Nasıl alışmadığı anlaşma abi?
https://www.mahfiegilmez.com/2022/10...mf-dosyas.html
Türkiye kotasının 10 katını alsa da yetmez. "Soğan mı uçak gemisi mi" diyen adamın dediklerini ciddiye alıyorsun ya pess.
Printable View
Nasıl alışmadığı anlaşma abi?
https://www.mahfiegilmez.com/2022/10...mf-dosyas.html
Türkiye kotasının 10 katını alsa da yetmez. "Soğan mı uçak gemisi mi" diyen adamın dediklerini ciddiye alıyorsun ya pess.
Şuan %49-51 olduğundan eminim. Biri dese ki, %52 Kilicdaroglu, %48 Erdogan hiç itiraz etmem. 1 ay önce ise Erdogan'in secim kazanmasi adeta mumkun degildi. Sayet 1 ay once secim yapilmis ve YSK Erdogan'in secimleri kazandigini aciklasaydi, Turkiye'de cok ciddi protestolar olurdu, olaylarin nereye gidecegi ise hic bilinemezdi.
Bugun secim olsa ve Erdogan'in kazandigi aciklansa hic protesto olmaz.
İşte bu algiyi neredeyse 1 ayda degistirdiler.
Fahrettin şapkadan tavşan çikardi resmen.
Sadece aşık olmak da yetmez. Aşik da edeceksin. İki taraf da birbirlerine aşik olacaklar. Yoksa bir aşik, bir maşuk olur, bu durum da tekamul ya da bilinci ilerletmez. Abi çok zor iş yani. Kolay gibi görünüyor ama hiç kolay değil. Diger sosyal ilişkiler, okumak, gezmek, konuşmakla onlarca yilda ulasilabilecek bilinc duzeyine, tek duzgun bir iliskiyle aylar icinde ulasmak mumkun olabilir.Alıntı:
Papa Francis:
Seks, Tanrı'nın insanlara lütfettiği en güzel şeylerden biri.
Bunun daha ileri bir boyutu da vardir ama onu yazmayayim. Cunku cok yanlis anlasilmaya uygun bir sey.
Gencler, diger tum beklentileri bir tarafa birakip, sadece asik olunuz. Aşk ilahi bir duygudur, tekamül ettirir.
Yazi yazmak dunyanin en zor işidir.
Şiir ise bu zorlugun en ust boyutudur. Oturun ve bir şiir yazmaya çalisin, ne kadar zor bir duruma dustugunuzu hemen anlarsiniz ya da cok komik bir duruma dusersiniz.
Aşagidaki şiirler ise aşkin nelrre kadir oldugunu gosterir:
Alıntı:
Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişşe zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Alıntı:
Yahya Kemal'in ünlü şair Nazım Hikmet'in annesi, ressam Celile Hanım ile olan aşkları dillere destandır. Yahya Kemal'in Nazım Hikmet'e ders verirken tanıştığı Celile Hanım ile olan ilişkisi mutlu sonla noktalanmamış, bu aşktan geriye şairin ölüme yazıldığı zannedilen ama aslında Celile Hanım'ın Heybeliada'dan İstanbul'a doğru yol alışında yaşadığı kederi anlattığı meşhur şiiri kalmıştır.
Abdülhak Hamit Tarhan'ın kaybettiği eşi Fatma Hanım'ın ardından yazdığı bu şiir bir kadın için yazılmış şiirlerin en hüzünlülerindendir.Alıntı:
Makber
Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu ah-u zâr kaldı.
Şimdi buradaydı, gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden.
Ben gittim, o haksar kaldı,
Bir köşede tarumar kaldı,
Baki o enis-i dilden, eyvah,
Beyrut'ta bir mezar kaldı.
Bedri Rahmi'nin bu şiirini çoğu insan ezbere bilse de hikayesi pek bilinmez. Şair sanılanın aksine bu şiiri karısına değil, asistanlık yaptığı üniversitenin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelmiş olan Mari'ye yazmıştır. Mari Gerekmezyan ile yaşadıkları büyük aşk maalesef hüsranla noktalanmış, 1946 yılında hastalığa yakalanan Mari, şairin tüm çabalarına rağmen kurtulamamıştır.Alıntı:
Karadut
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Agaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın a gülüm
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
Nazım Hikmet de aşk duygusunu çok yaşamış ve test etmiş biri. Bilinç sıçramış gitmiş tabii ki...Alıntı:
Piraye için Yazılmış: Saat 21-22 Şiirleri
Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık...