Sn.RXPU yazılarınızın birçoğunda hemfikirim..
Yalnız bazı sonuçlara ulaşmada yöntemlerimiz farklıdır... Aslında zihinleri özgür bırakma ile başlayabiliriz..
Zihinleri özgür bırakmak bence çok önemlidir.. Dogmatik, empoze edilen kavramlar ile büyümek ve kafayı belirli şartlara entegre etmek. (Sözüm size değildir, genel Türkiye Eğitim Sisteminedir)
Öyle ki; yüksek faiz düşük kur gerçeğidir.. Doğru.. O vakit USD 3,43 TL de tutmanın ciddi bir maliyeti vardır bu toplum üzerinde. Yani 1 gün boyunca çalışan her bir birey günün 1/3 ünün almış olduğu borcun sadece faizini ödemekle geçirmektedir..
O vakit ödemeyelim bu yüksek faizi... Ama nasıl?
İşte de tam da burası kafalarımızı özgür bırakmamız gereken yerdir... Şöyle ki;
Yüksek faiz, yüksek enflasyondan ileri gelir, enflasyonun olma sebebi büyümektir..
Yani; 5 adet mal var. 5 adet para var ise 6.cı malı üretirseniz 6. paranın olması gerekir. Yani 5 adet mal varken %1 enflasyon yaratıp 6.malı üretmeye teşvik etmek enflasyondur...
Yani; enflasyon mantık çerçevesinden bakılınca mantıklı rasyonel ve olması gereken bir şeydir...
Ama Türkiye Ekonomisinde büyüme%3,5 iken enflasyon %15 dir.. Yani enflasyon %15 ise büyümeninde %15 olması gerekirken; durum hiç de öyle değil...
Mesela AB de enflasyon %0,25 büyümede %0,3 gibi... Sağlıklı...
Mesela ABD de enflasyon %2 gibi büyümede %2 gibi... Sağlıklı...
Türkiye de enflasyon %15 gibi büyümede %3 gibi.. Sağlıksız...
Peki aradaki %12 lik büyüme olmadan dolaşan para oranı nedir? İTİBARSIZLIKTIR...
Şimdi burada aslında Türkiyenin ihtiyacı olan likitide ile sorun yoktur. Piyasada ihtiyaç olan TL emisyonu fazladan %12 oran ile dolaşmaktadır.. Tek sıkıntı bu fazla para imalata, üretime, istihdama, atölyeye, fabrikaya gitmiyor.. Dövize, faize yada altına kaçıyor..
İşte de tam da bu sebebten dolayı PARİTELER Türkiye'de para gibi değilde hisse senedi gibi oynuyor...
Dedim ya; kafaları özgür bırakalım...
Neden büyüyelim.. Büyümeyelim.. Neden büyümek zorunluluğu hissediyoruz..
Çünkü karınca gibi ürüyoruz.. Her yıl 1,500,000 genç istihdama katılıyor.. Hepsi, ev, araba, iş, maaş, elektirk, su , enerji istiyor... İşte bu sebeblerden dolayı büyümemiz gerekir...
Ama büyürken şiraze bizlerde çok çabuk kayıyor, TL likitidesini ayarlayamıyor fazladan enflasyon yaratıyoruz..
Peki neden?
Çünkü maalesef ekonomi ile siyaseti ayrı düşününemezsiniz... Bizler her hükümet başa gelince (Sağcısı-Solcusu) devleti ele geçirmeye çalışır... Hükümetler neden devleti ele geçirmeye çalışır? Çünkü hala bazı konuları aşamamış bir toplumumuz vardır...
Buradan ekonomi ile ilgili SOSYOLOJİ nin alakasına girmek isterdim ama girmeyeceğim.. Velhasıl, devletin sahibi olan toplum, hükümete; hükümetler devlete güvenmezler..
İşte bu iç savaş halkı, toplumu ve o devletin parasını hırpalar, eritir, erozyona uğratır.. İşte bizde ki bu enflasyon oranı ile büyüme oranı arasındaki fark bundan kaynaklanır...
Şu an hükümette AKP var. Devleti çok hırpaladılar.. Ama bir sonraki seçimlerde CHP başa gelsin; aynı şekilde onlarda devleti hırpalayacaklardır...
Oysa; devletler hepimizindir.. Bugün Almanya da başa gelen hükümet yada ingiltere de asla devleti ele geçireyim mantığı ile çalışmaz...
Kısaca; bu tip sosyolojik ve siyasi kavgalarımızı hallettikten sonra büyüme sevdamızdan vazgeçmemiz gerekir..
Yani; nufüs planlaması.. Öncelikle her yıl 1,500,000 kişiyi iş gücüne katılmaktan alıkoymamız gerekir.. Piyasadaki fazla emisyon TL yi toplayıp kazanlarda yakmamız gerekir.. Sonra toplumsal ve siyasi barış..
Ondan sonra yeniden ÜREME moduma geçmemiz gerekir...
Ama biz tüm bu işleri yapmadan DİREKT ÜREME moduna girdiğimiz içinde; ekonomimizde sondan başa doğru oluyor...
Bol kazançlar...
Yer İmleri