-
Birader geçen hafta saat aldı. İki tane saati vardı hatta üç taneydi birini bana hediye etmişti. Ben de bir haftadır saatlere bakıyorum sitelerde. Saat alacağımdan değil, saat hastalığı başladı bende. Saatlere internette çok baktığımdan hisse.net'i ne zaman açsam ekranın sağında solunda saat reklamları.
-
Küçüktüm, seyyar bir saatçi babamın yanına gelmiş Rado marka bir saate bugünün parasıyla bin lira istemişti. Babam yok dedi. Adam 750 ver dedi. Babam yok dedi. Adam 500 ver dedi. Adam elli liraya kadar düştü saati. Babam da gariban bir adam cebinde elli lirası da yok, alamadı saati... Şimdi o günleri yad ederek Rado saatlere baktım. Ortalama bir Rado saat 20 bin lira.
-
Kardeşimin bana hediye ettiği saate ne mi oldu? İki sene önce Yenimahalle'ye kayınbiraderi ziyarete gitmiştim, saati orada unutmuşum... Kayınbiraderin kolundaydı saat. Saati çıkarmaya yeltendi. Yok, dedim, çıkarma. Sana hediyem olsun, yakışmış!... Casio'ydu. pahalı bir saat değil, 300 lira filan şu anki fiyatı, ama sağlam saat, ömürlük. Pili iki üç senede bir değiştireceksin.
-
Babamın Seıko 5 serisi bir saati vardı, otomatik. Şimdi ortalama 1000 lira fiyatı. Ne zaman o markayı görsem babam gelir aklıma.
-
Japon askerlerinin taktığı bozulmayan siyah dijital saatleri bilirsiniz. Hâlâ üretiliyor o saatler. Fiyatları 100 lira civarında.
-
Eski bir saatimi çekmeceleri karıştırıp buldum, saatçiye götürdüm. Saatçi, "Bunun içi hep paslanmış, Bu saat onarılsa bile düzen tutmaz. Saatin bir hatırası varsa elli liraya onarayım, yoksa bunun yenisi elli lira zaten." dedi. Hatırası yok abi, dedim.
-
Muhabbetimiz hikâye oldu Bozkurt Hocam, forumdaşlarımızın beğenisine:
HATIRA
Kardeşimin iki tane kol saati vardı, birini bana hediye etmişti. Geçen hafta kendine spor bir saat aldı... Saati epeyce inceledik... Saatin kendi kolunda duruşuna, benimkinde duruşuna baktı...
Saat alacağımdan değil, bir saat tutkusu başladı bende de. Yatıp kalkıp saatlere bakıyorum sitelerde. İnternette saatleri sık incelediğimden açtığım sayfaların sağında solunda saat reklamları çıkıyor boyuna.
Saatlere ilgim aslında çok eskiye dayanır... Küçüktüm. Seyyar bir saatçi babamın yanına gelmiş, Rado marka bir saate bugünün parasıyla bin lira istemişti. Babam, "Yok!" dedi. Adam, "Yedi yüz elli!" dedi. Babam, "Yok!" dedi. Adam, "Beş yüz!.." dedi... Elli liraya kadar indirdi fiyatı saatçi! Babam gariban bir adam, elli lirası da yok!.. O günleri yâd ederek Rado marka saatlere baktım sitelerde biraz önce. Yirmi bin lira ortalama bir Rado!
Babamın Seıko 5 serisi bir saati vardı, otomatik. Ne zaman bir Seıko görsem babam düşer aklıma.
Japon askerlerinin taktığı simsiyah dijital saatler herkesçe bilinir. Lise yıllarımda benim de kolumdaydı. Hâlâ üretiliyor o ucuz ve bozulmayan saatler.
Kardeşimin bana hediye ettiği saate ne mi oldu? İki sene önce Yenimahalle'ye kayınbiraderi ziyarete gitmiştim, saati orada unutmuşum... Kayınbiraderimin kolundaydı saat. Saati bana geri verecek oldu. Yok, dedim, sana hediyem olsun!.. Casıo'ydu. Pahalı bir saat değil, ama ömürlük. Pili iki üç senede bir değiştireceksin.
Eski bir saatimi çekmeceleri karıştırıp buldum, saatçiye götürdüm. Saatçi, "Mekanizması komple paslanmış, onarılsa bile düzen tutmaz. Saatin bir hatırası varsa elli liraya elden geçireyim saati, yoksa bunun yenisi elli lira zaten." dedi. Hatırası yok abi, dedim.
-
Ben saatleri sevmiyorum tek abi, bana zamanı hatırlatıyor
Zaman ise en değerli servet, harcamaya kıyamıyorum
Onunücün saatsiz dolaşırım, sonsuzluk hissi veriyor