Daha önceki gönderilerinizde de belirttiğiniz sisteminiz ve analizleriniz benim de dikkatimi çekmişti, özellikle relatif getiriye yaptığınız vurgular ciddi farkındalık oluşturuyor. Yalnızca ppf oranınızı biraz fazla bulduğumu belirtmek isterim, sanırım bu da risk algımızdaki farklılıkla ilgili.
Benim sizler kadar berrak ve net stratejilerim yok. Temel amacım kamudaki görevimden 25 yılı doldurunca, yaklaşık 12 yıl sonra normal emeklilikten 5-6 yıl önce emekli olabilmek. Bundan daha önemlisi hepsi ilkokul çağlarındaki üç çocuğuma standartların üzerinde bir eğitim imkanı sunabilmek. Bunun içinde yıllık enflasyonun 10 puan üzerinde reel getiri (şu anki duruma göre nominal olarak ortalamada aylık yüzde 2, yıllık 20-25 civarında) hedefliyorum.
Çok iyi bir yatırımcı olduğum söylenemez, fakat tasarruf konusunda oldukça iyiyimdir. Üniversiteden beri neredeyse 23 yıldır tam zamanlı çalışıyorum. Ailemden hiçbir yardım görmedim, bilâkis bekarken ve hatta zaman zaman evliyken de aileme ekonomik yardımım oldu. Evlilik, çocuklar vs derken çok fazla nakit birikim yapamamıştım, Allah bir ev ve bir araba nasip etti, onların borçlarını ödedik. Borcu harcı bitirdikten sonra 2,5-3 yıldır düzenli nakit birikim yapmaya başladım. Neredeyse hiç oturma imkanımın olmayacağı ve portföyümde önemli bir yekün tutan evi satmayı ciddi şekilde düşünüyorum, fakat hanım ve valide engel oluyor, ben de evi kafamda çocukların eğitimine özgüledim, hangi aşamada cari gelirimle karşılayamayacağım eğitimle ilgili bir ihtiyaç olursa evi satıp bedelini bunun için kullanmayı düşünüyorum.
Muhtelif zamanlarda hisse senedi, fiziki-kaydi altın, altın fonu, hisse fon, değişken fon, fon sepeti, döviz fonları, eurobond fonları arasında gidip geliyorum. Bu enstrümanlar arasında geçiş yaparken çok objektif bir kriterim yok, genelde okuduklarımı analiz ederek biraz da o anki hissiyatımla hareket ediyorum. Zararda satmama gibi bir prensibim var, mümkün olduğunca buna sadık kalmaya çalışıyorum. Korona krizinin başlarında Şubat'ın 20 si gibi neredeyse zirveden aldığım aft, tte, mps, zpe vs fonlarda ortalamada yüzde otuzu bulan eksilere rağmen bekleyip yakın zamanda ortalama yüzde 20 civarında karla sattım, o zaman aldığım fonlardan şu an elimde sadece ıpj var.
Biraz yıl sonu için öngördüğüm toplam birikim tutarına erkenden ulaşmam (bunda korona nedeniyle harcamalarımın azalmasının da tesiri oldu), biraz da yerel ve uluslararası konjonktür nedeniyle frene basma ihtiyacı hissederek önce tte, sonra da aft, mps, rbh, zpe gibi riskli fonlar ile bir yılı aşkın süredir elimde bulunan ve oransal olarak ciddi kar ettiğim bir kaç hisse senedini sattım. Yaklaşık iki yıldır elimde bulunan ve reel olarak ciddi zararda olduğum hisse senetlerini ise elimde tutmaya devam ediyorum.
Şu an itibariyla yaklaşık yüzde 40 fiziki-kaydi altın, altın ve döviz fonu; yüzde 15 civarında hisse senedi; toplamda yüzde 5 civarında eurobond fonu ve elektrikli araçlar karma fonu ıpj; yaklaşık yüzde 20 civarında değişken ve fon sepeti (sizlerin aksine, bir kaç fon yerine biraz da meşgale olması açısından ve hobi gibi takip ettiğimden forumda konuşulan popüler defansif değişkenlerin önemli bir kısmı ve bunlarla aynı mahiyette gördüğüm fon sepeti fonları); yüzde 10-15 arasında değişen (bir miktarı sabit bir miktarı fonlar arasında dolaşan) ppf; yine yüzde 5 civarında dövize endeksli geri ödemeli hayat sigortası primleri yatırım portföyümü oluşturuyor.
Aslında geriye doğru bakınca tte, aft ve yakın zamanda sattığım mps ve rbh yi karı realize etmek amacıyla biraz erken elimden çıkardığımı düşünüyorum. Yurt dışından ve içinden gelebilecek olası bir düzeltmede bu fonları artırmayı, sizlerin deyimiyle biriktirmeyi ciddi şekilde düşünüyorum.
Sonuç itibariyle spekülatif hisse ve fonlardan uzak durmaya çalışarak, ancak zaman zaman da aksiyon alabilen bir strateji geliştirmeye çaba sarfediyorum.
Biraz karmaşık ve uzun oldu, kusuruma bakmayın, bilahare daha kısa ve öz yazmaya çalışırım.
Redmi Note 8 Pro cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.