https://pbs.twimg.com/media/DMUU-PZWsAA4f_u.jpg
"Sezgisel bir akil kutsal bir hediye, rasyonel bir akil sadik bir hizmetkardir.Biz hizmetkari yucelten ve hediyeyi unutan bir toplum yarattik."
Printable View
https://pbs.twimg.com/media/DMUU-PZWsAA4f_u.jpg
"Sezgisel bir akil kutsal bir hediye, rasyonel bir akil sadik bir hizmetkardir.Biz hizmetkari yucelten ve hediyeyi unutan bir toplum yarattik."
https://pbs.twimg.com/media/DMZuWskWsAAIOjf.jpg
"Hicbir zaman mutlu olmayabilirim ama bu gece halimden memnunum. Bos bir ev, gunesin altinda cilek fideleri dikerek gecirilen bir gunun sicak ve puslu yorgunlugu, bir bardak soguk, sekerli sut ve kremaya yatirilmis bir tabak dolusu bogurtlen gibisi yok. Insanlarin kitapsiz, okulsuz nasil yasayabildiklerini simdi anliyorum. Uzun bir gunun sonunda insan boyle yoruldugunda uyumalidir; cunku ertesi sabah safak vaktiyle dikilecek daha cok cilek fidesi vardir; yasamaya iste boyle devam eder, topraga yakin. Boyle zamanlarda daha fazlasini istedigim icin tam bir ahmak oldugumu dusunurum." Sylvia Plath, Gunlukler
“Ne zaman olecegimizi bilmedigimiz icin, hayat hic bitmeyecekmis gibi gelir. Aslinda hicbir sey kendini cok tekrarlamaz, aslinda cok az tekrarlar. Cocuklugunuzun bir ogleden sonrasini, oyle ki, hayatinizin bir parcasi olmus, sizi derinden etkilemis bir ogleden sonrayi daha kac kez hatirlayacaksiniz ki? Belki dort, bes kez daha, belki o kadar bile degil. Dolunayin cikisini daha kac kez izleyebileceksiniz? Belki yirmi. Ama yine de, her sey sanki sonsuza dek tekrarlanacakmis gibi gelir.” Esirgeyen Gokyuzu Colde Cay
http://www.feltrinellieditore.it/med...679_quarta.jpg
"Non sappiamo quando moriremo e quindi pensiamo alla vita come a un pozzo inesauribile. Eppure tutto accade solo un certo numero di volte. Quante volte ricorderemo un certo pomeriggio della nostra infanzia, un pomeriggio che č cosě profondamente parte di noi che non potremmo nemmeno concepire la nostra vita senza? Forse quattro o cinque volte, forse nemmeno. Quante volte guarderemo sorgere la luna piena? Forse venti. Eppure tutto sembra senza limiti".
https://pbs.twimg.com/media/DMV_mNYWAAAS1C4.jpg
"Kaybetmekten korkma. Eger dogruysa, gerceklesir. Onemli olan sey acele etmemektir. Iyi olan hicbir sey kacip gitmez."
https://pbs.twimg.com/media/DMP7PQ0W4AAeB3S.jpg
"Insan kendi kisiliginde konusurken cok az kendisidir, ona bir maske ver ve sana dogruyu soylesin. / L'uomo č tanto meno se stesso quanto piů parla in prima persona.Dategli una maschera e dirŕ la veritŕ."
"Ah, parlak yanmayi ogretiyor mesalelere! Bir Habesin kulagindaki mucevher gibi asilmis sanki gecenin yanagina. Oyle zengin bir guzellik ki, el surmeye gelmez, oyle degerli ki fazla gelir yeryuzune! Su guzel, akranlari arasinda nasýl gorunuyorsa, oyle gorunur ak bir guvercin kargalar arasinda. Dans bitince durdugu yeri gozleyeyim, eline degsin de kutsansin kaba elim. Gonlum hic sevdi mi simdiye dek? Inkar edin gozlerim! Cunku gerçek guzelligi gormedim bu geceye dek." William Shakespeare, Romeo ve Juliet
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ta_e_Romeo.jpg
"Essa insegna alle torce a splendere di luce viva! Pare pendere dalla guancia della notte come una gemma dall'orecchio di una etiope; bellezza troppo grande per poterla possedere e troppo preziosa per questa terra; come spicca una nivea colomba in mezzo (che si unisce) ad uno stormo di cornacchie. Cosě quella fanciulla spicca fra le sue compagne. Finito questo ballo, osserverň dove s’andrŕ a posare e, toccando la sua, farň beata questa mia rozza mano.Il mio cuore ha giŕ conosciuto l'amore? Smentitelo (Rinnegalo), occhi miei! Perché io non ho mai visto una bellezza vera prima di stanotte." Shakespeare, Giulietta e Romeo
Resim: Francesco Hayez, L'ultimo bacio di Giulietta e Romeo
"Sana baktiginda kadini dinle, konustugunda degil. / Ascolta la donna quando ti guarda, non quando ti parla." Halil Cibran/ Kahlil Gibran :):)
https://pbs.twimg.com/media/DMfUdBxWkAAXzOV.jpg
Sembolizm'in en buyuk temsilcilerinden, aykiri Fransiz sair (Jean Nicholas) Arthur Rimbaud’un dogum yil donumu (20 Ekim 1854)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...ensation-2.jpg
Mavi yaz aksamlarýnda, ozgur, gezecegim,
Ayaklarimin altinda nemli, serin kirlar;
Basaklari devsirip otlari ezecegim,
Yikayip aritacak ciplak basimi ruzgar.
Ne bir soz, ne dusunce, yalniz bitmeyen dus
Ve yuregimde sevgi; buyuk, sonsuz, umutlu,
Cekip gidecegim, cingene gibi, basibos
Dogada, -bir kadinla birlikte gibi mutlu.
Uzgun yuregim akiyor gemiye,
Bir gevislik tutun salyasi gibi;
Corba artiklari yuzumde, niye?
Uzgun yuregim akiyor gemiye;
Ya bu kaba saba sozler ne diye?
Adamlarin bu zevzek gulusleri?
Uzgun yuregim akiyor gemiye
Bir gevislik tutun salyasi gibi.
Hep belden asagi edepsiz laflar
Onu nasil bastan cikardi, bakin!
Dumende de o bicim resimler var,
Sevismeler, kalkmis cinsel organlar...
Siz ey beni buyuleyen dalgalar,
Alin kirli yuregimi, aritin
Hep belden asagi edepsiz laflar
O'nu nasil bastan cikardi, bakin!
https://media.poetryfoundation.org/m...h=1200&fit=max
Il mio triste cuore sbava a poppa,
Il mio cuore č pieno di trinciato:
Gli lanciano schizzi di zuppa,
Il mio triste cuore sbava a poppa:
Sotto i lazzi della truppa
Che scoppia in una risata generale,
Il mio triste cuore sbava a poppa,
Il mio triste cuore č pieno di trinciato!
Itifallici e soldateschi
I loro lazzi l'han depravato!
Al timone si vedono affreschi
Itifallici e soldateschi.
Oh flutti abracadabranteschi,
Prendete il mio cuore, che sia lavato!
Itifallici e soldateschi,
I loro lazzi l'han depravato!
Franz Schubert'in 2. Senfonisinin ilk belgelendirilmis performansi Londra’da , August Manns yonetiminde Crystal Palace orkestrasi tarafindan 20 Ekim 1877 tarihinde gerceklesti.
(Belgelenmemis ilk performansi 1815 yilinda Viyana’da Kaiserlich-konigliches Stadtkonvikt’de yapildigi sanilmaktadir.)
http://www.famouscomposers.net/image...z-schubert.jpg
John Ronald Reuel Tolkien'in Yuzuklerin Efendisi serisinin 3. Final kitabi Kralin Donusu (The Return of the King) 20 Ekim 1955 tarihinde George Allen tarafindan Londra’da yayinlandi.
"Yine de dunyanin butun gelgitlerine hakim olmak degil bizim rolumuz; bizim rolumuz icine birakilmis oldugumuz yillari SIKINTIDAN kurtarmak icin elimizden geleni yapmak, bizden sonra yasayanlar islemek icin temiz bir toprak bulabilsinler diye bildigimiz tarlalardaki kotulugu kokunden sokup atmak."
http://corecanvas.s3.amazonaws.com/t...ing_fcover.jpg
“It is not our part to master all the tides of the world, but to do what is in us for the succour of those years wherein we are set, uprooting the evil in the fields that we know, so that those who live after may have clean earth to till. What weather they shall have is not ours to rule.”
"Ben de oyle dusunuyordum bir zamanlar. Ama çok derinden yaralandim Sam. Shire'i kurtarmaya calistim ve basardim ama kendim icin degil. Bu hep boyle olmali Sam, isler tehlikeli olunca: birileri vazgecmeli, kaybetmeli ki digerleri kazanabilsin. Ama sen benim varisimsin: sahip oldugum ve olacagim her seyi sana biraktim sonra senin Gul'un ve Elanor'un var; daha minik Frodo, minik Gul ve Merry ve Altýnbukle ve Pippin gelecek; belki benim goremedigim daha coklari da. Ellerine ve aklina her yerde ihtiyac olacak. Belediye baskani olacaksin tabii ki, istedigin surece; tarihteki en unlu bahcivan olacaksin; sonra kirmizi kitap'tan birçok sey okuyacak, gecip gitmis olan cagin hatiralarini canli tutacaksin ki halk buyuk tehlikeyi hatirlasin ve sevgili ulkelerini daha da cok sevsin. Ve bunlar da seni, oyku'nun sana ait bolumu surdukce mumkun oldugunca mesgul ve mutlu edecek. "
https://images-na.ssl-images-amazon....1HPGe1YjQL.jpg
“Anch'io lo credevo, un tempo. Ma sono stato ferito troppo profondamente, Sam. Ho tentato di salvare la Contea, ed č stata salvata, ma non per merito mio. Accade sovente cosě, Sam, quando le cose sono in pericolo: qualcuno deve rinunciare, perderle, affinché altri possano conservarle. Ma tu sei il mio erede: tutto ciň che ebbi e che avrei potuto avere io, lo lascio a te; e poi tu hai Rosa, ed Elanor, e verranno anche il piccolo Frodo e la piccola Rosa, e Merry e Cioccadoro e Pipino, e forse altri che ancora non vedo. Le tue mani e il tuo cervello saranno necessari dappertutto. Sarai Sindaco, naturalmente, finché vorrai, e il piů famoso giardiniere della storia; e leggerai brani del Libro Rosso, mantenendo vivo il ricordo dei tempi passati, affinché la gente ricordi il Grande Pericolo ed ami ancora di piů il suo caro paese. Tutto ciň ti renderŕ occupato e felice finché durerŕ la tua parte nella Storia.”
Danimarka asilli Amerikali aktor, yapimci, yazar, muzisyen, fotografci, sair ve ressam Viggo Mortensen'in dogum gunu (20 Ekim1958)
https://media.giphy.com/media/9H6jNcz9gHeiA/giphy.gif
https://i.makeagif.com/media/8-09-2015/NXQJzb.gif
https://media.giphy.com/media/li9XTykkArsaY/giphy.gif
Amerikali rap muzik sanatcisi Snoop Dogg’in (Calvin Cordozar Broadus, Jr.) dofum gunu )20 Ekim 1971)
https://media.giphy.com/media/ScZzMlETdv9mg/giphy.gif
https://media1.tenor.com/images/47dd...itemid=5354224
https://media.giphy.com/media/FTSQZtKypegso/giphy.gif
Sydney Opera House’un acilisi Kralice Elizabeth tarafindan 20 Ekim 1973 tarihinde yapildi.
http://i.telegraph.co.uk/multimedia/...a_2014142i.jpg
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-_Dec_2008.jpg
http://www.timrileydigital.com/phddi...use_gif460.gif
https://static1.squarespace.com/stat...+Slideshow.gif
Akademi Odullu Amerikali aktor ve yapimci Burt Lancaster’in olum yil donumu (20 Ekim 1994)
https://media.giphy.com/media/pgYlxaFFAE9jy/giphy.gif
https://media.sticker.market/gif/bur...42291b1e-g.gif
https://media.giphy.com/media/xlDqdtfXs86Dm/giphy.gif
Ilk Mark Twain Mizah Odulunu Komedyen Richard Pryor 20 Ekim 1998 tarihinde kazandi.
http://ww1.hdnux.com/photos/12/23/25.../1024x1024.jpg
http://25.media.tumblr.com/94b9c5164...zoa7o1_500.gif
https://memestatic.fjcdn.com/gifs/1+...12_6366936.gif
Amerikali hard rock grubu Aerosmith, canli albumu A Little South of Sanity’i 20 Ekim 1998 tarihinde yayinladi.
https://images-na.ssl-images-amazon....L._SL1060_.jpg
“On iki yasimda beni kapadiklarý bir tavan arasinda dunyayi tanidim; kafamda canlandirdim insanlik guldurusunu. Tarihi belledim bir sarap mahzeninde. Bir kuzey kentinin gece senliklerinde eski ressamlarin butun kadinlariyla karsilastim. Bana eski cag bilimlerini ogrettiler bir izbe ara sokaginda Paris’in. Bastan basa dogunun kusattigi essiz bir konutta koskoca yapitimi tamamladim; yuce yalnizligimi gecirdim orada. Mayaladim kanimi. Odevim bagislandi. Artik bunu dusunmemeli bile.” Arthur Rimbaud, Illuminations
https://www.kb.nl/sites/default/file..._c202_05_u.jpg
“In an attic where I was shut up at the age of twelve I got to know the world. I illustrated the human comedy. In a cellar I learned history. At some nighttime carnival in a Northern city, I met all the wives of the master painters. In an arcade in Paris I was taught the classic sciences. In a magnificent abode surrounded by the entire Orient I accomplished my immense opus and spent my illustrious retirement. I churned my blood. My homework has been handed back to me. One must not even think of that now.”
“Sair butun anlamlarin uzun sure, sonsuzca ve dusunulmus bir sekilde duzensizlesmesiyle kendini gorunmezi goren , bilenmezi bilen kilar. Askin, acinin, istirabin, cilginligin butun sekillerini yasayarak; bizzat kendini arar, butun zehirleri kendinde tuketir, bunu da onlarin sadece ozlerini saklamak icin yapar. Kelimelerle anlatilmaz bir iskencedir bu, ki bunda sair butun bir imana, insanustu buyuk bir guce ihtiyac duyar, ayrica bunda sair daha pek çok sey arasinda buyuk hasta, buyuk cani, buyuk lanetli - ve en yuksek Bilgin- olur. Cunku sair boylece bilinmeze ulasir! Cunku sair ruhunu islemistir, coktan herkesten daha çok zengindir! Sair bilinmeze ulasir ve cilgina donmus bir halde, gormeleriyle, vizyonlariyla sonunda aklini kaybedebilir de, o onlarý gordu bir kere! Duyulmadik ve adlandirilamaz seylerle yaptigi sicramada isterse gebersin: daha baska korkunc isciler geleceklerdir; otekinin gucunun tukenip yigilip kaldigi ufuklardan onlar baslayacaklar bu kez!” Arthur Rimbaud, Cehennemde Bir Mevsim
https://images-na.ssl-images-amazon....1KOG4c6OBL.jpg
“A poet makes himself a visionary through a long, boundless, and systematized disorganization of all the senses. All forms of love, of suffering, of madness; he searches himself, he exhausts within himself all poisons, and preserves their quintessences. Unspeakable torment, where he will need the greatest faith, a superhuman strength, where he becomes all men the great invalid, the great criminal, the great accursed--and the Supreme Scientist! For he attains the unknown! Because he has cultivated his soul, already rich, more than anyone! He attains the unknown, and if, demented, he finally loses the understanding of his visions, he will at least have seen them! So what if he is destroyed in his ecstatic flight through things unheard of, unnameable: other horrible workers will come; they will begin at the horizons where the first one has fallen!”
:kahkah::kahkah:
http://www.peopleofwalmart.com/wp-co...17/10/2879.jpg
Italyan ressam Domenichino’nun (Domenico Zampieri) dogum yil donumu (21 Ekim 1581)
La caccia di Diana (The Hunt of Diana, 1616)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...diana_1616.jpg
Italyan ressam Giovanni Paolo Pannini’nin olum yil donumu (21 Ekim 1765)
Rovine romane con figure (Roman Ruins with Figures, 1739)
http://www.settemuse.it/pittori_oper...igure_1730.jpg
Ingiliz sair, elestirmen ve filozof Samuel Taylor Coleridge’in dogum yil donumu (21 Ekim 1772)
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...HOA76xJXKMB5vL
Ihtiyar bir Denizci bu,
Ve durdurur ucunden birini:
Uzun kir sakalin ve parildayan gozunle
Beni durdurman niye simdi?
Guveyin kapilari ardina dek acik
Ve ben en yakin akrabayim;
Konuklar bulustu, Solen kuruldu,-
Dugune kulak verebilirsin.-
Ama o yine de dugun davetlisini tutar-
Bir Gemi vardi, der-
Hayir, eger gulunecek bir oykun varsa,
Denizci! benimle gel.
https://d1w7fb2mkkr3kw.cloudfront.ne...1841938509.jpg
It is an ancient Mariner,
And he stoppeth one of three.
'By thy long grey beard and glittering eye,
Now wherefore stopp'st thou me?
The Bridegroom's doors are opened wide,
And I am next of kin;
The guests are met, the feast is set:
May'st hear the merry din.'
He holds him with his skinny hand,
'There was a ship,' quoth he.
'Hold off! unhand me, grey-beard loon!'
Eftsoons his hand dropt he
Fransiz yazar ve sair Alphonse Marie Louise Prat de Lamartine’nin dogum yil donumu (21 Ekim 1790)
https://image.slidesharecdn.com/pwbm...?cb=1291402718
Ebedi gecesinde bu donussuz seferin
Hep baska sahillere dogru suruklenen biz
Zaman adli denizde bir gun, bir lahza icin
Demirleyemez miyiz?
Ey gol, henuz aradan bir sene gecti ancak,
Seyrine doymadigi o canim su yaninda
Bir gun onu ustunde gordugum su tasa, bak
Oturdum tek basima!
Altinda bu kayanin yine boyle inlerdin;
Gene boyle carpardi dalgalarin bu yara,
Ve boyle serpilirdi ruzgarla kopuklerin
O guzel ayaklara.
Nobel Vakfinin kurucusu Alfred Nobel’in dogum yil donumu (21 Ekim 1833)
https://img-s1.onedio.com/id-5626f05...72044d88c8.jpg
Italyan romanci, oyku yazari ve sair Edmondo De Amicis'in dogum yil donumu (21 Ekim 1846)
"Bu sehir,bu vatan uzun yillar boyunca senin butun dunyandi.Annenin yaninda ilk adimlarini orada attin, ilk heyecanlarini orada duydun, ilk kez orada dusunmeye basladin, ilk arkadaslarini orada buldun.Bu vatan senin icin bir anneydi; seni egitti, gelidtirdi, korudu.O anneyi butun sokaklarda ara,Onu sev,haksizliga ugradiginiý gordugun zaman da mutlaka onu savun."ť Cocuk Kalbi
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ont_matter.jpg
"La tua cittŕ, - la tua piccola patria, - quella che č stata per tanti anni il tuo mondo, - dove hai fatto i primi passi al fianco di tua madre, provato le prime commozioni, aperto la mente alle prime idee, trovato i primi amici. Essa č stata una madre per te: t'ha istruito, dilettato, protetto. Studiala nelle sue strade e nella sua gente, - ed amala, - e quando la senti ingiuriare, difendila."
"Iste karsimizda, Istanbul sehri. Sonsuz, yuce fevkalade! Kainatin ve insan soyunun ihtisami. Demek ki boyle bir guzellik sadece bir hayal degilmis. Haydi simdi bu ilahi goruntuyu tarif etmeye, kelimelerle kutsiyetini bozmaya calis bakalim. Kim Istanbul'a tarife curet edebilir ki.Chateaubriand, Lamartine, Gautier. Hepsi de nasil kekelemisler?"Istanbul
http://alessandria.bookrepublic.it/a...58408544/cover
"Ecco Costantinopoli! Costantinopoli sterminata, superba, sublime! Gloria alla creazione ed all'uomo! Io non avevo sognato questa bellezza! Ed ora descrivi, miserabile! profana colla tua parola questa visione divina! Chi osa descrivere Costantinopoli? Chateaubriand, Lamartine, Gautier, che cosa avete balbettato?"
Ernest Hemingway’in Canlar Kimin Icin Caliyor (For Whom the Bell Tolls) romani, 21 Ekim 1940 tarihinde yayinlandi.
https://www.goodbooksinthewoods.com/...medium/871.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DFQB48VXUAA2cxT.jpg
Pablo onun sozunu keserek, "Sarhostum," dedi. "Simdi de..."
Pablo, "Sarhos degilim," diye onun sozunu kesti. "Fikrimi degistirdim."
Agustin, "Isteyen inanabilir, ben inanmiyorum," dedi.
Pablo, "Canin isterse..." dedi. "Seni Gredos'a benden baskasi goturemez."
"Gredos'a mi?"
"Kopru isinden sonra gidecegimiz tek yer orasi."
https://pbs.twimg.com/media/C8u45QqWsAAgIxl.jpg
Hic kimse bir ada degildir.
Ne de butunuyle kendisi,
Her insan kitanin bir parcasidir,
Govdenin bir bolumu;
Bir toprak parcasi deniz tarafindan alip goturulse,
Avrupa azalir.
Tipki haritadaki burun gibi,
Tipki senin veya bir arkadasinin sahip oldugu mulk gibi;
Bir insanin olumu de beni azaltir,
Cunku ben insanligin kendisinde icerigim,
Oyleyse asla haber gonderip sordurma
Canlar kimin icin caliyor diye;
Onlar senin icin caliyor.
Ernest Hemingway, Canlar Kimin Icin Caliyor (John Donne, 1624)
“Ama yasamak, bir tepenin yamacinda ruzgarla salinan bir bugday tarlasiydi. Yasamak, gokyuzunde dolanan bir atmacaydi. Tahilin savruldugu, samanlarin ucustugu harman yerinde, tozlar icinde duran toprak testideki suydu yasamak. Bacaklarinin arasindaki bir atti yasamak; bir bacaginin altindaki karabinaydi, bir tepeydi, bir koyakti, bir dereydi kenarinda, vadinin uzak kiyisinda, tepelerin otesindeki agaclarin uzandigi.”
https://www.maremagnum.com/uploads/i...99282e024.jpeg
“Ma vivere era l'immagine di un campo di grano che ondeggia al vento sul fianco di una collina. Vivere era un falco nel cielo. Vivere era una giarra di terra piena d'acqua nella polvere della trebbiatura, col grano lanciato in aria e la pula che vola. Vivere era un cavallo tra le cosce e un fucile sotto una gamba e una collina e una valle e un fiume fiancheggiato d'alberi sulle rive, e l'estremo della valle e le colline al di lŕ”.
Amerikali aktris, senarist ve yazar Carrie Fisher'in dogum gunu (21 Ekim 1956)
http://img.wennermedia.com/social/rs...fbbd57e053.jpg
https://media.giphy.com/media/VJZwe6n4IcCZ2/giphy.gif
1965 yilinda En Iyi Film Akademi Odulu alacak olan, George Cukor’in yonettigi ve Rex Harrison ve Audrey Hepburn’un oynadigi Benim Tatli Melegim (My Fair Lady), 21 Ekim 1964 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....yMg@@._V1_.jpg
https://media.giphy.com/media/jTg6SKy3iLqo/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/UMoopNf4HrXLq/giphy.gif
Kanada asilli Amerikali yazar ve sair Jack Kerouac'in olum yil donumu (21 Ekim 1969)
"Basim donunceye kadar dolastim. Sanki ruyadaydim da ucurumdan yuvarlaniyordum. Icimden ah, sevdigim kiz nerede, diye gecirdim, asagidaki kucuk dunyada bakmadigim gibi bakindim etrafa. Onumde Amerika kitasinin buyuk dogal girinti cikintilari, uzaklarda bir yerlerde de havaya toz bulutu ve kahverengi duman puskurten manyak, heybetli New York. Doguda bir kahverengilik ve bir kutsallik vardi, California ise badana yapilmis gibi beyaz ve bos kafaliydi, en azindan o siralar boyle dusunuyordum."
http://indianapublicmedia.org/nightl...ad-611x940.jpg
"I spun around till I was dizzy; I thought I'd fall down as in a dream, clear off the precipice. Oh where is the girl I love? I thought, and looked everywhere, as I had looked everywhere in the little world below. And before me was the great raw bulge and bulk of my American continent; somewhere far across, gloomy, crazy New York was throwing up its cloud of dust and brown steam. There is something brown and holy about the East; and California is white like washlines and emptyheaded -- at least that's what I thought then."
https://pbs.twimg.com/media/DFk-vwOXgAIC-VD.jpg
"Benim ilgimi ceken insanlar deli olanlardir. Yasamak icin deli olan, konusmak icin deli olan, her seye ayni anda ihtiras duyan, hicbir zaman esnemeyen ya da siradan bir sey soylemeyen! Ama gece boyunca maytaplar gibi yanan, yanan, yanan..."ť
https://pbs.twimg.com/media/DI4S_90XcAAUcey.jpg
"Oraya varana kadar da durmamaliyiz."
"Nereye gidiyoruz ?"
"Bilmiyorum, ama gitmemiz lazim"
Silili sair Pablo Neruda, “Bir kitanin kaderi ve hayallerini dogasal bir gucle canlandirdigi siiri icin” Nobel Edebiyat odulunu 21 Ekim 1971 tarihinde kazandi.
“Tum bu insanlar adina ve kendi namima, bir sair olarak yaptigim calismalardan oturu bana bugun yasadigim su onuru bahsedenI Akademisi'ne tesekkur ediyorum. Hasmetli ormanlari, derin kar birikintileri, esitlik ve baris sevdasi, dengesi ve comertligiyle dunyayi kendisine hayran birakan bu ulkeye tesekkur ediyorum. Tesekkurlerimi sundum ve simdi calismalarima, biz sairleri bekleyen bos sayfalarin basina donuyorum. O sayfalar ki bizler onlari kan ve karanlikla doldurmaliyiz cunku siir ancak kan ve karanlikla yazilir.”
http://www.livemint.com/rf/Image-621...a--621x414.jpg
“In the name of all these peoples and in my own name I thank the Swedish Academy for the honour which has been shown me today for my work as a poet. I also thank this country with the mighty forests and the deep snows, whose feeling for equality and whose love for peace, whose balance and generosity impress the world. I render my thanks and return to my work, to the blank page which every day awaits us poets so that we shall fill it with our blood and our darkness, for with blood and darkness poetry is written, poetry should be written.”
Kanada dogumlu Amerikali yazar Saul Bellow, “Eserlerinde bir araya getirdigi, insani kavrayis ve cagdas kulturun incelikli cozumlemesi icin” Nobel Edebiyt Odulunu 21 Ekim 1976 tarihinde kazandi.
"Sabah sekiz bucukta kahvaltimi ederim. Sonra eve doner, pencere onundeki sallanan koltuguma yerlesip gazetemi okurum bastan sona, satir atlamaksizin. Once komik dizilere goz atarim. (Bunlarý izleyisim cocuklugumdan kalma bir aliskanliktir. Oyle ki, en yenilerini hatta en tatsiz olanlari bile okurum). Sonra ciddi haberlere gecerim, sutun yazarlarindan dedikodu sayfasina, yemek tariflerine, olum ilanlarina, sosyete haberlerine, reklamlara, cocuk bilmecelerine ve her seye tek tek goz gezdiririm. Gazeteyi elimden birakmak istemedigimden komik dizileri, herhangi birini atlamis olmayayim diye bastan okudugum coktur."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"At half-past eight I eat breakfast. Afterward I walk home and settle down to read the paper in the rocker by the window. I cover it from end to end, ritualistically, missing not a word. First come the comic strips (i follow them because I have done so since childhood, and I compel myself to read even the newest, most unpalatable ones), then I read the serious news and the columnists, and, finally, the gossip, the family page, the recipes, the obituaries, the society news, the ads, the children's puzzles, everything. Reluctant to put it aside, I even reread thecomics to see if I have missed anything."
Fransiz yonetmen, senarist ve aktor Francois Truffaut’nun olum yil donumu (21 Ekim 1984)
https://pbs.twimg.com/media/C6JsCxIWMAEDxTj.jpg
Gunde uc film, haftada uc kitap ve guzel muzik albumleri beni olene kadar mutlu etmeye yetebilir."
-Bana: seni seviyorum" dedin.
-Ben sana: bekle dedim. Al beni diyecektim.
-Sen bana: git dedin.
https://pbs.twimg.com/media/C60OtoGWoAINDGP.jpg
-M'hai detto: ti amo.
-Ti dissi: aspetta.Stavo per dirti: eccomi.
-Tu m'hai detto: vattene.
Jules et Jim, Francois Truffaut
https://68.media.tumblr.com/0e3c9b79...2o1_r2_500.gif
"Mutlulugu anlatmak zordur. Farkina varilmadan eskir. / La felicitŕ si racconta male perché non ha parole,ma si consuma e nessuno se ne accorge" Francois Truffaut, Jules ve Jim
Ingiliz sarkici ve sarki sozu yazari Amy Winehouse, Frank albumunu 21 Ekim 2003 tarihinde yayinladi.
