Sayfa 970/1960 İlkİlk ... 470870920960968969970971972980102010701470 ... SonSon
Arama sonucu : 15680 madde; 7,753 - 7,760 arası.

Konu: Nuri ile Ayva Tatlısı: Dikkat çiğ yemeyiniz!

  1.  Alıntı Originally Posted by 0101 Yazıyı Oku
    Aywaaaa...!
    Bebecan ve ekibi ekonomiyi alırsa ımf ile görüşürler mi?
    IMF nin alışmadığı bir anlaşma yapıp 100 milyar dolar (KK 300 milyar dolar buldum dediği de bu kapsamda) olabilebilir mi?
    Nasıl alışmadığı anlaşma abi?

    https://www.mahfiegilmez.com/2022/10...mf-dosyas.html

    Türkiye kotasının 10 katını alsa da yetmez. "Soğan mı uçak gemisi mi" diyen adamın dediklerini ciddiye alıyorsun ya pess.
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  2. Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  3. Şuan %49-51 olduğundan eminim. Biri dese ki, %52 Kilicdaroglu, %48 Erdogan hiç itiraz etmem. 1 ay önce ise Erdogan'in secim kazanmasi adeta mumkun degildi. Sayet 1 ay once secim yapilmis ve YSK Erdogan'in secimleri kazandigini aciklasaydi, Turkiye'de cok ciddi protestolar olurdu, olaylarin nereye gidecegi ise hic bilinemezdi.
    Bugun secim olsa ve Erdogan'in kazandigi aciklansa hic protesto olmaz.
    İşte bu algiyi neredeyse 1 ayda degistirdiler.
    Fahrettin şapkadan tavşan çikardi resmen.
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  4. Papa Francis:

    Seks, Tanrı'nın insanlara lütfettiği en güzel şeylerden biri.
     Alıntı Originally Posted by ayvagobeknuri Yazıyı Oku
    Çok doğru ama eksik. Seks insanın tekamülü, bilinç düzeyinin gelişmesi, ilerlemesi için gereklidir. Ama aşık olunduğunda böyledir.
    Yoksa "çok sayıda kadınla birlikte olan erkekle","çok sayıda erkekle birlikte olan bir kadın" arasında hiç bir fark yoktur. Aşk olmadan yapılan seks, tekamül de ettirmez, bilincin gelişmesini de sağlamaz. Hatta geriye bile götürür.
    Aslında aşk obsesif bozukluktur. "Kara sevda" ise obsesif kompulsif bozukluk.
    Tanrı o kadar çok hata yapmış ki, mükemmel- hatasiz hiç bir şey gösteremezsiniz.
    Mesela eşcinsellik. Kim ne derse desin, eşcinsellik; biyolojik, psikolojik, genetik hastaliktir.
    Ilk oluşan bedenler hermafrodittiler. Cinsiyetler çok sonraları erkek ve dişi diye ayrildi. Ayrilirken de hata yapildi.
    Evvel zaman içinde, ortalama insan ömrü kısa iken, gençler 15 yaşlarında sekse başlatılırlardı. Bu bir ritüel şeklinde tapınaklarda, tapınak fahişelerinin kontrolünde ayin şeklinde yapılirdi. Toplumlar anaerkildi, tüm Tanrilar kadindi, kadin doğurganligi kutsal kabul edilirdi.
    Tamamen kadınların sözünün geçtiği, erkeklerin cocukluktan itibaren hizmet eder pozisyonda yetistirildigi bir düzen vardı. 15 yaşina gelmis cocuklar tapinaklara getirilir, seks iki kadın- bir erkek olacak şekilde, kadinlardan biri tapinak fahisesidir, yapilirdi. Genç erkek burada yine hizmek eder pozisyonda olurdu.
    Mesela başörtüsü, o dönemlere tapinak fahiselerinin taktigi bir aksesuardi. Tapinak fahiseleri disari ciktiklarinda, halktan cok saygi görürlerdi. Bu sebeple diger kadinlar da basörtüsü takmaya başlamislardi.

    Erkek eşcinselliği yasaktı ve ağır yaptırımları vardı. Kadın eşcinselligi ise serbestti hatta teşvik edilirdi.

    Günümüze gelirsek yanlış olan evliliktir. Evliliği kadın ister, düzen için ortalama ömür 35 yaşken evlilik mantıklı olabilir. Dünyadaki insan sayısı az, tibbi imkanlar kisitli, bir kitlik ya da salginda insan kayiplari cok yuksek. Çocuklarin kendini kurtarabilmesi icin evlilik şart.

    Bilincin yükselebilmesi için aşıkken seks gerekli. Aşk ise 3 ayda biter. Bu durumda yeniden aşık olmak gerekir. Yani evlenmeyeceksin. Ayrica acele de etme.

    Falan filan işte. Benim yazdiklarima bakmayin.
    Sadece aşık olmak da yetmez. Aşik da edeceksin. İki taraf da birbirlerine aşik olacaklar. Yoksa bir aşik, bir maşuk olur, bu durum da tekamul ya da bilinci ilerletmez. Abi çok zor iş yani. Kolay gibi görünüyor ama hiç kolay değil. Diger sosyal ilişkiler, okumak, gezmek, konuşmakla onlarca yilda ulasilabilecek bilinc duzeyine, tek duzgun bir iliskiyle aylar icinde ulasmak mumkun olabilir.
    Bunun daha ileri bir boyutu da vardir ama onu yazmayayim. Cunku cok yanlis anlasilmaya uygun bir sey.
    Gencler, diger tum beklentileri bir tarafa birakip, sadece asik olunuz. Aşk ilahi bir duygudur, tekamül ettirir.
    Son düzenleme : ayvagobeknuri; 11-04-2023 saat: 11:53.
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  5. Yazi yazmak dunyanin en zor işidir.
    Şiir ise bu zorlugun en ust boyutudur. Oturun ve bir şiir yazmaya çalisin, ne kadar zor bir duruma dustugunuzu hemen anlarsiniz ya da cok komik bir duruma dusersiniz.
    Aşagidaki şiirler ise aşkin nelrre kadir oldugunu gosterir:

    Sessiz Gemi

    Artık demir almak günü gelmişşe zamandan

    Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan

    Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol

    Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol

    Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli

    Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli

    Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!

    Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu

    Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler

    Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler

    Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden

    Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
    Yahya Kemal'in ünlü şair Nazım Hikmet'in annesi, ressam Celile Hanım ile olan aşkları dillere destandır. Yahya Kemal'in Nazım Hikmet'e ders verirken tanıştığı Celile Hanım ile olan ilişkisi mutlu sonla noktalanmamış, bu aşktan geriye şairin ölüme yazıldığı zannedilen ama aslında Celile Hanım'ın Heybeliada'dan İstanbul'a doğru yol alışında yaşadığı kederi anlattığı meşhur şiiri kalmıştır.
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  6. Makber

    Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı,

    Gönlüm dolu ah-u zâr kaldı.

    Şimdi buradaydı, gitti elden,

    Gitti ebede gelip ezelden.

    Ben gittim, o haksar kaldı,

    Bir köşede tarumar kaldı,

    Baki o enis-i dilden, eyvah,

    Beyrut'ta bir mezar kaldı.
    Abdülhak Hamit Tarhan'ın kaybettiği eşi Fatma Hanım'ın ardından yazdığı bu şiir bir kadın için yazılmış şiirlerin en hüzünlülerindendir.
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  7. Karadut

    Karadutum, çatal karam, çingenem

    Nar tanem, nur tanem, bir tanem

    Agaç isem dalımsın salkım saçak

    Petek isem balımsın a gülüm

    Günahımsın, vebalimsin.

    Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan

    Yoluna bir can koyduğum

    Gökte ararken yerde bulduğum

    Karadutum, çatal karam, çingenem

    Daha nem olacaktın bir tanem

    Gülen ayvam, ağlayan narımsın

    Kadınım, kısrağım, karımsın.
    Bedri Rahmi'nin bu şiirini çoğu insan ezbere bilse de hikayesi pek bilinmez. Şair sanılanın aksine bu şiiri karısına değil, asistanlık yaptığı üniversitenin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelmiş olan Mari'ye yazmıştır. Mari Gerekmezyan ile yaşadıkları büyük aşk maalesef hüsranla noktalanmış, 1946 yılında hastalığa yakalanan Mari, şairin tüm çabalarına rağmen kurtulamamıştır.
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

  8. Piraye için Yazılmış: Saat 21-22 Şiirleri

    Ne güzel şey hatırlamak seni:

    ölüm ve zafer haberleri içinden,

    hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    Ne güzel şey hatırlamak seni:

    bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin

    ve saçlarında

    vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...

    İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti...

    Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının,

    güneşli bir rahatlık

    ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş

    sıcak koyu bir karanlık...
    Nazım Hikmet de aşk duygusunu çok yaşamış ve test etmiş biri. Bilinç sıçramış gitmiş tabii ki...
    Yazdiklarim yatirim tavsiyesi degildir...

Sayfa 970/1960 İlkİlk ... 470870920960968969970971972980102010701470 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •