Onemli Gunler Banner
Sayfa 1955/1968 İlkİlk ... 9551455185519051945195319541955195619571965 ... SonSon
Arama sonucu : 15737 madde; 15,633 - 15,640 arası.

Konu: Nuri ile Ayva Tatlısı: Dikkat çiğ yemeyiniz!

  1. Doç. Dr. Ferhat Arslan
    @Ferhatarslandr
    Hocam evre 3 ve evre 4 kanser teşhisim var. Doktorlarım mucize bir şekilde bende ilaçların işe yaradığını ve benim durumundaki diğer hastalardan çok farklı olduğumu söylüyorlar.

    Allah daha iyi ve mutlu etsin lakin küçük bir ayrıntıyı gözardı etmemekte fayda var.

    Nedir ?

    Senin patoloji örneklerin en az 10 yıl senin adına korumak için arşive kaldırılır.

    O örnekleri alman ve başka bir değerlendirme yaptırma hakkın vardır.

    Eğer yukarıdaki durumda isen alıp yaptırmanızı tavsiye ederim.

    Bakarsın belki kanser değilsindir.
    Ayça Gürelman
    @IstanbulYoga
    ·
    3s
    Yok artık, bu kadarına cüret edemezler… ederler mi???
    Doç. Dr. Ferhat Arslan
    @Ferhatarslandr
    ·
    8s
    Evre 3 veya evre 4
    Neyse. Seferberlik kararı CB'na veriliyor.
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  2. https://x.com/_Z_Z___z_/status/1793596434253742082

    ZEYNA GERİ DÖNDÜ 🧳
    @_Z_Z___z_
    Sözde Müslümanlar Bu kızın Tırnağı bile olamaz.

    Maşallah Rabbim sayılarını artırsın.

    .......
    Milletimizin başı sağ olsun, timur cihantimur, sayın özgür özel
    Linkte video var.
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  3. Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu
    @drkaanyl
    ·
    3s
    Firari Eylem Tok ve oğlu Timur Cihantimur için kırmızı bülten çıkarılmış. Ölen geri gelmez ama adaletin hızla sağlanmasını, bir nebze ateşin dindirilmesini dilerim ...
    İlginç isim ve soyisim, iki Timur var ve devlete meydan okuyorlar. Takip ettiğim bir haber.
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  4. #15636
    Kabağın Sahibi Vardır Elbet !
    Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir. Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir.. . Saç, sakal, bıyık, kas, ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır. Vur usturayı berber efendi, der.

    Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar. Derviş aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak: Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer. Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş. Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden. Berber mahcup, fakat korkmuştur. Ses çıkaramaz. Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa baslar. Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder: ?Kabak aşağı, kabak yukarı.? Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir. Kabadayı oracığa yığılır, kalır. Ölmüştür. Görenler çığlığı basar. Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar: Biraz ağır olmadı mı derviş efendi? Derviş mahzun, düşünceli cevap verir: Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki kabağında bir sahibi vardır elbet !. O gücenmiş olmalı!

    Hikâye böyle...

    Ama hayat da böyle...

    Ensemize, kafamıza vurup vurup dalga geçen sahte kabadayıların, kabağın da bir sahibi olduğunu, bu sahibinin de en affetmeyeceği şeyin kibir ve kul hakkı yemek olduğunu unutmaya başlayanlar bir gün anlayacaklardır...

  5. Hikâye böyle...

    Ama hayat da böyle...

    Ensemize, kafamıza vurup vurup dalga geçen sahte kabadayıların, kabağın da bir sahibi olduğunu, bu sahibinin de en affetmeyeceği şeyin kibir ve kul hakkı yemek olduğunu unutmaya başlayanlar bir gün anlayacaklardır...
    Gençken böyle hikayeler anlatıldığında bir kulağımdan girer, bir kulağımdan çıkardı. Şimdiki gençlerin de öyledir mutlaka. Yaş ilerledi ve şahit olduğum olaylar oldu. Bir tanesini yazayım abi...

    Bir adam 1800'l yıllarda, etrafında yaklaşık, toplam 500 kişiyle(300'ü köledirler) Osmanlı'ya göç eder. Osmanlı bu adama, Batı'da 100 bin dönüm arazi verir. Adam önce bir cami ve caminin yanında kendine bir ev yaptırır. Cami merkezli diğer evler de yapılır ve bir köy ortaya çıkar. Adam çok varlıklıdır ama hayatta tek bir amacı vardır, boğazından tek bir lokma bile haram geçirmemek.
    Arazinin bütün geliri eşit dağıtılır, çocuklarına ne kadar düşüyorsa, kölelerine de o kadar. Ölmeden önce de bütün araziyi herkese yine eşit olarak dağıtır, çocuklarına ne kadar düşüyorsa, kölelerine de o kadar.
    Kendisinin bir ineği ve bir bahçesi vardır, haramdan o kadar korkmaktadır ki, sadece bu bahçe ve bu ineğin sütünden kendi elde ettiği ürünleri yeyip, içmektedir. İneğin sütün kendi sağar, ineğini kendi besler. Bunun dışındaki vaktini ibadetle geçirir.

    Neticede vefat eder, caminin bahçesinde, bir ağacın altına gömülür. Önce çevre köylerden mezar ziyaretleri başlar, gelenler ağacın dallarına bezler bağlamaya başlarlar, sonra çevre vilayetlerden gelirler. Ağacın dalları bezlerle doludur. Adam hakkında, vefatından sonra anlatılan pek çok sıradışı olay var tabii de bunları es geçiyorum.
    Aradan yıllar geçer, köy adamın ismini taşımaktadır. Adam caminin bahçesinde tek mezarda yatmaktadır, mezarın başında büyük bir ağaç vardır, ağacın dalları dört bir taraftan gelen insanların astığı bezlerle doludur.

    İlçeye bir genç bir kaymakam tayin edllir. Kaymakam köyü gezer, manzarayı görür. Köyün ismini değiştirmek ve bu mezar ziyaretlerini bitirmek ister. Köyün içinden genç bir kabadayı bulur, öncelikle mezarı caminin bahçesinden taşımayı planlarlar.
    Fakat zaman geçip gitmiş, adamın köyde 45 yaşlarında, kocası vefat etmiş bir hanım torunu ve onun da sadece bir kızı vardır. Genç kabadayı akrabalarıyla köydekileri bastırmış bir vaziyette, köyü kuran adamın hanım torununun kapısını çalar.
    Kadına ve kızına der ki, ''yarın dedenizin mezarını, mezarlığa taşıyacağız, bilginiz olsun.''
    Kadın ve kızının gözleri yaşlar içindedir, ''elimizden bir şey gelmez, Allah belanızı versin'' derler ve kapıyı yüzlerine kapatırlar.
    Bu genç kabadayı, aracıyla ilçeye giderken aynı gün trafik kazası geçirir ve vefat eder.

    Mezar yerinde durmakta ve yine dört bir taraftan gelenler, mezarı ziyaret etmekte, dualar edilmekte ve yine ağaca bez bağlamaktadır.

    Yine yıllar geçmiş, köyü kuran adamın torununun torunu hanım artık 90'lı yaşlara ulaşmış, kızı evlenip gitmiş.
    Yine bir genç kaymakam yine köyün içinden genç bir kabadayı.
    Yine mezar, caminin bahçesinden kaldırılmak isteniyor. Bu defaki olan ise korkunç. Buna şahit olan enaz 10 kişiyle kendim konuştum, hepsi olayı aynı şekilde anlattılar.

    Olay köyün içinde gerçekleşiyor, mezarı kaldırmak için caminin bahçesine doğru gidiyorlar. Karşılarına bir boğa çıkıyor ve direk bu işe önayak olan genç kabadayıyı hedef alıyor. Koşarak gelip, boynuzlarını bu kişinin göğsüne saplıyor, boynuzun biri, önden adamın göğsüne giriyor, sırtından çıkıyor. Boğa köyün dışına araziye kaçıyor, insanlar peşinden koşuyorlar, adam boğanın kafasında saatlerce yakalayamamışlar. Boğayı silahla vurarak yakalamışlar, genç kabadayı feci şekilde ölmüş tabii...

    Mezar, ağaç, ağacın dallarındaki bezler durupduru. İnsanlar mezarı ziyarete yine geliyorlar.
    Belki de tesadüftür, kimbilir?
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  6. https://x.com/lionne998/status/1793753718762156033

    ✨Mina✨
    @lionne998
    🔴An armed attack on a café in the Üsküdar district of Istanbul, with reports of 3 dead israelis and 5 injuries. An investigation into the background of the incident is underway.

    Çeviri: İstanbul'un Üsküdar ilçesinde bir kafeye silahlı saldırıda 3 İsrailli öldü, 5 kişi yaralandı. Olayın arka planına ilişkin soruşturma sürüyor.
    Linkte video var. Çok önemli haber.
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  7.  Alıntı Originally Posted by ayvagobeknuri Yazıyı Oku
    https://x.com/lionne998/status/1793753718762156033



    Linkte video var. Çok önemli haber.
    İsrail le alakası yok yada ben bulamadım, asparagas haber sanki
    yazdıklarım asla yatırım tavsiyesi değildir,lütfen forumun ğirişindeki yazıyı okumadan foruma ğirmeyin.232/643

  8.  Alıntı Originally Posted by 0101 Yazıyı Oku
    Kabağın Sahibi Vardır Elbet !
    Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir. Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir.. . Saç, sakal, bıyık, kas, ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır. Vur usturayı berber efendi, der.

    Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar. Derviş aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak: Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer. Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş. Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden. Berber mahcup, fakat korkmuştur. Ses çıkaramaz. Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa baslar. Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder: ?Kabak aşağı, kabak yukarı.? Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir. Kabadayı oracığa yığılır, kalır. Ölmüştür. Görenler çığlığı basar. Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar: Biraz ağır olmadı mı derviş efendi? Derviş mahzun, düşünceli cevap verir: Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki kabağında bir sahibi vardır elbet !. O gücenmiş olmalı!

    Hikâye böyle...

    Ama hayat da böyle...

    Ensemize, kafamıza vurup vurup dalga geçen sahte kabadayıların, kabağın da bir sahibi olduğunu, bu sahibinin de en affetmeyeceği şeyin kibir ve kul hakkı yemek olduğunu unutmaya başlayanlar bir gün anlayacaklardır...
    çok güzel bir paylaşım çok manidar teşekkür ederim orta çağlardaki vahşiliği aratmayacak kadar caniliğin işlendiği günümüz dünyasında köleliğin suret değiştirip en alasının yaşandığı.suçsuz günahsız milyonlarca insanın aç susuz bırakıldığı ve akla hayale gelmeyecek kadar vahşice katl edildiği bu dünyada kabağında hesabının sorulacağını bilmek bir nebze de olsa yüreğimizi soğutuyor...

Sayfa 1955/1968 İlkİlk ... 9551455185519051945195319541955195619571965 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •