-
Ingiliz sair Wilfred Owen’in dogum yildonumu (18 Mart 1893)
https://knowingchristie.files.wordpr...cf427bd467.jpg
Iki buklum, cuval giymiþ yasli dilenciler gibi,
Carpik bacakli, acuzeler gibi oksurerek, kufurlerle gectik icinden camurun
Basimiza musallat olan roketlere sirtimiza cevirene kadar
Ve uzaktaki cadirlarimiza dogru yurumeye basladik yorgun.
Adamlar yururken uyukluyordu. Bircogu botlarini kaybetmis
Ama topallamaya devam ettiler, kan-nalli. Hepsi sakatlandi; hepsi kor;
Yorgunluktan sarhos; arkalarýnda patlayan yorgun, kendilerinden ustun cikmis
mermi kovanlarinin ugultularina bile sagir.
GAZ! Gaz! Acele edin, cocuklar! – El yordamiyla o sakar gaz maskelerini
Takmanin mutlulugu tam zamaninda;
Ama hala bagirip tokezliyordu biri,
Atesin ya da kirecin icinde bocalayan bir adam gibi bosuna…
Icinden los, dumanli camlarin ve yesil isigin,
Yesil bir denizin dibindeymisim gibi, gordum onu bogulurken.
Butun ruyalarimda, onunde caresiz bakislarimin,
Bana dogru atiliyor, oluk-oluk, tikaniyor, boguluyor.
Bazi duman-alti ruyalarda, yuruyebilseydiniz siz de
Onu icine firlattigimiz vagonun arkasindan,
Ve izleyebilseydiniz debelenen beyaz gozlerini yuzunde,
Sarkmis suratini, sanki bikmis bir seytan gunahlardan;
Duyabilseydiniz, her sarsilisinda, oluk oluk gelen kani
Kopukle tahrip edilmis cigerlerinden,
Kanser gibi mustehcen, gevisi kadar aci
Masum dillerdeki hakir, dermansiz yaralarin,
Dostum, bunca keyifle soyleyemezdiniz,
Umutsuz bir zafere heves eden cocuklara
O eski yalani: “Tatli ve Sereflidir
Olmek Vatanin Icin.”
(Dulce et Decorum est Pro Patria Mori)
-
Avusturya-Macaristanli Besteci Arnold Schoenberg’in yayli calgilar icin besteledigi en buyuk eseri Verklärte Nacht (Degisen Gece - Transfigured Night) ilk performansini 18 Mart 1902’de Wiener Musikverein’da gerceklestirdi.
https://img.cdandlp.com/2013/01/imgL/115814095.jpg
-
Amerikali siyasal roman yazari Richard Condonin dogum yildonumu (18 Mart 1915)
“Ustelik siradan teroristler degil, muhalif uluslarin gizli ittifaklarindan gelecek. Hepsi de bu tek dunyaci Jordan'dan cesaret aliyor. Insanlarýn ozde iyi olduguna ve bizim gucumuzun utanc verici ya da seytani olduguna veya asla kullanilmamasi gerektigine inanan Jordan'dan. Sakin yanilmayin, Amerikan halki dehset icinde. Onlar felaketin yaklastigini biliyor. Hissediyorlar! Ya onlara ayni palavralari yutturmaya calisiriz ya da onlari silahlandiririz. Genc, enerjik bir baskan yardimcisiyla silahlandirabiliriz. Onlara cosku, enerji, yurekli bir savas kahramani verebiliriz! O yurek ki, col karanliginda dusman atesinde dovulmus, Amerikalilarin yasamlari tehlike icindeyken!”
https://mysteriouseats.files.wordpre...ondon-cov_.gif
“And it's not from random terrorists, but from covert alliances of disaffected nations who've all been made bold by this kind of Jordan one-worlder who believes that human beings are essentially good and that our powers are somehow, I don't know, shameful or evil and never to be used. Make no mistake. The American people are terrified. They know something's coming. They can feel it. And we can either shovel them the same old shit and call it sugar or we can arm them. We can arm them with a young, vibrant Vice President. We can give them heat, energy! Give them a war hero with heart, forged by enemy fire in the desert! In the dark! When American lives hung in the balance!”
-
-
Alman roman ve deneme yazari, edebiyat elestirmen Christa Wolf’un dogum yildonumu (18 Mart 1929)
“Bu Roket ve bombalar, icinde yasadigimiz medeniyetin tesadufen urettiði urunler degildir.Kendi sonunu bu denli titizlikle planlayan ve bunun icin gerekli zemini hazirlayan bir medeniyet hastadir, buyuk bir ihtimalle beyninden rahatsizdir, belki de olumcul derecede hastadir.“ Kassandra
http://www.suhrkamp.de/cover/640/18921.jpg
“Diese Raketen, diese Bomben sind kein Zufallsprodukt dieser Zivilisation.Wenn diese Zivilisation imstande war, ihren eigenen Untergang derartig zu planen und vorzubereiten, sich die Mittel dafür zu beschaffen unter solch furchtbaren Opfern, dann ist sie krank, wahrscheinlich geisteskrank, vielleicht todkrank.”
