Finans2023 tavsiyesi ile bu sohbet basligini baslatiyorum dostlar.
Sosyal medya da yada her nerede olursa belirlediginiz konu ile ilgili yazilari burada paylasabiliriz.
Saygilarimla....
Finans2023 tavsiyesi ile bu sohbet basligini baslatiyorum dostlar.
Sosyal medya da yada her nerede olursa belirlediginiz konu ile ilgili yazilari burada paylasabiliriz.
Saygilarimla....
Yeni başlık hayırlı olsun.
Ne yaratıcı dolandırıcılık olayları vardır kim bilir.
İlgiye takip edeceğim bir başlık olacak.
İstanbul’da paravan şirket kuran dolandırıcıların hedefi bu kez devre mülk sahipleri oldu. Devre mülk sahiplerini arayarak hisselerini yüksek fiyata yabancılara satabileceklerini söyleyerek dolandıran şebeke 5 milyon liralık vurgun yaptı. Düzenlenen operasyonda sosyal medya paylaşımlarıyla tanınan Onur Elmas ile birlikte 7 kişi gözaltına alındı. Elmas şebeke lideri iddiasıyla tutuklandı
https://m.haberturk.com/devre-mulk-d...er-3546544-amp
Okan Bayulgen in vclub reklami da yok oldu bir anda TV lerde....
himm karar alinmis..
Okan Bayülgen'in oynadığı reklama yasak kararı
Bir oteli 9 bin kişiye birer metrekare şeklinde satmaya kalkan VClub'ın TV'lere, internet sitelerine verdiği Okan Bayülgen'li reklamlar durduruldu, müfettiş görevlendirildi.
Sevgilisinden ayrılan bir kadın, kendisine Afrika dan papaz gelecek, mavi tavus kuşu almamız lazım diyen medyuma 520 bin lira kaptırdı.
Cinsel dolandiricilik.........
Konya'da, 17 yaşındaki G.A.'ya, okulunun müdürü Harun Avcu'nun, derslerinde başarılı olduğu için 'Seni MİT'e alacağız' vaadiyle kandırıp, tanıştırdığı elektrik ustası Ahmet Mandal'ın günlerce cinsel istismarda bulunduğu olayın ardından K.K. adlı kız öğrenci daha şikayette bulundu
diger gruplardan yansiyanlar..
10 yıl önce Altınoluk tan İstanbul a dönerken Ayvacık a çıkarken o rampada yol kenarı 5 kg zeytin tenekesi almıştım. Tenekenin üst tarafı iyi iri zeytinler , ortasından itibaren hepsi çöp çıktı. Yol dan bedava olsa bile bi şey almam artık bunun gibi pislikler yüzünden.
...
Bir kere de yolda işportacı kestane satıyordu, mereti çok severim hep de çok pahalıdır niye anlamam nişasta temelli patates kılıklı bir şeydir ya neyse. Çok ucuzdu iyi de görünüyordu birkaçına baktım, aldım bir kilo neyse ki güvenemedim fazla almaya, dörtte üçünün içi küflü ve kurtluydu. Adam çöpe gitmek üzere olan malı ucuza bitirmeye çalışıyordu. Sanırım üste iyileri dizmiş anlaşılmıyor.
..
3-4 sene önce kar görmeye Ödemişâ€™e gitmiştik dönüşte oradan patates almıştım. 2’şer kiloluk file şeklinde. 3 file. Alırken de köylü kazansın demiştim. 2 gün sonra hepsi yumuşadı çürüdü, bir tane yiyemeden çöpe attık. Öncesinde soğuktan dondu çözüldü, sonra bize sattı da hemen bozuldu diye düşünmüştüm. Şimdi bunları okuyunca, nur yüzlü dedenin bizi kuru kuru incittiğini düşünüyorum.
...
yol kenarından portakal almıştık sıkalım içelim taze portakal suyu miss hesabı, portakaldan sogutmayayim sizi ama icinde 1cm boyunda ince beyaz ip gibi canli organizmalar vardi deniz ati misali süzülen.. portakalda yumusama, delik var mi diye ayrintili bakmadan almam o zamandan beri
ekleme..
Kırıkkale yolu üzerinden gelirken aldığımız kelek kavunları mı?, Balıkesir'den bozuk zeytini mi? Bitlis'den alınan çürük cevizleri mi? Safranbolu'dan kurumuş helvayı? Afyon'dan eser miktarda kaymaklı lokumu mu?
https://www.sondakika.com/haber/habe...erek-15523161/
Antalya'da şeytanın aklına gelmeyecek dolandırıcılık! "Babamın vasiyeti, ücretsiz bakım yapacağım" diyerek 30 klimayı söküp belediyeyi dolandırdı
Başlığı açtığı için Servetbey'e teşekkür ederim. Zaman buldukça güncel haberleri buraya eklemeye çalışırım.
https://www.sondakika.com/haber/habe...ayin-15528540/
EYT düzenlemesini bekleyen vatandaşlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklama ile mutlu sona ulaştı. Fakat bu açıklama sonrası 'danışmanlık' adı altında dolandırıcılar da ortaya çıkmaya başladı. Bolu Düzce Sakarya EYT Mağdurları Derneği Başkanı Mehmet Ali Çelik, "Birçok kişi sosyal medyada değişik mecralarda konuşan, yetkili olmayan insanlara soru sorup para ödeyerek sıkıntı yaşadıklarını ifade ediyorlar. Kesinlikle kimse para ödeyerek sorularına cevap bulmaya çalışmasın." dedi.
Twitter dan tespit ettigim bazi dolandiriciliklar.........
olay baslangici, yola simit dusurup, arac yolunda boylu boyuna uzanan dolandirilar, oraya eklenen bazi yorumlari buraya ekliyorum
Tatlı dokenlerden sonra aslında başarılı. Birşey sorabilirmiyim çiler kendini geliştirmedi mesela. Birde köye dönemeyen amca taktiği var. Yok yok ben bu arkadaşın performansını başarılı buldum. Aferin
Bir de otobüste sara krizi geçirenler var,sonra otobüsten biri çıkıp ben hemşireyim burada reçetesi varmış yardım toplayalım der sonra pamuk eller cebe sen hayır yaptım sanırsın ama tezgaha gelmişsindir başıma geldi.
En kötüsü de 3 tane kadın Biri yaşlı 2 tanesi orta yaş hastaneden çıktık eve gitmek için para istiyorlar. özellikle fatih ve bakırköyde rastlamıştım.
Bundan 10 yıl önce,böyle bir olaya tanık oldum.Adama 1000 TL verdim ve evine götürmesi için taxi parası ödedim.Pencereden arkadaşım görmüş.O üçkağıtçıya umarım çok para vermedin dedi.Neden diye sordum.Bu oyunu sürekli yapıyor demişti.Kendimi o kadar kötü hissettim.
Cebinde sogan olan modeli de var bunlarin.Cebindeki kartta yere dusersem cebimdeki sogani koklat ayilirim yaziyor.Dustugu yerde etrafta arkadaslari var o devam ediyor video vb cekmistim eskiden Çemberlitas’ta yapmislardi.
Bir de Galata Koprusu’nde fircasini dusuren boyacilar var
Ankara Bahçelievler'e çalışmaya geldik, iş bulamadık, açız diye gezinen iki kişi vardı. Hatta bir sokak arasında bunlara kızan, eleştiren birini tehdit etmişlerdi. Bizi görünce hızlıca uzaklaştılar.
Yerde yatan birini görürseniz yapılacak ilk hareket 112yi aramak, kişiye ambulans geliyor merak etme neyin var dediğinizde gerçekten hasta olan ambulans gelsin ister yada benim 2 dakikada geçer merak etmeyin diye çevreyi sakinleştirebilir. Gerçek hasta duygu sömürüsü yapmıyor
10 yıldır aynı simit tezgahı bıkmıyorlar sonra kalkıp ilacımı alamadım param yok recete gösteriyorlar bilmeyenler kanıyor insallık namına yardım ediyorlar sonra başka cadde de aynı numaraya devam
Bana da Eskişehir-Bursa yolunda denk geldi. Yağmurlu bir günde yakıt almaya girmiştim çıkışta arabaya binmeden yanımda bitti İnşaat işçiyim işten attılar Çanakkale ye ailem yanına ulaşma çalışıyorum 6 aylık bebeğim var aç kiramı ödeyemiyorum gibi daha bir sürü şey.
Birşey sorabilir miyimcilerin upgrade yemiş hali var İzmir de, "size de söylelim". Eğer akşam saatleri Bornova metro küçük migros önünden geçerseniz size de söylerler :D
Bir keresinde marketin önünde açım para istemiyorum evdeki yavrulara birşeyler al diyen bir ablaya 1 birkaç yiyecek aldım ve teslim ettim. Orada gören biri beni uyarmıştı. Abi bu market ile anlaşmalı, aldıklarını daha aşağı fiyattan markete iade edip parasını geri alıyor diye.
Ünide okurken yurdum Ankara, Ulus'taydı üni ile yurt arası yakın olduğu için yürüyerek gidip gelirdim bunların tüm numaralarını bilirim. Bul karayı al parayı, önünde giderken sara nöbeti geçiriyor gibi kendini yere atma, çöpten ekmek çıkartıp yemeleri falan filan dikkat edin
Arefe günü aşti de memlekete giderken ablanın biri yapıştı bilet param eksik diye tamamladık bayram 1 hafta sonra dönerken abla bizi tanımadı yine geldi ogün bugün iyiniyetimin suistimal edilmesine izin vermiyom ��
Bana da köfteciyusufta bi çocuk geldi, abi yemek ısmarlarmısın dedi, tabi dedim, ne istiyorsa vermelerini istedim. Geldi yanımda oturdu beraber yemek yedik, abi evde iki kardeşim var onlara da alabilirmiyiz dedi, tabi al dedim, aldı paketleri evinin yolunu tuttu.
Abim birşey söyleyeceğim ama kızma
bana 1 kilo et alır mısın kıyma
akşama İzmir köfte yapacağımda
Bu abla İsmail ağa ve Fatih civarında mercedes arabadan inip dileniyor
Denizbank Şube Müdürü, ne götürmüş arkadaş..
Çil çil dolarlar.. Futbolculardaki paralara bak, akıllara ziyan..
Var Böyle Tipler adlı sosyal medya fenomeni piyasayı 100 milyon tl dolandırmış.
Haberi: https://10haber.net/2023/10/19/kivan...tipler-274213/
Başka Haberi: https://eksisozluk1923.com/var-boyle...iligi--7729273
https://mediacat.com/kivanc-talu-ve-...cilik-iddiasi/
Senelerdir tanıdığın, en yakınından darbe yemek kadar kötü birşey yoktur..
Başka dolandırıcılık haberlerini eklemeye çalışacağım.
İddialara göre, şubat ayından bu yana sürdüğü söylenen bu sistemde çift her yeni katılımcının aktardığı parayı öncekilere bölüştürerek bir süre mağdurları oyalamayı başardı ancak çifte 16 Ekim Pazartesi gününden sonra ulaşılamadı. Mağdurların arasında çiftin yakın arkadaşlarının yanı sıra, evde çalışan yabancı uyruklu bakıcı, şoför ve Beril Talu’nun manikürcüsü olduğu da söyleniyor. 42 mağdur önceki gün bir Whatsapp gurubunda toplandı ve bir avukata toplu vekalet vererek suç duyurusunda bulunacak. Ayrıca şahsi olarak savcılığa giderek suç duyurusunda bulunan başka mağdurlar da var. İfşa olmak istemedikleri için isimlerini gizli tutmak isteyen, birbirini tanımayan 3 farklı kadın mağdurla konuştuk. İşte, mağdurların iddiaları:
ÇİFTİN evine ‘İngilizce oyun ablası’ olarak çalışmaya giden H.T. 3 ay kadar haftada 6 saati Talu ailesinin evinde geçirdi. H.T.’nin iddiasına göre, Beril Talu kendisiyle bir güven ilişkisi kurdu ve hakkında her şeyi öğrendikten sonra duygusal manipülasyonla onu dolandırdı. H.T. şu iddialarda bulundu: “Bir ay boyunca her gün beni aradı. Sanki biz çok benziyormuşuz gibi davranıp, hakkımda bir sürü bilgi edindi, hayallerimi öğrendi, ne kadar param olduğunu öğrendi. Beni duygusal manipülasyonla kandırdı. Zaten evlerini görseniz kanmama ihtimaliniz yok. Yalı gibi yerde oturuyorlar. Paramın gelmeyeceğini anladığımda artık geç olmuştu. Onları en son gören evde çalışan bakıcıları. Onu da silahla tehdit edip, sabah evden çıkıp gitmişler. Beril daha önce çalıştığı, global bir ajansı da 300 milyon TL dolandırdı ve davası hala sürüyor. En son kredi çektirip parasını aldığı manikürcüsüne yurtdışına kaçmadan önce gidip bir de oje sürdürmüş.”
BİR arkadaşının aracılığıyla sisteme dahil olan F.A. ise sisteme ilk seferde 40 bin TL verip iki hafta sonra 60 bin TL aldığını, bu şekilde 3-4 kez para alışverişinde bulunduğunu söyledi. Çifti tanıyan arkadaşının da mağdur olduğunu ifade eden F.A. başından geçenleri şöyle anlattı: “Bize gelen reklam filmi listelerinden seçip bir bütçeye yatırımda bulunuyorduk. Ben 3-4 kez yatırım yaptıktan sonra en son 4 bin dolar gönderdim. Bu defa param gelmedi, süre uzadı ve kendilerine ulaşmaya çalıştığımda dolandırıldığımı anladım. Kurduğumuz WhatsApp grubunda ben en küçük yatırımcılardan biriyim, 1.2 milyon TL yatıranlar var aramızda. Doktor, mühendis, bir sürü meslek sahibi insan. Kimse deşifre olmak istemiyor. Bakıcılarının anlattığına göre çocuklarının pasaportu yokmuş. O yüzden Tiflis’e çıkmışlar ve burada çocuklarına pasaport çıkarttıktan sonra başka bir ülkeye gidecekleri söyleniyor.”
DİĞER bir mağdur G.D. ise bu işte Talu çiftinin yalnız olmadığını, Emre T. ve Sofi T.’nin onlara yardım ettiğini düşündüğünü söyledi. Savcılığa hem Talu çifti hem de Emre T. hakkında suç duyurusunda bulunan G.D. şu ifadeleri kullandı: “150 bin TL’lik başka bir ödememin zamanı geçiyordu. Emre’nin verdiği bir IBAN’a 380 bin TL göndermiştim, 570 bin TL alacaktım. Paramı istediğimde bana yeni bütçeler gönderip “Paran geldi ama bak sistemde tut, iyice büyüsün, para oradan oraya dolaşmasın” diyorlardı. Ben de “Hayır, hesabımda göreyim” önce diye diretiyordum. Sonunda hesabıma hiç tanımadığım birinin adından 270 bin TL geldi. Onun sisteme giriş parasını direkt benim IBAN numarama yönlendirmişler. Sonra da ortadan kayboldular. Şimdi bana parayı gönderen kişi “Bana paramı verin ben bu işten çıkayım, yoksa ben de sizi şikâyet edeceğim” diyor. Bu işin içerisinde en az 80 mağdur kişi var içinde.”
Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/...risti-42349092
Filipinli bakıcı 83.000 TL dolandırılmış. Whatsapp yazışmaları var.
Kaynak: https://www.patronlardunyasi.com/hab...a-cikti/293445
Başka bir haber:
Mağdurlardan ismini vermek istemeyen bir kişi, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Eşim çok para verdi, sonra aldı tekrar verdi. 1 milyon kadar dolandırıldık. Daha fazla zarara da girebilirdik ama bu kadarla kaldık. Bize öyle güzel tatlı tatlı yaklaştı ki aklımıza kötü bir şey gelmedi.
ÇALIŞTIKLARI ŞİRKETİ 20 MİLYON DOLAR DOLANDIRMIŞLAR
Çalıştıkları şirketten de çıkarıldıklarını duyduk. Çalıştıkları şirketi 20 milyon dolar dolandırdıkları söyleniyor. İşten çıkarılmışlar, iftira atıldı demişler. 20 milyon nasıl dolandırdılar inanılır gibi değil. İşten çıkarılınca insanlara yanaşmaya başladılar. Çok güven veriyorlardı. 4 ay sürdü bize yaklaşmaları... Özellikle eşimi uzak tutmaya çalıştım ama Kıvanç'a çok güvendi, para verdi geri aldı, tekrar verdi. Bize çok iyi davrandılar. Çok büyük eksi bakiyelere de düşebilirdik. Kendimizi ucuz atlatmış olarak görüyoruz.
'300 BİN VERİN 500 BİN GERİ GÖNDERİRİZ' DİYORLARDI
300 bin isteyip 500 bin geri ödemeyi vaat ediyordu. Parası olan insan için güzel bir yatırım olduğu düşünülüyordu. Bildiğimiz, duyduğumuz 81 kişi dolandırıldı. Çok yakın arkadaşlarını da dolandırdılar. Arkadaşları, kuaförleri, manikürcüleri, şoförlerini bile dolandırmışlar. Portekiz'e kaçtıklarını tahmin ediyoruz.
ANTİDEPRESAN VE UYUŞTURUCU DA KULLANIYORLARDI
Evlerine ziyarete de gitmiştik. Çiftin psikolojik sorunları da var. Antidepresan kullandığını bizzat bize söyledi. Eşi de kendisi de ilaç kullanıyor. Uyuşturucu madde kullandığını da biliyoruz.
100 BİN TL’YE KAZAK ALIYORDU
Bu dolandırıcılıklar sadece lüks yaşam için. Marka mağazalara gidip 50-100 bin TL bir kazağa verip alıyormuş.
AİLELERE DE ULAŞILAMIYOR
Artık ailesine de ulaşılmıyor. Kaçtılar büyük ihtimal. Aileleri çok düzgündü, aileler işin neresinde bilmiyoruz. Bir kaç kişi dava açtı. Bu durum burada kalmaz, mutlaka bulanacaklar.
ŞOV PROGRAMINA GİDİP “DOLANDIRICISIN” DİYE BAĞIRACAKTIM
Şov programları da iptal oldu, yoksa programa gidip "Dolandırıcısın" diye bağıracaktım ama ortadan yok oldular. "
Kaynak: https://www.patronlardunyasi.com/hab...vurgun-/293385
Arkadaşlar, aşağıda yeni bir haber ekliyorum. Dikkat edin.
İSPARK tuzağı ile dolandırıcılık
İstanbul'da, birçok noktada park halindeki araçların üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSPARK logoları bulunan karekodlu etiketler yapıştırıldı. Etiketlerin üzerinde, 'Park borcunuzu ödemek için QR kodu taratınız' ve 24 saat içerisinde borcun ödenmesi gerektiği yazıyor. Etiketleri gören araç sahipleri ise durumu şaşkınlıkla karşıladı.
Merkez Mahallesi'nde park edilen araçlara yapıştırılan yazıyı görenlerden Muhammet Çetinkaya, "Yazıcıdan çıkarmışlar yapıştırmışlar, yüzde 100 dolandırıcılık. İnsanlarımız buna kanmasın. Yazık günah insanlar paralarından olmasın. Böyle yollarla insanların cebindeki paraları sonuna kadar boşaltıyorlar" dedi.
Hüseyin Yılmaz da, "İSPARK böyle yerlere gelmez. Ancak, ana caddelerde makbuzunu koyar. Bu dolandırıcılığa giriyor. Sahtekarlar Türkiye'de çok dolaşıyor. Ödemeye çalışan çıkmış olabilir" dedi.
Adli Bilişim Uzmanı İsa Altun, günümüzde yaşamı kolaylaştıran QR kodlarının dolandırıcı ve siber vurguncuların hedefinde olan bir uygulama haline geldiğini, bu konuda farkındalığın az olduğu için herkesin dolandırılmaya da müsait olabildiğini söyledi. Altun, QR kodu oluşturmanın çok basit olduğunu, internette bu konuda siteler bulunduğunu, istenen iban numarası veya herhangi bir hesap için saniyeler içerisinde QR kodu oluşturulabildiğini ifade ederek, "Bir restorana gittiğinizde menüleri kontrol etmek amacıyla telefonumuzu koda tuttuğumuz zaman bizi hangi siteye yönlendiriyor veya uzantıya götürdüğüne dikkat etmek lazım. Çünkü siz orada kullanıcı bilgilerini, parola ya da şifrenizi girerken çok dikkat etmek ve şüpheyle yaklaşmak gerek. Günümüzün en büyük değeri kişisel veriler. Orada cihazımızda bulunan cep telefonu numaramız, e-mail adresimiz, banka hesaplarımız, bize ait tüm kişisel verilerimiz hacklenebilir. Ayrıca QR kodu ile beraber bizi WİFİ'ye yönlendirebilir oradan virüs indirilebilir ya da cihazımıza uzaktan erişim sağlanarak hesaplarımız boşaltılabilir. Araçlara yapıştırılan QR kodu sahte bir siteye ait. Sizi İBB'nin aynısı bire bir kopyası bir site karşılıyor, orada siz banka hesaplarınızı adınızı, soyadınızı TC kimlik numaranızı araç bilgilerinizi giriyorsunuz; bilgilerinizi çalıyorlar. Saniyeler içerisinde hesaplarınızı boşaltıyorlar. Dolayısı ile sizi bekleyen en büyük tehlike mali bilgileriniz, paranız ve hesaplarınız. Bu konuda girmeden önce arama motorundan değil de sizi yönlendirdiği sitenin tarama yani adres çubuğundaki uzantısı 'gov' ise devlete ait bir sitedir, com, net, org, co diye bitiyorsa legal bir site değildir. İSPARK cezamızı e-devlet üzerinden bakıp kontrol edebiliriz. Bilişim teknolojisinde en zayıf halka insandır. Farkındalık ve bilincimizin artmasının şart olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
İSPARK'tan yapılan açıklamada, "Değerli İstanbullular; Araçların üzerine şirketimizin logosuyla birlikte QR kod koyarak dolandırıcılık girişimi ile karşılaşılmıştır. Şirketimiz tarafından başvuru yapılan Sulh Ceza Hakimliği'nden ilgili siteye erişimin engellenmesi kararı aldırılmış ve failler hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. QR kod ile borç ödeme şeklinde bir uygulamamız olmadığını bildirir, dolandırıcıların muhtemel yeni girişimlerine karşı İstanbulluları uyarırız." ifadeleri yer aldı.
Kaynak: DHA
Farklı haberleri buraya ekliyorum. Kaynak: DHA.
Sahte dekont ve bahis kuponuyla dolandırıcılığa 3 tutuklama
Muğla İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, yaptıkları istihbarı çalışmalar sonunda sosyal medya hesapları üzerinden dolandırıcılık yapanların izine ulaştı. Harekete geçen ekipler, Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde 15 Eylül tarihinde Menteşe'de operasyon düzenledi. Şüpheliler Serhat Öztürk, Bedrettin Ulakçı ve Şerafettin Döşeme'nin evlerinde yapılan aramalarda 343 bin 450 lira, 5 cep telefonu, 2 laptop ve 3 sim kart ele geçirildi. Yapılan araştırmada, şüphelilerin sosyal ağlarda takipçi sayısı yüksek olan bir hesapla çeşitli sahte görseller tasarladığı ve mağdurları da ikna ederek ‘yasal bahis’ adı altında yayınladıkları sahte kuponlar ile yüksek meblağlı banka dekontları ile kişileri ağlarına düşürdükleri saptandı.
Öztürk, Ulakçı ve Döşeme'nin, mağdurlara düşük bir miktar ödeme karşılığında kupon satarak yüksek meblağlarda para kazanacakları vaadinde bulundukları, sonrasında ise oynanan kuponların tuttuğunu gösteren sahte dekontları hazırlayıp kazanılan tutarın alınması için 'işlem ücreti', 'vergi ücreti', 'banka bloke ücreti' adı altında para istedikleri ortaya çıktı. Şüphelilerin, bu paraları yatırmayan ya da yatıracak parası kalmayan kişilere ise sahte avukat kimliği gönderdikleri, avukatlarının haciz ve tazminat davası açmak üzere hazırladığı sahte dilekçe örneği ile mağdur vatandaşları tehdit ettikleri tespit edildi. Bu yöntemle Türkiye genelinde binlerce kişinin dolandırıldığı belirlendi. Şüphelilerin kullandığı hesap hareketleri incelendiğinde ise bir yılda yaklaşık 15 milyon lira para hareketinin olduğu saptandı. Gözaltına alınan ve polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Serhat Öztürk (28), Bedrettin Ulakçı (27) ve Şerafettin Döşeme (32) tutuklandı.
Mail hesaplarını ele geçirerek 210 milyon lira dolandırdılar
İstanbul'da bazı kişilerin banka hesaplarına yurt dışından yüklü miktarda para girişi olduğunu fark eden banka yetkilileri durumu emniyetle paylaştı. Bankanın ihbarı üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, inceleme başlattı.
Ekipler yaptıkları çalışmalarda, şüphelilerin yurt dışında bulunan kişi ve şirket mail adreslerini ele geçirerek yapılacak olan ihracat ve ithalat işlemlerine ait ödemeler sırasında kendi banka hesaplarına yönlendirip para transferi gerçekleştirdikleri tespit edildi.
Şüphelilerin hesaplarına 210 milyon lira geldiğini belirleyen ekipler bu sabah 6'sı yabancı uyruklu olmak üzere 9 şüphelinin kaldığı adreslere operasyon düzenledi.
Operasyonda 6 şüpheli yakalanırken yapılan aramada 177 bin lira para ele geçirildi. Şüpheliler işlemleri için emniyete götürüldü.
Dolandırıcıların 'kötü ayakkabı' oyunu: Avukatların da aralarında bulunduğu 48 kişi adliyeye sevk edildi
İstanbul, Antalya, Denizli ve İzmir'de düzenlenen operasyonda sabaha karşı İstanbul'da 25, İzmir'de 11, Antalya ve Denizli'de birer olmak üzere toplam 38 adrese eş zamanlı baskın yapıldı. Baskınlarda 5'i avukat 48 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin ev ve işyerlerinde yapılan aramada 280 bin lira, 16 bin dolar ve 1500 Euro ele geçirildiği belirtildi.
'İCRA BAŞLATIYORUZ' YALANIYLA PARA TOPLAMIŞLAR
Polisin yaptığı çalışmalarda şüphelilerin hukuk bürosundan aradıklarını söyleyerek "Kargonuzu teslim almadığınız için borcunuz var. Hakkınızda icra takibi başlatılacak" yalanıyla kurbanlarını kandırdıkları öğrenildi. Daha sonra sözde 4-5 bin liralık borcu uzlaşarak "250 lira gönderin yeter" diyen şüphelilerin bu yolla yüzlerce kişiden para aldıkları iddia edildi.
"BİLEREK KÖTÜ AYAKKABI GÖNDERMİŞLER"
Dolandırıcılık Büro Amirliği tarafından yapılan çalışmalarda yıllardır organize bir şekilde dolandırıcılık yaptıkları şebekenin, anlaştıkları bir ayakkabıcı yardımıyla sipariş verenlere bilerek kötü, imitasyon ayakkabıların gönderdikleri ve müşterinin iade işlemi gerçekleştirmesini sağladıkları öğrenildi. Şebekenin daha sonra bu müşterilere iade işlemleri karşılığında borç çıkardıkları ve para aldıkları belirlendi.
SERVETLERİ İNCELEME ALTINA ALINDI
Öte yandan polis, şebeke üyelerinin 7 lüks otomobil, 7 ev, 2 dükkan ve 41 banka hesabından oluşan toplam 59 milyon liralık mal varlığı inceleme altına aldı. Suç gelirleriyle elde edildiği değerlendirilen bu servetin kaynağının neresi olduğunun belirlenmesi için çalışmalar sürüyor. Yetkililer olayla ilgili soruşturmanın çok yönlü sürdüğünü şüphelilerin için savcılıktan ek gözetim izni alındığını söylediler.
Aydın Ağaoğlu'ndan yurtdışı numarasıyla iş vaadi dolandırıcılığına karşı uyarı
Dolandırıcılar, Endonezya telefon koduyla, whatsapp üzerinden bir Türk şirketinde yönetici olduklarını belirterek 'Günlük iş ve para' vaadiyle Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu'nun telefonuna mesaj yoluyla ulaştı. Ağaoğlu 'Tüketici Konfederasyonu Başkanı' olduğunu belirtmesine rağmen, dolandırıcılar mesajlarına devam ederken, kamera karşısında kendisiyle iletişim kuran dolandırıcılara tekrar ulaşmak isteyen Ağaoğlu'nun mesajlarına cevap gelmedi. Ağaoğlu, mobil uygulamalar ve özellikle yabancı ülkelere kayıtlı telefon numaraları üzerinden iş ve yüksek ücret vaadiyle atılan mesajlar ve aramalara karşı vatandaşı uyardı.
"2-3 BİN TL KAZANMAK İSTER MİSİNİZ?"
Mesaj yolu ile Ağaoğluna ulaşan kişi, "Hızlı cevabınızı aldığım için çok heyecanlıyım diy yanıtladı ve devam etti. Adım Aylin Binuer.Çok ünlü bir online satış mağazasında işe alım sorumlusuyum. Çok ünlü bir marka. Bu haftasonu için yarı zamanlı iyi maaşlı bir iş veriyoruz, maaş günlük 2-3 bin TL'den başlıyor ve daha fazla. Depozito gerekmiyor, ilgileniyor musunuz?' diye bana bir olta atıldı. Ağaoğlu'nun "Ben de Tüketici Konfederasyonu Başkanıyım. Niye Endonezya hattından yazıyorsun?" şeklindeki sorusuna bu kişi, "Ah, endişelenmenize gerek yok. Bu, çevrimiçi bir şirket olduğumuz için şirketimiz tarafından çalışanları yönlendirmek için kullanılan sanal bir numaradır" yanıtını verdi. Dolandırıcıların amacını anlamak için sorular yönelten Ağaoğlu, "Güzel. Önerin nedir?" şeklindeki sorusuna ise, "İşiniz ürünleri beğenerek firmanın görünürlüğünü arttırmak. Bunu telefonunuzdan kolayca yapabilir ve her gün ekstra gelir elde edebilirsiniz. Tek yapmanız gereken sitede arama yaparak size göndereceğimiz linkteki ürünleri bulmak, sadece birini beğenmek ve beğendiğiniz ürünlerin düzenli ekran görüntüsünü bana göndermek ve bunu yaparak kişi başı 2-3 bin TL kazanacaksınız. Hergün bu işi yapmakla ilgilenir misiniz? Şirket politikamıza uygun olarak en azından yaşınızı öğrenebilir miyim?" cevabı geldi. Ağaoğlu, "Ben şu anda araba kullanıyorum daha sonra konuşuruz" cevabını vererek, telefonun ucundaki dolandırıcıyı oyaladı. Ağaoğlu, "Burada kullanılan hat Endonezya'ya bağlı bir hat. Yani bu dolandırıcılığın faillerinin yakalanması içi elimizde tek delil var bu numara. Bu numaranın da kime ait olduğu Endoznezya'da kayıtlı " şeklinde konuştu.
"ŞEBEKE İŞİ O KADAR İLERLETMİŞ Kİ TELEFON NUMARAMA DİREKT MESAJ ATTI"
TÜKONFED Başkanı Ağaoğlu, Pandemi, sel, deprem, komşudaki savaş gibi felaketlerin ardından ekonomik sıkıntıya düşen ve işini kaybeden insanlarımızın düştüğü dar boğazdan istifadeyle onları dolandırma amaçlı her gün yüzlerce siber ortam dolandırıcısı, yani bir kısım kötü niyetliler insanların peşine düşüyor. Yakın zaman öncesine kadar Instagram, Facebook gibi sosyal medya hesaplarından direkt mesajlarla; internet portalının işe alım sorumlusuyum diye tanınmış firmalarının ismini kullanmak suretiyle işe girmek isteyen, iş arayan insanları dolandıran bu şebeke, artık işi o kadar ilerletti ki benim cep numaramla kullandığım whatsapp numarama direkt mesaj gönderdi. Çok ünlü bir internet satış firmasının ismini kullanmak suretiyle 'Ona hafta sonu beğeni yapacaksın, günlük 2-3 bin lira para kazanacaksın' gibi cazip bir teklifle geldi" dedi.
"TÜKETİCİ DİKKATLİ OLMALI; KAMU OTORİTESİ CAYDIRICI ÖNLEMLERİ ALMALIDIR"
"Tüketici Konfederasyonu Başkanı olduğumu söylememe rağmen o kadar heyecanlanmış ki, size çok cazip reddedemeyeceğiniz teklifler sunuyoruz diyerek yazışmayı sürdürdü" ifadelerini kullanan Ağaoğlu, "Ben onu, o sırada araba kullandığımı söyleyerek öteledim. En kısa zamanda peşine düşeceğiz. Tüketicilerimiz dikkatli olsunlar, bizim bilişim okuryazarlığımız yok denecek kadar az. Mesela, geçen bana bir e-posta geldi, benim e-posta adresimin şifresini güvenlik açısından yenilemem gerekiyormuş, 'Şurayı tıklayın' diyordu. Hemen bunu yakınım olan, o konuyu bilen birine gönderdim, 'Oltalama-fishing' denen dolandırıcılık yöntemi dedi. Tıkladığınız anda bilgilerinize erişecek ve size her türlü kötülüğü yapabilecekler dedi. Tüketiciler çok dikkatli olmak zorunda, bilmedikleri linklere asla tıklamasınlar. Unutmasınlar ki bedava peynir sadece fare kapanında olur. Onun için cazip tekliflere kanmasınlar, bilmedikleri tanımadıkları linkleri asla tıklamasınlar. Bankadan, devlet kurumundan, BDDK'dan gelmiş gibi bir adres kullanıyorlar, onların logolarını kullanıyorlar aman dikkat. Bu noktada kamu otoritesinden de beklentimiz bir an evvel bilişim suçları dolandırıcılığına daha ağır caydırıcı yaptırımlar getirilmeli. Yani şu anda mevcut yaptırımlarla bunlar caymıyor. Yurtdışından aldıkları IP adresleriyle tüketicilere ulaşıyor ya da bir kısım sahte kimliklerle aldıkları ön ödemeli cep telefonu numaralarıyla tüketicileri dolandırıyor, mağdur ediyorlar. Tüketici dikkatli olmalı, kamu otoritesi de caydırıcı önlemleri gecikmeden almalıdır. Yabancı numara ve şüpheli kodlar gördüğümüzde aman uzak duralım" şeklinde konuştu.
Mersin merkezli siber dolandırıcılık operasyonunda 14 gözaltı
İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerinin 1,5 yıl süren çalışmasında dolandırıcıların, kişilerin sosyal medya hesaplarına 'Telif ihlali', 'Hakkınızda şikayet var', 'Kadına şiddet kampanyasına destek verin', 'Hayvan haklarına destek verin', 'Hesabınız kapatılacak' gibi mesajlar gönderip, uzantılı tuzak linkleri tıklatıp, kullanıcı adı ve şifreleri ele geçirdiklerini tespit etti. Şüphelilerin ele geçirilen hesapların sahiplerine, 'Yüksek miktarda para kazanıldınız' gibi mesajlar ve dekont göndererek, kazançlarını almaları için vergi ödemesi adı altında para istedikleri, ödeme yapmayanları ise tekrar farklı sahte avukat profilleriyle haklarında dava açılacağını, icra başlatılacağını söyleyip korkuttukları anlaşıldı.
Hesaplardan yapılan paylaşımlar sonrası iletişime geçtikleri kişileri önce işlemlerde yüksek kazanç sağlama konusunda ikna edip sonra kazandıklarına dair sahte dekontlar gönderdikleri, kazançlarını almaları için vergi ödemesi adı altında para istedikleri, ödeme yapmayanları tekrar farklı sahte avukat profilleriyle haklarında dava açılacağını, icra başlatılacağını söyledikleri belirlendi. Dolandırılan kişilerin şikayetleri sonrası başlatılan soruşturmada MASAK, Gelir İdaresi Başkanlığı, bankalar, şans oyunları firmaları, operatörlerle yapılan yazışmalar ve gelen verilerin analizi sonrası, şüphelilerin hesaplarında 164 milyon 148 bin 414,32 TL para transferi olduğu, kazançların bitcoin, altın, araç alımı gibi yollarla hesaplardan çıkarıldığı tespit edildi.
ELE GEÇİRİLENLER
Soruşturmada, suça karışan 20 şüphelinin kimliği belirlendi. Şüphelilerin adreslerine, dron ve Özel Harekat polislerinin de desteklediği toplam 200 polisin katılımıyla Mersin ve Adana'da operasyon yapıldı, 14 şüpheli yakalandı. Gözaltına alınan şüpheliler, işlemleri için emniyete götürüldü. Adreslerdeki aramalarda 42 dijital materyal, 7 bin TL nakit, 400 bin TL değerinde çek, 310 bin 700 TL değerinde hesaba para yatırıldığına dair dekont, 1 kamyonet ve 2 otomobile el konuldu. Adreslerdeki aramalar sürüyor.
İstanbul’da siber dolandırıcılık operasyonu: 3 şüpheli yakalandı
İstanbul’da 3 şüpheli insanları arayarak kendilerini banka görevlisi olarak tanıttı. Şüpheliler aradıkları kişilere banka hesaplarında şüpheli işlem tespit ettiklerini belirterek bazı sorular sordu. Aldıkları cevaplarla aradıkları kişilerin banka hesaplarına erişen şüpheliler mevduat hesaplarındaki paraları başka banka hesaplarına aktardı. Telefon görüşmesinden sonra hesaplarından para çekildiğini görenler, polise giderek şikayetçi oldu. Şikayet üzerine polis ekipleri tarafından konuyla ilgili inceleme başlatıldı.İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan çalışmalarda çok sayıda kişiyi 300 bin lira dolandıran 3 şüphelinin kimlikleri ve kaldıkları adresler tespit edildi. Sözkonusu adreslere 20 Eylül’de operasyon düzenlendi. Operasyonda gözaltına alınan 3 şüpheliden 2’si çıkarıldığı mahkemece tutuklanırken 1 kişi adli kontrol şartıyla serbest kaldı.
9 ilde uzlaştırma yalanı ile dolandırıcılık şebekesine operasyonda 9 tutuklama
İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, 'Sosyal medyadan küçük kızlarla sohbet etmişsiniz, aileleri şikayetçi' diyerek irtibata geçtikleri kişileri, avukat ve uzlaştırma yalanı ile dolandıran şüphelilere yönelik çalışma başlattı. İzmir merkezli İstanbul, Antalya, Adana, Mersin, Adıyaman, Tunceli, Mardin ve Diyarbakır'da, 10 Ekim'de düzenlenen eş zamanlı baskınlarda 22 şüpheli, yakalandı. Şüphelilerin evlerinde yapılan aramalarda 1 tabanca, 10 mermi, çok sayıda banka kartları ve dekontları, laptop ve dijital eşyalar ile bir miktar esrar ele geçirildi. Emniyetteki işlemlerinin ardından 22 şüpheliden 7'si serbest bırakıldı, adliyeye sevk edilen 15 şüpheliden 9'u tutuklandı. 6 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Diyarbakır merkezli 3 ilde 'Hipnoz' operasyonu: 9 gözaltı
İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, gelen ihbar üzerine internette alışveriş sitelerinin kopyasını yaparak dolandırıcılık yapanlara yönelik çalışma başlattı.
Yapılan araştırmada, şüphelilerin, alışveriş için siteye giren vatandaşları, güvenli ödeme vaadiyle linkler gönderip parasını hesaplarına geçirerek dolandırdıkları tespit edildi. Müşteri gibi davranıp, şüphelilerle internet üzerinden iletişime geçen polis, Diyarbakır, Antalya ve Mersin'de olduklarını belirledi. Ekipler, şüphelilere yönelik 3 ilde ‘Hipnoz' adı verilen operasyon düzenledi. Operasyonda Y.A., Ş R., S.D., V.Ö., S.O., M.A., B.A., B.A. ve S.K.’yı gözaltına aldı. Şüphelilerin ev ve iş yerlerinde yapılan aramada, yüklü miktarda nakit para, 15 cep telefonu, 1 laptop, 4 pos cihazı, 30 banka kartı ve 20 sim kart ele geçirildi. 9 şüphelinin emniyetteki işlemleri sürüyor.
Asayiş Şube Müdürü Süheyl Zaim, İl Emniyet Müdürü Fatih Kaya'nın talimatlarıyla suçla sinerjik projesinin başlatıldığını belirtti. Dolandırıcılıkla ilgili olarak uyarıda bulunan Zaim, “Dolandırıcılar yeni yöntemlerle vatandaşlarımızı mağdur etmeye ne yazık ki devam ediyorlar. Alışveriş sitelerine girenleri tuzağa düşürüyorlar.
Çok bilinen internet alışveriş siteleri taklit ederek profesyonel ve birebir ara yüzlerle kullanıcıları inandırıyor, ikna ediyorlar. Üstelik arama motorlarına sponsorlu reklam vererek üst taraflara çıktıkları için şüphe de duymuyorlar. Adeta hipnoz ediyorlar. Biz buna bir çeşit dijital hipnoz tekniği diyoruz. Güvenli ödeme bahanesiyle bir link gönderiyorlar ve bu link üzerinden ödeme yapılmasını sağlayarak vatandaşlarımızı dolandırıyorlar" dedi.
Anadolu Ajansı'nda Zeynep Yeşildal'ın haberi:
İstanbul'da "yüksek karlı gizli fon" vaadiyle yaşanan dolandırıcılık iddiasıyla aralarında Emre Belözoğlu, Arda Turan, Fenando Muslera gibi isimlerin de bulunduğu müştekilerin şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, 7 sanığın 3 yıldan 216 yıla kadar değişen oranlarda hapsi istendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Seçil Erzan'ın bir bankanın Levent'teki şubesinde müdür olarak çalıştığı ve müşteki Bülent Çeviker'den kişisel güven ilişkisine dayalı 2 milyon dolar alarak yüksek kar vaadiyle yeniden kendisine iade edeceğini bildirdiği kaydedildi.
İddianamede, aralarında Selçuk İnan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera, Arda Turan ve Buse Terim Bahçekapılı gibi isimlerin de bulunduğu 18 kişi müşteki, 7 şüpheli ise sanık sıfatıyla yer aldı.
İddianamede, müşteki Bülent Çeviker'e para karşılığında yazılı evrak verildiği ancak daha sonra Çeviker'in Erzan'a ulaşmaya çalışsa da ulaşamadığı, durumu bankaya bildirdiği, banka tarafından araştırma yapılmaya ve Erzan'a çalışsa da ulaşılamadığı ve Erzan hakkında suç duyurusunda bulunduğu ifade edildi.
Sanık Erzan'ın bu yöntemle futbolcular, iş adamları ve çeşitli meslek gruplarından müştekilere, yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve yine kamuoyunda tanınmış Fatih Terim, Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek bu fona para yatırmaya ikna ettiği anlatılan iddianamede, gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığının tespit edildiği anlatıldı.
İddianamede, müştekilerin sanığa verdiği paralara ilişkin sahte belgeler oluşturarak bu belgelere bankanın kaşesini ve ıslak imzasını atarak müştekilere teslim ettiği şeklinde gelişen olayda sanık Erzan'ın dolandırıcılık kastıyla hareket ettiği kaydedildi.
Müşteki Fernando Muslera'nın ifadesine de yer verilen iddianamede, 2022'de sanık Erzan tarafından parasını değerlendirme amacıyla defalarca arandığını, Erzan'ın kendisine "yüksek getirisi olan bir fon olduğunu, bu fonun kurumsal bir fon olduğunu, Hakan Ateş, Mehmet Aydoğdu bu fonu yönetiyor" diyerek kendisini de bu fona para yatırmaya ikna ettiğini söylediği belirtildi.
İddianamede, Muslera'nın sanık Erzan'a farklı zamanlarda toplam 1 milyon 200 bin dolar teslim ettiğini, kendisine Erzan tarafından ıslak imzalı ve kaşeli evrak verildiğini söylediği belirtilerek, devamında kendisinin "Sen hiç merak etme, bu kurumsal bir fon, paran güvende rahat ol, paranı geri alacaksın, bu kurumsal fonun zamanının şaşmasının tek nedeni deprem, bu sebeple her şey aksadı. Yoksa Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu'nun yönettiği bir fon asla aksamazdı" gibi sözlerle oyalandığını söylediği belirtildi.
Muslera'nın 700 bin doları geri aldığını ancak kalan parasını alamadığını söylediği aktarılan iddianamede, müşteki Arda Turan'a arsa sattırarak üzerine 33 milyon liralık kredi çektirdiği ve toplam 7 milyon 500 bin dolar dolandırdığı vurgulandı.
İddianamede sanık Erzan'ın ifadesine göre, daha önce borsada yaptığı işlemlerden dolayı işlerinin iyi gitmediğini, bu süreçte müşteki Bülent Çeviker'i "Bizim çok büyük özel müşterilerimize yaptığımız işlemler var. Bunları banka içerisinde yapmıyorum. Bankanın ayrı özel bir bölümü olup sadece çok zengin müşteriler ile yaptığımız işlemlerdir. Bu sebeple parayı hesabınızdan çekin ve banka dışında bana teslim edin." sözleriyle kandırdığını ifade ettiği belirtildi.
Erzan'ın diğer müştekilerden yine aynı şekilde yüksek kar vaadiyle paralarını aldığını söylediği belirtilen iddianamede, sanık Erzan'ın "özel belgede sahtecilik" ve "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık" suçlarından 66 yıldan 216 yıla kadar hapsi istendi.
İddianamede, sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk'ün ise aynı suçlardan 3 yıl ve 65 yıl arasında değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.
İddianame İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi, sanıkların yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.
Öte yandan aralarında sanık Seçil Erzan ve bazı banka yöneticilerinin de bulunduğu 11 sanık hakkında "bankacılık zimmeti" suçundan takipsizlik kararı verildiği öğrenildi.
Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/gundem/ista...mlandi/3032201
*******************************
İhlas Haber Ajansından Sema Demir'in haberi:
Yüksek kâr getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış sporcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 18 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen Şube Müdürü Seçil Erzan hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, aralarında Buse Terim Bahçekapılı, Emre Belözoğlu, Emre Çolak, Fernando Muslera, Arda Turan, Selçuk İnan, Volkan Bahçekapılı’nın da bulunduğu 18 kişi ’müşteki’ sıfatıyla yer alırken; Seçil Erzan, Ali Yörük, Asiye Öztürk, Atilla Yörük, Hüseyin Eligül, Kerem Can ve Nazlı Can’un bulunduğu 7 kişi ise ’şüpheli’ sıfatıyla her aldı.
Güven ilişkisine dayanarak parayı teslim etti, daha sonra Erzan’a ulaşamadı
Hazırlanan iddianamede, Denizbank’ın Levent Büyükdere Caddesi Şubesi müdürü olarak çalışan şüpheli Seçil Erzan’ın, müştekilerden Bülent Çeviker’den kişisel güven ilişkisine dayanarak 2 milyon dolar parayı değerlendirmesi amacıyla elden aldığı, 3 Nisan’da 3 milyon olarak iade edeceğini bildirdiği, bunun karşılığında da müşteriye yazılı bir evrak verildiği ancak şube müdürüne ulaşmaya çalışsa da ulaşamadığı anlatıldı. Şüpheli Erzan’a ulaşamayınca durumun bankaya bildirildiğinin aktarıldığı iddianamede, banka tarafından araştırma yapılmaya ve Seçil Erzan’a ulaşılmaya çalışıldığı ancak ulaşılamadığı, bu nedenlerden dolayı Erzan hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve soruşturmaya başlandığı kaydedildi.
Fatih Terim’in ismini vererek fona dahil olduğunu söylediği belirtildi
Mağdurların kamuoyunda tanınmış sporcular, iş adamları, hekim gibi çeşitli meslek gruplarına sahip kişiler olduğunun belirtildiği iddianamede, mağdurların hepsinin alınan beyanlarında şüpheli Seçil Erzan’ın kendilerine yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu söylediği, ayrıca kamuoyunda tanınmış Fatih Terim, Hakan Ateş gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek bu fona para yatırmaya ikna ettiği şeklinde benzer ifadelerin bulunduğu aktarıldı. Gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığı, müştekilerin Şube Müdürü olan şüpheli Erzan’a teslim ettikleri paraları başından itibaren yatırım amacıyla ve banka müdürü sıfatıyla sağladığı güven sebebiyle verdikleri kaydedildi.
Müştekileri yatırım yapmaya ikna ederek menfaat sağladığı ve sahte belgeler oluşturduğu aktarıldı
Şüpheli Erzan’ın yıllardır kazandığı bankacılık tecrübesinin sağladığı kolaylığı da kullanarak müştekilerle teker teker görüşerek aslında hiç olmayan bir fona, bu fon varmış gibi inandırdığının belirtildiği iddianamede, müştekileri yatırım yapmaya ikna ederek menfaat sağladığı, daha da inandırıcı olmak için zaman zaman müştekilerin yanında birileriyle telefonda konuşarak bankacılık literatüründe yer alan ISIN kodu gibi tabirler kullanarak karşı tarafa verdiği güveni daha da pekiştirdiği, bununla birlikte müştekilerin verdikleri paralara ilişkin sahte belgeler oluşturup bu belgelere banka kaşesi vurup, ıslak imzasını atarak müştekilere teslim ettiği aktarıldı.
Hazırlanan iddianamede, şüpheli Erzan’ın, müşteki Çeviker’i bu fona para yatırması için ikna ederek kandırdığı, müştekinin hesabındaki 2 milyon 198 bin Amerikan doları parayı eşi olan müşteki İnci Çeviker’in aynı gün şüpheli Erzan’a teslim etmesi için şüpheli Ali Yörük’e teslim ettiği, daha sonra sahte olarak üç adet banka kaşesi ve kendi ıslak imzası bulunan sahte belgeleri oluşturup müştekilere verdiği, bankada müdür yardımcısı olarak çalışan Asiye Öztürk’ünde ıslak imzasını attığı belirtildi. İddianamede şüpheli Erzan’ın, diğer şüpheliler Ali Yörük ve Atilla Yörük’e zaman zaman müştekilerden elde ettiği paraları taşımada yardım ettiği de kaydedildi.
"Kesinlikle Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüzlük yapmadım’’
Şüpheli Erzan’ın ifadesine de yer verilen iddianamede, şüphelinin "Ben Fatih Terim’den bu zamana kadar fon adı altında para almadım ancak 2012 yılından itibaren tüm bankacılık işlemleriyle ilgilenirdim. Tam olarak Fatih Terim’in finansal danışmanı bendim. Kesinlikle Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüzlük yapmadım. Fatih Terim beni kızı gibi sever, sayardı’’ dediği aktarıldı.
Kim ne kadar para yatırdı
İddianamede, müştekilerden Buse Terim Bahçekapılı’nın 190 bin Amerikan Doları verdiği, Emre Belözoğlu’nun bu fona para yatırması için bir kısmını Volkan Bahçekapılı ile göndermek suretiyle toplamda 4 milyon 292 bin doları şüpheli Erzan’a teslim ettiği, Fernando Muslera’nın 1 milyon 200 bin dolar teslim ettiği ancak şüpheli Erzan’ın bu paranın 700 binlik kısmını geri vererek 500 bin dolar dolandırdığı kaydedildi. Öte yandan şüpheli Erzan’ın Arda Turan’dan 13 milyon 900 bin dolar nakit elden para alıp sadece 6 milyon 400 bin doları fon getirisi olarak geri vermek suretiyle 7 milyon 500 bin dolandırdığı belirtildi. Şüphelinin Selçuk İnan’dan ise 3 milyon 685 bin dolar alıp bunun 2 milyon 150 binini fon getirisi olarak geri iade ederek toplamda 1 milyon 535 bin dolandırdığı kaydedildi.
‘Bankacılık zimmeti’ suçundan takipsizlik verildiği belirtildi
Öte yandan şüpheli Seçil Erzan hakkında önce ‘bankacılık zimmeti’ ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçlarından soruşturma başlatıldığının belirtildiği iddianamede, ‘bankacılık zimmeti’ suçunun oluşabilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan (BDDK) rapor istenildiği ancak ihbar şartı yerine getirilmediğinden takipsizlik kararı verilerek soruşturmaya ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçundan devam edildiği de aktarıldı.
216 yıla kadar hapis talebi
Hazırlanan iddianamede şüpheli Seçil Erzan’ın ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘özel belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 66 yıldan 216 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Diğer 6 şüphelinin ise 3 yıl ile 65 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi.
***************************
Demirören Haber Ajansından Özden Atik'in haberi:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Galatasaraylı eski futbolcular Selçuk İnan, Emre Çolak, Emre Belözoğlu, Arda Turan, Fernando Muslera ile Buse Terim, Buse Terim'in eşi Volkan Bahçekapılı, eski kulüp tercümanı Musa Mert Çetin ve Emre Çolak’ın kardeşi Emrah Çolak gibi 18 isim şikayetçi olarak yer aldı. Seçil Erzan, Ali Yörük, Asiye Öztürk, Atilla Yörük, Hüseyin Eligül, Kerem Can ve Nazlı Can "şüpheli" sıfatıyla yer aldı.
2 MİLYON DOLARI ELDEN VERMİŞ
İddianamede, şikayetçi Bülent Çeviker'in Levent Büyükdere Caddesi Şubesi müdürü olarak çalışan şüpheli Seçil Erzan'ın 31 Mart 2023 tarihinde kişisel güven ilişkisine dayanarak 2 milyon dolar parayı değerlendirmesi amacıyla elden alarak 3 Nisan 2023 tarihinde 3 milyon dolar iade edeceğini bildirdiğini, bunun karşılığında da müşteriye yazılı bir evrak verdiğini ancak şube müdürüne ulaşmaya çalışsa da ulaşamadığını, bu durumu bankaya da bildirdiği, banka tarafından araştırma yapılıp Seçil Erzan'a ulaşılmaya çalışıldığı, ancak ulaşılamadığı, bu nedenlerden dolayı Erzan'ın hakkında suç duyurusunda bulunulduğu kaydedildi. Banka bünyesinde 2023 yılının Nisan ayına kadar şube müdürü olarak görev yapan şüpheli Seçil Erzan hakkında bu dosyada yer alan eylemlere ilişkin olarak "Bankacılık zimmeti" ve "Nitelikli dolandırıcılık" suçlarından soruşturma başlatıldı.
YÜKSEK GETİRİLİ FON OLDUĞUNA İKNA ETTİ
İddianameye göre, şubenin 1 Mart 2023 ile 7 Nisan 2023 tarihleri arasındaki kamera kayıt görüntülerinin incelendiği, banka müdürü odasını gösterir toplam 77 adet görüntünün incelendiği ve aynı kişilerin farklı günlerde giriş çıkışları tespit edildi. Şüpheli Seçil Erzan'ın sadece özel müşterilerin dahil edildiği, yüksek getirisi bulunan bir fon olduğunu, bu fona Fatih Terim gibi kamuoyunda tanınmış isimlerin de dahil olduğunu söyleyerek müşteki Bülent Çeviker'i bu fona para yatırması için ikna ederek kandırdı. Bülent Çeviker'in hesabındaki 2 milyon 198 bin doları eşi İnci Çeviker'in çekerek aynı gün Seçil Erzan'a teslim etmesi için şüpheli Ali Yörük'e teslim etti. Şüpheli Erzan'ın sahte olarak üç adet banka kaşesi ve kendi ıslak imzası bulunan sahte belgeleri oluşturup müştekilere verdi. Bu belgeye ise bankada müdür yardımcısı olarak çalışan Asiye Öztürk de ıslak imza attı. Banka Teftiş Kurulu Ön İnceleme Kurulu Raporunda şüpheli Erzan'ın şüpheliler Ali Yörük ve Atilla Yörük'e zaman zaman müştekilerden elde ettiği paraları taşımada yardım ettiği ve paraya ihtiyacı olduğu zaman tefecilerden para bulma konusunda yardımcı olduklarını söyledi. Seçil Erzan'ın telefonunda şüpheli Ali Yörük ile yazışmalarının bulunduğu, Ali Yörük'ün "Müdür napıyoruz" dediği, Seçil'in "Benden haber bekleyin" diye cevap verdiği tespit edildi. Şüpheli Asiye Öztürk ise ifadesinde bilmediği belgeleri imzaladığını ikrar etti. Şüpheliler Seçil Erzan, Asiye Öztürk, Atilla Öztürk ve Ali Yörük'ün başından itibaren fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek iştirak halinde müştekileri dolandırdıkları ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği anlaşıldı.
14 EYLEM YER ALDI
İddianamede, Seçil Erzan'ın diğer şüphelilerle birlikte gerçekleştirdiği 14 eylem tek tek anlatıldı. Seçil Erzan'ın Florya Şube müdürüyken Galatasaray Spor Kulübü ile çalıştıkları sırada, Arda Turan'ı arayıp "Bir fon var, 5 koyup 10 alıyorsun ancak acil para gerekli" dediği, bunun üzerine Turan'ın kendisine çok yardımcı olduğunu, yurtdışından para getirdiğini, evini satıp para getirdiğini belirterek 13 milyon 900 bin dolar paradan, 6 milyon 400 bin doları ödediğini geri kalanını ödemediğini belirtti.
ARDA TURAN: "BU OLAY BENİ ÇOK YIPRATTI"
Şikayetçi Arda Turan ise Seçil Erzan'ın kendisini sık sık arayıp bunaltması üzerine bahsettiği fona yatırması için önce 3 milyon doları elden verdiğini, Erzan'ın kendisini "Bu fona kim ne kadar yatırdıysa ona göre kazanç sağlayacak, bu bir faiz değil' diyerek kandırdığını söyledi. 13 milyon 900 bin doları elden verdiğini, kendisinin de 6 milyon 400 bin doları geri ödediğini, kendisine banka kaşeli ve ıslak imzalı belge verdiğini belirterek "Yıllardır çalışıp kazandığım bütün paramı emeğimi Seçil Erzan beni kandırarak yok etmiştir. Çok üzgünüm, bu olay beni çok yıprattı. Bütün birikimim bir anda gitti" dedi.
EMRE BELÖZOĞLU: "TÜM BİRİKİMİMİ KANDIRARAK ZİMMETİNE GEÇİRDİ"
Şikayetçi Buse Terim Bahçekapılı ifadesinde, Seçil Erzan'ın kendisine halasının oğlu Terim Arıcan aracılığıyla ulaştığını, 20 civarında güvenilir kişinin dahil olduğu yüksek getirili fon olduğunu söylemesi üzerine yatırım amacıyla birikmiş 3 milyon 600 bin lirasını gönderdiğini, bu paranın 190 bin dolara çevrildiğini, bu paranın geri ödenmediğini belirtti. Buse Terim'in eşi Volkan Bahçekapılı ise, Emre Belözoğlu'nun kuzeni olduğunu belirterek şüpheli Erzan'ın yüksek getirili fon olduğunu söylediği, eşi ve Fatih Terim'in de bu fona para yatırdıklarını, kendisinin nakit parası olmadığı için Emre Belözoğlu'na fondan bahsettiğini, Emre'nin kendisine ilk olarak 1 milyon 492 bin doları vererek Erzan'a teslim ettiğini, toplamda 2 milyon 892 bin doları teslim ettiğini, paralara ilişkin herhangi bir dekont da almadığını, sonrasında Erzan'ın kendisine 3 kaşeli belge verdiğini söyledi. Emre Belözoğlu da Volkan'a verdiği paralara ilişkin toplam da 3 milyon 300 bin dolar fonda alacağı olduğuna dair Erzan tarafından belge verildiğini söyleyerek "23 yıldır futbolcuyum, 2 senedir teknik direktörüm. 13 yaşımdan beri aileme bakıyorum. Tüm birikimimi beni kandırarak zimmetine geçirmiştir" dedi. Şüpheli Seçil Erzan savcılıkça alınan ilk ifadesinde, bankadan alakasız olarak kaşeleri kendisinin hazırlayıp imzaladığını, Volkan Bahçekapılı'yı fona katılması için aradığında, "Çok kısa süreliğine yüksek getirisi olan bir fon var, aman bu husus duyulmasın, Fatih Terim hocanın da fondan haberi var. Sen de girmek ister misin" dediği iddianamede yer aldı. Şikayetçi Nestor Fernando Muslera ise Seçil Erzan tarafından defalarca arandığını, fona para yatırmak üzere ikna edildiğini, kendisine toplam 1 milyon 200 bin dolar verdiğini, 700 bin dolarının iade edildiğini ancak 500 bin dolar parasını ve vaat edilen parayı alamadığını belirtti.
MÜŞTEKİLER TOPLAM 25 MİLYON 770 BİN DOLAR DOLANDIRILDI
İddianamede, 18 müştekinin toplamda 25 milyon 770 bin dolar ve 7 milyon 384 bin lira dolandırıldığı belirtildi. İddianamede, mağdurların kamuoyunda tanınmış sporcular, iş adamları, hekim gibi çeşitli meslek gruplarına sahip kişiler olduğu, hepsinin beyanlarında şüpheli Seçil Erzan'ın kendilerine yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve yine kamuoyunda tanınmış Fatih Terim, Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek bu fona para yatırmaya ikna ettiği kaydedildi. Gerçekte böyle bir fonun hiç olmadığı belirtilen iddianamede, şüpheli Seçil Erzan'ın 66 yıldan 216 yıla kadar hapsi istenirken; diğer 6 şüphelinin ise 3 yıldan 65 yıla kadar değişen oranlarda hapisleri istendi. İddianame, İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Şüpheliler önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.
ZİMMET SUÇUNDAN TAKİPSİZLİK KARARI VERİLMİŞTİ
Seçil Erzan ve bankanın bazı yöneticilerinin de arasında bulunduğu 11 şüpheli hakkında ise bankacılık zimmet suçundan yazılı başvuru şartının Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) gerçekleşmediği belirtilerek takipsizlik kararı verilmişti.
Diken adlı internet sitesinde Canan Coşkun'un haberi:
Denizbank’ın bir şube müdürünün tutuklanması üzerine patlak veren ‘skandal dolandırıcılık’ soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede müştekilerin ifadelerine de yer verildi.
Bugün mahkemece kabul edilen iddianamede şube müdürü Seçil Erzan’ın ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘özel belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 216 yıla kadar, ‘işbirlikçi’ altı şüphelinin de üç yıldan 65 yıla kadar hapsi isteniyor. Bu isimler şunlar: Ali Yörük, Atilla Yörük ve Nazlı Can (tutuklu), Kerem Can, Hüseyin Eligül ve Asiye Öztürk (tutuksuz). Beş isim Erzan’ın tanıdıkları. Öztürk ise Erzan’ın döneminde Denizbank Levent Büyükdere Şubesi’nde operasyon müdürü olarak görev yapıyordu.
Savcı Ebru Baran Celep’in hazırladığı iddianamede soruşturma kapsamında adı sıkça zikredilen Fatih Terim’in kızı Buse Terim, damadı Volkan Bahçekapılı ve Buse Terim’in kuzeni Terim Arıcan, eski Galatasaraylı futbolcular Arda Turan, Emre Belözoğlu, Selçuk İnan ve Emre Çolak, eski kulüp tercümanı Musa Mert Çetin ve Emre Çolak’ın kardeşi Emrah Çolak, halen Galatasaray’ın kalesini koruyan futbolcu Fernando Muslera dahil 18 kişi müşteki olarak yer aldı.
İddianameye göre 18 müşteki toplamda 25 milyon 770 bin dolar ve 7 milyon 384 bin lira dolandırıldı.
Müştekilerin ifadelerinden öne çıkan kısımlar şöyle:
Bülent Çeviker: Seçil Erzan Kasım 2022’de Bağlar Mahallesi’ndeki işyerime geldi. Özel müşterilerin yararlanabileceği özel bir fon olduğunu söyledi. Büyük meblağlarda para yatırıp yüzde 27 kar ile geri ödeyeceğini vadetti. O dönem Denizbank’ı temsilen bu fonu satın alacaklarını belirtmişti, fakat en az 3 milyon dolar teslim edilmesi gerektiğini söylemişti. O dönem o kadar nakit param olmadığı için teklifi kabul edememiştim. Şubat 2023’te evimize geldi. Daha önce vadettiği şekilde bir fondan bahsetti, fakat bu sefer Fatih Terim gibi tanınmış ünlü kişilerin de bu fona yatırım yaptığını söyledi. Fatih Terim’in fonunun altında daha küçük meblağlı yani minimum 2 milyon dolar boşluk oluştuğunu ve bu fonları satın alabileceğimi söyledi. Bu imkândan sadece nakit olarak özel müşterilerin yararlanabileceğini ve bu paranın Denizbank’ın fonuna gönderileceğini, genel müdürlüğün bundan haberi olduğunu ve onlar tarafından saklamaya teslim edileceğini söyledi. Aramızdaki güvene dayanarak ve parayı bankaya teslim ettiğimi düşünerek hesapta bulunan parayı nakit olarak Erzan’ın yönlendirdiği Ali Böcügöz’e teslim ettik. Bu para karşılığında Seçil Erzan’dan bu zamana kadar üç adet belge teslim aldım. Bu belgeler hem Denizbank kaşeli hem de Seçil Erzan’ın bizzat ıslak imzasını içermektedir.
Bülent Çeviker’in eşi İnci Çeviker’in anlatımına göreyse, Erzan, sözünü ettiği yatırım fonunda ‘GS eski teknik direktörü Fatih Terim’in de yüklü miktarda parası olduğunu’ söylemişti.
Fatih Terim’in damadı Volkan Bahçekapılı’nın ifadesine göre Erzan telefonda bankaya ait 22 kişilik özel bir fon olduğunu, fonu Hakan Ateş’in ve Mehmet Aydoğdu’nun oluşturduğunu ve yüksek getiriye sahip olduğunu söyledi. Erzan, Buse Terim ve Fatih Terim’in de bu fona para yatırdığını söyledi. Bahçekapılı, bu konuda eşi Buse Terim’e danıştı, o da fonda parası olduğunu söyledi.
Emre Belözoğlu, Erzan’ın sözünü ettiği fonun Hakan Ateş ve Mehmet Erdoğdu tarafından kurulduğunu söyleyerek kendisini kandırdığını söyledi. Belözoğlu, Erzan’a toplamda 4 milyon 292 bin dolar verdiğini aktardı.
Buse Terim’in kuzeni ve çalışanı Terim Arıcan’ın ifadesine göre Erzan bir gün kendisini arayarak ‘Hakan Ateş’in ve çok daha fazla güvenilir kişinin içerisinde olduğu bir hazine fonu olduğunu’ söyledi. Buse Terim’in de Denizbank’ta mevduat hesabı olduğunu, parasını bu fonda çok iyi değerlendirebileceğini söyleyen Erzan, bu konuyla ilgili Buse Terim’le konuşmasını rica etti. Arıcan, bu teklifi değerlendirdikten sonra 3 milyon 600 bin TL’yi Erzan’a şubedeki odasında teslim ettiğini aktardı.
Arda Turan da, Erzan’ın kendisine Hakan Ateş’e ait bir fon olduğunu söylediğini aktardı. Turan, Erzan’a elden parça parça toplam 13 milyon 900 bin dolar verdiğini, 6 milyon 400 bin dolar ödeme aldığını söyledi.
Dolandırılan kişilerden Nurettin Gözaçan’sa ifadesinde, Erzan’ın oğluyla kendisini Levent şubesindeki odasında ağırladığını söyleyerek şunları aktardı: “Bize fondan bahsetmeye başladı. Tabii biz yanımızda 292 bin dolar götürmüştük. Bize fon içerisinde çok ünlü şahıslar olduğunu söyledi. Örnek olarak Fatih Terim, Arda Turan gibi isimleri söyledi. Hatta masasının üzerinde görünür şekilde Fatih Terim imzalı evrakları vardı.”
İddianamedeki anlatıma göre Erzan müşteki Bülent Çeviker’den ‘kişisel güven ilişkisine dayanarak’ değerlendirme amacıyla 31 Mart’ta elden 2 milyon dolar aldı. Bunu yaparken 3 Nisan’da 3 milyon dolar olarak iade edeceğini söylemişti, bunun karşılığında da Çeviker’e yazılı bir evrak vermişti. Çeviker, Erzan’a ulaşamayınca durumu bankaya bildirdi. Banka da araştırmaya yapmaya ve Erzan’a ulaşmaya çalıştı, ancak başarılı olamayınca savcılığa suç duyurusunda bulundu. İstanbul 1’inci Sulh Ceza Hakimliği de kaçma ihtimali bulunması sebebiyle 7 Nisan’da Erzan’ın yurt dışına çıkışını yasakladı. Aynı hakimlik, ‘suçların niteliği ve dosyadaki mevcut bulgular sebebiyle’ 10 Nisan’da dosyaya kısıtlılık getirdi.
Erzan da 11 Nisan’da Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde yakalanarak gözaltına alındı.
İddianamede Erzan’ın cep telefonunda soruşturma konusu eylemlerle ilgili yazışmaların bulunduğu, özellikle Whatsapp yazışmalarının çoğunun silindiği belirtildi. Elde edilen yazışmalarda Erzan, karşı taraftan süre istemiş, onları oyalamıştı. Erzan’a ait diğer telefonda da el çok sayıda isim ve tutarın yazıldığı ajanda sayfalarının fotoğrafları bulundu.
Erzan, ilk ifadesinde müştekilerin kendisine inanmaları için ‘bankayla tamamen alakasız bir şekilde belge hazırladığını, kaşelediğini ve imzalayarak teslim ettiğini’ söylemişti. Bu ifadesinden sonra 3 Mayıs’ta ek bir ifade daha vermiş ve etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini aktarmıştı.
İddianamede Erzan’ın ek ifadesine de yer verildi. Erzan’ın ifadesi şöyle:
“8 Nisan Cumartesi günü Denizbank Avrupa-1 Bölge Müdürü Sermin Hanım Çorlu’daki evime beni görmeye geldi. Daha öncesinde beni telefonla arayıp halimi hatırımı sormuştu. Bana ‘Burada kalmayabilirsin, otelde ya da istersen benim evimde de kalabilirsin’ dedi. Yanında koruma gibi birileri vardı. Daha doğrusu evimin önünde dört beş tane adamın beklediğini gördüm. Geldikleri araçlar bankanın araçlarıydı.”
“Sermin hanım benimle görüştükten sonra gitti. Bir gün sonra beni korumalar eşliğinde Zincirlikuyu’daki Denizbank Genel Müdürlüğü’ne götürdüler. Koluma serumlar takılarak bana ‘Bu işi banka dışında yaptın’ diye söylettirdiler. Tam olarak Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi (Teftiş Kurulu Bölüm Müdürü), Tanju Kaya (İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı) vardı. Bu şahıslar 8 Nisan Cumartesi günü sabahtan akşama kadar benim yanımdaydılar. Bana sürekli ‘Olayda zimmet yok. Evet, senin bankacılık hayatın biter belki, ama hayatına bir şekilde devam edersin. Bu olay zimmet değil’ şeklinde sözler söyleyip baskı kurdular.”
“9 Nisan Pazar günü akşam saatlerinde bu sefer Hakan Ateş bankaya geldi. Bulunduğumuz toplantı salonuna girerek ‘Kızım biz zaten insanların parasını vereceğiz, ama ortada bir enkaz var. Kimden ne aldıysan söyle. Zaten bu bir zimmet değil. Zimmet olsa yıllarca içeride çürürdün, bu sebeple de kendin banka dışında ne aldıysan onları söyle. Sen bizi koru, biz de seni koruruz. Seçil’e hemen bir avukat tutalım, avukatını ben tutacağım, sağlık sigortanı iptal etmeyelim, annenin hastalığıyla da ilgileneceğim’ dedi. Orada bulunan herkes olayın zimmet olmadığını söyledi.”
“Sonra aynı gün beni İstanbul Göktürk’teki ikametime yolladılar. Sermin Tekin de benimle birlikte geldi. Sermin Tekin bana ‘Evde detaylı arama yap. Beni seni üç dört saat de olsa beklerim. Bütün notlarını, kağıtlarını bana getir’ dedi. Ben de evde her yeri arayıp ajandamı ve notlarımı bulup Sermin hanıma verdim. Aynı gün beni korumalar eşliğinde Çorlu’ya gönderdiler. Korumalar beni her yerde takip ediyordu. O sırada arkamda Güvenlik Bölüm müdürü dahil isimlerini tam olarak hatırlayamadığım üç kişi vardı.”
“Beni 10 Nisan Pazartesi günü korumalar eşliğinde Zincirlikuyu’daki genel müdürlüğe getirdiler. Hem 9 Nisan Pazar günü hem de 10 Nisan Pazartesi günü Denizbank’ta Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi (Teftiş Kurulu Bölüm Müdürü), Tanju Kaya ile birlikte (İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı) bir liste oluşturduk. Bu listede kimin ne kadar para verip ne kadarını geri aldığını yazdım. O esnada yanımda bulunan şahıslar zaten sürekli birileriyle iletişim halinde olup benimle konuşup durumu başkalarına aktarıyorlardı.”
“Ayrıca 8 Nisan Cumartesi günü Sermin Tekin Çorlu’daki evime geldiğinde benden zorla ses kaydı oluşturmamı istedi. Şahsi telefonunu konuşma sırasında açarak sesimi kaydetti. Bana ‘Seçilcim ben senin uzun zamandır böyle sorunlar yaşadığını biliyordum. Keşke daha önce söyleseydin. Sen bize yardımcı ol ki biz de sana yardımcı olalım. Bankada para almadığını, senin yaptığın eylemlerin bankada olmadığını söylemen gerek. Bu adamlar nasıl olur da hala bankadan para istiyorlar. Eğer sen bu eylemleri sadece banka dışında yaptığını söylersen bu güveni kötüye kullanma olur. Bankada olduğunu söylersen zimmet olur, ömrün çürür’ dedi. Aynı gün bankada Ali Murat Dizdar da bana ‘Olay kesinlikle zimmet değil, sen bu olayları banka dışında yaptın. Sana en iyi avukatı tutuyoruz. Sana iki tavsiyem var, bir avukatın sözünden asla çıkmayacaksın, o ne derse onu yapacaksın, iki tutuklanmayacaksın. Fakat olur da tutuklanırsan itirazını biz yapacağız’ dedi. Hatta Ali Murat bunları unutmamam için bir kağıda yazdırdı. Bu ses kaydını bana karşı ellerinde sakladıklarını düşünüyorum. Bu ses kaydı alındığı sırada evimde akrabalarım da vardı.”
“Çorlu’daki evde bulunan tabloları ben hazırlamadım. Kimden ne kadar para aldıysam bunu kağıtlara not almıştım. 9 Nisan Cumartesi günü isimlerini saydığım şahıslar beni alıp bankaya götürdüklerinde not kağıtlarımı da almışlardı. Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi ve Tanju Kaya kağıtlarla bu tabloları oluşturdu. Bu tabloda aslında banka tam olarak alacakla vereceği eşitleyip borcu minimuma indirmek istedi. Tabloları bana da verdiler, ben de alıp evime götürmüştüm.”
Erzan, banka yetkililerinin önceki telefonunu kırıp atmasını, içindeki tüm yazışmaları silmesini söylediğini öne sürdü. “Ben her şeyi ortada yaptım, hiçbir şeyi gizlemedim” diyen Erzan, bankayla ilgili şunları söyledi:
“50 bin dolar üstü döviz işlemleri bankadan çekildiğinde bu teftişe tabidir. Bankanın bu durumu atlaması mümkün değil. 50 bin dolar üstü olan her efektif işlemde açıklamasını dekontun arkasına yazmak zorundayız. Aksi halde kara para aklama hususları gündeme gelmektedir. Banka bu durumu tabii ki de biliyordu, ancak bu kadar yüksek meblağlar çekilmesine rağmen hiçbir zaman sorgulamadı. Ancak ben yine de yaşattığım mağduriyet sebebiyle çok pişmanım.”
Erzan, ifadesinde aynı soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Ali Yörük’le ilgili şunları söyledi:
“Ali Yörük’ten fon adı altında herhangi bir para almadım. Bana zaman zaman para getirir, fakat getirdiği paraları faiziyle birlikte geri alırdı. Hatta Ali Yörük başka tefecilerden de para bulup bana getirirdi. Sonrasında bu parayı faiziyle geri alırdı. Ali Yörük benden boş senet alıp imzamı da aldı. Ali Yörük bana verdiği her parayı katbekat fazlasıyla, faiziyle geri almıştır. Tuttuğum not kağıtlarında yer alan ibareler doğrudur. Ayrıca Ali Yörük istediği paraları vermezsem borcumun daha da artacağını ve bu durumun beni daha da sıkıntıya sokacağını söyledi. Ali Yörük benden daha önce zorla ipotek de aldı. Ali Yörük zaman zaman benim fon vadettiğim insanlardan alacağım parayı teslim alan kişidir. Ali Yörük bu paraları teslim alıp içinden kafasına göre belirlediği bedeli kendisi için alırdı. Sonra da bana bu parayı tefeciye vereceğini söylerdi. Örneğin Bülent Çeviker’den teslim aldığımız 2 milyon 200 bin doları Ali Yörük Florya’da elden iki çanta şeklinde teslim almıştır. Sonrasında içinden 400 bin dolar parayı kendisine aldı, kalanını bana getirip verdi.”
Erzan, ifadesinde Arda Turan’ı fona son dönemde ikna ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Kendisi bana bu süreçte en insanca davranan kişilerdendir. Arda Turan bana toplamda 13 milyon 900 bin dolar parayı parça parça teslim etti. Ben de kendisine 6 milyon 400 bin doları geri ödedim, ancak geri kalan parayı ödemedim. Arda Turan’dan aldığım bu paraların bir kısmını dışarıda bir kısmını da bankada elden teslim aldım. Odamın içerisinde kamera bulunmamaktadır, fakat merdivenlerden çıkınca odamı gören kamera mevcuttur. Bana para teslim etmeye gelen kişiler elinde çantayla gelirler, parayı teslim ettikten sonra boş çantayla giderler.”
Erzan, dolandırdığı iddia edilen kişilerden Atilla Baltaş ile ilgili ilginç bir olay da aktardı. Erzan’ın anlatımına göre, Baltaş da verdiği parayı katbekat faiziyle geri almıştı. Erzan şunları anlattı:
“Atilla Baltaş’a 1 milyon dolar ödedim. Ondan kesinlikle fon adı altında para almadım. Baltaş’tan faiziyle para satın aldım, çünkü fon adı altında ikna ettiğim insanlara para ödemek zorundaydım. Fakat Atilla Baltaş bana verdiği parayı yüzde 50 faiziyle geri aldı. Kesinlikle beni mağdur etti. Ayrıca son günlerde bankada üzerimde baskı kurarak evrak yazmamı istedi. Borçlu olduğuma ilişkin benden senet aldı. Ona verdiğim belgelerin hiçbiri gerçeği yansıtmıyor. Mart ayı içinde beni kaçırmak için Şırnak Cizre’ye uçak bileti almıştı. Daha doğrusu bana zorla telefonla uçak bileti aldırdı. Ben o sırada müştekilerden para da toplamıştım. Baltaş o paralarla beni yurt dışına kaçırmak istemişti”.
Erzan, futbolcu Semih Kaya’nın da kendisini tehdit ettiğini öne sürerek şunları anlattı:
“Semih Kaya ve menajeri Fırat Özdemir bana sürekli ‘Senin sonun iyi değil. Neden kaçmıyorsun? Rezil olursun, sen kötü kalplisin, Hakan Ateş’e çıkarız, seni işten attırırım. Sen annenin yüzüne nasıl bakıyorsun? Annen bu saatten sonra yaşamaz, seni Türkiye’de yaşatmazlar, benim çok tanıdığım var. MİT başkanını tanıyorum, Türkiye’de herkesi tanıyorum’ dedi. Hatta ikisi Göktürk’teki evime şubat ve mart ayında farklı farklı zamanlarda gelerek ‘Burada yaşayamazsın, biz her şeyi yaparız, seni yaşatmayız’ şeklinde sözler söylediler. Fırat Özdemir ‘Türkiye’deki bütün usulsüzlükler benden sorulur, basın öğrenirse rezil olursun’ dedi.”
Erzan, Semih Kaya’dan yakasını kurtaramadığını öne sürerek menajerini de Kaya’nın kendisine yönlendirdiğini, Kaya’nın fon faizinden kazandığı parayla 4 milyon 200 bin dolara Bodrum ID Konakları’nda villa ve Mercedes marka araba aldığını söyledi.
Erzan, Emre Belözoğlu’ndan 4 milyon 200 bin dolar, Emre Çolak’tan 3 milyon 200 bin dolar, Muslera’dan 1 milyon 200 bin dolar, Selçuk İnan’dan 3 milyon dolar, Terim’in aile dostu Nur Erkasap’tan 75 bin dolar aldığını aktardı.
Fatih Terim’den fon adı altında para almadığını aktaran Erzan, şunları söyledi:
“2012 yılından itibaren tüm bankacılık işlemleriyle ilgilenirdim. Tam olarak Fatih Terim’in finansal danışmanı bendim. Fatih Terim ile ilgili bu zamana kadar çok sayıda finansal işlem yaptım, ancak bu zamana kadar hukuka aykırı hiçbir işlem yapmadım. Eğer 2012 yılından itibaren Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüz işlem yaptığım iddia edilirse bu konuda her işlemi detaylı olarak her zaman açıklarım. Kesinlikle Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüzlük yapmadım. Fatih Terim beni kızı gibi sever, sayardı.”
Erzan, kuzeninden de 200 bin lira aldığını, bu nedenle kuzeninin eşinin Mart 2023’te şubedeki odasında kendisine saldırdığını ve hakaret ettiğini, şubedeki herkesin bunu duyduğunu söyledi. Kuzeninin eşinin kolundaki Rolex saatini zorla aldığını söyleyen Erzan, şöyle devam etti:
“Bu zamana kadar üç tane Rolex saatim olmuştu. Birini kuzenim ve eşi hediye etmişti, çünkü onlara o kadar çok para kazandırmıştım ki onlar da bana saat hediye etmişti. İkincisini Arda Turan nişan hediyesi olarak vermişti. Üçüncüsünü de 20 yıllık birikimimle almıştım.”
Şüpheliler arasındaki Erzan’ın mesai arkadaşı Asiye Öztürk şunları söyledi:
“Seçil Erzan’ın fon vaadiyle insanları kandırdığından kesinlikle haberdar değilim. Odasına kim gelir kim gider onu da bilmiyorum, çünkü bizim şubemiz iki katlıdır, ben alt katta çalışırım. Odamdaki kamerayla bankanın gerek birinci gerekse ikinci katını görebiliyorum, fakat Erzan’ın odasının içini görmüyorum. Seçil şubemize tayin olduktan sonra özellikle Galatasaraylı futbolcuların yanına gelip gittiğini biliyorum, ancak kim ne kadar para yatırıyor ya da kim ne kadar işlem yaptırıyor bilmiyorum. 7 Nisan 2023’te Emre Belözoğlu’nun Seçil müdürün yanına geldiğini biliyorum. Arda Turan da zaman zaman yanına geliyordu. Ayrıca Semih Kaya, Selçuk İnan, Emre Çolak da aynı şekilde yanına gelip gitmiştir. Semih Kaya ve Selçuk İnan ile zaman zaman bankacılık işlemi gerçekleştirdim. Fakat fonla ilgili herhangi bir işlem yapmadım. Kimseden de bu zamana kadar Fatih Terim fonu ya da Hakan Ateş fonu ya da başka bir fon adı altında hiçbir söz duymadım. Seçil müdür bana zaman zaman bir takım belgelere imza attırdı, ancak müdürüm olduğu için ve kendisine güvendiğim için bilmeden bir takım evrakları imzalamış olabilirim. Bu zamana kadar hatırladığım kadarıyla dört beş adet bilmediğim ve içeriğinden haberdar olmadığım belgeler mzaladım. Üst kısmında başka belgeler bulunduğu için neye imza attığımı dahi açıkçası bilmiyordum. Sadece alt kısımda Denizbank kaşesini gördüm. Üzerinde Seçil Erzan’ın da imzası vardı. Buna güvenerek yanına imza attım.”
Şüphelilerden Ali Yörük de Erzan tarafından dolandırıldığını öne sürdü.
Yörük, hatırlamadığı bir tarihte elden 5 milyon lira verdiğini söylediği Erzan’ın Ukrayna-Rusya savaşını bahane ederek ödemediğini öne sürdü. Erzan’ı ilk olarak 17 yıl önce Denizbank’ın Çorlu Orion şubesinde gişe memuru olarak tanıdığını aktaran Ali Yörük’ün ifadesi özetle şöyle:
“Daha sonra Seçil Erzan hesaplara bloke geldiğini söyledi. Bana beklememi söyledi. Aradan bir yıl kadar süre geçti, ben de bu süreçte sürekli paramı istemeye devam ettim, 5 milyon TL olarak teslim ettiğim paranın 100 milyon TL olduğunu söyledi. Kendisine böyle bir parayı istemediğimi, sadece kendisine teslim ettiğim parayı vermesini söyledim. Hatta bu bahsettiği parayı teslim almam için çağırması durumunda korkarak gelemeyeceğimi de söyledim. İlerleyen süreçlerde Seçil Erzan bana bu fonda Fatih Terim gibi ünlü isimlerin olduğunu söyledi. Eşimle aramın bozulduğunu, paramı vermesini söylemem üzerine bana 5 milyon TL bedelli senet verdi. Ben senedi alarak paramın gelmesini bekledim. Daha sonra Seçil Erzan tutuklandı. Ben suç duyurusunda bulunmadım, çünkü bana verdiği senetle paramı tahsil edebileceğimi düşündüm. Hatta avukatım da senedi icraya koydu.”
Kıvanç Talu hakkındaki dolandırıcılık iddiaları bize ne anlatıyor?
Ek 29854
Sosyal medyada lüks hayat tarzını gözler önüne seren Dilan Polat ve Engin Polat çifti ile ilgili vergi kaçırma ve kara para aklama suçlamalarından açılan soruşturma, son günlerin en çok konuşulan mevzularından.
Bu soruşturma, Instagram’da yedi milyonu aşan takipçisi ile çok sayıda güzellik merkezine sahip olan Dilan Polat’ın, kozmetik alanında etkili biriyken, ismi suçla anılan bir kişiye dönüşmesine yol açtı.
Son zamanlarda saygınlığı ve toplum nezdindeki konumu tartışmaya açılan tek çift Polatlar değil.
Komedyen ve oyuncu Kıvanç Talu ile reklamcılık sektöründe tanınan eşi Beril Talu, yakın çevresini dolandırmakla ve yurt dışına kaçmakla suçlanıyor.
Çift hakkındaki iddialar ve suç duyuruları üzerine İstanbul’da iki savcılığın harekete geçtiği belirtiliyor.
Kredi kartları üzerinden yapılan dolandırıcılıklar, adalet sarayındaki bir katibe dolandırıcılık amacıyla suç örgütü kurma suçlamasının yöneltilmesi, bir banka müdürünün futbol camiasının en ünlü isimlerini dolandırdığı iddiasıyla açılan soruşturma…
Toplumun her türlü sosyoekonomik sınıfından farklı kişilerin dolandırıcılığa maruz kalması, zaten yüksek enflasyon ve işsizlik yüzünden kaygılananların bir de dolandırıcılık endişesiyle baş etmek zorunda kalmasına yol açıyor.
Peki dolandırıcılık vakalarının ortaya çıkmasında sosyal ve kültürel kodlar rol oynuyor mu?
Kırıkkale Üniversitesi Sosyoloji bölümünde araştırma görevlisi olan Mezher Yüksel’e göre bir toplumda dolandırıcılık vakalarının görülmesini üç etmene bağlayabiliriz.
Bir toplumda maddiyat ve maddi kazancın kültürel bir değer olarak yüceltilmesi bu etmenlerin birincisi.
İkinci etmen de temel bir yaşam amacı ya da hedefi haline getirilen maddiyatı, hangi yoldan olursa olsun elde etmenin mübah görülmesi.
BBC Türkçe’ye konuşan Yüksel, üçüncü etmeni de ABD’li sosyolog Robert K. Merton’ın gerilim kuramına bağlıyor:
“Buna göre bir toplumdaki kültürel hedefler ve o hedeflere ulaşacak meşru kanallar arasında mesafe arttıkça suç ve sapma da artar.
“Bir taraftan maddi başarıyı temel kültürel hedef olarak belirleyip sonra da o hedefe gidecek meşru kanalları herkese açık tutmazsanız ya da herkesin erişmesi konusunda aynı imkanları sunmazsanız, gayrimeşru yollarla bu hedeflerin gerçekleştirilmesi söz konusu olabilir.”
Dolandırıcılık yüz yıllardır her toplumda görülen bir suç olsa da internet ve sosyal medya ile çeşitleri arttı.
Çiftlikbank’taki gibi dijital para sistemleri üzerinden kurulan ve ponzi olarak adlandırılan piramit satış sistemiyle ya da Thodex’teki gibi kripto para borsası üzerinden dolandırıcılık yapılabiliyor.
Suç ve Güvenlik Araştırmaları Derneği’nden ve Beykent Üniversitesi sosyoloji bölümünden Doç. Dr. Abdurrahman Yılmaz, dolandırıcılığın temelinin aldatmaya dayandığını, bu yüzden de dolandırıcılık, hırsızlık ve gasp gibi suçlardan farklı olduğunu vurguluyor.
“Dolandırıcılıkta ortaya konulan kurguyla mağdur bizzat malını kendi eliyle götürüp dolandırıcıya teslim ediyor” diyen Yılmaz’a göre hileyi kurgulayıp uygulayabilmeleri için dolandırıcıların psikoloji, teknoloji ve yasal düzenlemeleri çok iyi bilmesi gerek.
BBC Türkçe’ye konuşan Yılmaz, dolandırıcılıkta iki temel duygunun ön plana çıktığını anlatıyor: Kazanma hırsı ve korku.
Psikolog Prof. Dr. Ekrem Çulfa da sosyoekonomik eşitsizliğin yüksek olduğu ülkelerde dolandırıcılık vakalarına daha sık rastlandığını söylerken “korku” unsuruna vurgu yapıyor.
Sosyal medyada yayımlanan bir röportajında Çulfa, Türkiye’de korkuya dayanan yetiştirme tarzına dikkati çekiyor:
“Çocuğunuzu ‘Aman başına bir şey gelir’ diyerek bakkala dahi gönderemediğiniz bir ülkede yaşıyorsanız, bu çocuğun büyüdüğünde her şeyi tehlike olarak görmesine neden olursunuz.
“Tehlike korku duygusunu doğurur. Korku ise oldukça kolay manipüle edilebilir.”
Korku duygusu en çok sosyal mühendislik dolandırıcılığında manipüle ediliyor.
“Terör örgütü üyeliğine isminiz karıştı” diyerek polis, hakim, savcı rolüyle yapılan dolandırıcılık vakaları buna örnek olarak verilebilir.
Uzmanlara göre dolandırıcılık vakalarının son dönemde arttığına dair elimizde bir veri yok.
1960’larda Sülün Osman, 1980’lerde Banker Kastelli, 1990’larda Jet Fadıl ve Titan saadet zinciri gibi vakalar, geçmişteki dolandırıcılık olaylarına verebileceğimiz birkaç örnek.
Ancak son yıllarda farklı olarak dolandırıcıların şöhret edinmek ya da yaptıkları işe inandırıcı bir kılıf uydurmak için sosyal medyayı kullandığı görülüyor.
Kıvanç Talu da “Var Böyle Tipler” Instagram hesabıyla ünlenen bir reklamcıydı.
Kıvanç Talu ve Beril Talu çiftine yöneltilen dolandırıcılık suçlamalarında, bir reklam projesi için para talep edildiği, para veren kişiye proje bittikten sonra daha yüksek bir ödemenin vaat edildiği görülüyor.
Bu haliyle sistem ponzi şemasına (saadet zinciri) benziyor, ödeme yapanlar daha çok para kazanma hedefi ile mağdur olabiliyor.
Psikoterapist Dr. Onur Okan Demirci’ye göre dolandırıcılar yüksek bir egoya sahip, bu yüzden de ikna edici olabiliyorlar.
Kişisel internet sitesinde dolandırıcılıkla ilgili kaleme aldığı yazıda Demirci, “Bu duruma, aile ve sosyal çevrelerinde görünmez, yetersiz veya fark edilmeyen çocuklar olarak yetiştirilmeleri yol açmış olabilir” tespitinde bulunuyor.
Demirci, biyolojik psikiyatri kuramlarının dolandırıcılığı beyindeki ödül merkezine, sosyal psikoloji kuramlarının ise aile yapısına bağladığını, bütüncül olarak iki teorinin de doğru olabileceğini vurguluyor.
Psikologlara göre herkesin dolandırıcılığa maruz kalabilir, o yüzden de mağdurlar kendilerini suçlamamalı.
Uzman Psikolog Meryem Ayluçtarhan, Indigo dergisine verdiği röportajda, kâr sağlayabilmek adına herkesin mağdur duruma düşebileceğine dikkati çekiyor:
“İnsanların ortak özelliklerinden biri, her ne kadar şüpheci yaklaşım göstersek bile itimat ve güven kurmak üzerinedir. İnsanlar güvenmek ve inanmak isterler.”
Bu yüzden uzmanlar, dolandırıcılığa maruz kalan kişilerin bunu yakınlarıyla paylaşması, suçluluk hissetmemesi ve zorlanırsa bir terapistten yardım alması gerektiğini aktarıyor.
Psikolog Prof. Dr. Ekrem Çulfa, dolandırıcıların birilerini kandırmış olmanın hazzını da yaşadığını vurgulayarak, “Başkasını aptal yerine koyarsanız akıllı olan siz gibi görünürsünüz. Birini zayıflatırsanız güçlü olan sizmiş gibi görünürsünüz” diyor.
Aile ve çift terapisti Çulfa’ya göre eğer bir toplumda bütün mesele güçlü ve akıllı olmak ise bazı insanlar bu güce ulaşabilmek için dolandırıcılık yolunu seçebilir.
Bu yüzden de Çulfa, dolandırıcılık vakalarının önüne geçmek için korunma ve güvende hissetme duygularını geliştiren bir toplum olmanın gerekliliğini vurguluyor.
Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/articles/c2vdyxj3zg0o
Flaş Gelişme: FTX Kurucusu SBF, 7 Ayrı Suçtan Suçlu Bulundu!
FTX kurucusu ve eski CEO'su Sam Bankman-Fried, bir ay süren duruşmanın ardından kendisine yöneltilen yedi suçun tamamından suçlu bulundu. Savcıların ve savunma avukatlarının delillerini ve tanıklarını sunduğu duruşma, 12 üyeli jürinin çarpıcı kararıyla sonuçlandı.
Jüri, oy birliğiyle kararını vermeden önce duruşmanın 18'inci gününün önemli bir bölümünü yoğun bir müzakere içerisinde geçirdi. Üç saatten fazla süren dikkatli bir değerlendirmenin ardından Yargıç Lewis Kaplan'a "mutlak fikir birliğine" vardıklarını bildirdiler. Sonuç olarak jüri, Bankman-Fried'ı iddianamede belirtilen yedi suçun tamamından suçlu ilan etti. Suçlamalar şunlardır:
Müşterilerin mevduatlarını dolandırmaya yönelik komplo kurmak,
Müşteri mevduatlarını hileli bir şekilde almak,
Alacaklıların fonlarını dolandırmaya yönelik komplo kurmak,
Alacaklıların fonlarını hileli bir şekilde almak,
Varlıkları dolandırmaya yönelik komplo kurmak,
Menkul kıymetleri dolandırmaya yönelik komplo kurmak,
Kara para aklama komplosu kurmak.
Bankman-Fried 115 Yıl Hapis Cezası Alabilir
Fakat Yargıç Kaplan, eski FTX CEO'sunun ceza duruşmasının 28 Mart 2024 tarihinde yapılacağını açıkladı. Bankman-Fried, en fazla 115 yıl hapis cezasına çarptırılabilir.
Karara tepki olarak Bankman-Friedın savunma ekibi, derhal jürinin kararına itiraz eden bir temyiz başvurusunda bulundu. Bu arada Bankman-Fried, New York'taki bir hapishanede tutuklu kalmaya devam edecek.
Bankman-Fried'ın halen ABD Adalet Bakanlığı tarafından mali katkı ihlâlleri, banka dolandırıcılığı, yasa dışı para transferi organizasyonu işletmek ve yabancı yetkililere rüşvet vermek gibi ek suçlamalarla karşı karşıya olduğunu belirtmek gerekir. Bekleyen bu suçlamalar, gelecekte başka davalara da yol açabilir.
Bankman-Fried'in mahkûmiyeti, CoinDesk'in "Alameda Research'ün mali bilançosunun sızdırıldığını ve fonun varlıklarının önemli bir kısmının FTT tokenleri ve Sam coin şeklinde tutulduğunu" ortaya çıkarmasından neredeyse tam bir yıl sonra geldi. Bu ifşaat, sadece dokuz gün sonra gerçekleşen FTX çöküşü üzerinde doğrudan bir etkiye sahip oldu.
Kaynak: https://www.koinbox.net/flas-gelisme...-suclu-bulundu
SEVDİKLERİNİZİ UYARIN | TELEFON HIRSIZLARININ AKILALMAZ YÖNTEMİ
Video: https://www.youtube.com/watch?v=NnyMYJOP_zg
Videonun altında yazılan bazı yorumları, buraya aktarıyorum. Tecrübe ve bilinç sahibi oluruz.
Saygılar
********************************************
Hocam bende birsey anlatayım herkesin aklında olsun.
