Enerji işi:
2024ten itibaren aktif hale gelecek (sf 10; zaten üretmekte olduğu bşioenerjiyi buraya dahil ederek göstermiyorsa…)..
Enerji bakımından odaklandığı 2 konu var:
1-hidrojen enerjisi: yenilenebilir enerji alanında (konvansiyonel olmayan enerji, çevre dostu enerji) en güncel trentlerden biri.. üretimi ve depolanması zor.. kullanımı da zor ama gelişiyor (güncel örnek:
https://www.aa.com.tr/tr/sirkethaber...tanitti/682637)
Enerji işi ile tarımsal sanayi arasında sinerji oluşturmaya çalıştığını anlıyorum:
2-deniz üstü rüzgar enerjisi
1 nolu konu hkda:
Sf 10:
"..
Global Trendler Teknolojik Gelişmeler ve Regülasyonlar
-Fosil yakıtlara (doğalgaz ve kömür vb.) çalışan amonyak ve üre tesislerinin devre dışı bırakılarak arzın baskılanması ve amonyak yatırımları..."
konu hk bir iş birliği de gündemde (sf 47):
"...
Case: Fertiberia â€â€Åââââ ¡¬Å¡¬Å“ Iberdrola Hidrojen / Amonyak İşbirliği.."
Bu firma, üretim sürecinde karbon ayak izini sıfırlamak konusunda çalışmaları olan bir firma (sf 37).. böylelikle, global trend dışı kalmamak (pazardaki trend dolayısıyla ekarte olmamak) için konu hk uzman bir firma ile işbiliği imkanına bakıyor.. firmanın kendini tarif edişi:
https://www.fertiberia.com/en/
https://www.fertiberia.com/en/what-we-do/
"
OUR VISION
Pioneering the production of
green hydrogen and ammonia and a point of reference in sustainable fertilisation.."
sunumdan anlıyoruz ki konu hakkında stratejik ortaklık görüşmeleri de yapıyorlar.
Öte yandan; hidrojen enerjisi zaten "yeşil amonyak" üretimine de elveren bir süreç (bkz sf 43)..
Şirket enerji yatırımı ile bir çok şeyi bir arada yapmayı hedefliyor:
1-Ana olarak inşaat ki bunu da küçülterek ve dönüştürerek önce karlı ve sonra da global büyüme trendine parallel bir büyüme eksenine sokuyor.. ebitda beklentisi düzenli olarak %7.. bkz sf 9.. zaten; stratejiyi belirtirken demişti ki karlılıkta öngörülebilir olmak istiyoruz.. farkındalar ki öngörüsüzlüğü oluşturan temel alan tabi ki inşaattır.. ordaki arızayı dönüştürerek ve küçülterek izole ediyor ama yetkinliklerini kaybetmiyor.. hatta oradaki yetkinliğini deniz üstü rüzgar enerjisi üretiminde kullanmak istiyor (bkz sf 19).. bu arada; bu da içi boş bir ümit değil.. durum şuymuş:
https://www.trthaber.com/haber/ekono...da-669854.html
yani; ülkemizin sunduğu soğrafi bir imkan ile örtüşen bir hedef.. hem de şirketin yetkinlik alanında..
konu, devletin de gündeminde: 3 ay önceki haber:
https://yesilekonomi.com/deniz-ustu-...reci-basliyor/
medyada, yeşil enerjii finansmanı hk çok haber çıkmayan başladı (örn. Geçen ay dünya bankasından alınan 0.9 milyalrık kredi, ingilterenin TRdeki yeşil enerji yatırımlarına finansman verme isteiği vb)..
zaten konu hakkında çok önemli seviyede yatırım teşvikleri (indirimli kurumlar vergisi oranı, sgk teşvikleri, gümrük vergisi ve kdv teşvikleri vb) de olacaktır..
"metalin terzileri" sf 19da şunu diyor:
"...çevresel etkiler ve ortaya çıkan yenilebebilir enerji ihtiyacı nedeniyle,
imalat yetkinliklerimizle örtüşen offshore wind konusu hedeflerimiz arasına girmiştir....."
Yani, diyor ki deniz üstü inşaat işlerini biz zaten çok iyi yapıyorduk; şimdi bu bilgimizi kullanarak enerji şirketimize deniz üstü rüzgar enerji santralleri kuracağız..
2-Gübrede çevre dostu üretim sürecine geçmek (ki yoksa uzun vadede sektör dışı kalma riski var); kendine ait karbon-sıfır tesisteki enerjiyi daha ucuz kaynak olarak kullanma imkanı olacak..
3-"dikey entegrasyon"un üzerinde durmuşlar..gübrede değer zinciri adlı sf bakınız. Mesaj şudur: hammadde üretip, satmaktan başlarsanız marj %40-50dir.. tüccarlar ise sadece %2-8lik marjla yetirinir.. gübrenin ana hammaddeleri arasında eneri ve amonyak da var.. böylelikle hem karbon free amonyak üreterek hem de kendi enerjisini daha çok ve/veya daha ekonomik üreterek, dikey entegrasyon seviyesini artırmayı hedefliyor.. yani, marjları da artıracaklar..
Bu 3.işkolu inşaat ve gübreden daha küçük ama favök marjı daha yüksektir (bkz sf 10)..
Enerji işini derinlemesine bildiğimi söyleyemeyeceğim.. enerji konusunda uzman ve konu hakkında yazımda düzeltme yapmak isteyen arkadaş olursa, memnun olurum.. Tkfeni benden çok daha iyi bilen arkadaşlarımız var topicte.. onların da katkıları konuyu anlamak bakımından değerlidir.
Genel olarak bakışım şudur: Tekfende son 4-5 yıllık performans, hal ve tuttum hali ile deniz bitmişti.. bir 400-500 milyon usd daha zarar takati kalmamıştı.. babadan kalma varlıklar çarçur olma yolundaydı..oysa, daha dünün şirketleri tekfenin 3-5 katı cirolara ulaşmıştı (akran şirketler hk bu karşılaştırmayı yapmasını da bu konu hk farkındalık mesajı olarak yorumluyorum).. hatta bu ucuzlukta; 50-60 milyon usd para ile bir Çinli veya Hintlinin şirketin %5-10unu BİSTte ele geçirme ve sonra da YKda kan kusturma aşamasına geçme riski de vardı..
Şimdi yapılan şudur: artık işi rasyonel hale getiriyorlar.. yani;
1-atıl varlıkları kaynak haline getiriyorlar
2-zarar ettikleri alanı ıslah ediyor ve oradaki mukayeseli avantajlarını daha etkin bir şekilde kullanacaklar.. (inşaatta teknik olarak iyi, ticar olarak berbatlar)
3-gübre işinde karbon-sıfır haline gelip, dikey entegrasyon seviyesini artıyorlar. Bu da rekabet gücünü korumak ve hatta maliyet avanjlı hale gelmek imkanı sağlayacak..
4-üçüncü ana iş aksını oluşturuyorlar: yenilenebilir enerji (hidrojen ve deniz üstü rüzgar)..
Hatırı sayılı yatırım teşvikleri, uygun faizli kredi imkanları var.. stratejik ortaklı konusuna da odaklanıyorlar. Kimi konulardaki modellemeyi önümüzdeki aylarda tamamlayacaklar / rafine edecekler.. vergi optimizasyonu konularına da odaklanıyorlar..
Gördüğüm budur..
Bu kadar pozitif habere karşılık; BİSTte Cuma günkü hareketin mütevazi kalmasının bence 2 sebebi var:
1-"bu şirket bu işleri gerçekten yapar mı?" endişesi,
2-konu hakkında temeniden öteye geçtikleri ve aksiyonlar serisinin devam ettiği hk yatırımcı henüz farkında değil..
Görüşüm: yönetsel irade güçlü olursa, doğru işler yapacaklardır.. yeni CEOnun erkine halel getirecek işlerden;hakim ortaklar, uzak durmalıdır.. kendi İyilikleri için bunu yapmalılar:. Eski düzende deniz bitmiştir.
Ben sunumu beğendim. Bekleyeceğim..
Not: sosyal medyadaki "sermaye, neden sadece 10 milyon TL?" gibi eleştiriler var ve yersizdir.. belgeli bir meslek erbabı olarak şunu söyleyebilirim: nihai finansman modeli belirlenmeden, kuruluş sermayesini yekten 500 milyon USD (ya da 40-50 milyon usd) yapmanın anlamı yoktur.. konu etrafında vergisel, teşviksel konular vardır.. belki sürece stratejik yatırımcı dahil edecektir.. eleştirlerin sebebi bence; şirkete olan güvensizlikle/şüphecilikle ilgilidir.. beyan edilen özkaynak/kredi kombinasyonu gayet makul sınırlardadır.. ayrıca, temettü verme konusundaki tutkusunun da devam etmesi temettüsever yatırımcı işçin iyidir ama bundan daha fazla şu anlama geliyor: yatırımın geri dönüşleri (pay back period, npv vb) nakit hasıl etmek bakımından handikap yaratmayacak.. hesapları / bakışları buna göredir.
Yer İmleri