Masaki Kobayashi'nin yonettigi, Samuray Isyani (Samurai Rebellion), 27 Mayis 1967'de Japonya'da gosterime girdi.
https://pbs.twimg.com/media/DA1V5tCW0AAtRK0.jpg
Printable View
Masaki Kobayashi'nin yonettigi, Samuray Isyani (Samurai Rebellion), 27 Mayis 1967'de Japonya'da gosterime girdi.
https://pbs.twimg.com/media/DA1V5tCW0AAtRK0.jpg
Sovyet sair, cevirmen ve yonetmen Andrei Tarkovski'nin babasi Arseni Tarkovski’nin olum yildonumu (27 Mayis 1989)
https://magnifisonz.com/wp-content/u...06/ARSENII.jpg
Birlikte oldugumuz her an
bir solendi, nevruz senlikleri gibi,
koca dunyada birtek ikimize. Sen
pervasiz ve hafiftin kus kanadindan bile,
bir ruzgar gibi inerdin merdivenlerden
ikiser ikiser asip basamaklari, bir cirpida
nemli leylaklarin arasindan kendi
topraklarina alirdin beni, aynanin ote yanina.
https://sgtr.files.wordpress.com/2013/01/tarkovsky1.jpg
We celebrated every moment
Of our meetings as epiphanies,
Just we two in all the world.
Bolder, lighter than a bird's wing,
You hurtled like vertigo
Down the stairs, leading
Through moist lilac to your realm
Beyond the mirror
1974'te Sovyet vatandasligindan cikarilan ve 20 yil Amerika'da surgunde yasayan Nobel Edebiyat Odullu Sovyet yazar Aleksandr Soljenitsin 27 Mayis 1994'de Rusya'ya geri dondu.
https://cdni.rbth.com/rbthmedia/imag...11160158_b.jpg
Kanadali kisa oyku yazari Alice Munro, 27 Mayis 2009’da “Cagdas Kisa Hikayenin Efendisi’ gerekcesiyle £60.000 para odullu Uluslararasi Man Booker Odulunu kazandi.
“Eger bir cocuksan her yil farkli bir insan olursun. Genellikle sonbaharlari, okulda egitim yeniden basladiginda, yaz tatili kesmekesini ve uyusuklugunu uzerinden atip bir ust sinifta yerini aldiginda boyle hissedersin. Degisikligi en kesin haliyle kaydettigin zamandir bu. Sonrasinda hangi yilda ya da ayda oldugunu bilmezsin; ama degisim eskisi gibi devam eder. Uzun bir sure boyunca gecmis senden kolayca ve sanki otomatige baglamis gibi duzenli bir sekilde akip gider. Gecmisin sahneleri yok olmazlar da, gundem disi kalirlar. Sonra keskin bir donemece cika gelirsin ve ardinda biraktigin olan bitenler taptaze yeni surgunler verip ilgini, hatta bir seyler yapmani ister, elden bir sey gelmedigi asikar olmasina ragmen.”
https://ca-times.brightspotcdn.com/d...o-20141116-001
“Every year, when you're a child, you become a different person. Generally it's in the fall, when you reenter school, take your place in a higher grade, leave behind the muddle and lethargy of the summer vacation. That's when you register the change most sharply. Afterwards you are not sure of the month or year but the changes go on, just the same. For a long while the past drops away from you easily and it would seem automatically, properly. Its scenes don't vanish so much as become irrelevant. And then there's a switchback, what's been all over and done with sprouting up fresh, wanting attention, even wanting you to do something about it, though it's plain there is not on this earth a thing to be done.”
Sex and the City 2 filmi 27 Mayis 2010’da bir cok ulkede vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...4,1000_AL_.jpg
https://www.lochristinaar.com/sites/...y_2_movie4.jpg
John Travolta ve Olivia Newton-John’in 1978’de basrollerini paylastigi Grease muzikalinin Kenickie karakteri, ABC kanalinin Taxi dizisinde Bobby Wheeler karakteri, Babylon 5 dizinde Cavus Zack Allan karakterini canlandiran Amerikali aktor Jeff (Jeffrey Charles William Michael) Conaway’in olum yildonumu (27 Mayis 2011)
http://img4.bdbphotos.com/images/700...r.jpg?skj2io4l
https://i.dailymail.co.uk/i/pix/2011...66_233x464.jpg
“Su koca dunyada en cok ne para eder Profesor Y Beyefendi? istisnasiz herkesin hosuna ne gider? fakir fukaranin da, kaymak takiminin da, hepsinin hosuna ne gider? hadi bilin bakalim bu nedir? SSCB’den Columbus , Ohio’ya , Kanada’nin Vancouver’indan Fas’in Fes’ine, Trabzon’dan Mexico City’ye herkesin hosuna giden sey nedir?... soyleyeyim, ‘cila’ dir Profesor Y, ‘cila’! ‘cila’ her yerde gider, demir perdede de gider, tul perdede de gider!... rejim falan dinlemez! Saint- Sulpice her yerde! edebiyat da ayni bok! muzik de! resim de! ahlak da, adab-i muaseret de! alayi ‘cila’!” Louis Ferdinand Celine, Profesor Y Ile Konusmalar
https://media.senscritique.com/media...ofesseur_Y.jpg
“Qu'est-ce qui gagne dans le monde entier ? M onsieur ? qu'a la faveur absolue? des masses et de l'élite? je vous demande? aussi bien en U. R. S. S. qu'à Colombus (Ohiohio) qu'à Vancouver du Canada, qu'à Fès du Maroc, qu'à Trébizonde, qu'à Mexico?... le ‘chromo’, Professeur Y !... le ‘chromo’! rideau de fer, pas fer !... foutre des régimes!... Saint-Sulpice partout! kif belles-lettres ! musique ! peinture ! la morale et les bonnes manières ! ‘Chromos’”
“Peki ya sen? Ne yapiyorsun bu evrensel akrobasinin ortasinda? Yildiz galeyaninin? Hi? Tikiniyorsun! Yutuyorsun! Horluyorsun! Egleniyorsun!.. Evet! Salata! Gravyer! Bilgelik! Turp! Bu! Kendi camurunda debeleniyorsun! Yuvarlaniyor! Bulaniyor! Semiriyor! Rahatina bakiyorsun! Bir sey istedigin yok! Yildizlarin arasindan.. Mayis damlalarinin altindan gecer gibi geciyorsun!...” Louis Ferdinand Celine, Taksitle Olum
https://pictures.abebooks.com/isbn/9782070367481-uk.jpg
“Et toi ? que fais-tu la, au sein de cette voltige cosmologonique ? du grand effarement sidéral ? Hein ? tu bafres ! Tu engloutis ! Tu ronfles ! Tu te marres !... Oui ! Salade ! Gruyère ! Sapience ! Navets ! Tout ! Tu t’ébroues dans ta propre fange ! Vautré ! Souillé ! Replet ! Dispos ! Tu ne demandes rien ! Tu passes a travers les étoiles... comme a travers les gouttes de mai !...”
Unlu Italyan ressam Michelangelo Merisi da Caravaggio ezeli rakibi ve ayni zamanda meteliksizken borc para aldigi Ranuccio Tomassoni’yi 28 Mayis 1606’da Roma’da yaptiklari bir tenis macinda cikan kavgada oldurdu.
http://news-art.it/custom/news-art/w...ews/carava.jpg
Isvicreli Robinsonlar romaniyla tanina Isvicreli yazar Johann David Wyss’in dogum yildonumu (28 Mayis 1743)
"Ogrenin, ogrenin cocuklar! Bilgi demek basari gucu demektir. Bilgi demek ozgurluk demektir! Yetenek, mutluluk getirir. Gozunuzu acin ve su guzel dunyaya bir bakin! Gozunuzu iyice acin! Sadece kirpmakla yetinmeyin! Sabahleyin mahmurlasan gozlerinizi yikayacaginiz suyu biliyorum ben! Bu, yasama sevincidir! Bu, 'Bugun iyi bir cocuk olacagim!' diyebilecek iyi niyetli ve taptaze bir iradedir! Ama bunu her gun ve her sabah tekrarlayacaksiniz!" Isvicreli Robinsonlar
https://www.fischerverlage.de/media/...0-402262-8.jpg
“Lernt! Lernt, ihr junges Volk! Wissen ist Macht, Wissen ist Freiheit, Können ist Glück. Macht die Augen auf und seht euch um in der schönen Welt. Ihr glaubt gar nicht, was alles durch so ein paar offne, helle Augen in so einen jungen Kopf hineingeht. Aber weit müßt ihr sie aufmachen, nicht nur so blinzeln. Und ich weiß euch auch ein Augenwasser, mit dem ihr morgens früh den alten faulen Schlaf aus den Augen waschen könnt: das ist die Freude am Leben, das ist der gute, frische Wille, ‘heute will ich aber ein ganzer Kerl sein!’ Und so jeden Tag, so jeden lieben.”
Irlandali sair, yazar ve besteci Thomas Moore'un dogum yildonumu (28 Mayis 1779)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...-of-summer.jpg
Iste yazin son guludur bu,
Uzakta yapayalniz acilip duran;
Sevdigi butun dostlari
Cekip gitmis coktan;
Ne akrani bir cicek,
Ne de bir tomurcuk kalmis,
Renklerinden kan verecegi
Ya da karsilikli dertlesecegi!
Senden gecemem ey garibim benim!
Razi degilim solmana;
Bak sevgililer uyuyor iste,
Var git sende uyu onlarla.
Uyu ki bende usulca
Yapraklarini sereyim dosege,
Akranlarinin hic kokusuz ve
Olgun yattigi o yere.
Ta ki ardindan ben de geleyim,
Dostluklarim bozulup dagildiginda,
Ve askin billur kasesinden
Inciler sacilip dagildiginda!
Ve ucup gittiginde sevgililer ah!
Kim, ama kim kalacak
Bu corak dunyada
Alman besteci, orkestra yonetmeni, ogretmen, kemanci ve Wolfgang Amadeus Mozart'in babasi Johann Georg Leopold Mozart'in olum yildonumu (28 Mayis 1787)
https://www.bilgimnette.com/wp-conte...old-Mozart.jpg
Italyan Besteci ve cellist Luigi Boccherini 28 Mayis 1805’te Madrid'de hayata veda etti.
https://rilm.files.wordpress.com/2013/02/boccherini.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=kSE15tLBdso
Ingiliz Edebiyati'nin klasikleri arasina yerlesmis eserleriyle taninan uc kardesin en kucugu, sair ve yazar Anne Brontë'nin olum yildonumu (28 Mayis 1849)
“Haddinden fazla iyisin, bu da bazan beni kizdiriyor, canimi SIKIYOR. Butun gun seker yiyen bir cocuk, degisiklik olsun diye eksi bir portakal aramaya baslar. Milly, sen hic sahildeki kumlara dikkat etmedin mi? Ne kadar hos, duzgun bir halleri vardir, ayaklarin altinda da ne kadar yumusaktirlar! Fakat yarim saat kadar kumda yurudukten sonra bu yumusakliktan SIKILIR, sert kayalara tirmanmaya baslarsin.”
http://mediad.publicbroadcasting.net...0/wildfell.jpg
“You - but only by your exceeding goodness. When a boy has been eating raisins and sugar-plums all day, he longs for a squeeze of sour orange by way of a change. And did you never, Milly, observe the sands on the sea-shore; how nice and smooth they look, and how soft and easy they feel to the foot? But if you plod along, for half an hour, over this soft, easy carpet - giving way at every step, yielding the more the harder you press, you'll find it rather wearisome work, and be glad enough to come to a bit of good, firm rock, that won't budge an inch whether you stand, walk, or stamp upon it.”
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...f-the-hope.jpg
Ah, caldilar benden
Ruhumun simsiki sarildigi umudu, hevesi
Birakmayacaklar isiteyim
Ruhuma zevk veren o sesi.
Birakmayacaklar goreyim
Zevk aldigim o guzel yuzu.
Butun gulumseyisleri aldilar benden,
Butun askimi, gunduzu.
E, varsin alsinlar alabilecekleri ne varsa,
Bir tek hazine gene benim:
Seni dusunmeyi seven bir kalbim var;
Senin degerini bilen bir kalbim.
Italyan piyanist ve besteci Giovanni Sgambati'nin dogum yildonumu (28 Mayis 1841)
https://images-na.ssl-images-amazon....tL._SY355_.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=VbIFzwNwLu8
Isvecli ressam Carl Olof Larsson’un dogum yildonumu (28 Mayis 1853)
Mamma's and the small girls' room, watercolor, 1897
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rsson_1897.jpg
Nameday at the storage house, watercolor, 1897
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rsson_1898.jpg
Italyan besteci ve orkestra yonetmeni Riccardo Zandonai’nin dogum yildonumu (28 Mayis 1883)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...imini_1914.jpg
Kariyerini Italya’da surdurmus Meksikali ressam Juan Nepomuceno María Bernabé del Corazón de Jesús Cordero de Hoyos’un olum yildonumu (28 Mayis 1884)
Columbus at the Court of the Catholic Monarchs, 1850 - 1851)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
Portrait of General Antonio López de Santa Anna's wife, Doña Dolores Tosta de Santa Anna, 1855
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
James Bond karakterinin yaraticisi ve romanlarinin yazari Ingiliz gazeteci ve yazar Ian Lancaster Fleming!in dogum yildonumu (28 Mayis 1908)
“Kizin ayrildigi koltugun bitisigindekine oturdu ve hedefine ulasmak icin yaralarini gosteren dilencilere benzeyen Philadephia’nin gaddar varoslarini izledi.”
https://www.booktopia.com.au/http_co...nd-let-die.jpg
“He sat down next door in the seat she had left and watched the grim suburbs of Philadelphia showing their sores, like beggars, to the rich train.”
“Rus ruletinin tamamiyle aynisiydi. Korku durtuydu. Onlar icin ilerlemek geri cekilmekten daima guvenliydi. Dusmana karsi ilerlersin ve mermi seni belki iskalayabilir. Geri cekilirsen, yan cizersen, ihanet edersen mermi asla iskalamaz.”
https://4.bp.blogspot.com/-CbOosOIOY...ino+Royale.jpg
“It was the same with the whole Russian machine. Fear was the impulse. For them it was always safer to advance than retreat. Advance against the enemy and the bullet might miss you. Retreat, evade, betray and the bullet would never miss.”
“Iyi bir golf vurusu ile kotu olan arasindaki fark guzel bir kadinla yalin olan arasindaki gibidir –fark milimetriktir.”
https://writtenbysime.files.wordpres...goldfinger.jpg
“The difference between a good golf shot and a bad one is the same difference between a beautiful and a plain woman — a matter of millimetres..”
1973 yilinda Nobel Edebiyat Odulu’nu kazanan, Ingiltere dogumlu Avustralyali yazar Patrick Victor Martindale White'in dogum yildonumu (28 Mayis 1912)
"Genc kadin, Alman'in soylediklerini dinlemek icin basini kaldirmadi ama sozcuklerin dusulerini duydu, bicimlerine bayildi. Ne guzeldi bunlar. Laura bir kayaligin uzerine oturarak sozcukler dinlemeyi istiyordu. Rastgele sozler degil ama gundelik dunyadan kopmus, gizemli, siirli sozcukler, uykudayken kapmis oldugu bir duyuyla salt kendisinin yorumlayabilecegi. Govdesinden siyrilmis gibi geliyordu ona. Havanin havayla kucaklasmasinda, gozle gorulmezligin eksiltemedigi bir sehvet gizlidir."
https://static1.squarespace.com/stat...g?format=1500w
"She did not raise her head for those the German spoke, but heard them fall, and loved their shape. So far departed from that rational level to which she had determined to adhere, her own thoughts were grown obscure, even natural. She did not care. It was lovely. Laura would have liked to sit upon a rock and listen to words, not of any man, but detached, mysterious poetic words that she alone would interpret through some sense inherited from sleep. Air combining air experiences a voluptuousness no less intense."
Amerikali yazar Walker Percy’nin dogum yildonumu (28 Mayis 1916)
“Sadom'da yasiyoruz. Tanri ya vardir ya yoktur. Eger varsa Sadom'a daha fazla hosgoru gostermeyecektir. Eger Tanri yoksa buna hosgoru gostermeyecek olan Tanri degil ben olacagim.”
https://images.gr-assets.com/books/1...04l/890229.jpg
“We are living in Sodom. Either your God exists or he does not. If he exists, he will not tolerate Sodom much longer. If God does not exists, then it will be I not God who will not tolerate it.”
https://www.azquotes.com/picture-quo...y-53-78-25.jpg
“Biz en kotu yanlarimizi bilip de bize sirt cevirmeyenleri severiz.”
Alman roman yazari Heinz Günther Konsalik'in dogum yildonumu (28 Mayis 1921)
"93 gundur denizdeydiler ve bunun 81 gunu sularin altinda gecmisti. Buyuk ve madeni bir tabutu andiran Atom denizaltisinin icinde adeta hapsedilmis gibiydiler. Denizaltinda 81 gun— Gunessiz ve temiz havadan yoksun.Yalnizca koridorlar ve urkuntu veren golgeler arasindaydilar. Tam canlarindan bezmek uzereydiler ki— Bir gun genc kadinlar gemiye geldiler ve her sey bir anda degisiverdi. O Alarm'in ilk isaretiydi..."
https://images.booklooker.de/x/00pJr...iberschiff.jpg
"Sie waren jetzt 93 Tage auf See, davon 81 Tage unter Wasser. Eingesperrt in dem Atom-U-Boot, einem großen, stählernen, graugestrichenen Sarg. 81 Tage unter Wasser. Keine Sonne, keine frische Luft, kein Wind in den Haaren, kein blauer Himmel, keine Wärme auf der Haut, keine Weite — nur drangvolle Enge in der künstlich erleuchteten Welt, die aus Gängen, Stahltreppen, Schatten, Kabelgewirr und Instrumenten zu bestehen schien— Und dann kamen die Mädchen an Bord… "
Turk gazeteci, sair, yazar ve 5 kez Turkiye Basbakani Mustafa Bulent Ecevit’in dogum yildonumu (28 Mayis 1925)
https://i.pinimg.com/originals/52/08...34895372a6.jpg
Of course, the pictures you drew
would be more beautiful than you
and the statue you made
greater than you,
better looking than you
Of course, the poems you wrote
would be more truthful than you
Of course, the songs you sing
would bear more feelings than you do
You are actually greater
You are actually better
You are actually more beautiful
Fransiz ressam (Marie Josephine Vallet) Jacqueline Marval’in olum yildonumu (28 Mayis 1932)
Autoportrait, 1800
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._vers_1900.jpg
The Odalisques, XX e siècle
https://upload.wikimedia.org/wikiped...sques-1903.jpg
John Steinbeck, Tortilla Flat (Yukari Mahalle / Kenar Mahalle) romanini 28 Mayis 1935'de Grosset & Dunlap yayinevi araciligiyla yayinladi.
"Birer galonluk iki testi sarap, iki paisano icin bile epey sarap anlamina gelir. Sarabin kavanozlarda ciktigi yolculugun gelismesini soyle siralayabiliriz : Ilk testinin agzindan bes parmak asagi inince tumturakli laflar ve ciddi sohbetler edilir. Uc parmak daha inilince aci- tatli anilar depresmeye baslar. Uc parmak daha inince gonul yaralari sizlamaya baslar. Ilk testinin dibine varildiginda nedensiz bir huzun bas gosterir. Ikinci testinin agzindan bes parmak asagida kapkara, berbat caresizlik hissi coker. Uc parmak daha asagida olume ya da ozlenen sevgiliye dair bir sarki hatira gelir. Bunun bir parmak asagisinda artik akla esen tum sarkilar soylenir. Bundan sonra yol, icen kisiye gore bin bir farkli yone saptigindan ne olacagini kestirmek imkansizdir. Bu noktadan itibaren her sey olabilir."
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%B1s%C4%B1.jpg
"Two gallons is a great deal of wine, even for two paisanos. Spiritually the jugs maybe graduated thus: Just below the shoulder of the first bottle, serious and concentrated conversation. Two inches farther down, sweetly sad memory. Three inches more, thoughts of old and satisfactory loves. An inch, thoughts of bitter loves. Bottom of the first jug, general and undirected sadness. Shoulder of the second jug, black, unholy despondency. Two fingers down, a song of death or longing. A thumb, every other song each one knows. The graduations stop here, for the trail splits and there is no certainty. From this point anything can happen."
Irlandali roman ve kisa oyku yazari, gazeteci Maeve Binchy’nin dogum yildonumu (28 Mayis 1939)
"Adam isterse Mars'tan gelmis sivri kulakli biri olsun. Istedigi o ise. Herkes gercekten istedigi seyin pesinden gidecek kadar cesur olsa, dunya bambaska bir yer olurdu." Italyanca Ask Baskadir
https://www.theus.org.uk/sites/defau...ning-3.apr.jpg
“It doesn't matter if he's from Mars with pointed ears if it's what she wants. If more people had the guts to go after what they want the world would be a better place.”
“Mutfagin gurultuleri, firinin ve cesitli aletlerin ugultulari yandaki salondan partinin sesleri geliyor olmaliydi. Bunlarin hepsini duyuyor olmaliydilar. Ama hepsi adi James olacak bebegin minik cigerlerinin Quentins’in mutfagina haber veren ilk aglamasindan onceki o bir anlik mutfak sessizligini sonsuza dek hatirlayacaklardi.” Hayatin Ta Kendisi Lokantasi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“There should have been the noise of the kitchen, the ovens, the humming of the various appliances. There should have been the sound of the party in the next room. They definitely should have been heard. But they all remembered a moment of total silence before the little lungs of the boy who was going to be called James ave a cry to say he was safely in the kitchen of Quentins and the world.”
Amerikali psikiyatri doktoru, komedyen, sosyal aktivist, palyaco ve yazar Patch Adams’in dogum gunu (28 Mayis 1945)
"Sagligimiz en cok yalnizlik ve sevgisizlikten zarar goruyor. Ailemizle, arkadaslarimizla ve kendimizle olan iliskilerimiz iyi gitmiyorsa fiziksel saglik bunlarin yerini tutamaz. Fiziksel olarak sagligi yerinde olan nice insan mutsuz yasamlar suruyor"
https://www.thefamouspeople.com/prof...adams-6146.jpg
“Our health is damaged most by loneliness and lovelessness. If relationships with our families, friends, and ourselves are not going well, no amount of physical can compensate. Huge numbers of physically healthy people lead miserable lives.”
Alman bilim kurgu yazari Frank Schätzing’in dogum gunu (28 Mayis 1957)
"Van Gogh'un tablolarinin onunde neden defalarca saatler gecirmis ve ici huzurla dolmustu; sanki ressam umutsuz bir paranoyak degil de, tamamen mutlu biriymis gibi! Cunku hicbir sey izlenimi yok edemezdi. Elbette bir resim yok edilebilirdi ama var oldugu surece, boyayla tutsak edilmis tam ve eksiksiz bir andi. Aycicekleri asla solmayacakti. Arles'teki Langlois Koprusu asla bombalanmayacakti. Dehsetin goruntusu her zaman dehset verici ve guzellik her daim guzel kalacakti. Koseli suratli, kulaginda beyaz sargi olan adamin resminde bile huzur verici bir sureklilik vardi. En azindan resimde daha mutsuz olamaz, yaslanamazdi. Resimdeki adam ebediydi. En sonunda ona eziyet edenlere ya da onu anlamayanlara karsi galip gelmisti. Bir resim fircasi ve dehasinin yardimiyla herkesi yenmisti." Suru
https://www.anjajonestranslation.co....-the-swarm.jpg
"Perchè era rimasto per ore davanti ai quadri di Van Goghe aveva sentito dentro di sé una pace come se non fossero stati dipinti da un paranoico disperato, ma da un uomo assolutamene felice? Perché nulla poteva distruggere l'immagine.Naturalmente un quadro poteva essere distrutto. Ma, finché esisteva, l'immagine racchiusa nei colori a olio era assoluta. I girasoli non sarebbero mai appassiti. sul ponte di Langlois presso Arles, non sarebbero mai cadute le bombe. Nulla poteva togliere a un dipinto la sua bellezza. Anche se ci si spennelava sopra, l'originale per quanto nascosto, esisteva ancora. Quello che era orribile restava orribile, quello che era bello non avrebbe mai perso la propria bellezza. Anche il ritratto dell'uomo coi lineamenti scavati e la benda bianca all'orecchio, che guardava l'osservatore coi suoi occhi profondi, possedeva una certa rassicurante fiducia, perchè lui, almeno nel quadro, non potva diventare anora più infelice, non poteva invecchiare.Impersonava un momento fissato in eterno. Aveva vinto. Alla fine, aveva trionfato sugli aguzzini e sugli ignoranti, se ne era sbarazzato con la forza del suo pennello e del su genio."
Bosnali yazar Miljenko Jergovic'in dogum gunu (28 Mayis 1966)
“Kaktus, uzuntunun ufak bir tezahuru gibi... Gorunuste tehlikesiz, tipki Çingene kadinlarin sattigi aci bademler gibi. Ama — hatirliyor musun — vaktiyle insanlar, atlar ayakta olur, diye uzulurlermis. Beni ise kaktuslerin, Goethe'nin siirindeki o cocuk gibi takatten dusmesi kederlendirir. Cok da onemli degil, yalnizca hayatta detaylari korumamiz gerektigine dair bir uyari. Geride baska bir sey de yok.”
https://images-na.ssl-images-amazon....12-hLkH0AL.jpg
“But when I think about that cactus, the light refuses to come on, and nothing else helps. It’s a minor consequence, like a bitter cyanide capsule. But — do you remember? — many years ago lots of people got upset because they found out horses died standing up. By contrast, I get sad just thinking about the way a cactus dies, like the boy in Goethe’s poem. It’s not important, mind you, except as a warning to avoid detail in life. That’s all.”
Mayisin ikisinde gokten gelen gurultuler sehrin her tarafindan duyulabiliyordu. Bombardiman ogle uzeri basladi. Sehirde hizli bir tur attiktan ve arabayi park yerine biraktiktan sonra, savas oncesi son Coca Cola'mi ictim ve sonra bir yerde bir mahzene girdim.
(...)
Ilk basta o butun gun ve gece suren bombalama cilginligindan evimin ve arabamin kurtulmasinin imkansiz oldugunu dusundum. Fakat zaman gectikce aslinda hic bir seyin kurtulmamis oldugunu anlamaya basladim; sadece ayriligin son ani ertelenmisti.”
https://lh3.googleusercontent.com/pr...58naz28Plg1fYf
“On the second of May you could hear the thunder crashing on all sides. The bombardment started about midday. After going for a quick spin around town and leaving the car in the parking lot, I drank my last prewar Coca-Cola and then ended up in a cellar somewhere.
(...)
At first I thought it was incredible that both my house and my car had survived the madness of that day and night of bombing. But as time went by, I began to realize that in fact nothing had been saved; it was just that the final moment of separation had been postponed.“
Hollandali – Fransiz ressam Cornelis Theodorus Maria 'Kees' van Dongen’in olum yildonumu (28 Mayis 1968)
Femme aux bas noirs (Woman with Black Stockings, c. 1907)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...x_195.5_cm.jpg
La Baigneuse, Deauville, 1920
https://upload.wikimedia.org/wikiped...5_x_129_cm.jpg
Avustralyali sarkici, soz yazari ve oyuncu Kylie Ann Minogue'un dogum gunu (28 Mayis 1968)
https://media.giphy.com/media/nOKxZBtr5mvPG/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/9CRRDUM23D5hm/source.gif
28 Mayis 1976’da kapanisi yapilan 29. Cannes Film Festival’inde Martin Scorsese, Taksi Soforu (Taxi Driver) ile Altin Palmiye kazandi.
https://i2.wp.com/faroutmagazine.co....g?w=1200&ssl=1
https://i.giphy.com/media/P87BXTFyrhTHi/giphy.webp
Rocky Balboa, 38 yil once bugun Clubber Lang ile dovusmek icin ringe cikti.
(Rocky III, 28 Mayis 1982 tarihinde vizyona girdi.)
https://i.pinimg.com/originals/b1/98...4462c956a0.jpg
https://usatftw.files.wordpress.com/...if?w=660&h=371
Ask ve Gurur filminde Kitty Bennet karakterine, Doctor Who dizisinde Sally Sparrow karakterine, Bleak House dizisinde Ada Clare karakterine ve Northanger Abbey dizisinde Isabella Thorpe karakterine hayat veren Ingiliz aktris Carey Hannah Mulligan’in dogum gunu (28 Mayis 1985)
https://78.media.tumblr.com/9465f84a...ZjI1qz4rgp.gif
https://media.giphy.com/media/6EJLmqY8paO40/giphy.gif
https://78.media.tumblr.com/tumblr_l...5XO1r3h4ef.gif
Turk sair Edip Cansever'in olum yildonumu (28 Mayis 1986)
Adam yasama sevinci icinde
Masaya anahtarlarini koydu
Bakir kaseye cicekleri koydu
Sutunu yumurtasini koydu
Pencereden gelen isigi koydu
Bisiklet sesini cikrik sesini
Ekmegin havanin yumusakligini koydu
Adam masaya
Aklinda olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
Iste onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onlari da koydu
Uc kere uc dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanindaydi gokyuzu yaninda
Uzandi masaya sonsuzu koydu
Bir bira icmek istiyordu kac gundur
Masaya biranin dokulusunu koydu
Uykusunu koydu uyanikligini koydu
Toklugunu acligini koydu
Masa da masaymis ha
Bana misin demedi bu kadar yuke
Bir iki sallandi durdu
Adam ha babam koyuyordu.
https://i1.wp.com/arsizsanat.com/wp-...size=440%2C336
A man filled with the gladness of living
Put his keys on the table,
Put flowers in a copper bowl there.
He put his eggs and milk on the table.
He put there the light that came in through the window,
Sounds of a bicycle, sound of a spinning wheel.
The softness of bread and weather he put there.
On the table the man put
Things that happened in his mind.
What he wanted to do in life,
He put that there.
Those he loved, those he didn't love,
The man put them on the table too.
Three times three make nine:
The man put nine on the table.
He was next to the window next to the sky;
He reached out and placed on the table endlessness.
So many days he had wanted to drink a beer!
He put on the table the pouring of that beer.
He placed there his sleep and his wakefulness;
His hunger and his fullness he placed there.
Now that's what I call a table!
It didn't complain at all about the load.
It wobbled once or twice, then stood firm.
The man kept piling things on.
22 yillik restorasyon calismasinin ardindan Leonardo da Vinci'nin basyapiti Son Aksam Yemegi (L'ultima Cena - The Last Supper) 28 Mayis 1999 tarihinde Italya, Milano’da tekrar sergilenmeye basladi.
https://alchetron.com/cdn/the-last-s...esize-750.jpeg
Amerikali yazar, sair, dansci, aktris ve sarkici Maya Angelou'nun olum yildonumu (28 Mayis 2014)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...n-you-come.jpg
Geldiginde bana sen, davetsiz, ansizin
Cagiriyorsun beni
Hatiralarin bekledigi
Evvel zaman odalarina.
Bir cocugu avutur gibi,
Tavan aralari bana sundugun,
Gunlerin bir avuc tortusu,
Oteberisi kacamak opuslerin,
Odunc asklarin pili pirtisi,
Ve sandiklari gizli sozlerin,
AGLIYORUM
http://www.dochterlief.nl/wp-content...ya-Angelou.jpg
"Bir seyden memnun degilsen, degistir. Degistiremiyorsan, tutumunu degistir."
https://spiritualcleansing.org/wp-co...rely-admit.jpg
“Bir kelebegin guzelligine hayran kaliriz fakat onun bu guzelligi elde edinceye kadar gecirdigi sureci goz ardi ederiz."
Alman yazar Hans Bender’in olum yildonumu (28 Mayis 2015)
"Sessizce, dalga dalga, vahsi bir suru gorunumunde kurtlar cadde boyunda onumuzden geciyorlardi. Sira, sira, sirt sirta, sessiz. Bu surunun arkasinda, kar firtinasinda su an gorunmeyen baska surulerin, yuzlerce surunun oldugu artik kesindi. Bazi hayvanlar o kadar yakin geciyorlardi ki kaburga kemikleri gorulebiliyordu. Kemikleri, kaslari, soyulmus tuyleri altinda eklem yerleri gorunuyordu. Dilleri agizlarindan sarkiyordu. ‘Onlari aclik guduyordu.’ Aclik onlari, onlerinden gectikleri avlarini goremiyecek; kadar korlestirmisti. Hava gittikce karariyor ve kurt surulerinin gecisleri bitmiyordu. Surulerin gecisleri daha ne kadar surecekti? Ne kadar zamandan beri geciyorlardi acaba? Saatlerdir. Sibirya'nin butun kurtlari.“ Kurtlar Geri Geliyor
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Die Wölfe liefen entlang der Straße, vorbei, eine stumme, wogende Meute, Reihe hinter Reihe, Rücken neben Rücken, lautlos auf hohen Beinen. Sicher waren hinter dem Rudel andere Rudel, unsichtbare Rudel im Wirbel des Schnees, hundert Rudel, tausend Rudel. Manche Tiere kamen so nahe vorbei, daß die Rippen zu sehen waren, Knochen, Muskeln, Sehnen unter dem räudigen Fell und ihre roten Zungen, die lang aus den Mäulern hingen. Hätten die Wölfe geknurrt oder gebellt, es wäre nicht so unheimlich gewesen wie dieses laut- lose, gespenstige Vorübergleiten der Bestien. Hunger trieb sie, Hunger machte sie blind für die Beute neben der Fährte. Die Dunkelheit wuchs, und noch immer nahm das Heer der Wölfe kein. Ende. Wie lange zogen sie vorbei? Wie viele waren es? Stunden. Alle. Wölfe Sibiriens.”
https://simgesiir.files.wordpress.com/2014/08/edipc.jpg
Sembra che nulla possa risvegliare
Il silenzio dentro di noi
Non una parola, non un suono, nulla
Occhi, portatemi occhi
Nient’altro ci unisce,
Foglia tocca foglia,
Così siamo vicini e docili
Mani, portatemi mani
yazacakmisim yakinda.)
Kupe cicegi gunes ister
Yol Agustosun
(Birinci dizeyi bir bahcivan soyledi
ikinci dizeyi ben)
Haziran bir bardaktir susayana
(Ickiliyken yazmis biri
Yukardaki notlarin altina)
Elindeki beyaz gullerle
Merdivenlerden cikan kadin
Cercevedir bir anlamda
Bir bildiridir
(John Cheever'in bir oykusunden aldim
Bir cumleyi dort dize yaptim hemen)
O yaz hicbir soz soylenmedi
Ve bitti her soylenmeyen
(Birinci dize Bachmann'in Otuz Yas oykusunden
Altini rujla cizmis arkadasim
Olaysiz bir olaydi ikinci dize
Gordum bir zamanlar sevistigim kadini
Otururken cam kenarinda
Basinda bir otelin aksam vakti
Kagit peceteye yazmisim bunlari da)
Yol Haziranin
Yol Mayisin
(Belki boyle siirler de yazacakmisim yakinda.)
https://kbimages1-a.akamaihd.net/1e5...kalr-1-ekp.jpg
La fucsia necesita sol
De agosto es el camino
(El primer verso lo dijo un jardinero
el segundo, yo)
Junio es un vaso para el sediento
(Lo escribió alguien cuando estaba bebido
Al pie de las notas de arriba)
Con las rosas blancas en su mano
La mujer que sube las escaleras
Es un marco en algún sentido
Una declaración
(Lo cogí de un cuento de JOHN CHEEVER
Enseguida convertí la frase en cuatro versos)
**uel verano no se dijo una sola palabra
Y se acabó todo lo no dicho
(El primer verso es del cuento TREINTA AÑOS
de BACHMANN
Lo subrayó mi amiga con el lápiz de labios
Era un evento sin evento el segundo verso
Vi a la mujer a la que amé una vez
Sentada junto a la ventana
En el bar de un hotel al anochecer
En una servilleta de papel había escrito esto)
De junio es el camino
De mayo es el camino
(Quizá pronto escriba versos así.)