Printable View
Ankara, istanbul izmir gibi illerin disina ciktiginiz zaman kiralik daireler genellikle emlakcilar veya tanidik es dost araciligi ile kiralaniyor, sahibindene ilan verme kulturu pek yok, o yuzden ilan sayisi karsilastirmak yaniltici olur.
Hatta istanbulun bazi semtleri dahi dedigim turden donuyor olaylar.
Boşuna ankarada kiralık aramayın gerçekten yok.
İstanbulda hangi semtler daşşş gibi, hangileri muhallebi kıvamında, cevabı aşağıda.
https://www.yurtgazetesi.com.tr/gunc...a-h220425.html
Deprem yiyen binanın yıkılmaması ilk hedeflenen amaç.
Yapının, hasarsız, az hasarlı, orta hasarlı, ağır hasarlı olarak depremi atlatabilmesi, can kaybına mahal vermemesi önemli.
Ama hasar alınan bir durumda yatırımınız büyük değer kaybına uğrayacak, en kötü durumda yıkılıp yeniden yapılması gerektiğinde kat karşılığı anlaşılırsa 120m2 evinizi 60m2 olarak ve belki 3-4-5 sene sonra geri almanız mümkün olacak.
Belki belediye aynı zemine eski binanız kadar kat yapılmasına izin vermeyecek ve kaybınız daha da fazlalaşacak.
DASK yaptırarak zararların bir nebze azaltılması da mümkün.
Zemin konusunda aşağıdaki video izlenebilir, videoya göre kayalık zemindeki az katlı binalar depremden fazlaca etkileniyor:
https://www.youtube.com/watch?v=mKRaGbOvF10
https://www.youtube.com/watch?v=mKRaGbOvF10
Yüksek katlı evleri pazarlama taktiği bunlar.Alıntı:
Originally Posted by Turnike
Hatayda yıkılan yüksek katlılar ve yıkılmayan yüksek katlılar vardı.
Ayıca yıkılan düşük katlılar ve yıkılmayan düşük katlılar.
Hepsi yan yana, hepsi "aynı frekansta sallantıya" maruz kalmış. Ama bazısı moloz olmuş, bazısında çatlak yok.
Yani rezonans konusu yıkımda birincil sebep değil.
Depremin, hangi binayı yıkacak frekansta olacağını bilmediğimiz ve her ihtimale eşit şans verdiğimiz durumda da, kısa binadakiler yine şanslı.
5 katlının 4. katındaki insana ulaşmak, 20 katlının 4. katındakine ulaşmaktan daha kolaydır.
Yine de her görüşe saygı duymak gerek tabi. Herkesin kendi canı, kendi tercihi.
Bizimki sadece sohbet.
Çayım soğumuş. Yenisini doldurayım. :)
adama pis girmiş... çıkmak bilmiyo psikolojiden :drunk::drunk:
birazda sokoşu gelip şikibaba kasedini taksa keyif alacaz ama bu deliyle pek sarmıyo
Gönderdiğim video, mühendislerin yaptığı simülasyon videolarından biridir.
Başka bir video:
https://www.youtube.com/watch?v=uR8WEjubnWU
O yüzden yüksek katlı bina güzellemesi yapılmıyor. Türkçe olarak güzel bir anlatım yapmış dublajı yapan arkadaş. 3 tane farklı yapı var ve hepsinin etkilendiği durumlar var. Rezonansı tutan çok etkileniyor. Zemin ve yapı tipi burada etkili.
Yan yana olan bir binanın yıkılması diğerinin yıkılmaması meselesi de bire bir eş yapılmış yapılar olmamasından kaynaklı.
Zaten projeleri dahi aynı olsa, mesela ikiz yapı olsa, imalat hataları çok etkindir. Betonu dökerken hava çok sıcaktır, döküldükten sonra beton sulanmamıştır, kalıplar erken sökülmüştür, beton kolay yayılsın diye içine ekstra su katılmıştır, beton içindeki agregada sorun vardır, beton döküldükten sonra vibratör yeterli sürede tutulmamıştır, hiç tutulmamıştır ya da çok fazla tutulmuştur, kalıp hatası vardır, demirci eksik demir koymuştur, demir bindirmesini uygun uzunlukta yapmamıştır, özellikle etriye konusunda bir çok ustanın vurdumduymazlığı mevcut, bunlar gibi onlarca sebep sayılabilir imalat hatasına giren.
Özetle kayalık zemindeyim o zaman güvendeyim mantığı göreceli. Tasarımının iyi yapılması, zemine göre temel yapılması ve imalat hatalarının olmaması gerekiyor.
Depreme dayanıklılık arttıkça inşaat maliyetleri bir noktadan itibaren parabolik şekilde artmakta. Bu yüzden fayların üretebileceği deprem büyüklüğü göz önüne alınarak hesaplamalar yapılıyor. Siz spektral ivme katayısını x aldınız, deprem anında 1,7x gelirse ne yapabilirsiniz?
Aslında temelde aynı şeyi söylüyoruz.
O da binaların tek bir kritere göre yıkılmadığı :)
O yüzden yıkımda rolü olabilecek sebeplerden ne kadar çoğu ortadan kalkarsa, o kadar iyi.