-
12 büyük ekonominin toplam GSMH'sine 70 trilyon dolar desek, şu anki paranın el değiştirme hızı ise 70 : 80 = 0.9 oluyor. Demek ki son 10-12 yıl içinde paranın el değiştirme hızı 1.5 den 0.9'a düşerken yani velositesi %40 düşerken, toplam para arzı 40 trilyon dolardan 80 trilyon dolara çıkarak %100 artmış. Özetle; tüm dünya piyasaları paraya ve likiditeye boğulmuş ama bu paralar harcamaya gitmemiş, tam tersine büyük çoğunluğu menkul kıymetler piyasasına (tahvil bono borsa) girmiş. Özellikle ABD borsalarının son 12 yılda roket gibi çıkmış olması zaten bunu teyit ediyor.
-
Devam edeyim: En başta FED olmak üzere AMB, Çin MB, Japonya MB, İngiltere Kanada Avustralya MB'leri tam gaz piyasaları fonlamaya devam ediyorlar ve etmeye de devam edecekler. Trilyon dolarlar havada uçuşuyor. Demek ki şu anda 80 trilyon dolar olan M2 (para arzı) yakında 100 trilyon doları aşacak. GSMH'ler önümüzdeki bir kaç çeyrek daralacağı için küresel GSMH 6 ayda %10'a yakın bir daralma yaşayabilir. Bu da paranın el değiştirme hızının şu anki 0.9'dan 0.6'ya düşeceği anlamına gelir. 12 yıl önce 1.5 olan velosite (paranın el değiştirme hızı) yakında 0.6'ya (60 : 100=0.6) düşmüş olacak.
-
Piyasalarda o kadar likidite varken velositenin düşmeye devam ediyor olması; tüketicilerin hala tüketim eğiliminde olmaması yüzünden kaynaklanacak çünkü dünyanın her yerinde millet harcama yerine geçim derdinde, ay sonun nasıl getireceğiz diye düşünüp duruyor. M2 para arzı roketleyecek ama M2V velosite (paranın el değiştirme hızı) tarihi diplere yönelecek.
-
Buradan tek bir sonuç çıkıyor: Menkul kıymetler piyasası (tahvil bono borsa) anormal seviyelere çıkacak olan küresel likidite için tek adres olacaktır. Özellikle de borsalar burada ön plana çıkıyor zira tahvil/bono piyasalarının yıllık getirileri hemen hemen sıfırdır. Bu şartlar altında da borsaların yeni zirvelere çıkması gerekiyor. Şerlok Holms'ün nasıl mantık yürütüyorsa ben de aynisini yapıyorum burada. Tüm olasılıkları eledikten sonra geriye kalan ne kadar saçma gözükse de gerçeğin ta kendisi olmak zorundadır.
-
Makro takılmaktan kastım işte bu idi. Financial Times'da dikkatimi çeken ve çok önemli bulduğum yukarıdaki haberi analiz edip menkul kıymet piyasalarına olası etkilerini analiz etmiş oldum böylece. Bana katılırsınız veya katılmazsınız, onu paşa keyfiniz bilir.
-
HALKB hakkında şu beklentilerimin de altını çizeyim:
1) Önümüzdeki bir kaç ay boyunca bu hissede ciddi bir momentum (özellikle de yukarı yönlü) göreceğimizi sanmıyorum. Hem mevcut krizin etkisiyle hem de ABD'deki yargı süreci yüzünden bir kaç ay daha hisse baskı altında kalmaya devam eder diye düşünüyorum.
-
2) Öte yandan ABD'deki yargılamanın hızlı türden olacak olması avantajdır. Demek ki mahkemeden karar çıkması uzun sürmeyecek. Bu da hisse üzerindeki ABD kaynaklı belirsizliğin son aşamasına gelindiğini söylüyor.
-
3) Her ne hikmetse, bizim gözlerimizi yaşartan bir öngörüde bulunmuş HSBC. 2021 sonunu baz alarak yayınladıkları rasyolardan (0.16 PDDD, 1.5 FK) hareket edersem 2020 ve 2021 net kâr rakamları sırasıyla 3.5 ve 4.5 milyar tl civarında oluşacak. Özkaynaklarımız (defter değerimiz) da 2 yılda 8 milyar tl artarak 40 milyar tl ye (32+3.5+4.5=40) ulaşacakmış. Dilerim İngiliz banka analistimiz haklı çıkar ve bu kâr rakamları ile 2021 sonu itibariyle 40 milyar tl lik DD'ye ulaşılır.