Merkez bankaları, (sadece merkez bankamız değil, FED dahil tüm merkez bankaları) "ulusal para basma tekeline sahip'tir. Bu tekel olma imtiyazını da, adına para bastıkları "devlet" verir. Para basma işi, tekel olduğu için aynı kalitede de olsa bile "kâğıt veya madeni para basan" rakip firmaların faaliyetine devlet izin vermez. Bu kabil girişimler yasaklanmış ve eylemleri "kalpazanlık" suçu olarak tanımlanmıştır. Devletin (eski zamanlarda senyörlerin) kimseyle paylaşmadığı ve ölümüne savunduğu bu para basma tekelinin yarattığı ranta (katma değer değil) "senyoraj" denir.
Yani merkez bankaları kâr etmez; senyör (devlet) adına haraç/senyoraj toplar.
MERKEZ BANKASININ ÇOK KÂR ETMESİ EKONOMİ İÇİN KÖTÜDÜR
Merkez bankalarının birinci amacı "fiyat istikrarını" korumaktır. Fiyat istikrarı, düşük enflasyon demektir.
Türkiye gibi "cari açık kolik"
(İnşallah bu illetten kurtulacağız) ülkelerde enflasyon, faize değil devalüasyona bağlı bir değişkendir.
Birikimli cari açık, milli gelirin belli bir yüzdesini (mesela yüzde 50) geçince devalüasyon kaçınılmaz olur. Devalüasyon derhal enflasyonu artırır. Yani merkez bankasının amacına ters bir sonuç ortaya çıkar. Aynı süreçte devalüasyon merkez bankasının "döviz alım satım" kârlarını yükseltir. İspatı TCMBnin 2018 dönemsel kârının, kambiyo kârlarından doğmasıdır. Demek ki, merkez bankasının çok kâr etmesi, hem onun varlık nedenine ters düşer hem de milli gelir düşmesi yarattığından ekonomi için kötüdür.
Onun için merkez bankaları kâr etmemelidir.
Son söz: Parayı basan, parsayı toplar.
Yer İmleri