|
|
hocam bunlar da bizim notu fazla kırıyor gibi.
Tamam sorunlar var ama bugüne kadar bizde kimin parası kalmış,
yahut fabrika açan hangi yabancı mağdur olmuş.
bize yatırıma gelen yabancı ne imtiyazlar alıyor. Arsasından tutup işçisine kadar her adımda teşvik var. serbest bölgeler var .
ve hala ve hala bu ülkede kalifiye insan yetişiyor..
hal böyleyken yatırım yapılabilirin 5 kademe altı aşırı insafsız bir değerlendirme bana göre.
Friday May 27 2022 Actual Previous Consensus
03:30 PM
US
Personal Spending MoM APR 0.9% 1.4% 0.7%
03:30 PM
US
Personal Income MoM APR 0.4% 0.5% 0.5%
03:30 PM
US
PCE Price Index MoM APR 0.2% 0.9%
03:30 PM
US
PCE Price Index YoY APR 6.3% 6.6%
03:30 PM
US
Goods Trade Balance Adv APR $-105.94B $-125.94B
https://www.dunya.com/finans/haberle...-haberi-659114
Garanti BBVA Genel Müdürü Baştuğ: Yüzde 70'lerde enflasyon sürdürülebilir değil
Garanti BBVA Genel Müdürü Baştuğ, bankacılık sektöründe sermaye getirilerinin yüzde 40'larda, enflasyonun ise yüzde 70'lerde olduğunu belirterek, bunun sürdürülebilir olmadığını söyledi.
Baştuğ, "Enflasyon oranının yüzde 70'e geldiği bir dönemde bankaların gelirleri mutlak değer olarak artıyor ama enflasyonun altında. Dolayısıyla böyle devam ederse bankacılık sermaye olarak ileriki dönemlerde zorlanacak" dedi. Baştuğ, "Çünkü banka karları, sermaye getirileri yüzde 40'larda, enflasyon yüzde 70, sürdürülebilir değil"
Baştuğ, Türkiye'de enflasyon muhasebesi ile alakalı otoritelerde henüz verilmiş bir kararın olmadığını belirterek, "Biz lokal olarak enflasyon muhasebesini şu an uygulayamıyoruz. Fakat IFRS kuralları gereği BBVA enflasyon muhasebesi ile bizi konsollide ediyor. Yani biz Türkiye'de kendi bilançomuzu çıkarıyoruz, onlar buna enflasyonu uygulayarak konsolide ediyor" diye konuştu.
Son düzenleme : deniz43; 27-05-2022 saat: 16:14.
Değerli Deniz hocam,
Kur şoku yediğimiz 2018 Ağustos tarihinden bugüne kadar, ülkemizin dış borcunda hemen hemen hiç artış olmamış gibi görünüyor. ( 448 milyar dolar 2018, 449 milyar dolar 2022 )
4 yıldır, bakkal dükkanı öyle veya böyle açık vermemiş gibi duruyor. 128 milyar dolar vs muhabbetine girmiyorum o ayrı bir konu ( ekonomiden çıkmak isteyen paraya al paranı denmiş gibi duruyor anlaşma ile ) ama demek ki her ne kadar çok eleştirilse de, Babacan ve Şimşek dönemi politikalarin ülkeyi borçlu hale getirdiği, son 4 yıldaki politikalarin ise ek borç yaratmadığı öne sürülebilir mi?
Dolayısıyla, yüksek kur ve yüksek enflasyon ile geniş halk kitleleri fakirlestirilerek Türkiye açığını kapattı / borç ihtiyacını an itibari ile azalttı dememiz doğru olur mu?
Sizce bu şekilde devam edildiği takdirde borçların ödenerek cari fazla verilmesi mümkün olur mu?
Ülkede çok ciddi yabancı çıkışı gerçekleşti, dış koşullarda iyileşme ve bir miktar ( seçim vs) güven sağlanır ise geri gelen para rahatlama sağlar mı?
SM-N985F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
https://www.hisse.net/topluluk/showt...01#post5654501
-Doğru.Son 3 yılda dış borç tutarımız yatay bir trende girdi.Niçin öyle oldu.AKP ilk iktidara geldiğinde Türkiye'nin dış borcu 129.3 milyar dolardı.Cumhuriyet döneminin ana akım siyasi hareketleri merkez sağ ve merkez sol partilerinden farklı bir çizgiden geldiği ve toplumun bir bölümünce derin kuşku ile karşılaştığı için ,geniş halk kitlelerinden yaygın bir destek alarak arkasındaki desteği sağlamlaştırmak ve toplumu kendi ideolojisi merkezinde dönüştürebilmek için "sahte refah" duygusu yaratmaya yönelik olarak,büyük ölçüde bir dış borçlanma yaptı.O tarihte IMF ile yürütülen bir anlaşma olması ve Avrupa Birliği ile üyelik müzakereleri başlatma kararı çıktığı için hem yüksek oranda dış borçlanma yapılabildi,hem de yoğun doğrudan ve portföy yatırımları girişi oldu.Bu yoğun döviz girişleri nedeniyle döviz kurları 2003-2013 arası neredeyse aynı kaldı ve paramız aşırı değerlendi.Bu nedenle yüksek enflasyon ile nominal gsyih artışına bağlı olarak dolar cinsinden de gsyih mız yükselmiş gözüktü,yüksek oranlı alınan dış borçlar nedeniyle dış borç/gsyih rasyomuz fazla yükselmiş gözükmediği için dış borcumuz hızla artmaya devam etti.
-Bugün ise çok farklı bir tablo var.Türkiyenin Avrupa Birliğine üye olma teşebbüsünün,iktidar partisinin toplumu dönüştürme ajandası sırasında geçici olarak, konjonktürel olarak, avrupa birliğinin desteğini alma amaçlı olduğu netleşti.Hukukun üstünlüğü,demokrasi,temel haklar ve özgürlükler,güçler ayrılığı,bağımsız ve tarafsız yargı,özgür medya gibi gelişmiş demokrasilerin temel değerlerinden oldukça uzaklaşmış olarak ,avrupa birliği ile ilişkilerimiz kopma noktasına gelmiş durumda,ilişkilerin tamamen kopmamasının tek nedeni Türkiye'nin mültecilere ev sahipliği yapması.
-Bu şartlar altında dış borcumuzun daha fazla artmaması,Hazinenin daha fazla borçlanmak istememesinden kaynaklanmıyor,yabancı finans kuruluşları yatırım yapılabilir not seviyesinin 5 kademe altında bir kredi notuna ve 700'ün üzerinde CDS risk puanına sahip bir ülkeye artık daha fazla dış borç vermek istemiyorlar,sadece yüksek risk puanı talep ederek çok yüksek maliyetle borcun çevrilmesini "şimdilik" uygun görüyorlar.Alınan dış borçların döviz kazandırıcı yatırımlarda kullanılmayıp,başta betona gömme olarak verimsiz alanlarda çarçur edildiğini ve geri ödeme kapasitesinin de zorlaştığını görüyorlar.Bankaların aldıkları sendikasyon kredilerinde de son 3 yılda vade 1 yıla kadar inmiş durumda,daha uzun vadeyi riskli görüyorlar.Zaten hesap-kitap yapmasını bilen özel sektör kuruluşları da bu kadar yüksek maliyetle dış borçlanmanın intihar olduğunu görüyor,mümkün olduğunca borcunu azaltabilmek için daha düşük bir rasyo ile borçlarını çevirmeye gayret ediyorlar.
-Nasıl ilk dönemde aşırı dış borçlanma ile bir "sahte refah" duygusu yaratıldıysa şimdi de yabancı sermaye çıkışı ve net dış borç ödemeleri ile refah kaybı olduğu doğru.Ama gelir dağılımı çok bozulduğu için bu refah kaybı en çok emeği ile geçinen beyaz yakalıları etkilemiş yoksullaştırmış durumda,fakat herkese özellikle varlıklı kesime, eşit yansımamış durumda.
-Yapısal reformlar yapılmadan cari fazla vermek mümkün değil,önceki sayfalarda bu konuda çok sayıda yazım var,linki tıkladığınızda bazılarını göreceksiniz.Üretim yapımız sorunlu,%70 ithalata bağlı,ihracat ürünlerimizin kg değeri 1.2 dolara kadar düşmüş durumda,yüksek teknolojili katma değerli ürünlerin payı çok düşük,innovasyon ve teknoloji geliştirmede çok gerilerdeyiz,bunun için nitelikli bir işgücü ve dolayısıyla nitelikli bilimsel bir eğitim ve çok sayıda yapısal reform yapılması gerekiyor.Döviz kurlarının rekabetçi olması da dış ticarette önemli ama tek başına yeterli değil.Bu nedenle yılın ilk 4 ayında 32.5 milyar dolar dış ticaret açığımız oldu,bu yıl da muhtemelen 50 milyar dolar civarında cari açık ile kapatacağız.
-Net dış borç ödemesi yapsak da değişken faizli borçlar nedeniyle yüksek faiz ödemeleri yaptığımız için borcumuz azalmıyor sadece aynı kalıyor,mevcut yapı değişmeden cari fazla veremeyiz dolayısıyla vereceğimiz cari fazla ile borçlarımızı azaltamayız.
-Yatırımcılarda güven sağlanır ve dış koşullarda da iyileşme olur,geri gelen para olursa muhakkak bir ferahlama olur ama bu hemen olabilecek bir şey değil.Seçimlerde farklı bir iktidar da gelse ilk anda çoşku olabilir ama sonrasında gerçeklerle yüzleşme olunacak dolayısıyla hemen olabilecek bir şey değil.Para çok ürkektir,güven bir anda kaybedilebilir ama yeniden güvenin kazanılması uzun zaman alır.
Son düzenleme : deniz43; 27-05-2022 saat: 20:11.
https://www.dunya.com/ekonomi/moodys...-haberi-659170
Moody's, Türkiye'nin kredi notuna ilişkin güncelleme yapmadı
|
|
Sn Hocam.
Bankalardaki tahsili geçikmiş alacak tutarları durumu şuan nedir.
Rakam bellimidir.
Kişisel olarak o tarafta çok ciddi iyileşme olmuş olacağını düşünmekteyim.
Bizi aydınlatırsanız seviniriz.
Şimdiden Teşekkür ederim
SM-G975F cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Yer İmleri