Türkiye Ekonomik Modeli, on yıllardan beri enerjiyi, petrolü büyük ölçüde sübvanse ederek halka veren ve bu olgu ile iç pazarda konut ve gıda olmak üzere az gelirle yaşayabilenlerle oluşturduğu ucuz iş gücünü temel alan ve sürekli dış borçla ve 10 yılda bir büüyk bir DEVALÜSYONLA finanse edilen bir sistemdi.
Ancak içte döviz gelirlerinden mahrum olma, 20 yıl önce 65 milyon nüfusun YÜZDE 50 artarak 90 Milyona ulaşması, enerji fiyatlarındaki müthiş artış ve halkının akıllanarak TL yerine dövize geçmesi ile etkisiz kalan devalüasyon sonrası bu sistemin çarklarında tekleme başladı. Artık halk seçim kazanmak için dış borçla refah sisteminin çalışmadığını çok yüksek enerji zamlarının etkilerini iliklerine kadar yaşamaya başladı.
Yani halk ilk kez normallerle tanıştı.
Avrupalı 50 bin dolarlık milli gelire karşın kışın evde asla kazaksız oturamazken, Türkiye de en kötü milli gelirle insanlar evde kısa kolla, pencereleri açık, ahırları ile kaçak elektrikle ısıtanlara göz yumar haldeydi.
(Bizde de Valilikler ısı tasarrufu genelgesi göndermişler. Ancak sıcağa alışkın milletimiz için oda 24 dereceden az olursa klima çalışmasın demişler. Halbuki AB deki ülkeler 27 derece sınırı getirmişlerdi. Tam komedi...)
Ancak en önemlisi Türkiye ARTIK 65 milyon değil 90 MİLYON İÇİN PETROL, BUĞDAY, A. YAĞI, DOĞALGAZ bulmak zorunda.
Bence iktidarın yaptığı en büyük kötülük budur.
İnsanlar tekrar soba yakmaya başlayacaklar, ancak yeni binalarda baca bile yok. Kaçak elektrik kullanımı ve trafoların yanması gündeme gelebilir. Umarım, Türkiyenin en fazla güneş alan ve EN DİNDAR bölgeleri olan Doğu ve G.Doğu daki halk da HARAM olan kaçak kullanım yerine güneşi keşfeder.
https://tr.euronews.com/2022/09/01/e...ore-fiyatlar-n
KESİNLİKLE YATIRIM TAVSİYESİ DEĞİLDİR.
Sadece Kendi Düşüncelerimdir. Buna göre işlem yapmayınız.
Yer İmleri