Sayfa 5/16 İlkİlk ... 3456715 ... SonSon
Arama sonucu : 123 madde; 33 - 40 arası.

Konu: 2. Abdulhamid ve serveti

  1. ABDÜLHAMİT TORUNU
    Haftaya piyasaya çıkacak olan.
    Benim ‘’Osmanlı’da Selanik’’ kitabımdaki,
    Sultan II. Abdülhamit’in Selanik Sürgünü,
    Bölümünden bir özet.
    ++

    Abdülhamit’in haremindeki eşlerinden biri,
    Beşinci ikbal Behiye Hanım idi.
    Behiye saraya 13 yaşında cariye olarak alınmıştı.
    Bir şekilde Abdülhamit’ten hamile kalıp,
    1901 yılında Ahmet Nurettin Efendi’yi doğurdu.
    O tarihte padişah 60 yaşında idi.
    Bunun üzerine beşinci ikbal kabul edildi.
    1909 yılında padişah tahttan indirildi ve
    Selanik’e sürgün gönderildi.
    Behiye Hanım İstanbul’da kaldı.
    ++

    Saraydan ayda 125 altın maaş alıyordu.
    Oğlu ile beraber Şişli’de bir ev tuttu.
    Aldığı para o zamana göre servet idi,
    Behiye Hanım bu para ile geçinemiyordu.
    Kirasını bile ödeyemiyordu.
    Lüzumsuz masraflarına engel olamıyordu.
    Tüm eşyalarını ve mücevherlerini satmasına,
    Rağmen borçlarını yine de ödeyememişti.
    ++

    Sultan V. Mehmet Reşat’a başvurup,
    Nişantaşı’ndaki Valide Sultan Konağı’nı talep etti.
    Bu istek kabul edilmedi.
    Oğluna miras hakkı verilmiş olan Maslak Kasrı’nı istedi.
    Orası da kendisine tahsis edilmedi.
    O da padişaha gidip,
    Ben bu çocuğu köyden getirmedim,
    Cazgırlık etti.
    Bu davranış usullere aykırı idi.
    ++

    İsteklerine cevap bulamayınca,
    Nişantaşı Valide Sultan Konağı’nı işgal etti.
    Kapıyı kilitleyip kimseyi de konağa sokmadı.
    Padişah bu olayı duyunca çok sinirlendi.
    Konağın boşaltılmasını istedi.
    Konak polis ambargosuna alındı.
    Eve sadece ekmek girmesine izin verildi.
    ++

    Kadın konaktan aylarca çıkarılamadı.
    Son derece sakin olan
    Padişah Mehmet Reşat bu işe çok öfkelendi.
    ‘’Konaktan tutun atın diye emir verdi.’’
    Harem anlayışından dolayı kadına kimse yaklaşamıyordu.
    O tarihte İstanbul Muhafızı olan,
    Cemal Paşa gidip görüşmeyi denedi.
    Aralarında şu konuşma geçti.
    - Behiye Hanımefendi, siz bir padişah eşisiniz. Çocuğunuz bir şehzade, yaptıklarınız umumi adaba uymamaktadır. Lütfen haysiyetiniz ile burayı boşaltın.
    - Siz, bizi muhasara edeceğinize erkek olup gidip Edirne’yi kurtarın. Ortalıkta erkeğiz diye dolaşıyorsunuz.
    - Bu yaptığınız devlet idaresine karşı isyandır. Şehzade Nurettin Efendi elinizden alınır ve çok kötü muamelelere maruz kalabilirsiniz.
    - Elinizden geleni ardınıza koymayın.
    ++

    Bu arada Alman Sefareti’ne iltica etmek istedi.
    Almanlar onu kabul etmediler.
    İngiltere Sefareti’ne de başvurdu.
    Resmen uluslar arası sorun oluştu.
    Sonunda İngiltere aracı oldu.
    Maslak Kasrı’na yerleştirildi.
    Behiye Hanım kira derdinden kurtuldu.
    ++

    İş kapandı derken,
    Behiye Hanım bir vukuat daha yaptı.
    Aile fertleri her davranışları için saraydan,
    İzin alması gerekirken,
    Kimseye sormadan,
    Avrupa seyahatine gitti.
    Padişah bu konuya çok sinirlendi.
    ++

    Ülkeye dönünce padişah onu,
    Selanik’e kocasının yanına gönderdi.
    Selanik’te Alattini Konağını birbirine kattı.
    Selanik’te onunla baş edemediler.
    On padişah koruması onu tutamadı.
    Mecburen İstanbul’a gönderildi.
    Tekrar Maslak Kasrı’nda yaşamaya başladı.
    Bu dönemde Balkan Savaşı sebebiyle,
    Abdülhamit İstanbul’a dönmüştü.
    Beylerbeyi Sarayı’nda yaşıyordu.
    ++

    Behiye Hanım maaşına zam istedi.
    Padişah onu Beylerbeyi Sarayı’na gönderdi.
    Beylerbeyi Sarayı’nda kapalı kalmaktan hiç memnun olmadı.
    Bu sarayı yakarım diye olaylar çıkardı.
    Sonunda çarşaf içinde saraydan kaçtı.
    Maslak Kasrı’nda uzun yıllar yaşamaya devam etti.
    ++

    Bu ortalıkta dolaşan hatun,
    Kimin torunu olabilir?
    T.A.dan alıntı

    Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
    Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!

  2. DİNCİ EKONOMİSİ
    Osmanlı’yı dinciler batırdı.
    Cumhuriyeti’de dinciler batıracak.
    En temel özellikleri çok gözü kara borçlanıyorlar.
    Borç alınan paraları akılcı kullanmıyorlar.
    Borçla saraylar, köşkler, yalılar yapılıyor.
    En tipik gösterge;
    Paranın nereye gittiği belli olmuyor.
    Sonunda ülke batıyor.
    ++++

    Osmanlı ilk borcunu Kırım Savaşı sonrasında aldı.
    Biz savaşı kazandık.
    Ama tazminat ödedik.
    24.8.1854 günü Londra’da Palmer,
    Paris’te Goldschmidt’ten,
    Üç milyon İngiliz lirası borç aldık.
    1874 yılına kadar 15 defa borçlandık.
    Toplam 239 milyon borç aldık.
    Saray itibardır dedik.
    Borç ile Dolmabahçe, Çırağan,
    Beylerbeyi Sarayları,
    Küçüksu, Beykoz, Ihlamur’u inşa ettik.
    Paşalara 200 adet köşk, yalı, konak yapıldı.
    İtibar için.
    ++++

    1876 yılında borcun faizleri ödemiyoruz dedik.
    1881 yılında ise battık hiç ödeyemiyoruz dedik.
    II. Abdülhamit her şeye maydanoz olan biriydi.
    Hiç toprak kaybetmedi.
    Ama devletin % 50 toprağı yabancılara geçti.
    Bir ülkenin toprağı nasıl başkasına geçer?
    Kıbrıs’ı 98 bin altına İngilizlere kiraladı.
    İngiliz üstü hala adada kiracı.
    Sultan II. Abdülhamit döneminde 11 defa borç alındı.
    1886, 1888, 1890, 1891, 1893, 1894, 1896,
    1902,1903, 1904, 1905 yıllarında 11 kere borçlandık.
    Borçların önemli kısmı jurnalcilere ödendi.
    ‘’Rusumu sitte’’ denilen vergileri yabancılar,
    Toplamaya başladı.
    Kendi vergilerimizi tefeciler topladı.
    Sonunda Duyun-u Umumiye ile battık.
    T.A. dan alıntı

    Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
    Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!

  3. #35
     Alıntı Originally Posted by abekir Yazıyı Oku
    Sahiden koskoca bir padişahın tefecilikle ne işi olur? Bu adamı seven arkadaşlar yazsada bilsek. Birçok kaynakta okudum bu durumu. Zaten mal varlığının içindeki istanbul dışı illerdeki sahip olduğu tapulardan belli. Koskoca adamın fırıncılıkla, hamamcılıkla ne işi olur? Fırın, hamam tapuları var.
    şimdi hocam o şundan kaynaklanıyor biliyorsun padişahlık sistemi demokratik sistem gibi değil 3 yılda bir seçim yapılıyor ee padişahlar da 3 yılda sonra iktidarı kaybedeceklerini bildikleri için yolsuzluk yapıyorlar

  4. #36



    ''İstanbul'un muahharan gaib ettiği en büyük burun''

    'Tafsilat-ı lazime: Milyarderlerden biri bu burnu altı milyon liraya satın almak istemiş ise de maatteessüf elde edememiştir. Bu burun mukaddema Beşiktaş'a doğru uzamış iken bir hadise-i fevkalade neticesi olarak bu kere tebdil-i mekan etmiştir.'


    http://haber.sol.org.tr/toplum/osman...irdiniz-185955

    “Sen bilmezsin. O bilmez. Hiç kimse bilmez, bilemez. Hatta ben bile. Bir tek paşa gönlüm bilir.”
    Aşık Veysel Şatıroğlu

  5. Borca karşılık el konulan ada ve bir yolsuzluk hikáyesi


    İkinci Abdülhamid devrinin sonlarına doğru, devlet iki Fransız tüccardan alınan borcu ödeyemeyince, Fransız donanması Midilli Adası'nı işgal ederek, Ada'daki Osmanlı gümrüğüne el koymuştu. Abdülhamid, eşinden aldığı parayla borcu ödemiş, adayı işgalden kurtarmıştı ama bu olay büyük yolsuzluk iddialarına konu olmuştu. Padişahın en yakınındaki iki isim hakkında, bu işten servet elde ettikleri iddiaları ortaya atılmıştı.


    Abdülhamid'in "Ödenecek" sözünü verdiği borcun karşılığı hazinede yoktu. Teşrifat Nazırı İbrahim Paşa, dört gün boyunca yaptığı incelemeler sonucunda bu durumu Padişah'a bildirmişti. Padişah utana sıkıla Fransız sefire "Hazinede borcumuza karşılık para yok" deyince, Fransız sefiri, borcun karşılanması için bazı gelir teklifleri iletmiş, ancak bir netice elde edemeyince de siyasi ilişkilerin kesildiğini ve kendisinin de İstanbul'dan ayrılacağını bildirmişti. İkinci Abdülhamid, 26 Ağustos'ta Sirkeci Garı'ndan trene binişi sırasında Constans'ı durdurmak için Teşrifat Nazırı İbrahim ile Ziraat Nazırı Selim Melhame Paşalar'ı gara göndermiş ancak sefiri ikna etmeyi başaramamışlardı.


    Aradan bir buçuk ay geçmiş, borç tahsil edilemeyince Fransa hükümeti, 7 savaş gemisinden kurulu filosunu Midilli Adası'na yollamış ve 5 Kasım 1901'de bu adanın gümrüğüne el koymuş, borcunu böyle tahsil edeceğini Babıáli'ye bildirmişti. Fransızlar, Midilli'yi boşaltmak için sadece borcun ödenmesinin de yetmeyeceğini, Osmanlı ülkesinde Fransız himayesinde bulunan okul, hastahane, dini müesseseler için de yeni imtiyazlar talep etmiş, bunların resmen tanınmasını istemişti. Midilli Adası'nın işgal edildiğini haber alan İkinci Abdülhamid, Fransa'nın tüm isteklerini kabul ettiğini açıklamış ve Lorando'ya 340 bin ve Tubini'ye de 162 bin olmak üzere yarım milyon küsur paranın ödeneceğini, Fransa'nın talep ettiği imtiyazları da vereceğini bildirmişti.


    Midilli'ye vardığında Ada'nın Rum halkı tarafından sevinçle karşılanmış olan Fransız savaş gemileri de kısa süre adayı terk etmişlerdi. Ancak bu kötü örnek üzerine Almanlar, Ruslar ve İngilizler de kendi dini ve kültürel müesseseleri için çeşitli imtiyazlar koparmaktan geri kalmamıştı. İki tüccarın borcu yüzünden İstanbul'u terk eden Fransız sefiri de anlaşmazlığı kendi usulüyle çözmelerinin verdiği rahatlıkla bir süre sonra yeniden görevinin başına dönmüştü. 1462'de Fatih Sultan Mehmed devrinde, Osmanlı topraklarına katılan Midilli Adası, Balkan Savaşları sırasında Yunanlılar tarafından, tek kurşun atmadan işgal edildi ve 30 Mayıs 1913'teki Londra Antlaşması'yla Yunanistan'a bırakıldı. Ada'nın Müslüman Türk halkı ise 1922'de Anadolu'daki Rumlarla yer değiştirdi.


    http://www.hurriyet.com.tr/borca-kar...k-yesi-9870231
    Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
    Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!

  6.  Alıntı Originally Posted by rumenigge Yazıyı Oku
    şimdi hocam o şundan kaynaklanıyor biliyorsun padişahlık sistemi demokratik sistem gibi değil 3 yılda bir seçim yapılıyor ee padişahlar da 3 yılda sonra iktidarı kaybedeceklerini bildikleri için yolsuzluk yapıyorlar



    Hocam sana şunu sorayım. Padişahın tapuları içinde fırın, hamam gibi şeylerin anlamı nedir sizce?

  7. 2. Abdulhamidin saraya çağırıp en çok görüştüğü kişi banker yorgo. Aynı zamanda padişahın nakit servetini işleten kişiymiş. Ben öyle anladım okuduğumdan. Bu durumda fırın, hamam tapusu kendini ele veriyor.



    Zarifi, padişahın mali danışmanıydı; zenginleşmesinin aracıydı.

    Yazıdan alıntı

  8. Slm.

    Kitap benim değil ...

    Turan Akıncı Bey'in .

    Kendisi; Osmanlının son 50 yılını inceliyor.
    Türkiye, kazığın her türlüsünü ayrı ayrı deneyimleyebilmek için mükemmel bir yer. Burada yetişen biri dünyanın başka bir yanında sıkıntı yaşamaz.
    Re-twittlediklerim katıldığım anlamına gelmez!

Sayfa 5/16 İlkİlk ... 3456715 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •