TL bir iluzyondur.. Finansal piyasalarda huzur olmaz.. Huzur paraya olan bagimliligimizi mumkun oldugu kadar azaltmaktan gecer. Acgozluluk ebedi bir koleliktir... Dudu MS 2021
Printable View
TL bir iluzyondur.. Finansal piyasalarda huzur olmaz.. Huzur paraya olan bagimliligimizi mumkun oldugu kadar azaltmaktan gecer. Acgozluluk ebedi bir koleliktir... Dudu MS 2021
Piyasamız tamamen sürü mantığı ile hareket ediyor. Nerede bir halka arz var, nerede bir aşırı değerleme var piyasada kim var kim yok oralarda. Borsamızda tüpraş, petkim, ereğli, froto, toaso vb alanında dev firmalar var ve bir daha böyle firmaların halka arzı mümkün olmayan bir piyasa var. Ama ilginç bir şekilde o küçük ve sürekliliği olup olmayacağı bile belli olmayan firmalar 50/60 fk, milyar TL lik PD lerle işlem görüyor. Şaşkınlık ile izlemeye devam ediyorum.
Evet..deneyimli bir abiden, güzel bir hayat öğüdü.
Adam, para kazanarak, çok para kazanarak, sonra mutlu olacağını, rahata ereceğini düşünüyor...sanki çok para sahipleri çok mutlu, çok huzurlu, çok rahat.
Bu başlığın temel felsefesi de buna dayanıyor...önce iyi tasarruf et, yani fazla para harcama, çok para harcayıp, çok kazanmaya çalışacağına, az para harcayıp, paraya olan ihtiyacını azalt.
Tabii ki, bu işin de bir sınırı var..illa ki, temel bir hayat kalitesi için gerekli miktarlar var, benim dediğim bu ihiyaç listesini abartmamak lazım.
Yatırımı da böyle düşünmek lazım, uyku kaçırmayan, bir gün %10 kazandırıp, ertesi gün %5 kaybettirmeyen, nispeten dengei bir portföy.
Hedef, resmi enflasyonun %10-15, gayri resm enflasyonun %20-25 olduğu yerde...yıllık ortalama %35-45 arası bir kazanç olmalı..bunu sağlamaya yönelik bir yatırım planı yapmak lazım...sonrasında hayat çok daha rahat, çok daha stressiz olacaktır...mümkünse, toprakla, bitkilerle, hayvanlarla..doğayla daha çok vakit geçirmek lazım.
"2020 takvim yılına ait yıllık gelir vergisi beyannamesi 1 - 31 Mart 2021 tarihleri arasında verilecektir."
borsa yatırımcılarının dikkat etmesi gereken bir konu. gelir idaresi başkanlığı konuyla ilgili bir rehber hazırlamış durumda.
https://www.gib.gov.tr/sites/default...radirehber.pdf
Sn.yukselc nin topiğinden kopyaladım.
"Bu başlığın temel felsefesi de buna dayanıyor...önce iyi tasarruf et, yani fazla para harcama, çok para harcayıp, çok kazanmaya çalışacağına, az para harcayıp, paraya olan ihtiyacını azalt."
Cok guzel ozetlemissiniz Sn Hocam. Su meshur, mutevazi devlet baskaninin da benzer bir sozu vardi; "Satin aldiginiz sey icin odediginiz, aslinda para degil, o parayi kazanmak icin harcadiginiz zamandir."
Ama birikim yada tasarruf yapacam diye de hayati iskalamamak lazim sanirim. Burada bazen ekstrem yazilar goruyorum. Cocuklar ve aile ile zaman gecirmenin maddi bir karsiligi yok. Ama bazen biz, cocuklar icin yatirim yapacaz diye, onlarla oyun oynamamiz gereken zamani calismakla gecirebiliyoruz. Unutmayin, o cocuk bir daha o yasinda olmayacak. Ben sahsen, bir baba olarak cocuklarim icin yatirim yapmam gerektigini dusunmuyorum. Onlari yaratan, riziklarini da verecektir. Bana dusen, onlara guzel bir egitim ve aile terbiyesi vermektir. Zaten saglam bir karakteri ve iyi bir egitimi olan insanlar da hayatlarinda basariya daha kolay ulasabiliyorlar. Basariyi sadece maddi acidan degerlendirmeyin lutfen..
Yani, ileride mutlu olacaz diye bugunku mutlulugunuzu ertelemeyin genc forumdaslarim. Kasagi'yi hatirlayin, yarina kim ole kim kala...
Vesselam...
Hemen konuşmayı tekrar koyalım.
https://m.youtube.com/watch?v=BGFpeHhJxHw
Minimalizmle devam edelim. Temel soru şu bir seneden fazla süreyle kullanmadığınız bir eşyaya gerçekten ihtiyacınız var mı ? (İkinci çocuğu düşünmüyorsanız :) )
https://www.google.com.tr/amp/s/amp....m/haber/538830
Hayattaki gereksiz detaylardan kurtulun.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Optimizasyon konusunda çok kafa yorunca, her konuya bu gözle bakıyorsun. Mesela Çocuk sayısı ne olmalı, bence optimum sayı 2....hem çocuk bir kardeşle büyüyor, hem aile tek çocuğa bağlanıp fazla sıkmıyor çocuğu. Ayrıca nüfusta azalmamış oluyor, uzun vade sürdürülebilir bir sayı, öte yandan aldığın bir arabayı, mobilyayı,kıyafeti vs ikinci çocuk da kullanabiliyor. Ama üçüncü çocuk muhtemelen önceki eşyaları yıprandığından-hem de çok demode olup eskidiğinden kullanamıyor.
Bu nedenle ideal çocuk sayısı 2 diyorum ben🙂
Aynen katılıyorum. Ama olabiliyorsa, çocuklara birer ev bırakmak da onları hayata 3-0 önde başlatacaktır. 20 li yaşlarda kira derdi olmadan iş hayatına başlamak, pek çok konuda daha özgür ve idealleri doğrultusunda ilerlemelerinde yardımcı olacaktır.
20 sene önce iyi bir işte çalışan rahatlıkla 5-10 sene birikimle tek başına ev alabiliyordu. Şimdi birikim yapmak çok zorlaştı, belki karı-koca en az 15 yıl birikim yapmak lazım bir ev için.
Aksekili avukat bir komşum vardı...(Kayselilerden bir gömlek üstün!)
Anlatıyor , ''oğlum, Robert'i bitir sana ödül olarak araba alıcam dedim''
Çocuk bitiriyor, '' hadi baba diyor''...
Baba caymak istiyor ama nasıl yapıcak ?
Bir müvekiline konuyu açıyor..
'' sakın ha alma ... herşeyini sen alırsan; o , kendi başarısı ile kendine alacak birşey bırakmıyorsun!''
ve almıyor... çocuk küsüyor falan.
Şimdi çocuk ABD'de bankacı ve babasına ''o gün yaptığın doğruydu'' diyor
Kötü niyetle mücadele edemezsiniz. Gelin veya damat evi beğenmez. Mevcut ev yerine krediye sokup yeni ev aldırır.
Ama imkan olsa kuzey ülkelerindeki gibi çocuğun kendinden ödün vermeden, hayatı pas geçmeden yaşamasını sağlayabilmek gerekiyor. Bunu devlet yapamıyorsa imkanınız varsa siz yapacaksınız.
bunun için ya geri ödenmek üzere borç vereceksiniz. Bu hoşunuza gitmiyorsa ev kredisinin ana para değil ama faiz kısmına aylık destek olacaksınız. Benim aklıma gelen yegane çözüm bu.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Ben olabiliyorsa böyle bir güzellik yapılabilir diyorum. Tapu vs tabii ki vermem, buna güvenmemesi için önceden de bir imada bulunmam.
Şu an büyük oğlum lgs ye hazırlanıyor, yeri geliyor bire bir bir şeyler anlatıyorum. Çalışma programını takip ediyorum, beraber vakit geçirmeye çalışıyoruz. Verebileceğim en büyük hediye, bırakabileceğim en büyük miras bunlar bence...kurumsal hayata erken veda etmemin en büyük motivasyonlarından biriydi bu...çocuklarla, daha yakından ilgilenebilmek, özellikle eğitimleri ile daha yakından ilgilenebilmek.
Bu arada 3,5 yıl oldu vedam...işten ayrıldım, hemen sonra annemde romatizmal bir hastalık baş gösterdi. Aylarca çocuk bakar gibi ilgilendim, iş hayatım devam etseydi bu şekilde ilgilenemezdim.
Büyük çocuğa sabah sordum, nasıl gidiyor, memnun musun benden dedim...3 yıldır çok iyi dedi...işten ayrıldıktan sonra ilişkimiz düzelmiş yani...ayrılma öncesi daha agresiftim, ister istemez eve çocuklara yansıtıyordum stresi...şimdi küçük çocukla ilgilenişimi görüyor, büyük çocuk “baba, kardeşimle bir haftada ilgilendiğin kadar benimle bir dönemde ancak o kadar ilgilenirdin†dedi.
Neyse, geriye dönüp baktığımda, pek çok açıdan çok iyi bir karar olmuş diyorum.
Sayın fresky, aslında dogal düşünülürse çocuklara gelecek bırakmak kavramı saçma. bizi buna mecbur eden, dünyanın parsellenmiş oldugu ve dünyada parsele sahip olanların gelecek kaygısının olmadıgı, ancak dünyada herhangi bir parsele sahip olmayanların çocuklarının gelecegi endişesi taşıdığıdır. Aslında şehirleşme, insanların kimseye muhtaç olmadan yaşamını idame ettirebilme yetenegine sahip parsellerini terkedip, şehirlerdeki parsel sahiplerinin kucagına düşmesi olarak özetlenebilir. özellikle kucagına düşmek diyiyorum, çünkü şehirlerde parselere sahip olanlar yeni gelenlerin ömürleri boyunca ya kiracı ya da borç ödeyerek kendilerini beslemelerini saglamışlardır. bu gün aylık ortama maaşlarla bir kişi şehirde bir parsel sahibine bir ömür boyu çalışarak ancak ancak barınacak bir yer sahibi olabilmektedir. oysa şimdi hemen tersine göç tetiklense şehirlerdeki toprak fiyatları bir anda satın alınabilir fiyatlara düşer. tabi bu arada kırsalda para etmeyen arazi fiyatları da yukarıya roketler. Nitekim pandemi etkisi ile kırsala dönüşte kıpırdama olunca, tarım arazisinin dönümü 2-5bintl aralığından 15-50bin tl aralığına yükseldi. O zaman soru şu? her ne olursa olsun uyanıklar bir şekilde diğer insanların sırtından hiç inmeyecektir ta ki, insan nüfüsunun düşüp toprak degersizleşinceye kadar.
Herkesin beklentisi, planı gelir seviyesi ve hayata bakışına göredir.
Şahsen benim yatırım kısmında iki temel yaklaşımım var.
Öncelikli olarak temel felsefem "devletten birşey bekleme" olduğundan çalışamayacak duruma gelirsem geçimimi sağlayacak bir gelirim olsun.
İkinci olarak da çocuklara iyi bir eğitim aldıra bilirsem ne mutlu bana.
Belki yurtdışında bi üniversite, master falan... İyi eğitim onlar için iyi bir sermaye olur zaten. SM-A715F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Sayin Emekli2 Hocam,
Sanirim hepimiz asagi yukari ayni seyleri dusunuyoruz, belli bir yas grubunda olan dostlarimizi kasdettim. Yeni nesil dostlarimiz belki bizim muhabbetlerimize biraz uzak kalabilir.
Ben cok dargelirli bir ailede, kisitli imkanlarla buyudum. Daha iyi imkanlari olan cocukluk arkadaslarimin hicbirisi, bildigim kadariyla, kendilerine aileden bir iki daire kalanlar da dahil, bizim hayatimizdan daha iyi bir yasam surmuyorlar su anda. Buna binaen, rizk Cenab-i Hak'kin garantisi altindadir diyorum. Cocuk hazir bulunca muhtemelen kiymetini bilemiyor.
Bizim iki buyuk cocuk okurken calisiyorlardi da. Onlara kefil oldugumuz ve odeme imkanlari oluncaya kadar aylik taksitlerini odedigimiz arabalara bakisi ve sorumluluklari cok farkliydi. Ama en kucuk, resmen arabayi hor kullandi, sagina soluna dikkat etmedi. Bedava geldi, keyfini sureyim dedi. Cunku pandemide is bulamadi, biz de cok zorlamadik ve imkanimiz olcusunde odemelere devam ettik. (Bu arada, cogunuz bilir, araba almak buyuk bir servet gerektirmiyor burada. Kredi history niz iyiyse, pesinat bile vermeden istediginiz arabayi alip cikiyorsunuz. Yani bir zenginlik olcusu olarak degerlendirilmesin araba sahibi olmak...)
Tabii ki her cocuk ayni degildir. Ama bazen dusunuyorum da, belki o kadar caresiz olmasaydim o donemde, okullarima ve egitimime bu kadar simsiki sarilmayacaktim. Zengin akrabalarimda da benzer bir durumu gordum. Cocuklarina daire ve isyeri verdiler, ama o cocuk hic kendisini zorlamadi, kardesi de oyle oldu. Ikisi de gitti, memur oldu. Koskoca dukkan, isyeri vs yi kiracilara verdiler teyzemler. Halbuki biz kurus hesabi yaparken, kuzenim cebinde cuzdan dolusu kagit parayla dolasirdi. Kaliteli bir akrabadir, iyidir, o farkli bir mesele. Ama kendisini gelistirmek zorunda hissetmedi, cunku aileden epeyce bir serveti kalacakti nasil olsa...
Ozetle, cocuklarimizla kaliteli zaman gecirmek ve onlara iyi bir egitim saglamak en buyuk onceligimiz olmali. Bu en kalin kirmizi cizgimiz olduktan sonra, gerisi herkesin keyfine gore bilecegi bir is sanirim. Ama ille de egitim, ille de kulturel birikim diyorum.
Vesselam...
çoktandır gördüğüm bir şey var özellikle gayrı menkul ama tüm alanlara sirayet etmiş durumda...
bir ev bakıyordum ve memleketimde bir kasaba bozması ( kesinlikle deniz kenarı değil hiçbir özelliği olmayan bir yer) ilçede fiyatlar biraz yüksek geldi emlakçıya sordum abi fiyatlar çok yükseldi ederi bu deyince Ankarada aynı fiyatı kabul ederseniz takas yapabilirim dedim ... sonra itiraf geldi aslında ilçede o para yokmuş ama biz dışarıdakiler bu hale getiriyormuşuz... ev alanlara çevremde kira kriterlerinden söz ettiğimde ise sanki aldıkları evi kıskanıyormuşum muamelesi yapmaya başladılar tabii ki Türkiyede 100 yıllık kira bedeli ile ev sahibi olup dengeli davrandıklarını düşünüyorlarsa bana ne... emlakta son faizler bir garabet ortaya çıkardı. aşırı şişik fiyatlar ve satılamayan evler...
Ankarada her apartmanda bir daire ya satılık ya kiralık ve çoğunlukla aylardır satılmıyor ve kiralanmıyor... köylerde bile yıkıntıları nostaljik diye kakalamaya çalışan köylü ve emlakçı kurnazlarımız var...
pazarda alışverişi seviyorum pazarcıların haline üzüldüğüm için ya da mahalle esnafına oralardan alışveriş yapmaya çalışıyorum ama maalesef pazarcı abi markette şu kadar diyor tabii ki markette ucuz olan fiyatlar değil pahalı olanlar kriter olunca birbirlerini tetikliyorlar. tıpkı yumurta ve yağ fiyatlarında olduğu gibi. her zaman alışveriş yaptığım bir köylü bir şeyler söyleyince ona market fiyatlarının daha düşük olduğunu ve onların maliyetlerinin daha yüksek olduğunu bu gidişle oralardan alışverişe zorlandığımızı söyleyerek biraz serzenişte bulundum ama tabii ki kendime söyledim...
piyasalarda müthiş dengesizlikler var ve fiyatları bilmeden alışveriş yapmamanızı hatırlatmak istiyorum. bir de bilenlere sormak istiyorum bu emlak fiyatları dengelenebilecek mi?
İstanbul'da muazzam bir emlak stoğu oluşmuş, bazı illerde de benzer durumlar olabilir. Ancak bu gayrimenkullere faizlerin bu kadar yüksek olduğu ortamda talep olmasa da fiyatlar düşmüyor, bilakis sürekli artış eğilimi var. Nedeni de herkeste TL için negatif bir algı oluşması. Paramıza güven maalesef geçmişteki dönemlere dönmeye başladı.
Ben emlakta ki durumun arkasında dediğim gibi paraya güvensizlik ve artan enflasyon var diye düşünüyorum.
Bence tr için en uygun oranlama asgari ücrete göre yapılan oranlama.
Alacağım evi, arabayı,kirayı hatta maaşımı bile asgari ücrete göre oranlarım.
Enflasyon aranıda muhtemelen asgari ücret artış oranına yakınsar.
SM-A505F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Gelir artmazsa kiralar artamaz..
Geliri olmayan adam kirayi odeyemez..
En dogru kira odenebilecek kiradir..
Fiyatlar artar ama kira artmazsa gm bir alternatif yatirim araci olmaktan cikar..
Asgari ucret onemli bir gostergedir..
Bir de buyuk dusunur Tebernus der ki: eurobond getirileri ile kira carpanlarini karsilastirmak gerekir..
Bugun 2029 gosterge eurobondun getirisi %6.135 ise ve siz bu getiriye razi olup eurobond aliyorsaniz paranizi geri alma sureniz
(100/6.135) 16 yildir..
Yatirim icin kira carpani 16 yili gecmeyen gm bulmaniz gerekir, kaldi ki kiralar ilerleyen senelerde dusebilir de oysa eurobondda bu getiri sabittir..
Bu nedenle biraz daha guvenlik marji birakip 13-14 yili gecmemek gerekir diyor dusunuyorum ama bu kriter ile yola cikinca bu carpanda gm bulmak su siralar sanirim cok zor..
Bu da gm fiyatlarinin su donemde sisik oldugunun en onemli gostergelerinden birisidir..
Son soz: yatirim icin gm alinmaz, kisisel kullanim icin alinabilir..
Syg,
Degerli dostum, ben bu yazıyı yazarken özellikle kullandıgım "parsel" kelimesi ile sadece topragı kast etmiyorum. Az bulunur dogru lokasyonda gelir getirici gayrimekul, pazar payına sahip herhangi bir ürün vb. herşeyi kastediyorum. Yazdıklarımdan önce biraz da kendimi tanıtayım ki, akıllara başka bir düşünce düşmesin. Benim, hem izmirde hem malatyada hatırı sayılır miktarda hem konut hem ticari garimenkul yatırımlarım var. Borsada bluechip şirketlerde yatırımlarım var. İTÜ elektrik mühendisliği 1987 mezunuyum. titremden de anlaşılacagı gibi iş piyasasından çekilmiş biriyim. Özellikle sizin de yazdığınız,"piyasada müthiş dengesizlikler var" cümlesi, işte benim de tam kast ettiğim budur. İnsanoglu sürü misali, biri bir şeyler yapıp da iyi bir yaşam sürdürmeyi başardı ise, hurra herkes o yöne dogru yürüyor. Bizim dönemde Anadolunun her yerinde neredyse her aileden yüksekögrenim egitimi yoluyla insanlar yaşamlarını kurdular. Ancak günümüzde bu öyle bir furyaya dönüştü ki, üniversite mezunu olmayan kalmadı. artık nereyi bitirirseniz bitiriniz alacagınız maaş asgari ücretin bir tık üstüdür. Benim çocuk, İstanbul özyegin ünv. ingilizce hazırlıktan sonra 1 yıl londrada kalarak ingiziceyi türkçe konuşur gibi konuşuyor. ardından 5 yıl arapça mütercim tercumanlık okudu. yani türkçe dahil 3 dilde okur-yazar-konuşur. ancak teklif edilen aylık ücret 3200tl net. Şu an piyasada mühendisler 3000-4000tl maaşlarla çalışıyorlar. Ben ne mi yaptım Tabiki o maaşlara gidip ona buna hizmet edecegine o maaşı ben ödüyorum, ve kendisine sadece kendisine ait özel ürünler tasarlattırıyorum, bu ürünleri test ettiriyorum piyasaya. Şu an 3 adet kendimize ait ürünümüz oldu. bunlardan en az birini piyasa ile önce butik olarak buluşturacagız.
