Bizans Generalleri diye bi açmaz var, meşhur...
3 general, biri Genelkurmay Başkanı, öyle düşün, üçü de bir Bizans ordusunun başında, askeri varlık 3 ordu kadar...
Komşu ülke, komple bir şehir/kalede savunma durumunda...
Şayet 3 general de, aynı anda şehre saldırırsa, orduları %50 zayiat verecek, ama şehri ele geçirecekler,
Sonra, şehrin hazinesine el koyacaklar, halkı köle edecekler, düşmandan arta kalan asker biat ederse onları da paralı asker edecekler, kendi ordularına katacaklar, zayiat %50 den belki %30 a kadar düşecek,
Sonra Bizansa dönüp, hazinedeki parayla, kölelerin satışı/emeğiyle, refah, mutluluk, anıt, heykel, hipodrom, sanat, felsefe...nirvana...
Sorunsa şu;
3 general ve 3 ordu aynı anda şehre saldırmazsa, misal 2 si saldırır da 1 i düşmanla işbirliği yapar saldırmazsa, saldıran 2 ordu %80 zayiat veriyor ve savaşamaz duruma düşüyor,
Bu durumda, hain general, düşmanla beraber saldırıp 2 orduyu alaşağı ediyor, zaten kendi ülke askeri, teslim olup, biat ediyorlar,
Hain generalin ordusu neredeyse hiç zayiat vermiyor, diğer 2 ordudan kalan %10-20 leri de kendine katıyor,
Düşmandan hazinesinin yarısını da rüşvet/pazarlık olarak alıyor, ve Bizansa dönüyor,
Bizansa döndüğünde, Cumhuriyete darbe yapıyor ve hükümdarlığını ilan ediyor.
Yani,
Nasıl bir sistem tasarlamalı ki, biri, ikisi hainlik etse bile, sistem boşa düşmesin,
Ya da en azından, sistem, cumhuriyet/demokrasi, bir kişinin ihanetine kalmasın.
İşte, güçler ayrılığı, denetim, kurucu meclisin kurumlarının, sonradan seçilenleri denetlemesi, anayasanın değişmez ilkeleri meselesi buradan geliyor.
Birer birer, atanmışlar seçilmişleri mi denetleyecek, yok vesayet rejimi, diye diye, ilk kurucu meclisin denetiminden kurtuldular. Denetimsiz bir güç doğdu, öyle ki, ya seçimleri kaybedersek, bu yetkilerle muhalif biri bize ne yapmaz ki sorusuyla uyku uyuyamaz oldular, kendileri, kendiliğinden bu sistemi değiştirmeyi gündeme getirdiler bir ara, şu an ses yok.
Sistem, bir kişinin, ve bu bir kişiye biat etmiş, özgürce fikrini söyleyemeyenlerin, tabi daha da güzeli mecliste uzlaşıyla doğmamış usül, yöntem ve fikirlerle olgunlaşmamış yaklaşımlarla idare edilemez, hem çok büyük, hem de tek bir doğrusu yok, tabi ilk ifadelere bağlarsak, bir kişinin insafına terk edilemeyecek kadar kıymetli, yanlış yapılırsa milyonlar üzülür. Belki de doğrular bir insan ömründen çok daha fazla zamana ihtiyaç duyuyor, belki de doğru bir şey, hızlı yapıldığında bile yanlış durumuna düşüyor.
Sıfırdan, sistem tasarlanması lazım...eskisi şöyleydi böyleydi...en azından bir sistem vardı..özel hastenesi olanı sağlık bakanı, özel okulu olanı MEB, fabrikası olan dezenfetancıyı bilmem ne, mağazası tekstil fabrikası olanı bilmem ne....MB geçmişi olmayanı MB ye...liyakat, liyakat, liyakat...önce sistem...güçler ayrılığı...anayasanın temeli, kurucu felsefeye uyum, Cumhuriyeti ayakta tutan kolonları koruma kollama...biri laiklik kolonunu, biri milliyetçilik kolonunu, herkes halkçılık kolonunu kesmeye kalkar...ne kaldı geriye Cumhuriyetçilik...Azerbaycan'da oluyo da bizde niye olmuyo, derler, ondan sonra oğlu ya da damadı olsun derler, onu da hallederler bu gidişle...
Demokrasi önemli önemli de, demokrasi tehlikeli de, demokrasi ile cumhuriyeti bile alaşağı edebilirsiniz. En güzeli nasıl sorusu, Cumhuriyet ama demokratik bir Cumhuriyet, sadece seçerken değil, icra ederken demokratik olan Cumhuriyet.
Yer İmleri