-
Yahudi lerin sahibi olduğu TV ekonomi kanallarına çıkarak ünlü olan yahudi ekonomist mahfi eğilmez, piyasaya dolara yüklenin çağrısı yapmış.
2019 da usd 7küsür ortalama olacak demek bu demek.
zaten muhalif chp denen parti, sırf vekil koltuklarında oturabilmek için sabah akşam öldük battık diye çığırtkanlık yapıyorlar ama kendi çözümleride yok. mecliste otursunlar yeter.
İşin kötü yanı, söylenenlerin hepsi doğru ve az bile söylüyorlar.
Benim sinirim, milletin iyiliği için çığırtkanlık yapmıyorlar, tamamen kendi kişisel çıkarları için ve kendi orta sınıflarının refahı için. Sırtında durdukları ağır çalışan kesim %60. Hiç umurlarında değil. Öyle bir kesimin varlığından haberleri olduğundan bile emin değilim.
Yahudi kanallarında mahfi gibiler USD uçacak kaçacak çığırtkanlığına başlayınca, sürünün bir kısmı USD ye hücum etmiş görünüyor. Tamamen kullanılan bir sürü bunlar. Neye hizmet ettiklerini bilmeden. Aynı bitcoin yükselirken bitcoine hücum edenler gibi. Eğitimsiz cahil umutsuz mutsuz insan sürüleri. Hepsi kullanılıyorlar.
Hem oy atarken, hemde TV kışkırtmaları ile dovize hücum ederken, kendilerinin, çocuklarının, torunlarının geleceğine kurşun sıkıyorlar.
Lideri ve çoğunluğu, temiz, dürüst, ahlaklı insanlardan oluşan parti hangisi ise ona oy atın dicem ama öyle bir partide yok... Ben naapiim şimdi.?
USD %2 artıncada BIST biraz düşmüş...
Yarın portfoyumdeki altını biraz daha artırıyorum.
-
Poşet olayına henüz alışamadım.
Bolluk dönemi bitip marketlerin kazançları azalmaya başlayınca, akıllı bir insanın yaptığı gibi kazanç azalma sebeplerini bulup, mantıklı kazanç artırma yöntemlerimi aradılar.
Hayır.
Maliyeti millete yıkma çabasına geçtiler. Bankalarda bunu yaptılar, otomobilcilerde daha yeni OTV vergisinden vazgeçti devlet ama otomobilciler henüz zorda değildi ve fiyatda indirmediler, OTV yi cebe attılar. O OTV yine millete ek vergi olarak yüklendi.
5 kuruşluk poşeti 25 kuruşa satmaya başladılar. Amaç ne? Plastiği azaltmakmı. O, YERSEN kısmı.
Millet poşeti çöp torbası olarak kullanıyordu. Şimdi marketlerden çöp poşeti satın alacaklar. Peki çöp poşetleri neyden yapılma.? aaaaaaa oda naylon.
Markete girin, plastikle paketlenmemiş kaç ürün göreceksiniz. aaaaaaa üçte 2 si plastik.
Bu poşet olayı tamamen bolluk döneminin bitmesi, ve bolluğa alışmış patronların, bol kazançlarını korumak istemesinden kaynaklanıyor.
akp ile beraber 2 şey oldu ve bolluk dönemine girildi. İkiside bu ülke ve millet için çok zararlıydı, ama geçici sahte bolluk yaratacaktı.
1. Bankalar halka sınırsız borç verdi. Parayı yurt dışından borçlanarak buldu. Halk ve ülke borca battı. 120 milyar dolar çoğu kamunun olan borç. 450 milyar çoğu vatandaşın olan borca döndü.
2. Yabancıya arsa ve ev satışı serbestleştirildi. Arsa fiyatları 100 kat arttı. Adamın 10 bin TL lik arsası oldu 500 bin TL. 1milyon TL.
