-
Johnny Depp, Geoffrey Rush, Orlando Bloom'un basrollerini paylastigi Karayip korsanlari - Siyah inci'nin laneti (Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl - Pirati dei Caraibi: La maledizione della prima luna) 28 June 2003'de Disneyland'de gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...2OTU@._V1_.jpg
-
Fransiz sair, roman yazari ve elestirmen Robert Sabatier'in olum yildonumu (28 Haziran 2012)
"Gozkamastiriciydi sokagim.
Yillar akip gecti. Bir hayli sey ogrendim, baska isiklar gordum; bitkilere oldugu kadar insanlara da gerekli aydinligin goklere, guneslere ve denizlere gore degisen essiz renklerini bir bir saydim. Ama hicbir sey, ne doga, ne de kitaplar, sokagim’daki gunesin o amansiz, o degismez beyazligi kadar yer etmedi anilarimda.
Suphesiz, bu goz kamasmasi sadece ozneldi ya da sadece bellegin gecirdigi baskalasimlarda vardi ve gercekliginden emin olamazdim bunun. Ama hayatin esenligiydi gunesten yansiyan bu esenlik. On yasimdaydim ve ilk defa duyumsuyordum hayati bir ilk yarayla duyuruyordu kendini; insanlar arasina karistim ve bir yavru kedi degil de kucucuk insan oldugum icin kurumus bir damla gozyasi kaldi yanagimda.
Evet, gunesin beyaza boyadigi kulrengi binalariyla, aralarindan yesil otlarin bittigi sokak taslariyla, kendi yalnizligini kusatan sinirlariyla sokagim, yasadigim her ani hicbir zaman unutamayacagim kadar goz kamastiriciydi. Sanki ben degil de, bembeyaz bir isik icine gomulen kendi kaybolmus cocuklugum soz konusuymus gibi, ilk acilarin karsisinda gozlerini kirpistirarak butun safligiyla duran ve kalbi bambaska carpan bu urpermis cocugu tekrar goruyorum. O zamanlar dunya yine de sevinclerle doluydu." Isvicre Kibritleri
https://cdn1.booknode.com/book_cover...ses-725534.jpg
"Eblouissante était ma rue.
Des années se sont écoulées. J'ai un peu appris, beaucoup voyagé, connu d'autres lumières, c'est-à-dire, selon les ciels, les soleils et les mers, dénombré les gammes incomparables de la clarté nécessaire à l'homme comme à la plante. Mais rien, ni la nature ni les livres, ne m'a laissé dans le souvenir cette sensation de blancheur forte, implacable, immuable du soleil de ma rue.
Sans doute cet éblouissement n'était-il qu'intérieur, ou n'existe-t-il que dans les métamorphoses de la mémoire, ne puis-je être sûr. Mais cette salutation solaire était celle de la vie. J'avais dix ans et pour la première fois, je ressentais la vie : elle s'annonçait avec une première blessure; du végétal je passai à l'animal, à la bête séparée de la bête ; et parce que j'étais un petit des hommes et non un jeune chat, une larme finissait de sécher sur ma joue.
Oui, éblouissante , avec ses immeubles gris que le soleil peignait en blanc, ses pavés nacrés sertissant l'herbe verte, ses bornes qui préservaient sa solitude. Eblouissante au point de fixer les instants sur le négatif de la mémoire. A jamais. Et je revois cet enfant frémissant et pur en face des premières tragédies, avec un tremblement de paupières, un battement particulier du cœur, non comme s'il était moi-même, mais comme s'il s'agissait de mon propre enfant, dissous jadis dans trop de lumière blanche. Le monde alors était pourtant joyeux."
-
Tom Holland, Michael Keaton ve Robert Downey Jr'in basrollerini paylastigi Orumcek-Adam: Eve Donus (Spider-Man: Homecoming - Scarica sfondi Spider-Man il Ritorno a casa) 28 Haziran 2017'de Los Angeles, California'da gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...5MA@@._V1_.jpg
-
Papirus,murekkep, tuy.
Koyu bir cagin cekirdegine dogru
bir ugultu yukseliyor kokumden doruguma,
bir harita aciyorum onume: Sonsuz olcekli,
yeryuzunu, gokleri ve goklerin otesini orten,
dag, koyak, ic deniz, acik deniz, olu deniz icin;
dere tepe duz giden dervis yuzum,
abdal sesim, kesis bakisim icin bir harita.