-
Amerikali roman ve oyku yazari, sair, sanat ve edebiyat elestirmeni John Updike’in dogum yildonumu (18 Mart 1932)
“Guzel bir gundu. Gunesli. Butun Haziran ayi boyunca parlak gunes Maple’larin dramiyla dalga gecmisti sanki –isiktan gozleri kamasmis konusmalari, gunes isinlarinin dalga dalga aydinlattigi yesil tonlari ustunde kivrilarak ilerlemisti; miriltilarla cevrelenmis uzgun benlikleri Doga’daki yegane lekeler gibiydi. Genellikle yilin bu zamanlarinda coktan bronzlasmis olurlardi, ama bir yil Ingiltere’de kalan kizlarini havaalanindan almaya gittiklerinde neredeyse onun kadar solgundu yuzleri, ama Judith, kendini anavataninin zengin isigina kaptirdigindan bunu fark etmedi. Her seyi anlatarak eve donus sevincini kizlarinin kursaginda birakmak istemediler. Kapali pencerelerinin ardinda dunya onlardan habersiz her yil oldugu gibi kendini yenilerken, onlar kahve, alkollu kokteyller ya da Cointreau esliginde yaptiklari gri sohbetlerinin akisi icinde birkac gun beklemeyi, kizlarinin yol yorgunlugunu ustunden atmasina firsat vermeyi kararlastirmislardi. Richard Paskalya tatilinde evden ayrilmayi dusunmustu; Joan ise en azindan dort cocuklarinin da gelmesini beklemeleri gerektiginde israr etmisti. Cocuklar tum sinavlarini gecmis olacakti; bunu ailece kutlarlardi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1I9e3bLYsL.jpg
“The day was fair. Brilliant. All that June the weather had mocked the Maples’ internal misery with solid sunlight – golden shafts and cascades of green in which their conversations had wormed unseeing, their sad murmuring selves the only stain in Nature. Usually by this time of the year they had acquired tans; but when they met their elder daughter’s plane on her return from a year in England they were almost as pale as she, though Judith was too dazzled by the sunny opulent jumble of her native land to notice. They did not spoil her homecoming by telling her immediately. Wait a few days, let her recover from jet lag, had been one of their formulations, in that string of gray dialogues - over coffee, over cocktails, over Cointreau – that had shaped the strategy of their dissolution, while the earth performed its annual stunt of renewal unnoticed beyond their closed windows. Richard had thought to leave at Easter; Joan had insisted they wait until the four children were at last assembled, with all exams passed and ceremonies attended.”
http://izquotes.com/quotes-pictures/...ike-189023.jpg
“En siradan bir eylem bile, eger onu yapan, daha iyisini yapma cabasý icine girerse, yaratýciliga donusur.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...-30-1-0197.jpg
“Eger bir insan cocuklarla gecinemezse, insan olmaktan cikar, tum gayesi yemek ve para kazanmak olan bir makineye donusur.”
https://i3.wp.com/lh3.googleusercont...As/s0/0159.jpg
Her seyden once, sonuncusu disinda her an hayatta kaliriz.”
-
Kanadali roman yazari Joy Fielding’in dogum gunu (18 Mart 1945)
“Kendimi yeniden tam anlamiyla normal hissetmemin ne kadar surecegine, bir daha normal hissedip hissetmeyecegime, bir erkegin dokunusundan haz almaya baslamamin, diger insanlara guven duymamin ne kadar surecegine dair hicbir fikrim yok. Katetmem gereken uzun bir yol oldugunu biliyorum. Elizabeth Gordon ve ben bunun uzerinde calismaya devam edecegiz.”
https://images.gr-assets.com/books/1...l/22694047.jpg
“I have no idea how long it will be before I feel truly normal again, if ever, before I'll be able to experience pleasure at a man's touch, to trust others. I know I have a long way to go. Elizabeth Gordon and I will keep working on it.”
“Ruyamda gozlerden uzakta cicek acmis fundalarla cevrili zumrut yesili bir goletin icinde ciplak yuzuyordum. Basimi arkaya dogru kaldirmistim, gunesin sicakligini yuzumde hissediyordum, temiz su boynuma soguk soguk vuruyordu.”
https://vorablesen.s3-eu-west-1.amaz...f5dca61ef4.jpg
“In my dream, I'm skinny-dipping in a secluded emerald green pond surrounded by flowering shrubs.I put my head back, feel the sun warm on my face, the fresh water cold against my neck.”
-
Amerikalý yazari Louis Bromfield’in olum yildonumu (18 Mart 1956)
https://bloximages.newyork1.vip.town...ize=1200%2C623
“Mutluluk garip bir seydir. Onu hicbir zaman tatmamis olan insanlar, belki gercekten mutsuz degildirler. / Happiness is an odd thing. Perhaps people who have never known it are not really unhappy.”