Bana kalırsa.

Siyaset bilimci bir arkadaşım var. TKP nin fransız gizli servisi tarafından kurulduğunuda ondan öğrenmiştim.

Dün TİP hakkında biraz konuştuk. Düzgün parti arama serüvenimi burada paylaşmıştım. EN son mecburen TİP e odaklanmıştım. TİP hakkındaki endişem amerikan terör örgütü olan pkk'nın siyasi ayağı hadep ile olan sıkı bağlantısıydı. Onu anlamamıştım. Aslında ortada olan çok belli bir şeydi ama anlamamıştım.

Anlamama sebebim, anormallik ti. hdp ile erkan baş görüntüsündeki biri yanyana olamazdı. Geçerli bir sebep olabilir diye düşünmüştüm.

Siyaset bilimi uluslararası ilişkiler gibi bişey okumuş arkadaşım TİP yöneticisi hakkında kötü görünen bilgiler verince TİP dende vazgeçtim. erkan baş amerikan'nın beş para etmez olan adamı görünüyor. Söylediklerine bakarsanız başka, yaptıklarına bakarsanız başka şey görürsünüz.

HKP ye yenidenmi odaklansam.? Onlarda yarı deli görünüyor arkadaş. Ama başka ülkenin köpeği değil gibi görünüyor. Bilmiyorum.

Ali Cemal sana bir soru seçenekleri de vereceğim,
Yazdıklarımız nedeniyle , bu arada ben de bayağı bir şey yazıyorum ama ama artık yaşlılık diyelim bunama durumları, yabancı gizli servislerin radarına takılmışmıyızdır ? en azından yerli abilerde bu herifler ne saçmalıyor bi bakalım diyor mudur?

A) kesin burayı dikkatle takip ediyorlardır

B) periyodik her gün olmasa da bir bakın çocuklar ehtiyarlar ne kadar şey anlamış , gözden kaçırmayın diyorlar dir

C) Boşverin zaman kaybı bu herif lerden bi şey olmaz olsaydı bu zamana kadar olurdu lar
ama arada yine de bi bakın bakalım diyorlardır

D) Ulan siz kimsiniz, bizim işimiz başımızdan aşkın bi de sizinle mi uğraşacağız? Deyorlardır

D şıkkı. :rules:

Aslında tüm dünyayı izliyorlar.
Telefonuna elektrik geldiği anda izlenmeye başlıyorsun. Yerini ve konuşup yazdıklarını abd ve ingiltereye çekiyorlar. Bilgisayarını açtığın anda da aynı şey oluyor.

Sonrasını tahmin yürütebilirim. Ben CIA da ilgili servis olsaydım gelen veri ile ne yapardım.?

Önce gelen veri otomatik yazılımlarla analiz edilir. Veri tehlikeli bölge veya tehlikeli grup-kişi olarak işaretlenmiş yerdenmi geliyor veya önemli kişi olarak işaretlenmiş devlet görevlisi, aşiret reisi, grup lideri filan gibi bir yerdenmi geliyor ona bakardım. Öyle ise direk veriyi özel analize gönderirdim.

Veri tehlikeli bölge, grup-kişi, önemli kişi den değilse daha yüzeysel, bir kaç aşamalı farklı bir filtre sistemine gönderirdim. Veri sahibini etiketlemeye çalışırdım. Herhalde telefon kullanan dünyanın %99'unu şu ana kadar etiketlemişlerdir. Etiketlenmiş kişidense veriye bakıp o kişinin etiketine uygunmu bakardım. Etiketi ile uyuşmuyorsa veri yine farklı analize gider ve kişinin etiketi tehlikeli sınıflara konacakmı ona bakardım.

Tabi bunlar tecrübeme dayanarak hemen aklıma gelenler. Gerçeğide üç aşağı beş yukarı buna benzerdir. tamamen yazılımlar analiz ediyordur ve önemli olarak ayırdıklarını insan grubuna listeliyorlardır. Yüzlerce kişide bu son verileri inceliyordur.

Genele yaptıkları izleme haricinde bizi kimse iplemez. Bu forumu ve seni-beni ayrı kategoriye koymazlar.

Aktif izlemeyi, eylem yapan veya eylem yapan grup ve bölgelere iş yapan kişilere yaparlar.

Kadın voleybol milli takımımızı yine tebrik ederim. Dünya şampiyonu oldular.

Son yıllarda yenemediğimiz Sırbistan, Brezilya ve Amerikayı grup elemelerinde yendiler. Finalde de Çin'i yendiler.

Sanırım erkek voleybol takımımızda Avrupa şampiyonumu olmuştu. Onları ilemedim. Kızlara bakıp onlarda gaza gelmişler.

Voleybol, genelde orta sınıf ailelerin çocuklarının katıldığı bir spor.
Dünyada ilerlemeyide orta sınıf aile çocukları sağlıyorlar.

Alt gelir grubu çocukları hayat boyu karınlarını doyurma derdinde olduklarından ve ekside başladıklarından, çok hızlı yükselselerde ancak orta seviyeye gelebiliyorlar.
Üst gelir grubunun bişey yapayım derdi olmadığından, onların çocuklarıda hayat boyu tüketici pozisyonunda oluyorlar.(ibraniler hariç)

Orta sınıf çocuklarının ise barınma, karın doyurma kaygısından çok hangi mesleği seçmeliyim kaygısı oluyor. Çocukluğundan itibaren ailede çok iyi eğitilip yönlendiriliyorlar ve belli yetenekler kazandırılıyor. karşı cinsle arkadaşlıkları küçük yaştan itibaren sağlıklı oluyor.

Barınma, karın doyurma veya kız-erkek arkadaş bulma derdi olmadığından kendilerini spora, bilime, teknolojik çalışmalara verebiliyorlar ve çocukluklarında da önce aileden, sonra okullardan iyi eğitim alıyorlar.

Aynı okula alt gelir grubundan bir çocuk gitse o çocuğun aklında hayatımı kurtaracakmıyım, aileme katkı sağlayacakmıyım, harcı veya oda paramı ödeyebilecekmiyim derdi olur.

Orta sınıf çocuğun derdi ise, hangi dal'ı seçmeliyim, hangisini seviyorum, hangisi bana en iyi katkıyı sağlar gibi dertleri oluyor. Yurt parası, yemek yol parası, kız-erkek arkadaş edinme gibi dertleri olmuyor. Garibanın çocuğunun aklında ise yurt, yemek parası derdi ve karşı cins derdi oluyor. Karşı cinsden uzak kaldığı için beyni tatmin olmuyor ve beyninin enerjisinin çoğu karşı cinsi düşünmeye gidiyor filan.

Sonuçta ülkeleri kalkındıranlar orta sınıf aile çocukları oluyor. Verimliliği, teknolojiyi üreten onlar oluyor.

Bu açılardan orta sınıf çok önemli. Alt gelir grup çocuklarının daha fazla ilgilendiği futbola dünyanın parası bu ülkeden aktarılıyor geldiği yer ortada. Takımlar yabancı dolu, her yıl yüzmilyonlarca dolar yurt dışına çıkıyor.

Futbola ayrılan paranın ellide biri belki voleybola harcanıyor ve kızlarımız erkeklerimiz düntyada sürekli en öndeler. Reklam açısından Futboldan çok daha fazla katkıları var bu ülkeye.

Kuralımız neydi haturlayalım.

"bir topluluk içinde birileri ÜRETMEDEN zenginleşiyorsa, o topluluktaki diğer kişiler fakirleşirler"

Üretmeden kazanan kişilerin cebine giren paralar, topluluktaki diğer kişilerden çıkar. Bu sebeple fakirleşirler.

Şu anda bariz bir örnekle onu yaşıyoruz.

Devlet vergileri zaten anormal yüksekti, şimdi dahada yükselttiler.

Önceki yıllarda yapılan talanların parası, kalabalık halk topluluklarından vergi olarak tahsil ediliyor. Boşalan kasalar dolduruluyor.

Bir konuyu daha açıklayayım. "Tamam çalışanlar vergi veriyor ama zenginlerde patronlarda veriyor." diyeceksiniz.

Patronlar Zenginler 2 türlü vergi veriyor. Birincisi şirket aracılığı ile diğeri ise kişisel harcamaları aracılığı ile. Mesela Benzin aldıklarında bizim gibi onlarda vergi vermiş oluyor.

Şirket aracılığı ile ödedikleri vergiyi kat kat geri alıyorlar. Nasıl alıyorlar;
Birinci örnek pandemi döneminde şirketlere yağmur gibi ucuz kredi yağdırıldı ama şirketi olmayanlar alamadı.
Başka örnek bol bol devletten teşvik alıyorlar. 5 yıl önce reno firması 3,2 milyar TL, ford firması 10 milyar TL teşvik aldı. Şirket kuracakları zaman bedava arsa ve hibelerden faydalanıyorlar.
Başka örnek: Şirketler güçlü oldukları için haklarını savunabiliyorlar ve haklarından fazlasını geri alabiliyorlar. Vatandaş alamıyor.
Başka örnek: Şirketler bol bol vergi kaçırabiliyorlar. Ama vatandaş vergi kaçıramıyor.
Başka örnek: vakıflar kurup devletten yardım alıp vergi ödemiyorlar.

Bunun gibi sizde eklemeler yapabilirsiniz, ilk aklıma gelenler bunlar.

Kişi olarak harcamalalrı ile vergi veriyorlar. Evet bizim gibi veriyorlar ancak durum çok farklı. Vatandaşın cebine aylık brüt 15bin giriyor bunun tamamını harcıyor. Kafadan devlet %30 civarı kesişyor kalanınında dolaylı vergilerle %20si en az gidiyor. Yani BRÜT maaşın %50 si vergiye gidiyor. Zenginin aylık BRÜT geliri ise 1milyon desek. Tavandan devlet kesse sanırım 20bin keser. harcamaları ile ne kadar gider, ayda 30bin harcasa(harcamalarının önemli kısmını şirketine fatura edip vergiden düştüğünü unutmayalım, örneğin benzin, araba giderleri, dışarıda yediği yemekler bazen geziler vb.) 30 binde giden dolaylı vergi %20 desek. 6 bin eder, 20 binde devlet kafadan kesmişti 26 bin. 1 milyon gelirde 26 bin vergi.
Garibanın gelirinin %50 si vergi iken zenginin gelirinin %2,6 sı vergi.

Bu çok yüzeysel bir hesap ama gerçeği yansıtıyor. Detaya girsem kimse okumaz, okuyanların çoğu zaten anlamaz.

Sonuçta devleti sırtlayanlar maaşlı çalışanlar veya en alt üreten kesim. kendi patronu olupta sadece eve yetecek kadar geliri olanlarda bu işten zararlı çıkıyor.

Diceksinizki zengin 1 milyon kazanıyor ama 100 tane işçi çalıştırıyor, onlara iş aş veriyor. Doğru ama üreten yine o 100 kişi. Yani 100 kişi olmadan 1milyon gelir olmaz, patron olmadan 100 kişi iş bulmaz lafı doğru değil. o 100 kişi yine karnını doyurmak zorunda ve doyurur ama patron 100 kişi olmadan patronluk yapamaz.

Patronada çalışanada ihtiyaç var ancak sistem halkı soyma, çalışanı soyma üzerine kurulduğundan, çalışanlar devlet aracılığı ile sömürülüyor.

Devlet olanakları birilerine aktarılırken, vergilerle bu aktarılanlar çalışanlardan alınıyorlar.

Şu an çok açık bir örneğini yaşıyoruz. Geçiriyorlar. Devletten ve mevcut düzenden faydalanamıyorsanız geçen geçtiği ile kalıyor.

Mevcut düzenden faydalananlardan birini yazmıştım. Bir tanıdık 2020 den beridir şirketlere verilen ucuz pandemi kredileri ile gayrımenkul ve araba al-sat yaptı. Kredileri şirket için kullanmadı zaten şirket kağıt üzerindeydi. Devletten aldığı kredilerle al sat yaparak 10 milyon servet yaptı ve tek kuruş vergide vermedi. Dövizin yükselmesi son 3 yılda al-sat yapanları acaip zengin etti.

Kural neydi. "yerde bile bulsanız, üretmeden kazandığınız para diğerlerinden çıkar."

Bu kuralı 10 farklı şekilde yazıyorum ama öz aynı. Üretmeden paraya sahip olduysanız, o para diğerlerinden MUTLAKA VE MUTLAKA çıkar.

Dolaylı yollardan çıktığı için anlamazsınız. Nasıl çıktığını gerçek hayattan pek çok örnekle geçmiş yazılarda da anlattım.

Yazdıklarım okuyanın aklından bir müddet sonra çıkıyor ve yine aynı hikayeyi yaşıyorum. Çünki medya sizi öyle bir HIZLA dolduruyorki, benim yazdıklarımı unuttuğunuzdan medyanın ezberini tekrarlamaya başlıyorsunuz.

Medya sahipleri sistemi kuran ve en çok faydalanan grup.
Medya: TV'ler, Gazeteler, internet haber siteleri, sosyal medya kurumsal yayıncıları, sosyal medya paralı yazcıları vb..

Alıntı:

---

Originally Posted by alicemal

Kuralımız neydi haturlayalım.

"bir topluluk içinde birileri ÜRETMEDEN zenginleşiyorsa, o topluluktaki diğer kişiler fakirleşirler"




Kural neydi. "yerde bile bulsanız, üretmeden kazandığınız para diğerlerinden çıkar."



Medya sahipleri sistemi kuran ve en çok faydalanan grup.
Medya: TV'ler, Gazeteler, internet haber siteleri, sosyal medya kurumsal yayıncıları, sosyal medya paralı yazcıları vb..

---

Ali Cemal, senin bu tarz çıkarsamalarını slogan gibi halka anlatmak ve benimsetmek lazım zira halk sloganlarla düşünebilir, geçmişte benim de aklıma şu gelmişti
Ey emekli bugün aldığın maaş ve geçimini oğlun sağlıyor ve o emekli olunca karnı doymayacak, senin müteaahhite verdiğin arsa dan aldığın iki daireni 20 yıl sonra yenileyecek paran olmayacak ve yenilemek istersen sadece 1 dairen kalacak gibi

Bunları bizim sarı muhalefet ne söyler ne konuşur, söylese ve konuşsa da bir propaganda tarzında zihne sokamaz, sokmaz zira görevi sistemi devam ettirmektir.

Bunu yapacak bir oluşum gerekli ve biz de orada bu görüşlerimizi ve enerjimizi ortaya çıkarmalıyız ama ülkemiz insanı ortak çalışamaz egosu tavandır eşitlikten hoşlanmaz bu nedenle çalışmalar eksik kalır. Kuklacı da boş meydanda at oynatır oysa , elit 50 kafa bunları duman eder. Diye düşünüyorum.

Alıntı:

---

Originally Posted by alicemal

Kadın voleybol milli takımımızı yine tebrik ederim. Dünya şampiyonu oldular.

Son yıllarda yenemediğimiz Sırbistan, Brezilya ve Amerikayı grup elemelerinde yendiler. Finalde de Çin'i yendiler.

Sanırım erkek voleybol takımımızda Avrupa şampiyonumu olmuştu. Onları ilemedim. Kızlara bakıp onlarda gaza gelmişler.

Voleybol, genelde orta sınıf ailelerin çocuklarının katıldığı bir spor.
Dünyada ilerlemeyide orta sınıf aile çocukları sağlıyorlar.

Alt gelir grubu çocukları hayat boyu karınlarını doyurma derdinde olduklarından ve ekside başladıklarından, çok hızlı yükselselerde ancak orta seviyeye gelebiliyorlar.
Üst gelir grubunun bişey yapayım derdi olmadığından, onların çocuklarıda hayat boyu tüketici pozisyonunda oluyorlar.(ibraniler hariç)

Orta sınıf çocuklarının ise barınma, karın doyurma kaygısından çok hangi mesleği seçmeliyim kaygısı oluyor. Çocukluğundan itibaren ailede çok iyi eğitilip yönlendiriliyorlar ve belli yetenekler kazandırılıyor. karşı cinsle arkadaşlıkları küçük yaştan itibaren sağlıklı oluyor.

Barınma, karın doyurma veya kız-erkek arkadaş bulma derdi olmadığından kendilerini spora, bilime, teknolojik çalışmalara verebiliyorlar ve çocukluklarında da önce aileden, sonra okullardan iyi eğitim alıyorlar.

Aynı okula alt gelir grubundan bir çocuk gitse o çocuğun aklında hayatımı kurtaracakmıyım, aileme katkı sağlayacakmıyım, harcı veya oda paramı ödeyebilecekmiyim derdi olur.

Orta sınıf çocuğun derdi ise, hangi dal'ı seçmeliyim, hangisini seviyorum, hangisi bana en iyi katkıyı sağlar gibi dertleri oluyor. Yurt parası, yemek yol parası, kız-erkek arkadaş edinme gibi dertleri olmuyor. Garibanın çocuğunun aklında ise yurt, yemek parası derdi ve karşı cins derdi oluyor. Karşı cinsden uzak kaldığı için beyni tatmin olmuyor ve beyninin enerjisinin çoğu karşı cinsi düşünmeye gidiyor filan.

Sonuçta ülkeleri kalkındıranlar orta sınıf aile çocukları oluyor. Verimliliği, teknolojiyi üreten onlar oluyor.

Bu açılardan orta sınıf çok önemli. Alt gelir grup çocuklarının daha fazla ilgilendiği futbola dünyanın parası bu ülkeden aktarılıyor geldiği yer ortada. Takımlar yabancı dolu, her yıl yüzmilyonlarca dolar yurt dışına çıkıyor.

Futbola ayrılan paranın ellide biri belki voleybola harcanıyor ve kızlarımız erkeklerimiz düntyada sürekli en öndeler. Reklam açısından Futboldan çok daha fazla katkıları var bu ülkeye.

---

Değerli forumdaş......



Kısaca ......burjuva.....!!!!!!!!!!!!!!!

Alıntı:

---

Originally Posted by Desidero74

Ali Cemal, senin bu tarz çıkarsamalarını slogan gibi halka anlatmak ve benimsetmek lazım zira halk sloganlarla düşünebilir, geçmişte benim de aklıma şu gelmişti
Ey emekli bugün aldığın maaş ve geçimini oğlun sağlıyor ve o emekli olunca karnı doymayacak, senin müteaahhite verdiğin arsa dan aldığın iki daireni 20 yıl sonra yenileyecek paran olmayacak ve yenilemek istersen sadece 1 dairen kalacak gibi

Bunları bizim sarı muhalefet ne söyler ne konuşur, söylese ve konuşsa da bir propaganda tarzında zihne sokamaz, sokmaz zira görevi sistemi devam ettirmektir.

Bunu yapacak bir oluşum gerekli ve biz de orada bu görüşlerimizi ve enerjimizi ortaya çıkarmalıyız ama ülkemiz insanı ortak çalışamaz egosu tavandır eşitlikten hoşlanmaz bu nedenle çalışmalar eksik kalır. Kuklacı da boş meydanda at oynatır oysa , elit 50 kafa bunları duman eder. Diye düşünüyorum.

---

Dediklerin doğru.
Siyaset sınıfı kalite açısından orta sınıfın en alt kesimi. İyi bir insan söyledikleri ve projeleri ile aralarına girmeye çalışsa, hemen engellerler. Kemal Derviş e yaptıkları gibi kullanıp atarlar. Arkasından da karalarlar. Projesi olan adamı kendilerine tehdit görürler. Kendilerinin hedefi talan olduğundan, aklı projesi olanı kendi talanlarına engel olacak diye istemezler. Bazen mecbur kalıyorlar aralarına almaya, oylarını artırıyor. Oy artınca arsızca yüklenip sepetliyorlar.

Vekil olmak arkadaşlarımdan duyduğum kadarı ile çok büyük para işi olmuş. 40-50 milyon dağıtman gerekiyormuş. O parayı dağıtanın amacıda bellidir. Çok daha fazlasını cebe indirmek.