Flaneur, wanderer, aylak evliyayim
yenilmez hayretler icinde: Nerede yuvam,
nerede oldurdugum agam icin diktigim
sessiz co aniti, nerede durmadan dogurdugum
gece cocuklari: Bir karabasan gibi cokuyorum
birdenbire ustume, sanki cagirilmamis
bir saganagim: Gelip geciyorum heryerden,
tassam tasirsam da.
Ikizim, esim, aynam benim: Yikiliyor
Cag ve karisiyor butun takvimlerin
sayfalarini bosluga savuran ruzgarda
gunler ve geceler. Saatler duruyor
ki kuramiyoruz bir daha, akreple
yelkovanin celisen yuzlerinde
o titiz dengeyi. Bir vida hicbir yive
denk gelmiyor artik, bir fiil
dolasiyor dilimin ucunda ve
icinde buyuk, hizli, sessiz, keskin bir kus
kanatlarini hazirliyor,
geridonussuz bir ucusun esiginden aciyla,
biraz gururla bakiyor otelere,
ufkun ardindan gelen ufuklarin
sonsuz aritmetigine
ve bir yaydan firlar gibi
kanatlarini acmadan
yercekiminden uzaklasiyor,
gorunmez kaynaginin gorunmez gucuyle.
https://lh3.googleusercontent.com/pr...-TvKjBv8VcUw-c
Papiro, inchiostro, piuma d’oca.
Dalla mia radice sorge un boato verso la vetta
verso il nucleo di un evo scuro,
apro dinanzi a me un atlante: di scala infinita,
che copre la terra, i cieli e oltre i cieli,
un atlante per monte e vallata, mar interno, alto mare, mar morto,
un atlante per il mio volto derviscio vagante per monti e valli,
per la mia voce di vate, il mio sguardo di monaco errante.
Flaneur, wanderer, santo vagabondo
Immerso in invincibili stupori: dov’è il mio nido,
dov’è il muto monumento di deserto eretto da me
al signore-padrone che ho ucciso, dove sono i bambini
che di notte partorisco senza fine: d’improvviso calo su di me
come un incubo, come fossi un acquazzone
non invocato:
seppur trabocco e faccio traboccare
trascorro dappertutto.
Mio sosia, mio simile, mio specchio: crolla
l’era e nel vento, che turbina le pagine
di tutti i calendari verso il vuoto, si mescolano i giorni e le notti.
Si fermano gli orologi
e non riusciamo più a fissare
sulle facce contrastanti delle lancette
quel sottile equilibrio.
E una vite non combacia ormai
nel giro che la spana, un verbo
mi si aggira sulla punta della lingua e
un imponente uccello,
veloce, muto e acuto
dispone al volo le ali dentro me,
e dal limitare di un volo senza ritorno,
guarda in lontananza, con pena e un po’ d’orgoglio,
l’infinita aritmetica
degli orizzonti che seguono all’orizzonte,
e come saettando da un arco
senza aprire le ali
si allontana dalla gravità,
con l’invisibile forza della sua sorgente invisibile.
Enis Batur
-
Italyan ressam Oronzo Malinconico’nun olum yildonumu (29 Haziran 1709)
Latiano, Chiesa di Sant’Antonio, La caduta di Gesù, inizio XVIII secolo (Latiano, Church of Sant'Antonio, The fall of Jesus, early 18th century)
https://i0.wp.com/www.fondazioneterr...54%2C669&ssl=1
Napoli, Chiesa della Cesarea, L’andata al Calvario, 1691 circa (Naples, Church of Caesarea, The journey to Calvary, around 1691)
https://i0.wp.com/www.fondazioneterr...24%2C847&ssl=1
-
Konfucyuscu, Japon bilgin-burokrat, akademisyen, yonetici, yazar ve politikaci Arai Hakuseki'nin olum yildonumu (29 Haziran 1725)
“Ogretmenim, her gun gunduzleri uc bin, aksamlari bin harf yazmami buyurmustu. Kisa kis gunlerinde gunes erken battigindan, gorevimi tamamlayamazdim. Yazi yazdigim kucuk kuru tahtami bati’ya bakan verandaya goturur, yazimi orada bitirirdim. Aksamlari, ilerlemis saatlerde, yazdiklarimi gozden gecirirken artik yorgunlukla savasamaz olurdum. Bu yuzden su dolu iki kovayi yanima almaya basladim. Cok uyku bastirdiginda, giysilerimi cikarir ve kovanin birini tepemden asagi boca ederdim. Sonra giyinmeksizin yine calismaya koyulurdum. Soguk uyanik kalmami sagliyordu. Biraz sonra isinip yine uykum gelince, bu kez ikinci kovayi kullanirdim. Bu yontemin yardimiyla hemen her zaman odevlerimi zamaninda bitirmeyi basardim. o kis dokuz yasima bastim.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"My teacher set me a task, ordering me to write out every day in the day-time three thousand Chinese characters in the round or cursive script, and at night one thousand. When winter came on and the days became shorter, it frequently happened that the sun approached his setting before my task was finished. I would then take my desk out to a bamboo veranda which faced the west, and finish it there. Moreover, as I sometimes got intolerably sleepy over my nightly task, I arranged with the man who was told off to serve me to put two buckets of water on the aforesaid veranda. When I became very drowsy I took off my coat and poured one of the buckets of water over me. I then resumed my clothing and went on writing. The cold produced in this way for a while answered the purpose of keeping me awake. But after a time I became warm again, and the drowsiness came back, when I poured water over myself as before. With two applications of this kind I was able to get through most of my work. This was in the autumn and winter of my ninth year. "
-
Alman ressam Anton Raphael Mengs’in olum yildonumu (29 Haziran 1779)
Helios as Personification of Midday, ca. 1765
https://upload.wikimedia.org/wikiped...s_Mittages.jpg
Diana as Personification of the Night, ca. 1765
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._der_Nacht.jpg
-
Italyan sair, dusunur, dil bilimci ve deneme yazari Giacomo (Taldegardo Francesco di Sales Saverio Pietro) Leopardi'nin dogum yildonumu (29 Haziran 1798)
Ey tek ebedi olan dunyada
her canli varligin yoneldigi olum,
sende dinlenir bizim ruhtan yoksun varligimiz,
hosnut degil,ama kurtulmus
eski acidan.Goturuyor
bilinmeze bu agir dusunce bizi
karmakarisik akildaki koyu bir gece gibi:
tukendigini hissediyor corak ruh
umutlanma,arzulama gucunun:
kurtuluyor boylece acidan,korkudan
ve eriyor bos, agir
ve SIKINTISIZ zaman.
Yasadik: bir sut cocugunun ruhunda
korkunc bir larvadan
ya da korkulu bir ruyadan
nasil karanlik bir ani kalirsa;
oteye kaliyor bizde bu anisi da
hayatimizin. Ama ani uzaktir
korkudan. Ne olduk?
Ne oldu yasam adini alan
o aci zaman parcasi?
Bizim dusuncemize gore, bugun,
yasam gizemli, hayranlik verici,
ve gorunmektedir bilinemeyen olum
canlilarin onu dusundugu gibi.
Nasil kaciyorsa olumden yasarken
oyle kaciyor simdi de yasam atesinden
bizim bilinmeyen varligimiz,
hosnut degil ama emin
yazginin engellediginden
mutlu olmasinin olumlulerin ve olumlerin.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...a_Leopardi.jpg
Sola nel mondo eterna, a cui si volve
Ogni creata cosa,
In te, morte, si posa
Nostra ignuda natura;
Lieta no, ma sicura
Dall'antico dolor. Profonda notte
Nella confusa mente
Il pensier grave oscura;
Alla speme, al desio, l'arido spirto
Lena mancar si sente:
Così d'affanno e di temenza è sciolto,
E l'agrave; vote e lente
Senza tedio consuma.
Vivemmo: e qual di paurosa larva,
E di sudato sogno,
A lattante fanciullo erra nell'alma
Confusa ricordanza:
Tal memoria n'avanza
Del viver nostro: ma da tema è lunge
Il rimembrar. Che fummo?
Che fu quel punto acerbo
Che di vita ebbe nome?
Cosa arcana e stupenda
Oggi è la vita al pensier nostro, e tale
Qual de' vivi al pensiero
L'ignota morte appar. Come da morte
Vivendo rifuggia, così rifugge
Dalla fiamma vitale
Nostra ignuda natura;
Lieta no ma sicura,
Però ch'esser beato
Nega ai mortali e nega a' morti il fato.
-
Fransiz ressam François-Auguste Biard’in dogum yildonumu (29 Haziran 1799)
Fighting Polar Bears, 1839
https://upload.wikimedia.org/wikiped...olar_Bears.jpg
27 April 1848, Proclamation of the Abolition of Slavery in the French Colonies, 1849
https://upload.wikimedia.org/wikiped...avage_1849.jpg
-
Alman ressam Karl Philipp Fohr’un olum yildonumu (29 Haziran 1818)
Der Luisenplatz in Darmstadt zur Zeit der Freiheitskriege, 1814
https://upload.wikimedia.org/wikiped...MuseumDa_2.png
Romantische Landschaft in Italien, 1817
https://upload.wikimedia.org/wikiped...p_Fohr_002.jpg
-
Fransiz ressam Alexis-Joseph Mazerolle’un dogum yildonumu (29 Haziran 1826)
Venus marine, 1882
https://upload.wikimedia.org/wikiped...lle_-_1882.jpg
Nero and Locusta Experimenting with Poison on a Slave, 19th century
https://upload.wikimedia.org/wikiped...un_esclave.jpg
-
Fransiz ressam Étienne-Prosper Berne-Bellecour'nun dogum yildonumu (29 Haziran 1838)
Low Road on the Coast of Normandy, 1864
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Normandie.jpg
La cigarette, 1900
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._cigarette.jpg
-
Italyan ressam Giacomo Gandi’nin dogum yildonumu (29 Haziran 1846)
Il piccolo calzolaio (The little shoemaker, 1872)
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._calzolaio.jpg
Bimbo che conduce i tacchini (Child leading turkeys, 1881)
https://media.mutualart.com/Images/2...26f25e05b.Jpeg
-
Italyan ressam Francesco Gioli’nin dogum yildonumu (29 Haziran 1846)
Bilance a Bocca D'Arno (Scales in Bocca D'Arno, 1889)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...er_%287%29.jpg
Paesaggio all'alba, XIX sec.
https://media.mutualart.com/Images/2...058fe4c4b.Jpeg
-
Victoria doneminin onemli Ingiliz sairlerinden Elizabeth Barrett Browning'in olum yildonumu (29 Haziran 1861)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...unt-the-wa.jpg
Seni nasil seviyorum? Anlatmaya baslayayim mi?
Seni derinlikler ve yukseklikler kadar seviyorum
Ruhum duygularimin ulasamadigi noktalara kadar ulasiyor
Varligini ve zerafetini seviyorum
Ben seni gunlerin otesinde seviyorum
Gunes ve mum isigi kadar cok
Seni ozgurce seviyorum bir erkegin hakki oldugu gibi
Seni safca seviyorum bu ovulmeye degmez mi?
Sehvetle seviyorum
Eski uzuntulerim adina seviyorum seni cocuk ruhumla
Kaybedebilecegim kadar seviyorum
Butun azizler adina nefesimi tutarak seviyorum
Gulusler, gozyaslari kadar cok ve Tanri izin verirse
Seni oldukten sonra bile sevecegim.
http://www.nuvoledipoesia.it/site/wp..._love_thee.jpg
-
Uruguayli ressam, avukat, yazar ve politikaci Pedro Figari Solari’nin dogum yildonumu (29 Haziran 1861)
Carnival Candombe, circa 1932
https://upload.wikimedia.org/wikiped...dro_Figari.jpg
Cuarteleras (Barracks, 1923)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...dro_Figari.jpg
-
Italyan ressam Armeno Armeni’nin dogum yildonumu (29 Haziran 1870)
Il farabuttismo vince sulla pietà, 1903
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ela_903%29.jpg
Collesanto, 1911
https://upload.wikimedia.org/wikiped...la_1911%29.jpg
-
Italyan ressam Teodoro Wolf Ferrari’nin dogum yildonumu (29 Haziran 1878)
San Francesco del Desertoi, 1922
https://upload.wikimedia.org/wikiped...el_Deserto.jpg
Lago con cipressi e case (Lake with cypress trees and houses, 1923)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...lf_Ferrari.jpg
-
Fransiz ressam Adolphe-Joseph-Thomas Monticelli’nin olum yildonumu (29 Haziran 1886)
Portrait de Madame Pascal, 1871
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ame_Pascal.jpg
Scène de parc, femmes, enfants et chiens, XIX e siècle
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._et_chiens.jpg
-
Fransiz ressam Jean-Joseph Laurens’in olum yildonumu (29 Haziran 1890)
Arlesiane in costume, XIX e siècle
https://upload.wikimedia.org/wikiped...t_et_Bizet.jpg
Veduta paeaggistica di Carpentras, XIX e siècle
https://upload.wikimedia.org/wikiped...guibertine.jpg
-
Fransiz sair, yazar, gazeteci, pilot ve aristokrat Antoine (Jean Baptiste Marie Roger) de Saint-Exupéry'nin dogum yil donumu (29 Haziran 1900)