Parayı gören köylü sattı. Aldığı parayıda bu ülkeye yarayacak bişeye yatırmadı gitti ithal mallara yatırdı. İkişer üçer SUV lar aldılar, üçer beşer pahalı telefonlar, TVler elektronkler. Yurt dışından gelen paranın üçte ikisi yine yurt dışına ithalat olarak iade edildi. ARADA BUHARLAŞAN ARSALAR, TARLALAR, ARAZİLER OLDU.
Bolca borçlanabilen halk mala saldırdı, satıcı patronlar ihya oldu.
Arsa arazi tarla yı milyonlara satan köylü mala saldırdı satıcı patronlar ihya oldu...
Ama arsası olup satanlar bollk yaşadı.
Diğer kesim önce kartlarla kısa bir bolluk yaşadı sonra o kart borçları ile fakirleşti. Çünki aldığı borcu onlarda ithal elektroniğe harcadı. Cep telefonu para kazandırmaz karın doyurmaz, televizyon öyle, binek araba öyle... Fakirleştiler. migroz karfur yerine daha ucuza satan yerel marketlere gitmeye başladılar. Yerel marketler zincirleşti, her şehrin yerel market zincirleri oluştu, bunlardan bazıları ülke çapına yayıldı, bim oldu, a101 oldu. Kanserojen ithal ve yerli malları ucuza sattılar. Millet aldı. Bakın kanser vakalarına kaça arttı.
Zaman geçtikçe büyük paralara arsalar araziler satanlarında paraları aaldı, satacak yeni arsası olmayanlarda sıfırı tüketti. Onlarda kenar marketlere terfi ettiler. Ünlü büyük marketlerin satışları azaldı. Raflara onlarda ufaktan kanserojenleri dizmeye başladılar çünki satışları azaldı.
Şimdi vatandaşın 450 milyar borcu ile başbaşa kaldık. USD fırlayınca ucuz mal dönemide bitti, enflasyonda başladı.
Hem ünlü büyük marketlerin, hemde kanserojen satan zincir marketlerin müşterileri düştü.
İflaslar kapanmalar başladı. kipa battı satıldı, karfur battı çıktı kurtarıldı, migros pek çok mağazasını sattı, diğer lerini rafları kanserojen nispeten ucuz ürünlerle doldurdu... kanserojen market zincirleri çok büyüdü ama onlarında satışları azaldı, korku başladı...
Naapalım naapalım... Millete yüklenelim... Millet zenginmi? Hayır, soyulmaya alışıklar...
Verimliliği artır, kirayı düşür, market kiraları hep bolluk dönemine göre ayarlı. maliyetleri mercek altına al hangisini azaltabilirsin... yok... hemen milletin cebi...
Poşet olayı tamamen marketlerin satış karlılıklarının azalmasından kaynaklanıyor, bu milleti yada doğayı düşündüklerinden değil. Keşke öyle olsa.
Benim burada gittiğim üç beş market var o kadar kötü yönetiliyorki hayret edersiniz.
migroslar, karfur, kipa, ali pehlivan, hepsi korkunç kötü yönetiliyorlar.
Ama bolluk dönemi sebebi ile bu kötü yönetimler göze batmamıştı.
Belliki hala kötü yönetimleri fark etmemişler, direk milletin cebine daldılar...
Marketin Manav reyonuna gidiyorsun, bir meyve 8 TL yazmış. Alış 5 demiş diğer maliyetlerle 9 demiş hesapta zararına satıyor.
Aynı meyve aynı kalitede semt pazarında 5 TL.
markette halden alıyor, pazarcıda. ürün herşeyi ile aynı, kasası bile.
Nasıl oluyorda market 5 TL ye halden alıyorda 8 e zararına satıyor, pazarcı 2-3 TL den alıyor 5 e satıyor kar ediyor.
Hali ile millet bolluk dönemi bitince pazarlara yöneldi. Manav reyonları sinekavlıyor, balık reyonları küçüldü sinek avlıyorlar..
çalışanları ayrı rezalet. Ya market dışında kuytu yerde sigara içip kah kih teler, yada market içinde ikişer üçer toplanmış muhabbetteler. Sayıları çok fazla belliki çok ucuza çalıştırılıyorlar, ama iş yapanı yok. O raf aralalrında çalışıyor diye gördükleriniz, ürün sahiplerinin elemanları, raflara dizip gidiyorlar.
Her neyse, bizim burda böyle... bilmiyorum sizin orda nasıl...
20-30 yıl içinde bunların yerini robotlar alacak..
bu tezgahtarlar zaten karınları aç borç içindeler, eğer olursa çocukları dünyaya korkunç borçlu ve aç doğacaklar... devlet her yaptığını yap işlet devretle çocukların torunların sırtına yıktı. her yıl geçmediğin yolun, geçmediğin köprünün, gitmediğin şehir hastahanesinin vergisini ödüyorsun. YİD leri korkunç.
Evet bu kadar karamsarlık yeter, dozunda lazım...
Şimdi bi fıkra ile keyfimize bakalım.
Köylünün biri traktöre binmiş ölmüş. Karısı kahrından ölmüş, çocukları sefil olmuş kah kah kah...
evet keyfimizde yerine geldiğine göre, borsaya bakabiliriz...
-
Dün dolar ilginç hareketler yapmış.
Taaa 7 ay önce, yerel seçimler sebebi ile aralık ve sonrası USD yükselmeye başlar demiştim.
Ama şu an durumlar çok farklı. papaz ve kaşıkçı olayları ile durumlar çok değişti... aslında ikisinin temelinde yatanda hükümet başkanının karakteri sebebi ile... kişisel davranışları ülkeyi sağa sola savurabiliyor.
benzer zeka seviyesinde bir adamda ABD nin başına geçince, şu an düşünürler kara kara düşünüyor. Acaba demagogları politikadan atsakmı diye.
Yani, anlatım yeteneği ve gerçeği yansıtmayan söylemleri ile halkı peşine takanları, politikaya sokmasakmı.?
trump sebebi ile bunu sorgulamaya başladılar. Onlar dev devlet, bizim gibi hacıyatmaz gibi değiller. Düştümü ses çok gelir, dünya sarsılır.
Her neyse... borsaya döneyim.
Dünki USD seviyesi fat finger yada fat fingerin yazdığı algoritma sebebi ile olmuş deniyor.
Evet, yazılımcılar, bir algoritma yazarken, tüm ihtimalleri düşünüyorlar, testler yapıyorlar, sonra test grupları ekstra testler yapıyor derken gerçek hayatta gizli testler yapıyorlar. Hepsinden geçen algoritme, kullanılmaya başlanıyor.
Ama yazan kim.? İnsan.
Tesleri yapanlar kimler. İnsan.
Hali ile ne kadar test edersen et, kaçak olacaktır. Hiç akla gelmemiş bir istisna mutlaka olur.
Yada yazılımcılar test amaçlı arka kapı bırakırlar. Yazılımcıyı işten atmışsan, o arka kapı ilerde firmanın başına bela açabilir.
MB bilmiyorum shortlara başladımı...
Geçen hafta millet 3milyar dolar almış. Daha önceki bi kaç hafta satmıştı. Geri koymuşlar.
USD korkusu bitmiyor. Her fırsatta millet alıyor. Hem kötü niyetliler sebebi iel, hükümet batsında, eski hırsızlar başa geçsin diye. Hemde USD yi düşürecek kapasite bu hükümette yok. Önceden düşürende, ülkeyi teslim almak isteyen yabancılardı. Amaçlarına belli ölçüde ulaştılar. Son 15 yılda tüm kârlı dev şirketlerimizi aldılar, bizi 450 milyar dolar borca soktular, arsalarımızın tarlalarımızın önemli kısmı ellerine geçti, ve ülke birbirinden nefret eden gruplarla doldu. Aşırı kırılgan hale geldik. Ordudaki düzgün insanlar bir seferliğine kurtardılar ülkeyi. Ama hükümet aynı yolda inatla devam ediyor. Ordu birdaha kurtarabilecekmi belli değil.
her neyse yaw...
Bugün altına takviye yapıyorum. senetlerden kurtulamadık.
2018 Bilançosunuda kapatacağım. bakalım ne yapmışım...
-
Fabrikalar, arıtma yapmadan sularını nehre verirlerse, o nehrin geçtiği topraklarda yaşayanlarda kanser oranı çok yükseliyor.
Sulama ile nehirden toprağa karışan kimyasallarla yetişen sebze meyve sebebi ile.
Trakya ve kocaeli dilovası 2 örnek. Trakyada ergene nehri zehir saçıyor, kenarındaki illerde kanser oranları dünya ortalamasının çok üstünde. Kocaeli dilovası çok daha korkunç.
Ama bu nehirlere kimyasal veren fabrikalar ne ceza alıyor nede kapatılıyorlar.
Bu nehirlerin kimyasalları hakkında araştırma yapıp yazı yazmış olan 2 akademisyene dava açılmış. Biri tutuklanmış içerde diğeri mahkeme bekliyor.
şimdi sorumuz şu,
chp: bu akademisyenler yani onların koruduğu halk için,
a) ankaradan istanbula mı yürüyecek.
b) hakkariden edirneyemi yürüyecek,
c) dünya çevresindemi yürüyecek,
d) mecliste ceylan derisi koltuğundan kalkıp kürsüye kadar yürüyüp "akademisyenleri koruyan konuşma yapıp tamam görevim bitti" mi diyecek.
tabi diğer partilere laf bile etmiyorum, onların yeri direk yargı karşısı. chp ninde onlardan farkı kalmadıda, yinede hala sinirim geçmedi. 2016 da fark ettim, 2 yıldır sinirim geçmedi...
-
Altın alış gerçekleşti. Şu an portfoydeki altın oranı yaklaşık %34. Kalanı hisse.
2018 bilançosunu kapadım. Kasım başında almaya başladığım altının biraz faydası olmuş. BIST 92bin altında olmasına rağmen 1 ocakta artı kapamışım.
Kazanç %4
Enflasyon %30 (tabi bu rakam benim enflasyonum. İçinde bulunduğun gelir sınıfına göre çok değişiyor.)
K/Z %-26
Enflasyon yerine, 2018 yılı, ortalama banka mevduat faizinide koyabilirsin. Ama ben enflasyonu tercih ediyorum.
-
BIST düşüşle başladı ancak tüm oyuncular piyasada değil. Düşüşe geçtiği gün, geçen yılın hacim ortalamasının yarısı kadar hacim olmuş. Dün biraz ortalamaya yaklaşmış.
Herkesin tatilden dönmesi beklenir genelde diye hatırlıyorum ama bu sefer iş hafiften karıştı. Önce ülke içindeki yahudi çığırtkanlar başladı dolar bu yıl uçup kaçacak. Sonra abd kontrolünde ki Japonya da hata gibi görünen bir USD ani yükselişi oldu, sonra sabancı malta vatandaşlığı derken orta oyuncular korkmuş gibi görünüyorlar.
Bu düşüş ana oyuncuların marifeti ise, devam edecek demektir. Yok bi kaç rastgele olay sebebi ile sahipsiz ve yönsüz kalan sürünün korku satışı ise pazartesi günü toparlamaya başlar diye düşünüyorum. Pazartesi ha şöyleymiş diyebiliriz belki.
Ermeni sabancı ların malta vatandaşlığı aslında normal. Güçlü bir batı ülkesinin vatandaşı olursan, bu ülkede soysuzların sana dokunması daha zor. akp döneminde ihya olan ülker grubuda hisselerini londra menşeli kendi şirketine satmış.
Gördünüz Alman vatandaşı olan Türkü hemen nasıl bıraktılar. Dahada önemlisi, şirketlerine güçlü bir batı ülkesi şirketini ortak almak. En son banka ortaklıklarına baktığımda sadece bikaç küçük banka ve İş bankası sadece Türk ortaklı.
Diğerleri ya tamamen yabancının olmuş yada yabancı menşeeli ortak almış. Yabancı demedim bilerek yabancı menşeeli dedim. İngilterede şirket kurup, buradaki şirketine ortak yapabilirsin bir şekilde. Tamamı senin olur ama ingiltere tarafından korunursun. Soysuzlardan, buradaki soysuzları yaratan ingiliz devleti soysuzu aracılığı ile kurtulursun.
İş bankasınıda biliyorsunuz el koymaya kalkıyorlar.
Yabancı vatandaşlık alan o kadar çok zengin varki. Eğitimli ama zengin olmayanlarda yurt dışında iş bulup gidiyor.
Ülkede suriyeliler ve tarikatlarla baş başa kalıyoruz. Bu parasızlıktan çok daha kötü bir olay. Bir sürü cahil, eğitimsiz sadece para ve cinsellik peşinde koşan sürüler... Durun ya, batı da böyle aslında. Onlarda para peşinde koşan devlet ve yahudi dev şirketler, cinsellik peşinde koşan halk. Bizde herkes para ve cinsellik peşinde. Tam hayvanız yani. O kızıl başlı starbaks kızı noldu yaw. Bak aklıma geldi. Kaç gündür göremiyorum.
Dünya batıyor anacım, acil mehdi olarak ortaya çıkmam lazım.
Efsane keçi olarak çıksam aynı etkiyi yaratırmıyım bilemiyorum. Kavurma olma ihtimalide var.
-
Bu Ülkenin ne mafyası biter, ne de tarikatı biter alicemal ağbi..
-
bitmez repulse.
Restoran cafe dolaşıp, Yemek yiyip kahve içip değerlendiren TV şahsiyetleri var. Yahudi TVlerinden ntv nin meşhur ettiği ermeni vedat milor şöyle demiş.
"İlk çıktığım kadın, americano ısmarlarsa hemen kadını bırakırım."
Bu söylediğide haber olmuş. Bildiğin 15 yaş zekası, lisede biz bu değerlendirmeleri yapardık. Sonra insana dönüştük(sanırım :Sad:).
Adamın yaptığı iş meslek değil. Bildiğin vale işi. Zengin adam arabası ile otel önüne restoran önüne gazino önüne disko önüne filan gelir, vale adı verilmiş olan kişi, zenginin lüks arabasını alır ve bi yere park eder.
Yemek anlatan programcıların işi bu. Soradan görmelere nerde yiyeceğini söylemek.
Bu işi yapanların üretime katkısı SIFIR ama şımarıklığına bakarsan belliki çok kazanıyor. Köy kuralı neydi, biri üretmeden kazanıyorsa, diğerlerinin cebinden alıyordur.
Bir mesleğin üretime ne kadar katkısı var, onu anlayabilmenin kolay bir yolu var.
O meslek grubu olmasaydı, ülkede ne değişirdi.?
Şu yemek güzel diyenler olmasa ülkede ne değişir.?
Tersine ülkede düzelme bile olabilir çünki TVlerde gittikleri yeri överek reklam yapıp haksız rekabet yapıyorlar. Birilerinin elindeki ekmeği alıp topluca birine aktarıyorlar.
O çevredeki bir sürü restoranın ekmeğini alıp, TVde çıkardığı restoran sahibine aktarıyor. 10 kez yapmışsa 8 tanesi para karşılığı reklamdır, ama kanalın aldığı para söylenmez.
Vale ler olmasa yinede küçük bir hizmet yapıyorlar ama şu restoran dolaşıp övenlerin katkısı sıfır. Yükler. Ama sihirli TV kutuları bunları önemli şahsiyetler olarak karşımıza çıkarıyor. Görünce imza isteyen foto çektirende çoktur sırtında taşıdığı bu insanlarla.
Onların senden imza istemesi gerekir.
Bak kızdırdınız yine beni.
Zaten TVye çık, sadece poponu göster, TV seyreden millet hipnoz olmuş gibi TV den gelen her şeyi vahiy kabul kabul ediyor. popona tapmaya başlarlar. Tabi tehlikeli bir gösteri, dikkatli olun derim.