Artan

20,24 10 18:10
202,70 9.98 18:10
15,21 9.98 18:10
11,15 9.96 18:10
10,73 9.94 18:10
Artan Hisseler

Azalan

2,34 -10 18:10
61,70 -9.99 18:10
32,96 -9.99 18:10
31,92 -9.98 18:10
74,90 -9.98 18:10
Azalan Hisseler

İşlem

15.028.660.685,75 18:10
9.497.456.786,10 18:10
8.698.546.854,50 18:10
8.249.481.501,95 18:10
6.736.457.945,92 18:10
Tüm Hisseler
Sayfa 27/27 İlkİlk ... 17252627
Arama sonucu : 214 madde; 209 - 214 arası.

Konu: Borsa Felsefesi, Borsacı Kafası.

  1. Dünya; (henüz Çin tarafı gücünü gösterecek, 2. kutbun merkezi olacak bir gösterisi olmasa da) tekrar 2 kutupla hale doğru evriliyor. 90'lı yıllardan sonra mutlak güç olarak tek başına hareket eden ve 2 kutupluluğun dengesinden dolayı gereğinden fazla fedai beslemek zorunda kalan ABD, bu kısıtlamadan kurtulur kurtulmaz, küreselleşme adı altında şirketokrasi egemenliği kurarak, dünya ekonomisini tek merkezden kontrol ederek mutlu mesut yaşamakta idi. Rahatlık, üretmeden, çalışmadan keyif sürmek elbette bazı olumsuz sosyal ve sistemsel arızalar da üretiyor. (Tıpkı zengin bir aile içinde sınırsız ihtiyaç karşılamanın, sınırsız hazsal doyumlarla yaşamanın sonucu alışkanlıkları ve karakteri dağılmış çocuklar yüzünden ailenin tüm varlıklarını eritmesi gibi) Ucuz üretim üssü olarak kullandıkları Çin beklenildiği gibi sonuç doğurmayıp, eğitimde ve üretimde sağlam alt yapılar geliştirip, beklenenin üstünde yol alınca hesaplar alt üst oldu. Fark etmede de geç kaldılar. Özellikle doların egemenliğini bir ekonomik operasyon aracı olarak kullanmaya başlayınca elbette bunu her ülke çıplak olarak gördü. Tek merkezden takip edilen gerektiğinde cezalandırılan diğer ekonomiler ABD'nin egemenliğini kabul etmek zorunda kaldılar. Elbette henüz pes etmeyen ülkelerde var. Sessizce Afrika ve Asya'da ekonomik bağımlılıklar kuran Çin'in kolay lokma olmayacağı ortada. Bu durumda ABD; işe kümenin elemanlarını artırmayı ve mecburi veya gönüllü küme bağlarını kuvvetlendirerek, Çin'e yapacağı ekonomik operasyonun etkisini artırması gerektiğini bildiği için, işe Rusya ile başladı. AB'nin Rusya'ya olan enerji bağlarını yok etti. Bağımsız davranma gücü olabilecek Alman ekonomisini hizaya getirdi. Merkel burada bir süre sorundu. Bir şekilde aşıldı ve Almanya'nın bağımsız ekonomik güç olması kontrol altına alındı. İsrail eliyle, Ortadoğu'da ki İran egemenliği yok edildi. Bölge ülkelerinde mutlak biat sağlandı. İran büyük ihtimalle SSCB'nin 90'lı yıllardaki sonu gibi bir süreç yaşayacak. Buradan dönüşümü elbette bir Rusya gibi olacağı beklenmez. Şimdi sıra Hindistan'da gibi. Afrika'da da cezalandırmalar başladı gibi gözüküyor.
    Velhasıl sonuç olarak bu sıkı kümeleşme çabası iyi sonuç verirse Çin bu konuda Japonya gibi geri adım atmak zorunda kalabilir. Eğer Çin;
    Brics bloğunu koruyabilir ve ekonomik yaptırımlara uzun süreli dayanım gösterirse, uzun vade de ABD'nin ekonomisi buna dayanamaz ve 3. dünya savaşı beklenebilir. Buradan bu kümeleşme sürecinde zaafiyet olarak değerlendirilecek bir ekonomik krize müsade edilmeyecektir. Zaten mecburi birlikteliklere ceza ile, gönüllülere güvenlik şemsiyesinin bedeli olarak tarifelerle haracını alıyor. Bu durumda tahvil satış paniği piyasaya bırakılmaz. Kontrol edilir. Ne zamanki kümeleşmede çatlaklar başlar ve kontrol edemediği durumlar oluşur, o zaman kusursuz fırtına beklenebilir. Ülkemiz yöneticileri de; ABD'ye sadakatlerini sundular, bedellerini ödemeye başladık. Bu durumda ülke ekonomisinde yıkıcı bir kriz beklenmez. Koşullar buna uygun olsa bile. Var olan aktörlerden daha kullanışlısını bulamadığı sürece bu bitişi yavaş ivme ile devam ettirir. Ortadoğu'da, İsrail'e yüklediği riski azalmak için Kürdistan oluşumunu hızlandıracak gibi görünüyor. Buna da ülkenin tepki verecek dirayeti kalmayacak hale (belki de geldi) gelmesini bekler.
    Sonuç olarak bahsettiğiniz ABD krizini ve ülkemizde olması muhtemel devülasyonu, nakit akış kırılımını bu açıdan da değerlendirmek gerekir. Elbette bu yazdıklarımı bir öğrencinin, öğretmenlerine verdiği tutarsız ve hayal ürünü yorum olarak değerlendirin. Amatörce kahve sohbeti. Bu konulardaki görüşlerinizi merak ettiğim için konu açmak istedim.

  2. Teşekkürler fikirlerinizi paylaştığınız için sn. Salih Karakaya.
    Ben BRICS'i bir alacaklılar kulübü olarak görüyorum, ABD'den alacaklı olmaları haricinde bunların ortak yanları olmadığı gibi kendi aralarında doğal düşman veya rakipler zaten. ABD tahvillerini tutan yabancılar içinde Çin'in payı %30'dan %8'e ve Japonya'nın %40'tan %13'e düştüğüne göre, eğer haklıysam BRICS topluluğuna pek ihtiyaç kalmadı ve zamanla unutulacaktır.

    Kutuplu dünya konusu da pek net değil. Geçen gün söylediğim gibi Rusya mevcut geleneksel silahlarıyla sonuca ulaşamadığı için ufak çapta nükleer silah kullanımına giderse 1945'te başlayan tek veya 2 kutuplu düzen yıkılmış olacak zira bu silah artık kullanılır hale geleceğinden Fransa, Hindistan, İsrail gibi nükleer güçler bir anda en üst lige çıkmış olacak. Tabi olaya sadece ekonomi olarak bakarsak Uzakdoğu kaçınılmaz bir üretim üssü olmanın yanısıra en büyük pazar olarak da dünyanın ağırlık merkezine dönüştü. Bunu dengeleyecek bir teknolojik zıplama AI ile başarılacak gibi de gözükmüyor, ben uzay yarışında büyük bir hızlanma bekliyorum. Ancak bu sayede batı dünyası sahip olduğu entellektüel avantajı doğu dünyasına karşı kullanabilir. Türkiye ile ilgili hiç bir haber veya resmi açıklamanın benim nazarımda değeri yok. Ekonomi programıymış, kalkınmaymış şuymuş buymuş... Ülke daha kaynak sorununu çözmemişken enflasyon veya faiz tartışıyor olunması tam bir kara komedi. Kaynak olmayınca el koyma haberleri de hiç yadırganmıyor insanlarca çünkü herkes biliyor durumu. Döviz kurları faizlerin gerisindeyse sonuçlarını bu yılki bilançolardan ve gelecek yılın kurumlar vergisi tahsilatlarından göreceğiz. Devalüasyon olursa enflasyonda yeni bir hızlanmanın suçlusu olacak ama problemlerin baş nedeni kaynak sorunu, tek bakacağımız nokta da bu.

  3. Bazı şeyleri devlet yönetenlerin iyi anlaması gerekiyor.
    1980 yılında ABD ve İngiltere aralarında Türkiye'nin de olduğu pek çok dışa kapalı ekonomiyi liberalleştirme ve uluslararası pazarlara entegrasyona zorladı. Detayları bu başlığın ilk sayfasında mevcut. Bazı istisnai ülkeler buna direndi ve hala direniyor ama SSCB'nin dağılması sonrası katılanlarla birlikte tam global bir ticaret mekanizması oluşturuldu. Demek ki; global dünyanın ortalamasından aşırı derecede kopamazsınız, Afganistan, Suriye, Irak veya Myanmar gibi gelişime direnme, taş devrinde yaşamaya çalışma şansınız yok, mecbursunuz.

    Dünya ekonomisinde ağırlık merkezi dijital teknoloji devi şirketlere kaydı, bunlar artık ABD tahvil piyasasından da, hatta dünyadaki tüm borsaların toplam büyüklüğünden bile çok daha büyükler, ABD'ye akan ve ülke borcunu yükselten dış yatırımlar da bu şirketlere yapılıyor. Dünyanın en büyük piyasalarından biri haline gelen ve ABD halkının geleceğini temsil eden endeks fonlarının kaderi de dijital teknoloji devlerine bağlı, bunlar ancak tahvil piyasalarında görüldüğü kadar volatiliteye maruz kalmalılar. İnsanlar bu durumun ne kadar ciddi olduğunun farkında değil!!! Piyasa değerleri 3-5 trilyon$'a ulaşan şirketler ile bunlara benzer daha küçük şirketlerin piyasa değerlerinin çökmesi veya aşır düşmesi gibi bir duruma tolerans gösterilemez ama bu muazzam değerlerin dijital ekonomide sürdürülmesi de imkansız.

    Dijital ekonomi yer çekimsiz ortamda hareket ettiğinden daha önce hiç görülmeyen bir üssel büyüme potansiyeline sahip. Bir meta uygulamasının çok ilgi görmesi güzel ama aylar içinde tüm dünya vatandaşlarının erişebilmesi piyasa değerinin roket şeklinde hareket etmesini açıklıyor. Uygulamalar bir yana yeni bir Apple telefon cihazı bile haftalar içinde herkese ulaştırılıyor. Bunlar kulağa harika gelse de sınırlara çok çabuk ulaşılıyor. Muazzam dinamik bir ekonomi yapısına ulaştık ve bu hıza artık kimse yetişemiyor.

    Elimizde 2 gerçek var;
    1- Teknoloji devleri ABD'nin hatta dünyanın kaderini ellerinde tutacak kadar değerliler ve bu değerler çok fazla gerileyemez.
    2- Dijital teknolojiye dayalı bu değerler kısa sürede büyüme sınırlarına ulaşıyor ve değerlerini sorgulama anı çok çabuk geliyor. Bunların büyümesini veya değerlerini destekleyecek aksiyonlar alınmalı.

    Tüm ülkeler bu sürece bir şekilde ayak uydurmak zorunda zira pazar ihtiyacı var ve kendi kabuğuna çekilme hakkı kimseye verilmeyecek. Yukarıdaki 2 çelişkili madde bizi belli sonuçlara götürüyor. Dev şirketler artık ülkelerinkine benzer imtiyazlar almalı veya ülkelerin bizzat kendilerini. Bu olmayacaksa bile çoğu ortadoğuda olan ilkel toplumlar bazı sonuçlarla yüzleşecekler. Bu durum 1980'lerin başındaki global ticaret kısıtlarının kaldırılmasından farklı değil.

  4. #212
     Alıntı Originally Posted by yelpaze Yazıyı Oku
    Bazı şeyleri devlet yönetenlerin iyi anlaması gerekiyor.
    1980 yılında ABD ve İngiltere aralarında Türkiye'nin de olduğu pek çok dışa kapalı ekonomiyi liberalleştirme ve uluslararası pazarlara entegrasyona zorladı. Detayları bu başlığın ilk sayfasında mevcut. Bazı istisnai ülkeler buna direndi ve hala direniyor ama SSCB'nin dağılması sonrası katılanlarla birlikte tam global bir ticaret mekanizması oluşturuldu. Demek ki; global dünyanın ortalamasından aşırı derecede kopamazsınız, Afganistan, Suriye, Irak veya Myanmar gibi gelişime direnme, taş devrinde yaşamaya çalışma şansınız yok, mecbursunuz.

    Dünya ekonomisinde ağırlık merkezi dijital teknoloji devi şirketlere kaydı, bunlar artık ABD tahvil piyasasından da, hatta dünyadaki tüm borsaların toplam büyüklüğünden bile çok daha büyükler, ABD'ye akan ve ülke borcunu yükselten dış yatırımlar da bu şirketlere yapılıyor. Dünyanın en büyük piyasalarından biri haline gelen ve ABD halkının geleceğini temsil eden endeks fonlarının kaderi de dijital teknoloji devlerine bağlı, bunlar ancak tahvil piyasalarında görüldüğü kadar volatiliteye maruz kalmalılar. İnsanlar bu durumun ne kadar ciddi olduğunun farkında değil!!! Piyasa değerleri 3-5 trilyon$'a ulaşan şirketler ile bunlara benzer daha küçük şirketlerin piyasa değerlerinin çökmesi veya aşır düşmesi gibi bir duruma tolerans gösterilemez ama bu muazzam değerlerin dijital ekonomide sürdürülmesi de imkansız.

    Dijital ekonomi yer çekimsiz ortamda hareket ettiğinden daha önce hiç görülmeyen bir üssel büyüme potansiyeline sahip. Bir meta uygulamasının çok ilgi görmesi güzel ama aylar içinde tüm dünya vatandaşlarının erişebilmesi piyasa değerinin roket şeklinde hareket etmesini açıklıyor. Uygulamalar bir yana yeni bir Apple telefon cihazı bile haftalar içinde herkese ulaştırılıyor. Bunlar kulağa harika gelse de sınırlara çok çabuk ulaşılıyor. Muazzam dinamik bir ekonomi yapısına ulaştık ve bu hıza artık kimse yetişemiyor.

    Elimizde 2 gerçek var;
    1- Teknoloji devleri ABD'nin hatta dünyanın kaderini ellerinde tutacak kadar değerliler ve bu değerler çok fazla gerileyemez.
    2- Dijital teknolojiye dayalı bu değerler kısa sürede büyüme sınırlarına ulaşıyor ve değerlerini sorgulama anı çok çabuk geliyor. Bunların büyümesini veya değerlerini destekleyecek aksiyonlar alınmalı.

    Tüm ülkeler bu sürece bir şekilde ayak uydurmak zorunda zira pazar ihtiyacı var ve kendi kabuğuna çekilme hakkı kimseye verilmeyecek. Yukarıdaki 2 çelişkili madde bizi belli sonuçlara götürüyor. Dev şirketler artık ülkelerinkine benzer imtiyazlar almalı veya ülkelerin bizzat kendilerini. Bu olmayacaksa bile çoğu ortadoğuda olan ilkel toplumlar bazı sonuçlarla yüzleşecekler. Bu durum 1980'lerin başındaki global ticaret kısıtlarının kaldırılmasından farklı değil.
    İlkel?


    Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
    İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler?
    Ankebut-2

  5. Xerox'un ibretlik hikayesini pas geçmeyin, içinde önemli dersler var. Nokia veya Nortel gibi örneklerden oldukça farklı ve çarpıcı bir vaka.

    17.000 kişinin çalıştığı, teknolojinin en öncü firmasının piyasa değeri 380 milyon$!!! nakitlerini yakmış durumda, kısacası konkordato (Chapter11) sürecine girecek gibi muamele görüyor. Personel Computer (PC), Mouse, Ethernet, Lazer Yazıcıyı icat eden ve Windows benzeri bir yazılımı sunan firma. Düşünün ki; bunları yan iş olarak başarmışlar, asıl işleri printer ve printer leasing hizmetleri.

    Xerox teknolojiyi asla ana iş olarak görmedi ve tüm o muhteşem icatları yapan Ar-Ge şirketleri Xerox Park'ı bir kenara attılar hep ama bunun için onlara kızmaya kalkarsanız zaten çok iyi giden ve dünyada öncü oldukları printer işini gösterebilirler size. Sonuçta bu da hakim oldukları bir alan ve leasing ile kiralama seçeneği sayesinde son derece hızlı büyümeyi başarmış. Xerox yönetimi, onları iş dünyasının devleri arasına sokan printer ve leasing işleriyle meşgul olmak varken yenilikçiliğe çok önem vermedi zira orada büyüme olsa dahi ana faaliyetleriyle karşılaştırılamayacak ölçekte diye düşünüyorlardı. O sırada Elon Musk Pay Pal denen son derece küçük bir pazara hitap eden ve devler ligiyle alakası olamayacak bir işle meşguldü ama geleceğe bakış açısı olarak doğru yerdeydi. Ford gibi devleri bile çaresiz bırakacak bir geleceği öngörebilmişti.

    Demek ki; şirketlerin içindeki gizli değerleri yatırımcı olarak fark etmeniz çok anlam ifade etmiyor. Yönetimin ve CEO'nun o değerleri yatırımcıların, şirketin, toplumun ve dünyanın iyiliği için ortaya çıkarabilmesi gerekiyor. Bu örneği verdim çünkü dünyada bulabileceğiniz en önemli ve benzersiz gizli değerlerden biri Xerox'un içindeydi. Bu şirket ayrı bir firma olarak faaliyette olsa Xerox'u geçerdi ama yönetim bunun yerine olan durumlarını sürdürmekle meşgul oldu. Kötü yönetimin artık önemli şirketlerin bile sonunu getirebilecek bir dönemde olduğumuzu da hatırlatmak bakımından önemli bir hikaye.
    Son düzenleme : yelpaze; 10-11-2025 saat: 20:28.

  6. Net rakamları önümüzdeki ay başında göreceğiz ama benim hesaplamalarıma göre BIST'in bu yıl, dolar bazında ilk 9 aylık kar performansı geçen yıla benzer seviyede ancak döviz kurları üzerinde baskı olduğuna dair tartışmalara ayrı bir paragraf açmak gerekecek. Son 12 aylık karlara göre hesaplanan F/K oranımız ise geçen yıldan %50 civarı yüksek. Hisse fiyatları yerinde saysa da F/K yükselmiş. İlk 9 aylık toplam net kar 856 milyar TL civarı gibi hesapladım. Finans sektörünün dominant olması dikkat çekici ve bir dengesizlik göstergesi.

    2023 ilk çeyrek ile karşılaştırıldığında F/K %100 yüksek, temettü verimi ise %60 düşük gözüküyor. Ekonomist dergisinde gördüğüm kadarıyla borsanın genel öz sermaye karlılığı da çok düşük, %9 civarı öte yandan net borçların piyasa değerine oranı da 2023 sonlarında %9 iken şu anda %16,2 gözüküyor.
    Son düzenleme : yelpaze; Dün saat: 12:23.

Sayfa 27/27 İlkİlk ... 17252627

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •