Fransiz ressam Jules Louis Dupré'nin olum yildonumu (6 Ekim 1889)
Village view at night, 1840
https://upload.wikimedia.org/wikiped...SK-A-2888.jpeg
Le moulin à vent, 1850s
https://upload.wikimedia.org/wikiped...C3%A0_vent.jpg
Printable View
Fransiz ressam Jules Louis Dupré'nin olum yildonumu (6 Ekim 1889)
Village view at night, 1840
https://upload.wikimedia.org/wikiped...SK-A-2888.jpeg
Le moulin à vent, 1850s
https://upload.wikimedia.org/wikiped...C3%A0_vent.jpg
Kubali sair José Martí, Versos sencillos (Basit Siirler) kitabinin ilk basimini 6 Ekim 1891 tarihinde New York’ta Freedom House, Transaction Publishers araciligiyla yayimladi.
https://ebetania.files.wordpress.com...illos_blog.jpg
https://internetpoem.com/img/poems/9...jose-marti.png
Zalimden mi? Soz et zalimden
Soyle herseyi, fazlasini da!
Haykir tum hirsiyla kole gogsunun
Yargila onu, ayipla.
Adaletsizlikten mi? Soz et adaletsizlikten,
Anlat, onun nasil sinsice
Yaklastigini karanlikta;
Soyle, icinden gelen neyse.
Kadindan mi? Actigi yaradan
Can veriyor olsan bile;
Kemlikle soz edip ondan
Kendini lekeleme
Ingiliz sair Alfred Tennyson'in olum yildonumu (6 Ekim 1892)
https://pbs.twimg.com/media/DGh8iFBUAAAXr2l.jpg
Gunbatimi ve aksam yildizi
acik bir cagri bana.!
Engellenmenin inlemesi olmayabilir,
denize saldigimda.
Ama, su gel-git uykuda gorunen,
ses ve kopukle dolu fazlasiyla;
sonsuz derinliklerden cekilince
doner yuvaya.
Alacakaranlik ve aksam cani
ve karanlik sonra;
ayriligin kederi olmayabilir
engine acilinca.
Sel tasiyabilir beni uzaklara
zaman ve mekan sinirlasa da.
Umarim gorurum kilavuzumu yuz yuze,
engeli asinca.
Fransa dogumlu Ingiliz ressam Ford Madox Brown'in olum yildonumu (6 Ekim 1893)
Romeo and Juliet, 1869 – 1870
https://upload.wikimedia.org/wikiped...liet_brown.jpg
The Last of England, 1852 – 1859
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rt_Project.jpg
Sessiz film doneminin aranilan oyuncularindan, 1928 yilinda ilk Akademi Odulunu kazanan Amerikali aktris Janet Gaynor’in dogum yildonumu (6 Ekim 1906)
https://www.oldtimeradiodownloads.co...-janet-06c.jpg
https://www.thefamouspeople.com/prof...aynor-7570.jpg
Norvecli deneysel arkeolog, antropolog ve kasif Thor Heyerdahl’in dogum yildonumu (6 Ekim 1914)
“Yavru murekkepbaliklari tipki ucanbaliklar gibi kacarken hava yolunu kullanabiliyorlardi. Roket prensibi insanoglunun henuz aklinin kosesinden gecmeden cok onceleri bu canlilarca kullanilagelmisti. Ivme kazanana kadar bedenleri icinden su pompaliyor, sonra da biraz diklesip perdeli kollarini kanat gibi kullanarak havada ucuyorlardi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Young squids, which are a favorite food of many large fish, can escape their pursuers by taking to the air in the same way as flying fish. They had made the principle of the rocket aircraft a reality long before human genius hit upon the idea.They pump sea water through themselves till they get up a terrific speed, and then they steer up at an angle from the surface by unfolding the pieces of skin like wings.”
"Bugun bizi izleyen kopekbaligina dostca davrandik. Yemek masasinin artiklarini onun acik agzindan iceri bosalttik. Yanimizda yuzerken insandan korkan, ama iyi huylu ,uysal bir kopek gibi davraniyor. Insan yanlislikla onlarin kocaman agizlarindan iceri dusmedikce son derece sevimli olabildikleri bir gercek. En azindan cevremizde dolasmasi hosumuza gidiyor; elbette suya girmedigimiz surece."
https://images.gr-assets.com/books/1...7l/1139847.jpg
“We made friends with the shark which followed us today. At dinner we fed it with scraps which we poured right down into its open jaws. It has the effect of a half fierce, half good-natured and friendly dog when it swims alongside us. It cannot be denied that sharks can seem quite pleasant so long as we do not get into their jaws ourselves. At least we find it amusing to have them about us, except when we are bathing.”
Turk edebiyatinin en onde gelen roman yazarlarindan Yasar Kemal'in dogum yildonumu (6 Ekim 1923)
https://images.agi.it/pictures/agi/a...9659697721.jpg
“Cukurova'sini yazmayan yazar buyuk romanci olamaz. / Nessuno scrittore puo' essere un grande scrittore senza la sua Cukurova.”
"Ince Memed hicbir koyde barinamiyor, gunlerce ac susuz, bir de cocukla daglarda kaliyordu. Birkac kere Yuzbasi Faruk'un pususuna dusmusler kurtulmuslardi. Bugunlerde eger Kerimoglu olmamis olsaydi, Ince Memed'in hali dumandi. Nerede olursa olsun mermi, ekmek, para yetistiriyordu. Vayvay koyunden gelen paralar da Kerimoglu yoluyla ulasiyordu. Bayrami Koca Osman kadar Kerimoglu da dort gozle bekliyordu. Sunun surasinda ne kaldi."
http://www.edebiyatögretmeni.net/wp-...0nce-Memed.jpg
"Memed non poteva più scendere in nessun villaggio. Per giorni e giorni rimase sui monti con le sue donne e il bambino. Patirono la fame e la sete. Più di una volta fu sul punto di cadere in una delle imboscate che gli tendeva il comandante Faruk. Se non fosse stato aiutato da Kerimoglu e dalla sua tribù, non si sarebbe salvato. Dovunque egli si trovasse, Kerimoglu gli faceva avere cibo e munizioni e il denaro dei contadini di Vayvay. Come Koca Osman, anche Kerimoglu aspettava con impazienza l'anniversario della fondazione della repubblica. Mancava poco ormai."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Memede olan olmustu. Gozune uyku girmiyordu. Dusuncelere kaptirmisti kendini. Dusunceler kafasina akin ediyordu. Dusunuyordu artik. Dunya kafasinda buyumustu. Dunyanin genisligini dusunuyordu. Degirmenoluk koyu bir nokta gibi kalmisti gozunde. O kocaman Abdi Aga, karinca gibi kalmisti gozunde. Belki de ilk olarak dogru durust dusunuyordu. Ask ile sevk ile dusunuyordu. Kin duyuyordu artik. Kendi gozunde kendisi buyumustu. Kendini de insan saymaya basladi. Yatakta bir taraftan bir tarafa donerken soylendi. 'Abdi Aga da insan, biz de...' "
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Mèmed était dans un état d'excitation extrême. Il n'arrivait pas à dormir. Il était envahi de pensées. Les idées se ruaient dans sa tête. Il réfléchissait désormais. Le monde avait grandi dans sa tête. Il réfléchissait à la grandeur du monde. Le village de Degirmenoluk n'était plus à ses yeux qu'un tout petit point. Le tout-puissant Abdi Agha n'était plus qu'une fourmi. Au fond, c'était peut-être la première fois qu'il réfléchissait vraiment. Il réfléchissait avec amour, avec ferveur. Il réfléchissait pour la première fois, au-dessus de ses moyens. Il commençait à haïr. Il se sentait mûrir. Il prenait conscience de sa personne. 'Abdi Agha est un homme, nous en sommes aussi', se dit-il en se retournant dans le lit..."
Rus ressam Ivan Lavrentievich Gorokhov’un olum yildonumu (6 Ekim 1934)
Recuperating, 1888
https://upload.wikimedia.org/wikiped...hchej_1886.jpg
Fair in Mozhaysk, 1916
https://upload.wikimedia.org/wikiped...D0%B5_1916.jpg
Amerikali psikolog, yazar ve ogretmen Marshall Rosenberg’un dogum yildonumu (6 Ekim 1934)
“Bir sokak lambasinin altinda, elleri dizleri uzerine cokmus yerde birseyler arayan adamla ilgili bir hikaye vardir. Oradan gecen polis, adama ne yaptigini sorar. Hafif sarhos gorunen adam, ‘Arabamin anahtarini ariyorum.’ der. Polis de ‘Onu burada mi dusurdun?’ diye sorar. Adam, ‘Hayir’ der. ‘Ara sokakta dusurdum.’ Adam polisin ona saskin bir ifadeyle baktigini farkedince hemen ekler: ‘Ama burasi daha aydinlik.’ “ Siddetsiz Iletisim
https://kbimages1-a.akamaihd.net/e1c...rd-edition.jpg
“There is a story of a man on all fours under a street lamp, searching for something. A policeman passing by asked what he was doing. ‘Looking for my car keys,’ replied the man, who appeared slightly drunk. ‘Did you drop them here?’ inquired the officer. ‘No,’ answered the man, ‘I dropped them in the alley.’ Seeing the policeman’s baffled expression, the man hastened to explain, ‘But the light is much better here.’ “
“Bir kriz aninda bir araya gelip bayragi dalgalandirarak yurtseverligimizi gostermek onemli degildir; dunyayi defalarca ortadan kaldirabilecek kadar silahlanmis bir super guc olmak yetmez; askeri gucumuzle dunyanin geri kalanini dize getirmek de yeterli degildir, cunku baris korku temeli uzerine kurulamaz.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1VUrZlCqbL.jpg
“It is not important that we come together in a moment of crisis-and show our patriotism by flying the flag; it is not enough that we become a superpower by building an arsenal that can destroy this earth several times over; it is not enough that we subjugate the rest of the world through our military might, because peace cannot be built on the foundations of fear. “
Rus ressam Alexander Shilov'un dogum gunu (6 Ekim 1943)
Where is the realm of sound (Julia Volchenkova, 1996)
https://uploads2.wikiart.org/images/....jpg!Large.jpg
Autoritratto (Self portrait, 1997)
http://static.kulturologia.ru/files/...shilov-004.jpg
Agatha Christie'nin Fare Kapani (The Mousetrap -Trappola per topi) oyunu 6 Ekim 1952 tarihinde Nottingham, Theatre Royal'de basladi.
http://i.telegraph.co.uk/multimedia/...W_2206265b.jpg
https://4.bp.blogspot.com/-HSmkyKss8...p%2BEnding.jpg
Turk sair ve yazar Ayten Mutlu’nun dogum gunu (6 Ekim 1952)
https://img.antoloji.com/media/sair_...537_b_6707.jpg
Agir olumlerdik hizin kanatlarinda
sadece korkuydu bizi besleyen
atesin agzinda yasiyorduk govdeyi
teni adimliyorduk atesin kullerinde
geceden sonrayi hic bilmiyorduk
unutmustuk nasil sevdigimizi
yarali hayvanlardi asklarimizda
yarali hayvanlardi asklarimizda
kendimizi otekiyle degisiyorduk
cogaldi yuzlerimiz azligimizda
baskasiydik baskasinibilmeyen
ne coktuk, var miydik, saniyorduk
uzun yolduk, yorulduk sesimizi
ormanlari gomup dallarimiza
sessizligin koklerinde uyuduk
curudu sessizlikte koklerimiz de
degmeden oksadik etin yilanlarini
sanal sevismelerin karanliginda
kalbimize buzdan satolar kurduk
satolarin buz tutmus kalplerinde
govdenin agzindan opuyorduk atesi
yarali hayvanlardik inlerimizde
korkuydu kanimizin yorgun bekcisi
korkuydu bekleyen kanimizin evini
zamani yitirdik an’a SIKISTIK
mermeri tirmaliyor icimizdeki hayvan
tumcesini yirtan bir kagit gibi
kagidini yirtan saskin bir tumce gibi
sokuyoruz hayatin ilmeklerini
giyecek ben’imiz yok yalandan baksa
https://content.babil.com/urun/74ee1...d0b5/Front/Big
We were the heavy deaths on the wings of speed
it was only fear feeding us
in the mouth of the fire we were living the body
we were stepping the skin through the ashes of the fire
we didn’t know after of the night at all
we had forgotten how we loved
our loves were also the wounded animals
we were the wounded animals in our loves
we were exchanging ourself with the others
our faces multiplied on our fewness
we were the others who didn’t know the others
we were too many, did we exist, we assumed
we were a long way, we got tired our voice
we buried our forests in our branches
and slept at the roots of silence
our roots also decayed in silence
we caressed the snakes of the flesh without touching
we built the ice chateaus in our hearts
in the darkness of imaginary love makings
in the frosty hearts of chateaus
we were kissing the fire on the mouth of the body
we were the wounded animals in our caverns
the tired watchman to our blood was fear
it was fear watching to the house of our blood
we lost the time and got stuck in the moment
the animal inside us is clawing the marble
like a paper tearing its sentence
like a bewildered sentence tearing its paper
we are ripping the slipknots of life out
we have no ego to wear but lie
Amerikali sanat tarihcisi Bernard Berenson’in olum yildonumu (6 Ekim 1959)
https://www.azquotes.com/picture-quo...n-66-56-84.jpg
“Dehayi, kisinin kendisine verilen egitime karsi cikan, uretken baskaldiri ve gizli gucu olarak tanimliyoruz.”
https://www.azquotes.com/picture-quo...n-51-81-50.jpg
“Mucizeler, onlara inananlarin basina gelir.”
Stanley Kubrick’in yonettigi, Kirk Douglas, Laurence Olivier ve Jean Simmons’in basrollerini paylastigi 4 Akademi Odulu kazanacak olan Spartakus (Spartacus) 6 Ekim 1960’da New York’ta gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...60,999_AL_.jpg
https://www.idlehearts.com/images/an...-us-or-for.jpg
“Belki bu dunyada kimse icin huzur diye bir sey yoktur. Ama biliyorum ki yasadigimi surece kendimize durust davranmamiz gerekiyor.”
Amerikali aktris Elisabeth Judson Shue'nun dogum gunu (6 Ekim 1963)
https://live.staticflickr.com/1892/4...2709635e_b.jpg
https://pbs.twimg.com/media/EGL8GxNW...jpg&name=small
Terrence Malick'in yonettigi, Richard Gere, Brooke Adams ve Sam Shepard’in basrollerini paylastigi romantik drama Cennet Gunleri (Days of Heaven - I giorni del cielo), 6 Ekim 1978’de Amerika’da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...6,1000_AL_.jpg
https://pics.me.me/nobodys-perfect-t...he-6921108.png
“Hic kimse kusursuz degil. Etrafimizdakilerin hic biri mukemmel degil. Icimizde hem seytan hem de melek vardir. / Nessuno è perfetto. Al mondo non c'è mai stata una persona perfetta. Ognuno di noi è mezzo diavolo e mezzo angelo.”
1956 yilinda Pulitzer Odullunu kazanan Amerikali sair Elizabeth Bishop'in olum yildonumu (6 Ekim 1979)
https://s1.dmcdn.net/HsobB/x480-xIT.jpg
Labrador sarisidir, hulyali Eskimo'nun
yagladigi yer. Bu sevilesi koylari oksayabiliriz,
cicek acmalari beklenir sanki bir camin altinda,
ya da sanki gorunmez baliklara temiz bir kafes olurlar.
Sahil kasabalarinin adlari dokulur denize,
komsu daglari kesen kentlerin adlari
hani nedenini kat be kat asar ya cosku
iste boylesi bir heyecani duymustur burada matbaaci.
Bu yarimadalar iki parmak arasinda alirlar suyu
depo kumaslarinin duzlugunu hisseden kadinlar misali.
Gemidense buzdagimiz olsun isterdik,
seyahatin sonu demek olsa da bu.
Orada bulutsu bir kaya gibi hareketsiz durmasina ragmen
ve kipirtili bir mermerken butun deniz
https://harvardmagazine.com/sites/de...?itok=awX1gLo0
We'd rather have the iceberg than the ship,
although it meant the end of travel.
Although it stood stock-still like cloudy rock
and all the sea were moving marble.
Yapraga tirmanirken gordun mu bir tirtili,
en kenara tutunusunu, havada donusunu,
etrafi yoklamasini bir seye erismek icin? Hala
havaya asiyor musun kelimelerini, on yildir
bitirilmemis, panona yapistirilmis halde, eksikleri
veya hayali imkansiz o cumlecik icin birakilmis bosluklariyla –
Sen hic samayan esin perisi, rastgeleyi mukemmel kilan sen?
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Have you seen an inchworm crawl on a leaf,
cling to the very end, revolve in air,
feeling for something to reach to something? Do
you still hang your words in air, ten years
unfinished, glued to your notice board, with gaps
or empties for the unimaginable phrase–
unerring Muse who makes the casual perfect?
Ilk Akademi Odullu Amerikali sinema, televizyon ve tiyatro aktrisi Ruth Elizabeth "Bette" Davis'in olum yildonumu (6 Ekim 1989)
https://24.media.tumblr.com/c5148322...9yoho1_500.gif
https://www.azquotes.com/vangogh-ima...de-7-31-23.jpg
“Tutkularim, bir yumrugu olusturan parmaklar gibi hep bir araya toplanmisti. Bugun saldirganlik olarak kabul edilse de bu durtunun o zaman bir amac oldugunu biliyordum.”
https://media.giphy.com/media/ZFQAFiDHmAC3e/giphy.gif
Gus Van Sant’in yonettigi, Nicole Kidman, Matt Dillon, Jo**uin Phoenix’in basrollerini paylastigi Sonsuz Ihtiras (To Die For), 6 Ekim 1995 tarihinde Amerika’da vizyona girdi.
https://www.indiewire.com/wp-content...pomeranian.jpg
https://pbs.twimg.com/media/EiiIDCvX...pg&name=medium
Kanit Pesinde (CSI: Crime Scene Investigation) dizisi 6 Ekim 2000 tarihinde CBS kanalinda yayinlamaya basladi.
https://pbs.twimg.com/media/Ejp2Zf4W...jpg&name=large
Finli sair, roman ve oyun yazari Paavo Haavikko’nun olum yildonumu (6 Ekim 2008)
Dedem imparatordu, bildiginiz gibi
deliydi de
herkesin icinde siir yazardi
Savas istiyorsunuz;
buyurun savasa.
Dimdik yurursunuz,
askerler gibi, taarruzdan onceki histeriyle
Histeri hic iyilestirilemeyen bir hastalik,
histerik olan da kazanandir, vazgecemeyen
Konusmak anlamsiz, siir okuyayim:
Oyle yogun ki sis, kopruden suyu goremezsin.
Cicekler cosmaya basladi,
anlamsizca oluverecekken.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
My grandfather the emperor was, as you know, mad,
wrote poems in the presence of others.
You want war,
it is available.
You walk with a stiff gait
as soldiers always do, hysterics before an attack.
Hysteria is the sickness which is never cured.
The hysteric is a winner, he never gives in.
There is no point in my speaking. I read the poem:
The fog is so dense that the water cannot be seen from the
bridge.
The flowers start to rage
when they are
to die meaninglessly.
Ingiliz roman yazari Dame Hilary Mary Mantel, 6 Ekim 2009 tarihinde Kurtlar Hanedaný (Wolf Hall) romani ile Booker Odulunu kazandi.
https://pbs.twimg.com/media/EjoLUywX...pg&name=medium
"Sabah Cromwell'i zindana atin ve aksam geri geldiginizde onu kadife bir yastigin uzerinde tarlakusu yerken ve tum gardiyanlari kendisine borclandirmis olarak bulursunuz. / Lock Cromwell in a deep dungeon in the morning, and when you come back that night he'll be sitting on a plush cushion eating larks' tongues, and all the gaolers will owe him money."
Haitili ressam Préfète Duffaut’nun olum yildonumu (6 Ekim 2012)
The Rite of Justice, 20th century
https://media.mutualart.com/Images/2...5066da490.Jpeg
Ecole Naïve Haïtienne, 20th century
https://media.mutualart.com/Images/2...5a594d8bb.Jpeg
Dogum Gunu Cocugu:):)
Betimleme Ustasi Yasar Kemal
"Cok karanlik bir geceydi. Karanlik duvar gibiydi. Otlarin kokusu, ciceklerin keskin kokulari cadirin icine doluyordu. Yastik dag nanesi kokuyordu. Iki gundur Muslum Beyin konuguydum. Iki gecedir gozume bir damla uyku girmiyordu. Uyursam, Muslum Bey beni uykumda oldurur saniyordum. Her an tetikteydim. Boyle bir is, boyle bir guvensizlik hic basima gelmemisti. Usuldan bir yagmur yagiyordu geceye. Kalktim ciktim yataktan. Soyunmamisyim. Tufegimi, kursunlarimi, neyim var, neyim yoksa durbunumu, fesimi orada biraktim, at da buyuk cadirin kapisinda bagli idi, onu da orada bagli biraktim, dustum yola..."
https://i.pinimg.com/originals/0a/13...eb92bfd76e.jpg
"La nuit était très sombre. L'obscurité était épaisse comme un mur. L'odeur des herbes, le parfum tenace des fleurs emplissaient la tente. Le coussin sentait la menthe des montagnes. J'étais depuis deux jours l'hôte de Müslüm Bey. Depuis deux jours, je ne fermais pas l'Å“il. Je m'imaginais que si je m'endormais, Müslüm Bey me ferait tuer dans mon sommeil. J'étais sans cesse sur le qui-vive. Cela ne m'était jamais arrivé, je n'avais jamais ressenti une telle méfiance. Une pluie douce tombait sur la nuit. Je me suis levé. Je ne m'étais même pas déshabillé. J'ai tout abandonné là-bas, mon fusil, mes cartouches, tout ce que je possédais, mes jumelles, mon fez. Mon cheval était attaché devant la grande tente, lui aussi je l'ai abandonné et je me suis mis en route..."
“ 'O iyi insanlar, o guzel atlara bindiler cekip gittiler.'
Dervis Bey bir agit tutturmustu. Yillanmis, agir, uzak bir agit. Uzun yillar once yasadigi buyulu dusu yeniden yasayabilmek icin durmadan soyluyordu: 'O iyi, o iyi insanlar...'
Hisim gibi bir yagmur yagiyordu. Yagan yagmur sapsariydi. Ne bir gok gurultusu, ne bir simsek isigi, durmadan, bozulmadan biteviye yukardan asagi dusen, kesintisiz sular, aydinlik, koygun sari yagmur.”
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...00147937-1.jpg
" 'Ils sont montés sur ces beaux chevaux, tous ces gens si bons, et ils s'en sont allés...'
Derviche Bey se répétait sans cesse la même complainte. Une complainte vieille de tant d'années, lointaine, lente. Et tentant de revivre le rêve magique qu'il avait vécu tant d'années plus tôt, il répétait sans cesse : 'ces braves gens, ces gens si bons...'
Il pleuvait. La pluie était jaune. Sans un éclair, sans un coup de tonnerre, rien que de l'eau qui tombait sans répit, toujours avec la même intensité, ininterrompue, une pluie compacte, lumineuse, jaune."
Universal Pictures, Jessica Chastain, Penélope Cruz, Lupita Nyong’o, Diane Druger, Fan Bingbing, Sebastian Stan ve Edgar Ramirez'’in basrollerini paylastigi The 355’in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/w5KOMnKd8dU
HBO’dan ilk sezon onayi alan Game of Thrones spin-off‘u House of the Dragon’in oyuncu kadrosuna katilan ilk isim Paddy Considine oldu. Considine, dizinin ana karakterlerinden Kral Viserys Targaryen’a hayat verecek.
https://theplaylist.net/wp-content/u...ne-750x400.jpg
https://www.gamesradar.com/games-of-...ddy-considine/
Dune, The Batman, The Flash gibi filmler bir kez daha ertelendi.
https://pbs.twimg.com/media/EjoG1CfW...jpg&name=large
https://pbs.twimg.com/media/EjoG1snX...name=4096x4096
Dune : 1 Ekim 2021
The Matrix 4 : 22 Aralik 2021
TheBatman : 4 Mart 2022
TheFlash : 4 Kasim 2022
Shazam! 2 : 2 Haziran 2023
https://pbs.twimg.com/media/EjoG2e-W...name=4096x4096
https://sports.yahoo.com/batman-move...022726006.html
Netflix, The Witcher’in 2.sezonundan Freya Allan’in hayat verdigi Ciri karakterinin gorselini yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/EjpVkH9X...jpg&name=large
https://pbs.twimg.com/media/EjpVkIKX...jpg&name=large
https://collider.com/the-witcher-sea...source=twitter
Netflix, Selena: The Series’in fragmanini yayinladi.
Yetiskinlige adim atan Meksika asilli Amerikali Tejano sarkicisi Selena hayallerini gerceklestirir. Ancak hem o hem de ailesi, muzik ve sevgi icin zorlu secimler yapar.
https://youtu.be/w8HYM1kt650
Chloë Grace Moretz, Amazon'un yeni dizisi The Peripheral'in kadrosuna katildi
https://www.comingsoon.net/assets/up...tz-768x516.jpg
The Peripheral, yakýn gelecegin Amerika'sinda yaþayan bir kadinin hikayesine odaklaniyor. Teknolojinin insanlari degistirmeye basladigi zamanda Flynne Fisher, parcalanmis bir ailenin parcalarini bir arada tutmaya calisan akilli ve hirsli bir kadin. Gelecegi yokta ki gelecek onu cagirana dek.
https://www.comingsoon.net/tv/news/1...-sci-fi-series
Saban Films, eski Iskandinav mitolojisine dayanan tanri benzeri guclere sahip oldugunu kesfeden genc Eric'in hikayesini konu edinen Mortal'in yeni posterini yayinladi.
https://www.comingsoon.net/assets/up...r-768x1138.jpg
Vanity Fair, Paulette Jiles’in ayni isimli romaninda uyarlanan ve Amerikan Ic Savasi’nin ardindan kimsesiz kalan bir kizi, yasayan son akrabalarinin yanina goturmeye calisan bir adamin hikayesini konu edinen News of the World’un Tom Hanks’li gorsellerini yayinladi.
https://theplaylist.net/wp-content/u...ks-750x400.jpg
https://theplaylist.net/wp-content/u...s-1024x682.jpg
https://theplaylist.net/wp-content/u...d-1024x682.jpg
https://theplaylist.net/wp-content/u...3-1024x682.jpg
https://theplaylist.net/wp-content/u...2-1024x682.jpg
https://theplaylist.net/wp-content/u...s-1024x681.jpg
Flaman ressam Paul Bril’in olum yildonumu (7 Ekim 1626)
Mountainous Landscape with Saint Jerome, 1592
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rocky_crag.jpg
Diana and Callisto, 1620s
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._London%29.jpg
Italyan kadin ressam Rosalba Carriera'nin dogum yildonumu (7 Ekim 1675)
Allegoria della musica, 1712
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rriera_002.jpg
Felicita Sartori con vestito turco, 1728
https://upload.wikimedia.org/wikiped...st%C3%BCm.jpeg
Italyan ressam Giovanni Battista Mengardi’nin dogum yildonumu (7 Ekim 1738)
Sacra Famiglia, XVIII secolo
https://upload.wikimedia.org/wikiped...a_Famiglia.jpg
Minervas Wettstreit mit Neptun um den Besitz Attikas, 18.Jahrhundert
https://images-na.ssl-images-amazon....AC_SL1196_.jpg
Alman lirik sair Johann Ludwig Wilhelm Muller’in dogum yildonumu ( 7 Ekim 1794)
https://roederklaus.files.wordpress....lm_mueller.png
Hemen patikadaki
kuyunun yaninda,
bir ihlamur agaci dikilir;
golgesinde duslere daldigim,
bir cok huzurlu hayallere.
bir suru ask
sozcugu kazidim govdesine;
Hep buldum kendimi
kose bucaginda,
Nesede ve yasta
Dolasmaliydim bugun,
gecenin derinliklerinde.
Karanlik da olsa,
yumdum gozlerimi. Ve dinledim,
dallarinin hisirtisini,
cagiriyordu adeta beni:
’Gel buraya,arkadasim,
huzur bulacaksin burada, Gel!’
Soguk ayaz,
yuzume vurdugunda;
ucup gitti sapkam,
yinede donup bakmadim ardima.
Simdi saatlerce, uzagim evimden,
Ve duyabiliyorum hala;
‘Huzur bulacaktin burada!’
Fransiz ressam Pierre-Athanase Chauvin’in olum yildonumu (7 Ekim 1832)
Italian landscape with travellers by the fountain, 1805
https://media.mutualart.com/Images/2...39ebb1f0f.Jpeg
Couvent près de Naples, avec une vue de Capri, 1816 (Dallas Museum of Art)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...eum_of_Art.jpg
Amerikali sair, yazar, editor ve edebiyat elestirmeni Edgar Allan Poe'nun olum yildonumu (7 Ekim 1849)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...ening-star.jpg
Yaz ortasindaydi
Ve geceyarisi
ve yildizlar yorungelerinde
Olgun olgun pirildarken
Daha parlak isiginda
Kendisi goklerde
Kole gezegenlerin arasinda
Isigi dalgalarda olan soguk ayin
Soguk tebessumune dikmistim gozlerimi
Fazlasiyla-fazlasiyla soguktu benim icin
Derken kacak bir bulut
Gecti ortu niyetine
Ve ben sana dondum
Yukseklerdeki ihtisamina
Magrur aksam yildizi
Senin isigin daha degerlidir benim icin
Cunku yuregime mutluluk verir
Goklerdeki gururun geceleri
Ve daha cok begenirim
O alcaktaki daha soguk isiktan
Senin uzaklardaki atesini.
"Ilk karsilasmamiz Montmartre Sokagi'ndaki karanlik bir kitaplikta oldu. Ikimiz de ayni kitabi ariyorduk, ender bulunan, pek onemli bir kitapti. Bu olay bizi birbirimize yakinlastirmaya yetti. Tekrar tekrar bulustuk. Bir Fransiz'in kendisinden soz ederken takinacagi tam bir acik yureklilikle anlattigi aile oykusu, beni pek ilgilendirmisti. Okudugu kitaplarin cokluguna da sasip sasip kaliyordum, ama asil ruhumu bir ates gibi saran yaratici hayallerinin sicakligi, canliligi, tazeligiydi. Paris'te o zaman aramakta oldugum seyleri ararken, boyle bir adamin dostlugu, benim icin degeri olculmez bir hazineydi, bu dusuncemi acikca ona soyledim. Sonunda kentte kaldigim surece beraber oturmaya karar verdik, ben onun kadar darlik icinde olmadigimdan, bir ev tutup ruhlarimizin karanlik havasina uyacak bir bicimde dosemeyi uzerime aldigim ev, St Germain'in dis mahallelerinde issiz bir yerdeydi, zamanin asindirdigi cirkin, neredeyse yikilacak eski bir yapiydi, ne oldugunu sorup ogrenmedigimiz bazi bos insanlar yuzunden yillarca bos kalmisti."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Ci incontrammo la prima volta in un'oscura libreria di Rue Montmartre, dove il fatto fortuito di essere entrambi alla ricerca dello stesso volume, raro quanto singolare, ci portò a intrattenere più stretti rapporti. Da allora ci rivedemmo spesso. Mi interessò vivamente la sua piccola storia familiare, che egli mi narrò nei minimi particolari, con tutta quella franchezza di cui e capace un francese, ogniqualvolta discorre di se stesso. Mi stupì la vastità delle sue letture; e, soprattutto, sentii il mio spirito infiammarsi a contatto dello stravagante fervore, della vivida freschezza della sua immaginazione. Considerando ciò che allora mi interessava scoprire a Parigi, pensa, che la compagnia di un uomo simile sarebbe stata per me un tesoro inestimabile, e francamente glielo confidai. Alla fine combinammo di abitare insieme durante il mio soggiorno nella capitale; e poiché la mia situazione finanziaria era meno precaria della sua, potei addossarmi le spese dell'affitto e dell'arredamento, in uno stile che si confacesse alla tetraggine un po' fantastica del mio e del suo carattere, di una casa grottesca, rosa dal tempo, da lungo disabitata a causa di certe superstizioni che trascurammo di indagare, che sorgeva, semidiroccata ormai, in una zona solitaria e squallida del Faubourg Saint-Germain."
Amerikali yazar ve sair James Whitcomb Riley'in dogum yildonumu (7 Ekim 1849)
Silaya varmaliyiz! Neden boyle aylakca dolasiriz? –
Bilmeyiz ki sila nerededir, siladan onca uzagiz, –
Sadece cocuklarin yuzlerinde – ve o annenin yuzunde –
Yani elmalarin ciceklendigi bazi guzel yerlerde
Donukca dusleriz silayi, imgelem durulastirana dek
Gozyaslarindan hosnut gecici hevesin gozlerini de.
Silaya varmaliyiz – cunku hayli zamandir
Ayriyiz siladan, neredeyse sonsuz bir gun gibi!
Ve oyle hasret icinde buyuduk ki
Dunyanin kahkahasi figandir
Bikmis kulaklarimiza, ve sarkisi nafile, –
Silaya varmaliyiz – Silaya varmaliyiz yine!
Silaya varmaliyiz! Ozleriz yurekle ve ruhla bulmayi
Coktandir kaybettigimiz yolumuzu, ve geri donmeyi!...
Yorgunca yol alan, el ele tutusup arayan yaslilar zumresi
Icinden yukseldi bir cocuk cigligi,
Fakat yuzler isildamakta, bulutlar en sonunda sanki
Yagdirir biz gecip giderken ustumuze gun isigini...
https://kbimages1-a.akamaihd.net/15d...gs-of-home.jpg
We must get home! How could we stray like this?--
So far from home, we know not where it is,--
Only in some fair, apple-blossomy place
Of children's faces--and the mother's face--
We dimly dream it, till the vision clears
Even in the eyes of fancy, glad with tears.
We must get home--for we have been away
So long, it seems forever and a day!
And O so very homesick we have grown,
The laughter of the world is like a moan
In our tired hearing, and its song as vain,--
We must get home--we must get home again!
We must get home! With heart and soul we yearn
To find the long-lost pathway, and return!...
The child's shout lifted from the questing band
Of old folk, faring weary, hand in hand,
But faces brightening, as if clouds at last
Were showering sunshine on us as we passed...