Burada mahsur kaldik. John geri donmeyecek," dedi.
Kaygisiz bir ifadeyle, "Donecek," diyen hizmetci, uzandigi yipranmis minderlerin uzerinde dolgun hatlariyla gerindi. Portia kaslarini catarak ona bakti. "Ve eskiyalarin bizi gafil avlamasina izin vereyim, oyle mi? Cok parlak bir fikir dogrusu."
Nettie, bademciklerini sergileyerek genis genis esnedi. Birkac kez agzini sapirdattiktan sonra, "Seni rahatsız eden ne?" diye sordu.
Portia, hareketsiz duran arabayi isaret etti, hayal kirikligi duygusunun bedenini kapladigini hissediyordu. "Farkinda misin bilmem ama ayyas arabacimiz bizi terk etti." Basiyla mora calan gokyuzunu isaret etti. "Geceyi bu kohne arabada gecirmenin dusuncesine bile dayanamiyorum."
Nettie kizil renkli kaslarini kaldirarak camdan disari bakti. Onun bakislarini takip eden Portia'nin, kararan havanin golgeledigi, kirec taslariyla bezenmis, corak arazinin vahsi guzelligiyle dikkati dagildi. Medeniyetten kilometrelerce uzaktaydilar. Ailesinden de uzaktaydi ve gorev, sorumluluk, evlilik gibi kavramlardan da. Kalbi SIKISTI. Ancak birden, durumunun o kadar da kotu olmadigini dusundu. Sanki yuregini SIKAN dugum cozulmus gibi, yillardan sonra ilk kez rahat bir nefes aldi."Sophie Jordan, Kendini Aska Birak
http://t2.gstatic.com/images?q=tbn:A...C2ZnSoMFZYhdG6
"I'm going to carve out his lying tongue," Lady Portia Derring bit out as she surveyed the stretch of empty road nestled among thick, spiny gorse and rocky hills, desperate to catch a glimpse of her errant driver.
An icy wind pulled at her bonnet. Her fingers, stiff and aching from the cold, clung to the frayed ribbons dangling beneath her chin. Even horribly out of fashion, the straw confection was her best bonnet and she wasn't inclined to lose it.
"Looking out that window again?"Nettie asked.
Falling back against the seat, Portia heaved a sigh and announced, "We're stranded. John's not coming back."
"He'll be back," her maid replied with a decided lack of worry as she stretched her generous curves along the threadbare squabs. "Take a nap."
Portia frowned at Nettie. "And let highwaymen take us unaware? Splendid idea, that."
Nettie yawned widely, offering Portia a view of the tonsils far back in her throat. She closed and opened her mouth several times with a vulgar smacking sound before adding, "What's got your nose out of shared?"
Portia gestured about them at the motionless carriage, a feeling of frustration sweeping over her.
"In case you failed to notice, we've been abandoned by our sot of a driver." She nodded to the window where the sky deepened to a smoky purple. "I don!t relish the idea of spending the night in this rickety carriage."
Nettie lifted a reddish brow and glanced out the window. Portia followed her gaze, eyeing the craggy limestone terrain, then the dark clouds scuttling across the sky, distracted at the sight of such raw beauty. Miles away from civilization. From family and words like duty, responsibility - marriage. Her heart lifted, her precarious situation suddenly not feeling so calamitous. The invisible band about her chest loosened, allowing her to take her first easy breath in years."
-
Universal Pictures, Fifty Shades Freed'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/fLOfr0-JUio?t=1
-
AMC, Fear the Walking Dead'in 3.sezon 11.bolumun fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/7Gce2GiwHk0?t=1
-
HBO, Curb Your Enthusiasm'in 9.sezon fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/_NK8Pr06CzI?t=1
-
-
Italyan ressam Piero della Francesca'nin (Borgo Sansepolcro) dogum yil donumu (12 Eylul 1416)
La Città Ideale (The Ideal City, 1470)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...che_Urbino.jpg
-
-
Sri Lanka asilli Kanadali sair ve roman yazari Michael Ondaatje'nin dogum gunu(12 Eylul 1943)
"Perdenin ardindaki zifiri karanliga daldi Patrick. Feneri yakinca godrdugu ilk sey, boslukta sallanan ayaklar oldu. Fenerin isigini simli giysinin eteginden yukariya dogru kaydirdi. Tahta tutamagi ve ipleri bir su borusuna baglanmis bir kral asili duruyor havada. Tum kuklalar birkac su borusuna baglanmis, havada sallaniyorlar. Feneri nereye dondurse, artik kuklaya degil dinlenen insanlarinkine benzeyen kollara ve yuzlere degiyor isigi. Bir tip oyununda donup kalmislar sanki. Kral ve suspus olmus maiyeti. Bir Uzakdogu gelenegi. Mogol Krali Akbar ne zaman gongunu caldirsa, kralin maiyeti - o sirada ne yapiyor olurlarsa olsunlar- olduklari yerde donar kalirlarmis. Kralin kaprisi iste. Herkes heykel gibi dururken, o da aralarinda dolasir, giysilerini ve ne yapmakta olduklarini filan yakindan incelermis. Kili oynayanin kafasi ucurulurmus. Mutfaklara, cephaneliklere, birbirlerine dokunmak uzereyken donup kalmis asiklarin sevistigi yatak odalarina girer cikar, sofranın ustunde soguyup giden yemeklere bazen ac ac bazen de bezgin bezgin bakan heykellesmis maiyetinin oturdugu masalarin cevresinde dolanir, yalnizca sahinlerin tuneklerinde huysuzlanip silkindikleri sahinciler kogusuna bile ugrarmis." Aslan Postuna Burunmek
https://pictures.abebooks.com/NEILWI...1209879027.jpg
"He walked into pitch darkness. When he turned on the flashlight he saw swaying feet. He moved the light up the brocade robe - a king hung up there, the strings and wood handle attached to a pipe. Three or four ceiling pipes held all of the puppets in mid-air. He swung the amber beam from side to side, and everywhere he turned, the light picked out faces and arms that no longer looked like puppets but relaxed humans, a shadow conference. It was a king's court, silent - a custom of the East. Whenever the royal gong struck, the court of the Moghul prince Akbar remained frozen at whatever they were doing. It was the whim of a monarch during which time he moved among his retainers and subjects to study their dress and activity. Movement meant execution. He walked into kitchens, armouries, bedrooms where lovers would lie frozen on the verge of touching, walked past dining-tables where the court sat hungry or bored looking at the cooling food, stepped into the quarters of falconers where only the birds moved and fussed on their perches."
-
-
Matrix filminin kotu adami Cypher'i Amerikali sinema ve televizyon aktoru Joe Pantoliano'nun dogum gunu (12 Eylul 1951)
https://media.giphy.com/media/3oEduY...bMNa/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/M3fYVlu7YN9Hq/200.gif
-
-
-
Amerikali sair Robert Lowell'in olum yil donumu (12 Eylul 1977)
http://images.slideplayer.com/29/945...es/slide_4.jpg
Eski Guney Boston Akvaryumu bir kar colunde
yukseliyor simdi. kirik pencerelerine tahta cakilmis.
Tunctan pullarinin yarisi dokulmus balik bicimli
ruzgargulunun.
Saydam su depolari kupkuru.
Bir zamanlar salyangoz gibi burnumu surterdim o camlara;
elim karincalanirdi
urkek, uysal baliklarin
burunlarindan cikan kabarciklari patlatmak icin.
Elim geri cekiliyor simdi. SIK SIK icimi cekiyorum
baliklarla surungenlerin derin karanlik bitkisel
dunyalarini dusunup. Gecen Mart bir sabah,
Boston Parkinin dikenli tel gerili, galvaniz
parmakligina yaslandim. Kafeslerinin gerisinde,
sari aygir gibi istimli kazar-atarlar homurdaniyorlardi
kaldirip atarken tonlarca otla kuspeyi
yeralti garajlarini oymak icin.
-
Italyan sair Eugenio Montale'nin olum yil donumu (12 Eylul 1981)
https://pbs.twimg.com/media/DJdGMnYX0AEtUBT.jpg
En az bir milyon merdiven indim kolumda sen
simdi yoksun ya bir bosluk her basamak.
Yine de kisa surdu uzun yolculugumuz.
Benimle hala suruyor, gerekmese de artik bana
raslasmalar, sozlesmeler...
https://pbs.twimg.com/media/C7MeKu1W4AEi1Mj.jpg
Ho sceso, dandoti il braccio, almeno un milione di scale
e ora che non ci sei è il vuoto ad ogni gradino.
Anche così è stato breve il nostro lungo viaggio.
Il mio dura tuttora, né più mi occorrono
le coincidenze, le prenotazioni...
-