"Buyukler sayilara bayilirlar. Onlara yeni bir arkadasinizdan bahsettiginizde gerekli sorulari asla sormazlar. "Sesi nasil?" diye sormazlar mesela. "Hangi oyunlari sever? Kelebek koleksiyonu yapiyor mu?" diye sorduklarini asla goremezsiniz. Onlar sadece, 'Kac yasinda? Kac kardesi var? Kac kilo? Babasi ne kadar kazaniyor?' diye merak ederler. Bunlari ogrenince arkasinizi taniyabileceklerini sanirlar. Buyuklere, 'kirmizi tuglali, pencerelerinden sardunyalar sarkan, catisinda guvercinlerin ucustugu cok guzel bir ev gordum...' derseniz bu evi gozlerinde canlandiramazlar bile. Onlarin anlayabilmesi icin, 'Yuz milyonluk bir ev gordum', demeniz gerekir. Iste o zaman, 'Aa, ne kadar da guzelmis!' derler." Kucuk Prens
https://images-na.ssl-images-amazon....1lWtUcX47L.jpg
"Les grandes personnes aiment les chiffres. Quand vous leur parlez d'un nouvel ami, elles ne vous questionnent jamais sur l'essentiel. Elles ne vous disent jamais: 'Quel est le son de sa voix? Quels sont les jeux qu'il préfère? Est-ce qu'il collectionne les papillons?' Elles vous demandent: 'Quel âge a-t-il? Combien a-t-il de frères? Combien pèse-t-il? Combien gagne son père?' Alors seulement elles croient le connaître. Si vous dites aux grandes personnes: 'J'ai vu une belle maison en briques roses, avec des géraniums aux fenêtres et des colombes sur le toit...' elles ne parviennent pas à s'imaginer cette maison. Il faut leur dire: 'J'ai vu une maison de cent mille francs.' Alors elles s'écrient: 'Comme c'est joli!' "
-
Ispanyol sair Manuel Altolaguirre Bolín’in dogum yildonumu (29 Haziran 1905)
Gidecegin yerleri gorunce
Mutlulukla degisebilirim;
Ruhunun derinliklerindeki
Mutlu ulkeleri
Eger yolculugun gececekse
Yesil patikalardan
Ve korulerin ustunden
O zaman gorebilirsin gozlerimden
Seni nasil takip edecegimi bildigimi.
https://s.libertaddigital.com/2017/0...720/fit/14.jpg
Al ver por dónde huyes
dichoso cambiaría
las sendas interiores de tu alma
por las de alegres campos.
Que si tu fuga fuera
sobre verdes caminos
y sobre las espumas,
y te vieran mis ojos,
seguirte yo sabría.
-
Yunan ressam Konstantinos Volanakis’in olum yildonumu (29 Haziran 1907)
The Inauguration of the Corinth Canal, 1893
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Volanakis.jpg
The Milkman, 1895 (National Gallery of Greece-Alexandros Soutzos Museum)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...e_milkman.jpeg
-
San-Antonio serisiyle taninan Fransiz yazar Frédéric (Charles Antoine) Dard'nin dogum yildonumu (29 Haziran 1921)
"Bilinen bir seydir, kadinlar umumi bir telefon kabinini isgal ettikleri zaman, konusmaktan bikmazlar! Pek tabiî, bu gibi hallerde disardaki kimselerin buyuk bir sabirla beklemeleri gerekir. Iste ben de tam on dakikadan beri bir tasra kasabasinin postahanesinde sabirla sirami bekliyor ve arada sirada posta memuru kiza sikayetci bakislar firlatiyordum. Hele sukur, kabindeki kadin konusmasini nihayet bitirebildi. Kabinin camlari buzluydu. Konusan kimsenin ne bicim bir sey oldugunu tayin edememis, ancak sesini duyabilmistim.
Tuhaf degil mi, kadinin carpik curpuk, cirkin bir sey olacagini saniyordum! Aldanmisim meger! Zira kadin otuz yaslarinda, sarisin ve mavi gozlu guzel mi guzel bir afetti! Boyle bir mahluk tasrada degil de Paris'te yasasaydi, kendisinde eksik olan bir seyi, yani giyinme zevkine sahip olmadiginiý gorur, dolayisiyle ihmalci olmaz ve boylece de bir kat daha guzellesebilirdi! Dolgun vucudunu saran siyah tayyorle icindeki beyaz bluzunu, belli ki Écho de la mode mecmuasinin abonesi bir tasra terzisi dikmisti..." Mezarcilar Da Olur
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"You have to have waited patiently outside a telephone booth occupied by a woman to really appreciate just how much the fairer sex likes to talk. I'd already been waiting my turn for a good ten minutes in that provincial post office that smelt of sadness, with only the sympathetic face of the switchboard girl to sustain me, when the lady in the booth finally ended the chatter she was paying for. As it was a booth with frosted glass, until that point I'd had only her voice to go on in forming an impression of her.
In reality, the person for whom I stood aside was a woman of around thirty, slim, blonde, with blue eyes that were slightly too large. If she had lived in Paris she would have possessed the thing she most lacked, namely a certain sense of elegance. The white blouse she wore, and especially her black suit, the work of some elderly dressmaker with a subscription to the Écho de la mode, deprived her figure of eight-tenths of its power..."
-
Sirp sair Vasko Popa’nin dogum yildonumu (29 Haziran 1922)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...e-the-game.jpg
Kapa bir gozunu
Gozetle kendi icini
Her kosene goz at
Gor ki ne tirnak var ne hirsiz
Ne de guguk kusu yumurtasi
Sonra obur gozunu kapa
Comel ve zipla
Zipla yuksege yuksege yuksege
Kendi tepene
Sonra butun agirliginla dus
Gunlerce dus derine derine derine
Ucurumunun dibine
Parcalanmaz da
Saglam kalkarsan
Oyuna baslarsin
-
Italyan yazar ve gazeteci Oriana Fallaci'nin dogum yildonumu (29 Haziran 1929)
https://i.pinimg.com/originals/75/6c...8a9aa4d298.jpg
"Yalnizca cok aglamis olanlar yasami tum guzelligi icinde algilayabilir, keyifle gulebilir. Aglamak kolay, gulmek guc."
"Bizim yarinimiz gelmemisti, belki de hic gelmeyecekti. Her zaman vaatlerle aldatilacaktik: Bir tesbihin taneleri gibi birbiri ardina dizili dus kirikliklariyla dolu yasamimizin cilesini cekmemize, yalanci avuntular, degersiz armaganlar, yarim yamalak rahatlamalar yardim edecekti sesimizi kistirip."
https://www.lavocedinewyork.com/wp-c...ia-620x360.jpg
"Il nostro domani non era giunto, e forse non sarebbe mai giunto. Avrebbero sempre continuato a imbrogliarci con le promesse: in un rosario di delusioni alleggerite da falsi sollievi, miserandi regali, pietose comodità per tenerci quieti."
"En azindan sunu ogrenmek de bir kazanctir; bir insanin bir baska insana, bir erkegin bir kadina ya da bir kadinin bir erkege duyabilecegi o gizemli cosku kadar kisi ozgurlugunu tehdit eden baska hicbir sey yok yeryuzunde.
Hicbir bag, zincir ya da demir parmaklik boylesine kesin bir kolelik icinde tutamaz seni, boylesine derin bir umursamazliga surukleyemez. Bu cosku adina kendini bir baskasina tumuyle vermekten kesinlikle kacinmalisin; kendi kendini, haklarini, onurunu dolayisiyla ozgurlugunu unutmak demek olur yoksa.
Suyun icinde cirpinan kopek gibi karaya ulasmaya calisir durursun bos yere; adini sevmek ve sevilmek koyduklari bu kiyi var olmadigindan horlanir, kucumsenir, dus kirikliklarina ugrarsin. Hicbiri olmasa bile durup dururken neden suya atladigini sorarsin kendine sonunda; kendi kendinden hosnutsuzluk, kendinde goremedigin bir seyi bir baskasinda bulma umudu mu?
Yalnizlik, ic SIKINTISI, derin sessizlikler korkusu mu? Birine sahip olmak birine ait olmak gereksinmesi mi? Kimileri icin butun bunlar ASKTIR iste." Dogmamis Cocuga Mektup
https://images-na.ssl-images-amazon....u%2B3aKi-L.jpg
“A qualcosa servì, dopotutto : a capire che nulla minaccia la tua libertà quanto il misterioso trasporto che una creatura prova verso un’altra creatura,ad esempio un uomo verso una donna, o una donna verso un uomo.
Non vi sono né cinghie né catene sbarre che costringano a una schiavitù più cieca, a un oblio altrettanto cieco dei tuoi diritti, della tua dignità, della tua libertà. Guai se ti regali a qualcuno in nome di quel trasporto.
Come un cane che annaspa nell’acqua cerchi invano di raggiungere una riva che non esiste, la riva che ha nome Amare ed Essere Amato, e finisci neutralizzato deriso deluso. Nel caso migliore finisci col chiederti cosa ti spinse a buttarti nell’acqua : lo scontento di te stesso, la speranza di trovare in un altro ciò che non vedevi in te stesso ?
La paura della solitudine, della noia, del silenzio ? Il bisogno di possedere ed essere posseduto ? Secondo alcuni è questo l’amore.”
-
Italyan aktor, oyun ve senaryo yazari, besteci Ettore (Pasquale Antonio) Petrolini’nin olum yildonumu (29 Haziran 1936)
http://www.massaiemoderne.com/massai...or_Collage.jpg
http://www.ecodelcinema.com/wp-conte...rolini-cop.jpg
-
Alman asilli Isvicreli ressam Paul Ernst Klee’nin olum yildonumu (29 Haziran 1940)
Natura (Still Life, 1940)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...atura_1940.jpg
https://qt.azureedge.net/resources/q...b61289a648.jpg
“Renk beni yakaladi; artik rengin pesinden kosma geregini duymuyorum. Her zaman icin beni yakaladigini biliyorum. Bu kutsal dakikanin anlami iste budur. Renk ile ben kaynastik. Ben Ressamim. / Die Farbe hat mich. Ich brauche nicht nach ihr zu haschen. Sie hat mich für immer, ich weiss das. Das ist der glücklichen Stunde Sinn: Ich und die Farbe sind eins. Ich bin Maler. / Il colore mi possiede. Non ho bisogno di tentare di afferrarlo. Mi possiede per sempre, lo sento. Questo è il senso dell'ora felice: io e il colore siamo tutt'uno. Sono pittore.”
-
Ingiliz hard rock grubu Deep Purple'in kurucu uyesi ve davulcusu Ian Anderson Paice'in dogum gunu (29 Haziran 1948)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Paice_2005.jpg
-
Amerikali kisa oyku yazari Breece D'J Pancake'in dogum yildonumu (29 Haziran 1952)
"...ulkemi bilmek istiyorum. ona dokunmak, onu gormek istedigim kadar onu tatmak, koklamak ve duymak istiyorum. Eger tarlalar tezek kokuyorsa bunu bilmek istiyorum. Eger herhangi bir dagindaki suyu tatliysa, ne kadar tatli oldugunu bilmek istiyorum. Ruzgarin otlardaki hisirtisini duymak ve agaclari savurmasini gormek istiyorum. Ama en cok tum bunlari hissetmek istiyorum. Ilk agizdan bilmek istiyorum. Greyhound sirketini, ya da cigerlerimde bayat klima havasini ya da kulaklarimda onceden kaydedilmis sesleri istemiyorum. Eger bir Amerikali olmam gerekiyorsa (ki oyleyim), kendi ulkemde kucumsenmek istemiyorum.
https://images-na.ssl-images-amazon....1.LZZZZZZZ.jpg
"…I want to know my country. I want to touch, taste, smell and hear as well as see this land. If it stinks of manure on the fields I want to know it. If the water on any given mountain is sweet I want to know just how sweet. I want to hear the wind in the grass as well as see it push the trees around. But most of all I want to feel all of these things. I want to know firsthand. I don’t want the Greyhound Company or any other pumping stale reconditioned air into my lungs or pre-recorded sound into my ears. If I have to be an American (and I do) I don’t want to be sold short on my own country."
-
Pink Floyd'un A Saucerful of Secrets'in 52.yili (29 Haziran 1968, EMI - Columbia -Tower Records)
https://static.raru.co.za/cover/2019...g?v=1556628446
-
Roger Moore, Lois Chiles ve Michael Lonsdale'in basrollerini paylastigi, 11. James Bond filmi Ay Harekati (Moonraker - Agente 007 - Moonraker: operazione spazio) 29 Haziran 1979'da Amerika'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...6,1000_AL_.jpg
-
Ispanyol sair Blas de Otero Muñoz'un olum yildonumu (29 Haziran 1979)
Tek bir sozcuk
gelmeyecek dudaklarima
gercekligi olmayan.
Tek bir hece
gerekli olmayan.
Yasadim
gormek icin
sozcuklerin
agacini, tanigi oldum
insanin, yaprak yaprak,
Yaktim butun teknelerini
ruzgarin.
Yerle bir ettim
dusleri,
yasayan sozcukler
ektim.
Biri olsun
cikmadi sozumden:
kokledim
soktum xikardim
sessizligi topraktan
gunesin alninda.
Sayilidir
gunlerim
bir,
iki,
dort
kitap sildi unutulmayi.
Ey kirlari,
ey daglarý, ey irmagi
Darro'nun: diri diri
yok edin beni.
Yukseltin
mavi doruklarina ulkemin
sesi.
Tek bir mazgal
kaldi bana
benimdir diyebilecegim.
Ey yitik hava
ey yitik deniz.
Gelip carpin
misralarima
ve yankilarim
ozgurlugun tadini
cikara cikara
https://diario.madrid.es/ciudadlinea...o-1000x624.jpg
Ni una palabra
brotará en mis labios
que no sea
verdad.
Ni una sílaba,
que no sea
necesaria.
Viví
para ver
el árbol
de las palabras, di
testimonio
del hombre, hoja a hoja.
Quemé las naves
del viento.
Destruí
los sueños, planté
palabras
vivas.
Ni una sola
sometí: desenterré
silencio, a pleno sol.
Mis días
están contados,
uno,
dos,
cuatro
libros borraron el olvido,
y paro de contar.
Oh campo,
oh monte, oh río
Darro: borradme
vivo.
Alzad,
cimas azules de mi patria,
la voz.
Hoy no tengo una almena
que pueda decir que es mía.
Oh aire,
oh mar perdidos. Romped
contra mi verso, resonad
libres.
-
Italyan ressam Carlo Domenici’nin olum yildonumu (29 Haziran 1981)
En Plein Air (Al di Fuori, XX sec.
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._Plein_Air.jpg
Contadini con buoi, 1940
https://media.mutualart.com/Images/2...1e90052f3.Jpeg
-
Avustralyali ressam Sir George Russell Drysdale’in olum yildonumu (29 Haziran 1981)
Sunday evening, 1941
https://media.artgallery.nsw.gov.au/...217%23%23S.jpg
Group of Aboriginal people, 1953
https://media.artgallery.nsw.gov.au/...tail01%23S.jpg
-
Bruce Springsteen, Dancing In the Dark'in muzik videosunu 29 Haziran 1984'de Minnesota, St. Paul'de verdigi konserde cekti. Bruce, kendisiyle dans etmesi icin 19 yasindaki Courtney Cox'u sahneye cikardi.
https://gifimage.net/wp-content/uplo...een-gif-11.gif
-
Jim Pattison, 29 Haziran 1985'te John Lennon'a ait olan ozel boyali Rolls-Royce Phantom V limuzini 2,229,000 dolara satin aldi. Acik artirma satis fiyati Sotheby'nin ilk tahmininin 10 katiydi.
https://www.rollingstone.com/wp-cont...6cf2885eff.jpg
-
Amerikali hard rock grubu Great White, 3.studyo albumu Once Bitten’i 29 Haziran 1987’de Capitol Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://images.genius.com/1692cb609e...000x1000x1.jpg
-
Eddie Murphy, Paul Bates ve Garcelle Beauvais’nin basrollerini paylastigi romantik komedi Amerika Ruyasi (Coming to America - Il principe cerca moglie) 29 Haziran 1988’de vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...5,1000_AL_.jpg
-
Fransiz sosyolog, entelektuel ve felsefeci Henri Lefebvre'in olum yildonumu (29 Haziran 1991)
"Sahte bir dunya kesfediyoruz: Oncelikle bu bir dunya olmadigi icin ve kendini gercek gibi gosterdigi icin ve gercegin yerine tersini ikame ederek gercegi yakindan takip ettigi icin sahtedir. Ornegin, gercek mutsuzlugun yerine mutluluk kurgulari koyarak, gercek mutluluk ihtiyacina kurguyla cevap vererek bunu yapar. Ya da igrenc mutsuzlugun yerine dramatik bir mutluluk koyar. Ve bu boyle devam eder. Bircok filmin, basinin, tiyatronun, muzikholun buyuk bolumunun, genis bir bos vakit sektorunun 'dunya'si budur."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"What we find is a false world: firstly because it is not a world, and because it presents itself as true, and because it mimics real life closely in order to replace the real by its opposite; by replacing real unhappiness by fictions of happiness, for example – by offering a fiction in response to the real need for happiness – and so on. This is the ‘world’ of most films, most of the press, the theatre, the music hall: of a large sector of leisure activities."