Merhum Erbakan hocamız, yatırımını alaman markına, altına, arsa ve gayrımenkule yapardı hep. Biz de merhumdan öyle öğrendik.
Geçmişte üçe beşe ucuza kapattığımız arsalar zamanla değerlenince, bir kısmını bozdurup (hemen hemen yarısını) gayrımenkule yatırdık. Aldığımız gayrımenkuller, getirdikleri kira getirisiyle kendi kendilerini 15-20 senede amorti edip, nihayet üstüne koymaya başladılar. Bugün emlak fiyatları ister yarı fiyatına düşsün, isterse dörtte bir fiyatına, bu saatten sonra pek de birşey farketmiyor. Her halükarda maliyetlerini çıkartıp haneye kar yazdılar çünkü.
Bu arada elde kalan arsaların bir kısmı (1/4) kadarı kamulaştırmaya gitti. Oradan aldığımız istimlak paralarını da (merhum Erbakan hocamız sağolsun) sepet yapıp faizsiz katılım bankalarına yatırdık. 1/3'ü altında, 1/3'ü dövizde, 1/3'ü ise TL mevduatında.
Anlayacağınız bu sayede kafamız rahat. Faizle maizle, hisseyle misseyle işimiz yok. Dolar inmiş, avro çıkmış; altın fırlamış, türk lirası değer kaybetmiş; borsa göçmüş, bitcoin coşmuş, falan filan... Vız gelir tırıs gider. Ne bankaya uğrarız, ne de bir mevduatı bozdurur, ötekine takviye yaparız. Üçbeş günlük dünya hayatında bu strese girmeye değmez.
Ali Cemal kardeşimize de bunu tavsiye ederiz. Akıl akıldan üstündür... Merhum Profesör Necmettin Erbakan Hocamızdan böyle öğrendik biz. Akıntıya karşı kürek çekmeye hiç gerek yok.
Akılda kalmayan satırda kalır... Bu entry de burada dursun şimdilik. Vesselam.