Originally Posted by
enkahramanrıdvan
halbuki pandemide halk, esnaf faaliyetlerine ara verdiğinde nasıl göz yaşı dökmüştü. pandeminin hemen ardından kamaşullahı yağlayarak piyasaya çıktılar. hangi sezondu hatırlamıyorum ama hayatın normale döndüğü ilk yaz sezonu , yani hala insanlar maske kullanırken, hanımın planına uyarak Milas'ın Kazıklı koyuna bir kaç günlüğüne tatile gitmiştik. beldede zaten kalacak 1-2 pansiyonvari işletme vardı. akşam yemeğinde 40 küsür derece sıcaklıkta çıkardıkları menü patlıcan musakka-pilav ve cacıktı istedikleri para da 130 lira civarıydı. iki haftalık tatilimde bu menüyü yiyecek halimiz yok. Dedim ki; bana bir duble rakı verin. O arada sormak lüzumunda hissettim musakka fiyatını hatırlayarak. Dedi ki dublesi 120 lira. Bakın hanfendi dedim sizin dediğiniz bu fiyata rakı içilir ama boğazda içilir. Burada böyle dedi. Elim mecbur içtim tabii ki. Sonra eşime döndüm ve dedim ki bak sevgilim eğer bir gün muayenehanene bir hasta gelirse muhakkak mesleğini sor. eğer işçi ise gerekirse para alma ama esnafsa 4 katını geçir. Çünkü bu şeytanların anlayacağı dil budur.
Yunandaki adam da kazanıyor ama incitmeden kazanıyor. Ayak bastı parası yok. Şemsiye-şezlong ücretsiz, bazılarında bir içecek karşılığı free yazıyor ama buradaki işletmeci gibi 'neden içmiyorsun, iç hadi' diyen karasinekler yok. Menüler doyurucu, fiyatlar belli sürpriz adisyon yok, ürünler taze. fiyatlar kesinlikle daha iyi hatta deniz patlıcanlı kazıklı koyundan bile daha ekonomik. O yüzden benim buradaki ali veliye verecek beş kuruş param yok. İyi ki Lozan da adaları bunlara bırakmışız yoksa oranın da içine ederdik diye düşünmeden edemiyorum.