Originally Posted by
virtue
Bizim ülke özelinde en ağır ve adaletsiz biçimi yaşanıyor olsa da aslında tüm ülkelerde benzer bir sorun var.
ABD ve gelişmiş ülkeler tüm dünyadaki IQ seviyesi yüksek kişileri topluyor ve bunların yarattığı refah ile bu döngü şeklinde devam ediyor.
Ta ki Çin in 1990 ların başında her yıl milyonlarca başarılı kişiyi lisans, master ve doktora eğitimi için gelişmiş ülkelere göndermelerine kadar.
Ben de aynı yıl İngiltere de master yapıyordum. Üniversitelerde her bölümden inanılmaz sayıda Çinli vardı.
İşte bu Çinliler 2020 lere gelindiğinde Çin i üretim, ihracat ve teknolojide lider konumuna yükselttiler.
Biz hala doktorlara, öğretim elemanlarına ,öğretmenlere şu maaş çok diye tartışaduralım.
Biz 90 bin camiide görevli imam ve müeezzinle kalkınamayız.
Ülkenin onyıllardır bütçesi savunma, iç güvenlik ve diyanete akar.
Bir de ümmet aşkına her 20 yılda ülkeye nüfus artışından dolayı katılan 25-30 milyon kişiyi doyurmak için yapılan harcamalara...
Ülke 2000 lerin başındaki gibi 60 milyonda kalıp Argeye, teknoloji yatırımına, insan yetiştirmeye para harcasa şu an;
1- AB üyesiydik.
2-Dünya ekonomisinde ilk ona girmiştik.
3-Milli gelir kişi başı en az 25 bin dolar olurdu.
Ancak 3 çocuk + ümmet kardeşliği safsatası ile sadece her 10 yılda ekonomik kriz yaşayan ülke olduk.
Bu tesadüfen midir?
Elbette hayır. Kendi vatandaşlarımıza cennet kıyılarımızı (verilen sefalet ücretleri ile) bir anlamda yasaklayıp ürettikleri malların pazarı olduğumuz ülkenin vatandaşlarına açtık.
Ülkede yetişen en iyi kalite sebze, meyva ve kuruyemişi iç pazara bile sokmadan Avrupaya yolladık.
Yani kendi topraklarımızda gönüllü marabalık yaptık.
Bununla da gurur duyduk.