https://img.discogs.com/Elx8cGBxLEAm...30845.jpeg.jpg
“Defneli yolda yururken kestane agaclarinin dokuntulerini karsimda buldum.Ikiye ayrilan govde gicirdayip duruyordu. Agacin koku hala bu iki parcayi ayakta tutuyordu. Ama kokteki ozsuyu yukari kadar cikmadigindan olacak dallar kurumustu. Onumuzdeki kis ruzgarlarinin onu yerle bir edecegi kesindi. Simdiki haliyle bir agac dokuntusu sayilabilirdi. Sanki bu dokuntuler soz anlarmis gibi: "birbirinize SIKI sarilmamissiniz. Siz yanmis ve kararmis da olsaniz vefali gonullerinizde canli bir nokta kalmistir. Kuskusuz artik yesil yapraklariniz olmayacak. Dallarina yuva yapip son sarkilar soyleyen kuslari bir daha goremeyeceksiniz. Ask ve mutluluk sizin icin bitmis. Ama gene de tek basiniza degilsiniz. Daima birbirinize destek, arkadas olacaksiniz" dedim. Charlotte Bronte, Jane Eyre
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Descending the laurel walk, I faced the wreck of the chestnut-tree; it stood up black and riven: the trunk, split down the centre, gasped ghastly. The cloven halves were not broken from each other, for the firm base and strong roots kept them unsundered below; though community of vitality was destroyed a ruin, but an entire ruin."You did right to hold fast to each other," I said: as if the monster- splinters were living things, and could hear me. "I think, scathed as you look, and charred and scorched, there must be a little sense of life in you yet, rising out of that adhesion at the faithful, honest roots: you will never have green leaves more — never more see birds making nests and singing idyls in your boughs; the time of pleasure and love is over with you: but you are not desolate: each of you has a comrade to sympathise with him in his decay."
"'Biliyor muydun, Japonya'da kirik seramikleri onarirken kirigi ortmeye calismazlar, tam tersine onu vurgulamak icin kirik yeri altinla doldurarak duzeltirler.Cunku bir sey zarar gorduyse, bir oykusu varsa bu daha guzel sayilir…"
http://2.bp.blogspot.com/-MB2hNNhOtM...2Bistanbul.jpg
“Lo sapevi che in Giappone, quando si riparano le ceramiche rotte, non si nasconde il danno ma lo si sottolinea, riempiendo d’oro le linee di frattura?Perché credono che quando qualcosa ha suběto un danno e ha una storia, diventi piů bella. Riluci d’oro dove la vita ti ha scheggiato. Se solo fosse vero, se funzionasse davvero cosě...”
Fransiz ressam Achille Etna Michallon’un dogum yil donumu (22 Ekim 1796)
Il Colosseo (View of the Colosseum in Rome, 1818-1822)
https://api.art.rmngp.fr/v1/images/1...hZMRYrnRNpWVCQ
Senfonik siir tarzinin yaraticisi olan besteci, piyanist, orkestra sefi, muzik ogretmeni Macar Franz Liszt’in dogum yil donumu (22 Ekim 1811)
http://media.npr.org/assets/img/2011...d-s900-c85.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=goeOUTRy2es
Ilk Metropolitan (The Old Met) Opera Salonu 22 Ekim 1883’te Faust’un gosterimiyle Broadway`de acildi.
http://archives.metoperafamily.org/I...10.22Faust.jpg
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._1905_crop.jpg
http://www.houstonpianocompany.com/a...pera-house.jpg
Amerikali sair, yazar ve gazeteci John Reed’in dogum yil donumu (22 Ekim 1887)
“Gorunuste, her sey durgundu. Yuz binlerce insan ihtiyatla evlerine donuyor, erkenden kalkip islerine gidiyorlardi. Petrograd’da tramvaylar isliyor, magaza ve lokantalar kapilarini aciyor, tiyatrolar oyunlar duzenliyor ve bir resim sergisi son hazirliklarini yapýyordu… Savasin bile kesip atamadigi alisilmis karisikligin icinde yasam akip gidiyordu. En kotu felaketler karsisinda bile yemesini, giyinmesini ve eglenmesini surduren sosyal organizmanin canliligindan daha sasirtici bir sey yoktur…”
https://sovietbooksbug.files.wordpre.../08/cover1.jpg
“Superficially all was quiet; hundreds of thousands of people retired at a prudent hour, got up early, and went to work. In Petrograd the street-cars were running, the stores and restaurants open, theatres going, an exhibition of paintings advertised… All the complex routine of common life—humdrum even in war-time—proceeded as usual. Nothing is so astounding as the vitality of the social organism—how it persists, feeding itself, clothing itself, amusing itself, in the face of the worst calamities…”
Fransiz post-empresyonist ressam ve gezgin Paul Cézanne’in olum yil donumu (22 Ekim 1906)
I giocatori di carta (The Card Players, 1892)
http://www.studiarapido.it/wp-conten...e1-696x581.jpg
Natura morta con mele e arance (Still Life with Apples, 1898)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ith_Apples.jpg