İstanbul Anadolu yakasında oturuyorum birgun işim düştü Avrupa yakasına geçtim. İşimin olduğu yerde aracımı yıkamaya verdim. Meğer bunlar yıkamacı görünümlü hırsızlar. 2 saate araç hazır dediler benimde işim 3 saat filandı. O sırada benim arabanın anahtarını kopyalamislar. Uzun uzun anlatmiyayim arabamı çaldılar. Bende emniyet tanıdık kim varsa aradım. 2 gün sonra araba lüks bir sitenin yanında lüks araçların yanında park edilmiş şekilde bulundu. Sonra çalanlar beni aradı ya abi bizim arabamız çalındı sen nasıl bu kadar kolay buldun oysaki herhangi bir sosyal medyaya ilan vermedim. Bunlar kim nereden duymuş dedim kendimce. arayan kişilerden şüphelendim. Baskomiser arkadaşıma numarasını verdim ve o arayan numara arabayı yıkamaya verdiğim yerin sahibin çıktı. Bizde baskomiser arkadasimla beraber o yıkamaya gittik orada anahtar kopyalama cihazlarının olduğunu gördük Sonra tabi hepsini tutuklattim ama 5 ay sonra çıkacaklar cezaların caydırıcıligi yok en büyük problem bu
*************************************************
Ben de farklı bir yöntem söyleyeyim, yurt dışında yaşanmış bir olay. Birisi sizi telefondan arıyor, telefonu açıyorsunuz ve telefondaki kişi anneniz. Size telefonunu kaybettiğini/cüzdanını çaldırdığını gibi yalanlar söyleyip, acil paraya ihtiyacını da ekleyip bir hesap numarasına para atmanızı istiyor. Öz anneninizin sesi, para istiyor. Fakat durum tamamen dümen. Yapay zeka ile hedefin sesini bir şekilde ele geçirdikten sonra sesi kopyalıyorlar ve aslında siz annenizle değil annenizin sesini bilen bir yapay zekayla konuşuyorsunuz.
*************************************************
ben telefoncuyum, bir müşterimin iphone 13 cihazı çalınmıştı, icloud'dan yeri tespit ediliyor kimin çaldığı kişi olarakta biliniyor, ama çalan kişi cihazın şifresini vs bildiği için icloud'dan çıkış yapıyor faturası ile polise başvuruluyor son görülen adres tespit ediliyor ama yine de polis evine gidip o kişiden o cihazı alamıyor, nasıl bir dönemde yaşıyoruz anlamadım herşey tespit edilmesine rağmen bu kişiden bu cihazı nasıl alınamıyor onu hiç anlamıyorum. yani icloud'da kullanıyorsan gidip cihazı kendin alacaksın bence kendi gücünle, polis'te birşey yapamıyor.
**************************************************
Abi aynısı babamın başına geldi. Babam da adaşınız bu arada, onun da adı Mesut. Başka şehirde oturan bir akrabamızdan babama borç isteme mesajı geldi. Babam şaşırdı çünkü hiç borç isteyen bir akraba değildi, varlıklıydı. Biz de dedik ki, önce bir ara konuş, sesini duy. Hemen para yollama. Babam defalarca aradı, açmadı. Sonradan öğrendik ki o kişinin telefonu çalınmış. Telefona cevap verse o kişi olmadığı anlaşılacağı için kimsenin çağrısına cevap vermiyor herkese mesaj atıyor. Üstüne düşünmeden hemen para yollasan, bitti. Dolandırıldın.
**************************************************
Birebir aynısı 1 seneden kısa süre önce benim hanımın başına geldi, Fas’a gezmeye gitmişti. Normalde çokta dikkat eder haritayı kullanırken kulaklıktan yol tarifi dinliyor vs, ama bir yola geliyor 5 ayrı sapağın olduğu ben hangisinden dönecektim diye mecburiyetten çıkarıyor telefonu bir motorda iki kişi yanaşıp kapıp gidiyor İphone 14 Pro yu. Benim hanım Fas ta yanında kimse yok ben işteyim bilmediğim bir Fas numarası arıyor bende ilk başta meşgule atıyorum hanımın kaldığı hostel değerlendirme için arıyordur sanarak. Sonra mesaj geliyor bu numaradan… Elim ayağım boşaldı hemen geri aradım. Hanım ağlamaklı bir şekilde anlatıyor durumu ordan karakola gidiyor sonra daha büyük bir karakola geçiyorlar bu süre zarfında beni hep milletten minnet rica aldığı telefonlarla arıyor. Polisler ifadeyi alıp benden de imei numaralarını alıp olayı kapatıyor direk. Zaten turist olduğunuz zaman bu tarz durumları hiç iplemiyorlar. Benim hanım ordaki son gecesinde bunu yaşadı dönüş uçağına bineceği ana kadar 30 farklı numaradan konuşmuş olabiliriz. Ama düşünün ben bu numaraların hiçbirini geri arayıp ona ulaşamam öyle bir durum. Dolayısıyla benimde gözüme ne uyku giriyor ne içtiğim sudan bişey anlıyorum. Ayrıca belirtmek istiyorum bu sürede İphone u çalıntı moda getirdim numaramı yazdım hanım beni ilk aradığı anda. Ve Mesut abinin belirttiği o meşhur sms tacizi aynen başladı. Ülke memleket farketmiyor it kopuk her yerde benzer taktikler kullanıyor. SMS’ler whatsapp mesajları sahte siteler havada uçtu hepsine girip İngilizce küfürler yazdım. Neyse gelelim konunun devamına hanım dönüyor 1 ay kadar biz haftada bir güncelleyen İphoneumu bul konumunu ara ara inceliyoruz çünkü anlık güncellenmiyor polise aktarıyoruz ama adamlar hiçbirşey yapmıyor. Polisin bize son tavsiyesi “siz kilidi kaldırın telefonu sıfırlayın yeni bir sim takılırsa biz imei numarasından çökeriz”. Bende ülkemizde siber suçlarda çalışan bir polise danıştım ve bunun standart uygulama olduğunu cihaza yeni hat takılınca bu hattın bir kimliğe bağlı olacağını ve bu sayede kullanan şahsı bularak satın aldıysa bile satan kişiye dolayısıyla hırsıza ulaşabileceklerini söyledi. Bunun üzerine ben zaten telefonu anlık güncellenmeyen konumla görebildiğim (nadiren) için mecbur hissettim ve telefonu sıfırladım bir daha haber almadık poliste artık cevap vermiyor konsoloslukta doğal olarak bu durumu iplemedi. Dolayısıyla İphone umu bul gibi şeylere çok ta güvenmeyin bir şekilde sinyali engellemenin yolunu buluyorlar. Bizim düğünümüzde takılan son kuruşlarla bir heves aldığımız telefon gitti çok şükür hanıma birşey olmadı Allah korusun bıçak ta çekebilirlerdi fakirlik neler yaptırıyor her gün yenisini görüyoruz..
Gerçekten çok önemli bir içerik herkesin çok dikkat etmesi lazım. Mesut abime teşekkür ederim bu gibi bir konuyu işlediği için.
************************************************** *
2 yıl önce kardeşimin başına şöyle bir olay geldi. İphone xr idi sanırım. İlana koydu , biri alıcı oldu. İşlek ve kalabalık bir yerde buluştular. Alıcı gelip telefonu inceledi ve satın alacağını söyledi. Daha sonra ürünün parasını kardeşimin ibanına gönderdi ve dekont attı. Dekonta bakan kardeşim paranın adına geçtiğini görünce bir de uygulama üzerinden kontrol etmek istedi. Bankacılık uygulamasından geçince paranın gelmediğini gördü, alıcı kişi hafta sonu olduğundan dolayı birkaç dakika geç düşebileceğini söyledi. Para hesabına geçene kadar zaman kazanmak için bilgilerini sıfırlamasını vs istedi. Bilgilerini sıfırlamış i cloud tan çıkış yapmış. simi çıkarıp yedek telefonuna takıp paranın geldiğini kontrol edecekken alıcı telefonu kardeşimin cebinden alıp kaçmış. Bu ders oldu bizim için.
************************************************** ***
2020 yılı iPhone 7plus marka telefonumu birebir bu yolla çaldılar. her yol ve güzergah aynı şekilde izlenmişti. 10 saniyede telefonumu Bahariye civarında çaldılar. telefonum bel çantamla göğüs hizasındaydı. 10 saniye cebime koydum ve puf! sonrasında o link’e kadar aynısı gerçekleşti. benim babamın telefonuna yönlendirmiştim. oraya link attılar. polis ve kameralar mı!? süreci, ifadeyi ve ilgiyi anlamışsınızdır… ne hikmetse bir kameraya bakılmıyor bile. daha doğrusu prosedür ve evrak yükünden yeter çekiyorsunuz. o gün bugündür yaşadığım korku yüzünden sonrasında dışarıda telefonumu her çıkarmak lazım geldiğinde bandana gibi bir şeyle mutlaka cihazımı kamufle ediyorum. insanlar bazan dalga geçebiliyor ama inanın ki, bu korkuyu ve endişeyle döktüğünüz teri yaşayan anlar! yaşayan insanlara geçmiş olsun. bilgilendirmeniz için ayrıca çok teşekkür ederim.
************************************************** *
Ben şöyle birşey yaşadım, geçen yaz bilgisayar topluyordum, ve kargolar elime gelmeden önce pttden mesaj geldi, kargonuzu teslim edemedik tekrar teslim etmemiz için adresinizi güncelleyin diyordu ve link vardı, girdiğimde pttnin aynısını yapmışlar ama tekrar teslim etmek için ufak bir mebla ücret istiyorlar ve ücreti ödemeniz için kart bilginizi girmeniz lazım, ne alaka demiştim ben çünkü kargolarım ptt ile gelmeyecekti zaten, tıpatıp siteleri uygulamaları kopyalıyorlar artık, ve birbirleriyle iş çeviriyorlar, pc topladıgımı kimse bilmezken dolandırıcıların nasıl haberi olabiliyor? Ya aldıgım yerden bilgi sızdırıyorlar ya da başka birşey durum bu olduğu sürece, söz konusu teknoloji ve bilgisizlik olduğu sürece çok kişiyi dolandırırlar, yazık günah
************************************************** ****
Abi telefon şifresi pekte güvenli değil iPhone olsun Android olsun fark etmez neden çünkü UFED (Israil menşeili Adli Imaj Alma Cihazı) ya da UFED4PC (Adli imaj alma cihazinin windows yazilimi cihaza gerek yoktur) kullanan biri olarak açmadıgi cihaz yoktur ve isin kotusu bu cihazin yazilimi zor elde edilebilecek birsey degil cok rahat bir sekilde elde edilebiliyir bunu engellemek pekte mumkun degil cunku bir guvenlik açığı kapaniyo baska bi acik cikiyo. Bu sekilde cihazı sifirlamadan acabiliyolar. Bunu engellemek mumkun olmasada zorlastirmak mumkundur. Örnek pin kullanilacaksa özel pin secilmeli ( 6 karakter ya da 4 karakter secilmemeli çünkü BFU atackta kriter belirtilmemis olur. Cihaz yeniden baslatildiktan sonra sifre girilmesse veriler Aes 256 ile sifrelenir yeniden başlatilmamissa AFU atack kullanilir) AFU atackta yapacak pek bisey yok o cihazin kendi acigi firmanin bu acigi yamalamasi beklemeli. Herneyse bence pin kullanmakta mantikli degil klavyeli sifre kullanmak daha mantikli.
Ben çünkü UFED kullanmistim egitimini almistim açmadigi telefon yok Iphone Android Windows Phone Symbian fark etmiyor.
DHA kaynaklı haberleri, buraya alıntı yapıyorum.
Arnavutköy'de fatura ödemelerini toplayıp ortadan kayboldular
Arnavutköy’de ödeme yaptıkları fatura ödeme merkezi el değiştiren mahalleli, son 1 ayda faturalarının yatırılmadığını öğrendi.Ödeme merkezi önünde toplanan vatandaşlar, ödeme merkezinin kapalı olduğunu gördü. Dolandırıldıklarını anlayan mahalle sakinleri polise başvuruda bulundu.
Arnavutköy’de Merkez mahallesinde yaşayanların evlerine faturalarının ödenmediğine dair bilgi kağıdı geldi. Soluğu ödeme merkezi önünde alan mahalle sakinleri, merkezin kapalı olduğunu gördü. Ödeme merkezi sahibine ulaşmaya çalışan vatandaşlar dolandırıldıklarını anlayınca polise haber verdi. Mahalle sakinleri, karakola giderek şikayetçi oldu. Yıllardır aynı ödeme merkezinde faturalarını ödediklerini ve bir sorun yaşamadıklarını söyleyen mağdurlar, yaklaşık 2 ay önce fatura ödeme merkezinin el değiştirdiğini ve o tarihten sonra ödediklerini zannettikleri faturaların aslında ödenmediğini öğrendi. Sabah saatlerinde ödeme merkezi önünde toplanan vatandaşlar, dolandırıldıklarını anlayınca akraba ve komşularına haber verdi. Aynı fatura ödeme merkezine ödeme yapan çok sayıda kişi de merkez önünde toplandı. Kepenkleri kapalı olan ödeme merkeziyle karşılaşan bir mahalleli, "Dolandırıldık. Ben kendimi bildim bileli ödemelerimi burada yapıyorum. Devrediyor bu arkadaş ondan sonra da bu hale geldi. Bir kadın ağlıyordu. '200 lirayı bir daha nasıl ödeyeceğim ?' diyordu. Benim gücüm var ödeyeceğim ama bu kadar insan ne yapsın" diye sordu.
"BUNUN HESABINI KİME SORACAĞIZ"
Kolay ödeme tabelası bulunan iş yerine gelen bir başka vatandaş ise, "Yatırdık gittik. Bize faturadan ceza geldi. Uyarı geldi. Cumartesi günü geldim ben buraya, adam yatırdım dedi. Buradan giderken gördük " dedi. Faturasını aynı ödeme merkezine yatıran bir başka vatandaş ise, "Sürekli burada ödüyorduk. Burası garanti diye.İlk defa böyle birşey başımıza geliyor. 365 lira ödedim" diye konuştu.
Bir başka mağdur ise, "Ben iki hafta önce faturalarımı ödedim Bana elektrikçi, 'Bu faturanız ödenmedi' dedi. Yıllardır burada ödeme yapıyoruz. 3 bin 200 lira ödeme yaptım . Buraya geldik gördük ki kapatıp gitmiş. Bunun hesabını kime soracağız. Sabah geldiğimde 20-30 kişi vardı; şimdi de var. Mağdur bir başka vatandaş ise, " İki gün önce mesaj geldi ' Elektriğiniz 5 gün içinde kesilecek' diye. Olacak şey değil dedim. Geldi buraya baktım beyefendi buradaydı. Bilgisayara baktım geri geldim 10 dakika içinde kayboldu gitti Cumartesi günü. Cumartesi'den beri mağduruz " şeklinde konuştu.
Taylan ERGÜN / İSTANBUL, (DHA
Kaynak. https://www.dha.com.tr/video/arnavut...-video-2339736
*********************************************
Kayseri'de 1 milyon TL'lik medikal dolandırıcılığa 4 gözaltı
Medikal malzemesi satışı yapan 4 kişi, kar payı vaadiyle 7 kişinin 1 milyon TL'sini dolandırdı. Mağdurların şikayeti üzerine İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, çalışma başlattı. Bu kapsamda belirlenen adreslere düzenlenen operasyonda şüpheliler, gözaltına alındı. 4 şüpheliden 1'i emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakılırken, diğerleri adliyeye sevk edildi. (DHA)
******************************************
İHA kaynaklı haberleri buraya alıntı yapıyorum:
Kendilerini jandarma ve polis istihbarat görevlisi olarak tanıtan dolandırıcılar jandarmadan kaçamadı
Çanakkale’de kendilerini jandarma ve polis istihbarat görevlisi olarak tanıtarak 2 kişiyi 13 Cumhuriyet altını, 32 çeyrek altın, 15 gram altın ve 13 bin TL dolandıran şüpheliler jandarma tarafından yakalandı.
Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı Ahmetler köyünde yaşayan iki kişi dün kendilerini jandarma ve polis istihbarat görevlisi olarak tanıtan dolandırıcılar M.A. ve H.O. tarafından 13 Cumhuriyet altını, 32 çeyrek altın, 15 gram altın ve 13 bin TL’leri alınarak dolandırıldı. Dolandırılan iki vatandaş Jandarmaya başvurdu. Şüphelilerin yakalanması için jandarma çalışma başlattı.
Çanakkale İl Jandarma Komutanlığı ve İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleri, Biga İlçe Jandarma Komutanlığı ve Jandarma Suç Araştırma Timi (JASAT) ekiplerinin operasyonu sonucu dolandırıcılarda H.O. Yenice ilçesinde, M.A. ise Biga ilçesi Bezirganlar köyünde yakalandı.
Şüpheli M.A’nın yapılan üst aramasında suça konu malzemeler dolandırılan vatandaşlara teslim edildi.
Jandarma tarafından gözaltına alınan dolandırıcılar M.A. ve H.O.’nun işlemleri devam ediyor.
***************************************
Şanlıurfa’da dolandırıcılık operasyonunda 5 tutuklama
Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde iletişim yolu ile dolandırıcılık yapan şebekeye yönelik operasyonda gözaltına alınan 5 şüpheli tutuklandı.
Edinilen bilgiye göre, Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü ve Akçakale İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı ekipler, Akçakale ilçesinde ’Atıcılık’ yapıldığı tespit edilen bir adrese operasyon düzenledi. Adreste yapılan aramada, 17 adet cep telefonu, 13 adet sim kart, 23 adet uyuşturucu hap, 4 adet sim kart çerçevesi, 3 adet içerisinde dolandırıcılık olaylarında kullanılan adres sorgu programı bulunan dizüstü bilgisayar, 1 adet USB flash bellek, 1 adet dolandırıcılık metni yazılı yazı defteri ele geçirildi. Olayla ilgili 5 şahıs gözaltına alındı. Gözaltına alınan 5 kişi, işlemlerin ardından sevk edildikleri mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Yapılan operasyon ile 17 olay aydınlatılırken bu olaylarda çok sayıda kişinin 6 milyon 260 bin TL maddi zarara uğratıldığı tespit edildi.
*******************************************
Şanlıurfa’da çekiliş vaadiyle 830 bin TL dolandırıcılık
Şanlıurfa’da bungalov ev kiralama ve telefon çekilişi vaadi ile 72 kişiyi 830 bin TL dolandıran 7 şüpheli gözaltına alındı.
Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler, siber suçlarla mücadele çerçevesinde çekiliş vaadiyle dolandırıcılık yapan bir şebeke üyelerinin yakalanması için çalışma başlattı. Ekipler, bungalov ev kiralama ve telefon çekilişi vaadiyle şebekenin 72 kişiyi toplamda 830 bin TL dolandırdığını tespit etti. Belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon düzenleyen polis, 7 şüpheliyi yakaladı. Şüphelilere ait adreslerde yapılan aramalarda, çok sayıda dijital materyale el konuldu.
Gözaltına alınan şahıslardan F.Y.’nin “Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık” suçundan toplam 19 ayrı aranması olduğu, A.N.’nin ise aynı suçtan 5 ayrı aranması olduğu bildirildi. Tüm şüpheli şahıslar arasında ise son bir yılda toplamda, 4 bin 58 ayrı hesap hareketinde yaklaşık olarak 80 milyon TL para trafiğinin olduğu tespit edilirken şahıslarla ilgili işlemlerin devam ettiği belirtildi.
Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Bekir Şeyhanlı
*******************************************
Mersin’de dolandırıcılık operasyonu: 18 gözaltı
Mersin’de farklı tarihlerde birçok vatandaşı dolandırdıkları iddiasıyla 18 şüpheli gözaltı alındı.
Mersin İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, son bir aylık çalışmada birden fazla vatandaşı ’sazan sarmalı’ ve ’santaj’ yöntemiyle yaklaşık 15 milyon dolandıran şahıslarla ilgili çalışma yaptı. Yapılan çalışmalarda şüpheli 18 şahsı belirleyen ekipler, yaptıkları operasyonlarla şüphelilerin hepsini gözaltına aldı. Adreslerde yapılan aramalarda 25 cep telefonu, 1 laptop, 6 sentetik ilaç, 62 adet banka kart ile 60 bin lira para ele geçirildi.
İşlemlerinin ardından 6 şahıs adliyeye sevk edilirken, 12 şahsın emniyetteki işlemleri devam ediyor.
***********************************
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye Petrolleri reklamı"nın sahte olduğunu bildirdi
Merkezin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, "Vatandaşlarımızın dijital platformlarda karşılaştığı, 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye Petrolleri reklamı' doğru değildir." bilgisine yer verildi.
Sahte reklam filminde kullanılan görüntülerin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için New York'a giden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Amerikan TV kanalı PBS'ye 18 Eylül'de yaptığı açıklamalardan alındığı vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Dolandırıcılık maksadıyla, görüntülere Türkiye Petrolleri logosu eklenmiş, görüntülere eklenen ses yapay zeka ile üretilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın görüntülerdeki gibi bir açıklaması yoktur. Resmi açıklamalar dışındaki iddialara itibar etmeyiniz."
Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/gundem/deze...ldirdi/3043522
*********************************
Esnafın dikkati vatandaşı dolandırılmaktan kurtardı
Kılıçözü Sanayi Sitesi'nde oto ekspertiz esnafı Süleyman Karaçoban, bir müşterinin, aracılık eden kişiyle iş yerine getirdiği kinci el otomobili inceleyip sorun olmadığını söyledi.
Müşterisinin telefonda pazarlık yaptığını gören ve araç sahibi dışındaki birinin banka hesabına ücret yollamasının istendiğini öğrenen Karaçoban, müşterisini uyardı.
Müşteri, aracın ruhsat sahibinin IBAN numarasını isteyince otomobili satacak kişinin telefonunu kapatması üzerine aracı satın almaktan vazgeçti.
Karaçoban, gazetecilere, müşterisinin Van’dan geldiğini, Kırşehir’de satın alacağı aracı incelemesi için iş yerine getirdiğini belirtti.
Karaçoban, "Müşterime, 'Arabayı kimden alıyorsan ruhsat sahibi kimse onun IBAN'ına parayı yolla' dedim. Öyle deyince aracılık eden kişiyle dışarda konuştular, alışverişten vazgeçtiler. Arkadaşları 700 bin lira gönderecekken engelledik. Emniyetimiz sürekli uyarıyor, bize de gelip anlatıyor. Arkadaşlar şikayetçi olmak istemedi, üçüncü şahıs kim bilir neredeydi. Telefonunu hemen kapatmış, bir daha da açmadı." dedi.
Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/gundem/esna...rtardi/3047214
DHA kaynaklı haberler:
Diyarbakır ve İzmir’de dolandırıcılara ‘Makyaj’ operasyonu: 8 tutuklama
İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, bir ihbar üzerine yaptığı çalışmada, sahte internet sitesi ve çağrı merkezi kurup evlilik, arkadaşlık gibi vaatlerle para alarak dolandıran şüphelileri tespit etti. Dolandırıcıların, arayanlara arkadaşlık, akşam yemeği, hafta sonu arkadaşı, tatil arkadaşı ve evlilik paket, gibi seçenekler sundukları belirlendi.
2 AYLIK TAKİPLE 8 ŞÜPHELİ BELİRLENDİ
Şüphelilerin, Diyarbakır ve İzmir’de koordine olduklarını belirleyen polis ekipleri, 2 aylık çalışma sonucu adreslerine eşzamanlı operasyon düzenledi. ‘Makyaj’ adı verilen operasyon kapsamında, 8 şüpheli yakaladı. Şüphelilerin adreslerinde, bir miktar para, çok sayıda cep telefonu ve bazı dijital materyaller ele geçirildi. Adliyeye sevk edilen şüpheliler tutuklanarak cezaevine gönderildi.
‘KOLEKTİF GÜÇ ANLAYIŞIYLA SUÇLA MÜCADELE EDİYORUZ’
Asayiş Şube Müdürü Süheyl Zaim, İl Emniyet Müdürü Fatih Kaya’nın direktifleriyle ‘Suçla sinerjik mücadele’ projesinin başladığını söyledi. Zaim, “Bütün polislerimiz, vatandaşlarımız ve hep birlikte ortak enerji kolektif güç anlayışıyla suçla mücadele ediyoruz. Siber dolandırıcılara karşı sinerjik mücadele kapsamında ‘Makyaj’ operasyonu yaptık. 2 aylık teknik takip neticesinde Diyarbakır merkezli çok sayıda şüpheliyi gözaltına aldık. İnternette sahte arkadaşlık ve çöp çatan siteleri kurarak vatandaşlarımızı mağdur ediyorlar. Çeşitli bahaneler ile sözde buluşma öncesi para talep ediyorlar. Telefonda sohbet, akşam yemeği, tatil seçenekleri olduğunu söyleyerek tarifeler sunuyorlar. Vatandaşlarımı bu sanal dolandırıcılara karşı dikkatli olmaları konusunda uyarmak istiyoruz” dedi.
******************************************
Nihal ve Bahar Candan gözaltında
Televizyon moda yarışması programıyla tanınan sosyal medya fenomenleri Nihal ve Bahar Candan kardeşler, kara para aklama iddiasıyla gözaltına alındı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, devlet kurumlarından ihale yoluyla sözde ucuza araç sattıklarını beyan eden şüphelilerin, ağlarına düşürdükleri kişilere ucuz araç satışı yaparak güven kazandıklarını, bu yöntemle araç talepleri alarak para topladıklarını tespit etti.
13 kişiden yaklaşık 10 milyon lira toplayan şüphelilerin ihalede sorun olduğu gerekçesi ile mağdurlara geri ödeme yapmayarak araç teslimi sağlamadıkları belirlendi.
Teknik ve fiziki takip sonucunda 6 şüpheli, 3 Mayıs'ta yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerden çete lideri eski polis memuru Onur Apaydın'ın da aralarında bulunduğu 5 kişi tutuklandı.
Çalışmalarına devam eden polis ekipleri, katıldıkları bir moda programıyla isimlerini geniş kitlelere duyuran Nihal ve Bahar Candan kardeşlerin, söz konusu çetenin paralarını akladıkları tespit edildi.
Bunun üzerine ekipler bu sabah, ismini değiştirerek Gülnihal Çiçek yapan Nihal Candan, Aleysa Bahar Candan ve Hacı İsrafil Sağlam'a yönelik operasyon düzenlendi.
Operasyonda 3 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Candan kardeşler, işlemleri için Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.
NİHAL VE BAHAR CANDAN'IN GÖZALTINA ALINMASIYLA İLGİLİ DETAYLAR
Sosyal medya fenomenleri Nihal Candan ve Bahar Candan gözaltına alınmasının nedeni 2020 yılında başlanan bir soruşturmaya uzandı. Zincirleme devam eden soruşturmalar 6 ay önce de araç dolandırıcılık konusuyla ilgili ikinci dalga operasyonla devam etmişti. Candan kardeşlerin, 6 ay önce tutuklanan Onur A. ile bağlantılı oldukları, şüphelinin mağdurları kandırmak için lüks restoranlarda verdiği yemeklere katıldıkları öne sürüldü.
Asayiş Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, 2020’de gelen ihbarlar üzerine soruşturma başlattı. İstanbul’da "gümrükten hacizli otomobil getirerek yarı fiyata satıyoruz" yalanıyla birçok kişiyi dolandıran Eren K.’nın liderliğini yaptığı şebeke, polis ekiplerince düzenlenen baskınla çökertildi. Şebekenin elde ettiği paralarla Tokat’ta hayvan yetiştiriciliği yaptığı iddia edildi. Operasyonda 275 büyükbaş, 473 de küçükbaş hayvan ele geçirildi. 24 kişi gözaltına alınırken şebekenin yaptığı vurgunun 90 milyon lira olduğu kaydedildi. Olayla ilgili 29 şikayetçi olduğu ortaya çıkarken, adliyeye sevk edilen 24 şüpheli tutuklandı.
İKİNCİ OPERASYON GEÇTİĞİMİZ MAYIS AYINDA YAPILDI
24 kişinin tutuklandığı olayın ardından soruşturma dosyası kapanmadı. Yapılan çalışmaların ardından şebekenin devamı olduğu iddia edilen Onur A.’nın liderlik ettiği bir grup takibe alındı. Elde edilen bilgilere göre, şüphelilerin, devlet kurumlarından ihale yoluyla sözde ucuza araç alıp, ağlarına düşürdükleri kişilere ucuz araç satışı yaparak güven kazandıklarını, bu yöntemle araç talepleri alarak “Ön ödeme" adıyla para topladıklarını tespit etti. 13 kişiden yaklaşık 10 milyon lira toplayan şüphelilerin ihalede sorun olduğu gerekçesi ile mağdurlara geri ödeme yapmayarak araç teslimi sağlamadıkları belirlendi. 3 Mayıs 2023’de Dolandırıcılık Büro Amirliği tarafından düzenlenen operasyonda Onur A. ‘nında aralarında olduğu 6 kişi gözaltına alındı. Bu operasyonda da 5 kişi tutuklandı.
LÜKS RESTORANTLARDA TANITIM YAPTILAR
Soruşturmanın ikinci ayağında tutuklanan şüphelilerin ardından Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı üzerine soruşturmanın devamı sürdürüldü. Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri yaptığı çalışmalarda tutuklanan Onur A. ile ilgili önemli detaylara ulaşıldı. Polisin elde ettiği bilgilere göre, Onur A., tuzağına düşürmek için çağırdığı müştekileri lüks restoranlarda yemek vererek sözde satışını yapacağı araçların tanıtımını yaptı. Bu tanıtımlarda da iddialara göre arkadaşları olan Bahar Candan ile Nihal Candan’da katıldı. Sosyal medya fenomenlerinin katılımıyla, müşterilere güven sağlamanın amaçlandığı iddia edildi.
GÖZALTINA ALINDILAR
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’n sürdürdüğü soruşturma kapsamında, Nihal Candan ve Bahar Candan kardeşler İstanbul’da, Hacı İsrafi Sağlam’da Kars’ta gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüphelilerin sorgularının Asayiş Şube Müdürlüğü, Dolandırıcılık Büro Amirliğinde sürdüğü öğrenildi. Şüpheliler için savcılıktan ek gözetim izni alındığı belirtilirken, şüphelilerin sorgularına hastanede yapılan sağlık kontrollerinin ardından devam edilecek.
BAŞSAVCILIKTAN AÇIKLAMA
Sosyal medya fenomenleri Nihal ve Bahar Candan kardeşler’in kara para aklama iddiasıyla gözaltına alınmasına ilişkin Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı yazılı basın açıklaması yaptı. Açıklamada "Yazılı ve görsel medya organlarında “Fenomen Bahar ve Nihal Candan sazan sarmalı vurgunu ile suçlanıyor" içerikli haberler nedeniyle basın açıklaması yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından Örgüt Faaliyeti Kapsamında Nitelikli Dolandırıcılık ve Suçtan Kaynaklanan Mal Varlığı Değerlerini Aklama suçlarından yürütülen soruşturmada; 2020, 2021 ve 2022 yıllarında 79 mağdurun dolandırıldığı tespit edilmiştir. Soruşturma kapsamında; şüpheliler A.B.C., G.Ç. ve H.İ.S. 14/11/2023 tarihinde Suç Örgütüne Üye Olma ve Suçtan Kaynaklanan Mal Varlığı Değerlerini Aklama suçlarından gözaltına alınmıştır. Soruşturma kapsamında maddi gerçeğin her yönüyle açığa çıkarılması ve sorumlular hakkında yasal gereğine tevessül edilmesi amacıyla tüm işlemler etkin biçimde yapılmaktadır.
*****************************************
İHA kaynaklı haberler:
Sosyal medya siteleri üzerinden görev yaparak para kazanacaksın dediler 30 bin TL dolandırdılar
Gelişen teknolojiyle birlikte Dünya’da bir çok işlem elektronik olarak yapılmaya başlandı. Özellikle pandemi döneminde artan internet kullanımı sonrasında dolandırıcılarda sanal ortamda yeni yöntemler üretmeye başladı. Sosyal medya platformları üzerinden ’ek gelir kazanmak ister misiniz’ başlıklı reklamlar yayınlayan dolandırıcılar reklama tıklayan kişilere kendilerine internet ortamında yapacakları görevler vereceklerini ve tamamlanan görevler sonrasında para kazanacaklarını söylüyor. Görevleri yapmak için para yatıran kişiler küçük miktardaki ödemeleri geri alırken görevlerin ilerlemesiyle birlikte artan miktardaki ödemeleri geri alamadı.
Arnavutköy’de yaşayan Batuhan Yerdelen isimli gençte sosyal medya üzerinden tıkladığı reklam sonucunda para kazanma hayali kurarken 30 bin TL dolandırıldı. Yerdelen emniyete giderek şikayetçi olurken dolandırıcıların rahat konuşmaları ise pes dedirtti. Kendi oluşturdukları mesajlaşma platformu üzerinden dolandırıcılık işlemini gerçekleştiren dolandırıcılar kendilerini şikayet edeceğini söyleyen mağdurlara ise polislerle beraber çalıştıklarını söyleyerek polis fotoğrafları yolladı.
Polislerle beraber çalışıyoruz diyerek polis fotoğrafları yollayarak kandırdılar
Kendilerinin dolandırıldığını anlayan sosyal medya kullanıcılarını paralarını kurtarmak için yaptıkları yazışmalarda dolandırıcılara kendilerini şikayet edeceklerini ve polise gideceklerini söylediklerinde ise inanılmaz cevaplarla karşı karşıya kaldı. Dolandırıcılar şahıslara polislerin ve karakol ortamının bulunduğu alanların fotoğraflarını atarak kendilerinin polislerle çalıştığını belirtti. O konuşmalarda mesajlaşma uygulamasında kayıt altına alındı. Mağdur olan Batuhan Yerdelen ise emniyete giderek şahıslardan şikayetçi oldu.
“Beleşten para kazanmak olmuyor, alın teriyle paranızı kazanın”
Yaşadıklarını anlatan mağdur Batuhan Yerdelen, “Ben Arnavutköy’de yaşıyorum. Ben bir iş ilanı gördüm ve beni ek gelir kazanacağımı söyleyerek yönlendirdiler. Ben bu işe başladım Aslı diye biriyle konuştum ve bana görevler vermeye başladılar. Ben para yatırdım ve iki katını kazandım daha sonra görevler büyüdükçe bende daha fazla kazanmak istedim. Para yatırdıkça daha fazla kazandığımı söylüyorlardı. 5-10 bin derken son görev dediler ve bunu yapınca bütün parayı alabileceksiniz dediler ama parayı çekemedim. Beni başka birine yönlendirdiler ve o kişi benden 7 bin TL daha istedi. Ben tüm parayı çekemedim dolandırıcı olduklarını anladım ve 30 bin TL para kaybettim. Bize internet üzerinden ürün aldığımızı ve satıldıkça komisyon alacağımızı söylediler. Çok bilindik bir sayfayı kopyalamışlar sahte sayfaymış. Ben komisyon aldığımı düşündüm ve 50 bin TL param birikti diye düşündüm ama dolandırıldım. Ben tek mağdur değilim bir sürü mağdur olan var daha fazla para kaybeden var. Kendi kurmuş oldukları platform üzerinden bizimle iletişime geçiyorlar. Polislerle anlaşmalı olduklarını söylediler. Gençlere mesajım beleşten para kazanmak olmuyor alın teriyle paranızı kazanın” ifadelerini kullandı.
Batuhan Toprak
Haberin videosu: https://www.iha.com.tr/istanbul-habe...dilar-42804421
******************************************
Sahte forklift dolandırıcıları yakayı ele verdi
Antalya ve Mersin’de sahte forklift ilanları üzerinden 4 kişiyi 1 milyon 100 bin lira dolandıran 8 şüpheli yakalandı.
İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, 4 kişi internet üzerinden sahte forklift ilanları ile toplam 1 milyon 100 bin lira dolandırıldıkları iddiasıyla başvuru yaptı. Yapılan teknik takip ve fiziki çalışmalarda 8 şüphelinin Antalya’da 1 şahsın ise Mersin ilinde olduğu belirlendi. Şüpheli şahısların yakalanmasına yönelik Antalya merkezli iki ilde yapılan eş zamanlı operasyonda 8 şüpheli yakalandı. Şüpheliler emniyetteki işlemlerimin ardından adliyeye sevk edildi.
Şüphelilerin ikametlerinde yapılan aramalarda; 2 adet diz üstü bilgisayar, 1 adet tablet, 9 adet telefon, 6 adet sim kart, 1 adet SSD sabit disk, 1 adet ruhsatsız silah, silaha ait şarjör ve fişekler, bir miktar uyuşturucu madde ile Türk Lirası, döviz ve ziynet eşyası ele geçirildi.
*********************************************
AA kaynaklı haberler:
TPAO'dan "yatırım fırsatı çağrısı taşıyan yanıltıcı reklamlara itibar etmeyin" uyarısı
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürü Melih Han Bilgin, son zamanlarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sesinin ya da görüntüsünün de kullanılarak vatandaşları hedef alan dolandırıcılık girişimlerine karşı yaptıkları çalışmaları AA muhabirine anlattı.
Son zamanlarda çeşitli sosyal medya platformlarında TPAO'nun adı kullanılarak "yatırım fırsatı" başlığı içerisinde dolandırıcılık yoluyla sahte hesaplar üzerinden vatandaşı mağdur etme girişimlerinin yoğunlaştığına dikkati çeken Bilgin, "Biz de bu çerçevede bir mesaj iletme zorunluluğu içerisinde duyduk kendimizi. Kurumumuzun hiçbir şekilde belirtilen bir yatırım planlaması veya vatandaşlarımızın doğrudan katkıda bulunacağı bir yatırım çalışması asla ve asla mevcut değildir. Vatandaşlarımızın bu haberlere kesinlikle itibar etmemesi önemlidir." diye konuştu.
Bilgin, TPAO'nun yatırım fırsatı başlığı altında bir çalışması olmadığını ve olmayacağını vurgulayarak, "Dolayısıyla herhangi bir mağduriyetin vatandaşlarımız nezdinde oluşmasını engellemek için mesajımızın topluma, kamuoyuna, vatandaşlarımıza aktarılmasını önemli buluyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
50 bin aldatıcı reklam engellendi, 450 hesap kapatıldı
Bu yıl içinde TPAO'nun sosyal medya platformlarıyla yürüttüğü çalışmalar sonucunda yaklaşık 50 bin aldatıcı reklamın sosyal medya kanallarından kaldırıldığını belirten Bilgin, "Bu konuda bugüne kadar 5 bine yakın sahte hesapla ilgili savcılıklarımız nezdinde çalışmalar yürütüldü ve yürütülüyor. Mahkemeler ve savcılıklar kanalıyla konuya itirazlarımız gerçekleştirildi."dedi.
Bilgin, sosyal medyada dolandırıcılık girişiminde bulunan 450 hesabın kapatıldığını dile getirerek, TPAO ile elektronik posta aracılığıyla iletişime geçen 200 vatandaşın da anında bilgilendirildiği bilgisini paylaştı.
Vatandaşların söz konusu yanıltıcı hesap ve reklamlardan zarar görmemesi için TPAO'nun sosyal medya hesapları ve internet sitesi üzerinden duyurular paylaştıklarını belirten Bilgin, "Ama farklı hesaplara, sahte hesaplara yönlendirmeler yaparak vatandaşlarımızı yanıltıcı çalışmalar halen yürütülüyor. Maalesef üzülerek izliyoruz bunu. Vatandaşlarımızın çok dikkatli olması lazım." ifadelerini kullandı.
**********************************************
İş insanı Uğur Akkuş'a kripto para dolandırıcılığından dava
İş insanı Uğur Akkuş'un da aralarında bulunduğu 4 sanık hakkında, kripto para ticareti vaadiyle iki kişinin 500 bin dolar dolandırıldığı iddiasıyla "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 4'er yıl 6'şar aydan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, ortak firmaları bulunan müştekiler Ömer A. ve Anvar M'nin dış ticaret işiyle uğraştığı belirtildi.
Müştekilerin, firmalarına ait 500 bin dolarla kripto para almak istedikleri, komisyon karşılığında aracılık yapan sanık Abdullah Alkreish'le irtibat kurdukları anlatılan iddianamede, bu sanığın da müştekileri sanık Uğur Akkuş'la tanıştırdığı, 30 Mayıs'ta da Akkuş'un Şişli'de bulunan bir AVM'deki ofisinde müştekilerle bir araya geldiği aktarıldı.
İddianamede, sanık Akkuş ve müştekilerin, 500 bin dolar karşılığında kripto para alımı konusunda anlaştığı, Akkuş'un ilk etapta güven sağlamak amacıyla 2 bin 500 dolar tutarındaki kripto parayı müşteki Anvar M'nin hesabına aktardığı kaydedildi.
Sanık Akkuş'un, kripto para akışının devamının sağlanması amacıyla paranın tamamının hesabına yatırılması gerektiğini söylediği ve müştekileri ikna ettiği belirtilen iddianamede, müştekilerin 497 bin 500 doları Akkuş'a elden teslim ettiği dile getirildi.
İddianamede, Akkuş'un müştekilere "Parayı bankaya yatırdıktan sonra geleceğim." diyerek iş yerinden ayrıldığı, müştekilerin burada saatlerce beklediği ancak kimsenin gelmemesi ve hesaplarına kripto paranın yatırılmaması üzerine şüphelendikleri vurgulanarak, dolandırıldıkları gerekçesiyle şikayetçi oldukları anlatıldı.
Sanık Akkuş'un, yardımcıları olan sanıklar Ercan Eşkin ve Feyza Betül Köksal'la müştekilerden aldığı parayı vererek bankaya teslim etmelerini söylediği aktarılan iddianamede, sanıkların herhangi bir kripto para transferi sağlamayarak haksız menfaat elde ettikleri belirtildi.
İddianamede, sanıklar Uğur Akkuş, Abdullah Alkreish, Ercan Eşkin ve Feyza Betül Köksal'ın "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında nitelikli dolandırıcılık" suçundan 4'er yıl 6'şar aydan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanık hakkında yurt dışına çıkış yasağı konuldu
İddianamenin İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ardından sanık Abdullah Alkreish'in avukatı, müvekkilinin ikamet izinleri iptal edilen ailesinin geri gönderme merkezinde olduğu ve sınır dışı edilebilecekleri, bu gerekçelerle "yurt dışı çıkış yasağı" yönünde adli kontrol tedbiri uygulanması talebiyle dilekçe sundu.
Bu talebi değerlendirmek için duruşma yapan mahkeme, sanık Abdullah Alkreish hakkında "yurt dışı çıkış yasağı" şeklinde adli kontrol kararı aldı.
Uğur Akkuş, haziranda bu dosya kapsamında hakkında yapılan şikayet üzerine İstanbul Havalimanı'nda gözaltına alınmış, müşteki Ömer A'nın zararının giderildiğini bildirerek şikayetinden vazgeçmesi üzerine serbest bırakılmıştı.
*********************************************
BDDK, vatandaşları kendisini kurum personeli olarak tanıtan dolandırıcılara karşı uyardı
BDDK'den yapılan yazılı açıklamada, kendilerini BDDK personeli olarak tanıtan kişilerin, kurumun santral numarası olan hat üzerinden arıyor izlenimi vererek banka müşterilerinin cep telefonlarına uygulama indirmelerini sağlamak suretiyle dolandırıcılık girişiminde bulunduklarının anlaşıldığı bildirildi.
Açıklamada, dolandırıcılığa maruz kalınmaması için dikkat edilmesi gerektiği belirtilerek şunlar kaydedildi:
"Herhangi bir dolandırıcılık olayına maruz kalınmaması açısından kendilerini BDDK personeli olarak tanıtarak bankacılık işlemlerinde kullanılan kişisel bilgileri isteyen, cep telefonuna uygulama indirilmesini, kullanıcı adı, şifre gibi bilgileri talep eden kişilere kesinlikle itibar edilmemesi, kişisel bilgilerin korunması hususunda azami dikkat ve özenin gösterilmesi büyük önem taşımaktadır."
**************************************
"TOKİ'den kurasız ev" vaadiyle annesi dahil 33 kişiyi dolandırdı
Diyarbakır'da "TOKİ'den kurasız ev" vaadiyle annesi dahil 33 kişiden 10 bin ile 170 bin lira arasında değişen miktarda para alarak dolandırıcılık yaptığı gerekçesiyle tutuklanan kadın hakkında "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 96 yıldan 320 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca, 11 Mayıs'ta tutuklanan sanık Yener T. hakkında hazırlanan iddianame, 9. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, sanık Yener T'nin çevresindeki kişilere Yenişehir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfınca ihtiyaç sahiplerine TOKİ tarafından yapılan binalardan kuraya girilmeksizin el altından daire verileceğini belirttiğine yer verildi.
Yener T'nin bu kişilere, ikamet ettiği TOKİ dairesinin de kurumda iletişim halinde olduğu çalışanlar tarafından kendisine verildiğini anlattığı ifade edilen iddianamede, sanığın, daire teslimlerinin 2-3 yılda bir olduğunu belirterek kendisine inanan eş, dost ve akrabalarından oluşan 33 kişiden elden veya banka hesabına havale yoluyla haksız kazanç elde ettiği kaydedildi.
Kızından şikayetçi oldu
31 müştekinin ifadelerinin yer aldığı iddianamede, mağdurların sanığa ne kadar para verdikleri ve sanıktan şikayetçi oldukları da yer aldı.
Sanığın annesi F.K, ifadesinde şunları kaydetti:
"Kızım Yener, Diyarbakır merkezde yapımına başlanan ve devam eden TOKİ evlerinden el altından kuraya girmeden daire verdiklerini söyledi. Bunu kabul ederek, Yener'e toplamda 45 bin 530 lira para verdim. Beni dolandıran Yener T'den şikayetçiyim."
Mağdurlardan abla G.K. de Yener T'nin, öz kardeşi olduğunu belirterek, ifadesinde şöyle dedi:
"2019'un aralık ayında Yener T. evime gelerek 'Sen kirada oturuyorsun, sana TOKİ'den ev alalım.' dedi. Diyarbakır merkezde bulunan, yapımı devam eden TOKİ evlerinden el altından kuraya girmeden daire verdiklerini söyledi. Bu amaçla Yener'e toplamda 58 bin lira verdim. Yener T'den şikayetçiyim."
Z.K. ise akrabalarının önerisi üzerine TOKİ'den ev almak için Yener T. ile tanıştığını belirterek, ifadesinde şunları söyledi:
"Yener bana Diyarbakır merkezde bulunan, yapımına başlanan ve devam eden TOKİ evlerinden el altından kuraya girmeden daire verdiklerini söyledi. Ben de kabul ettim ve Yener'e toplamda 170 bin lira verdim."
İddianamede, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Şüphelinin güven oluşturarak müşteki beyanlarında geçen miktarlar kadar elden nakit para almak ve hesabına havale yapılmasını sağlamak suretiyle haksız menfaat elde ederek üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediği hususunda yeterli şüpheye ulaşıldığından cezalandırılması talep olunur. Müştekilerden F.K'nin şüphelinin annesi olması sebebiyle TCK'nin 167/1-b maddesi uyarınca hakkında şahsi cezasızlık sebebinin bulunması dolayısıyla şüpheliye annesine karşı olan eylemiyle ilgili ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır."
İddianamede, tutuklu sanık Yeter T. hakkında "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 96 yıldan 320 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Kedi fotoğrafı ile dolandırıcılık: https://www.ntv.com.tr/video/turkiye...IkKkYbuN7T3R3A
Enercii belgeseli 1.Bölüm: https://www.youtube.com/watch?v=8ilDyjevQDw
Denizbank - Seçil Erzan Olayı Hakkında: https://www.youtube.com/watch?v=dnOHy1lYz6s
Seçil Erzan - Arda Turan Konuşması Tam Metin:
Arda Turan: Benim saydıklarım dışında ben sana dünya para getirdim Seçil, bütün servetim sendeydi ya. Ya şimdi şöyle diyorum, bu parayı eğer birine aldıysan biyere verdiysen kime verdin onları söyle, bizim nerde yedibuçuk milyon dolarım, Emre abinin...
Seçil Erzan: Arda işte dışarda verilen yok işte birbirlerinin içerisinde öyle bir şey oldu onun faizi bunun faizi...
Arda Turan: Muslera'nın 500'ü var, Emre, Emre Çolak'ın üç ikiyüzü var Emre abinin dört buçuğu var, Selçuk'un üçü var. Ya Seçilcim 15-20 milyon dolar para. Sana şunu söylüyorum: Faize mi gitti bu para?
Seçil Erzan: Yok faize gitmedi Arda, ben onların hepsini tek tek oturup çıkaracağım bu akşam.
Arda Turan: Ya bana şunu... Seçilcim bana şunu, bak insanlar beni arıyor çok zor durumdayım yani. Bir şey diyeceğim toplamda kaç kişi var Seçil, tahmin. Ya çünkü biz bankayla bi konuşmaya gideceğiz bankaya anlatacağız derdimizi.
Seçil Erzan: İşte ben bu akşam şöyle yapacağım Arda, hepsini bu akşam...
Arda Turan: Ya Seçilcim bu akşam senin akşamın da, bizim de akşamımız. Uyku uyuyamıyoruz. Bir kafamızı...
Seçil Erzan: Hayır hayır, ben şeyi çıkaracağım bu akşam, yani kime ne olduyu hepsini detaylı çıkaracağım.
Arda Turan: Tahmini kaç kişi var? Mesela 100 kişi mi?
Seçil Erzan: Hayır Arda ya o kadar yok ne 100 kişisi. İşte hepsini tek tek çıkaracağım bu akşam ve siz gitmeden bunların hepsini söyleyeceğim yani sana hepsini detaylı anlatırım.
Arda Turan: Var mı hepsinin kayıtları peki?
Seçil Erzan: Ben biliyorum yani şimdi ama kafamı toplamam lazım yani beynimden çıkaramıyorum. Sen şu an bana adını sor.
Arda Turan: Bak Seçil, sana en insani şekilde yaklaştım her zaman. Anlattım da, benim gözümün içine baka baka çoluğumun çocuğumun rızkına, yalan söyledin. Denizbank kisvesi altında, Hakan Ateş'i kullanarak, Fatih Hocayı kullanarak. Bak hiç hala sana insani davranıyorum. Sen bize yardımcı ol ki biz de bu işten çıkalım. Çoluğumuzun çocuğumuzun...
Seçil Erzan: Tabii ki olacağım Arda ben size yardımcı olmaz mıyım, ben size yardımcı olacağım.
Arda Turan: Sana şunu söylüyorum, atıyorum kaç para var mesela toplamda, ortada 50 milyon dolar mı var 100 mü? Aklında bir fiyat vardır sen zeki kadınsın biliyorsundur.
Seçil Erzan: Semih fazla aldı.
Arda Turan: Semih Kaya mı?
Seçil Erzan: Hii o fazla aldı, iki buçuk falan fazla aldı. Hatırladıklarımı söylüyorum şu an. Fırat fazla aldı.
Arda Turan: Ne kadar Fırat fazla aldı?
Seçil Erzan: Fırat'ın çok fazla değildir de yani benim hesabıma göre Fırat'ın 500-600 fazla. Eee, ondan sonra şey fazla aldı... Ben hepsini çıkaracağım Arda inan.
Arda Turan: Ya Seçilcim bir şey diycem ben senin çıkaracağını... bi konuşalım sakin ol. Gözünü seveyim kızım bak kalp krizi geçireceğiz. Çoluğumuzun çocuğumuzun rızkı. Ben sana diyorum ki ya Seçil şunu anlamaya çalışıyorum. Biz. Biz senden... ben senden 50 bin 100 bin dolara ihtiyacın varken, bitmişken paran bitmişken bunları nasıl bu kadar paraları böyle veriyorsun bizim paralarımızı...
Seçil Erzan: Hayır, onlar önceden alınmıştı.
Arda Turan: Peki benim sana merak ettiğim başka bir şey var. Bi sakin ol konuşalım. Bunu neden yaptın?
Seçil Erzan: Ben hiçbir şey bilmiyorum... hiç... Kendime de 1 kuruş bir şeyim yok biliyor musun? 1 lira bile yok. 1 lira yok derken kendime 1 lira boğazımdan geçmedi yani üzerine borçla kaldım ve bu hayatımı bitirdi.
Arda Turan: Mesela Emre abiden dört ikiyüz aldın, nereye gitti o para abi, dört üçyüz almışsın.
Seçil Erzan: Bak onların, şey hatırladıklarım yani şu an hatırlamıyorum. Hepsini yazacağım. Nereye ne gittiğini kime ne kadar. Üçyüz ona mi beşyüz ona mı hepsini yazacağım. Tek tek.
Arda Turan: Seçilcim bak şimdi bak şimdi sana bir şey soracağım bana iyi cevap ver. Bir şey söyleyeceğim. Hayır şu... Bak bu işte 100 kişi olması bam başka bir şey, 30-40 kişi olması bam başka bir şey. İnan bana.
Seçil Erzan: 100 kişi yok.
Arda Turan: Kaç kişi var? 500 diye söyleyen var.
Seçil Erzan: Yok yaa, yok öyle bir şey Allah aşkına.
Arda Turan: Kaç kişi var 20-25? Ya Seçil gözünü seveyim bize artık yalan söyleme çoluğumuz çocuğumuz zor durumda.
Seçil Erzan: Arda 100 kişi falan yoktur.
Arda Turan: Kaç kişi var tahmini? Bir düşün bakayım...
Seçil Erzan: Bi dakika... eee... 10 tane futbolcu var.
Arda Turan: Evet...
Seçil Erzan: Eee... İşte 10 da benim yandan yani... 10 da benim yakın çevremden...
Arda Turan: E Terim var, Fatih Hocanın şeyi ondan sonra...
Seçil Erzan: Toplam o kadar... Hepsi o kadar, hani 21-22...
Arda Turan: Bak Seçil. Sana diyeceklerimi iyi dinle bak. Şu anda bu savcılık işlerini de, polisi de her şeyi biz tutuyoruz. Kimseyi bir yere göndermiyoruz. Eğer sen bunları, doğruyu söyleyeceksin ki, biz bu işi bankayla çözmeye çalışalım. 20 kişiyse gidip bankayla bunu çözmeye çalışırız. Ama dersen ki Arda 100 kişi var, bu iş olmaz... Bak o ib...
Seçil Erzan: Hani maksimum olsun 23 kişi, yani 25 olsun. O kadar bile yoktur.
Arda Turan: Yani Seçil eğer 25 kişiyse gidip oturulur konuşulur. Peki bizim hepimizin zararlarımızı biliyor musun?
Seçil Erzan: Biliyorum, yani zararda olanları biliyorum. yani zararda... Mesela emre almadı, sen ana paranı tamamlamadın, faizini almadın.
Arda Turan: Ya ben faizi falan geçtim. Ben sana sayıcam zaten. Şeyleri falan, 8 250'leri falan onları geçtim hepsini öyle elden aldı. Ben tam ana param 7 650'ye falan geliyor. Ben hepsini saydım. Anladın mı? Vermediğiniz, ödemediğiniz.
Seçil Erzan: Ödenenlerden nasıl senin...
Arda Turan: Yok ödenenler... Ya Seçil darmadağınım ben biliyorsun. Emre...
Seçil Erzan: İşte bende onların hepsi bir yerde yazıyordu, çıkarıcam onları işte.
Arda Turan: Peki Fatih Hoca? Fatih Hoca karda mı bu işten?
Seçil Erzan: Valla Arda bişey söyleyeceğim, normal şartlarda Hoca kârdaydı, yani çünkü hocanın.... Sen yalnızsın di mi?
Arda Turan: Yalnızım yalnızım, hoca kârdaydı di mi?
Seçil Erzan: Hi hi... Hi hi...
Arda Turan: E hocanın da krediler çıkmış. O adamcağız da oradan darmadağın.
Seçil Erzan: .... yolu kapatıyorlar öyle. Onları da tek tek çıkaracağım.
Arda Turan: Peki bir şey diyeceğim. Bu Hakan abi. Hakan Ateş bunu duydu bugün, Mehmet Aydoğdu duydu. Bunların hiç haberi yok muydu hiçbir şeyden ya.
Seçil Erzan: Yok. Mahvedecekler beni onlar. Ama ne yaparlar...
Arda Turan: Sen, sen bankayı falan düşünme Seçil. Sen, şu anda biz, yani biz yani seni, insanları savcılığa vermesinler diye tutuyoruz herkesi. Ya seni, sen bize doğruları söyle ki bi bir çözüm yoluna gidip bu işi bir an önce toparlayalım. Yoksa savcılık bilmem ne biri bin para olur yani bu işin, yok yıllarca yatarsın.
Seçil Erzan: Ay Arda... Ama zaten banka öyle bişeyi yapar ki...
Arda Turan: Sen bana şunu söyle, bu Bülent bilmem ne varmış, İbrahim beyden almışsın. Onlar var. Yakın çevrem diyorsun.
Seçil Erzan: Hepsi içinde hepsi içinde. Maksimum o kadar.
Arda Turan: Ben sana bişey daha soracağım. Bu Süleyman Amca kim abi.
Seçil Erzan: Süleyman amca benim Florya'dan müşterimdi.
Arda Turan: Bak Süleyman Amca var, Barış Tari var Malatyalı.
Seçil Erzan: Bak Süleyman Amca... Süleyman Amca... Süleyman a... Barış Tari aldı parasını ya
Arda Turan: Onlar da fazla mı aldı?
Seçil Erzan: Yok... O fazla almadı, tam ana parasını aldı. Süleyman Amca fazla aldı.
Arda Turan: Atilla Baltaş?
Seçil Erzan: O o adamcağız ana parasının yarısını dörtte üçünü falan almıştır.
Arda Turan: Peki bunlar sistemden çıktılar mı şu anda? Sistemdeler miydi?
Seçil Erzan: Çıktılar.
Arda Turan: Seçil benim merak ettiğim sen bu işe neden girdin abi, bizi niye çektin buraya?
Seçil Erzan: Ne bileyim Arda ya... Bilmiyorum inan şu an hiçbir şey bilmiyorum. Ben hiçbir şey... Böyle saçma sapan bir durum oldu.
Arda Turan: Benim merak ettiğim peki, bu fon yalan mıydı her şey.
Seçil Erzan: Ya ben baştan kendi kendime bir şeyler kurmaya çalıştım da ilerlemedi, ondan sonra osu busu gitti...
Arda Turan: Hayır, bir yerlerde bu paranın bi kısmı battı mı? Onu sormaya çalışıyorum. Yani bize, bana biz seni arıyoruz, anlatmıyorsun. Anlat ki Seçilcim yardımcı olalım. Yav Seçil şunu anlamıyorsun, 10 sene yatacağın, 10 sene yatacağın yerde 5 sene, 5 sene yatacağın yerde 3 sene yatarsın, 3 sene yatacağın yerde 1 sene yatarsın. Anladın mı?
Seçil Erzan:... zaten. Anlatayım ben şu an onları kesinlikle şey yapamıyorum, yapamayacağım yani bugün de yapamadım. Anlatmak için...
Arda Turan: Seçil ben sana hala yardımcı olmaya çalışıyorum bak. Benim 2 evladımın çoluğumun çocuğumun rızkını verdik. Hayatımız boyunca çalıştık tırnaklarımızla. Bakıyoruz 100 kişi. Sana defalarca anlattım.
Seçil Erzan: 100 kişi yok, 100 kişi falan yok. Ben bunu zaten...
Arda Turan: Seçil ya sen bunu benim paramı alıp başkasına mı götürdün Seçil ya?
Seçil Erzan: Yani, arada öyle oldu.
Arda Turan: Yani biz senin annen için dua ettik ya.
Seçil Erzan: (Yanında olan başka bir şahsa hitaben) ... konuşuyorum, konuşuyorum, telefondayım.
Arda Turan: Bişey diycem, bişey diycem Seçil. Şimdi biz bu işi nasıl çözebiliriz? Bize bi yol göster. Bu yani bu paraların birinde olma ihtimali falan böyle şeyler var mı?
Seçil Erzan: Yok yok yok birinde yani bu paralardan dediğim gibi yani kesinlikle yok.
Arda Turan: Bizim bütün paralarımız gitti mi yani şu anda?
Seçil Erzan: Efendim?
Arda Turan: Bizim paralarımızın hepsi gitti mi?
Seçil Erzan: Ya sizin paralarınızı Arda banka ödemek zorunda. Öder. Yani kapatacak bu işi. Ödeyecek zaten. Ödemek zorunda yani.
Arda Turan: Nasıl ödeyecek abi?
Seçil Erzan: Banka, bu işi duyulmasın diye kapatacak.
Arda Turan: Seçil zaten biz bu paraları Denizbank'a getirdik fona. Sen ilk başta fon bile söylemedin.
Seçil Erzan: Aynen. Benim orda, benim orda imzam olduğu için sizin garantiniz o. Banka her koşulda ödemek zorunda.
Arda Turan: Seçilcim biz banka, banka bi banka müdürünün ne kadarlık imzasına karşılık verebilir ki? Ama ben sana Seçil ben sana ilk gün getirdiğimde ben sana hesabına getirmedim mi parayı? Sen yoo sonra Arda fon var, Ardacım hiç sıfır risk demedin mi Seçil bana ya?
Seçil Erzan: Dedim dedim.
Arda Turan: Sonra bana sana evrak vereceğim... Olur mu ya, Denizbank'ta Fatih Hoca da yapıyor, Hakan Ateş, Mehmet Aydoğdu bunların hepsi daha önce bunları yaptı demedin mi Seçilcim ya? Ben sana yalvarmadım mı, bak aman bi risk olmasın. Yanlış yunluş iş yapmayalım. Bizde olmaz bu işler demedin mi Seçilcim ya. Sana 15-20 gün önce de geldim Seçil, varsa bi sıkıntı kurtaralım seni. Sana yardımcı olalım, var mı bir şeye ihtiyacın diye evine geldim ya... Neler... Gözümün içine baka baka nasıl dedin bunu? Bu ISIN kodları ne peki?
Seçil Erzan: Onlar doğru değil.
Arda Turan: Onları kendi kafandan mı uydurdun?
Seçil Erzan: Bir kısmı doğru, bir kısmı doğru değil.
Arda Turan: Ya bunu neden yapıyorsun mesela. Neden yaptın? Günlerce, Seçil beni 4 ay oyaladın ya. 4 ay. Sana, kibarlığımdan uzaklaşmamak için, yardımcı olabilmek için... Annen hastaydı. Ya diyorum Seçilcim bir şeye ihtiyacın var mı? Doktor bulalım, bilmem ne bulalım. Bunları hiç düşünmedin mi ya? Bak o kadar insanlar mağdur oldu ki... Neden yaptın bunu yani... Bu işten... Ben şunu anlamıyorum Seçil. 20 milyon dolar para.
Seçil Erzan: Bu işten benim kârım da yok.
Arda Turan: E peki 20 milyon dolar para da yok. Kim fazla aldı? Bi Semih Kaya aldı diyorsun, bi Fırat aldı diyosun. Fırat mı Fazıl mı? E şimdi başka kim aldı Seçilim fazla parayı?
Seçil Erzan: Arda bunların hepsini işte çıkaracağım kim ne aldı yani... Aklımdan inan ezbere bilmiyorum şu anda.
Arda Turan: Ben şunu sana söylemeye çalışıyorum. Şunu söylemeye çalışıyorum. Şimdi 15 kişi zararda. Sen bana 2 kişi söylüyorsun. Şimdi böyle söyleyince hikaye oturmuyor yerine.
Seçil Erzan: Doğru söylüyorsun, doğru söylüyorsun. İşte o fazla para alanları çıkaracağım ben. Şeye de gitti işte.......
Arda Turan: Hayır, mesela kim fazla aldı onu sormaya çalışıyorum sana.
Seçil Erzan: Çıkaracağım hepsini. Ya hatırlamıyorum Arda gerçekten şu anda hatırlamıyorum, kim ne verdiğini. Beynim dondu.
Arda Turan: Ya Seçilcim bizim hayatımız bitmiş, senin hatırlamıyorum, bu kadar basit mi? Sende hiç bir makul olma, bir utanma hali olmayacak mı? Demeyecek misin ki Arda bu, aldılar, parayı bunlar aldı. Para buraya kayboldu demeyecek misin?
Seçil Erzan: Arda... Şu anda kimin ne aldığını... Yani utanmaz olur muyum? Utancımdan konuşamıyorum zaten.
Arda Turan: Ya bizden bu parayı almak için kaç kere aradın bizi, günlerce aylarca Seçil ya. Ya çoluğumuzun çocuğumuzun rızkını aldın ya. Şimdi sen bana söyle. Bizim çözümümüz ne?
Seçil Erzan: Şimdi şöyle ben detaylı...
Arda Turan: Benim şimdi, benim şimdi 20 bin dolarım kaldı. Benim borçlarımı ben sana saydım. Hepsini, borçlarımı biliyorsun. Sende kredim var. Ne yapacağım ben?
Seçil Erzan: Şimdi bi kere onların hepsini bankanın ödeyeceğini biliyorum ben, yani öder. Öyle olması için muhtemelen şey yapacaklar, yani bu konu kapansin, duyulmasın, bankanın itibarı diye. Eee, ben liste çıkaracağım. Sana söyleyeceğim şu şu kadar, bu bu kadar diye. Kim ne aldı onları çıkaracağım. Siz yarın akşam mı toplantı yapacaksınız?
Arda Turan: Biz sabah toplantı yapacağız. Senin bu listeyi bu akşam çıkarman lazım, sabah 6'ya kadar.
Seçil Erzan: Bu akşam... aklım durdu... yani siz kaçta gireceksiniz toplantıya?
Arda Turan: Biz sabah 9'da 10'da çıkartacağız. Kim varsa benim bu listeyi bilmem lazım.
Seçil Erzan: Benim 9'da 10'da çıkarmam uygun mu?
Arda Turan: Hayır uygun değil. Biz... Geç.. Bizim 9'da, 10'da... Biz o saatte...
Seçil Erzan: Ama Arda ben şu saatte şu anda yani hatırlamıyorum. Çok şey yapmam lazım. Toparlayayım. Yanlış... yani sana net listeyi her şeyi atarım sana. Ya sabah 9'da 10'da atayım. Kaçta olacaksınız?
Arda Turan: Seçilcim Biz sabah 8'de Hakan Ateş'i arayacağız. Yarım saat sonra da buluşacağız. Benim 6'da 7'de bu listeyi elimde olmam lazım. ya Seçil bu duruma gelmişsin. Senden liste istiyoruz. Bize dünya... 20 milyon dolar...
Seçil Erzan: Hayır ben listeyi tabii ki de veriyorum Arda. Yanlış bir şey söylemek istemiyorum.
Arda Turan: 20 milyon dolar, 20 milyon dolar vermişsiz sana. Sana bizim... Sana bizim iyilikten başka neyimiz dokundu ya...
Seçil Erzan: Tabii ki öyle. Tamam ben sabah eee... O zaman yedi yedibuçuk gibi listeyi çıkarayım göndereyim sana. Sağlam.
Arda Turan: Ama Seçil tam gönder. O ee kim varsa. O sizin ailenizde, Nazlı'nın yanındaki akrabalarında, kim varsa.
Seçil Erzan: Hi h...
Arda Turan: Bana eksik biriyle gelme. Çünkü biz oraya mücadele etmeye gideceğiz. Adama anlatacağız durumu. Denizbank formasıyla Seçil bize bunları yaptı diyeceğiz.
Seçil Erzan: Siz sekiz buçukta Hakan Ateş'le mi buluşacaksınız?
Arda Turan: Evet...
Seçil Erzan: Kim kim?
Arda Turan: Ben, Emre Belözoğlu, Fatih Hoca. Yani benim oraya gitmem lazım elimde bir şeyle. Bize bunları, bunları... bak bunlar bunlar... bu kadar paramız var. Böyle böyle mağduruz Hakan abi. Biz Denizbank'a inanıp geldik. Bizim mağduriyetimizi gider, bu olay kapansin, basına yansımadan diye. Çünkü eğer sen listeyi vermezsen, adamlar bu mağduriyeti kabul etmezse herkes savcılığa gidecek. 1 saat sonra tutuklanırsın. Herkesi biz tutuyoruz. O Nazlıları aradık. Orayı aradık. Senin akrabalarını aradık. Durun bir sakin olun konuşalım diye. Sen önce listeyi vereceksin, anladın mı? Ondan sonra. Ondan sonra biz bi konuşacağız. Bu basına oraya buraya çıkmasın diye. Denizbank'ın güvenirliği ne olacak o zaman?
Seçil Erzan: Değil mi? O yüzden erkenden liste çıkarmam lazım.
Arda Turan: O... ya Seçilcim... o akrabalarına, o Nazlılara, onlara falan ne yapmışsın ya...
Seçil Erzan: Arda, baştan alındı, sonra tekrar verildi, fazla verildi, eksik verildi, her şey birbirine girdi. İşte onların hepsini şey çıkarmam lazım.
Arda Turan: Seçil, sabah 8 olmasın. 6'ya kadar o listeyi bize gönder.
Seçil Erzan: Arda 7-8... yani 8... 7'de göndereyim. Yedi yedi buçukta adam akıllı düşüneyim. Şu anda gerçekten yanlış şeyler yazıcak bilmiyorum... aklım almıyor.
Arda Turan: Şimdi sen bana son kez şunu teyit et. Burda kaç kişi var aklında, tahmini. 25 kişi mi?
Seçil Erzan: Bir dakika dur...
Arda Turan: Nur Abla var, Terim var.
Seçil Erzan: Yazıyorum dur şimdi
Arda Turan: Mert var.
Seçil Erzan: Yazdım. Şimdi... ee... 18-19-20-21-22-23... yazdım.
Arda Turan: Tanın var, Tanın'la Merve var.
(Üçüncü şahsın sesi duyuluyor): Saysın isimleri
Arda Turan: Bi saysana bana isimleri.
Seçil Erzan: Ayhan, Semih, Selçuk, Arda, Muslera, emre Çolak, emre Belözoğlu, Fırat Mert, Nur, Terim, Fulya, Hoca, Tanın... eee Nilgün Nazlı Ömer, Cüneyt, Erkan, Bülent, İbrahim, Nuray...
Arda Turan: Bu kadar mı?
Seçil Erzan: Bu kadar. Bu kadar.
Arda Turan: O Florya'daki adam vardı son parasını almayan. O seni aramıyor mu? Batmanlı
Seçil Erzan: Ha pardon o yok... Maksimum 25 tane. Bir kişi de hatırlamadığım var mı? Yok.
Arda Turan: Peki üç aşağı beş yukarı ne kadar var zarar?
Seçil Erzan: Bak şimdi, Ayhan fazla aldı.
Arda Turan: Ayhan kim?
Seçil Erzan: Ayhan Akman girmişti geçen sene. O fazla fazla aldı. O fazlası mesela... Semih fazla aldı... Eeee.... fazla aldı... Ya bi de hesap da çıkarmak lazım Arda. Mesela Tanın diyor ki ben eksideyim diyor ama bence değil yani.
Arda Turan: Tanın mı?
Seçil Erzan: Yani işte benim onları bir toparlamam lazım nedir ne değildir diye...
Arda Turan: Sen bana tahmini zararı söylesene.
Seçil Erzan: Arda onu yarın söyleyeyim mi net bi şekilde.
Arda Turan: Hayır hayır Seçil, bu şimdi artık senin zamanın değil. Artık bizim zamanımız. Ben sana soru soracağım kibarca, sen de bana kibarca... Ben sana demiyorum ki şu kadar, şu kadar demiyorum, demiyorum ki sana otuz milyon dört yüz kırkbeş bin Euro. Tahmini ne kadardır diyorum.
Seçil Erzan: İşte onu tam şimdi kimin ne olduğunu inan kafamda bilmiyorum ki.
Arda Turan: Ya ben sana sayayım. Ben zaten sayıyorum. Yedi buçuk bende, dört buçuk Emre'de.
Seçil Erzan: Şey mi? Çolak'ı mı diyorsun?
Arda Turan: Hayır Belözoğlu'nu diyorum. Dört iki yüz, üç iki yüz onlar. Yedi dörtyüz. Bana yedibuçuk desen onbeş.
Seçil Erzan: Onbeş.
Arda Turan: Muslera beşyüz mü?
Seçil Erzan: Beşyüz.
Arda Turan: Selçuk üç ikiyüz.
Seçil Erzan: Yok Selçuk üç ikiyüzden az.
Arda Turan: Niye?
Seçil Erzan: Selçuk bir üçyüzelli aldı, bir altıyüzelli aldı Selçuk.
Arda Turan: Ne zaman aldı?
Seçil Erzan: Çok önceden almıştı. Bir kere bir aldı, bir kere üçyüzelli aldı, bir kere de üçyüz aldı. Üç ikiyüzden bir altıyüz elli çıkınca bir altıyüz kalıyor de mi?
Arda Turan: Bir altı yüz. E burda en çok mağdur benim.
Seçil Erzan: Tabii sensin. En çok sen girdin çıktın çünkü.
Arda Turan: Ya ne istediysen getirdim sana ya.
Seçil Erzan: Evet. Arda senin o giriş çıkışlar... Ben yanımda kağıt bişey falan olmadığı için bilmiyorum. Sen hani benden iyi biliyorsun şu anda. Yirmi milyon falan çıkar burdan maksimum. Yani çıkmaz bile o kadar.
Arda Turan: Ha, 20 milyon dolara bu konu kapanır mı?
Seçil Erzan: Kapanır.
Arda Turan: Peki o akrabaların falan.
Seçil Erzan: Arda kapanır. Rahat kapanır.
Arda Turan: Seçilcim, bu konu nasıl kapanır biliyor musun, sen, son taşın bile, son yani son adamın bile son insanın bile parasını verip kapanır. Şimdi Tanınlar, şimdi Tanın'lar diyor ki bir yüz bizim içerde paramız var diyorlar.
Seçil Erzan: Nerde e ama hesap kitap yapmıyorlar ki Arda. Bak sen ne güzel söylüyorsun hesabını. Onları bak şimdi hani herkes o taraftan bakıyor. Benim faizim böyleydi diyor. Onların hepsinin çıkarılması lazım verilenler edilerler. Bi de mesela faiz de söyleniyor. Sen faizli bakiyeni söylemiyorsun ki...
Arda Turan: Yok ne faizi ya... Ya biz anaparacıyız. Ya Seçilcim biz sana biz sana, ya ben arsami sattırdın sen bana ya... Seçil ben ne yapıcam? Karıma şimdi ne dicem Seçil ya?
Seçil Erzan: Ya Arda hani banka bunu kapatmak zorunda. Ben de cezasını çekmek zorundayım.
Arda Turan: Emre abi, Emre abi ne zorluklarla verdi biliyorsun. Bir lira, adamın çocuğun parası kalmamış koskoca Emre Belözoğlu'nun ya... Ya Seçil sana getiriyor, sana dört milyon ikiyüzbin dolar para veriyor ya. Adam maaşını bağışlamış depremzedelere. Ya Seçil senden para istedim Seçil ya. Bana bir yüzbin euro ver de bağış yapayım diye ya. Millet beşyüzbin TL bağış yaptık diye dalga geçiyor. Sana yalvardım para ver insanlar zor durumda, deprem bölgesine yardım yapalım diye ya. Ah be Seçil be. Ya biz sana ne yaptık da bize bunu yaptın yani. Ne dedin de yapmadık ya. Bankaya ekranı göster diyorum bana ekranı göstermiyorsun Seçil. Sana bana kağıt ver diyorum, yok Hakan Ateş de orda hepsi yapıyor diyorsun. Telefon açıyorsun.
Seçil Erzan: Arda bunu... (anlaşılmadı)
Arda Turan: Neye?
Seçil Erzan: Hakan Ateş'e böyle söylemeyelim.
Arda Turan: Ya Seçil sen şimdi ya Seçil sen bizi dolandırmışsın. Hakan Ateş'i mi düşünüyorsun ya. Ya Seçil arıyorum seni, Çorlu'dayım diyorsun. Annen geçmiş olsun ah kadıncağız iyi misin diyorum. Meğerse Fatih Hocanın yanına gelmişsin ya. Fatih hocanın yanındaymışsın, bize yalan söylüyorsun İstanbul'dayken.
Seçil Erzan: Arda o gün ben gelmiştim hocanın yanına. Sonra Çorlu'ya döndüm. O gün ven o hafta sonuydu. Hafta sonu muydu benim izinli olduğum haftaydı. Hoca acil gel demişti.
Arda Turan: Şimdi biz yarın Hakan Ateş'e gidicez Seçil. Bak sana durumu anlatıyorum. diyeceğiz ki yirmi, yirmi üç kişi, yirmi dört kişi böyle bir liste var, böyle bir enkaz var abi. Burda Muslera var, Arda Turan var, Emre Belözoğlu var, Fatih hoca var. Sen bu enkazı kaldırman lazım. Biz bunları temizleyeceğiz. Ondan sonra. (dışarıdan sesi duyulan bir 3. kişi) Fatih Hocanın alacağı var mı de.
Arda Turan: Hi
(3. kişi) Fatih hocanın...
Arda Turan, 3. şahsa hitaben: Ses kaydını sonra silebilir misin?
Arda Turan: Peki Fatih hocanın alacağı var mı bu durumda?
Seçil Erzan: Ona bakmam lazım.
Arda Turan: Hayır hayır, Buse Terim'in de parası varmış. Beraber mi girdiler onlar?
Seçil Erzan: Yazdım onları yazdım.
Arda Turan: Yazdın mı?
Seçil Erzan: Hi hi
Arda Turan: Kızcağız son parasını vermiş.
Seçil Erzan: Off.
Arda Turan: Bak şimdi. Ben sana olanları anlatıyorum. Sana ne bağırıyorum ne küfür ediyorum. Farkında mısın. Sana son son insani olarak yaklaşan insan benimdir belki. Bak Seçilcim biz yarın Hakan Ateş'e gidicez. Dicez ki abi bak böyle böyle bir liste var. Sen bana şimdi bu listeyi atacaksın. Böyle böyle paralar var. Dicem ki ben zaten en büyük mağdur, benle Emre Belözoğlu şu anda. Dicem ki abi böyle böyle durumumuz var. Dicez ki bu durum büyümeden Denizbank'a da yakışan, çünkü biz Denizbank'a güvenerek, sizin bize gönderdiğiniz personel hata yaptı. Biz bunu en iyi şekilde halletmeye çalışacaz. En düzgün şekilde. Ama bizim bunun için neye ihtiyacımız var Seçil? Senin listene.
Seçil Erzan: Yardımıma.
Arda Turan: Ya anladın mı? Listene ve yardımına. Diyeceksin ki Arda Turan yedi buçuk milyon dolar. O şeyleri aradakileri falån da geçiyorum, he gelmeyenleri falan faizi. Hiç faiz falan ana para. Emre Belözoğlu dört iki yüz. Bunları karşısına yazıp bana bir liste vereceksin. Ama senden ne ricam var biliyor musun? Bir kişiyi bile eksik yaparsan Seçil. Şimdi biz oradan 23 kişinin listesini temizlediğin zaman bir kişi çıkıp dava açarsa bankanın imajı falan o iş bozulur. Bana bozulmayacağı şekilde gelmen lazım.
Seçil Erzan: Anladım.
Arda Turan: Sana sabah 6-7'ye kadar süre. Sana rica ediyorum. telefonuma bu listeyi at. Biz gidelim namuslu şerefli insanlar gibi sonra özelim. Sonra artık ondan sonra yapılacak artık haline tavrına gelip konuşup ben sana söz veriyorum senin kötü olmaman için elimden gelen her şeyi yapacam. Bak bizi dolandırdın, benim hayatımı bütün paramı aldın, nakit parami. Sana diyorum ki bana yardımcı ol çocuğumun rızkı için, biz de sana yardımcı olacaz.
Seçil Erzan: Öyle tabii ki Arda.
Arda Turan: Rica ediyorum bak. Beni tanıyorsun. Rica ediyorum işleri çirkinleştirmeyelim. İnsan gibi. Anladın mı? Girmişsin bir yola ne yaptığın belli değil. Anladın mı? Yani Seçil bak her şeye bakılacak. Telefonlarından bilmem ne giriş çıkışlara kadar her şey çıkacak ama bu olayın insan gibi kapanması için...
Seçil Erzan: Nasıl giriş çıkışlar, anlamadım.
Arda Turan: Her şeyine bakılacak Seçil. Bankada giriş çıkışlar, o telefonların. Ben sana söylüyorum. Her şeyine bakılacak. Banka çünkü banka bi zarara uğradı. İmaj zararına da uğradı. Her şeye bakmak isteyecekler haklı olarak. Ben bi insan böyle bir şeyi nasıl yapar? Seçil sen o gözümüzün içine bakarak o yalanları nasıl attın ya.
Seçil Erzan: (Anlaşılmadı)
Arda Turan: Sana insan olarak soruyorum, nasıl yaparsın böyle bir şey ya...
Seçil Erzan: Ya çok kötüyüm çok çok inan kendimi yerden yere atıyorum. Ölmek istiyorum.
Arda Turan: Seçilcim senden ricam listeyi gönder tamam mı?
Seçil Erzan: Tamam.
Arda Turan: Arıcam sabah 7'de tekrar.
Seçil Erzan: Yedi buçukta sende olmuş olur Arda.
Arda Turan: İnşallah hayatında verdiğin bir sözde durursun. Bekliyorum.
Kaynak: https://10haber.net/2023/11/27/secil...esinde-302125/
Fatih Terim’in en yakınında, ‘Terim Fonu’ dolandırıcılığının da göbeğinde: Nur Erkasap
Denizbank’ın İstanbul 4. Levent’teki Büyükdere Şubesi’nin müdürü Seçil Erzan’ın kurduğu ve katılımcılarına ‘Fatih Terim’in de parası burada’ diyerek pazarladığı saadet zinciriyle ilgili dava dosyası çok ilginç bilgilerle dolu.
Bu saadet zinciriyle ilgili kamuoyunda en merak edilen konulardan biri, Fatih Terim’in sahiden bu fon yatırımcılarından veya fondan faydalananlardan biri olup olmadığı. Seçil Erzan bu konuda verdiği ifadesinde Fatih Terim’in fonda yer almadığını söylüyor. Fatih Terim de savcılığa ‘şikayetçi’ sıfatıyla verdiği ifadede fona hiçbir zaman para vermediğini ve oradan para almadığını anlattı.
Ancak Seçil Erzan tarafından hazırlanan bir fon katılımcı listesinde Terim’in adı da geçiyor. Bu konudaki belgeyi kamuoyuna ilk kez 10Haber duyurmuştu. Fatih Terim’in adı dosyadaki bazı ifadelerde ve delillerde de geçiyor. Örneğin Arda Turan, dün tam metnini yayınladığımız Seçil Erzan’la yaptığı bir telefon konuşmasında Erzan’a ‘Fatih Hoca kârda mı’ diye soruyor. Fatih Terim’in 8 Nisan sabahı yanında fon katılımcısı bir grup futbol insanıyla Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş’le görüştüğü ve kayıp paraları bankanın tazmin etmesini istediği de biliniyor.
Seçil Erzan’ın bir numaralı şüpheli olarak yargılandığı davanın ilk duruşmasında da Fatih Terim’in adı geçmişti. Duruşmada Seçil Erzan, “2020 yılında beni tanıyan, Galatasaray camiasından birisi. İsmini yazılı olarak vereceğim. O dönem kulüpten ayrılmıştı. Bana 300 bin dolar gibi bir para verdi. Verdiği paranın çok üstünde para istiyordu. Ben bu parayı ödemek için kredi çektim. Araba sattım, evime ipotek koydurdum. Ana parasının çok üstünde para aldı” dedi. Daha sonra savcı “Size ilk gelen kimdi?” diye sordu. Seçil Erzan “Yazılı olarak vereceğim” diye yanıt verdi. Bu esnada mahkeme başkanı araya girip “İnsanlar aptal değil, kim olduğunu herkes anladı. Fatih Terim mi o kişi” diye sordu. Mahkeme başkanının sorusunun ardından Seçil Erzan “Evet Fatih Terim. Ona herkes güveniyordu” dedi.
Fatih Terim bu konudaki suskunluğunu olayın başından beri koruyor, ne kendisi bizzat ne de avukatları aracılığıyla bu konuda bir açıklama yapmış değil. Terim’in kızı Buse Terim Bahçekapılı ve damadı Volkan Bahçekapılı ise başlayan davada şikayetçi konumunda.
Dava dosyasında, Fatih Terim’in çok yakın çevresinden bir başka isim daha var: Terim’in sağ kolu, eski futbolcu ve teknik direktör Müfit Erkasap’ın eşi Nur Erkasap.
Denizbank Teftiş Kurulu’nun Seçil Erzan’ın müdürlüğünü yaptığı Levent Büyükdere Caddesi Şubesi’nde 10 Nisan günü başlattığı teftişle ilgili yazdığı raporda Nur Erkasap bölümü aynen şu paragrafla başlıyor:
‘270161 hesap numaralı bankamız müşterisi Nur Erkasap, teknik direktör Müfit Erkasap’ın eşidir. Müfit Erkasap, 1996-2000 döneminde Fatih Terim’in yardımcılığını yapmış ve bu ikili 10 yılı aşkın aynı teknik ekipte görev almıştır. Nur Erkasap, Fatih Terim’in finansal işlerini takip eden kişi olarak bilinmektedir.’
Raporda Terim ailesiyle Nur Erkasap’ın mali ilişkileri hakkında kimi işlemler anlatılıyor ardından da ‘Bu bağlamda iki ailenin ilişki içinde olduğu aşikardır’ deniyor. Banka müfettişlerine göre Nur Erkasap, Seçil Erzan’la ‘birlikte hareket ediyor.’
Raporun buna kanıt olarak gösterdiği başlıca iki unsur var. Bunlardan birincisi, Seçil Erzan fonuna para yatıran isimlerden biri olan ama halen devam eden davada şikayetçiler arasında adı geçmeyen Mert Zeydanlı ile ilgili olay. Zeydanlı, ifadesinde Seçil Erzan’a banka şubesinin yakınındaki Pelit Pastanesinde nakit olarak para teslim ederken masada Nur Erkasap da oturuyormuş. Mert Zeydanlı teslim ettiği paralar için senet almış, bu senetlerden birinde ‘Borçlu’ olarak Nur Erkasap gözüküyor.
Raporda kanıt olarak gösterilen ikinci konu, Fatih Terim’in kızı Buse Terim Bahçekapılı’nın kocası Volkan Bahçekapılı’nın gerçekleştirdiği bazı bankacılık işlemleri.
Volkan Bahçekapılı, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin efsane oyuncusu, Başakşehir’in eski teknik direktörü Emre Belözoğlu’nun da kuzeni aynı zamanda ve dava dosyasına göre Belözoğlu adına onun parasını Seçil Erzan’a teslim eden kişi.
Denizbank’ın raporuna göre Bahçekapılı, 22 Mart 2023’te 400 bin ve 29 Mart 2023’te de 1 milyon doları doğrudan Nur Erkasap’a havale olarak göndermiş. Erkasap, 22 Martta gelen 400 bin doları aynı gün şubeden nakit olarak çekmiş. 29 Martta gelen 1 milyon dolardan ise aynı gün 800 bin dolar ve 120 bin dolar olarak nakit çekmiş, yani 80 bin dolar Erkasap’ın hesabında kalmış.
Denizbank Teftiş Kurulu raporuna göre 7 Nisan’da Denizbank Levent Şubesi’ne gelen Volkan Bahçekapılı ile şifahen gerçekleşen görüşmede Volkan Bahçekapılı, Emre Belözoğlu’na ait 2 milyon 892 bin doları 17 Mart’ta, 400 bin doları da 22 Mart’ta Seçil Erzan’a verdiğini söyledi.
Denizbank’ın raporuna göre 22 Mart’ta verilen bu 400 bin doların Seçil Erzan’a verilmek üzere Nur Abla denilen kişiye transfer edildiği söylendi. Denizbank müfettişleri “Nur Abla” denilen kişiyle ilgili rapora “Nur Erkasap olduğu anlaşılmıştır” notunu düştü.
Volkan Bahçekapılı Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 25 Nisan’da verdiği ifadesinde 400 bin dolarla ilgili Denizbank’ın raporunda belirtilen gönderme şekliyle ilgili başka bir beyanda bulundu. Volkan Bahçekapılı ifadesinde “Emre Belözoğlu’ndan duyduğum kadarıyla 18 Mart’ta 400 bin doları Emre Belözoğlu’nun şoförü Alpaslan Akyüz, Denizbank Genel Müdürlük binasının önünde elden teslim etmiştir” dedi.
Nur Erkasap, Fatih Terim’in teknik direktörlük döneminde her zaman yardımcısı olan Müfit Erkasap’ın eşi. Seçil Erzan’ın eski nişanlısı Candan Gürol da tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde Seçil Erzan’la kendisini Nur Erkasap’ın tanıştırdığını vurgulayarak “Beni Seçil Erzan ile tanıştıran daha doğrusu vesile olan Nur Erkasap’tır. İlk olarak haziran ayında Seçil Erzan ile bir yemek yedim. kendisinden hoşlandığım için de temmuz ayında ilişkimiz başladı. Seçil beni birkaç kez Bozcaada’daki eve davet etti. Onunla birlikte olduğum süre zarfında Fatih Terim, eşi Fulya Terim ve Nur Erkasap ile birlikte Seçil’in Bozcaada’daki evine gelmişlerdi. Hatta Fatih Terim bizi Bodrum’daki evine davet etti. Oraya da gidip yine misafir olduk ve yemek yedik” dedi.
Candan Gürol ifadesinde Seçil Erzan’ın intihar girişiminde bulunduğunu Nur Erkasap’tan öğrendiğini şu sözlerle anlattı:
“2023 Nisan ayında Nur Erkasap beni arayıp Seçil’e ulaşamadığını ve intihar girişiminde olduğunu söyledi. Ben de konudan haberdar olmadığım için Seçil’e mesaj attım. Fakat aynı gün hiçbir şekilde iletişim sağlayamadım. Ertesi gün Seçil beni bilmediğim bir numaradan aradı.”
Eski nişanlı Candan Gürol’un bir başka özelliği daha var: Fatih Terim’in avukatı olması.
Banka müfettişleri, Seçil Erzan’ın müdürlük yaptığı Büyükedere Caddesi Şubesine 10 Nisan sabahı girmişler ve doğrudan Erzan’ın makam odasına geçmişler.
Odada Erzan’ın bilgisayar monitörünün altında bir post notu onların dikkatini çekmiş. Notta, ‘Her yeni yılımız sağlıklı, keyifli, mutlu olsun. Sizi iyi ki tanımışım’ yazıyormuş ve imza da Nur Erkasap’a aitmiş.
Kaynak: https://10haber.net/2023/11/27/banka...de-yok-302382/
Öte yandan bir gizliği tanığın anlatımları, davaya yeni bir seyir kazandırdı. Sabah'tan Atakan Irmak'ın haberine göre, savcılığa ve mahkemeye mektupla başvuran bir kişi, söz konusu paranın nereye götürüldüğüne dair bilgi sahibi olduğunu söyledi.
'BİR ANDA ZENGİN OLDU'
'Tanık, yazdığı mektupla bir bankanın şube müdürü olan kişinin eşinin dayısı olduğunu, bu kişinin Seçil Erzan ile sık sık yurtdışına çıktıklarını, aile içerisinde yapılan bazı görüşmelerde bu şahsın önemli kişilere ait paralarını fon adı altında yurtdışına götürdüğünü söyledi. İsminin açıklanmasını istemeyen gizli tanık, savcılıkta verdiği ifadesinde, söz konusu bankacının bir dönem çeşitli bankalarda üst düzey görevlerde çalıştıktan sonra atıldığını, Seçil Erzan ile yine bir dönem gönül ilişkisinin bulunduğunu düşündüğünü ve sık sık yurtdışına uzun seyahatler yaptığını belirtti. Evde aile içerisinde yapılan konuşmalara söz konusu şahsın bazı bankaların genel müdür yardımcılarıyla irtibatta bulunduğunu, bu kişilerden alacağı paraları yurtdışına götüreceği şeklinde konuşmalara şahit olduğunu anlattı. Gizli tanık ifadesinin devamında akrabasının bir anda zengin olduğunu Seçil Erzan ile birlikte 2 kişinin daha bulunduğunu bu kişilerin fon adı altında topladığı paraları yakın çevresinden İsviçre'ye kaçırdığını duyduğunu söz konusu kişinin araştırılmasıyla paranın izinin bulunacağını ifade etti.'
Gizli tanığın ifadesi sonrası davanın genişletilmesi için çalışma başlatıldığı belirtildi.
************************************************** *
Fon dolandırıcılığında yeni perde: İşin içine aşk da karıştı
Türkiye’nin konuştuğu dolandırıcılık olayının mimarı Eski Denizbank Şube Müdürü Seçil Erzan’ın 2014 yılından beri hem arkadaşı hem de doktoru olan Evrim Pınar Güzel, iddianamede yer alan ifadesinde ilginç bir iddia ortaya attı. Güzel, 11 Nisan’da Seçil Erzan’ın tutuklandığı haberini aldığını belirterek “Bir gün sonra Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş’e, Seçil Erzan’ın bahse konu olayların yaşandığı tarihlerde, Denizbank’ın üst düzey yöneticilerinden olan O.Ö. ile aralarındaki duygusal ilişkisi hakkında mail attım. O.Ö. hakkında mal varlığı araştırması yapılmasını istediğim hususlarında mail attım” dedi.
Seçil Erzan’ın fon vaadiyle aralarında futbolcuların da olduğu çok sayıda kişiyi dolandırdığı iddiasıyla açılan davaya ilişkin bilgilerin ardı arkası kesilmiyor.
İddianamede babası Burhan Taşpolat ile birlikte “mağdur” sıfatıyla yer alan Dermatolog Evrim Pınar Güzel, Erzan’la 2014 yılında önce doktor-hasta ilişkisi olarak başlayan, sonradan dostluğa dönüşen ilişkilerini anlatırken, Erzan’ın bugüne kadar gündeme gelmeyen bir ilişkisinden bahsetti. Güzel’in ifadesinden bazı bölümler özetle şöyle:
“2012 yılında Denizbank GYO unvanlı şirketin kiracısı olarak Bahçeşehir’de kendi iş yerimi açtım. 2014 yılında Seçil Erzan bana hasta olarak başvurdu. Şahsın Denizbank Florya Şube Müdürü olduğunu öğrendim. Bir süre sonra arkadaşlık ilişkilerimiz başladı. 2015-2016 yılı içerisinde ben Erzan’a ‘Benim elimde 400 bin TL kadar birikmiş param var, nasıl değerlendirebilirim’ diye sorduğumda kendisi bana ‘Bu tutar çok düşük’ dedi. Ancak kuzeni Tanın isimli şahsın da dahil olduğu özel müşteriler için açılmış olan ‘özel fon’ olarak adlandırdığı bir yatırımdan bahsetti. Yatırmış olduğum para ile ilgili ilk 1 Ekim 2020’de ‘Menkul Kıymet Ekstresi’ başlıklı kendi ıslak imzasının bulunduğu ve yatırmış olduğum tutarın toplamda 9 milyon 998 bin 43 TL olduğunu belirtir bir evrak verdi.”
2022 yılının mayıs ayından itibaren “yüksek getirili alternatif bir yatırım hesabı” için babasıyla birlikte Erzan’a peyderpey para verdiğini anlatan Güzel, şöyle devam etti:
“Seçil Erzan dönem dönem beraber tatile gittiğim, özel anlarımda yanımda olan bir arkadaşımdı, bu sebeple ben kendisine çok güveniyordum. 21 Aralık 2022’de Erzan’dan ısrarla hesap özetimin olduğu bir evrak istedim. Erzan bana Denizbank kaşesinin ve kendi ıslak imzasının bulunduğu üzerinde toplam yatırmış olduğum tutarı gösterir bir evrak verdi. 640 bin dolar kadar para çekmek istedim ancak Erzan bana dört taksit şeklinde çekebileceğim bir ödeme yöntemini yazdığı ıslak imzalı evrak verdi. Ancak herhangi bir para alamadım. 16 Şubat 2023 tarihinde babamla birlikte Denizbank Levent Büyükdere Şubesi’ne gittik. Erzan’dan para istemek için gitmiştik. Ancak Erzan bir haftalık süre ile yeni bir pozisyonun açıldığını ve çok yüksek kar olduğunu söyledi. Ben de bir başka banka hesabımda bulunan 1 milyon 550 bin TL’lik tutarı çekerek 17 Şubat 2023’te Levent’teki müdür odasında Erzan’a elden teslim ettim.”
Daha sonra babası ile hesaplarından para çekmek istediklerini belirten Güzel “Erzan bizi 2.5 ay oyaladı. 7 Nisan’da randevu vererek çekmek istediğimiz paraları hazır ettiğini söyledi. Ben aynı gün Erzan’ı aradım ancak ulaşılamıyordu. Levent Büyükdere Şubesi’ne gittiğimizde Erzan’ın iki gün izinli olduğunu söylediler. Bankaya teslim ettiğimiz paralardan çekmek istediğimizi söyledik ancak bize bankada bu paraların görünmediği, evrakların sahte olduğunu ve istersek dilekçe yazabileceğimizi söylediler” dedi.
Daha sonra babası ile hesaplarından para çekmek istediklerini belirten Güzel “Erzan bizi 2.5 ay oyaladı. 7 Nisan’da randevu vererek çekmek istediğimiz paraları hazır ettiğini söyledi. Ben aynı gün Erzan’ı aradım ancak ulaşılamıyordu. Levent Büyükdere Şubesi’ne gittiğimizde Erzan’ın iki gün izinli olduğunu söylediler. Bankaya teslim ettiğimiz paralardan çekmek istediğimizi söyledik ancak bize bankada bu paraların görünmediği, evrakların sahte olduğunu ve istersek dilekçe yazabileceğimizi söylediler” dedi.
11 Nisan’da Erzan’ın tutuklandığı haberini aldığını belirten Güzel, ifadesinde şunları kaydetti: “12 Nisan’da Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş’e, Seçil Erzan’ın bahse konu olayların yaşandığı tarihlerde Denizbank’ın üst düzey yöneticilerinden olan O.Ö. ile aralarındaki duygusal ilişkisi hakkında mail attım. O.Ö. isimli şahıs hakkında malvarlığı araştırması yapılmasını istediğim hususlarında mail attım. Zararımın Denizbank tarafından karşılanmasını istiyorum.”
Kaynak: https://www.milliyet.com.tr/gundem/f...aristi-7041065
************************************************** *******
Emre Belözoğlu, bankacı Seçil Erzan'a kaptırdığı paranın bir kısmını Acun Ilıcalı'dan almış!
‘Fatih Terim Fonu’ adı altında 30’a yakın kişinden 44 milyon dolar para toplamakla suçlanan Seçil Erzan’a en fazla para kaptıran isimlerden ikisi Arda Turan ile Emre Belözoğlu…
Arda Turan, 7.5 milyon dolar para kaptırırken Emre Belözoğlu 4.2 milyon dolar para kaptırdı. Her iki isimin paraları verdikleri dönem, sistemin çıkmaza girdiği süreç olarak da biliniyor.
Dava dosyasına göre Belözoğlu, 17 Mart 2023’te kuzeni Volkan Bahçekapılı eli ile 1 milyon 492 bin dolar verdi. Bahçekapılı, anılan parayı kendi eli ile Erzan’a, müdürü olduğu Levent’teki şubesinde teslim etti. Aynı gün Belözoğlu 1 milyon 400 bin dolar daha gönderdi. Bu kez Erzan, Bahçakaplı’nın Levent’teki ofisine giderek anılan parayı aldı.
18 Mart günü ise Belözoğlu bu kez 400 bin doları, şoförü Alpaslan Akyüz’e vererek Seçil Erzan’a teslim etmesini istedi. Akyüz 400 bin doları, Erzan’ın çalıştığı bankanın genel müdürlük binasının önünde kendisine teslim etti.
Bu para teslimatlarının üzerinden 10 gün geçtikten sonra Erzan, Belözoğlu’nu bir kez daha arayarak “Bu parayı 5 milyon dolara tamamlayalım” dedi. Söz konusu öneriyi ise, daha fazla kazanç elde edilmesi olarak gerekçelendirdi.
Belözoğlu, bu kez çevresinden borç para arayışına girdi. Belözoğlu’nun talebi ile Bahçakaplı’nın hesabına gönderilen 1 milyon dolar aynı gün, Fatih Terim’in aile dostu Nur Erkasap’ın hesabına gönderildi. Erkasap da anılan parayı Erzan’a teslim etti.
Emre Belözoğlu’nun son aşamada Erzan’a kaptırdığı 1 milyon doların kimlerden geldiği ise dava dosyasına giren bir raporda yer alıyor. Buna göre, ünlü televizyoncu Acun Ilıcalı, Belözoğlu’nun talebi üzerine 28 Mart günü Volkan Bahçakapılı’nın hesabına 500 bin dolar gönderdi. Aynı gün Tekin Alp Göksel isimli bir kişi de 9 milyon 703 bin 250 TL gönderdi. Bahçakapılı, TL olarak gelen para ile 501 bin 600 dolar aldı. Bahçakaplı hesabındaki biriken 1 milyon doları 29 Mart 2023 günü Nur Erkasap’a gönderdi. Erkasap da bu parayı, Erzan’a teslim etti.
Öte yandan, dava dosyasına giren bankanın 26 Nisan tarihli inceleme raporunda, aynı zamanda Fatih Terim’in damadı olan Volkan Bahçakaplı ile ilgili şu değerleme yer almıştı: "Volkan Bahçekapılı, Seçil Erzan’ın 46 gün vadede dolar bazında yüzde 253 getiri vaadine inanmış olsa bile, yatırım yapma düşüncesinde olduğu paraları kendi hesabından çıkarması ve buna karşılık Seçil Erzan’ın kendisine verdiğini iddia ettiği dokümanlardan şüphelenmemesi, Seçil Erzan’a verilmek üzere elden ve üçüncü kişi hesabı üzerinden para verme iradesi ortalama zekaya sahip herhangi bir kişiden beklenmeyecek bir davranıştır. Nitekim iddia sahibi, kendisine söylenen vadede parasını alamamasına karşın yine şüpheye düşmemiş, kendisini oyalamak amacıyla verilmiş olma ihtimali olan bir yazıyı daha kabul etmiştir.”
Kaynak: https://halktv.com.tr/gundem/emre-be...i-acun-785142h
************************************************
Arda, Erden Timur’un Gönderdiği Parayı da Kaptırmış!
‘Fatih Terim Fonu’na 4.2 milyon dolar kaptıran Emre Belözoğlu’nun, Acun Ilıcalı’dan aldığı 500 bin doları Seçil Erzan’a kaptırmasından sonra, benzer bir durumu Arda Turan’ın da yaşadığı anlaşıldı.
Dava dosyasına göre Arda Turan, Erzan’a toplam 13 milyon 500 bin dolar verdi. Bu paranın 6 milyon 400 bin dolarını alan Turan, 7.5 milyon dolarını ise alamadı. Turan’ın, dava dosyasında yer alan ifadesine göre Erzan’a ilk olarak 3 milyon dolar para verdi. Erzan, Levent’teki bir pastanenin önünde aldığı bu parayı, bir ay sonra ‘faiz geliri’ olarak 1 milyon dolar Turan’a teslim etti.
Erzan’ın para talepleri devam edince Turan bu kez, Beşiktaş Fulya’da bulunan SS Motors’un sahibi Sinan Kandemir’den 4 milyon doları alarak Erzan’a verdi. Turan daha sonra Eyüp Sütlüce’deki arsasını 4 milyon dolara satarak elde ettiği parayı Erzan’a ulaştırdı.
Kamera kayıtlarına göre Arda Turan’ın kardeşi Okan Turan anılan parayı Erzan’ın çalıştığı şubenin içinde, tutuklu sanık Ali Yörük’e çantalar içinde teslim etti. Turan son olarak Erzan’ın çalıştığı bankadan 33 milyon 800 bin TL kredi kullandı. Turan 2 Aralık 2022’de çektiği krediyi dolara çevirdi. 1 milyon 790 bin 981 dolar alan Turan’ın hesabına 700 bin dolar da havale geldi.
700 bin doları gönderen ismin Galatasaray Başkanvekili Erden Timur olduğu bilgisi, dava dosyasına giren raporda yer aldı. Timur’un, anılan parayı Newyork’da bulunan Citibank hesabı üzerinden Turan’a gönderdiği anlaşıldı. Turan, Timur’dan gelen 700 bin dolar ile birlikte hesabındaki 2 milyon 490 bin doları kardeşi Okan Turan’a gönderdi.
Kardeş Turan da, aynı gün, yani 2 Aralık günü Seçil Erzan’ın müdür olduğu şubeden söz konusu parayı çekti. Turan, çektiği paraları, Ali Yörük’ün beraberinde getirdiği çantaya doldurdu. Yörük dolar dolu çantayı sırtlayarak şubeden çıktı.
Öte yandan dava dosyasına göre Arda Turan’ın, Seçil Erzan’ın ortadan kaybolduğu 7 Nisan akşamı bu kişi ile telefonla görüştüğü anlaşıldı. Turan, Erzan ile yaptığı görüşmeyi kaydederek soruşturma dosyasına sundu. 8 Nisan günü de Arda Turan, Emre Belözoğlu ve Fatih Terim ilgili bankanın genel müdürlük binasına giderek genel müdür ve yardımcıları ile görüştü.
Anılan görüşmeden 4 gün sonra, 11 Nisan’da yine aynı bankada yapılan ikinci görüşmede Turan, Erzan ile yaptığı Whatsapp yazışmalarından bazılarını banka yetkilileri ile paylaştı. Bu arada, Turan ile Erzan arasındaki para teslimatlarının bir kısmı Levent’teki Pelit Pastanesi’nin önünde bir kısmının ise Zincirlikuyu’nda bulunan Astoria AVM’nin önünde yapıldığı bilgisi dava dosyasına girdi.
Kaynak: https://halktv.com.tr/siyaset/arda-e...tirmis-785261h
İş insanı İbrahim Çağlar, Seçil Erzan’a nasıl inandığını anlattı
Seçil Erzan davasında sporcusundan iş insanına kadar birçok kişi mağdur listesinden yer alıyor. Ancak davada en çok tartışılan konuların başında ise bu kadar insanın Erzan’a inanarak yüksek getiri tuzağına düşmüş olmaları. Çünkü iddianamede olan ifadelere göre Denizbank Büyükdere Şube Müdürü Seçil Erzan, özel fonun getirisinin 30-45 gün vadede dolar bazında yüzde 20 ile 40 arasında olacağını vaad ediyordu. Hatta bu vaad BDDK raporuna da yansımış, oranlar Denizbank yetkililerine sorulunca onların verdiği cevap ‘ortalama zekaya sahip bir kişinin inanmaması gerekir’ olmuştu ve bu ifade raporda da yer almıştı.
Erzan olayında özellikle kişilerin ‘yüksek getiri fonuna’ nasıl inandıkları, neden parayı elden verdikleri, aldıkları belgelerdeki şüpheli durum tartışma konusu oldu. Hatta mağdurların fonu bankadan sorgulatmamaları hep tartışıldı. İşte bu noktada Erzan’ın ulaştığı kişileri nasıl tuzağına düşürdüğünün en detaylı örneği iş insanı İsmail İbrahim Çağlar’ın ifadesinde yer alıyor.
İşte o ifade:
"İsviçre'deki hesabımdan Türkiye'ye getirmeye karar verdiğimde pek çok bankayla görüştüm, bu arada Denizbank ile de temas kurdum. Seçil Erzan ile bu sırada tanıştım. Erzan, para transferini kolaylıkla halledebileceklerini söyledikten sonra gelen parayı nasıl değerlendireceğimi sordu. Bana, eğer kenarda duran, kullanmadığım bir meblağ varsa bankanın çok yüksek kazançlı kapalı, gizli bir fonunun olduğunu, buradan çok yüksek bir getiri elde edebileceğimi, Galatasaray takımının eski teknik direktörü Fatih Terim'in en önemli müşterisi olduğunu, 10-15 yıldır çalıştıklarını, bu fondan Fatih Hoca'nın 20 milyon dolar kar elde ettiğini, hatta fonu 'FATİH TERİM FONU' olarak andığını, ayrıca pek çok Galatasaraylının, ünlü futbolcunun ve tanınmış ismin de yine bu fondan yararlandıklarını" söyledi.
"Ben başlangıçta; ‘Forex gibi kaldıraçlı işlem falan olmasın, istemem. O tip riskli işlere girmem’ diyerek mesafeli davrandım. Hatta, hemen o sırada Fatih Terim'i aramak istedim. Ancak, şüpheli bunun kesinlikle bir forex işlemi olmadığını, bankanın yüksek mevduatı olan özel müşterilere yönelik kapalı bir fonu olduğunu, söz konusu kapalı ve gizli fondaki meblağların haricen takibinin de mümkün olmadığını, Fatih Hoca'nın da gizli, kapalı bir hesapla ilgili olarak bu şekilde aranmaktan rahatsız olacağını, bu sebeple aramamın doğru olmayacağını ileri sürdü."
"Sonuç olarak, şüpheliye, yurt dışındaki şirketimin satışından kaynaklı 3 milyon dolar kadar bir paramın olduğunu, bu meblağın mart ayının ikinci haftası Türkiye'ye geleceğini, bununla fona giriş yapabileceğimi söyledim ve getirimin ne kadar olacağını sordum. Şüpheli, eğer 3 milyon dolar yatırırsam mayıs ayında bana 3 milyon 500 bin dolar ödeme yapılabileceğini söyledi. Bu görüşmenin Denizbank A.Ş. Büyükdere Şubesi'nde şube müdürünün odasında gerçekleştiğini önemle ifade etmek isterim. Netice itibariyle, bu fona katılmaya karar verdim."
Söz konusu meblağı bankaya yatırmak için sözleştiğimiz 13 Mart 2023 tarihinde kayınpederimin cenazesi nedeniyle işyerimde olamadım. Şüpheliye acil bir işim çıktığını, parayı ancak ertesi gün yatırabileceğimi söyledim. Fakat şüpheli, ertelemeye gerek bulunmadığını, zaten çok yakın olduğumuzu, meblağı bizzat da alabileceğini ifade etti, hatta parayı genel müdürlüğe teslim edeceğini ve buradan da alacağı evrakı daha sonra bana teslim edeceğini söyledi. Açıkçası bu durumu çok da yadırgamadım, çünkü, yüksek meblağlı iş yapan müşterilere bankalar her zaman daha farklı muamele yaparlar, birtakım formalitelerin daha sonra yerine getirilmesine tolerans gösterirler. Bu nedenle ben de itiraz etmedim ve sekreterime talimat vereceğimi, kendisinden 2.910.000 USD'yi gün içinde teslim alabileceğini söyledim.
"Seçil Erzan, 13 Mart 2023 tarihinde, ofisimin önüne bir araçla gelmiş ve sekreterim aşağıya inerek 2 milyon 910 bin doları bir çanta içerisinde şüpheliye teslim etmiştir. Ardından Erzan'ı yine bankada müdüriyet odasında 16 Mart 2023 tarihinde ziyaret ettim: Bana, 24 Mayıs 2023 tarihinde 3 milyon 500 bin dolar tahsil edeceğimi belirten Denizbank A.Ş. antetli ve bizzat önümde imzaladığı 16 Mart 2023 tarihli belgeyi verdi. Söz konusu ıslak imzalı belgede bakiyem, vade tarihim, vade tarihinde tahsil edeceğim meblağ ve ISIN Kodu (WY004XX2482) da bulunmaktadır ki, bu kod uluslararası menkul kıymet tanımlama numarası anlamına gelmektedir. Denizbank A.Ş.'nin Şube Müdürüyle bizzat makamında yaptığım bu işlemlerden dolayı açıkçası bir kuşkuya kapılmadım. Şirketimizle ilgili çok yüksek montanlı işlemleri günlük faaliyetimiz içinde bu şekilde gerçekleştirebiliyoruz. Bu sebeple ben belirttiğim belgeyi de aldıktan sonra, vade tarihinin gelmesini beklemeye başladım. Çok kısa bir süre önce bazı dedikodular duydum, bunun üzerine Seçil Erzan'ı aradım ancak ya kendisi telefonlarıma çıkmadı ya da telefonlarıma bakmadı. Dolayısıyla, Seçil Erzan'a ulaşamadım. Hemen sonrasında gazetelerde konuyla ilgili haberi duyduktan sonra kendisine neden ulaşamadığımı anladım; Seçil Erzan, benim gibi pek çok kişinin parasını zimmetine geçirdiği için tutuklanmıştı."
Kaynak: https://gazeteoksijen.com/turkiye/is...anlatti-195596
***********************************************
DENİZBANK AÇIKLAMASI:
Konuya ilişkin ceza davasının başlamış olması ve dosya üzerindeki gizlilik kararının kalkmasının ardından çeşitli basın ve yayın organlarında an itibarıyla mağdur olduğunu iddia eden kişi ve avukatları tarafından DenizBank A.Ş. hakkında doğrular saklanarak tek taraflı, aslı olmayan çok sayıda beyanat verilmektedir. Bu beyanatlar; Bankamız hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesine rağmen, farklı mecralarda, görüşlerimize başvurulmadan, doğruluğu teyit edilmeden ve taraflı olarak kullanılmaktadır. Böylece hem gerçekler çarpıtılmakta hem de Bankamız itibarı zarar görecek şekilde haberlere konu edilmektedir.
Kurumumuz, kovuşturma süreci devam eden bu olayda; konunun mahkemeler nezdinde hızla ve adilane bir şekilde sonuçlanacağına olan inanç ve müşteri gizliliğine riayet etme ilkesiyle, hukuk sürecinin ve adaletin tecelli etmesini beklemektedir. Ne var ki, yapılan çok sayıda taraflı yayın karşısında kamuoyuna bu bilgilendirmenin yapılması zorunlu hale gelmiştir. Her şeye rağmen açıklamamızda, kurum olmanın sorumluluğuyla hareket edilmesine özen gösterilmiş ve ilgili kişilerin adlarına yer verilmemiştir.
Bankamız, konudan 2022 yılı Haziran ayından itibaren Levent Büyükdere Caddesi Şubemizde müdür olarak görev yapan Seçil Erzan’ın iki günlük mazeret izni nedeniyle görevinin başında olmadığı 07.04.2023 tarihinde müşterimiz de olan bir şikâyetçinin şubeye gelmesi ile ilk kez haberdar olmuştur.KAMUOYUNUN DİKKATİNE ÖZELLİKLE SUNMAK İSTERİZ Kİ ŞİKAYETÇİLERİN MAĞDUR OLDUKLARINI İDDİA ETTİKLERİ OLAYLAR YAKLAŞIK BİR YIL ÖNCESİNE KADAR GİTTİĞİ HALDE 7 NİSAN TARİHİNE KADAR HİÇ KİMSE TARAFINDAN KONU İLE İLGİLİ NE BANKAMIZA NE BDDK’YA NE DE CİMER’E TALEP, İHBAR VEYA ŞİKAYET İLETİLMEMİŞTİR.
KONU ADLİ MAKAMLARA İLK KEZ KİM TARAFINDAN İNTİKAL ETTİRİLMİŞTİR?
Bankamız Teftiş Kurulu tarafından derhal incelemeye alınan konu, 7 Nisan 2023 Cuma günü saat 16:30 sularında Genel Müdürümüze aktarılmıştır. Tarafımıza gelen ilk bilgi üzerine öncelikle Seçil Erzan ile iletişime geçilmeye çalışılmış ancak kendisine Bankamızca bilinen iki telefon numarası üzerinden ulaşılamamıştır. Aynı gün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunulmuş, olaya karışanların kamuoyunda futbol ve iş dünyasından şöhret isimler olması da göz önünde bulundurularak adı geçenlerin kişisel haklarının korunması amacıyla dosyada gizlilik talep edilmiş; Seçil Erzan’a hiçbir şekilde ulaşılamaması, ortada bir bankacılık suçu olma ihtimali de gözetilerek Seçil Erzan için yurt dışına çıkma yasağı talebinde bulunulmuştur.
7 Nisan Cuma günü ilerleyen saatlerde Genel Müdürümüz, yine spor dünyasından olan isimler tarafından aranmış ve görüşme talep edilmiştir.
8 NİSAN CUMARTESİ ÜÇ ŞİKAYETÇİ İLE YAPILAN İLK GÖRÜŞME
8 Nisan Cumartesi sabahı spor dünyasından olan isimler Bankamızı ziyaret etmiş, kendileriyle Bankamız Hukuk, Operasyon, Teftiş Kurulu, İnsan Kaynakları birimlerinin yöneticileri, ilgili Bölge Müdürü ve Genel Müdürümüzün de katıldığı toplantı gerçekleştirilmiştir. Toplantıda, spor dünyasından olan kişiler kendi eski hocalarının adıyla anılan bir fon olduğunu belirtip Seçil Erzan tarafından kandırıldıklarını ve önemli tutardaki paraları kendisine verdiklerini söylemişler, bir kağıda el yazısı ile yazılı alacaklı listesinin görüntüsünü vermişlerdir. Bankamız mağdur olduğunu beyan eden kişilerin isimlerini toplu olarak ilk kez böyle öğrenmiştir. Aynı toplantıda bulunan söz konusu teknik direktör de “… kızım gibi benimsediğim, evimize giren çıkan Seçil Erzan’ın bu yaptıklarını anlayamıyorum, kaybım olmakla beraber miktarını bilemiyorum.” gibi beyanlarda bulunmuştur. Banka yöneticileri, konunun Teftiş Kurulu tarafından incelendiğini ancak yapılan ilk tespitlerde şikayete konu tutarlara dair bir borç alacak kaydına rastlanmadığını, banka hesaplarında bir anormallik görmediklerini, incelemelerin devam ettiğini, Seçil Erzan’a da ulaşma çabalarının sürdüğünü ancak, kendisiyle irtibat kurulamadığını bildirmiştir. Bunun üzerine futbolculardan biri, Seçil Erzan’la devamlı irtibat halinde olduğunu ve sabaha kadar kendisiyle konuştuğunu, istenirse bankaya telefon numarasını ve o an kaldığı adresi verebileceğini söylemiş, ardından bankadan ayrılmışlardır. Bahse konu kişilerin bankadan ayrılması akabinde Bankamız yöneticileri toplantıya devam ederken şikayetçiler arasında yer alan aynı futbolcu, telefon ile arayarak, Seçil Erzan’ın Çorlu’daki yakınının evinde olduğunu söylemiş ve Bankamız kayıtlı numaraları dışında kendisine ulaşılabilecek telefon numarasını bildirmiş, Seçil Erzan’ın sicil amiri Bölge Müdürümüz Sermin Tekin’in kendisini araması halinde, yalnızca onunla görüşmek istediği bilgisini iletmiştir. İlaveten “Siz, şikâyetçilerin Cumhuriyet Savcılığına başvurmasını istiyorsunuz ama biz onları tutuyoruz…” şeklinde bir beyanda bulunmuştur.
SEÇİL ERZAN İLE OLAY SONRASI İLK TEMAS
Verilen telefon numarası aranmışsa da cevap alınamamış, ardından Bölge Müdürü bir başka numaradan Seçil Erzan tarafından aranarak görüşmek amacıyla Çorlu’daki eve davet edilmiş ve Whatsapp üzerinden kendisine bulunduğu evin konum bilgisi iletilmiştir. 8 Nisan Cumartesi öğleden sonra Çorlu’daki eve giden Bölge Müdürü, içeriye davet edilmiş, Seçil Erzan “… kendisinin, alacaklı olan kişilerce devamlı tehdit edildiğini, kötü bir ruh durumu içerisinde olduğunu, intihar etmek istediğini, devamlı olarak arandığı için telefonlarını kapalı tuttuğunu …” ifade etmiştir. Bölge Müdürü ile gerçekleştirdiği üç saatlik konuşma sonrası, rahatlamış olduğunu, gerçekleri anlatmak istediğini, bankaya gelip Teftiş Kurulu’na da açıklamalarda bulunmak istediğini söylemiştir. Bunun üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 29-32'nci maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19’ncu ve devamı maddeleri, BDDK'nın yayınladığı Bankaların İç Sistemleri ve İçsel Sermaye Yeterliliği Değerlendirme Süreci Hakkında Yönetmeliğin 5'nci maddesinin d bendi, 7'nci maddesinin a ve h bendi ve 21'nci maddenin 2'nci fıkrası hükümleri ile Banka Personel Yönetmeliği, Disiplin Yönetmeliği ve Banka ile Çalışan arasında imzalanmış İş Sözleşmesi hükümlerine göre 9 Nisan Pazar saat 10:00’da genel müdürlüğümüze davet edilerek, Bölge Müdürü evden ayrılmıştır.
SEÇİL ERZAN’IN BANKA GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE GELMESİ VE İFADESİNİN ALINMASI
9 Nisan Pazar günü yakını olan H. E.’nın kullandığı yine yakını E. E.’ye ait araçla bankaya gelen Seçil Erzan, toplantı odalarının bulunduğu 18. katta Teftiş Kurulu, İnsan Kaynakları, Hukuk Grubu yöneticilerinin ve Bölge Müdürü huzurunda beyan ve açıklamalarda bulunmuştur. Bu beyan ve açıklamaları yaparken Göktürk’teki evinde bazı notlar olabileceğini söylemiş, ancak kendisi yalnız gitmek istemediği için talebi üzerine Bölge Müdürü ile birlikte Göktürk’teki evine gitmiş, yengesi olduğunu beyan ettiği N. A’nın da bulunduğu evdeki birkaç ajandayı bulduktan sonra bankaya geri dönmüştür. Bahse konu ajandalar incelendiğinde, içeriklerinde anlam ifade eden herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Seçil Erzan, bu ajandaları akşam Çorlu’daki evine giderken yanında götürmüştür. Hakkında yapılacak idari soruşturma kapsamında alınan yazılı ve imzalı savunmasında “… ortada aslında bir fon olmadığını, bir kısım topladığı paraları daha önce para aldığı kişilere ana para ve faiz ödemesi olarak verdiğini, kendisinin de bu çerçevede aşırı borçlandığını, mallarını kaybettiğini, bu kişilere ortada bir fon bulunmadığını bildirdiği halde buna kimsenin inanmak istemediğini, hatta söylediği kişilerden bazılarının kendisine karşı cebir ve şiddet kullandığını ve kurulan bu saadet zincirinin devam etmesini istediklerini… “ söylemiştir. Aynı gün saat 22:00 sularında tüm bu beyanlar alınırken hiç ayrılmadan banka genel müdürlük lobisinde kendisini bekleyen H. E. ile beraber tekrar annesinin ve birkaç yakınının da olduğunu ifade ettiği Çorlu’daki eve geri gitmiş ve geceyi orada geçirmiştir. Beyanları sırasında kendisinin devamlı tehdit edildiğini ifade ettiğinden olası bir tehdit ve/veya darp durumunda emniyet güçlerine haber vermek maksadıyla iki silahsız güvenlik görevlimizin de içinde bulunduğu araç evin yakınında bekletilmiş, bu konudan Seçil Erzan bizzat haberdar edilmiş, kendisi bu hassasiyetimiz dolayısıyla Bankamıza teşekkür etmiştir.
Ertesi gün, 10 Nisan Pazartesi sabahı aynı yakınının ve bu yakınının eşinin de bulunduğu aynı araç ile tekrar genel müdürlüğe gelmiş ve beyanlarına devam etmiştir. 7 Nisan tarihinden başlayarak 10 Nisan tarihine kadar bankaya başvuran şikayetçilerin beyanları ile oluşturulan ve DenizBank’taki hesaplara herhangi bir giriş çıkışın bulunmadığı, dolayısıyla ortada bir bankacılık suçu saptanamadığını ifade eden DenizBank Teftiş Kurulu ön inceleme raporu 10 Nisan tarihinde soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edilmiştir. Raporun teslimi esnasında, Başsavcılık, DenizBank tarafından yapılan bildirim dışında hiçbir mağdurun bir başvurusu olmadığını, bu konuda yapılan tek müracaatın sadece Banka tarafından olduğunu, Cumhuriyet Savcılığının raporda yaptığı ilk incelemede ortada bir bankacılık suçunun tespit edilemediğini açık bir şekilde beyan etmiştir.
İfadesinin alındığı bu iki gün boyunca, Seçil Erzan’a olay ve içeriğini anlayabilmek maksatlı, ortada alışverişe konu paranın miktarını, alışverişe konu kişilerin isimlerini öğrenebilmek amaçlı sorular sorulmuş, Bankamıza şikayet yapan kişilerin beyanlarıyla, Seçil Erzan’ın anlattıkları karşılaştırılmış, şikayetlere konu işlemlerin Bankamız kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. İncelemeler sonunda Seçil Erzan tarafından işlendiği iddia edilen fiillerin Bankamızdaki hesaplar kullanılmaksızın, bu kişinin görevi dışındaki ilişkilerini kullanarak gerçekleştirdiği sonucuna varılmıştır. Aynı gün Teftiş Kuruluna verdiği beyanlarını tamamlayan Seçil Erzan, tekrar H. E. ve eşiyle birlikte 19:35 sularında yakınlarının da bulunduğu Çorlu’daki eve geri dönmüştür. Gece yarısı, polis marifetiyle gözaltına alınmış, 11 Nisan günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade vermiştir. Tutuklanma talebiyle Sulh Hakimliğine gönderilmiş, mahkemede de aynı ifadesini tekrarlamasını müteakip tutuklanmıştır.
SEÇİL ERZAN’IN BANKAMIZCA ALIKONULDUĞUNA VE DELİL KARARTILDIĞINA DAİR KASITLI İDDİALARA YANITLARIMIZ
Kamuoyunda, özellikle bir takım iddia sahipleri tarafından manipülasyon amacıyla yapılan bilgilendirmelerin aksine;
Bankamızca hakkında başlatılan idari soruşturma kapsamında Seçil Erzan’ın ifadesi alınmıştır,
İfade alma süreçleri, Bankamızın ilgili ve yetkili kurullarında görevli personel huzurunda ve tamamen 5411 ve 4857 sayılı Kanunlar ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilmiştir,
9 Nisan tarihinde gerçekleştirilen ifade alma aşamasında Seçil Erzan, yakını olan H. E.’nin kullandığı ve yine diğer bir yakını olan E. E.’ye ait araç ile gelmiş, H. E. ifade süreci boyunca bankanın lobisinde Seçil Erzan’ı beklemiş, ifade bittikten sonra da aynı araç ile Çorlu’da annesiyle kalmakta oldukları eve geri gitmiş ve geceyi orada geçirmiştir.
Seçil Erzan’ın ifadelerinde, maruz kaldığı tehdit ve darp olayları üzerine korku içinde olduğunu beyan ettiğinden 9 Nisan tarihinde, silah taşımayan iki güvenlik görevlisinin içinde bulunduğu araç, gerekmesi durumunda, emniyet güçlerine haber verilebilmesi maksadıyla evinin yakınında bekletilmiştir. Konudan Seçil Erzan da haberdar edilmiş, kendisi bu hassasiyetimiz dolayısıyla Bankamıza teşekkür etmiştir.
10 Nisan tarihinde gerçekleştirilen ikinci görüşmeye, Seçil Erzan, yine yakını H.E. ve H. E.’nin eşinin de eşlik ettiği yine yukarıda belirtilen yakınına ait araç ile gelmiştir. Adı geçenin “bütün gece uyuyamadığını ve çok halsiz olduğunu” belirtmesi üzerine kendisinin de kabulüyle, banka personelimiz için daimi olarak genel müdürlük binamızda dört binden fazla çalışanımıza hizmet veren polikliniğinde görevli beş doktordan birinin gözetiminde hazırlanan vitamin ve serum takviyesi, görevli kıdemli hemşire tarafından verilmiştir. Üzülerek belirtmek isteriz ki, tamamen Seçil Erzan’ın sağlığı için, iyi niyet çerçevesinde yapılan bu destek basına beyanat veren bazı avukatlar tarafından amacından saptırılarak Bankamız aleyhine kullanılmaktadır.
Seçil Erzan, mevcut telefonlarını, iddia sahiplerinin ve ismini veremeyeceği kişilerin devamlı olarak rahatsız etmesi dolayısıyla açamadığını beyan ettiğinden, gerekirse emniyet güçlerine veya bizlere haber vermesi maksadıyla Bankamıza ait bir hattı içeren telefon da kendisine teslim edilmiştir. Bazı haberlerde yer alan telefon kırılma iddiası tamamen gerçek dışı olup Seçil Erzan, kırıldığı ifade edilen telefonunu Savcılığa delil olarak avukatı vasıtasıyla teslim etmiştir. Bu telefonlardan elde edilen ve Seçil Erzan tarafından silinmemiş mesajlar mahkeme dosyasında yer almaktadır.
Seçil Erzan, ifade bittikten sonra saat 19:30 gibi yine H.E.’nin kullandığı aynı araç ile Çorlu’ya, yakınlarıyla kalmakta olduğu eve geri dönmüştür. Aynı gece, polis tarafından gözaltına alınmıştır.
Açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere, Bankamızın bir alıkoyma ve benzeri tutumu olmadığı gibi, Seçil Erzan Savcılıkta 11 Nisan tarihinde verdiği ilk ifadesinde aksi yönde bir beyanda bulunmamıştır. Buna karşın hangi saik ve baskı altında verdiği bilinmeyen 3 Mayıs tarihli ikinci ifadesinde böyle bir konudan bahsetmiş, ancak “… hatta bana o kadar iyi davranıyorlardı ki …” diyerek gerçekte bir alıkoyma ve benzeri tutumun da olmadığını ifade etmiştir. 20 Kasım tarihli duruşma esnasında verdiği beyanında da bu konuda herhangi bir şikayetinin olmadığını beyan ederek aynı tutumunu sürdürmüştür. Yukarıda da ayrıntılarına yer verilen banka genel müdürlüğüne geliş gidişler tamamen yakınlarına ait araç ve şahıslar eşliğinde yapılmış, ifadesinin alındığı Pazar ve Pazartesi günleri, ifadesinin ardından Çorlu’da kalmakta olduğu eve giderek her iki akşamı da bu evde geçirmiştir. Hatta gerekirse kullanması maksadıyla bir telefon da kendisine verilmiştir. Bu durumda, her daim Cumhuriyet Savcısı, polis ve/veya arzu ettiği kimselere ulaşma imkanı olduğu ortadadır. Konu, zaten Cumhuriyet Savcılığı tarafından da ayrıca incelenmektedir.
Bu çerçevede, Seçil Erzan’ın Bankamıza giriş ve çıkışı arasındaki tüm hareketler, lobi ve toplantı odasındaki giriş çıkışlar kamera kayıtlarıyla tespit edilmiş olup rapor eşliğinde Cumhuriyet Savcılığına sunulmuştur. Hal böyle iken, kanunen yerine getirmek zorunda olduğumuz prosedürlerin uygulanmasının Bankamızın “personelini alıkoymak” şeklinde anlatılması kabul edilemez bir iddiadır. Daha açık bir ifadeyle belirtmek isteriz ki; Seçil Erzan’ın “ortada zimmet suçu yoktur, konunun bankayla ilgisi yoktur yönünde ifade vermesi ve bu kapsamda delillerin bertaraf edilmesi maksadıyla baskı altına alınması hatta hürriyetinden yoksun bırakılması” yönündeki tüm iddialar tamamen mesnetsizdir. Kaldı ki iddia sahiplerinin belge dedikleri kağıtlar, şikayetçiler ve vekilleri tarafından mahkeme dosyalarına sunulmuştur. DenizBank’ta saadet zincirine dair herhangi bir kayıt bulunmadığından doğal olarak herhangi bir delilin karartılması da söz konusu olamaz. DenizBank, Cumhuriyet Savcılığı ve BDDK tarafından kendisinden istenen diğer tüm bilgi ve belgeleri derhal ilgili makamlara sunmuştur. Bu çerçevede hassas bölgeler olarak kabul edilen banka şubelerinde alınan kamera kayıtları genel teamül olarak iki-üç ay saklanmakta iken, bazı müşteki avukatlarının delil karartmakla itham ettiği Bankamız, Levent Büyükdere Caddesi Şubemizin 27 kamera tarafından tespit edilen yaklaşık 10 aylık şube kayıtlarını da, daha soruşturmanın en başında adli mercilere teslim etmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere Seçil Erzan’ın ifadesine başvurma gereği kanunla düzenlenmiş bir konu olup aksi yönde davranış Bankanın görevini ihlali anlamına gelecektir.
Bu noktada, şunu özellikle belirtmek isteriz ki; BDDK tarafından da yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunun söz konusu olamayacağının anlaşılması nedeniyle yazılı başvuru süreci başlatılmamıştır. 5411 sayılı Kanun kapsamında bir zimmet suçunun varlığının bir mahkeme kararıyla tespit edilmiş olması halinde, mevzuat gereği banka, zimmete geçirilen paraları hak sahiplerine ödeyecek ve ardından sigorta poliçesine müracaat edebilecektir. Dolayısıyla, Bankamızın kendi kuralları çerçevesinde çözümü olan bir durumdan kaçınma gibi bir refleksi olmadığı halde “zimmet suçuna ilişkin delillerin karartılması amacıyla Seçil Erzan’ın alıkonulduğu” yönündeki beyanatlar adli makamlar ile kamuoyunu yanıltmaya ve Bankamızın itibarını zedelemeye yöneliktir.
BDDK denetiminde bir anonim şirket olan Bankamızın, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zimmet olmayan bir fiilden ötürü ödeme yapması halinde, asıl o zaman banka yöneticilerinin 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunu işlemiş olacağını kamuoyunun bilgisine ayrıca sunmak isteriz. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, konunun yargıya intikal etmiş olması karşısında basında yer alan ve gerçeği yansıtmayan beyan ve iddiaların en yakın zamanda açıklığa kavuşacağına inancımız tamdır.
ŞUBE MÜDÜRÜNÜN PARA TESLİM ALMAYA YETKİSİ VAR MIDIR?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusu üzerine BDDK tarafından görevlendirilmiş Murakıplarca içlerinde DenizBank’ın da olduğu 23 bankanın kayıtları incelenmiştir. Söz konusu inceleme sonucunda hazırlanmış olan 16.06.2023 tarihli 88387 sayılı raporun 41. sayfasında “Seçil Erzan tarafından teslim alındığı iddia edilen paraların Banka kayıtlarına ve/veya Banka mamelekine herhangi bir şekilde girmediği, işlemlerde aldatma unsurunun var olabileceği (olmayan bir fonu varmış gibi gösterme) Seçil Erzan’ın hizmet sözleşmesinde müşterilerden fiziki ve nakdi para kabul etme gibi bir görevinin bulunmadığı hususları tespit edilmiştir.” denilmektedir.
DenizBank’ta gişe personeli dışında hiç kimsenin nakit para kabul etme yetkisi bulunmamaktadır. Türkiye’deki bütün bankalardaki bankacılık işlemleri, ilgili bankaların sistemlerinde gerçekleştirilmekte ve şubelerden yapılan her türlü nakit para kabul etme işlemleri de yine sadece bu işle görevlendirilmiş personel vasıtasıyla gişelerden yapılabilmektedir. Şikayetçilerin hemen hepsinin DenizBank ve diğer bankaların müşterileri olduğu da gözetildiğinde, kuralın bu kişilerce bilinmediğini söyleyebilmek hayatın olağan akışına aykırıdır.
DENİZBANK YÖNETİCİLERİNİN SÖZDE FONDAN BİLGİSİ VAR MIYDI?
Yine aynı raporun 41. sayfasında “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı makamı tarafından yürütülen 2023/82925 Sayılı soruşturma kapsamına dahil olduğu görülen 19.04.2023 tarihli suç duyurusunda Banka Yöneticileri Hakan Ateş, Mehmet Aydoğdu ve Seçil Erzan şüpheli olarak gösterilmektedir. Seçil Erzan’a atfedilen fiiller konusunda Rapor’da ayrıntılı bilgiler mevcuttur. Şüpheli ifadelerinin bir kısmında Seçil Erzan’ın Banka Yöneticileri Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu tarafından yönetilen bir fonda yüksek getiri beklentisiyle nemalandırma taahhüdüyle para topladığı iddia olunsa da adı geçen Banka Yöneticileri tarafından yönetilen ve müştekilerden edinilen paranın kayden veya nakden aktarıldığı böyle bir fonun mevcudiyetine ilişkin emareye (sirküler, sözleşme, ilan, dekont açıklaması, para hareketi ve sair belge) rastlanmamıştır.” denilmek suretiyle bazı şikayetçi avukatlarının iddia ettiği gibi DenizBank Yönetim Kurulu üyelerinin ve yöneticilerinin konu ile ilgi ve bilgilerinin olmadığı açıkça belirtilmiş, BDDK Raporu çerçevesinde zimmet suçu yönünden yazılı başvuruda bulunulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere; şikayetçi vekilleri yazılı ve görsel medyada ceza dava dosyasındaki evrakları diledikleri gibi manipüle etmekte ve serbestçe gerçeklere aykırı bilgilendirmeyi fütursuzca yapmaktadır. Kendileri şikayetçilerin ellerinde bulunan ve ceza davasının ilk duruşmasında para teslimi anında değil daha sonra elde ettikleri bankacılık açısından hiçbir anlam ifade etmeyen, herhangi bir bankacılık işlemini göstermeyen, ne anlama geldiği dahi belli olmayan kağıt parçalarına istedikleri anlamı vermekte ve bu belgelerle müvekkillerinin dolandırıldığını ifade etmektedirler. 20 Kasım tarihli duruşmada da şikayetçilerin her biri, ellerindeki kağıtları, paraları nakden Seçil Erzan veya kuryelerine teslim ettikten sonraki tarihlerde temin ettiklerini ifade etmişlerdir.
Seçil Erzan’a para verdiğini iddia eden A.T.’nin vekili tarafından mahkemeye sunulan ve emniyet birimlerince deşifre edilen 7 Nisan akşamı Seçil Erzan’la yaptığı telefon görüşmesinin bir kısmına aşağıda yer verilmiştir;
A.T.: Kaç kişi var 20-25 ya Seçil gözünü seveyim bize artık yalan söyleme çoluğumuz çocuğumuz zor durumda
Seçil ERZAN: Arda 100 kişi falan yok dur…eee.
A.T.:Kaç kişi var tahmini bi düşün bakayım
Seçil ERZAN: Bi dakika… ee… 10 tane futbolcu var
SA.T.: Evet
Seçil ERZAN: Eee… işte 10’da benim yandan yani… 10’da benim yakın çevremden.
A.T.: E terim var Fatih hocanın şeyi ondan sonra
Seçil ERZAN: Toplam o kadar… Hepsi o kadar hani 21-22
A.T.: Bak Seçil. Sana diyeceklerimi iyi dinle bak şuanda bu savcılık işlerini de polisi de her şeyi biz tutuyoruz. Kimseyi hiçbir yere göndermiyoruz. Eğer sen bunları doğruyu söyleyeceksin ki biz bu işi bankayla çözmeye çalışalım. 20 kişiyse gidip bankayla bunu çözmeye çalışırız. Ama bana dersen ki arda 100 kişi var, bu iş olmaz…
Seçil ERZAN: Hani maksimumu olsun 23 kişi yani 25 kişi olsun. O kadar bile yoktur. Hı hıı…
A.T.: Yani Seçil eğer 25 kişiyse gidip oturulur konuşulur bizim peki hepimizin zararlarımızı biliyor musun
Seçil ERZAN: Biliyorum yani zararda olanları biliyorum. Yani zararda… mesela Emre almadı sen anaparanı tamamladın faizini almadın
A.T.: Ya ben faizi geçtim. Ben sana sayıcam zaten. Şeyleri falan 8.250’leri falan onları geçtim hepsini öyle elden aldı. Ben tam anaparam 7.650’ye falan geliyor. Ben hepsini saydım. Anladın mı. Vermediğiniz ödemediğiniz.
Seçil ERZAN: Ödenenlerden nasıl senin
A.T.: Yok ödenenler… ya Seçil darma dağınım ben biliyorsun Emre…
Seçil ERZAN: İşte onların hepsi bende bi yerde yazıyordu çıkarıcam onları işte
A.T.: Peki Fatih hoca, Fatih hoca karda mı bu işten
Seçil ERZAN: Valla Arda bir şey söyleyeceğim normal şartlarda hoca kardaydı yani çünkü hocanın… sen yalnızsın dimi...
A.T.: Yalnızım yalnızım. Hoca kardaydı dimi
Seçil ERZAN: Hı hı… Hı hıı…
A.T.: E Hocanın da krediler çıkmış. O adamcağızda oradan darma dağın
Seçil ERZAN: … yolu kapatıyorlar öyle. Onları da tek tek şimdi çıkaracağım
A.T.: Peki bir şey diyeceğim. Bu Hakan abi. Şimdi Hakan Ateş bunu duydu bugün, Mehmet Aydoğdu duydu. Bunların hiç haberi yok muydu hiçbir şeyden ya
Seçil ERZAN: Yok mahvedecekler beni onlar. Ama ne yaparlar…
A.T.: Sen sen bankayı falan düşünme Seçil. Sen şuanda biz, yani biz yani seni, insanları savcılığa vermesinler diye tutuyoruz herkesi. Ya seni, sen bize doğruları söyle ki biz bir çözüm yoluna gidip bu işi bir an önce toparlayalım yoksa savcılık bilmem ne biri bin para olur yani bu işin yani yalanı yok yıllarca yatarsın
Bu beyanlardan da görüleceği üzere Bankamız üst yönetiminin olaydan hiçbir haberinin olmadığı aşikardır. Birçok şikayetçi ifadesinde, Seçil Erzan’a aylarca ulaşılamadığı, ulaşanların da kendilerinin oyalandığını beyan etmesine karşın hiçbirinin 7 Nisan tarihinde DenizBank tarafından yapılan ihbar öncesinde Bankamıza, BDDK’ya veya diğer resmi kurumlara başvurmaması tamamen banka dışında gelişen olaylardan Bankamız yönetiminin haberdar olma imkanını ortadan kaldırmıştır.
NEDEN DENİZBANK VE YÖNETİCİLERİ HEDEF ALINMAKTADIR?
Bankamızca 7 Nisan tarihinde yapılan başvurudan sonra birkaç gün içinde 29 şikayetçi Seçil Erzan tarafından dolandırıldıkları iddiasıyla Teftiş Kurulumuza başvurmuştur. Bu şikayetçilerden hiçbiri, Seçil Erzan tarafından dolandırılırken Bankamızın herhangi bir yöneticisinin adının kullanıldığına dair bir beyanda bulunmamış ve fakat bizim Savcılık şikayetimizden sonra şikayette bulunan bazı avukatlar herhangi bir delil göstermeksizin Seçil Erzan yanında olayla hiç ilgisi olmayan yerli yabancı bütün banka Yönetim Kurulu üyeleri ve bir kısım yöneticilerinin de adlarını olaya karıştırarak, Seçil Erzan’dan tahsili mümkün olmayan paraların banka yöneticilerine baskı kurularak bankadan tahsiline çaba göstermeye başlamışlardır. Bu yönde Türkiye bankacılık sistemine dahi tehdit olabilecek davranışlardan kaçınılmamıştır. Hatta kendilerinin de sahte olduğunu kabul ettikleri, bankacılık sisteminde bir anlam ifade etmeyen ve banka tarafından düzenlenmemiş kağıtlar kullanılarak banka aleyhine ihtiyati haciz kararı alınmış, basın önünde bu karar icra edilmeye çalışılmıştır. Bankanın bu karar aleyhine Bölge Adliye Mahkemesi’ne yaptığı başvuru kabul edilmiş haksız ve hukuka aykırı olan ihtiyati haciz kararı iptal edilmiştir. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu paraların Seçil Erzan’dan tahsilini mümkün görmeyen şikayet sahipleri, Bankaya karşı haksız olarak alacaklarının tahsili maksadıyla dava açmışlardır. Bütün bu yaşananlardan anlaşıldığı üzere, banka ve yöneticileri üzerinde kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışılmaktadır.
20 SORU - 20 YANIT
Yukarıda özetlediğimiz olaylar çerçevesinde, kamuoyunda sıkça sorulan bütün soruları elimizdeki veriler ışığında cevaplandırmak maksadıyla aşağıdaki soru cevap bölümüne yer verilmiştir. Burada amaçlanan; saptırılan gerçeklerin, prosedür ve kanun içeriklerinin kamuoyunun bilgisine doğru şekilde sunulması, böylelikle yoğun manipülasyon gayretinin önüne geçilerek sürecin sağlıklı yürütülmesinin sağlanmasıdır.
1) Bankalar geçtiğimiz dönemde USD’ye ne kadar faiz ödüyordu? Sistemde şikayetçilerin talep ettiği faiz oranları nedir?
Bu dönemlerde döviz hesaplarında yıllık faiz oranı %4’leri geçmemiştir. Sözü edilen %4 faiz oranı, yıllık faizi ifade etmekte olup örneğin bir ay süre ile yatırılan mevduat için %4’ün 12’de biri mudiye ödenmektedir. Bankacılık sistemi genelinde, bütün oranlar yıllık olarak ifade edilir.
Öte yandan saadet zincirinde, dolar cinsinden kısa vadelerde (üç gün, beş gün, bir ay gibi) dahi önerilen %30-40 seviyesindeki getiri, yıllık basit oranda %250’lerden başlayıp %2607 gibi fahiş oranlara varan faizlere denk gelmektedir ki böyle oranların gerçekçi olmayıp bankacılık uygulamalarında da yeri olmadığı herkesin malumudur.
2) Banka 7 Nisan’daki suç ihbarında zimmet şüphesi, dolandırıcılık ve diğer suçlar yönünden bildirimde bulunurken, sonradan neden sadece dolandırıcılık ve diğer suçlar yönünden kovuşturma devam etmiştir?
Olayın öğrenildiği gün, 7 Nisan 2023 tarihinde Teftiş Kurulumuzun yaptığı yalnızca birkaç saatlik inceleme neticesinde, durumun aciliyetine binaen, avukatlarımız tarafından aynı gün İstanbul Cumhuriyet Savcılığına gizlilik kararı ve yurtdışı yasağı talebiyle; zimmet şüphesi, özel evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık yönünden suç ihbarında bulunulmuştur. Buradan anlaşacağı üzere henüz öğrenilmesinin üzerinden birkaç saat geçmiş olması vakanın niteliğini ve suçun vasıflandırılmasını mümkün kılacak bir zaman dilimi değildir. Ancak incelemeler neticesinde gerek Bankamız Teftiş Kurulu, gerek BDDK tarafından düzenlenen raporlarda da belirtildiği üzere olayda zimmete dair bir tespitte bulunulmamıştır. Bu sebeple, zimmet yönünden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek, süreç nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçları açısından devam etmektedir.
3) Şube Müdürünün bir şubede görev süresiyle ilgili 5 yıl sınırı var mıdır?
Bankacılık sektöründeki teamüllere bakıldığında, şube müdürleri 5 yıl veya daha fazla süreyle aynı şubede görev yapabilmektedir. Bunu engelleyen herhangi bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. Burada esas olarak şube operasyon yöneticisi (ki tüm işlemlerin kontrol sorumluluğu da ondadır) veya şube müdüründen en az birisinin maksimum beş yılda bir değişmesi sağlanmaktadır. Bu şubede de aynı kural uygulanmış ve Seçil Erzan’ın müdürlük yaptığı dönemde üç kez operasyon yöneticisi değiştirilmiştir. Ayrıca Bankamızda uzun süre aynı şubede müdür olarak görev yapan bir çalışan ise; şubesi yoğun denetim planına tabi tutulmaktadır. Bu şube de Seçil Erzan’ın görev yaptığı 10 yıllık süreçte 11 kez denetlenmiştir. Ancak işlemlerin kayıt dışı yani bankacılık sistemi dışında gerçekleşiyor olması nedeniyle herhangi bir tespit yapılamamıştır.Diğer taraftan, Seçil Erzan’ın kayıt dışı işlemlerinin neredeyse tamamı Haziran 2022’den beri görev yaptığı Levent Büyükdere Caddesi Şubesinde çalıştığı dönemde gerçekleşmiştir.
4) Şube Müdürü para tahsil edebilir mi, teslim alabilir mi? Buna yetkisi var mıdır?
DenizBank iç düzenlemelerine ve görev tanımına göre şube müdürünün paraya dokunması, müşterilerden para alması ve para teslim etmesi yasaktır. Bankamız Disiplin Yönetmeliğine göre, “Prosedürlere aykırı şekilde kasa dışında müşteriye para verilmesinin ya da müşteriden para alınmasının herhangi bir aşamasında yer almak, bu tür uygulamalara göz yummak.” fiilleri “Ağır Kınama”, “Prosedürlere aykırı şekilde kasa dışında müşteriye para verilmesinin ya da müşteriden para alınmasının herhangi bir aşamasında yer almak, göz yummak ve bu uygulamalar neticesinde müşteri şikayetine ya da DenizBank veya müşterilerinin zararına sebebiyet vermek veya bu uygulamaları alışkanlık haline getirmek.” fiilleri ise “İş Akdinin Bildirimsiz ve Tazminatsız Feshi” cezasına tabidir.
Zaten Seçil Erzan, duruşmada mahkemeye verdiği ifadesinde görev tanımında nakit teslim alma veya verme yetkisinin olmadığını beyan etmiş, ayrıca BDDK raporu da bu hususu teyit etmiştir.
5) Seçil Erzan yılın bankacısı seçildi mi?
Bankamızdaki kariyerine 2000 yılında başlayan Seçil Erzan, 2010 yılında, 33 yaşındayken şube müdürlüğü görevine terfi etmiştir. Basına yansıtıldığı gibi Bankamızda “Yılın Bankacısı” gibi bir uygulama bulunmamaktadır. Tüm bankalarda olduğu gibi Bankamızda da, yıl içinde dönemin önceliklerine göre hedeflere ulaşılması amacıyla çok sayıda kampanya yapılmakta ve birçok şube yöneticimiz başarısına göre ödüllendirilmektedir. Şube müdürü olduğu 2010 yılından bu yana yıllık değerlendirme sonuçlarımızı gösteren şube sıralama sistemimize göre sadece bir kez ilk 20 şube içerisinde yer almış, onun haricindeki yıllarda hep sıralamaların dışında kalmıştır.
Bununla birlikte Seçil Erzan’ın terfien gittiği iddia edilen Levent Büyükdere Caddesi Şubemiz eski şubesi olan Florya Şubemiz ile aynı segmentte yer almaktadır. Dolayısıyla yatay geçiş olup bir terfi söz konusu değildir.
6) Şikayetçilerin ellerindeki kağıtların bankacılık açısından bir anlamı var mıdır?
Sunulan kağıtlar, herhangi bir bankacılık işlemine dayanmayan ve bankacılık sistemi kullanılmaksızın muhtemelen Seçil Erzan tarafından üretilmişlerdir. Söz konusu kağıtlar, saadet zincirinin tıkandığının söz konusu yapının çöktüğünün iddia sahiplerince öğrenilmesi ile birlikte, TESLİM ETTİKLERİ PARALARIN İSPAT EDİLEBİLMESİ VE ÖZELLİKLE BANKAMIZDAN BU PARALARIN TAHSİLİ AMACIYLA ÜRETİLEN, PARALARIN TESLİMİNDEN SONRAKİ TARİHLERDE VERİLDİĞİ; DOSYADAKİ İFADELER, TELEFON GÖRÜŞME TUTANAKLARI VE WHATSAPP YAZIŞMALARIYLA AÇIKÇA BELLİ OLAN kağıtlardır. İddia sahiplerinin sunduğu tüm kağıtlar; bankanın sisteminde üretilmemiş, bu sebeple iz kaydı olmayan, üzerlerinde bir borç-alacak kaydı içermeyen, sistemden de izlenmesi mümkün olmayan kağıtlardır. Bu kağıtlar; ajanda sayfası, not kağıdı, çizgili defter kağıdı ve A4 kağıt gibi ve çoğunlukla elle yazılmış ve gayriciddi bir şekilde oluşturulmuştur. Bunların belge olduğu iddia edilemez, bankacılık sistemine girmeyen para ve belgelerin takibi de mümkün değildir.
Bu kağıtlara, bankacılık işlemine ilişkin verilmiş belge muamelesi yapmak ve yine bunlara dayanarak bankanın herhangi bir ödeme yapması da -bankacılık kanun ve düzenlemelerinin tamamı kayıt altına alınmış işlem ve bunlara ilişkin düzenlenen belgelere dayandığından- mümkün değildir. Buradan hareketle, örneğin bir iddia sahibi elinde yüz milyon USD ibaresi bulunan bir kağıtla bankaya başvurduğunda banka bunu ödeyecek midir? Böyle bir yol açılırsa, herhangi bir banka çalışanının dışarıda 3. kişilerle hareket edip bankacılık sistemini çökertmesi bile ihtimal dahilinde olacaktır.
7) Seçil Erzan’ın iddia ettiği gibi kendisi tarafından şikâyetçilere verilen kağıtlar banka sisteminde mi üretilmiştir? Bunların banka tarafından takip edilebilmesi mümkün müdür?
Seçil Erzan tarafından üretilen bütün kağıtlar, “banka sistemi dışında” kendisi tarafından üretildiğinden sistemde bu kağıtlara ilişkin herhangi bir log kaydı (bilgisayar iz kaydı) bulunmamaktadır. Bu kağıtlar; ajanda sayfası, not kağıdı, çizgili defter kağıdı ve A4 kağıt gibi ve çoğunlukla elle yazılmış ve gayriciddi bir şekilde oluşturulmuştur. Bunların belge olduğunu iddia etmek de mümkün değildir. Bankacılık sistemine girmeyen para ve belgelerin takibi yapılamaz.
İlave bilgi olarak; müşterilerimizin gişelerimizden yaptıkları tüm işlemler hem sistemde kayıtlı, hem de dekontları da izlenebilir durumdadır. Banka gişelerinden para yatırılırken veya para çekilirken, Banka sistemleri otomatik dekont üretmektedir. Bu dekontlara ilişkin işlem anında oluşan muhasebe kayıtları, şube ve genel müdürlük sistemlerinde anlık olarak izlenmektedir. Sistemden çıkmayan ve sistemde kaydı olmayan dekont uygulaması söz konusu değildir. Günümüzde, bankalar tarafından müşterilerine verilen belgeler el yazısı ile veya bankacılık sistemi dışında üretilmemektedir. Olay kapsamında şikayetçiler tarafından mahkemeye sunulan kağıtların hiçbirisi bankacılık sisteminde üretilmemiştir. Şikayetçilerin tamamının finansal okuryazar ve hatta nitelikli yatırımcı olmaları nedeniyle kendilerine Seçil Erzan tarafından verildiği iddia edilen kağıtları gerçek bir bankacılık belgesinden ayırt edebilecek bilgi birikimine sahip oldukları aşikardır. Adı geçenlerden Bankamızda hesabı olanların internet bankacılığı, mobil bankacılık ve şube kanallarımız aracılığıyla fon alım satımı dahil gerçek bankacılık işlemlerini muhtelif defalar yaptıkları Bankamız sistemi iz kayıtlarında mevcuttur ve mahkemeye sunulmuştur.
Sunulan kağıtlar, herhangi bir bankacılık işlemine dayanmayan ve bankacılık sistemi kullanılmaksızın muhtemelen Seçil Erzan tarafından üretilmişlerdir. Söz konusu kağıtlar, saadet zincirinin tıkandığının söz konusu yapının çöktüğünün iddia sahiplerince öğrenilmesi ile birlikte, TESLİM ETTİKLERİ PARALARIN İSPAT EDİLEBİLMESİ VE ÖZELLİKLE BANKAMIZDAN BU PARALARIN TAHSİLİ AMACIYLA ÜRETİLEN, PARALARIN TESLİMİNDEN SONRAKİ TARİHLERDE VERİLDİĞİ; DOSYADAKİ İFADELER, TELEFON GÖRÜŞME TUTANAKLARI VE WHATSAPP YAZIŞMALARIYLA AÇIKÇA BELLİ OLAN kağıtlardır. İddia sahiplerinin sunduğu tüm kağıtlar; bankanın sisteminde üretilmemiş, bu sebeple iz kaydı olmayan, üzerlerinde bir borç-alacak kaydı içermeyen, sistemden de izlenmesi mümkün olmayan kağıtlardır. Bu kağıtlar; ajanda sayfası, not kağıdı, çizgili defter kağıdı ve A4 kağıt gibi ve çoğunlukla elle yazılmış ve gayriciddi bir şekilde oluşturulmuştur. Bunların belge olduğu iddia edilemez, bankacılık sistemine girmeyen para ve belgelerin takibi de mümkün değildir.
Bu kağıtlara, bankacılık işlemine ilişkin verilmiş belge muamelesi yapmak ve yine bunlara dayanarak bankanın herhangi bir ödeme yapması da -bankacılık kanun ve düzenlemelerinin tamamı kayıt altına alınmış işlem ve bunlara ilişkin düzenlenen belgelere dayandığından- mümkün değildir. Buradan hareketle, örneğin bir iddia sahibi elinde yüz milyon USD ibaresi bulunan bir kağıtla bankaya başvurduğunda banka bunu ödeyecek midir? Böyle bir yol açılırsa, herhangi bir banka çalışanının dışarıda 3. kişilerle hareket edip bankacılık sistemini çökertmesi bile ihtimal dahilinde olacaktır.
8) Şikayetçilerin ellerindeki kağıtlar kendilerine ne zaman teslim edilmiştir?
Yapılan soruşturmalar kapsamında verilen ve İstanbul 41’inci Ağır Ceza Mahkemesinin 2023/341 E. Sayılı dosyasındaki ifadelerinde, sisteme para aktaranların “bu paralar Seçil Erzan’a teslim edildiğinde adı geçen tarafından kendilerine herhangi bir belge verilmediğini”, daha sonra talepleri üzerine Seçil Erzan’dan kağıtları temin ettiklerini söylemişlerdir. Deşifre edilen tapelerde de bu konu açıkça ortadadır..
9) Çok sayıda şikayetçi sistemden para aldığını belirtiyor. Bunlara ilişkin herhangi bir belge almışlar mıdır?
Seçil Erzan tarafından yapıldığı belirtilen geri ödemelere dair Bankamıza yazılı herhangi bir doküman sunulmamıştır. Nitekim sözde sisteme yatırıldığı iddia edilen tutarlarda olduğu gibi, geri alındığı ifade edilen tutarlara ilişkin de Bankamız sisteminde herhangi bir kayda rastlanmadığı gibi şikayetçiler tarafından da tahsil ettiklerini belirttikleri tutarlara ait hiçbir belge bugüne kadar mahkemeye ibraz edilmemiştir. Para teslimiyle ilgili; teslim yeri, zamanı, tarih ve tutarını dahi kanıtlayacak bir dekont sunulmamıştır. Bahsedilen tutarlar beyandan öteye gitmemektedir.
10) Şube Operasyon Yöneticisi Asiye Öztürk’ün imzası bazı dokümanlarda mevcut mudur? Varsa bu imzalar ne şekilde alınmıştır?
Üç sahte belgede Seçil Erzan’ın yanı sıra Şube Operasyon Yöneticisi Asiye Öztürk’ün imzası bulunmaktadır. Şube Operasyon Yöneticisi Asiye Öztürk, belgeleri imzaladığı sırada ilk imzanın Şube Müdürü Seçil Erzan tarafından atıldığını, Seçil Erzan’ın şubenin yoğun bir anında, kağıtların üstünü de kapatarak, müşterilerin acil olan işlemleri için beklediğini söylemiş ve kendisini acele ettirerek kağıtların içeriğini kontrol etmesini engellemiştir. Adı geçen, bahse konu kağıtları yalnızca sicil amirinin kendisini zorlaması sebebiyle imzaladığını ancak dokümanların içeriğiyle ilgili bilgisinin olmadığını beyan etmiştir. Böylece, Seçil Erzan Asiye Öztürk’ün iradesini fesada uğratmıştır.
Diğer yandan Seçil Erzan, iki dokümanda da “A.Öztürk” şeklinde Asiye Öztürk adına taklit imzalar atmıştır. Eğer Asiye Öztürk ve Seçil Erzan birlikte hareket ediyor olsalardı, Seçil Erzan, Asiye Öztürk’ün yerine sahte imza atma gereği duymayacak, hatta üç adet dokümanda değil, olaya konu bütün kağıtlarda Asiye Öztürk’ün imzası bulunacaktı.
11) Bir dokümanda tek imza veya çift imza olması ne anlam ifade eder? Bir belgede iki imza olması o belgeyi geçerli kılar mı?
Şikayetçilerin elinde olan kağıtların tamamı, üzerindeki imza sayısından bağımsız olarak gerçek bir işlemi göstermediği gibi banka tarafından üretilmiş belgeler de değildir. Söz konusu kağıtlar, saadet zincirindeki şikayetçilerin taleplerini bankaya yöneltebilmek maksadıyla Seçil Erzan tarafından sonradan üretilmiştir. Üretilmiş sahte evraklar üzerindeki imzanın tek veya çift olmasının hiçbir anlamı yoktur.
12) Şube Müdürlerinin fon kurma yetkisi var mıdır?
Bankanın Şube Müdürlerini bırakın, bankanın dahi fon kurma yetkisi yoktur. Fon yalnızca SPK izinli Portföy Yönetim Şirketleri tarafından kurulabilmektedir. Bankalar ise kurulmuş olan fonların, fon paylarının satışına aracılık edebilmektedir.
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 52’inci ve 54’üncü maddelerinde yatırım fonlarına ilişkin hükümlere yer verilmiş olup anılan maddelere dayanılarak Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği (III-52.1) yürürlüğe konulmuştur. Anılan Tebliğ, yatırım fonlarının kuruluşlarına, faaliyet ilke ve kurallarına, katılma payları ile bunların ihracına ve kamunun aydınlatılmasına ilişkin esasları düzenlenmiştir. Portföy yönetim şirketlerinin faaliyet konusu kuruluşu ve faaliyete geçmesi ile ilgili esaslar 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 55’inci maddesinde düzenlenmiştir. Fon yalnızca SPK izinli Portföy Yönetim Şirketleri tarafından kurulabilmektedir. Seçil Erzan’ın herhangi bir fon kurma yetkisi bulunmadığı gibi, Seçil Erzan tarafından oluşturulduğu belirtilen sistemin de bir fon olarak adlandırılması mümkün değildir. Kaldı ki, yasalarla çerçevesi belirlenen ve ağır yaptırımların yer aldığı sermaye piyasasında fonlar gizli olamaz, aleni olmak zorundadır. Kurulan her fon, kurumsal internet sitelerinde veya Kamuyu Aydınlatma Platformu üzerinden duyurulur. Diğer yandan, bu tip fon paylarının sahipleri zaten gerek Merkezi Kayıt Kuruluşu, gerek çalıştığı bankaların internet bankacılığı ve mobil bankacılık sistemleri üzerinden varlıklarını (mevcut olup olmadığını veya miktarını) istedikleri zaman kontrol etme imkanına sahiptirler. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatına uygun şekilde kurulmuş olan fonların tamamı da Türkiye Elektronik Fon Dağıtım Platformu (TEFAS) üzerinden görüntülenebilmektedir.
13) Vatandaşlar kendilerine ait fon bilgisini nereden görebilirler?
Müşteriler, aracılık yapan kurumun şubelerinden, mobil bankacılık ve internet bankacılığı üzerinden, E-Devlet veya Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlık Numarası ile Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun internet sitesi üzerinden banka veya aracı kurumlardaki yatırım fonlarının mevcudiyetini, hesap bakiyelerini ve getirilerini izlemeleri, takip ve kontrol etmeleri mümkündür.
14) Saadet zincirlerine para yatıran ve çekenlerin sorumluluğu var mıdır?
İddia sahipleri şahsi birikimlerini bankacılık sistemi dışında ve çoğunlukla şube lokali haricindeki yerlerde elden Seçil Erzan’a veya kuryelerine teslim etmiş, hatta bazıları varlıklarını DenizBank’tan çekerek vermeyi tercih etmişlerdir. Bu durum, bildirimde bulunan şahısların paralarının Bankamız dışında saadet zinciri veya piramit sistemi benzeri bir oluşumda değerlendirildiğini bildiklerini göstermektedir. Seçil Erzan’ın, çeşitli şahıslardan sağlayarak oluşturduğu ve saadet zinciri şeklinde bir sistem kurduğu ve kişilere fahiş getiri vadettiği değerlendirilmektedir. Şahısların beyanlarında belirttiği getiri beklentileri de olağan bankacılık yatırım ürünlerinin getirileri ile mukayese edildiğinde finansal hayatın gerçeklerine uymayan ölçekte yüksektir. Belirtilen hususlar ışığında, iddia sahiplerinin Seçil Erzan’a verdiklerini söyledikleri tutarların bankacılık sisteminde değerlendirilmediğini bildikleri, birçoğunun birbirleriyle bağlantılı oldukları, büyük ölçüde birbirlerini ikna yoluyla saadet zincirine dahil oldukları, dolayısıyla ortak hareket etme iradesini gösterdikleri değerlendirilmektedir.
Şubelerimizin tamamı ortalama 20 kamerayla 7/24 izlenmekte olup, Levent Büyükdere Caddesi şubemizdeki 27 adet kameranın 7/24 kayıtları, olay tarihi 7 Nisan’dan 27 Temmuz 2022’ye kadar geriye doğru gün gün Savcılığın talimatı üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü’ne teslim edilmiş, şikayetçilerin belirttiği günlere ait kayıtların kopyaları tarafımızca da alınmıştır. İddia sahiplerinin bu olaylarla ilgili olarak tek tek izlenen kayıtlarında, şube gişesinde para teslim ettiklerine dair hiçbir görüntüye rastlanmadığı gibi, birçoğunun anılan günlerde şubeye gelmediği de saptanmıştır. Bu çerçevede hassas bölgeler olarak kabul edilen banka şubelerinde alınan kamera kayıtları genel teamül olarak iki-üç ay saklanmakta iken, bazı müşteki avukatlarının delil karartmakla itham ettiği Bankamız, yaklaşık 10 aylık şube kamera kayıtlarını adli mercilere teslim etmiştir.
15) Şikayetçilerden biri tarafından GPS takılı bavul içinde teslim edilen paranın akıbeti ne olmuştur? Bavuluna GPS takacak kadar şüphe duyan ve bunu tespit etmesine rağmen sisteme tekrar para yatırması nasıl açıklanabilir?
Söz konusu şikayetçi Savcılık dilekçesinde özetle; 14.11.2022 tarihinde 2.500.000 USD tutarında parayı iki veya üç çantayla Seçil Erzan’a teslim ettiğini, paraları taşıdığı çantaya değişik zamanlarda yüklü paralar taşıması sebebiyle GPS cihazı taktığını, GPS takılı çantaların müşteri tarafından takip edildiğini, akabinde 15.11.2022 veya 16.11.2022 olarak hatırladığı bir tarihte gece saat 01.00 civarında Seçil Erzan’ın kendisini aradığı ve “Bana verdiğin para çantasında GPS cihazı takılı mıydı?” şeklinde soru sorduğunu ve kendisinin de “GPS cihazları olabilir ama hangi çantada olduğunu bilmediğini” belirttiğini,
Bu süreçten sonra kendisini 5********* numaralı hattan birisinin arayarak gergin bir üslupla GPS cihazlı çantanın kendisine mi ait olduğunu sorguladığını ve GPS cihazlı çantayı Seçil Erzan’ın verdiğini, arayan bu kişinin kamuoyunca tanınan eski bir futbolcu olduğunu öğrendiğini, bunun akabinde kendisinin Seçil Erzan’ı arayarak “çantayı neden bu şahsa verdiğini” sorduğunu, Seçil Erzan’ın ise “bu kişi ve eşi bankada, onların yanında çantada para olduğundan sakın bahsetme” şeklinde ifadede bulunduğunu, özetle kendisinin Seçil Erzan’a verdiği paranın başkaca bir eski futbolcuya verildiğini anladığını ifade etmiştir. İddia sahibinin, yukarıda belirtilen oldukça şüpheli olaylara rağmen Seçil Erzan’a bu olay sonrasında da yine elden, ilave nakit para teslim etmeyi sürdürmesi izaha muhtaç bir konudur.
16) Banka para çekmek isteyen müşterilerine neden paranı çekiyorsun diye sorabilir mi? Bankanın ödeme yapmamak gibi bir lüksü var mıdır?
Banka’nın para çekilişleri ile ilgili olarak mevduat müşterisinin taleplerini sınırlaması mümkün değildir. Bankacılık Kanunu’nun 61 inci maddesi gereğince Bankalar mevduat sahibinin parasını çekmesi yönündeki talebini yerine getirmek zorundadır. Bu sebeple kendi hesaplarından yaptıkları para çekilişleri esas olarak banka tarafından normal karşılanmış, şüphe doğurucu işlemler sorgulanmış ve fakat, mudiler tarafından bu maksatla yapılan açıklamalarda Seçil Erzan ile yapmayı düşündükleri işlemlerden hiç bahsedilmeksizin makul açıklamalar yapıldığından işlemler, şüpheli işlem bildirimlerine konu olmamıştır.
Konuyu örnekle açıklamak gerekirse, bir şikayetçi vadesine bir gün kalan Kur Korumalı Mevduat hesabındaki yaklaşık 2 milyon USD tutarındaki parayı çekme talebinde bulunmuştur. Müşterinin parasını çekmesi durumunda edeceği zarar ve yalnızca bir gün daha beklerse sağlayacağı kazanç tutarı dikkate alındığında, 65 bin USD kayba uğrayacağı bildirilmiş ancak müşteri “ev alacağını” beyan ederek parasını çekmek konusunda ısrarcı olmuştur. Müşterinin bir dolandırıcılık olayına maruz kalmış olmasından şüphe duyan şube çalışanımız kanunen böyle bir zorunluluk olmadığı halde,müşterinin evine giderek tekrar kayıplarını hatırlatmış ama şikayetçi, çalışanımıza “parayla ikamet ettiği evi çok ucuz bir fiyata satın alacağı”nı teyiden bildirmiştir. Savcılığa verdiği kendi ifadesinden anlaşıldığı üzere bankadan çektiği ve banka dışına çıkardığı parayı bir restoranın önünde Seçil Erzan’ın kuryesine herhangi bir belge almadan teslim etmiştir. Somut olaydan anlaşılacağı üzere Bankamız, müşterilerini korumak için yasal yükümlülüklerinin çok ötesinde bir çaba sarf etmektedir. Bahse konu kişi, saadet zincirini 7 Nisan tarihinde Bankamıza ilk kez bildiren şikayetçidir.
17) Hesabı olan şikayetçiler gişeden paralarını çektikten sonraki tasarruflarıyla ilgili bankanın herhangi bir sorumluluğu var mıdır?
Banka, müşterinin parasını çekmesine bir kısıt ve engel koyamaz. Müşteri çekmek istiyorsa, banka müşterinin parasını ödemek zorundadır. Para zaten sistem içerisinde olduğu için müşterinin kendi parasını çekmesi doğal hakkıdır. Bankanın müşteriye “parayı neden çektiğini” sorgulaması Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile Bankacılık Kanunu’na da aykırıdır.
Hesap sahibinin parasını banka hesabından nakit çekmesi durumunda yani bankacılık sisteminin dışına çıkarması halinde para üzerindeki bankanın zilyetliği ve sorumluluğu ortadan kalkmaktadır. Bunun için tek şart hesap sahibinin nakit çekiliş yaptığı durumda mutlaka imzasının alınmasıdır. Uygulamada banka sistemleri üzerinden üretilen nakit çekilişine ilişkin dekont üzerine hesap sahibinin veya yetkilendirdiği kişilerin imzası alınmaktadır. Bu uygulama ile Bankanın çekilen para üzerindeki sorumluluğu da nihayete ermektedir.
Paranın nakit çekilmesiyle birlikte para sahibi kişi, paranın üzerinde hem zilyet hem de tasarruf yetkisi olan tek kişi olmaktadır. Bankadan çekilmiş olan nakit paranın artık tek sorumluluğu ve kullanım hakkı para sahibinin kendisindedir. Bundan sonra bankacılık sisteminin dışına çıkarılmış bir paranın akıbetinden bankanın sorumluluğu bulunmamaktadır.
Örnek olarak eski futbolcunun kardeşinin hesabına havale ettiği ve kardeşi tarafından şubeden nakit olarak çekilen para, ardından Bankamız personeli olmayan üçüncü bir şahsa teslim edilmiş ve bu şahıs tarafından banka dışına çıkarılmıştır (Bu üçüncü şahsın, Seçil Erzan’ın para getir götür işlemlerini yapan ve halen tutuklu bulunan A.Y. olduğu geriye dönük kamera incelemelerinde saptanmıştır). Bu işlemin bir şikayetçi avukatı tarafından Basında “müvekkilim parasını banka içerisinde teslim etmiştir” ve “bu kadar para bankada başka birine teslim ediliyor, banka bunun farkına varmıyor mu?” şekilde yapılan spekülasyonlar yersizdir, abesle iştigaldir.
18) İfadesinde belirtildiği şekilde 50 bin USD üzeri nakit çekim işlemleri teftişe tabi midir?
Değildir. Böyle bir teftiş uygulaması Bankamız ve sektörde bulunmamaktadır. 50 bin USD ve üzeri işlemlere ilişkin konu kamuoyuna yanlış şekilde aksettirilmektedir. Efektif yatan, nakit yatan işlemlerinde bankalar kendi iç uygulamalarına göre herhangi bir sınırlama olmaksızın hesaplara yatırılan paraların kaynağını kara paranın aklanmasının önlenmesi kuralları çerçevesinde araştırabilir. Nakit çekimlerinde, Bankanın müşterilerinin varlıklarına bu tip bir kontrol koyması hukuken mümkün değildir. Mevduat çekilmesine konulacak her kısıt Bankacılık Kanunun 61. maddesine göre mevduat sahiplerinin geri alma hakkının engellenmesi suçunu oluşturur.
MASAK’a yapılan bildirimler sadece işlemin şüpheli görülmesi halinde yapılır. Hesap sahibinin veya yetkilendirdiği kişinin hesaptan para çekmesinin şüpheli bir tarafı yoktur.
19) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından bankanın parayı ödemesine yönelik bir telkinde bulunulmuş mudur?
Basında ve sosyal medyada yer alan bahse konu iddialar, bütünüyle gerçek dışı olup hiçbir resmi merciden Bankamıza veya herhangi bir yöneticisine bu konuda yönlendirme veya telkin söz konusu olmamıştır.
20) Banka, bilanço büyüklüğünde ve karlılığında önemli bir yer tutmayan bu meblağı neden ödeyip konuyu kapatmıyor?
Olaya konu meblağlar, bir banka için ve dolayısıyla Bankamızın öz varlık büyüklüğü içerisinde anlamlı bir büyüklüğe sahip olmamakla birlikte; BDDK denetiminde bir anonim şirket olan Bankamızın, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zimmet olmayan bir fiilden ötürü ödeme yapması halinde, asıl o takdirde ödeme yapan banka yöneticilerinin 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunu işlemiş olacağını kamuoyunun bilgisine ayrıca sunmak isteriz.
Kaynak: https://www.denizbank.com/yatirimci-...lendirmesi-iii
Belgeye göre, Selçuk İnan’ın “fon” için yatırdığı para karşılığında DenizBank antetli kağıtta Şube Müdürü olarak Seçil Erzan’ın ıslak imzası ve banka kaşesi bulunuyor. Belgede müşteri Selçuk İnan’ın da ıslak imzası mevcut.
“Vadeli İşlem Talimat ve İşlem Sonucu Formu” başlığıyla düzenlenen belgede, DenizBank tarafından ödenecek tutarın 2 milyon 37 bin 970 Dolar olduğu vurgulanıyor.
Selçuk İnan’a verilen belgede, “Tarafınız ile Bankamız arasında 27.03.2023 tarihi ve 128 numaralı Türev işlemleri Çerçeve sözleşmesi tahtında vermiş olduğunuz yazılı, sözlü talimat doğrultusunda aşağıdaki türev işlem fon bozum işleminin gayri kabili rücu olarak gerçekleştirilmesi hususundaki yazılı teyidimizi vermeniz rica olunur” ifadesi kullanılmakta.”
Selçuk İnan’ın avukatı Rezan Epözdemir de Odatv’ye yaptığı açıklamada, müvekkilinin bankaya kurumsal güven duyduğunu vurgulayarak, “Müvekkillerim paralarının önemli kısmını şube içerisinde ve belge almak suretiyle vermişler. Kritik soru Seçil Erzan bu bankanın şube müdürü olmasaydı bu paralar kendisine teslim edilir miydi? Hatta Selçuk İnan ile Denizbank arasında tüketici işlemleri çerçeve sözleşmesi de var. İddianameyle bu sabit. Emre Çolak, Selçuk İnan, ve Mert Çetin, bütün bu tutarları şube içerisinde, bankaya duyulan kurumsal güven nedeniyle ödemiştir.
Müvekkillerim, ıslak imzalı ve banka kaşeli belgeler de almışlar, bu belgelerle para yatırmışlardır.
Hatta Selçuk İnan'ın belgesi çift imzalı. Bankanın operasyon müdürü olan Asiye Öztürk'ün de imzası var. Asiye Öztürk halihazırda bankada çalışıyor. Adli kontrol var hakkında, yurt dışına çıkış yasağı. Banka şubesi içerisinde ödemiş ve çifti imzalı olarak belgesini almış” dedi.
BELGE: https://img.odatv4.com/rcman/Cw673h1...ghvnb-3ncz.jpg
SES KAYDINDA FONDAN HAKAN ATEŞ’İN BİLGİSİ OLDUĞU ANLAŞILIYOR
Arda Turan’ın mahkemeye sunduğu Seçil Erzan ile ses kaydını hatırlatan Avukat Rezan Epözdemir, “Seçil Erzan bu paraları toplarken banka yöneticileri Hakan Ateş ve Mehmet Erdoğdu’nun bu fonun başında olduğunu, çok net ifade ediyor.
Sonrasında banka yöneticileri 3 gün Seçil Erzan'ın hürriyetini tahdit etmiş, kişi özgürlüğünü ihlal etmiş. Telefonunu ve sim kartını almış. 5 güvenlik görevlisi ile ifadesini şekillendirmiş. 'Sana avukat tutacağız' denilmiş, 'Tutuklanırsan itirazını biz yapacağız' denilmiş” ifadelerini kullandı.
Banka yöneticileri tarafından hazırlanan tabloların Seçil Erzan’ın evine konulduğunu söyleyen Rezan Epözdemir, “Tablolar hazırlanmış, Seçil Erzan'a verilip evine konulmuş. Polis bu tabloları eline geçirmiş. Bankanın işçileri madem olaydan dahilleri yok, bu bir adi dolandırıcılık olayı, madem belgelerin tamamı sahte. Niçin acaba hürriyeti tahdit, suç delillerini gizleme yok etme ve değiştirme gibi faaliyet içerisinde olmuştur” diye konuştu.
HAKAN ATEŞ’İN İFADESİ NEDEN YOK
Dosyada hala Hakan Ateş’in ifadesi olmadığını vurgulayan Rezan Epözdemir şunları söyledi:
"Dosyada, herkesin beyanlı ifadesi alınmışken, 18 müşteki 12 ismin şikayetçi olduğu Hakan Ateş'in tanık sıfatıyla dahi olsa dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından niçin ifadesi alınmadı, alındıysa bile iddianame metninde tanık sıfatıyla bile niçin yer almadı? Talep etmemize rağmen, bütün tanıkların dinlenmesiyle ilgili ara karar kuran mahkeme Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu'nun dinlemesiyle ilgili karar çıkarmadı. Mahkemede, bir sonraki celsede dinlenip dinilmeyeceğine karar verileceği açıklandı. Böyle önemli bir dosyada, yargılamanın haline müessir olan en temel delil Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu'nun beyanlarıyken tanık sıfatıyla dahi ifadesi niçin alınmamıştır? Bütün bunlara ilişkin yasal çerçevede hukuken taleplerimizi sunmaya devam edeceğiz."
Kaynak: https://www.odatv4.com/guncel/fon-vu...iyor-120013526
Arda Turan'ın Savcılık İfadesi:
Seçil Erzan uzun yıllardır Denizbank Florya Şube Müdürü olarak tanıdığım bir kişidir. Yaklaşık 8-10 ay kadar önce Seçil Erzan beni telefonla arayarak maddi konulardan bahsetti. Daha doğrusu başta çok önemsememiştim ama çok sık arayıp sürekli "bana mevduat getir" şeklinde sözler sarf etti. Seçil Erzan daha önce Florya Denizbank Şube Müdürü olup sürekli Galatasaray Kulübündeki futbolcular ile bankacılık işlemleri ile yakın temasları bulunan bir kişidir. Daha doğrusu Seçil Erzan'ı tanımam etmem fakat Denizbank'a güvenim vardı. Hakan Ateş'i de ortak dostlarım sebebiyle bilip güvenirdim.
Seçil Erzan'ın da çok sık aramasından artık bunalmıştım. Bu sebeple yaklaşık 7 ay kadar önce kendisine 3.000.000 USD elden verdim çünkü öncesinde Seçil Erzan bana bir fondan bahsetmişti. Benden aldığı parayı bu fona yatıracağını söyledi. Bu fonun Denizbank bünyesinde kurulmuş Hakan Ateş'e ait bir fon olduğunu söyledi. Bundan çok fazla insanın kazanç sağladığını dile getirdi. Örneğin 500.000.000 USD'lık bir fon var banka bu parayı aylık çalıştırıyor ve bunun sonucunda bir kazanç elde ediyor ve bu fona kim ne kadar yatırdıysa ona göre kazanç sağlayacak, bu bir faiz değil" diyerek beni tam olarak kandırdı.
Ben de 3.000.000 USD'yi parayı elden Denizbank Levent Şube'sinin yan tarafından bulunan Pelit Pastanesinde elden teslim ettim. Yaklaşık 1 ay sonra Seçil Erzan bana 1.000.000 USD nakit parayı elden verdi. Bunu verirken de fon çalıştı ve payına bu düştü. Zaten ben parayı verirken bana bunun sıfır risk taşıyan Denizbank içerisindeki en güvenli fon olduğunu söylemişti. İlerleyen süreçte yine beni sürekli aramalarına devam etti.
Ben de yine aynı şekilde 4.000.000 USD daha Fulya Acıbadem'in karşısında bulunan SS Moto Kiralamadaki Sinan Kandemir isimli arkadaşımdan borç alarak kendisine götürdüm yine elden verdim. Akabinde tam tarihini hatırlayamamakla birlikte Eyüp Sultan Sütlüce'de bulunan arazimi satıp 4.000.000 USD daha nakit parayı elden verdim. Zaman zaman bana ödeme yaptı.
En son fonda çok sıkışma var diyerek beni o kadar çok sık aradı ki 33.000.000 TL Denizbanktan kredi çektim. Bunu da elden Seçil Erzan'a verdim. Toplamda bu zamana kadar 13.900.000 USD nakit elden para verdim. Kendisi de bana 6.400.000 USD geri ödedi ancak kalan parayı ödemedi.
Seçil Erzan bana verdiğim paraya ilişkin yazılı bir belge sundu hatta bu belgede Denizbank kaşesi ve kendisine ait ıslak imzası bulunmaktadır.
Yıllardır çalışıp kazandığım bütün paramı emeğimi Seçil Erzan beni kandırarak yok etmiştir. Her şeyden öte para için yalan söylediğimi söyleyerek beni zor duruma sokmuştur. Çok üzgünüm, bu olay beni çok yıprattı. Bütün birikimim bir anda gitti. Başından itibaren Denizbank'a ve Hakan Ateş'e güvenerek fona para yatırdığımı düşünmüştüm. Başta Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş olmak üzere bu işte sorumluluğu bulunan tüm Denizbank yöneticilerinden ve Seçil Erzan'dan şikayetçiyim."
************************************************** *
Seçil Erzan'ın Arda Turan hakkındaki ilk ifadesi:
"Arda Turan'ı Florya Şube müdürü olduğum dönemde Galatasaray Spor Kulübü ile birlikte çalışıyorduk. Bütün futbolcuları da müşterimiz olsun ya da olmasın hepsini tanırdım. Bir gün Arda Turan'ı aradım ve şubeye davet ettim. Kendisine " bir fon var, 5 koyup 10 alıyorsun ancak acil para gerekli" şeklinde sözler sarf ettim. Arda Turan bana çok yardımcı oldu. Yurt dışından para getirdi. Evini satıp bana para getirdi. Hatırladığım kadarıyla 6.000.000 TL para almıştım. Ancak bu zamana kadar ödeme yaptım. Ana parayı kesinlikle Arda Turan'a geri ödedim. Sadece vaad ettiğim fazladan parayı ödeyemedim."
Seçil Erzan'ın Arda Turan hakkındaki ikinci ifadesi:
"Arda Turan benim son dönemde fon alacağım şeklinde ikna ettiğim kişilerdendir. Kendisi bana bu süreçte en insanca davranan kişilerdendir. Arda Turan toplamda bana 13.900.000 USD parayı parça parça olacak şekilde teslim etmiştir. Ben kendisine 6.400.000 USD parayı geri ödedim ancak geri kalan parayı ödemedim. Arda Turan'dan aldığım bu paraların bir kısmını dışarıda bir kısmını da bankada elden teslim aldım. Odamın içerisinde kamera bulunmamaktadır fakat merdivenlerden çıkınca benim odamı gören kamera mevcuttur. Bana para teslim etmeye gelen kişiler elinde çanta ile gelirler, parayı teslim ettikten sonra boş çanta ile giderler."
************************************************** ***
Denizbank teftiş raporu:
"28/04/2023 tarihli Denizbank Teftiş Kurulu Başkanlığı inceleme raporunda özetle; Müşteki Arda Turan'ın Denizbank nezdinde yaşanılan süreçte bir işlem yaptığına veya dönemsel olarak yapılan bildirimlere ve iddia ettiği yatırımlara ilişkin hiçbir iz olmadığını, buna rağmen bankaya hiç başvurmadığını, işlemlerin tamamen Arda Turan ve itimatının tam olduğu Seçil Erzan arasındaki çok yakın şahsi ilişkilere dayanılarak ve paraların fahiş faiz beklentisi ile banka sistemi dışına kasten çıkarıldığına ilişkin değerlendirmenin yapıldığı anlaşılmış olup yine 15/05/2023 tarihli Denizbank Teftiş Kurulu Başkanlığı inceleme raporunda özetle; müşteki Arda Turan'ın parasını bankacılık sistemi dışında değerlendirmesi için Seçil Erzan'a verdiğini, verdiği parayı geri alabilmek için uzun bir süre Seçil Erzan ile şahsi iletişim kurup bankayı hiç bir şekilde bilgilendirmediğini, söz konusu yapının bir saadet zinciri olduğu belirtilmiştir"
***********************************************
Savcılık değerlendirmesi:
"Şüpheli Seçil Erzan'ın müşteki Arda Turan'ı Denizbank bünyesinde kurulmuş Hakan Ateş'e ait bir fon olduğunu ve bu fondan çok fazla insanın kazanç sağladığını söyleyerek fona para yatırmaya ikna ettiği, toplamda müştekiden 13.900.000 USD nakit elden para alıp sadece 6.400.000 USD parayı fon getirisi olarak geri vermek suretiyle müştekiyi dolandırdığı, akabinde şüpheli Seçil Erzan'ın Denizbank kaşesi ve kendi ıslak imzası bulunan sahte belgeleri oluşturup müştekiye verdiği, Seçil Erzan'ın alınan ifadesinde müşteki beyanlarını doğruladığı ve Arda Turan'dan 13.900.000 USD alarak sadece 6.400.000 USD parayı geri verdiğini ikrar ettiği, bu haliyle şüpheli Seçil Erzan'ın müştekiden 7.500.000 USD alarak dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında müşteki tarafından sunulan şüpheli ile aralarında gerçekleşen görüşmelerden de anlaşılacağı üzere Arda Turan'ın şüpheli Seçil Erzan'a yatırım amacıyla vermiş olduğu paranın durumunu sorduğu ve şüphelinin görüşmelerde annesinin hastalığı gibi çeşitli bahanelerle müştekiyi kandırarak oyaladığı, müştekinin Seçil Erzan'a başından itibaren iyi niyetli yaklaştığı ve parasını iade etmesi için telkinlerde bulunduğu, bu süreçte dahi insani yönleri sebebiyle çalıştığı bankaya şikayet etmediği ve dosya kapsamında en çok parayı veren mağdur olduğu anlaşılmıştır."
Kaynak: https://t24.com.tr/haber/arkadasinda...tamami,1140926
Seçil Erzan İfadesi:
(Seçil Erzan'ın ilk duruşmadaki ifadeleri)
"Her şey gereksiz 'ben yaparım' özgüveniyle başladı. Benim görmezden geldiğim küçük küçük şeyler meğer çok çok büyük şeylermiş. Bu hayat banka müdürü Seçil Erzan olmaktan daha zormuş. Genel müdürümüz bize, 'Benim şube müdürlerim kaptanlarımdır. Çıplak ayakla kor üstünde yürür' derdi. Ben Şubat ayına kadar korların üstünde yürüdüm. Hiçbir yanlışım olmadı. Ben batmak üzere olan bir geminin kaptanıydım. Dolandırıcı olsam gemi batar ben kurtulurdum. Suça konu olan bakiyenin bende olmadığı, bu bakiyeyi bir yerde saklamadığımı, bununla bir şeyler almadığımı salondakilerin bildiğini çok iyi biliyorum. Bakiyenin 45 milyon olmadığını bildiklerini de biliyorum. İddianamede adı geçenlerle paradan para kazanma konusunda ortak noktamız vardı. Çok iyi çalışandım, çok iyi iş yapardım bu yüzden o camiada bilinirliğim oldu. Ben dolandırıcı değilim. Beni ben dolandırdım. Son dönemde bir şeyler ortaya çıktı. Ben Galatasaray kulübüne yakın olduğum için oyuncuların parasını değerlendirme konusunda elimden geleni yapıyordum. Ben insanların parasını üzerime almadım. Birileri beni dolandırdı. Dışarıda parayı değerlendireceğimi düşündüm ve evimi defalarca ipotek ettim. Arabamı sattım her şeyi mi sattım"
"Faiz adı altında bu insanların aza tamah etmemeleri, çok kazanmak istemeleri beni bu hale soktu. Şubat ayından sonra ben baskı altına girdim. Bu insanlar 7/24 beni rahatsız ettiler. Çok kötü olaylar yaşadım, evimi bastılar, silahla tehdit ettiler, mermi gösterdiler, işten attıracağız diye tehditler ettiler. İnsanların hepsi kâğıt parçası istiyorlardı çünkü o kâğıtlar 'ben size borçluyum' demekti. Amacım orada ben size parayı ödeyeceğim demekti. Ben hesap kitap yapamadığım da bana yardımcı olmalarını istediğim insanlar oldu. Bana dolandırıcı dedirtmeyin. Ben dolandırıcı olsaydım kimseye senet vermezdim. Ben canımla buradayım. Nisan ayından beri sağlıklı düşünemiyorum. Ben çok korkak biriyim. Ben 45 milyon dolar değil bin dolar bile kaçıramam. 11 Nisan'da biz bunların hesap kitabını yapmaya başlamıştık. Evime gelerek beni darp ettiler. Çok özür dilerim, çok üzgünüm. Ben banka dolandırıcılığı yapsaydım cebimde para olurdu. Bu salondaki herkes benim etimden sütümden faydalandılar. Ben sadece canımla kaldım. Ben bankadan para alıp vermesem de kendi malımı satıp onlara para verdim. Ben kaçmadım, gitmedim. Amacım kimseyi dolandırmak değildi. Basiretli bir bankacıydım. Ben dolandırıldım. İnsanlar benim sayemde mülk sahibi oldu"
"2011 yılında Florya şube müdürü oldum. 2020 yılına kadar kimseye borcum yoktu. Bu dönemde yakınlarım bana para verir değerlendirirdim. O dönem halka arza filan giriyordum kendi hesabımdan. Bu insanlarda saygın insanlardı. Paramın yetmediği yerde kredi çekiyordum. Bakiyenin birilerinin evlerinde arabasında kolundaki saatlerinde yazlıklarında, birilerinin cebinde olduğunu biliyorum ben. Adı geçen herkesle ortak paydamız paradan para kazanmaktı. Bu işlemlerden komisyonda almıyordum. 2020 yılında Galatasaray camiasında saygın biri 300 bin dolar para vermişti. Sonrasında o dönemde kulüpten ayrıldı. O kişi kendisi elden parasını teslim etti, o parayı değerlendiriyordum. Bana verdiği paradan çok çok fazla istemeye başlayınca hayır diyemedim. İstediği zaman 50-100 bin gibi ona geri gönderiyordum" dedi. Mahkeme başkanının 300 bin dolar veren kişinin kim olduğunu sorması üzerine Erzan, Fatih Terim cevabını verdi.
Seçil Erzan, "Fon adı altında kimseden para almadım. Bana herkes çok para kazanmak için ikna olmuş şekilde geldi. Fon adı altında para aldığım kişiler oldu. Emre Belözoğlu bana Volkan Bahçekapılı'nın referansı ile geldi" dedi. Volkan Bahçekapılı'nın avukatı, Bahçekapılı'nın kendisine nasıl ulaştığını sordu. Erzan, "Volkan Bahçekapılı'nın ailesi beni tanır, çok severdi. Oradan bildiği için geldi" dedi. Bunun üzerine Bahçekapılı'nın avukatı tekrar, "Ailesinden kim?" diye sordu. Bunun üzerine Seçil Erzan, "Fatih Terim" şeklinde konuştu. Savunmasının sonunda Erzan, "Kazandırırken Seçil'dim, kazandıramayınca dolandırıcı oldum" ifadelerini kullandı. Duruşma diğer sanıkların savunmasıyla devam ediyor.
2011-2012 yıllarında borsada aldığı kâğıtlarla battığını söyleyen Erzan, güvendiği isimlerden yatırım vaadinde bulunarak para almış ve zararını kapamaya başlamış
(Seçil Erzan'ın, savcılık tarafından alınan ilk ifadesi)
"Ben yakın zamana kadar Levent Denizbank Şube Müdürü olarak çalışmaktaydım ancak hali hazırda işten el çektirildim. Şöyle ki yaklaşık 10 sene Çorlu'da yine şube müdürü olarak çalıştıktan sonra 2010 yılında Denizbank Bahçeşehir Şube Müdürlüğü'ne atandım. O dönemden hiçbir sıkıntım yoktu. 2011 yılında teyzemin oğlunun yatırım söylemleri üzerine Hatek isminde spekülatif bir kâğıt alıp borsaya girdim. Aldığım bu kâğıt 3 günde battı ve 1.000.000 TL zarar ettim. Ben her fırsatta bu zararı nasıl karşılarım diye düşünmeye başladım. 15 ay sonra Florya Denizbank Şubesine Şube Müdürü olarak atandım. Bu benim için büyük mutluluk vericiydi. Her şey yolundaydı. İşimi de çok seviyordum. Fakat önceki zararımı kapatmak adına tekrar hisse senedi satın aldım. Aldığım bu kâğıt da batınca zararım iyice büyüdü. O zamandan bu zamana kadar tanıdığım, güvendiğim insanlardan yatırım vaadinde bulunarak para aldım. Geriye dönük oluşan zararları kapatmaya başladım fakat şöyle ki 2023 yılında olaylar ters gitti. Daha doğrusu 2021 yılından sonra iyice çıkmaza girdim.
Bana sormuş olduğunuz Bülent Çeviker Florya şubesinden uzun yıllardır tanıdığım, sevdiğim bir kişiydi. Benim borcum git gide yükseldiği için çıkış yolu olarak Bülent Çeviker'den para almayı düşündüm. Şöyle ki kendisine bir fona gireceğimi ancak küçük meblağlar ile bunun mümkün olmadığını, çok büyük müşterilerden topladığım parayı bir araya getirip bu fonu satın alabileceğimi söyledim. İlk başta 3.000.000 Doları istedim fakat Bülent bey bana 2.118.000 Amerikan doları verebileceğini söyledi. Ben tam olarak yatırım vaadinde bulundum. Bülent Bey'de kabul etti. Daha doğrusu ben "bizim çok büyük özel müşterilerimize yaptığımız işlemler var. Bunları banka içerisinde yapmıyorum. Bankanın ayrı özel bir bölümü olup sadece çok zengin müşteriler ile yaptığımız işlemlerdir. Bu sebeple parayı hesabınızdan çekin ve banka dışında bana teslim edin." diyerek Bülent Bey'i kandırdım. Bu görüşme hatırladığım kadarıyla 2023 yılının Şubat sonunda gerçekleşti. Daha sonra Bülent Bey hesabındaki 2.118.000Amerikan dolarını çekmiş ve eşi İnci Çeviker ve oğlu aracılığı ile yine bana güvenen Ali Yörük isimli konuyla hiç ilgisiz biri ile parayı teslim aldırdım.
Ben bu parayı alır almaz 5 dakika dahi beklemeden daha önce ödeme bekleyen bana güvenip daha önce para veren kişilere ödeme yaptım. Kime ne kadar ödeme yaptığıma ilişkin liste elimde mevcut ancak kime ne kadar ödeme yaptığımı hatırlamıyorum.
Bana göstermiş olduğunuz belgelerden -13/02/2023 tarihli üzerinde Denizbank A.Ş Levent Büyükdere Şubesi Seçil Erzan kaşesi basılı imzalı 2.195.000 Amerikan Doları yazılı olan, Bülent Çeviker isimli müşteri hesabından fon satışı yapıldığını içerir yine Denizbank A.Ş Levent Büyükdere Şubesi Seçil Erzan kaşesi basılı imzalı, 31/03/2023 tarihli 3.000.000 Amerikan Doları havale işlemi yapıldığına ilişkin üzerinde imza bulunan bu belgeleri ben hazırladım, üzerindeki kaşeleri ben bastım ve ben imzaladım. Bana inanmaları için bir belge istiyorlardı ben de bu belgeleri banka ile tamamen alakasız bir şekilde kendim hazırladım, kaşeledim, imzalayarak teslim ettim.
Volkan Bahçekapılı'yı evet tanırım. Kendisi Buse Terim'in eşidir. Kendisini Fatih Terim'in damadı olması aracılığı ile tanırım. Çok bir samimiyetim yoktur. Bir gün Volkan Bahçekapılı'yı telefondan aradım, çok kısa süreliğine yüksek getirisi olan bir fon var, aman bu husus duyulmasın, Fatih Terim hocanın da fondan haberi var. Sen de girmek ister misin, dedim. Volkan Bahçekapılı da bana biliyorum, Buse'nin de var hatta, dedi.
Bir sabah saat 7'de bana Volkan Bahçekapılı "bu fon hala duruyor mu, Emre Belezoğlu senden haber bekliyor" diye mesaj attı. Sonrasında ben Emre Belezoğlu'nu aradım. Konuyu çok kısaca anlattım. Hem Volkan Bahçekapılı hem de Emre Belezoğlu bana nakit para bulup Volkan Bahçekapılı'nın Levent'teki ofisinde teslim ettiler. Toplamda 2 gün boyunca ben önce 1.400.000 Dolar, sonra 1.492.000 dolar ve son olarak 400.000 dolar parayı 2023 senesi Mart ayı içerisinde elden teslim aldım. Fakat bu zamana kadar Volkan Bahçekapılı'ya herhangi bir ödeme yapmadım. Yine aynı şekilde bana dosya kapsamında Denizbank Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından sunulan 10/04/2023 tarih ve 23ISG041 sayılı Denizbank Levent Büyükdere Caddesi Şubesi ön inceleme raporunun 10. Sayfasındaki belgeyi bizzat kendim hazırlayıp, imzalayıp teslim ettim. Aslında Volkan Bahçekapılı'dan aldığım parayı Emre Belezoğlu ile beraber teslim etmişlerdir.
Buse Terim'den de 150-200.000 dolar aldım ancak ondan da aldığım parayı ödeyemedim. Yine Buse Terim'in ofisinin olduğu Levent'ten ofisinden elden teslim aldım ancak onlara herhangi bir belge vermedim. Bana sormuş olduğunuz 10/04/2023 tarih ve 23ISG041 sayılı Denizbank Levent Büyükdere Caddesi Şubesi ön inceleme raporunun 13. Sayfasında yer alan Emrah Türkekula isimli şahsa Volkan Bahçekapılı tarafından 17.000.000 TL yapılan işlem tamamen gerçek bir işlemdir. Benimle bir ilgisi yoktur.
Evrim Pınar Güzel benim yakın arkadaşımdır. Dermatologtur. Yukarıda anlattığım şekilde Burhan Taşpolat'tan hatırladığım kadarıyla 200.000 dolar aldım. Evrim Pınar'dan da hatırladığım kadarıyla 400-500.000 dolar para almıştım. Aynı şekilde onları da daha fazla para vereceğim vaadiyle kandırmıştım. Şu anda bu durumu anlatırken çok utanıyorum. Burhan Amca'yı çok severdim. Onları kandırdığım için çok pişmanım. Amacım başkasından alıp önceki borcumu ödeyip kurtulmaktı ama daha da bir çıkmaza girdim. Geçen hafta Cuma günü inanın intihar etmeyi düşündüm ama onu da beceremedim. Nuray Şengüler'i tanırım. Nuray Abla benim Florya Şubesinden eski müşterimdir. Toplamda yine fonda hisse senedi alıp satacağımı ve daha fazla para ödeyeceğimi vadederek ondan 12.000.000 TL'ye yakın para aldım ancak ödeyemedim. Kesinlikle Nuray Abla'nın parasını ödeyeceğim. Benim yüzümden çok mağdur oldu. İbrahim Kocabaldır isimli şahsı tanırım. Benim Bozcaada'daki babadan kalma evimin mimarıdır. Yine onu da fon vaadi ile ikna edip 140-150.000 dolar parayı elden aldım ancak bu zamana kadar ona da bir ödeme yapamadım. 10/04/2023 tarih ve 23ISG041 sayılı Denizbank Levent Büyükdere Caddesi Şubesi Ön inceleme raporunun 20. Sayfasında tarafıma göstermiş olduğunuz dökümanı bizzat ben hazırlayıp İbrahim Kocabaldır'a verdim. Bu dökümanın şube ile bir alakası yoktur. Nazlıcan isimli şahıs benim uzun yıllardır dostumdur. Ben onu kandırdım. Toplamda 600.000 dolar para aldım. Daha doğrusu zaman zaman aldığım paraları da geri ödedim ancak şu anda halihazırda borcum bulunmaktadır. Nazlıcan bana bu parayı yakın çevresinden bulup getirmiştir. Çok pişmanım. Nurettin Gözaçan ve Uğur Gözaçan isimli şahısları tanırım. Baba-oğul olmaktadırlar. Her ikisi de benim Bahçeşehir Şube'sinden müşterimdir. Onlara da para alıp daha fazla vereceğim vaadinde bulundum. Her ne kadar ön raporda tüm şahıslar ile ilgili bir takım bedeller yazılmış ise de bazılarına geri ödemeyi elden yaptım. Bana sormuş olduğunuz kişilere ne kadar ödeme yaptığımı daha sonra dosyanıza sunacağım.
Nurettin ve Uğur Gözaçan'lara 200-250.000 dolar borcum bulunmaktadır. Melis Öztürk Şenel isimli şahıs bir yakınımın arkadaşıdır. 2022 yılında bir gün o kadar çok paraya sıkışmıştım ki kendisinden elden 80.000 dolar nakit para aldım. Ertesi gün benden 160.000 dolar olarak geri aldı. Aslında ilişkimiz burada bitmişti fakat sonrasında ben yine sıkıştığım için yaklaşık bir ay sonra 160.000 doları tekrar teslim aldım fakat bu zamana kadar ödeyemedim.
Arda Turan'ı Florya Şube müdürü olduğum dönemde Galatasaray Spor Kulübü ile birlikte çalışıyorduk. Bütün futbolcuları da müşterimiz olsun ya da olmasın hepsini tanırdım. Bir gün Arda Turan'ı aradım ve şubeye davet ettim. Kendisine " bir fon var, 5 koyup 10 alıyorsun ancak acil para gerekli" şeklinde sözler sarf ettim. Arda Turan bana çok yardımcı oldu. Yurt dışından para getirdi. Evini satıp bana para getirdi. Hatırladığım kadarıyla 6.000.000 TL para almıştım. Ancak bu zamana kadar ödeme yaptım. Ana parayı kesinlikle Arda Turan'a geri ödedim. Sadece vadettiğim fazladan parayı ödeyemedim.
Ben annemin babamın tek evladıydım. Hep varlık içerisinde büyüdüm. 2010 yılında almış olduğum bir hisse senedi sebebiyle düştüğüm borç batağından kurtulmak için çok hatalar ettim. Ancak kendilerinden para aldığım çoğu insan ana parayı ödememe rağmen fazladan vadettiğim parayı alamadıklarından dolayı beni daha da sıkıştırdılar. Çok pişmanım, insanları kandırdığım için çok üzgünüm. İnsanlardan para alıp sanki geri çok büyük bedeller ile ödeyeceğimi vadederek onları kandırdım ancak kendimi kandırdım. Ayrıca bu olaylar sebebiyle benden zorla senet alan şahıslar bulunmaktadır. Ancak şu anda isimlerini bildirmek istemiyorum. Fakat çok para alıp ödediğim insanlarda bulunmaktadır. Çok zengin ettiğim insanlar da olmuştur. Fakat bu aşamada kendi mesleğime, kendime çok zarar verdim. Ben halihazırda koruma talebinde bulunmuyorum. Diyeceklerim bundan ibarettir"
(Seçil Erzan'ın savcılığa verdiği ikinci ifadesi)
"11/04/2023 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğum ifademi aynen tekrar ederim fakat bu ifadeye eklemek istediğim hususlar bulunmaktadır. Bunları teker teker açıklayacağım. Öncelikle evimde çıkan not kâğıtları benim tarafımdan tutulmuştur. Bu not kâğıtlarını yazan meblağlar doğrudur ancak detaylarını sormanız halinde teker teker açıklarım. Fakat şu hususları da belirtmek isterim ki bu not kâğıtlarından bizzat benim yazdıklarım doğrudur. 8 Nisan Cumartesi günü Denizbank Avrupa-1 Bölge Müdürü Sermin Hanım Çorlu'daki evime beni görmeye geldi. Daha öncesinde beni telefonla arayıp halimi hatrımı sormuştu. Bana burada kalmayabilirsin, otelde ya da istersen benim evimde de kalabilirsin dedi. Yanında koruma gibi birileri vardı. Daha doğrusu evimin önünde 4-5 tane adamın beklediğini gördüm. Geldikleri araçlar bankanın araçlarıydı. 8 Nisan günü Çorlu'daki evimde Sermin hanım benimle görüştükten sonra gitti. Bir sonraki gün 9 Nisan'da beni korumalar eşliğinde Zincirlikuyu'daki Denizbank Genel Müdürlüğü'ne götürdüler.
Koluma serumlar takılarak bana bu işi banka dışında yaptın diye söylettirdiler. Tam olarak Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi (Teftiş Kurulu Bölüm Müdürü), Tanju Kaya (İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı) vardı. Bu şahsılar 8 Nisan Cumartesi günü sabahtan akşama kadar benim yanımdaydılar. Bu şahıslar bana sürekli " olayda zimmet yok, evet senin bankacılık hayatın biter belki ama hayatına bir şekilde devam edersin, bu olay zimmet değil" şeklinde sözler söyleyip bana baskı kurdular. Hatta bana o kadar iyi davranıyorlardı ki tam olarak durumun ne olduğunu dahi anlayamamıştım.
9 Nisan Pazar günü akşam saatlerinde bu sefer Hakan Ateş bankaya geldi. Bulunduğumuz toplantı salonuna girerek "kızım biz zaten insanların parasını vereceğiz ama ortada bir enkaz var, kimden ne aldıysan söyle zaten bu bir zimmet değil, zimmet olsa sen yıllarca içeride çürürdün, bu sebeple de kendin banka dışında ne aldıysan onları söyle, sen bizi koru biz de seni koruruz, Seçil'e hemen bir avukat tutalım, avukatını ben tutacağım, Sağlık Sigortanı iptal etmeyelim, annenin hastalığı ile de ilgileceğim" dedi. Zaten orada bulunan herkes aynı sözleri söyleyip olayın zimmet olmadığını bana söylediler. Sonra aynı gün benim İstanbul Göktürk'teki ikametime beni yolladılar. O sırada Sermin Tekin de benimle birlikte geldi.
Sermin Tekin bana evde detaylı arama yap, beni seni 3-4 saatte olsa beklerim. Bütün notlarını, kâğıtlarını bana getir dedi. Ben de evde her yeri arayıp evde ajandamı ve notlarımı bulup Sermin Hanım'a verdim. Sonra tekrar akabinde aynı gün beni Çorlu'ya korumalar eşliğinde tekrar gönderdiler. Korumalar beni her yerde takip ediyordu. O sırada arkamda Güvenlik Bölüm müdürü dahil isimlerini tam olarak hatırlayamadığım 3 kişi vardı. 10 Nisan Pazartesi günü ben tekrar korumalar eşliğinde tekrar beni Zincirlikuyu'daki Genel Müdürlüğe getirdiler. Hem 9 Nisan Pazar günü hem de 10 Nisan Pazartesi günü Denizbank'ta benimle birlikte Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi (Teftiş Kurulu Bölüm Müdürü), Tanju Kaya (İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı) bir liste oluşturduk. Bu listede kimin ne kadar para verip ne kadarını geri aldığını yazdım. O esnada yanımda bulunan şahıslar zaten sürekli birileriyle iletişim halinde olup benimle konuşup durumu başkalarına aktarıyorlardı.
Ayrıca özellikle şunu belirtmek isterim ki 8 Nisan Cumartesi günü Sermin tekin Çorlu'daki evime yanıma geldiğinde zorla benden ses kaydı oluşturmamı istedi. Bana şahsi telefonunu konuşma sırasında açarak sesimi kaydetti. Benden o esnada "Seçilcim ben senin uzun zamandır böyle sorunlar yaşadığını biliyordum. Keşke daha önce söyleseydin. Sen bize yardımcı ol ki biz de sana yardımcı olalım. Bankada para almadığını, senin yaptığın eylemlerin bankada olmadığını söylemen gerek. Bu adamlar nasıl olur da hala bankadan para istiyorlar." şeklinde sözler söyledi. "eğer sen sadece banka dışında bu eylemleri yaptığını söylersen bu güveni kötüye kullanma şeklinde olur, bankada olduğunu söylersen zimmet olur, ömrün çürür" dedi.
Aynı gün bankada Ali Murat Dizdar da bana "olay kesinlikle zimmet değil, sen bu olayları banka dışında yaptın, sana en iyi avukatı tutuyoruz, sana iki tavsiyem var, bir avukatın sözünden asla çıkmayacaksın, o ne derse onu yapacaksın, iki tutuklanmayacaksın fakat olur da tutuklanırsan itirazını biz yapacağız" dedi. Hatta Ali Murat bana bunları unutmamam için bir kağıda bana yazdırdı. Bu olay güveni kötüye kullanma olursa cezası küçük ama zimmet olursa cezası büyür. Bu ses kaydını bana karşı ellerinde sakladıklarını düşünüyorum. Bu ses kaydı alındığı sırada benim evimde Nilgün Arabacı, Gül Sanal Bayırova, akrabamız olan Sermin Eligül de yanımızda bulunuyordu. Bu olaya tanıklardır.
Tabloları ben yapmadım. Şöyle ki ben kimden ne kadar para aldıysam bunu kâğıtlara not almıştım. 9 Nisan Cumartesi günü yukarıda isimlerini saydığım şahıslar beni alıp bankaya götürdüklerinde benim not kâğıtlarımı da aldıklarını yine yukarıda söylemiştim. Bu kâğıtları alıp sonrasında bu tabloları Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi (Teftiş Kurulu Bölüm Müdürü), Tanju Kaya (İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı) isimli şahıslar oluşturmuştur. Sonrasında da bana verdiler. Bende bunları alıp evime götürmüştüm. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 10 Nisan Pazartesi günü Çorlu'daki ikametim arandığında bankanın oluşturduğu bu tablolar ikametimde eve geçirilmiştir. Yani bu tablolar aslında banka tarafından oluşturulmuş tablolardır. Bu tabloda aslında banka tam olarak şunu yapmak istiyordu; alacak ile vereceği eşitleyip borcu minimuma indirmek istediler.
Ali Yörük'ten fon adı altında herhangi bir para almadım. Bana zaman zaman para getirir fakat bu getirdiği paraları faiziyle birlikte geri alırdı. Hatta Ali Yörük başka tefecilerden de para bulup bana getirirdi. Sonrasında bu parayı faiziyle geri alırdı. Ali Yörük benden boş senet alıp imzamı da almıştır. Hatta hali hazırda bana 14 Nisan'da İstanbul 19. İcra Mahkemesinde 5.708.000 TL'lik başlattığı takip ile ilgili kendisi hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Ali Yörük bana verdiği her parayı katbekat fazlasıyla, faiziyle geri almıştır. Benim tuttuğum not kâğıtlarında yer alan ibareler doğrudur. Ayrıca Ali Yörük istediği paraları vermezsem borcumun daha da artacağını ve bu durumun beni daha da sıkıntıya sokacağını söyledi. Ayrıca benden Ali Yörük daha önce zorla ipotekte aldı. Bunları daha sonra suç duyurumca belirteceğim. Ayrıca Ali Yörük zaman zaman benim fon vadettiğim insanlardan alacağım parayı teslim alan kişidir.
Ali Yörük bu paraları teslim alıp içinden kafasına göre belirlediği bedeli kendisi için alırdı. Sonra da bana bu parayı tefeciye vereceğim şeklinde sözler söylerdi. Örneğin Bülent Çeviker'den teslim aldığımız 2.200.000 USD parayı Ali Yörük Florya'da elden 2 çanta şeklinde teslim almıştır. Sonrasında içinden 400.000 USD parayı kendisine aldı kalanını bana getirip verdi. Atilla Yörük Ali Yörük'ün öz kardeşidir. Atilla Yörük'ten bu zamana kadar hiç para almadım. Zaten kendisinin bu olayla alakası yoktur. Her işi Ali Yörük yapmaktadır. Atilla Yörük Ali Yörük'e adeta şoförlüğünü yapmaktadır. Bu zamana kadar Ali Yörük'e çok fazla para verdim. Özellikle Ali Yörük'e 2021-2022 yıllarında çok fazla para ödemesi yaptım.
Arda Turan benim son dönemde fon alacağım şeklinde ikna ettiğim kişilerdendir. Kendisi bana bu süreçte en insanca davranan kişilerdendir. Arda Turan toplamda bana 13.900.000 USD parayı parça parça olacak şekilde teslim etmiştir. Ben kendisine 6.400.000 USD parayı geri ödedim ancak geri kalan parayı ödemedim. Arda Turan'dan aldığım bu paraların bir kısmını dışarıda bir kısmını da bankada elden teslim aldım. Odamın içerisinde kamera bulunmamaktadır fakat merdivenlerden çıkınca benim odamı gören kamera mevcuttur. Bana para teslim etmeye gelen kişiler elinde çanta ile gelirler, parayı teslim ettikten sonra boş çanta ile giderler.
Atilla Baltaş benden verdiği paraları katbekat faizle almıştır. Ben Atilla Baltaş'ın bana verdiği paranın çok üzerinde 1.000.000 USD parayı kendisine ödedim. Ayrıca Atilla Baltaş'tan kesinlikle fon adı altında para almadım. Tam olarak Atilla Baltaş'tan faiziyle para satın aldım. Çünkü fon adı altında ikna ettiğim insanlara para ödemek zorundaydım. Fakat Atilla Baltaş bana verdiği parayı %50 faiziyle geri almıştır. Kesinlikle beni mağdur etmiştir. Ayrıca son günlerde zorla benden Bankada bana baskı kurarak evrak yazmamı istedi. Benden bankada birtakım borçlu olduğuma ilişkin senetler aldı. Atilla Baltaş'a verdiğim belgelerin hiçbiri gerçeği yansıtmamaktadır. Şırnak Cizre'ye Mart ayı içerisinde beni kaçırmak için uçak bileti almıştı. Daha doğrusu bana zorla Şırnak Cizre'ye telefonla uçak bileti aldırmıştır. Ben o sırada müştekilerden para da toplamıştım. Atilla Baltaş o paralar ile beni yurt dışına kaçırmak istemişti.
Ayhan Akman verdiğinden fazlasını almıştır. Şöyle ki aynı Atilla Baltaş gibi Ayhan Akman'a da fon vaadinde bulunmadım. Kendisinden faizle para satın aldım ancak kendisi çok daha fazla faizle verdiği parayı geri aldı. Kesinlikle Ayhan Akman'a hiçbir borcum bulunmamaktadır. Aksine kendisinden yüklü miktarda alacağım vardı. Barış Tari isimli şahıstan aldığım tüm parayı geri ödedim ancak zamanında ona verdiğim belgeler onda kaldır. Halihazırda ona ödemiş olduğum para ilişkin senetleri icraya koyarak beni mağdur etmek istemektedir. Barış Tari ile Ayhan Akman vasıtası ile tanışmıştım. Kendisine fon vaadinde bulunmadım. Para satın aldım, aldığımı da geri ödedim.
Özellikle şunu belirtmek isterim ki biraz sonra Semih Kaya, Merve Yılmaz, Tanın Yılmaz, Fırat Özdemir hakkında detaylı bilgi vereceğim. Bu şahıslar benden belge aldılar. Sonra bu aldıkları belgeler benim çevremde duyulunca akabinde Atilla Baltaş, Ayhan Akman, Barış Tari de benden sürekli baskıyla borçlu olduğuma ilişkin belgeler aldılar. Atilla Baltaş, Ayhan Akman, Barış Tari'nin sunduğu belgeler gerçeği yansıtmamaktadır. Bu belgeler bu şahıslar para verirken oluşturulmamıştır. Bu belgeler benim parayı ödeyemediğim dedikodusu duyulunca 2023 yılının ilk aylarında benden alınmış, gerçeği yansıtmayan belgelerdir.
Burhan amca fon adı altında ikna ettiğim şahıslardandır. Ondan aldığım parayı ilk başta küçük bir ödeme yaparak fon getirisi diye vermiştim. Sonrasında hiçbir ödeme yapmadım hali hazırda tam olarak Burhan Taşpolat'a 250.000 USD borcum bulunmaktadır. Getirdiği parayı banka içerisinde teslim aldım. Bana kendisi çanta ile getirip odamda teslim etmiştir. Sonrasında da boş çanta ile gitmiştir. Buse Terim ile bu zamana kadar para konusunda hiç görüşmedik. Kendisi ile kuzeni Terim Arıcan üzerinden iletişim kurdum. Buse Terim'den tam olarak ne kadar para aldığımı hatırlamıyorum ancak 200.000 USD civarı para aldığımı hatırlıyorum. Sonrasında kuzeni Terim Arıcan'da bana 50.000 USD daha para vermiştir. Bu parayı geri ödeyemedim. Bütün paraları bana Terim Arıcan teslim etti. Terim Arıcan bana bu paraları bankada odamda bizzat teslim etti.
Bülent Çeviker'den 2.200.000 USD para aldım ancak bu zamana kadar herhangi bir ödeme yapmadım. Bülent Çeviker'den para aldığım esnada çok büyük tehdit altındaydım. Şöyle ki, Semih Kaya, Fırat Özdemir bana sürekli "senin sonun iyi değil, neden kaçmıyorsun, rezil olursun, sen kötü kalplisin, Hakan Ateş'e çıkarız, seni işten attırırım, sen annenin yüzüne nasıl bakıyorsun, annen bu saatten sonra yaşamaz, seni Türkiye'de yaşatmazlar, benim çok tanıdığım var, MİT başkanını tanıyorum, Türkiye'de herkesi tanıyorum." diyerek beni sürekli tehdit ettiler. Hatta Göktürk'teki evime Şubat ve Mart ayında Semih Kaya ve Fırat Özdemir sürekli farklı farklı zamanlarda gelerek ikametimde "sen burda yaşayamazsın, biz her şeyi yaparız, seni yaşatmayız." şeklinde sözler söylediler. Özellikle Fırat Özdemir beni tehdit etti. Ama tabi Semih Kaya'da her geldiğinde beni tehdit etmeye devam ediyordu. Fırat Özdemir "Türkiyedeki bütün usulsüzlükler benden sorulur, basın öğrenirse rezil olursun, ben ailemden başka kimseyi sevmem" Fırat Özdemir Semih Kaya'nın menajeridir.
Semih Kaya'dan ilk olarak fon vaadiyle para aldığım doğrudur. Kendisinde 3.200.000 USD para aldım. Bu parayıparça parça bazen odamda bazen dışarıda olacak şekilde teslim aldım. Bir seferinde Semih Kaya'dan Ali Yörük teslim almıştır. Fakat 5.700.000 USD şeklinde geri ödememe rağmen Semih Kaya'dan yakamı kurtaramadım. Semih Kaya bana bu parayı vermek zorundasın dedi. Senden bu parayı her ne olursa olsun alacağım. Ben o dönem Semih Kaya'ya fazladan ödediğim bu parayı Emre Belözoğlu ve Arda Turan'dan aldım. Daha doğrusu onlardan fon vaadiyle bir şekilde para alıp Semih Kaya ve Fırat Özdemir'den kurtulmak için her ikisine de ödeme yaptım. Semih Kaya bana ilk Fırat Özdemir'i de yönlendirmişti. Daha doğrusu zamanında ben ondan çok yardım gördüm, sen bana çok para kazandırdın, o da kazanacak dedi. Her ne kadar ben her ikisinden başta fon vaadiyle para alsam da onlara bir çok defa bu paranın fona ait bir para olmadığını, faiz parası olduğunu ve birinden alıp diğerine vermek şeklinde olduğunu söyledim. Tam olarak fon vaadiyle ilk başta Semih Kaya'dan 300.000 UDS para aldım. Sonra aldığım (3.200.000 USD olana kadar kısım) tamamen faize ilişkin bir paradır. Semih Kaya bana zorla para satmıştır. Fırat Özdemir ise başından itibaren Semih Kaya'nın yönlendirmesiyle paranın faiz parası olduğunu bilerek bu işe girmiştir. Fırat Özdemir'e defalarca böyle bir fon olmadığını söylememe rağmen, ne yaparsan yap, nasıl bulursan bul bu parayı bana öde, ben gelecek planlarımı yaptım, Semih Kaya furbolu bıraktı, ne yaparsan yap bu parayı sende bırakmayız, alırız, dedi.
Ayrıca benim Semih Kaya'ya yaptığım ödeme sonrası yani tam olarak zorla aldığı faizlerle Bodrum ID Konakları isimli yerde bir villa satın aldı. Bu villayı 4.200.000 Euro'ya Semih Kaya satın aldı. Hatta şöyle ki benim odamda 2022 yılının sonlarında Semih Kaya bu villaların satış müdürü olan Barış Bey ile odama geldi. Benim odamda görüşme yaptılar. Sonrasında ben bu villanın peşinatını Semih Kaya'ya 1.575.000 USD ödeme yaptım. O da bu parayı villa bedeli olarak benim odamda Semih Kaya'dan Barış Bey 2 taksit olacak şekilde elden teslim aldılar. Yaklaşık 45 gün Semih Kaya ve Barış Bey yine benim odama geldiler. Semih Kaya'nın beni önceden tehdit etmesi sebebiyle 1.575.000 USD parayı ben tekrar 2. Ödeme olarak kendisine aynı gün yaptım. Semih Kaya da benim odamda elden aldığı bu parayı Barış Bey'e evin 2. Taksiti olacak şekilde ödedi. Olay tam olarak şöyledir. Ben Semihten ilk başta aldığım 300.000 USD ödedim. Daha sonrasında aldığım 3.200.000 USD parayı da tamamen ödedim.
Ana paraya ilişkin hiçbir alacağı kalmamış olmasına rağmen defalarca kez evime gelerek, beni tehdit ederek benden zorla para almıştır. Bodrumda bahsettiğim villayı da bu parayla almıştır. Fırat Özdemir de benden elde ettiği paralar ile annesi üzerine kayıtlı bulunan TOKİ Villalarına 500.000 USD para ödeme yaptı. Hatta abisi Fazıl Özdemir'in de o dönem lüks bir araba aldığını, bu arabanın da bedelini benden para alarak ödeyeceğini söyledi. Benden tehditle bu zamana kadar Fırat Özdemir de yüksek miktarlarda para aldı. Ayrıca Semih Kaya da benden aldığı paralar ile Hybrid yüksek fiyatlı Mercedes bir araçta satın aldı. Ben günlerce Fırat Özdemir'in Etilerde bulunan ofisine 2022 Aralık ayından sonra 2-3 günde bir gidip saatlerce yalvarıp ağlıyordum. Artık yakamı kurtarmak istiyordum ancak hiçbir şekilde beni dinlemediler. Ben ilk olarak Semih Kaya'dan para aldıktan sonra, bu parayı doğrudan Ali Yörük'e verdim. Daha doğrusu Semih Kaya bu parayı bizzat teslim etmiştir. Semih Kaya'ya zaman zaman ödemiş olduğum paraları Ali Yörük hesabından göndermiştir. Bunun dışında her ikisinin doğrudan bir tanışıklığı yoktur.
Cüneyt Demir'e fon vaadinde bulunmadım. Kendisinden hiçbir şekilde para almadım. Çetin Burak Özcan isimli şahıs fon vadettiğim kişilerden değildir. Bozcaadadaki evimin tadilatlarını yapan mimardır. Kendisinden parayı değerlendirmek için adeta borç istemiştim. Ancak aldığım paranın çok daha üzerinde bir faizle kendisine teslim ettim. Toplamda Çetin Burak'a fazladan 750.000 USD para verdim. Deniz Güzel annemin kardiyolog doktorudur. Deniz Güzel bana parayı değerlendirmem için vermiştir. Ben de 150.000 USD parayı Deniz Güzel'den aldım. Daha doğrusu Deniz Güzel Nazlı Can'ın hesabına bu parayı havale etmiştir. Nazlı Can benim yakın arkadaşımdır. Deniz Güzel de benim yakın arkadaşımdır.
Emre Belözoğlu da fon vadettiğim kişilerdendir. Kendisinden 4.200.000 USD tutarında parça parça olacak şekilde para aldım ancak bu zamana kadar herhangi bir ödeme yapmadım. Emre Belözoğlu'nun gönderdiği paraları bazen şubede odamda teslim adlım ve bir kez de Volkan Bahçekapılı'nın ofisinde teslim aldım.
Emre Çolak da fon vadettiğim kişilerdendir. Kendisinden 3.200.000 USD tutarında para aldım ancak bu zamana kadar herhangi bir ödeme yapmadım. Bu parayı kardeşi Emrah Çolak Emre'nin hesabından çekip Ali Yörük'e şubede teslim etti. Ali Yörük bu parayı Levent'teki Denizbank içerisinde gişelerin önünde herkesin görebileceği şekilde teslim aldı. Sonra ben de Ali Yörük'ten teslim aldım. Yani birilerinden teslim aldığımız para tamamen alenidir. Daha doğrusu banka tarafından bilinmektedir.
Erkan Ergene kesinlikle fon vadettiğim kişilerden değildir. Bana para satan kişilerdendir. Kendisinden toplamda 300.000 USD para aldım. Bu paranın 1,5 katı kadar fazladan faiz ödediğim kişidir. Benden elde ettiği paralar ile Erkan Ergene de kendisine villa ve araba satın aldı. Evrim Pınar Güzel'den de yatırım amacıyla para almıştım. Aldığım paranın bir kısmını ödedim ancak 200.000 UDS daha alacağı var. Evrim Pınar Güzel'den elde ettiğim parayı şubede elden teslim aldım.
Ben Fatih Terim'den bu zamana kadar fon adı altında bu zamana kadar para almadım. Ancak bu zamana 2012 yılından itibaren tüm bankacılık işlemleriyle ilgilenirdim. Tam olarak Fatih Terim'in finansal danışmanı bendim. Şöyle ki Fatih Terim ile ilgili bu zamana kadar çok sayıda finansal işlem yaptım ancak bu zamana kadar hukuka aykırı hiçbir işlem yapmadım. Eğer 2012 yılından itibaren Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüz işlem yaptığım iddia edilirse bu konuda her işlemi detaylı olarak her zaman açıklarım. Kesinlikle Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüzlük yapmadım. Fatih Terim beni kızı gibi sever, sayardı.
İbrahim Çağlar fon vadettiğim kişilerdendir. Kendisinden toplamda 2.800.000 USD para aldım ancak bu zamana kadar hiçbir ödeme yapmadım İbrahim Çağlar'dan bu parayı tek seferde İbrahim Çağlar'ın Levent'teki ofisinde elden teslim aldım. Aynı gün Levent Denizbank Şubesi'ne yanıma geldi. Kendisine aynı gün aldığım paraya ilişkin Denizbank kaşeli ve ıslak imzalı bir kâğıt verdim.
Moci diye bahsettiğim kişi Mojtaba Hakani üniversiteden arkadaşımın eşidir. Kendisine bu zamana kadar aldığım paranın çok daha üzerinde ödeme yaptım. Hatta Süleyman Aslan isimli tefeciden Moci ile birlikte gidip 10.000.000 TL para aldım. 14.000.000 TL para olacak şekilde geri ödedim. Süleyman Aslan'ın Florya'da bir ofisi bulunmaktadır. Süleyman Aslan bu 10.000.000 Tl parayı Denizbank'taki odamda bana yanında Moci de bulunduğu sırada teslim etti. Karşılığında da 14.000.000 TL'lik Moci ile birlikte senet imzaladım ancak 14.000.000 TL'yi Süleyman Aslan'a elden ödedim. Ayrıca Süleyman Aslan bana 1.350.000 USD daha para vermişti. Sonrasında ben 2.650.000 USD şeklinde çok daha fazla bir parayı Süleyman Aslan'a ödedim. Bu zamana kadar Süleyman Aslan'a çok fazla faiz ödedim. Mert Zeydanlı fon vadettiğim kişilerdendir. Kendisinden toplam 2.200.000 USD para aldım. Bu parayı bankada odamda teslim aldım. Ancak sadece 400.000 USD parayı ödedim. 1.800.000 USD borcu hala ödemedim. İnci Çeviker benim fon vaadi ile 2.200.000 USD para aldığım Bülent Çeviker'in eşidir. Fonun vadettiğim tarihi gelince beni o dönem çok sık aramışlardı. Gününde para ödenmeyince Mert Zeydanlı'yı kullanımımda bulunan telefondan aradım. Birazdan seni arayacağım, benimle bankadan biriymiş gibi konuşur musun dedim. O da kabul etti. Akabinde ben Mert Zeydanlı'yı telefonla aradım. İnci Çeviker yanımdayken aradım. Her şeyin yolunda olup olmadığını sordum, o da benimle kısa bir görüşme yaptı ancak banka tutanaklara Mert Zeydanlı'nın adeta İnci Çeviker'i benimle birlikte kandırmasına iştirak etmiş gibi bir rapor düzenlediler.
Nur Erkasap fon vadettiğim kişilerdendir. O da fona para yatırmak istiyordu ancak nakit parası yoktu. Nur Erkasap Müfit Erkasap'ın eşi, Fatih Terim'in de çok yakın aile dostudur. Kendisine fondan bahsettiğim için o da o esnada para alacağım Mert Zeydanlı'ya kefil olabileceğini söyledi. Tam tarihini hatırlayamadığım bir gün şubede odamda Nur Erkasap ile birlikte alacaklı Mert Zeydanlı'nın olduğu bir senet oluşturduk. Bu senede Nur Erkasap borçlu olarak yazılıyordu. Ben de kefil oldum. Mert Zeydanlı'da alacaklıydı. Sonra senedin vadesi geldiğinde ben Mert Zeydanlı ile konuşup senedi iptal ettirdim. Ben Nur Erkasap'tan nakit para hiç almadım. Fon vaadiyle para aldığım kişilerdendir. 75.000 USD para aldım ancak kendisine herhangi bir ödeme yapamadım. Bu parayı bankadaki şubede odamda teslim aldım.
Muslera, Fon vaadiyle para aldığım kişilerdendir. 1.200.000 USD para aldım, 700.000 USD parayı ödedim. Kendisine 500.000 USD para borcum bulunmaktadır. Muslera'dan bu parayı Mert'in getirmesiyle şubede teslim aldım. Muslera'dan para alırken yüz yüze hiç görüşmedim ancak ödemeyi yapamayınca birkaç kez Göktürk'teki evine Mert ile gittim.
Nazlı Can benim yakın arkadaşımdır. Nazlı Can zaman zaman etrafından para bulup bana getiriyordu. Ancak hiçbir zaman fon vaadinde bulunmadım. Getirdiği parayı dat her defasında fazlaca ödeme yaparak iade ettim. Nazlı Can ile tam tarihini hatırlayamadığım bir gün Kapalıçarşı'da birinden para almıştım ancak bu şahıstan korktuğum için hali hazırda ismini kesinlikle vermek istemiyorum. Nuray Şengüler isimli şahıs fon vaadi ile gerçekten mağdur ettiğim insanlardandır. Kendisinden 10.000.000 TL + 55.000 USD para aldım. Yani o dönem ki hesaplarıma göre 550.000 USD para almıştım. Bunun 150.000 USD'yi kız kardeşine ödedim ancak halihazırda 400.000 USD borcum bulunmaktadır. Bu parayı parça parça olacak şekilde teslim aldım. Nurettin Gözaçan isimli şahsa kendisine fon kesinlikle vaad etmedim. Yatırım amacıyla kendisinden 140.000 USD para aldım ancak kendisine herhangi bir ödeme yapmadım. Nuri Köşkdere yatırım yapma amacıyla para aldığım kişilerdendir. Ne aldıysam onu ödediğimi hatırlıyorum. Herhangi bir fazla ödeme yapmadım. Ömer Kahraman isimli şahıs Çorlu'da pırlantacıdır. Ömer de fon vadettiğim kişilerdendir. Hatta Ömer Kahraman bana teslim edeceği paraları Nazlı'ya teslim etmiştir. Buna ilişkin görsel benim telefonumda yer almaktadır. Nazlı da tam hatırlamamakla birlikte Ömer'den aldığı 750.000 USD tutarındaki parayı bana getirmiştir. Fakat bu paranın yarısını ödedim, yarısını ödeyemedim.
Selçuk İnan isimli şahıs fon vadettiğim kişilerdendir. Hatırladığım kadarıyla toplamda 3.000.000 USD'a yakın bir para aldım. 1.650.000 USD parayı ödedim. 1.200.000 USD tutarında borcum bulunmaktadır.
İbrahim Kocabaldır isimli şahıs Bozcaadadaki evimin projesini çizen kişidir. Kendisinden yatırım amacıyla 150.000 USD para aldım. Ancak kendisine herhangi bir ödeme yapamadım.
Tanın Yılmaz benim öz teyzemin oğludur. Merve Yılmaz da Tanın'ın eşidir. 2012 yılında bunlardan paralarını değerlendirmek amacıyla 200.000 TL para almıştım. Bu zamana kadar sürekli hem Merve'ye hem Tanın'a para verdim ancak doymadılar. En son 6 ay önce Tanın'ın hesabına göre bana 1.200.000 USD para verdi. Daha doğrusu bu parayı bana verdiğini iddia etti. Ancak bu zamana kadar yaptığı ödemeleri kat kat fazlasıyla 2012-2022 yılları arasında aldı. Bu zamana kadar market alışverişlerinden yurt dışı tatillerine kadar benden aldıkları paralar ile geçimlerini sağladılar. 2023 Mart ayında Tanın Yılmaz Barış Tari isimli şahsın arabasına ipotek koydurduğunu, bu ipoteğin acilen kaldırılması gerektiğini söyledi. Aynı gün Tanın yanımda bulunduğu sırada Merve de şubeye odama geldi. Birden Merve saçıma yapıştı. saçımı yolmaya başladı bana birden "******, pislik, sen ne yaptın hırsız" şeklinde çok sayıda hakaret etti.
O esnada Tanın "napıyorsun merve" dedi. Bu olayı şubede bulunan herkes duydu. Hatta o gün kolumda bulunan Rolex saatimi Merve zorla çekip aldı. Bu saati alırken de bunu sana yedirmem dedi. Benim bu zamana kadar 3 tane Rolex saatim olmuştu. Birini Merve ve Tanın hediye etmişti. Çünkü onlara o kadar çok para kazandırmıştım ki onlar da bana Rolex saat hediye etmişti. İkincisini Arda Turan nişan hediyesi olarak vermişti. Üçüncüsünü de ben de 20 yıllık birikimim ile kendim almıştım.
Sonra saatlerce odamda oturdular. "Benim paramı vereceksin" diye bağırdı. Takip eden günlerde sürekli Merve beni takip etmeye başladı. Arabama GPS koydular. Sık sık şubeye gelip beni yine tehdit etti. "Seni öldürttürürüm, azrailin olurum, seni hapse sokturacağım" dedi. Aynı şekilde Tanın da bana çok büyük baskılar yaptı. Bu zamana kadar onlardan aldığım parayı fazlasıyla ödedim. Tanın ve Merve'ye hiçbir borcum bulunmamaktadır. Merve bu zamana kadar ilk olarak bana 1.200.000 TL para vermişti. Sonra bu parayı benden 5.000.000 TL olarak geri aldı. İlerleyen süreçte 4.000.000 TL getirip 6.500.000 TL olarak geri aldı. Merve bu parayı bana arkadaşlarından alıp getirmişti ancak ben bu parayı çok daha fazla olarak geri ödedim. Bu paralar ile Tanın ve Merve kendilerine lüks bir araç satın aldılar. Ancak Merve ve Tanın'dan akrabalarım olması nedeniyle şikâyetçi değilim. Çocuklarını kendi çocuğum gibi severim.
Son olarak soruşturmaya konu olay sebebiyle göz altına alınmamdan hemen önce Denizbank İnsan Kaynakları Müdürü Tanju Kaya bana kullanmam için bir telefon ve hat tahsis etmişti. Bu hattı verdikten sonra gerekli numaraları kaydettiler ve bu hat ve telefon üzerinden iletişim kurmamı söylediler. Arama esnasında ikametimde iki telefon ve iki hat ele geçirilmiştir. Bunlardan biri bankanın bana tahsis ettiği telefon ve hattır. Tamamen şifresizdir. Ancak banka bana bu telefonu verdiği sırada önceki telefonumu kırıp atmamı, içindeki tüm yazışmaları da silmemi söylediler. Ben o zaman korkup bu telefonun ekranını kırmıştım, öncesinde de silebildiğim kadar Whatsapp mesajlaşmalarımı silmiştim. Yine de bu telefonu ne olur ne olmaz diye saklamıştım. Halihazırda bu telefonu size teslim etmek istiyorum. Bu telefonumun 250199'dur.
Bu telefonumda silinmiş olsa da mesajlar geri gelebilecek konumdaysa getirtilmesini istiyorum. Özellikle Semih Kaya ve Fırat Özdemir tarafından nasıl tehdit edildiğim görülecektir.
Benim fon vadettiğim kişiler özetle Arda Turan, Emre Belözoğlu, İbrahim Çağlar,Emre Çolak, Muslera, Bülent Çeviker, Buse Terim (Terim Arıcan) isimli şahıslardır. Bu kişilerden aldığım paralara ilişkin Emre Belözoğlu, Arda Turan, Emre Çolak, Muslera, İbrahim Çağlar, Mert Zeydanlı isimli şahıslara bir el yazımla oluşturulmuş bir kâğıt verdim. Üzerine ıslak imzamı attım. Hatta bu belgelerin bazısında hala Denizbank'ta Şube Müdür Yardımcısı olan Asiye Öztürk'ün de imzası bulunmaktadır.
Asiye Öztürk olaydan başından beri şüpheleniyordu ancak yine de belgeler imza atmıştır. En azından bu olaylarda şüphe çekici çok fazla şey yaşadık. İnsanlar gelip benden hesap sorduğunda Asiye benim yanımdaydı ve beni bu zamana kadar hiçbir zaman ihbar etmedi.
Fon vadettiğim insanlara "yüksek getirisi olan bir fon olduğunu, Hakan Ateş, Fatih Terim gibi insanların bu fona yatırım yaptıklarını, bu fonun 30-45 günlük vadeleri olduğunu, vade bitiminde %20-%30-%40'lara varan paralar kazanılacağını vadettim. Zaten ben bu fon olayını 2022 Aralık'tan sonra vadettim. Zaten normal şartlarda bir fonun bu kadar kısa sürede %30-%40 kar elde edeceğine kimse inanmazdı ancak öyle çok sıkışmıştım ki çok fazla faiz parası dağıttığım için insanlardan fon vaadi ile para alıp benden istedikleri fazla faizleri ödemeye çalıştım.
Ben tüm bildiklerimi samimi bir şekilde anlattım fakat alacak verecek konularında rakamsal hata yaptığım hususlar muhakkak ki olmuştur. Kimden ne kadar aldığıma ilişkin net bir bilgi hatırlarsam yahut bir not kağıdı bulursam tekrar sizinle paylaşacağım. Ayrıca özellikle şunu belirtmek isterim ki ben tüm mağdur olduğunu iddia eden şahıslar ile gerçek mağdurların sistemde hesaplarını kontrol ettiğim sırada log kayıtları sisteme düşmektedir. Mağdurlara verdiğim tüm evrakları bankada sistemde düzenledim. Banka başından itibaren durumdan haberdardır. En azından haberdar olmalıydılar. Kamera kayıtları ve yazıcıdan çıktı alınırken her şey banka hafızasında yer almaktadır. Yani banka bir şey bilmediğini söyleyerek kendisini kurtarmaya çalışmaktadır. Ben 12 yıl Florya'da şube müdürlüğü yaptım. Banka bunu bildiği halde göz yummuştur. Ben her şeyi ortada yaptım, hiçbir şeyi gizlemedim. Zaten 50.000 USD üstü döviz işlemleri bankadan çekildiğinde bu teftişe tabidir. Bankanın bu durumu atlaması mümkün değildir. 50.000 USD üstü olan her efektif işlemde açıklamasını dekontun arkasına yazmak zorundayız. Aksi halde kara para aklama hususları gündeme gelmektedir. Banka bu durumu tabi ki de biliyordu ancak bu kadar yüksek meblağlar çekilmesine rağmen hiçbir zaman sorgulamadı. Ancak ben yine de yaşattığım mağduriyet sebebiyle çok pişmanım, dedi."
****************************************
Savcılık değerlendirmesi:
Şüpheli Seçil Erzan'ın sadece özel müşterilerin dahil edildiği, yüksek getirisi bulunan bir fon olduğunu, bu fona Fatih Terim gibi kamuoyunda tanınmış isimlerinde dahil olduğunu söyleyerek müşteki Bülent Çeviker'i bu fona para yatırması için ikna ederek kandırdığı, Bülent Çeviker'in Denizbank hesabında bulunan 2.198.000 Amerikan doları paraya eşi müşteki İnci Çeviker'in çekerek aynı gün şüpheli Seçil Erzan'a teslim etmesi için şüpheli Ali Yörük'e teslim ettiği, akabinde şüpheli Seçil Erzan'ın sahte olarak üç adet Denizbank kaşesi ve kendi ıslak imzası bulunan sahte belgeleri oluşturup müştekilere verdiği, Resim-3 te yer alan müştekilere verilen belgeye ise yine Denizbank bünyesinde müdür yardımcısı olarak çalışan Asiye Öztürk'ünde ıslak imzasını attığı, Seçil Erzan'ın alınan her iki ifadesinde de müşteki Bülent Çeviker'i kandırdığını ve kendisine teslim edilmek üzere Ali Yörük'e somut olaya konu parayı aldırdığını, Atilla Yörük'ün de kardeşi Ali Yörük'ün şoförlüğünü yaptığını ikrar ettiği, Denizbank TeftişKurulu Ön İnceleme Kurulu Raporunda şüpheliSeçil Erzan'ın Ali Yörük ve Atilla Yörük'e zaman zaman müştekilerden elde ettiği paraları taşımada yardım ettiğini ve hatta paraya ihtiyacı olduğu zaman tefecilerden para bulma konusunda yardımcı olduklarını içeren beyanları ile Ali Yörük'ün alınan ifadelerinde bu hususu doğruladığı, yine şüpheli Seçil Erzan'ın beyaz renkli Apple marka İphone 14 model cep telefonu üzerinde yapılan incelemede şüpheli ali yörük ile yazışmalarının bulunduğu, Ali Yörük'ün "Müdür napıyoruz", şeklinde söylemde bulunduğu, Seçil'in "bekleyin ali", şeklinde cevap verdiği,"benden haber bekleyin" şeklinde yazışmalarının tespiti ile birlikte şüpheli Asiye Öztürk'ün alınan ifadesinde bilmediği belgeleri imzaladığını ikrar ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde şüpheliler Seçil Erzan, Asiye Öztürk, Atilla Öztürk ve Ali Yörük'ün başından itibaren fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmek suretiyle iştirak halinde müştekileri 2.198.000 USD alarak dolandırdığı ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği anlaşılmıştır.
Kaynak: https://t24.com.tr/haber/fatih-terim...tamami,1140763
Terim Arıcan'ın 27 Nisan 2023 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesi şöyle:
“Buse Terim Bahçekapılı benim dayımın kızı olur. Aynı zamanda kendisi ile birlikte çalışmaktayım. Seçil Erzan'ı ise Denizbank Şube Müdürü olması sebebiyle tanırım. Buse Terim Bahçekapılı para mevzularından anlamadığı ve bana güvendiği için paraya dair işlemlerini ben yürütmekteyim. Zaman zaman da Denizbank tarafından bu hususta aranmaktaydım. Bir gün Seçil Erzan beni arayarak ‘Hakan Ateş'in ve çok daha fazla güvenilir kişinin içerisinde olduğu bir hazine fonu var. Bu fona çok özel isimler dahil oluyor, Buse Terim'in de Denizbank'ta mevduat hesabı olduğunu, parasını bu fonda çok iyi değerlendirebilir ve yüksek gelir elde edebilir’ diye söyledi ve Buse Terim ile bu hususta konuşmamı rica etti. Ben de Buse Terim ile konuşup bilgi vereceğimi söyledim. Sonrasında konuyu Buse'ye anlattım. Açıkçası gelir elde edeceğimizi düşünerek Buse ile birlikte bu fona para yatırmaya karar verdik.
Seçil Erzan Buse Terim Bahçekapılı'ya ait parayı dolar olarak elden istemiştir. Ben de bunun nedenini sorduğumda Denizbank Şubesinde bu kadar doların hali hazırda bulunmadığını ve işlemlerin uzun süreceğini belirterek beni bu konuda ikna etmiştir. Sonra ben de durumu Buse Terim'e anlattım. Buse de Denizbank Levent Şube'sinde bulunan 3.600.000 TL parasını Etiler Garanti Bankası'na EFT yapmıştır. Ben Buse'nin verdiği yetki ile Garanti Bankasına gidip önce bu parayı çektim. Sonra da aynı bankadan dolara çevirdim. Elde ettiğim bu parayı aynı gün yani 2 Kasım 2022 tarihinde Denizbank Levent Şubesi'ne gelerek Şube müdürü olan Seçil Erzan'a bizzat odasında teslim ettim.
O sırada Seçil Erzan'ın yanında Nazlıcan isimli bir bayan daha bulunuyordu. Seçil Erzan beni Nazlıcan ile tanıştırdı. Benden aldığı bu parayı Nazlıcan ile birlikte hazineye götürüp teslim edeceğini söyledi. Ben aynı gün verdiğim paraya ilişkin bir belge istedim ancak bana belgeyi aldığı parayı hazine fonuna teslim ettikten sonra verebileceğini ve o sırada bu paraya ilişkin ISIN kodu alacağını sonrasında da bu belgeyi tarafıma ulaştıracağını söyledi. Ayrıca bana Seçil Erzan vade sonunda Buse'nin parasının 250.000 USD olacağını ve vade süresinin yaklaşık 30-45 gün arasında değişebileceğini söyledi. Ben 3 Kasım'da Seçil Erzan'ı arayarak yeniden belge istedim. Hatta devam eden günlerde de belge isteğimi defaatle dile getirdim. Fakat bana annesinin hasta olduğunu, şubeye gidemediğini, bu sebeple de konuyla ilgilenemediğini söyledi. Zaten 20 Kasım'da anneannem vefat etmişti. Zaten o esnada yengem Fulya Terim'e mide kanseri teşhisi de konmuştu. Ailecek bu konuyla meşgul olduğumuz için belge aklımızdan tamamen çıkmıştı.
Ayrıca Seçil Erzan bu sürecin sonrasında yani hatırladığım kadarıyla aralık ayında beni tekrar arayarak ‘Senin de Denizbank'ta mevduat hesabın var. Ben bunu sistemden gördüm. Zaten Buse Terim'in parası şimdiden 250.000 USD oldu, gel bunu 300.000 USD'ye tamamlayalım. Çok daha fazla fon getirisi olur.’ dedi. Ben de hem Denizbank'ta hem de Garanti Bankası'nda bulunan şahsi mevduat hesabımda bulunan paraları çektim. Sonra dolara çevirdim ve bunları da Seçil Erzan'a bizzat yine Denizbank Levent Şubesi'ndeki odasında 13 Ocak 2023 tarihinde elden teslim ettim. Sonra buna ilişkin de bir belge yine tarafıma vermedi, diğer belgeyi beklediğim için ben de diğer paranın üzerine ekleneceği için belgeyi daha sonra vereceğini düşündüm. Hatta bana son gidişimde Buse Terim'in bu parayı 700.000 USD'ye tamamlaması halinde fonda çok daha fazla barem getirisi olacağını dile getirdi. İlerleyen günlerde beni şahsi kullanımında bulunan telefonundan arayarak ara ara para istemiştir. Fakat bizim başkaca paramız olmadığı için ne ben ne de Buse Terim daha fazla para Seçil Erzan'a götürmedik. Seçil Erzan beni başından itibaren Hakan Ateş fonu diye kandırarak hem benim paramı hem de Buse Terim'in parasını almıştır. Benin parayı Seçil Erzan'a bizzat odasında verdiğime ilişkin Whatsapp konuşmaları mevcuttur. Bu delilleri daha sonrasında dosyaya sunacağım. Bu sebeple Seçil Erzan, Hakan Ateş ve tüm Denizbank yetkililerinden şikâyetçiyim."
Buse Terim Bahçekapılı'nın 27 Nisan 2023 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesi şöyle:
"Seçil Erzan isimli şahısla ilk olarak yüz yüze 20 Kasım 2022 tarihinde babaannemin cenazesinde tanıdım. Kendisini Denizbank Şube Müdürü olarak tanıtmıştı. Sonrasında kendisi 2 Kasım 2022 tarihinde halamın oğlu olan Terim Arıcan aracılığı ile bana ulaşmıştır. Şöyle ki Terim o gün bana Denizbank'ta Hakan Ateş'in de içerisinde bulunduğu 20 civarı güvenilir kişinin de dahil olduğu bir fon bulunduğunu ve yüksek gelir getirisinin olduğunu söyledi. Daha doğrusu Seçil Erzan kendisine Denizbank Şube Müdürü olarak bu fondan detaylı bahsetmiş ve Buse Terim'in de bu fona dahil olup gelir elde edebileceğini dile getirmiş.
Para konularını çok iyi anlamadığım için konuyu kuzenim Terim'e bıraktım. Terim de bana Seçil Erzan'ın Denizbank Şube Müdürü olduğunu ve güvenli bir yatırım yapacağı konusunda ikna ettiğini kaldı ki Denizbank'ın en yetkilisi Hakan Ateş'in de bu işin içerisinde olduğunu söyledi. Ben de kişisel paramı iyi bir yatırım yapacağımı düşünerek bu fona aktarmaya karar verdim. Benim Denizbank'ta şahsi bu zamana kadar biriktirmiş olduğum bir mevduat hesabım bulunmaktadır. Terim bana hesabımda bulunan parayı Garanti Bankası'na aktarmamı söyledi. Ben de 3.600.000 TL parayı Garanti Bankasına gönderdim. Daha sonrasında vermiş olduğum yetki ile kuzenim Terim Garanti Bankası Özel Etiler Bankacılık Şubesi'ne giderek 3.600.000 TL parayı çekti. Sonrasında aynı bankada bu parayı dolara çevirdi. Akabinde de bu parayı 190.000 USD olacak şekilde dönüştürmüştür. Terim bana akabinde parayı Seçil Erzan'ın görev yaptığı Levent Denizbank Şubesi'ne giderek bizzat odasında teslim ettiğini söyledi. Hatta Terim bana parayı teslim ettiği sırada Nazlıcan isimli bir kadının odada olduğunu ve bu parayı Seçil'in Nazlıcan ile birlikte hazineye giderek teslim edeceklerini söylemiş.
Bu olayda 190.000 USD param Seçil Erzan tarafından alınarak geri verilmemiştir. Şahsıma ya da kuzenim Terim'e bir belge de verilmemiştir. Bu olay sebebiyle başta Seçil Erzan olmak üzere Hakan Ateş ve olayda sorumluluğu bulunan tüm Denizbank yetkililerinden şikâyetçiyim, dedi."
********************************************
Seçil Erzan ifadesinde Buse Terim ve Terim Arıcan hakkında ne dedi?
“Buse Terim ile bu zamana kadar para konusunda hiç görüşmedik. Kendisi ile kuzeni Terim Arıcan üzerinden iletişim kurdum. Buse Terim'den tam olarak ne kadar para aldığımı hatırlamıyorum ancak 200.000 USD civarı para aldığımı hatırlıyorum. Sonrasında kuzeni Terim Arıcan'da bana 50.000 USD daha para vermiştir. Bu parayı geri ödeyemedim. Bütün paraları bana Terim Arıcan teslim etti. Terim Arıcan bana bu paraları bankada odamda bizzat teslim etti. Bülent Çeviker'den 2.200.000 USD para aldım ancak bu zamana kadar herhangi bir ödeme yapmadım.”
*******************************************
Savcılık değerlendirmesi:
Şüpheli Seçil Erzan’ın, müştekileri Hakan Ateş'in ve çok daha fazla güvenilir kişinin içerisinde olduğu bir hazine fonu olduğunu, bu fonun yüksek gelir getirdiğini söyleyerek kandırdığı, müşteki Buse Terim'in Denizbank bünyesinde bulunan parasını başka bankaya EFT yapıp müşteki Terim Arıcan'ın bu parayı çekip dolara çevirmek suretiyle toplam 190.000 USD olarak şüpheli Seçil Erzan'a Denizbank Levent Şubesindeki odasında verdiği, Şüpheli Nazlı Can'ın ise şüpheli Seçil Erzan'ın yakın arkadaşı olup, Nazlı Can'ın kullanımında bulunan cep telefonunda Çorlu 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 26/04/2023 tarih ve 2023/1639 D.İş sayılı kararı sonucu yapılan incelemede şüpheli Seçil Erzan'ın "SEÇİLİMMM" adıyla kayıtlı olup somut olayla alakalı gönderilmesi gereken paralarla ilişkin görüşme kayıtlarının bulunduğunun tespit edildiği, Nazlı Can'ın müştekilerden ele geçirilen paraları aldığı sırada şüpheli Seçil Erzan'ın yanında olup müşteki Terim Arıcan'ı birlikte ikna ettikleri, Nazlı Can'ın alınan ifadelerinde yer alan çelişkiler ile zaman zaman Seçil Erzan ile birlikte tanımadığı kişilerden para aldığını içeren ikrarı birlikte değerlendirildiğinde; şüpheliler Seçil Erzan ve Nazlı Can'ın başından itibaren fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmek suretiyle müştekilerden 240.000 USD alarak müştekileri dolandırdığı anlaşılmıştır.
Kaynak: https://t24.com.tr/haber/ekonomi-ala...vermis,1141026
İşte Denizbank Levent Şube Müdürü Asiye Öztürk’ün savcılığa yaptığı savunmasının tamamı:
"Ben 2002 yılında Denizbank'ta banka personeli olarak çalışmaya başladım. 2010 yılından beri Operasyon Müdürü olarak görevime devam ediyorum. Denizbank'ta Operasyon Müdürü olarak görevime Levent Büyükdere Caddesi'ndeki şubede Seçil Erzan Şube Müdürü ile birlikte çalışmaktaydım. Yaklaşık 8 ay önce Seçil Erzan bizim şubemize Florya Denizbank Şubesinden tayin olmuştu. Bu zamana kadar aramızda hiçbir sıkıntı olmamıştı. Seçil Erzan'ın fon vaadi ile insanları kandırdığından kesinlikle haberdar değilim. Odasına kim gelir kim gider onu da bilmiyorum. Çünkü bizim şubemiz iki katlıdır, ben alt katta çalışırım. Seçil Erzan ise üst katta çalışmaktadır. Benim bulunduğum katta odam gişenin hemen arkasında yer almaktadır. Ve odamda bir kamera bulunmaktadır. Bu kamera ile bankanın gerek birinci gerekse ikinci katını görebilmekteyim. Fakat Seçil Erzan'ın odasının içini görmüyorum.
Seçil müdür şubemize tayin olduktan sonra özellikle Galatasaraylı futbolcuların yanına gelip gittiğini biliyorum ancak kim ne kadar para yatırıyor ya da kim ne kadar işlem yaptırıyor bilmiyorum. 7 Nisan 2023 tarihinde Emre Belözoğlu'nun Seçil müdürün yanına geldiğini biliyorum. Arda Turan da zaman zaman Seçil müdürün yanına geliyordu. Ayrıca Semih Kaya, Selçuk İnan, Emre Çolak'ta aynı şekilde Seçil müdürün yanına gelip gitmiştir.
Semih Kaya ve Selçuk İnan ile zaman zaman bankacılık işlemi gerçekleştirdim. Şöyle ki para çekme ya da para yatırma işlemlerini sistem üzerinden gerçekleştirdim. Fakat fon ile ilgili herhangi bir işlem yapmadım.
Kimseden de bu zamana kadar Fatih Terim fonu ya da Hakan Ateş fonu ya da başka bir fon adı altında hiçbir söz duymadım. 7 Nisan 2023 tarihinde Seçil Erzan'ın soruşturmaya konu eylemler sebebiyle gündem olduğunda ben de olaylardan haberdar oldum. Açıkçası şok oldum.
Seçil müdür bana zaman zaman birtakım belgelere imza attırdı ancak müdürüm olduğu için ve kendisine insani olarak da iş arkadaşı olarak da güvendiğim için bilmeden birtakım evrakları imzalamış olabilirim. Bana göstermiş olduğunuz belgelerden Volkan Bahçekapılı'nın müşteri olduğu vadeli işlem talimat ve işlem sonuç formunun altındaki Denizbank kaşesinin üzerindeki ıslak imzalardan biri şahsıma aittir.
Ben bu işlemin içeriğinin ne olduğunu, Seçil müdürün ne kadar para aldığını, vadenin ne kadar olduğunu ya da vade sonunda yüzde olarak kaç kar edileceğini dahi bilmiyorum. Benim hatam sadece işlemin ne olduğunu bilmeden imza atmamdır. Olayı sadece bu şekliyle kabul ediyorum. Bunun dışında hiç kimseye yüksek getirili fon vaadinde bulunmadım. Seçil Erzan'ın kimlerle görüşüp neler vaad ettiğinden haberdar değilim.
Ben bu zamana kadar hatırladığım kadarıyla 4-5 adet bilmediğim ve içeriğinden haberdar olmadığım belgeleri imzaladım. Çünkü Seçil müdür beni yanına çağırıp ‘Asiye şunları imzala, acil müşteriye vereceğim’ demişti. O esnada zaten Seçil müdürün masası çok karışıktı ve bilgisayar ekranında görüntüler mevcuttu. Ben de işin acil ve önemli olduğunu düşünerek bilmediğim belgeleri imzaladım zaten belgelerin üst kısmında başka belgeler bulunduğu için neye imza attığımı dahi açıkçası bilmiyordum sadece alt kısımda Denizbank kaşesini gördüm. Üzerinde Seçil Erzan'ın da imzası vardı. Buna güvenerek yanına imza attım. Hata yaptığımı bu anlamda kabul ediyorum. Bunun dışında bir keresinde de benim yanıma gelip aceleci bir tavır takınıp bir belgeyi bana uzatıp, o sırada beni bir yandan konuşturup bir yandan da bana belgeyi imzalattı. Ben yine neye imza attığımı bilmiyorum..."
**********************************
Seçil Erzan'ın Asiye Öztürk'le ilgili savcılık ifadesi:
"Benim fon vaad ettiğim kişiler özetle Arda Turan, Emre Belözoğlu, İbrahim Çağlar,Emre Çolak, Muslera, Bülent Çeviker, Buse Terim (Terim Arıcan) isimli şahıslardır. Bu kişilerden aldığım paralara ilişkin Emre Belözoğlu, Arda Turan, Emre Çolak, Muslera, İbrahim Çağlar, Mert Zeydanlı isimli şahıslara bir el yazımla oluşturulmuş bir kağıt verdim. Üzerine ıslak imzamı attım. Hatta bu belgelerin bazısında hala Denizbank'ta Şube Müdür Yardımcısı olan Asiye Öztürk'ün de imzası bulunmaktadır. Asiye Öztürk olaydan başından beri şüpheleniyordu ancak yine de belgeler imza atmıştır. En azından bu olaylarda şüphe çekici çok fazla şey yaşadık. İnsanlar gelip benden hesap sorduğunda Asiye benim yanımdaydı ve beni bu zamana kadar hiçbir zaman ihbar etmedi."
Kaynak: https://t24.com.tr/haber/secil-erzan...yordum,1141010
Para böyle aklandı, işin ucu bir kumarhaneciye çıktı
Kamuoyunda ‘Fatih Terim Fonu’ olarak bilinen dolandırıcılık suçundan elde edilen gelirin nasıl aklandığı ortaya çıktı. Mali Suçlar Araştırma Kurulu’nun (MASAK) hazırladığı rapora göre, Ali, Aslı ve Atilla Yörük çok sayıda şüpheli işlemle, milyonlarca lirayı ve doları hesaplar arasında transfer etti.
Peki paranın çoğu onlara mı gitti? Ortadaki kayıp milyonlarca dolara bakınca, Yörük’lerin yaptığı işlemler, bunun ancak bir kısmı olabilir. İşte bu noktada bir başka şüpheli trafik daha çıkıyor karşımıza: Bulgaristan seyahatleri…
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Ali ve Atilla Yörük’ün defalarca Bulgaristan’a girip çıktığını tespit etti. Bu bilgi medyada da yayınlandı. Ancak neden gittiklerine dair bir bilgi, ne Emniyet ne savcılık belgelerinde görünüyor. Ali ve Atilla Yörük ifadelerinde eğlence, alışveriş vs. amacıyla gittiklerini savunuyorlar.
Ancak Duvar’ın, Bulgaristan’a giderken Ali Yörük’ün kullandığı bir araç üzerine yaptığı araştırma, işin ucunun İstanbul’da da inşaat şirketi bulunan bir kumarhane sahibine uzandığını gösterdi.
Gelin MASAK raporundan başlayıp, Bulgaristan’daki kumarhaneye uzanan olaylar zincirini tek tek ele alalım şimdi…
MASAK RAPORU: PARALAR NASIL AKLANDI?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, 27 Nisan 2023 günü MASAK’a bir yazı yazarak, şüphelilerin mal varlıklarının incelenmesini talep etti. MASAK da yaptığı inceleme sonucunda hazırladığı raporu 17 Temmuz 2023’te savcılığa sundu. Raporda, Seçil Erzan’ın ‘hayali fonu’ öncül suç kabul edildi ve buradan elde edilen gelirin aklanıp aklanmadığını anlamak için, şüpheliler Seçil Erzan, Ali Yörük, Atilla Yörük ve Aslı Yörük’ün para trafiği incelendi. Davadaki diğer isimler müşteki olmalarından dolayı, şimdilik aklama iddiasının konusu değiller.
Nitelikli dolandırıcılık suçundan hakkında 10 yıl hapis istenen Ali Yörük, dava dosyasına göre, Seçil Erzan adına iş insanlarından ve futbolculardan para topladı. Erzan da ifadesinde Ali Yörük ile beraber hareket ettiklerini, Yörük’ün toplanan paradan istediği gibi komisyon aldığını söyledi. Dolayısıyla Ali ve Atilla Yörük olayda kilit isimlerden.
MASAK raporunda aklama şüphesini destekleyen olaylar neler?
Rapora göre Ali Yörük, 2006-2021 yılları arasında Köşkdere Otomotiv’de satış yöneticisiydi. 2023’ten sonra da 25 gün Atilla Yörük’ün yanında 8 bin 674 lira ücretle çalıştı. Buna karşın Ali Yörük ve eşinin üzerinde tamamı Tekirdağ’da olan toplam 16 adet arsa, tarla ve ev 2019-2022 arasında alınmış. MASAK’ın esas şüphelendiği konu ise banka hesaplarındaki para transferleri.
2022 ve 2023 yıllarına ait şüpheli işlemler şunlar:
Ali Yörük’ün 24 ayrı işlemle toplam 1 milyon 812 bin 500 lirayı Atilla Yörük’ün hesabına göndermesi. Tek işlemde Gedik Yatırım Menkul Kıymetler’e gönderilen 700 bin lira. Aslı Yörük’ün arsa satış bedeli olarak kendi hesapları arasında iki işlemde transfer ettiği 1 milyon 233 bin lira ve Atilla Yörük’e 11 işlemle gönderdiği 2 milyon 516 bin lira.
‘BAŞKASI YÖNLENDİRMİŞ OLABİLİR’
MASAK bunun yanında Aslı Yörük ile Atilla Yörük arasında aynı tutardaki paraların hesaplarda kısa süreli bekletilip, ardından tekrar birbirine gönderilmesini de şüpheli buldu. Bu işlemlerde transfer edilen para 2 milyon lira. Benzer şekilde Ali ve Aslı Yörük’ün de bir bankadaki hesaplarından sık biçimde para yatırma/çekme işlemleri gerçekleştirdiği vurgulandı. MASAK’ın Ali ve Aslı Yörük ile ilgili değerlendirmesi şöyle:
“Sayılan işlemler ile şahısların mali profillerinin oldukça uyumsuz olduğu, gerçekleştirilen para transferlerinin dayanaktan yoksun bulunduğu, izaha muhtaç oldukları, bunun yanında banka işlemlerinin başkası tarafından yönlendiriliyor olabileceği ihtimalinin de göz önünde bulundurulması gereklidir.”
MASAK raporunda incelenen diğer isim Atilla Yörük. 2021 Ağustos ayına kadar Köşkdere Otomotiv’de çalışmış, 2022’den itibaren de kendisi otomobil alım satımı işine girmiş. 2022 yılında Gelir Vergisi olarak 6 bin 466 lira beyan etmiş.
MASAK raporunda Atilla Yörük’ün şüpheli bulunan işlemleri de şöyle sıralandı:
KALEM KALEM ŞÜPHELİ İŞLEMLER
* 2020 yılından bu yana açıklamasına ‘borç’ olarak yazılmış çok sayıda işlemle üçüncü taraflara toplam 12 milyon lira transfer edildi.
* Farklı bankalarda en büyüğü 3.5 milyon liranın üzerinde olmak üzere yüksek tutarlarda vadeli hesap açılıp kapatıldı.
* 2022 yılı Kasım ve Haziran aylarında iki işlemde toplam 165 bin dolar Gedik Yatırım Menkul Değerler’e transfer edildi. Ayrıca yine Gedik’e 2022 yılı başından itibaren toplam 13.5 milyon lira daha gönderildi.
* 2023’ün Nisan ayında Renovasyon Yatırım ve İnşaat AŞ’ye 2.5 milyon lira transfer edildi.
* 24 Mart 2023 günü bir bankadan ‘SPOT müşterinin döviz alış-satışı’ açıklamasıyla 2 milyon 384 bin liralık işlem yapıldı.
* Atilla Yörük’ün muhtelif hesaplarından çok sayıda ‘araç satışı veya kapora ödemesi’ açıklamasıyla üçüncü şahıslara yüksek tutarlı para transferleri gerçekleştirildi.
Atilla Yörük’ün 2021 yılından sonra miktar ve sayı olarak para işlemlerinde dikkat çekici bir artışın yaşandığı ifade edilen MASAK raporunda, “2021 Ocak-2023 Haziran aralığında şahıs muhtelif banka hesaplarına yaklaşık 25 milyon lira ve yaklaşık 15 milyon liraya karşılık gelen 1 milyon dolar tutarında döviz işlemi yapmıştır” deniliyor. Atilla Yörük’ün BINANCE’de de kripto varlık hesabının bulunduğu ifade ediliyor.
MASAK raporunda nihai değerlendirmede Atilla Yörük’ün de nakit işlemlerinin mali durumu ile uyuşmadığı ve söz konusu suçtan elde edilen gelirlerin aklanması şüphesinin bulunduğu belirtildi.
PARA TRAFİĞİ, SEYAHAT TRAFİĞİYLE ÖRTÜŞÜYOR
Gelelim Emniyet’in tespit ettiği bir diğer trafiğe. Dün Sözcü’den İsmail Saymaz da ayrıntısıyla yazdı bu Bulgaristan seyahatlerini. Ali Yörük 4 yılda 86 kez giriş-çıkış yapmış. Aynı şekilde Atilla Yörük’ün de Bulgaristan’a çok kez gidip geldiği, büyük kısmının günübirlik olduğu görülüyor.
Bir başka önemli detay ise seyahatlerin, futbolcu ve iş insanlarından elden para alındığı tarihlerle çakışması. Mesela; Fernando Muslera Aralık 2022’de 700 bin dolar verdiğini söylüyor. Ali Yörük de 16 Aralık’ta çıkıp, 17 Aralık’ta dönüyor. Yine Ömer Kahraman, 9 Ocak 2023 günü Seçil Erzan’a elden 300 bin dolar veriyor. 13 Ocak’ta Buse Terim bir miktar para iletiyor. 13 Ocak günü akşam saatlerinde Ali Yörük yine Bulgaristan’a gidiyor. Yine bir gün sonra dönüyor. Kaldı ki, Bulgaristan seyahatlerinin başlamasıyla MASAK raporunda şüpheli sayılan para transferlerinin başlaması arasında da bir paralellik var.
Ali ve Atilla Yörük’ün Bulgaristan seyahatlerinde neredeyse aynı aracı üst üste iki kere kullanmamaları da oldukça dikkat çekici. Ancak Emniyet’in soruşturmasında plakası verilen bir aracın izi sürüldüğü zaman garip bir bağlantıya ulaşılıyor. Ali Yörük 5 Mart 2022 günü Bulgaristan’a gidip geliyor. Emniyet’in raporunda aracın Yedi Yol Bir Gayrimenkul Dış Ticaret Ltd’ye kayıtlı olduğu belirtilmiş. Kimin bu şirket?
Şirket 21 Eylül 2012 günü İstanbul Beyoğlu’nda kuruldu. Kurucusu Aydın Razaki. Pek bir faaliyeti görünmüyor. Ama Razaki, 2016 yılında Bulgaristan’ın Svilengrad kentinde Murat Konuklu ile Salih Yavaş’ın açtığı Imperial Palace Hotel&Casino’nun da ortaklarından görünüyor. 2021 yılında Tekirdağ yerel gazetesinde de bir haber yayınlanmış. Haberde, “Türk iş adamları Murat Konuk ve Aydın Razaki 30 milyon Euro’luk yatırımla Imperyal’i yeniledi” deniliyor. 2020 yılında Tekirdağ’ın yerel gazetesi Olay Aktif’te Razaki ve Konuklu ile bir röportaj yayınlandı. Bu arada gazetede 2016’da da Konuklu ve Yavaş’ın Bulgaristan’da sahibi olduğu Royal King Hotel&Casino’nun, otel ve kumarhane işletmecisi Pasha Group Global ile bir ortaklık anlaşması imzalandığına ilişkin haber var.
İşte Ali Yörük’ün kullandığı aracın Aydın Razaki’nin kurduğu Yedi Yol Bir Gayrimenkul Dış Ticaret Ltd’ye ait olması ve bunun da Emniyet kayıtlarına girmesi, bütün ülkenin baş gündemi haline gelen Seçil Erzan vakasında ilginç bir ayrıntı. Soruşturma ilerlerse belki bu ilişkiyi de öğrenmiş oluruz.
Kaynak: https://www.gazeteduvar.com.tr/para-...makale-1649846
********************************
Seçil Erzan nasıl dolandırıcı oldu?
İçlerinde Fatih Terim, Emre Belözoğlu, Arda Turan gibi futbolcuların da bulunduğu bir “Hayali Fon Davası” Türkiye gündemini meşgul ediyor. Davanın sanığı Erzan, bir ponzi sistemi kurmak, bu sisteme insanların milyon dolarlarını dahil etmek ve bu sayede menfaat elde etmekle suçlanıyor. Seçil Erzan’a istenen ceza ise 216 yıl. Savcılık makamı suçlamayı kabul ettirirse, Seçil Erzan belki de hayatının sonuna kadar cezaevinde kalacak. Fakat, hem olayın kamuya mal olması hem de Seçil Erzan’a istenen 216 yıl bir araya geldiğinde, Erzan’ın suçunu doğru tespit etmek elzem hale geliyor. Ortada gerçekten bir ponzi mi var? Eğer böyle bir ponzi sistemi varsa, paralar nerede? Bu soruları hakkını vererek yanıtlamak bu aşamada zor ama yine de dava dosyasına giren delillerden yola çıkarak “Seçil Erzan’ın suçu ne” sorusuna yanıt bulabiliriz. Ama bunun için Seçil Erzan’ı daha yakından tanımak gerekiyor.
YOKSUL BİR AİLENİN TEK KIZI
1976’da Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde, ailenin tek kızı olarak dünyaya geldi Seçil. Pazarcılıkla ailenin geçimini sağlayan baba 2020 yılında vefat etti. Anne ise ev hanımı. Emekçi sınıftan bir aileye mensuptu Seçil Erzan. Liseyi Çorlu’da okudu, üniversite eğitimi için Kocaeli’ye gitti. Belki Kocaeli’nde kalmayı düşünüyordu ama mezun olduğu sene 1999 Gölcük Depremi yaşandı. O da okulu bitirip, Çorlu’ya baba evine geri döndü. İş aramaya koyuldu. Böylece Denizbank’ın Çorlu’da bulunan Orion Şubesi’ne “şube müdür sekreteri” olarak bankacılık kariyerine başladı. 2000 Kasım Bankacılık Krizi ve 2001 Şubat Krizleri’nde yaşanan iflasları gözleriyle gördü. Bu esnada henüz 25 yaşında bir banka personeliydi. 2002’de gişe personeli oldu. Fakat gişede durmak, gelen müşterilere hizmet vermek Seçil’in ilgisini cezbedemedi. Talebi üzerine 2003 yılında görev yaptığı şubenin “Asistan Müşteri Danışmanı” oldu. Artık, finansal piyasalara ilişkin kendisini yetiştirmeye başlamış, bireysel danışmanların, müşterilerle neler konuştuğunu kavramıştı. 1 yıldan uzun süre Asistan Müşteri Danışmanı olan Erzan, 2004 yılının ortasında yine aynı şubenin Bireysel Bankacılık Portföy Yöneticisi görevine, 2007 yılında da Bireysel Danışmanlık görevine yükseldi. Son olarak 2010’da, şubede geçirdiği 10’uncu yılın sonunda Şube Müdürü oldu.
Şube Müdürü olduğunda, ömrünün 34 yılının 30 yılını Çorlu’da geçirmişti. Çorlu artık ona küçük geliyordu. Kendi talebi de İstanbul şubelerinden birine müdür olmaktı. Nitekim, Orion Şubesi müdürü olduğu 1 Temmuz 2010’dan sadece 5 gün sonra 6 Temmuz 2010’da aynı bankanın İstanbul Bahçeşehir Şubesi müdürlüğüne atandı.
ERZAN’IN BORSA MACERASI
Seçil Erzan’ın hayatını derinden etkileyecek bir olay da Bahçeşehir Şube Müdürüyken yaşanacaktı. Zaten yıllardır bireysel danışmanlık görevini yürütüyor, insanlara finansal piyasalardaki fırsatları sunuyordu. Kendi birikimini de bu piyasalarda değerlendiriyor, bu şekilde para kazanıyordu. Mayıs 2011’de kendisi gibi finansal piyasaları takip eden teyzesinin oğlunun tavsiyesi üzerine HATEK isimli bir hisseye birikiminin büyük bölümünü yatırdı. 13 Mayıs 2011’de 7,22 TL’den halka arz edilen bu hisse 1 ay içinde 10 TL’ye dayanacak, fakat bu seviyeyi gördükten 2 hafta sonra 5 liranın altına inecekti. Çok açık ki, birileri kağıdı manipüle etmiş, milyonlar kaldırmıştı. Seçil Erzan ise bu manipülasyonda kaybeden taraftaydı. Kaybı 1 milyon liraya ulaşıyordu.
Fakat bu kayıp, Seçil Erzan’ın ayaklarını daha sağlam basması yerine daha da açılmasına neden olacaktı. Borsada bu kadar hızlı ara kaybedilebiliyorsa aynı hızda kazanmak da mümkündü. Kaldı ki, o bir banka müdürüydü, manipülasyonları önceden haber alabilirdi.
Seçil Erzan, bu kaybı telafi etmeye çalışırken son derece agresif davrandı. Borcu daha da arttı. Derken 14 Kasım 2011’de hayatını değiştirecek bir olay daha yaşandı, Erzan Bahçeşehir Şubesi’nden aynı bankanın Florya Şubesi’ne müdür olarak tayin edildi. Galatasaray’ın karargahına…
VADELİ İŞLEM PİYASASI AÇILIYOR
Tüm bu süre içinde Seçil Erzan’ın borsa yatırımcısı olması ve Florya Şubesi’ne atanmasından daha büyük olay belki de 2012’de yaşanacaktı. Bu tarihte, Vadeli İşlem Opsiyon Piyasası, kısa adıyla VİOP açılmış, bu piyasa sayesinde kaldıraçlı işlemler mümkün hale gelmişti. Bu yazıda, uzun uzun VİOP’u tarif etmek mümkün değil fakat bu piyasanın imkan verdiği “Kaldıraç” mekanizmasını bir örnek üzerinden anlatmak şart.
VİOP sayesinde, elinizdeki sermayeyi, bir bankaya veya başka bir fon kaynağına teminat olarak gösterip, bu teminatınızın karşılığında, teminatın birkaç misli büyüklükte yatırım yapabilirsiniz. Örneğin, 100 liralık yatırımınızdan 10 lira getiri hedefliyorsunuz. Spot piyasada işlem gören bir hisseye 100 lira yatırıp, yüzde 10 getiri hedefine ulaştığınızda bu hisseyi satarak hedefinize ulaşabilirsiniz. Fakat bu size sıkıcı gelebilir. O halde, 100 lirayı bankaya teminat olarak gösterip, 1’e 2 kaldıraç oranıyla sanki 200 liranız varmış gibi yatırım yapabilirsiniz. Bu sayede yüzde 10 getiri size 20 TL kazandıracak, 1’e 2 kaldıraç sayesinde net getiri oranınız yüzde 20 olacaktır. Kaldıraç oranı büyüdükçe risk de artar. Kazançlar dudak uçuklatabilir fakat kayıpların da telafisi son derece zorlu olur. Seçil Erzan ise, yıllar içinde VİOP’un müdavimlerinden olacaktı.
GS İLE DENİZBANK ANLAŞIYOR
Seçil Erzan’ın hayatını değiştiren olaylar zincirinden bir diğeri 25 Mart 2013 tarihinde yaşandı. Galatasaray o tarihte KAP’a, Denizbank’la imzaladıkları 4,5 milyon dolarlık sponsorluk sözleşmesini duyurdu. Sözleşme gereği, futbolcular ve teknik ekip de dahil olmak üzere Galatasaray personelinin maaş hesabı Denizbank Florya şubesi olacaktı. Böylece Galatasaraylı futbolcularla Seçil Erzan’ın ilk teması bir banka müdürü olarak gerçekleşti. Fakat Fatih Terim’le daha önce 2012’den beri tanışıyorlardı. Çünkü Seçil Erzan, her şube müdürünün yapması gerektiği gibi, şubeye atandıktan sonra, bölgenin yüksek mevduat sahibi müşterileriyle tanışmış, bu esnada Fatih Terim’le de ilişki kurmuştu. Erzan, Asistan Müşteri Danışmanı olduğu 2003 yılından bu yana yaptığı işi yapmaya devam ediyor, finansal piyasaları takip ediyor, bankanın ürünlerini müşterilere tanıtıyor, bir banka müdürünün yapması gereken olağan süreçleri işletiyordu. Ancak zaman ilerledikçe, müşterilerle kurduğu ilişki, banka müdürlüğü sorumluluğunun ötesine geçecekti. Ahbap olduğu kişilerin zaman zaman paralarını işletiyor, hem kendisi para kazanıyor, hem de ona yatırım yapanlara para kazandırıyordu. Bu durum, Seçil Erzan’a para verenler tarafından da biliniyordu. Yani aslında ortada 2 Seçil Erzan vardı; birincisi Şube Müdürü Seçil Erzan, ikincisi Fon Yöneticisi Seçil Erzan.
Başkasının fonunu yönetmek ya da banka müdürü olmak yasadışı bir iş değil. Fakat bu ikisini aynı anda yapmak yasal değil. Buna karşın, para kazandıran bu kişinin bu yaptığı kimseyi rahatsız etmiyordu. Burası Türkiye’ydi. Seçil Erzan kimi zaman borsa manipülasyonlardan haberdar oluyor, hem kendi parasına para katıyor, hem de ahbaplık kurduğu müşterilere para kazandırıyordu. Yeri geliyor, Erzan tefeciye gidiyor para istiyor, piyasada parayı kazandıktan sonra tefeciye borcunu ödüyordu. Bu süreçte, yani 2012’den 2022’ye kadar da ortada ponzi ya da hayali fon satışı falan yoktu.
HİÇ Mİ BORÇ TAKMAMIŞTI
2012’den 2022’ye kadar, 10 yıl süre boyunca, Seçil Erzan kimseye mi borç takmamıştı? Bilemeyiz ama şunu BDDK Raporu’ndan biliyoruz; bu 10 yıl boyunca, Seçil Erzan hakkında ne Denizbank’a, ne BDDK’ya ne de CİMER’e ulaşan tek bir şikayet bulunmuyordu. Sadece bu da değil, Seçil Erzan, aynı süre içinde tam 5 kez bankanın olağan denetiminden geçmiş ve bu denetimlerde de puanını her seferinde artırmıştı. 70 ve üzeri puanın olumlu sayıldığı bu denetimlerde, Seçil Erzan’ın şube müdürü olduğu Florya Şubesi 2013’te 79 puan almış, puanını her denetimde yükseltebilmiş ve 2021 yılı denetiminde 92 puanla Türkiye 3’üncüsü olmuştu.
Yani, 2012 ila 2022 yıllarındaki Seçil Erzan, borcuna sadık, itibarlı, iyi bir banka müdürü imajı veriyordu. Para kazanıyor, para kazandırıyor, ailesinin Bozcaada’daki arsasına villa yaptırabiliyor, Rolex saat takıyor, dolar milyonerleriyle oturup kalkıyordu. Bu geçmiş bilinmediğinde Seçil Erzan’ı doğru değerlendirmek mümkün olamıyor. Zira, bu geçmiş bilinmeden yapılan değerlendirmede bugün dolandırılanlara “ne de saflarmış” deniliyor. Halbuki tablo, algılanandan çok ama çok daha farklı.
FİLM 2022’de KOPUYOR
2012’den 2022’ye kadar süren 10 yıllık saadet, 2022 yazının sonunda yıkılıyor. Halbuki Eylül ayının başında her şey gerçek olamayacak kadar iyi gidiyordu. 10 Eylül’de Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Borsa’da 17 yılın rekorunu kıran bir ralli yaşandığını müjdeliyor, insanları borsaya yatırım yaptıkları için kutluyordu. Bankacılık hisseleri son 2 ayda yüzde 150 değerlenmişti. Bu rüzgara BİST ana endeksi de katılmış, ana endeks 2 ayda yüzde 50 yükselmişti. Faizler bu kadar düşükken tasarrufları TL’de tutmanın KKM’den sonraki tek yolu olarak görülen Borsa’da yüzyılın manipülasyonu yaşandığını 13 Eylül’de öğrenecektik. Siyasi iradeyle ortak olduğu izlenimi veren bir sermaye grubu, VİOP’ta tam anlamıyla bir vurguna kalkıştı. Önce banka hisselerini satın alıyor, böylece hisselerin fiyatını yükseltiyorlardı. Sonra bu fiyatı yükselen hisseleri bankaya teminat olarak gösteriyor ve kaldıraçlı işlemlerle daha yüksek hacimli yatırımlar yapıyorlardı. Hisselerle beraber teminatlar yükseliyor, teminatlar yükselince yatırım hacmi büyüyor, hisseler yine yükseliyor ve sonsuza kadar kazanılabilecek bir çark yaratılıyordu. Fakat, bu çarkta riski üstlenen bankacılık kesimi oluyordu. Kamu bankaları belli ki, tezgahın içindeydi ama özel bankalar mırın kırın etmeye başlamıştı. 13 Eylül 2022’de kan gövdeyi götürdü. O sabah, Akbank Emekli Sandığının 150 milyon TL’lik Akbank hissesi satmasıyla, panik dalga dalga yayıldı. Yolun sonuna gelindiğini düşünen yatırımcılar, karlarını alıp kaçtılar. Fakat aynı gün kaldıraçlı işlemler yaparak terste kalan binlerce yatırımcı için kabusa döndü. O gün bankacılık hisseleri yüzde 7,5 değer kaybetti. Aynı gün kaldıraç oranları ise 1’e 20’ye kadar çıkmıştı. Yani zarar, 20 kat daha yüksekti. Teminatların da üzerine çıkan zarar, aracı kurumları iflasa sürükleyebilirdi. Panik 1 hafta kadar sürdü.
SEÇİL NURSEL ABLASINI ARIYOR
Eylül 2022 manipülasyonundan ağır hasarla çıkan Seçil Erzan’ın işi artık mucizelere kalıyordu. Zarar ettirdiği kimseler içinde tefeciler de vardı. Tehdit edilmeye başladı. Kaçırıldı, darp edildi, evinin önüne mermi bırakıldı, zorla senet imzalatıldı. Bu tarihten itibaren Seçil Erzan tam anlamıyla köşeye sıkışmıştı. Bu süreçte Seçil Erzan’ın nasıl bir kişiliği olduğunu Whatsapp mesajlaşmaları ortaya koyuyordu. 28 Eylül’de, Florya’dan sonra atandığı Levent Şubesi’nde önemli bir toplantı yapacak olan Seçil Erzan, manevi danışmanlık hizmeti satın aldığı Nursel Abla’sına şöyle yazıyordu;
Canım günaydın. Mutlu bir gün olsun. Bugün çözmem gereken çok önemli bir sorun var. Öğlen bir görüşme yapıcam. Her şey ona bağlı. Bana yardımcı olur musun bebeğim?
Dalgalı finansal piyasalarda yüksek risk alarak yatırım yapan çoğu kimsede olduğu gibi Seçil Erzan da spritüel anlatılara inanan biriydi. 28 Eylül’deki toplantıdan önce Nursel Ablası’ndan yardım istiyordu. Nursel abla ise ona şöyle cevap veriyordu;
Günaydın canım, toplantı nerede olacak. Birazdan seansa giricem. Hemen şifa indireyim. Bu işi kolaylıkla çözebilmem için kim ya da kimler bana kolaylıkla katkı sağlar? De lütfen gerisi bende.
Ve Seçil Erzan cevap veriyor.
Canım benim şubede olacak. Levent Büyükdere Caddesi.
Seçil Erzan, 2022 Borsa manipülasyonunda o kadar terste kalmıştı ki, artık umudunu spritüel danışmanlarda arıyordu. Fakat ekim ve kasım aylarında umduğunu bulamadı. Böylece Aralık 2022’de “Hayali Fon” tezgahını kurdu.
HAYALİ FON BİR PONZİ TEZGAHI MI?
Söz konusu bu hayali fon için ponzi denebilir mi? Sorunun cevabı uzmanlara kalsın ama söz konusu hayali fonun ne olduğuna ilişkin Ponzi değil diyenler de var. Çünkü Seçil Erzan, Eylül 2022’den itibaren tehdit görürken, tefecilere kolunu daha fazla kaptıran, yana yakıla para arayan bir kişiydi. Günlük yüzde 100’ü bulan, (evet günlük yüzde 100!) faizlerle borç edinmeye başlamıştı. Borcunu borçla döndürüyor, bu esnada yeni fon kaynakları arıyordu. Tefeci kaynakları bittikten sonra Aralık 2022’de yakınlarından “Hayali Fon” vaadiyle para toplamaya başladı. İnsanların ona güvenmesi için Fatih Terim’in ya da Sabancı’ların da bu fona yatırım yaptığını söylüyor, bu şekilde insanları kandırıyordu. Kandırdığı kişiler içinde en yakınları da vardı. Tüm bunları da hem savcılıkta, hem de mahkemede itiraf edecekti. Bu haliyle suçunu kabul de ediyordu. Hayali fon ile muradı, 1-2 ay daha kazanmak, bu 1-2 ay içinde yaşanacak bir mucize sonrası, borçlarını kapatmaktı. Fakat işler umduğu gibi gitmedi, Şubat 2023’te battığı ortaya çıktı. Mart 2023’te alacaklılar kapısına dayandı. Nisan’da ise tutuklandı.
Ortada 81 Bankerler Krizi’nde, Titan Saadet Zinciri’nde ya da Çiftlik Bank’ta gördüğümüz gibi bir ponzi sistemi yok. Toplamda 20 küsur kişiden hayali bir fon vaadiyle toplanan paralar var. Peki paralar nerede? Cevap tefecilerde. Erzan, ondan topladığı ile bunun borcunu, bundan topladığı ile şunun borcunu kapatmış. Bu esnada fahiş faizlerin altına girmiş, kandırdığı insanların paralarıyla tefecilere olan borçlarını eritmiş. Yani paralar tefecilerde…
ORTALAMA ZEKA MESELESİ
Paralar tefecilerde fakat mağdurlar da var. Mart ayında Seçil Erzan’ın paralarını batırdığını anlayan mağdurlar, yüzlerini bu sefer bankaya çevirdiler. Erzan’dan para alamayacaklarını anlamış, daha doğrusu Erzan’ın battığını kavramış, paraları belki bankadan alabiliriz diye umutlanmışlardı. İşte mağdurların büyük kısmı, bu süreçte, bankaya karşı elimizde bir belge olsun diyerek Erzan’dan belge istediler. Bugün ortalığa saçılan belgelerin çoğu, aslında Erzan’ın parayı batırdığının anlaşılmasının ardından bankadan para isteyebilmek için el yordamıyla toplanmış kağıt parçalarıydı. Bu kağıtların bir kısmı Erzan’dan zorla alınmıştı. Yani kimse bu kağıt parçalarına güvenip, paralarını Denizbank’a yatırdığını düşünmüyordu. Zaten Denizbank Teftiş Kurulu raporunda geçen “Ortalama Zeka” ifadesi de bunu vurguluyordu. Mağdurların hepsi, Seçil Erzan’ın 10 küsür yıldır bu şekilde çalıştığını ve para kazandırdığını biliyordu. Bu zamana dek aynı şekilde defalarca kez para almış ve vermişti Erzan. Dolandırıcılık 2022 Aralık’tan sonra başladı. Daha önce bu muhitte bilinen kimselere para kazandıran Erzan’a paralarını gönül rahatlığıyla yatırdılar. Herkesin her şeyi farkında olduğu, daha önce defalarca kez çalışmış bir mekanizmaydı. Yine çalışırdı ama battı.
İşte Seçil Erzan böyle dolandırıcı oldu. Mahkemedeki ifadesine atıfla söyleyelim; Kazandırırken Seçil’di, kaybedince dolandırıcı oldu.
Kaynak: https://www.birgun.net/makale/secil-...ci-oldu-487230