Kısaca demek istiyorum ki, Kendinize ait parsel edinin ve gelecek nesile bunu bırakın. Çocuklarımızın 15-20 yılını gereksiz bilgiler veren okullarda harcatmayın. Bu cümlem çocukları okutmayın demek degildir. Okullara fazlaca bir anlam yüklemeyin demektir.
Değerli yorumlarınız ve paylasılan tecrübeleriniz icin çok tesekkurler saygılar :)
Merhaba,
Uzun zamandır iş hayatını bırakma planları yapıyordum. 15 seneden fazla emek verdim. Çok kısa sürede yükseldim. Belirli bir konuma geldim, ama iş hayatında - son dönem- mutsuz olmaya başladım. Artan vergiler, çalışma şartlarının zorlaşması, özgür alanın kalmaması, şımarık YK üyeleri, beyaz yaka stresi v.s. Maddi imkanımız el verdiği için, önce eşim bıraktı. 2 senedir çalışmıyordu. Ben de 1-2 senedir , ileriyi düşünmeden, gamsız bir şekilde çalışmaya başladım. Her an iş hayatını bırakacağım gibi...
Hayat görüşüm buna uygun. Çok az para harcıyorum. Hatta temel giderleri kenara bırakırsak (Faturalar v.s.) , çok az giderim vardı. 2-3 yaşlarında bir oğlumuz var. Onun geleceğini de -kabaca- garanti altına almış durumdayız. (Allah sağlığımızı bozmaz ve büyük bir kaza bela yaşamaz isek). Ben bu düşünceler ile, bir kaç iş adamının özel portfoyune danışmanlık yaparım, bir kaç şirkete danışmanlık veririm, v.s. diyip iş hayatını bırakmaya hazırlanıyordum.
Hatta bir kaç arkadaşımla da ihracat şirketi kurmak üzereydik. Eşim de ihracat danışmanlığına başladı v.s.
2 ay önce halka açık bir şirketten güzel bir teklif geldi. Stresi v.s. az görünüyordu. 1 aydır da işe başladım. İş hayatına bakışım farklılaştı. İnsana değer veren bir şirkette çalışıyor gibiyim şu anda. Gayette keyifli gidiyor. Şirkette ortalama çalışma süreleri çok uzun, yönetim kadrosu 25-30 sene ortalama ile çalışıyor. Düşündüğüm gibi olursa, erken emekli olmaktan vazgeçebilirim.
Bunu neden yazdım? Bu konunun ana fikri, çalışmak zorunda olmadan, kendi özgür irademiz ve kendi mutluluğumuz için çalışalım ya da başaramıyorsak emekli olalım. Ben sanırım (umarım yanılmam) başardım gibi, gayet keyifli gidiyor her şey.
Ama gitmez ise de sorun değil. Kendimi 2-3 senedir, zihnen iş hayatını bırakmaya hazırlamıştım.
Teşekkürler.
"Bunu neden yazdım? Bu konunun ana fikri, çalışmak zorunda olmadan, kendi özgür irademiz ve kendi mutluluğumuz için çalışalım ya da başaramıyorsak emekli olalım. Ben sanırım (umarım yanılmam) başardım gibi, gayet keyifli gidiyor her şey.
Ama gitmez ise de sorun değil. Kendimi 2-3 senedir, zihnen iş hayatını bırakmaya hazırlamıştım."
Bunlar cok kolay seyler degil Sn. Hocam, hele de Turkiye sartlarinda. Bunca belirsizlik vs icerisinde, insanlarin Beyaz Yaka da olsa, kendilerini garantiye almalari ve gelecek kaygisi olmadan, emekli olabilmeleri yada serbest yasama gecebilmeleri cok az sayida calisan icin mumkun olabilmektedir.
Rasgele...
Erken emeklilik ile kastettiğimiz bu zaten. Güzel bir örnek oluşturmuşsunuz. Benim süreç de benzer şekilde ilerledi. Önemli olan kendimizi bir kafese hapsetmemek. Bu kafa yapısı ile hareket edince, hem kurumsal hayatta, hem de sivil yaşantıda pek çok zorluk kendiliğinden aşılıyor. Burada kritik konu, bizi tutsak eden bağlardan kurtulmak(lüks yaşam özentisi, çocukları pahalı okullara gönderme mecburiyeti hissedilmesi vs).
Tabii ki, ister şans deyin, ister kader deyin, bazı şeyler yolunda gidebilir. Bazıları için de genelde ters gider. Bunu da herkes kendi yaşamında deneyimleyecek.
Zaten, bahse konu kişiler olarak, çalışkan, azimli, üretken insanlarız...aynı zamanda istikrarlıyız. 18 yıl aynı kurumda çalıştım, bir gün bile kaytarmadım..yoksa, bugün biraz kötü hissediyorum desem, gelemeyeceğim desem, kimse bir şey demezdi. Buna rağmen 18 yılda 1 gün bile böyle bir bahane ile kaytarmadım.
Neyse, gerek kurumsal, gerekse kurumsal hayat dışında, çalışma ve üretmeye devam etmek lazım. Bunu da mecbur olduğumuz için değil, zevk aldığımız, öyle mutlu olduğumuz için yapmak lazım.
Pandemi konusu son 20 yılda ülkemizde beyaz yaka adına çalışma şartlarının iyileşmesine vesile olan yagane olay oldu belki de(sosyla hayatımızdaki pek çok olumsuz etkisini bir tarafa bırakıyorum)...Özellikle bazı sektörler ve bazı poziyonlar için uzaktan çalışma hayatın bir gerçeği olacak.. Bu da baskıyı ve stesi bir nebze azaltacaktır.
Hocam bu pandeminin beyaz yaka calisma sartlarini iyilestirme durumu biraz goz boyama biraz da cicim aylari.
Aksine beyaz yakalilarin zaten az olan is guvencesini tamamen bitirecek bu uzaktan calisma sekli.. yakinda kisa sureli sozlesmeler, proje bazli anlasmalar gundeme gelecek. Proje bittiginde hadi eyvallah diyecek sirket.
Nasilsa ofise gelmiyoruz diyerek yan haklari da tirpanlamaya baslayacaklar ( saglik sigortasi, ekstra izin, telefon vs)
Basi sonu belli olmayan mesai saatleri, wcdeyken bile callconf atan calisma arkadaslari, hsonu calismanin normallestirilmesi.
Masraflarin calisana kitlenmesi, asosyallik calisma hayati disinda hic bir seyin kalmamasi gibi seyleri saymiyorum.
Resmen ev hapsinin guze bir sey diye yutturulmasi home ofis calisma
Selam,
Evden calisma konusunda benim bakis acim su:
Ofis alaninin m2 masraflari cok ciddi azalacak. Gayrimenkul kendi mali ise kiralayarak ek gelir bile elde edebilir.
Servis masraflari vs minimuma inecek.
Eger varsa ofis alanina alinan hizmetler (yemek, kafeterya hizmetleri vs) minimuma inecek.
Metropollerde yasayan beyaz yakalar icin trafik vs cilesinin ortadan kalkmasi bile baslibasina bir arti.
Plaza ortamina uygun kiyafet masraflarinin azalmasi.
Oglenleri disarida yenilen plaza yemeklerinin masrafinin azalmasi.
Ha belki de en paha bicilemez olani, yapmacik vicik vicik muhabbetlerden uzak kalmak :) yuzunu gormeye tahammul edemedigin insanlarin pufff bir anda ortadan kaybolmasi :cool:
Home ofis yeni icat edilmedi ki ?
Amaç ofisteki alanı esnek kullanmaktı. Bir dizüstü bilgisayar ve bir kaç kişisel eşya ile çalışmak üzerine kuruluydu. Yazılım tabanlı ses iletişimi ile gayet verimli hale geldi.
Yan haklar, ücret gibi konular zaten işverenin yapılan işe verdiği değerle ilgili konular işiniz sıradanlaştıysa bırakın evde çalışmayı şirket bahçesine çadır kursanız haklarınız tırpanlanır.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Ben biraz daaha sevgili egeli ve callandor un görüşüne yakınım...tabii ki şirketten şirkerte uygulama değişecektir..zamanla değişip dönüşebilir de uygulama.
En azından şimdilik, benim çevremdeki arkadaşlar hayatından memnun.
Diyorum ya su donem cicim aylari, calisanlar su an sadece normalden farkli olarak evden calisiyorlar.
Fakat sirketler bu durumu kendi lehlerine nasil cevireceklerinin, calisanlari etten kemikten bir varlik olarak degilde nasil sadece birer sanal is gucu hale getireceklerinin hesabini yapmaya basladilar bile.
Selam,
Calistigim sirketteki bazi calisanlar bu ise cok cabuk uyum saglayip direk avantaja donusturduler. Soyle ki islerini uzaktan >%70 kapasite ile idare edebilecek bazi calisanlar direk baska eyaletlere tasindi.
Ornegin bizim sirketin merkez ofisi NJ'de gozukuyor. Eski duzende calisanin ofise yakin ikamet etmesi beklenir. Fakat komsu PA eyaletinin vergileri ve emlak masraflari ciddi manada daha dusuk. Benzer konutlarda kiralar PA lehine yari yariya farkedebiliyor. Birkac merkez calisani direk PA'ye tasindi.
1-2 bekar kisi ailesinin yanina ulkenin diger ucuna gitti. Onlarin dezavantaji saat farki olacak gelecek donemde (ulkenin iki ucu arasinda 3 saat fark var).
3-5 kisi isi abartip ulkeleri olan Hindistan'a gidip oradan devam etmek istediler. Simdilik o konuya set cekildi; sebebi ise vergi karmasasi dogurmasi :rules: (Bu benim de orta vadede gundemimde olan bir husus. Vatandaslik sureci sonuclanana kadar bu konularin bir duzene oturacagini varsayiyorum. Bu da yaklasik 6 yil ediyor. :cool:)
Sirket evden calisanlara toplamda $1000 ev ofisi arac gereci icin destek sagliyor (masa, sandalye, yazici, monitor, internet vs vs).
Evde 2 arabasi olanlar birini elden cikardi gerek kalmadigi icin.
Sirket bosalan merkez ofis alanlarina sagda solda dagilmis irili ufakli ofisleri tasidi. Hos, hala koca merkez bombos. Yuksek ihtimal baska bir sirkete kismen ya da tamamen kiralanacak ya da satilacak. Onu zaman gosterecek.
Ha bi de oncelikli sanayi tesisi oldugumuz icin asi masi dagitim planina gore ayagimiza geliyor. Bu konuda su an icin notrum. Artik cipli mipli olucaz asiyi yapacak birsey yok.
Ülke dışı çalışma zor iş. Fatura kesmediğiniz sürece şirketin size ödeme yapmasının yasal bir yolu yok diye biliyorum.
Buna iş kazası vs durumları eklemiyorum. evde kaza geçirirseniz bu iş kazası diye değerlendirilebilir. Üzerinize kaynar çay dökülmesi iş kazası sayılabilir.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
bence problemleri gerçekten artıracak bir uygulama... pandemi sürecinde bir sürü anti sosyal eğilimler ortaya çıktı ve yavaş yavaş yalnızlaşan, hastalaşan bir toplum olmaya doğru gitmeye başladık... sosyal ilişkiler olmayan hatta çalışanını yerinde göremeyen bir beyaz yaka hususunda biraz daha düşünmeliyiz bence...
Ben bu ülkede , son 15 senede çıkarılan herhangi bir uygulamanın beyaz yakaya yaradığını görmedim.
Mesela , KÇÖ veya ücretsiz izin uygulamaları, bir çok kişiyi mağdur etti.