Sayfa 4/19 İlkİlk ... 2345614 ... SonSon
Arama sonucu : 150 madde; 25 - 32 arası.

Konu: Kaybettiğinde neden suçu bir başkasında arıyorsunuz ?

  1. Türkiye Ekonomik Krizi (2001)

    1999 Depremiyle birlikte ekonomisi iyice çöken ülkede 2001 yılında gerçekleştirilen Milli Güvenlik Toplantısında yaşanan tartışmanın ülke gündemine yansımasıyla piyasanın tepe taklak olduğu krizdir. Ekonomide beklenmedik ölçüde daralma meydana gelmiş ve 21 Şubat'ta bankalar arası para piyasasında gecelik faiz %6200'e kadar çıkmıştır. Yapılan bu örtülü devalüasyon (para birimindeki değer kaybı) ile Türk Lirasının değeri %40 civarında düşmüştür. Devletin borcu da 29 katrilyon TL artmıştır.

  2. 2001 Türkiye ekonomik krizi (diğer adıyla Kara Çarşamba), Türkiye'de gerçekleşmiş bir ekonomik kriz.

    Millî Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasındaki tartışma sonucu oluşan anayasa kitapçığı krizi, aynı gün içinde tüm ülkeyi etkisi altına alan ekonomik bir krize dönüşmüştür. Türkiye'nin Şubat 2001 ekonomik krizi; beklenmedik ölçüde ekonomik daralmayla sonuçlanmasının ötesinde, ülkenin orta vadedeki perspektifini değiştiren yeni koşulları da beraberinde getirmiştir. 2001 krizi ile birlikte; Türkiye öngörülemeyen, dar boğaza kadar giden, bir finansal krizin eşiğine geldi.

    2000'li yılların başlarında Türkiye, hiper enflasyon sorunlarıyla baş edemiyordu. Uluslararası bir kuruluş olan IMF ile stand-by görüşmeleri aracılığıyla Türkiye yaklaşık 16 milyar dolarlık bir kredi desteği aldı. Krizle mücadele kapsamında Türkiye yabancı sermayeye yatırım yapılmasını ve 2002 Avrupa Birliği ile müzakereleri hızlandırma çabasına girdi. Türkiye'nin yabancı sermaye yatırımını yapabileceği en iyi yer; coğrafi yakınlık ve 1995'te aday ülke konumuna girmiş olması sebebiyle Avrupa Birliği'ydi. Avrupa Birliği üyeliğine kabul edilirse yabancı sermayeye yatırım yapmayı düşündü. Avrupa Birliği, Türkiye için bu dönemlerde gümrük birliği açısından önemliydi. 2001 yılında Milli Güvenlik Kurulu toplantısında yapılan görüşme ile piyasadaki sorunun daha derinlere gidecek bir ekonomik kriz yaşandı.[1] Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sırasında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nda başlattığı denetime Başbakan Bülent Ecevit'in tepki göstermesi üzerine tartışma yaşandı.[1] Bunun üzerine Sezer, Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlattı. Ecevit'te bu duruma tepki göstererek toplantıyı terk etti. Ecevit'in toplantı çıkışında bekleyen gazetecilere, "Bu bir devlet krizidir" yönündeki açıklamalarının ardından piyasalarda sert satışlar yaşandı.[1]

  3. Ekonomik beklentilerin olumsuzlaştığı bir ortamda, Hazine'nin yüklü bir borç itfası öncesinde 19 Şubat 2001'de beklenmedik siyasi gerginlikler yaşandı. Kriz, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasındaki tartışmayla patlak verdi. 21 Şubat 2001 tarihli toplantıda Sezer'in Ecevit'e anasaya kitapçığı fırlatması olayından hemen sonra İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda % 18,1 oranında düşüş yaşandı gecelik faizler % 7500’e kadar yükseldi. Daha sonra "dalgalı kur" sistemine geçilmesi yönünde karar alındı. Başbakan'ın "devlet yönetiminde kriz var" açıklamasıyla birlikte mali piyasalarda panikle başlayan süreç, yerli parayı savunmak için gecelik faizlerin astronomik oranlara yükselmesine rağmen, yerleşiklerin yoğun döviz talebi nedeniyle Merkez Bankası'nın 5 milyar dolarlık döviz satışıyla sonuçlandı. Kamu bankalarının likidite ihtiyacının karşılanamaması, ödemeler sistemini kilitleyecek boyutlara ulaştı. Banka sistemindeki büyük çöküşü önlemek için TL'nin yabancı para birimleri karşısındaki değeri dalgalanmaya bırakıldı.[6] Bir gün önce 670 bin TL olan dolar 1 milyon TL'yi aştı. Bunun sonucunda yabancı bankalar vadesi gelmemiş kredilerini geri çekmeye başlayınca 21 Şubat'ta bankalar arası para piyasasında gecelik faiz %6200'e kadar çıktı.[7][8] Yapılan bu örtülü devalüasyon ile, TL’nin değeri %40 civarında düştü. Devletin borcu da 29 katrilyon TL arttı.[kaynak belirtilmeli]

    Yapılan detaylı inceleme sonucunda reel ekonomide arz ve talep yönlü daralma meydana geldiği için krizden çıkışın Türkiye'nin eski krizlerinin aksine birkaç haftada olmayacağı görüşü yaygınlık kazandı.

  4. Kriz esnasında batan bankalar
    2001 Türkiye Ekonomik Krizi esnasında 24 banka batmıştır:

    Türk Ticaret Bankası
    Bank Ekspres
    İnterbank
    Esbank
    Yaşarbank
    Egebank
    Sümerbank
    Yurtbank
    Bank Kapital
    Etibank
    Demirbank
    Ulusal Bank
    İktisat Bankası
    Tarişbank
    Bayındırbank
    Kentbank
    EGS Bank
    Sitebank
    Toprakbank
    Pamukbank
    Türkiye İmar Bankası
    Adabank
    Türkiye Emlak Bankası

  5. Krizin çözümü için atılan adımlar
    Mayıs 2001'de Kemal Derviş'in açıkladığı "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı"; IMF ile imzalanmış stand-by düzenlemesi ve Dünya Bankası kredileriyle desteklendi, üretimdeki düşüşün denetim altına alınmasında etkili oldu.[9] IMF programında öngörülen yasal değişikliklerin çoğunun yapılması krizden çıkış çabalarına güven sağlamada yardımcı oldu. Yine bu yasal düzenlemelerden biri olan Merkez Bankası'na para istikrarını sağlamak ve araç bağımsızlığının sağlanması, ülkede makroekonomi politikalarının tasarlanması yöntemine daha büyük bir zenginlik kazandırdı.

    Ekonomi yönetiminin Kemal Derviş'e bırakılmasının ardından daha önce siyasi maliyetler yüzünden atılamayan pek çok adım peşi sıra atılmaya başlandı. TBMM'den "Derviş Kanunu" diye adlandırılan, ekonomi ile ilgili kanunlar geçirildi. Bu kanunların çoğu özelleştirmenin teşviki ve rekabetin arttırılması ile ilgiliydi. IMF, Dünya Bankası ve Derviş planı neticesinde kamuoyunda orta vadede ekonomik istikrarın yakalanabileceği inancı oluştu. Güçlü Ekonomiye Geçiş adı verilen programın da etkisiyle; 2001 yılının ilk altı ayında ihracat %13 arttı, turizm gelirlerinde gözle görülür bir iyileşme meydana geldi, dış ticaret açığında ve cari açıkta azalmalar oldu.

  6. Fahiş fiyatların suçlusu kim ?

  7. Üretici mi ?

    Toptancı mı ?

    Marketçi mi ? ya da....... O mala etmediği değeri veren bizlerde mi ?

  8. Belirli bir piyasa fiyatında piyasada bulunan talep fazlalığına bakar ve fiyatın bu talep fazlalığına göre değişeceğini önerir.

    Belli bir piyasa fiyatında eğer talep miktar fazlalığı pozitif ise - yani talep miktarı arz miktarından fazla ise - o zaman (satıcıların tatmin edilmemiş talebi görüp daha fazla fiyat koyup kârlarını artırmak isteği dolayısıyla ve satın alıcıların tatmin edilmemiş talepleri olunca daha fazla fiyata razı olacakları için) malın fiyatı artar.
    Eğer talep miktar fazlalığı negatif ise - yani talep miktarı arz miktarından azsa - o zaman (satıcıların ellerindeki malı elden çıkartmak için fiyat indirecekleri ve piyasada arzın istekten çok yüksek olması nedeniyle alıcıların daha düşük fiyatlar teklif etmek isteyecekleri için) fiyat düşer.
    Hem satıcıların arz miktarı hem de alıcıların talep miktarı aynı zamanda tatmin edilmesi için belirli bir fiyatta talep fazlalığının sıfır olması - yani arz miktarı ile talep miktarının aynı olması - gerekmektedir.

Sayfa 4/19 İlkİlk ... 2345614 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •