Sayfa 164/178 İlkİlk ... 64114154162163164165166174 ... SonSon
Arama sonucu : 1419 madde; 1,305 - 1,312 arası.

Konu: Tarihte Bugün

  1. Bazı fotoğraflara bakmaya doyamazsın

    Bazı fotoğraflara bakmaya doyamazsın...

  2. Seydilerli Şehit Şerife Bacı

    Kadınlar günü vesile ile tarihe canını vererek geçmiş özverili kadınlarımızdan birini tanıtalım
    Tarihe geçen bu kadınlarımızdan biri de Seydilerli Şehit Şerife Bacı'dır.

    Şerife Bacı henüz 16 sında evlendirilmiş bir köylü kadınıydı ve öldüğünde 20’li yaşlarının başlarındaydı
    Şerife Bacı. Düğünden iki ay sonra Harbi Umumi (Birinci Dünya Savaşı) patlak verice kocasını askere almışlardı.
    Altı ay sonra da Çanakkale’den eşinin ölüm haberi geldi. “Bu tazeliğiyle yapayalnız durması yakışık almaz” diyen köyün yaşlıları, onu gazilerden Topal Yusuf ile evlendirdiler.
    Üç yıl sonra Şerife Gelin’in bir kızı oldu Topal Yusuf’tan
    Kocası Topal Yusuf’un sadece adı vardı. Savaşta sol bacağı kopmuş, yakınında patlayan bomba bir gözünü de kör etmişti. Kulaklarının duyması ise günden güne azalıyordu. Günlük işlerini ve hizmetini de Şerife Gelin görüyordu…

    Bir akşam Muhtar köy odasında şu açıklamayı yaptı: “Ankara’da açılan yeni Meclis ve kurulan hükümet, Anadolu’ya saldıran Yunan askerine son darbeyi vurabilmek için kış boyunca hazırlık yapıyormuş. Kulakları çınlasın, iki ay kadar önce köyümüze gelen M. Âkif Bey, camimizde verdiği vaazda;

    “Bu milletin hayat hakkı ve varlığını sürdürme konusunda üstünüze bir görev düşerse, yerine getirmekte aslâ tereddüt etmeyiniz. Vatana sahiplenmek için gerekirse her birimiz, toprağın koynuna girmeye aday olabilmeliyiz ki, bu vatan bizimdir diyebilelim.’ Komşular; sizin anlayacağınız, deniz yoluyla İnebolu’ya getirilen cephane ve top mermilerinin cepheye taşınması için bütün çevre köylere görev verilmiş. Adına ister imece, ister salma, ister başka bir şey deyiniz; bu taşıma işi muhakkak yapılacaktır.”

    Muhtar, konuşmasını hazırladığı listeyi okuyarak tamamladı. Herkes birbirinin yüzüne “Burada kimler yok?” der gibi baktı. Toplantıda sekiz kişi yoktu. Bunlar yerine de zaten kadın ya da çocuk yaşta gençler gidecekti. O akşam köy bekçisi sekiz kişinin evini dolaşıp yola ne zaman ve nasıl çıkılacağını bildirdi. Şerife Gelin de bunlar içerisindeydi.


    İşte Şerife bacı, 1921 yılının çetin kış şartları altında, kızıda henüz annesini emme aşamasında olduğu için kızıyla beraber yollara düştü.
    Fakat kağnısı ile İnebolu' dan Kastamonu'ya cephane taşırken, Kastamonu Kışlası yakınlarına kadar gelmiş, yoğun tipi ve kar yağışı altında donarak şehit olmuştur.

    Fırtına ve tipinin sabahında Kastamonu kışlasından çıkan devriye ekibi bir bebeğe ait olan ağlama sesini takip ettiklerinde karlar altında kalmak üzere olan bir kağnı buldular. Kağnıda üzerileri kardan etkilenmemesi için bir battaniyeyle örtülmüş cephane ile cephanelerin arasındaki kuru otlara yatırılmış bir bebek ile karşılaşmışlardır.
    Yapılan incelemeler sonucunda şehit olan kadının bir gece önceki tipide kaybolan Şerife Bacı olduğu tespit edilmiştir.


    Mustafa Nurettin Peker, askerlikten ayrıldıktan sonra otuz yıl kadar Kastamonu'nun nahiye ve kazalarında nahiye müdürü ve kaymakam vekili olarak görev yapmış bir insandı. 6 Haziran 1972 yılında kendisi ile röportaj yapan Mustafa Baydar, olayı hatırlattığında Nurettin Peker, şehit annenin isminin tespit etmek ve küçük kıza ne olduğunu öğrenmeyi kendisine "milli bir vazife" olarak gördüğünü belirterek şunları dile getirmişti:"Şehit Türk anası, Kastamonu Vilayeti Devrekâni Kazası Seydiler Nahiyesinin Satı Köyü'nden Şerife'dir. Şerife'nin kağnı arabasında ağlayan yavrusunun ismi de Sıdıka'dır. Sıdıka birkaç yıl önce ölmüştür."


    O günden sonra resmi kayıtlara Şerife Bacı'nın adı eklendi. Tüm Türkiye vefatından 51 yıl sonra Şerife Bacı'nın ismini öğrenmiş oldu. Onun ve diğer gönüllü kahramanların adını yaşatmak üzere Prof. Dr. Tankut Öktem tarafından 1990 yılında Kastamonu Cumhuriyet Meydanı'na Şehit Şerife Bacı Anıtı yapıldı.

    BENİM NOTUM: O güne dair anlatılarda Şerife bacının bebeğine Kastamonu da bir süt anne bulunarak bakımı yapılmıştır.
    Kastamonu'lu Cemil Çavuş ise şehidin kimliğinin belirlenmesi için görevlendirilmiştir.

    Nitekim köy köy gezen Cemil Çavuş, Şerife Bacı'nın benli başörtüsünü gösterek yaptığı bu saha çalışmasında Seydiler köyünü bulmuştur. Fakat bu durum resmi kayıtlarına geçmediği için Şerife Bacı'nın adı uzun yıllar öğrenilememiştir.

  3. 1917 Selanik Yangını

    Yangın 18 Ağustos 1917 Cumartesi günü öğle saatlerinde, Mevlevihane ile Yukarı Şehir arasında yer alan küçük bir evin mutfağında çıkar.


    Komşuların ilgisizliği, dar sokaklar ve su eksikliği ve en önemlisi itfaiye teşkilatının yeterli olmaması sebebiyle kısa sürede büyür.

    Rüzgârın şiddetlenmesiyle yangın kent merkezine kadar uzanır. Bütün gece devam eden yangın, şafak sökerken yani 19 Ağustos Pazar günü iki koldan tüm alışveriş merkezleri ve saat 12 olmadan Ayasofya mahallesine kadar ulaşır.


    Savaş hali nedeniyle şehirde kalan müttefik kuvvetlerin askerleri şehrin eteklerindeki kamplarının güvenliklerini sağlamak için önlemler almaya çalışırlar. Hükümet Konağı yakınındaki Fransızlara ait bir silah deposundaki dinamitler patlamaya başlar. Ertesi sabah iki İngiliz yangın pompası Beyaz Kule yakınında yangına müdahale eder. Gümrük binası Fransız askerleri tarafından kurtarılır.


    Vardar Caddesiyle Rıhtım arasında ki bölge tamamen yanar. Şehrin Yahudi bankaları büyük dükkanları, otelleri, gazinoları hep bu bölgede bulunmaktaydı . Başta; Hotel Splendid, Hotel Olympes, Pate Sineması, Posta Telgraf Şirketi Binası, Su ve Gaz Şirketleri Binası, Osmanlı Bankası, Ulusal Bank, Atina Bankası ve diğer bütün bankalar, 4.096 mağaza ve tüm ticaret binaları, gazete matbaaları, bütün oteller ve sinemalar kül olur.


    Osmanlı döneminden kalma tarihi bina ve eserlerin neredeyse tamamı yanarken, Üç Ortodoks kilisesi haricinde, kiliselerin çoğu kurtulur. Fakat, Bizans’tan kalma Aziz Dimitrios Kilisesi’nden geriye sadece çıplak duvarlar kalır. Güçlü rüzgar, su kıtlığı, dar sokakların itfaiyecilere çıkardığı engeller gibi etkenlerin tümü yıkımın bu denli büyük olmasına katkıda bulunmuştur.


    Yangının en çok onların tarihsel semtlerini kül etmesi nedeniyle, Yahudi cemaati en kötü etkilenen kesimdir: 37 sinagog, kütüphaneler, okullar, kulüp binaları ve işyerlerinin çoğu yok olur. Osmanlı mimari eserlerinden Selim Paşa (Saatli) Camisi ve haziresi ile on cami ve yüzlerce ev, Polis Mektebi, Saat Kulesi, İsmail Paşa Hanı, Eski Tomruk, Pasha Oriental, tamamen yanar, onlarca tarihi bina ağır hasar görür .


    Derken yangın, 2. gününde ağır ağır olsa da, güçten düşmeye başlar. Askerlerin hasarı tespit etmek üzere kente iki gün sonra döndüklerinde bazı binalar hâlâ yanmaktadır. Hasar neredeyse akıl almazdır. 9500 bina harap olmuş, 70 bini aşkın insan evsiz kalmıştır. Kısacası Selanik kentinin plan üzerinden %32’si yanarken, ticaretin, sosyal hayatın merkezinin dörtte üçünden fazlası yok olmuştur.


    Şehir planı üzerinden de göreceğiniz gibi o güzelim liman ve kordon boyunun çoğu yok olur.
    Yangından 3 ay sonra, bir İngiliz asker anılarında "Selanik artık bir ölü şehir" diye yazar.


    Yangından önce, selanik balkanlardaki, batı standartlarına en yakın ve en modern şehriydi. nüfusun büyük bölümü museviler, daha sonra Türklerden, sonrasında da rumlar, bulgarlar, rumenler ve diğer milletlere bağlı azınlıklardan oluşuyordu


    1917 Selanik Yangını, evet, büyük bir yangındı; ama şehrin kültürel dokusuna asıl zarar veren;
    yangından sonra Yunanistan devletinin uyguladığı politika oldu.
    Çünkü yanan evlerin ve iş yerlerinin çoğu Musevilere ve Türklere aitti ve onlara yeni ev-iş yeri yapma izni verilmedi. Uzun süre oyalandılar.
    Bu süre zarfında evsiz ve işsiz kalan insanlar göç etmeye teşvik edildiler.


    1920’li yılların başında, uygulanan Hébrard Planı, kentin tarihsel yüreğinin niteliğini temelinde değiştirir. Ayakta kalmış son Osmanlı eserlerinin bir kısmı da bu plan çerçevesinde yıkılır. Osmanlının yüzyıllarca her yere yazdığı şehir adı tabelalarındaki Selanik ismi silinmiş, tabelalarda sadece Thessaloniki ismi kalmıştır artık.

    Kısacası;
    Selanik yangını, rumların azınlıkta olduğu bir şehrin demografik yapısını değiştirmek isteyen Yunan hükümetine büyük bir fırsat yaratmıştır.

    Selanik yangınını ve sonuçlarını anlamadan 1922 izmir yangını kolay anlaşılamaz.

  4. Selanik liman, kordon boyu

    Büyük yangından 2 sene öncesi, Selanik liman, kordon boyu. 1915





  5. 1917 Selanik Yangınını uzaktan izleyen halk.

    1917 Selanik Yangınını uzaktan izleyen halk.

  6. Selanik Saatli Cami'nin yanma anı

    1917 Selanik Yangını sırasında tamamen harap olan Saatli Cami'nin yanma anı..



  7. 1917 Selanik yangını görüntüleri

    Yugoslav devlet film Arşivinden bir tarihi kayıt:
    1917 Selanik yangını görüntüleri

  8. 1917 Selanik Yangını sonrası kurulan çadır kent.

    1917 Selanik Yangını sonrası, müttefik askerlerince kurulan çadır kentlerden biri.



Sayfa 164/178 İlkİlk ... 64114154162163164165166174 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •