Artan

236,50 10 11:08
256,50 9.99 11:11
23,80 9.98 11:11
37,78 9.95 11:11
13,40 9.84 09:55
Artan Hisseler

Azalan

792,00 -10 11:11
3,00 -8.26 11:11
54,10 -7.2 11:11
2,29 -5.76 11:11
1,87 -4.59 11:11
Azalan Hisseler

İşlem

13.369.741.642,00 11:11
3.837.575.111,75 11:11
3.298.164.461,98 11:11
2.494.006.849,00 11:11
2.230.924.582,73 11:11
Tüm Hisseler
Sayfa 378/378 İlkİlk ... 278328368376377378
Arama sonucu : 3021 madde; 3,017 - 3,021 arası.

Konu: Dev'ayna Masalları

  1. Trading'de temel mantık predictive (tahmine dayalı) değil, reactive (fiyat akışına göre tepkisel) olmalı. Bunların ne olduğunu kısa bir şekilde özetleyelim:

    Predictive Yaklaşım (Tahmine Dayalı)

    Dünyada genelinde olduğu gibi Türkiye'de de trading'e ilk defa başlayanlar ve hatta trading yapanların büyük bir kısmı teknik formasyonlar, fibonacci seviyeleri, destek direnç seviyeleri, vb bazlı analizleri kullanarak fiyatın nereye gideceğini tahmin etmeye ve ona göre işlem yapmaya çalışırlar. Mesela "burada bir yükselen üçgen formasyonu var, yukarı kırılırsa fiyat üçgen yüksekliğinde yukarı gider", fiyat geri çekilirken "fibo 0,613 bölgesinde tepki görür", "burada bir destek var, oradan alırsam ve dirence kadar tutarsam şu kadar %'lik bir kazanç elde edebilirim." şeklinde predictive (tahmine dayalı) bir işleme girme eğilimindedir. Burada bir geleceği öngörme durumu söz konusudur. "Bu hisse % şu kadar yükselecek, çünkü..." gibi bir iddia temellidir. Burada trader, henüz gerçekleşmeyen bir şeyi kesin gerçekleşecekmiş gibi varsayar. Bu tip bir trading yönteminde subjektiflik ve duygusal karar alma riski yüksektir ve piyasanın irrasyonelliği arttığında psikolojiler kolay kırılır, son derece yanlış tercihler yapılır ve çoğu zaman rövanşist alım satımlara ve daha fazla hasar almaya gebedir. Bu süreçlerden bir çoğumuz geçmiştir. Bazılarımız takip edilen bu yöntemin yanlış olduğunu kısa zamanda anlamış ve bırakmış, bazılarımız ciddi hasarların sonucunda bunu terketmiş, bazılarımız ise hâlâ İngilizce'de 'holy grail' şeklinde ifade edilen mutlak kazandıracak 'kutsal kâse'nin, kaybetmeyen 'sihirli bir formül'ün peşinde zamanını heba etmeye devam etmektedir.


    Reactive Yaklaşım (Fiyat Akışına göre Tepkisel)

    Yukardaki yöntemin aslında bir trader'a gerçek anlamda para kazandırmadığı, en az teknik formasyonların gereği oluşan fiyat hareketleri kadar başarısız olan formasyon örneklerinin de olduğunu, kesinlikle kırılmaz gibi düşünülen en sağlam desteklerin kırıldığı, ve fiyatın öngörülenin aksine gittiğinde zarar keslerin bir türlü yapılamadığı ve ciddi hasarların oluştuğunu çabuk farkeden, öğrenen ve bunun sürdürülebilir bir yöntem olmadığını anlayan trader artık fiyatın yönünü öngörme fiilinden vaz geçip, sadece fiyatın akış yönüne göre işlem yapma yöntemini benimsemiştir 'reactive yaklaşım'da. Trader bu yöntemde kesinlikle geleceği tahmin etmeye çalışmaz; gerçekleşen fiyat hareketlerine tepki verir. "Eğer X olursa, Y yaparım mantığıyla bir sistem oluşturur, karar anı subjektif öngörülere değil tamamen veriye dayanır. Böyle bir yöntemde risk yönetimi çok daha stabil olur. Predictive olmadığı için önceden karar alınmaz, bu nedenle fiyat biraz geriden takip edilir, bir trend başladığında fiyatın dönüşüne göre biraz daha geç girip, trend bittiğinde biraz daha geç çıkılır, ama büyük hatalar önlenmiş olur. Burada yön açısından yapısal belirsizlik kabul edilmiş, subjektif öngörüler terkedilmiş ve olay fiyatın gidişatına bırakılmıştır. Sistem denilen şey öngörülere dayalı değil, "ben bilmiyorum, sinyal gösterirse pozisyon alırım." koşul-mekanizma-rutin setine bağlanmıştır. Burada öngörüler değil, kural setleri uygulandığı için davranışsal hatalar azalır, risk yönetemi çok daha objektif olur. Sistematik trading denilen şey aslında bunun belki de en iyi ifade edilmiş halidir.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  2. Biz insanlar kavramsallaştırdığımız ve/veya resmedebildiğimiz şeyleri daha iyi idrak etmeye ve fikren ve zihnen sindirmeye meyilliyizdir. Bu sebeple bazı şeyleri zaten biliyor ve yaşıyor olsak da isimlendiremediğmiz, adını koyamadığımız için bazen buna reaksiyon da gösteremeyebiliriz. Bu nedenle yatırım ya da trading hayatımızda önemli bulduğum kavramları ve hayatımıza etkilerini fırsat ve zaman buldukça paylaşmaya çalışıyorum.

    Bu kavramlardan birisi de Sunk Cost Fallacy (Batık Maliyet Yanılgısı). Peki nedir bu?

    Genel olarak bunu daha önce harcadığımız zaman, para, emek ya da kaynaklar sözde boşa gitmesin diye kötü bir karara devam etmek şeklinde yorumlayabiliriz. Yani bazı maliyetleri geri alamayacağımızı düşünerek almış olduğumuz kötü bir karara devam etme hatası.

    Peki bu neden bir yanılgıdır? Çünkü batık maliyet dediğimiz şey zaten harcanmış, geri alınamayan ve gelecekle ilgili kararımızı etkilememesi gereken bir maliyettir. Mantıklı ve rasyonel olan bu kötü karara ve batık maliyete devam etmek değil, gelecekte en iyi getiriyi sağlayacak seçeneğin hangisi olabileceğine kafa yormaktır. Bu işte yanılgılı karar ise "bu işe çok para/zaman harcadım, artık bu aşamadan sonra bırakamam." tarzında bir yol izleyip batıklık durumunu daha da derinleştirmektir.

    Zarar eden bir pozisyonu kapatmamak "bu hissede çok zarar ettim, satarsam zarar kesinleşir." gibi bir mantıkla devam etmek buna güzel örneklerden birisidir. Oysa zarar zaten gerçekleşmiştir ve asıl sorulması gereken bu pozisyonun gelecekteki beklentisinin ne olduğudur. Eğer beklentide bir düzelme yoksa ve her şey kötü gitmeye devam edecek gibi görünüyorsa, yanlışta devam etmenin bir anlamı yoktur. "Para harcayıp, bilet aldım" diyerek bitmediği halde kötü bir filmi izlemeye devam etmek gibi mantıksız bir yaklaşımdan başka bir şey değildir aslında. İnsan kötü giden filmi bırakıp kalan bir saatini daha verimli, daha faydalı, daha mutlu edici bir şey ile geçirebilir pekâlâ.

    Peki bu tür bir yanılgıya neden düşüyoruz? Çünkü geçmiş maliyetlerimizi 'çöp' olarak kabul etmekte zorlanıyoruz. Zihnimiz ve bilinçaltımız buna karşı çıkıyor. 'Loss aversion' diye de tabir edilen 'kayıptan kaçınma' belki daha iyi bir ifadeyle 'kaybı kabul etmekten kaçınma' mekanizmamız devreye giriyor. Yaptıklarımızda tutarlılık ihtiyacı duyuyor ve yatırım kararlarımızı meşrulaştırmaya çalışıyoruz.

    Yapmış olduğumuz yatırımlarda, açmış olduğumuz pozisyonlarda zarar eden pozisyonu taşımak, pozisyonumuzu açtığımız yere yani break-even noktasına döner bir şekilde diye beklemek, kayıplı pozisyonlarımızda ortalama düşürmeye çalışmak, stratejimizin yanlış olduğunu anladığımızda bile "çok emek verdim" diye bırakamamak batık maliyetimizi derinleştirmekten başka bir şey getirmemektedir aslında. En büyük risk yönetimi hatası tam da buradan doğar aslında.

    'Zarar kes' dediğimiz şey aslında "yaptığın yanlışın maliyetini küçük tut, seni de beraber dibe çekmesine mani ol." demektir.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

  3. Elinize sağlık.
    Forum da dahil yatırımcı çevrelerinde geçmişte,
    "Teknik mi, Temel mi?" benzeri tartışmalar sıklıkla yaşandı.
    7/24 açık, komisyonsuz, yüksek kaldıraçlı coin piyasaları ise herkesi teknik analizci(!) yaptı.
    Trend çizgileri vb...


    Predictive yöntem başta bizimki gibi insider yoğun piyasalar için oldukça zor...
    Çok sayıda makro-mikro veri takibini de gerektiren bir yöntem.

    Reactive ise doğru uygulandığında daha akılcı görünüyor naçizane bana...
    Tabii tarihinde hemen hiç USD baz kazandırmayan piyasada "temettü emekliliği" diye yatıp kalkan bir rüzgara(güruha) karşı işemek zor.
    Al,sat,tut,yakala,sık,bırak vb. tavsiye için aracı kurumunuzla görüşün.

  4. Batık maliyet yanılgısı konusunda baskın olan ana psikolojik etken, vazgeçilecek kararın gelecekte yeni pozisyondan daha iyi performans gösterme ihtimalinin neden olduğu baskı diyebilir miyiz?

    Tüm piyasalar uyumlu hareket ediyorsa hatalı bir kararı benzeriyle değiştirmek yerine stratejiyi kökten değiştirmek gerekebilir. Örneğin yatırımcılığa sünger çekip bir önceki yazınızdaki trade modelini benimsemek gibi radikal bir değişim yapmak, katlanılacak zarar realizasyonu için geçerli bir sebep sayılabilir. İki hisse arasında değişim yapmak belirsizliği artırmak demek, eski pozisyonunuza göre de iyi performans gösterme baskısı hissedersiniz.

  5.  Alıntı Originally Posted by KısaVade Yazıyı Oku
    Elinize sağlık.
    Forum da dahil yatırımcı çevrelerinde geçmişte,
    "Teknik mi, Temel mi?" benzeri tartışmalar sıklıkla yaşandı.
    7/24 açık, komisyonsuz, yüksek kaldıraçlı coin piyasaları ise herkesi teknik analizci(!) yaptı.
    Trend çizgileri vb...


    Predictive yöntem başta bizimki gibi insider yoğun piyasalar için oldukça zor...
    Çok sayıda makro-mikro veri takibini de gerektiren bir yöntem.

    Reactive ise doğru uygulandığında daha akılcı görünüyor naçizane bana...
    Tabii tarihinde hemen hiç USD baz kazandırmayan piyasada "temettü emekliliği" diye yatıp kalkan bir rüzgara(güruha) karşı işemek zor.
    Yorumlarınız ve feedback'leriniz için teşekkürler.

    Burada şu noktayı atlamadan vurgulamak istiyorum:

    Predictive yöntemin pabucunu tamamen dama atmak gibi bir niyetim yok. Predictive yöntem, sadece teknik analiz bazlı fiyat öngörülerini değil, içerisinde özellikle hisse senedi piyasalarında kullanılan finansal analizleri ve buna bağlı gelecek fiyatlamaları öngörü gibi bir davranış modelini de kapsıyor. Özellikle hisse senedi piyasalarında dünya genelinde kabul edilen genel görüş nedir? Spekülatif ve manipülatif hareketler fiyatlarda dalgalanmalara neden olsa da sonuçta orta-uzun vadede fiyatı etkileyen şeyin hisse senedinin dayanak varlığı olan şirketlerdeki finansal gelişmeler olduğu ve bunun bir şekilde fiyatlandığı düşüncesi. Bunu reddedecek ya da tamamen kabul edecek ispatlanmış bir durum yok. Bu konuda yapılmış akademik çalışmalar var, bu tezi ya da aksini doğruladığını iddia eden. Hangisinin doğru olduğuna inanmak subjektif bir kabul şekli. Ancak sonuçta işin o kısmı da varsayılan bir 'eder'e göre 'ucuzluk' ve 'margin of safety' bulma çabasının etrafında dönüyor. Neye göre ve kime göre ucuzluk sorusunun ise objektif bir karşılığı yok. İster değerleme çarpanlarına bağlı, isterse şirketlerin ürettiği nakit akışlarına bağlı olsun, yapılan her 'eder' hesaplama mantığı o hesabı yapanın subjektif ön kabullerine bağlı olarak bir değer çıkarıyor karşımıza. Ve sonuçta bu tip hesaplamalara bağlı olarak ya da olmayarak, etkilenerek ya da etkilenmeyerek, tamamen piyasanın olayı nasıl algıladığı ile ilgili bir durum var. Mesela Buffet'ın bir ülkedeki borsaların toplam piyasa değerinin o ülkenin toplam GSMH değerinden büyük olamayacağı tezi oldukça tutarlı görünse de, aslında o da bir varsayım. Eğer bu piyasa tarafından mutlak bir doğru kabul edilse idi bu değer aşılmaya başladığında hemen buna göre fiyatlamaların gelmesi ve borsaların yönünü aşağı çevirmesi gerekli idi. Ama pratikte biz bunu görmüyoruz. Neden? Bildiğimiz ekonominin kurallarının değiştiğini, özellikle bilişim ve teknoloji şirketlerinin net varlık hesaplarının sadece finansal defter değerlerine göre yapılamayacağı, ortadaki know-how'a rakamlarla değer biçilemeyeceği, bunun bilançolarda gerçek anlamda yansıtılamayacağı ve bu nedenle eski değerleme usulleriyle gerçekçi bir eder hesaplama mantığının oluşturulamayacağı gibi bir algı oluştu. Ve oluşan her algı kendi yeni gerçekliğini tekrar tekrar üretmeye başladı ve bu döngü 'artık bu kadarı da fazla' diyene kadar devam edecek gibi görünüyor. Tüm bunları dikkate aldığımızda finansal veriler bazlı predictive yöntem uygulamak realist görünmüyor.

    Reactive yöntemdeki bakış açısı aslında zımnen 'fiyatın her şeyi içerdiği' tezine dayalı ve bu da çokça tartışılan bir konu. Bilginin fiyatlamalarda etkisinin olmadığı gibi bir iddia değil bu. Aksine fiyatın içerisinde bizim erişebildiğimiz ya da erişemediğimiz tüm bilgilerin dahil edildiğini varsayıyor. Fiyatlamada bilgiler ve bilgilerin ürettiği algılar elbette önemli. Bilgiye önceden erişenin kendine bir alfa oluşturma potansiyelinin olduğu da bir gerçek. Mesela batmakta olan bir firmanın bu durumunun bilgisine bizden önce erişenler buna göre pozisyon alabilir, ya da devrim niteliğinde bir ürün ortaya çıkaranların bilgisine önceden erişebilenler finansal tablolara ya da yatırım faaliyet raporlarına henüz yansımamış bu bilgiyi çok önceden hem de fahiş miktarlarda pozisyonlar alarak fiyatlayabilirler. Evet bu durumda bilgiye önceden erişenlerin bu bilginin karşılığında predictive bir yöntemle pozisyon aldıklarını ve bundan para kazanma potansiyellerinin olduğunu kimse inkar edemez. Ancak burada bizim kendi perspektifimizden olayı değerlendirmemiz gerekiyor. Biz retail yatırımcılar ya da trader'lar olarak, çapımızın büyüklüğü ne kadar olursa olsun, ciddi bir maliyet karşılığında erişilen bu bilgilere (buna insider bilgiler de diyebiliriz) onlarla eş zamanlı erişebilme şansımız var mı? Bu soru bence yatırım dünyamızı oluşturan ve ne kadar hareket edebileceğimizi belirleyen dairenin çapının büyüklüğünü ya da gelecekte ne kadar büyüyebileceğini etkileyecek temel kıstas. Mesela ortalama bir midcap şirkette bile çok fahiş kazanımlar elde edilebilir bazı bilgilere önceden sahip olabilsek. Bunun için ya içerden birileri olmamız ya da onlardan bilgi akışına sahip olmamız ya da belli maliyetlerle bu bilgiyi satın almamız gerekli. Bu işin etik ve dahi yasal olup olmaması durumu başka bir tartışma konusu, ancak dünyada 'insider trading'in olmadığını iddia etmek bence fazla romantik bir yaklaşım. Uluslararası ilişkileri nasıl reel-politik domine ediyor ve barışa bağlı ve win-win usulüne dayalı romantizm gerçekte karşılığını bulamıyorsa, finansal piyasalarda da romantizmin pek bir karşılığı yok. Terim belki yerinde olmayabilir, ama burada da reel-politik uygulama durumunda ve zorunluluğundayız. Başta işin maliyeti olmak üzere türlü sebeplerle, bilgiye erişim önceliğimizin olmadığı gerçeğini düşünürsek, rasyonellik gereği, mental olarak reactive modele yatırım yapmak daha anlamlı duruyor.
    Son düzenleme : deva-i dert; Bugün saat: 11:07.
    "İyi bir planın en büyük düşmanı, mükemmel bir planın hayalini kurmaktır."
    Clausewitz

Sayfa 378/378 İlkİlk ... 278328368376377378

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •