Sayfa 2/250 İlkİlk 12341252102 ... SonSon
Arama sonucu : 1998 madde; 9 - 16 arası.

Konu: Türkiye Ekonomisi, Faiz, USD,BIST, Büyüme ve Makro Ekonomik Değerlendirmeler

  1. #9
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Adana
    Yaş
    49
    Gönderi
    10,296
     Alıntı Originally Posted by selka Yazıyı Oku
    Sn.Dudu bu başlık bana ait değildir. Hepimizin, buraya her tür yorum yazana, fikir paylaşıp içinde yaşadığımız toplumu daha zengin kılma umudu, daha gelişmiş bir ülke heyecanı taşıyanların başlığıdır.. Katkılarınız bekliyorum..


    ,;
    Hepimize hayırlı olsun Sn.Human01.. Mevduat faizi başlığında sadece mevduat faizi oranı paylaşıp; karşılıklı tarışmayı, fikir alışverişini buraya saklayalım..



    Teşekkür ederim Sn. Freeman burada mevduat faizlerinide paylaşabilirsiniz. Sorun yok.. Hakaret ve aşırı trollük olmadığı sürece her fikir paylaşımı serbest...



    Sn.Samadhi çok teşekkürler.. Artık bir fikir yazarken Mevduat faizlerinin konusu dışına çıkıyormuyum diye düşünmeye gerek kalmadı. Bugün gene okudum mevduat faizleri başlığını cevap yazmak istedim inanın yazı yazamaya çekindim...

    Yahu; dedim öyleyse o başlık orada dursun, bende buraya daha özgür bir başlık açayım; paylaşımda bulunmak isteyen herkesi davet edeyim.. Taş attım kolum mu yoruldu ki?

    Hatta Sn.Faruko ve Sn.Memorex dahi davetlidir...
    Ok dostum..tabiki dikkat edecez.syg

    MI MAX cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
    Burdaki tüm yorumlarım yatırım tavsiyesi değildir.

  2.  Alıntı Originally Posted by rxpu Yazıyı Oku
    Karşılaştırma yapmak gerekirse gelişmiş ülkeler babasından borç alırken , Türkiye bankanın belirlediği şartlarda bankadan borç almaktadır. Belirli bir noktadan sonra faiz oranını borçlunun borç seviyesine göre banka belirler.

    Sizinle tartışmayı seviyorum Sn.RXPU.. Kendimi dedektif gibi hissetmeme sebep oluyor.

    Dedikleriniz doğrudur. Lakin, sizi okuyunca çaresizlik içinde kalınmışlık da hissetmedim dersem yalan olur. Senyoraj hakları vardır; bizim yoktur. Ama dünyanın sonu değildir ki bu.

    Lakin benim bu dediklerimi başaran ülkeler vardır. Taiwan, Tayland, G.Kore, Çin...

    Sorun biz bunu yapabilirmiyiz; yapamazmıyız?

    Bence yaparız. Ama yapmak istemeyiz...

    Bugün başbakan olsam ilk icraatım derhal nüfus planlamasını yeniden uygulamaya koymaktır... Yani; mevcut hükümet politikası ile taban tabana zıt..

    Lakin şu an 80,000,000 luk bir ülke iken; yapamayıpta, 100,000,000 luk bir ülke olunca yapabileceğimiz şey nedir?

    ....

    Bence rasyonel bir cevap yoktur... Peki; farklı şekilde aynı soruyu sorarsam...
    "100 milyonluk bir ülke olunca, g.tümüz tavana mı değecektir?"

    Hayır değmeyecek. Daha fazla borç, daha fazla cari açık, daha fazla faiz dediğiniz gibi sonuç olarak daha fazla enflasyondur..

    Bakınız anlaşılabilir olabilmek amacı ile çok daha rasyonel, günümüze uygun örnekler vererek fikirlerimi desteklemek istiyorum...

    Mesela;

    Almanya'da bugün 3,000,000 Türk yaşıyor. Türkiye'de malum 80,000,000 Türk yaşıyor. Ancak, Alman eğitim sisteminden geççen Türkler ile Türk eğitim sisteminden geçen Türkler arasındaki fark TOROS Dağlarından daha büyük...

    Şöyle ki; 3 milyon Türk ün yaşadığı Almanyadan dünya çapında futbol oynayanların sayısı Hakan Çalhanoğlu, Ersin Kaya- Fiyat Biçilemiyor (Melbourne), Rezan Çorlu (danimarkada) Onur Çapın, Ateş Vehbi, Okan Aydın, Azad Keser, Ferhat Yazgan, Fatih Eren, levent Ayçiçek, Emrullah Güvenç, Hasan Ateş, Serhat Koç, Serhat Çakmak, İsmail İsa, Keskiner Keskin, Uğur Albayrak vb... (Bu futbolcuların hepsi 25 yaş altı Alman Bundesliga da ilk 11 de top oynuyor)

    Dikkat ederseniz, Mesut Özil filan gibi en ünlüleri saymadım...

    Peki; Süper Lig den kaç futbolcumuz Almanya Süper Lİgte ilk 11 de oynayabilir...

    Arda mı? Avrupada futbolculuğu dışında herbirşeyle ilgisini duydum ama futbol ile ilgili hiçbir başarı duymadım.. Geç...

    Başka?.....

    2.cisi yok... Oysa biz burada 3 değil 80 milyonuz...

    Yani kısaca şunu demek istiyorum. Bu başarı ister ekonomide olsun ister futbolda olsun ÇOKLUK ile ilgisi yoktur. Atalarımızın sözü bile var. Nerde ÇOKLUK, diye....

    O sebeble nüfus planlaması şart... Nüfus ve gençlik kontrol altına alınmalıdır... İş aş bulamadıktan sonra arkadan gelen er yıl 1,500,000 genç anlamsızdır. Terörist yetiştirir kap kaççı yetiştirir durursunuz...

    Böylece sürekli %5 %7 büyüme derdimizi kenara koyarız..

    Büyüme derdiniz olmadımı ilk etapta faiz artırımları ile paranıza yeniden itibar getirirsiniz... Fazla likitideyi kazanlarda yakarsınız...

    Sonra Adaletli zenginden alıp fakire veren VERGİ SİSTEMİ kurarsınız...

    Bu vergi sistemi ile KAMU MALİYE niz TAŞ KALE gibi olur...

    Üzerine temel ürünerdeki vergileri (Benzin, Mazot, Ekmek, Peynir, Yumurta, Araç vb...) azaltır hatta tümüyler %0 yaparak halkı refahlatırsınız... Düşük vergiler altındaki halk daha kolay araç sahibi olur, daha kolay üretir, ürettiği malı daha ucuza ve daha bol satar...

    Satılan mal ihracaatı çoşturur, ithalatı azaltır, cari dengelerimiz ise tersine evrilir...

    Tersine Cari fazla veren ülke modunda USD fazlamız olur. USD fazlamız olursa USD a duyulan ihtyaç azalır, USD a duyulan ihtiyacımız azalınca yüksek faiz vermek zorunda kalmayız. Faizlerimizi tıkır tıkır 3 er 5 er indiririz. Faizler inerken USD çıkmaz, enflasyon düşer

    NİHAYETİNDE RAHAT BİR NEFES ALIRIZ....

    Tüm bu işleri yaptıktan sonra mevcut nüfus üretime, imalata, hizmete yetişemez işte o an NÜFUS PLANLAMASI nı kaldırırsın ve toplumu yeniden üremeye teşvik edersin...

    Geçenlerde yüksek lisans mezunu bir arkadaşım ile bu konuyu tartışıyorduk. Ben nüfus planlamasında bahs edince;

    Bana saçmalama TÜRK'ün zürriyetini kurutacaklar. Olmaz ÜREMEK lazım dedi..

    Konuyu kapattım... Sanki mikrobik canlıyız...

    Uzun lafın kısası Gelişmiş Ülkelerin sermayesi güçlü. Babaları zengin. Bizlerin değil. Benim babamda zengin değildi.Bende devlet okulunda okudum. Bu ülkede yetiştim...

    Ülke yönetmeyi, aile yönetmekten asla farklı bulmam...

    Şöyle ki;

    ODTÜ de okurken ; TED kolejinden gelen babaları zengin, lüks araçları olan ciks kıyafetli öğrenciler vardı... Benim ise öğlen yemek yiyecek param yoktu.... Otobüse binemeyip yürüdüğüm çok olmuştur....

    En az 500 kez öğleden sonra ki derslere aç girdiğimi bilirim... Zor günlerdi... Hem de çok...

    Okulumu bitirdim... Kafamı özgür bıraktım.. Çalıştım, didindim.. Pes etmedim...Mantıklı işlerde çalışıp, tecrübe edindim.. Eş edindim.. Yeri zamanı gelince 2 adet çocuk yaptım...

    Yaptıklarım ile övünmeyi asla sevmem...

    Ama şu an çok güzel bir evim, "Türk MAARİF KOLEJİ" ne giden 2 adet evladım, spor lüks bir aracım ve ciddi oranlarda mevduatım ve gayrimenkullerim, üst düzey bir maaşım oldu...

    Ama akşamdan sabaha olmadı bunlar... Uzun, titiz, mantıklı, düzenli, zamanlamaya uygun işleri yaparak oldu... Hem de aç karnıma...

    Bu ülke ise yukarıda saydıklarımı eğer okuduysanız;

    Tam tersinden yapıyor...

    1.ÜREME oradan başlıyor...

    İşte böyle olunca SN:RXPU Türkiye maalesef yurtdışı bankaların belirlediği şartlarda bankalardan borç almak zorunda kalıyor.

    Hiçbir şey düzelmiyor, yüksek faiz ve enflasyon altında yabancı fonların oyuncağı oluyoruz...

    Bol kazançlar....

  3.  Alıntı Originally Posted by Ahmetg Yazıyı Oku
    Adama sorarlar

    Madem turkiyedeki insanlarin durumu iyi neden gencler ve geri kalan herkes yurtdisina kacmak icin bir tarafini yirtiyor?

    Madem herkesin durumu iyi neden 18 yildir frankfurt havalimaninda tuvalet temizleyen turk vatandasi ulkesine donmuyor?
    Sn.Ahmetg dediklerinize katılıyorum. Türkiye'de sanal bir mutluluk var. Yüksek faiz altında yabancı sermayeyi zorla ülkemize çekiyoruz. Yüksek faiz= Yüksek Risk dir...

    Hindistan dahi USD ı ülkesine çekebilmek için %5 faiz verirken bizler %13 veriyoruz.

    Hal bu olunca maliyet çalışana ücretliye yükleniyor. Ücretli, hayvancı, çiftçi günün en az 1/3 ünü çalışaraka sadece mevcut borcunun faizini ödeyebiliyor.

    Durum bu olunca yüksek faiz altında kur iniyor, ama maliyeti oluyor. Bu maliyet ürünlere sirayet ediyor tıpkı kanser gibi... Bu sefer maaşların satın alma paritesi düşüyor....

    Yani fakirleşme başlıyor. İdeal olan durum düşük faiz, düşük enflasyon, düşük kurdur.. Ama bunu yapacak ne toplumsal kültrümüz var.

    Gerçekte olan çalışmıyoruz, çalışıyormuş gibi yapıyoruz. Arkadan bir güruh geliyor gelen bu güruha iş, aş, eş bulabilmek için büyüme derdine giriyoruz. Bu dert bizi ise bitiriyor...

    Büyüme derdinde enflasyon şirazasi kaçıyor ve sonra fakirlik ile mücadeleye dönüyor...

    Sonuçta komprador yada sermayedar için Türkiye cennet oluyor...

    Aradaki farkı fakir fukara garip gureba ödüyor..

    Düşünsenize 1,000,000 TL sermayesi olan birisi köşedeki bankaya aylık mevduat yapsa; net 10,000 TL kemiksiz vergisi düştükten sonra tıkır tıkır alıcak... Hem de evde DIGITURK MOVIE kanallarını izleyip çay içe içe....

    Halbu ki; Almanya daki adamın hayatta böyle bir sıkıntısı yok... Almanyada böyle bir ekonomik döngü yok...

    Ççöpçü de çalışacak, sermayedar da...

    Bugün 1,000,000 Euro yu alman bankaya yatırsa 990,000 Euro olucak parası 1 ay sonra... İster istemez bir iş yapmak zorunda.. Yani; Almanya da kimse çöpçünün, esnafın, küçük çiftçinin rızkından almaz alamaz...

    O sebeble Alman asgari ücretlinin satın alması bizden iyidir...

    Bizler ise çöpçünün, esnafın, küçük çiftçinin rızkından faiz sistemi ile çalarız.. Çünkü yatarak beslenenleri büyütmek gerekir..

    Alman çöpçüsü kimseyi beslemek zorunda değil...

    Kaldı ki; Alman çöpçüsü çöpçü maaşı ile Türkiye dahil her yerde yaşayabilir...

    Ama Türkiye de bırakın çöpçüyü ortalama geliri olan birisi asla ne Almanyada ne İngiltere de ne de abd de yaşamamaz..

    Sen olsan gelir misin?

  4. bu başlık beni ben yapıyor.
    saygılar.

  5. #13
     Alıntı Originally Posted by Happy Yazıyı Oku
    bu başlık beni ben yapıyor.
    saygılar.
    Sizden daha doyurucu bilgiler bekliyoruz..

    Ayrıca başlık hayırlı uğurlu olsun..

    Ekonomi ile derdi olan buraya yazsın ki, kimse mevduat başlığına sulanmasın..

    Ha benim mevduat başlığıyla çok bir alakam var mı? yok..

    Ancak genel istek hep bu yönde oluyor..o bakımdan..

  6. #14
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Adana
    Yaş
    49
    Gönderi
    10,296
     Alıntı Originally Posted by enki Yazıyı Oku
    Sizden daha doyurucu bilgiler bekliyoruz..

    Ayrıca başlık hayırlı uğurlu olsun..

    Ekonomi ile derdi olan buraya yazsın ki, kimse mevduat başlığına sulanmasın..

    Ha benim mevduat başlığıyla çok bir alakam var mı? yok..

    Ancak genel istek hep bu yönde oluyor..o bakımdan..
    Selam enki...devalüasyon Çin'den gelecek yolu yok...sadece kongreden sonra...

    MI MAX cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
    Burdaki tüm yorumlarım yatırım tavsiyesi değildir.

  7.  Alıntı Originally Posted by Happy Yazıyı Oku
    bu başlık beni ben yapıyor.
    saygılar.

    Sn.Happy okumanızdan ben de Happy oldum...

     Alıntı Originally Posted by enki Yazıyı Oku
    Sizden daha doyurucu bilgiler bekliyoruz..

    Ayrıca başlık hayırlı uğurlu olsun..

    Ekonomi ile derdi olan buraya yazsın ki, kimse mevduat başlığına sulanmasın..

    Ha benim mevduat başlığıyla çok bir alakam var mı? yok..

    Ancak genel istek hep bu yönde oluyor..o bakımdan..
    Sn.Enki teşekkür ederim; amacım da bu idi aslında.. Ama en çok "Burası Mevduat Faizleri Başlığı Konudan Saptık" diyenleri ise neden dir hep konu dışı yazıları bir nefeste okuyanlar olarak değerlendiriyorum. Hatta benim açtığım bu başlığa bile gıcık olduklarına eminim. Çünkü sürekli gereksiz ve anlamsız eleştiriler ile gündeme geldikleri için besin yolları bu başlık ile kapandı.

  8.  Alıntı Originally Posted by british Yazıyı Oku
    Hala ; faizle ,dövizle oynayarak sonuç alınacağını sananlar var .

    Çalışma ortamını sağla,(eğitim,üretim,vergi,anti tembellik) zaten o iki şey olması gereken yere gelir !

    1 koyup ,3 alma kültürü devam ettikçe hiç bişey olmaz ...
    Sn.British ilk iki satırla sizinle aynı fikirdeyim. Ama 3.satır ile maalesef aynı fikirde değilim. 1 koyup 3 alma kültürü toplumun değil; yıllardır bu toplum üzerinde uygulanan siyasi politikaların bir sonucudur..

    Mesela bilimsel bir deney yapınız. İki çocuğunuz olsun. Birisini sürekli teşvik edici cesaretlendirici, ödüllendiricili şekilde büyütün bir diğerini ise; korkutarak, cezalandırarak, suçlayarak, aşağılayarak büyütün ve aradaki farkı görün...

    Allah aşkına 1980 de ilkokulda idim ;

    "Bu vatan bölünemez, bölemeyecekler! Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez" diye naralar atarak büyüdük...

    2017 yılında yaşım 44 oldu hala "Bu vatan bölünemez, bölemeyecekler! Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez" diye naralar atıyoruz..

    Herhalde dünyanın hiçbir ülkesinde bu denli bölünme, parçalanma, ezilme, yok olma, dağılma, gark olma, per-u perişan olma, aç kalma, açıkta kalma korkusu ile büyüyen yetişen nesillere sahip hiçbir ülke yeryüzünde yoktur...

    Düşünebiliyormusunuz Almanya sürekli bizi bölemeyecekler, bizi parçalayamayacaklar diye mecliste, sokakta, toplantılarda heryerde nara attığını...

    Hal bu olunca kültürde topluma gökten zenbiller ile gelmiyor. Bu tip politikalar ile geliyor. Kafamızda sürekli bir korku ve geleceğe dair endişe panik hali...

    İşte o vakit 1 koyup nereden 3 alıp geleceğimi ailemi çoluk çoçuğumu kurtarırırm durumu bir ömür devam ederken bu kültürel doku eğlence, tatil, çalışma hatta para harcama kültürümüze dahi sirayet edebilir...

    O sebeple; bu tip bir kültür bence olgu değil; sonuçtur...

     Alıntı Originally Posted by rxpu Yazıyı Oku
    6 ayda değil 1 ayda da sonuç alınabilir. Ama bu sonuç çöküş olur. Günümüzün 480 milyar dolar borçlu Türkiye'si ile (özellikle çok yüksek özel sektör *döviz* borçluluğu ile) çoğunlukla devletin borçlu olduğu 30 sene evvelki 20 milyar dolar borçlu Türkiye'yi aynı iktisadi bakış açısı ile yönetemezsiniz.

    Dünyada halihazırda uygulanan korumacılık ve Türkiye'nin yüksek teknoloji ihracatına dolar=20Tl'de olsa sahip olamayacağı gerçeği belirtilen yöntemin ancak sermaye sınırlamaları ve kapalı bir ekonomiye dönüş ile mümkün olabileceğini gösteriyor.

    Evet iktisat bilgim günümüzün gerçekleriyle sınırlıdır.
    Sn RXPU katılıyorum.. Kısa vade ödenmesi gereken borç 110 milyar usd.. Yani; aylık 9,16 milyar usd...ödenmesi gerekir.. Bence en önemli şey borç geri ödeme dengemiz dir ki; bu sarsılıyor...

     Alıntı Originally Posted by rxpu Yazıyı Oku
    Asıl büyük problem dediğiniz gibi eğitim,katma değerli üretim çıktısı gibi değerleri bırakın yakalamak geriye gidiş varken bu tür müdahale senaryolarını desteklemek. Düşünün deval yapmışsınız ama ihracat cevap veremiyor, zira kimse sizin ucuz işçilikle ürettiğiniz tekstil,çimento,düşük teknoloji ürünlerinizi korumacılıktan dolayı kurduğu kotalar nedeniyle ülkesine sokmuyor.

    Ama sizin enerji, yüksek teknoloji ürünler v.b gibi ürünlere ihtiyacınız var........ Ve bunları üretebilecek altyapınızı 50 yıllık bir süreçte dahi kurmanız mümkün değil. Bilgisayarın içindeki mikro işlemciyi yurt içinde üretebilecek misiniz?

    Ne yapacaksınız????
    Sn.RXPU yu özür dilerim klişe bir laf.. Yüksek teknoloje dayalı ürünler üretemiyoruz. Ama ihtiyaç duyuyoruz... Dedim ya itiraz edilemez kilişe bir cümle..

    Yahu kabul yüksek teknolojili ürünler ÜRETEMİYORUZ: Üretmeyelim de...

    Ama Çimento sanayimiz vardı.. ÇİTOSAN... N'aptık? Yibitaş diye özel sektöre verdik. O da LAFARGE grubuna sattı o da batırdı.

    Çimento sanayi için, kalker ve kilin beraber bulunduğu tek doğal hammaddedir. %50-70 kalker ve %30-50 kilden oluşmuş kayaca marn denir. Ve Anadolunun %90 ı bu malzemedendir..

    Yani; Anadolu Çimento için biçilmiş kaftandır...

    Bugün AFRİKA çimento çimento diye ağlıyor. Yaptıkları çimento 3 kuruş etmez. Oysa bizim çimentomuz iddia ediyorum hammadesi sayesinde dünyada 1.KALİTE dir...

    Çimento az teknolojili bir ürün. Ama PATRON biz idik... Lakin; BATIRDIK...

    Keza;

    Türkiye baştan aşağıya Merinos koyunu idi... 1930 yılında 50,000,000 adet Anadolu da Merinos koyun var olduğunu öğrenen Atatürk hemen her yere ÇIR ÇIR fabrikası kurulması emri veriyor..

    Tüm bu koyunların yünü Almanya dan gelen ÇIR ÇIR makinalarından yün iplik olarak çıkıyor..

    Oradan iplik fabrikaları; sonra BEZ fabrikaları (Amerikan Bezi); oradan Kumaş fabrikaları; oradan TEKSTİL SANAYİİ doğuyor..

    1935 de bu sanayii o denli büyüyor ki Dünyada lider oluyor. Atatürk bu FİNANSAL büyüklük karşında hemen SÜMERBANK ı kurduruyor ve Çır Çır, iplik, bez ve Kumaş fabrikalarına ucuz finansman sağlıyor...

    Evet az teknolojili ama bizim ve lider idik..

    Geçenlerde 2017 yılında Denizli'li bir tektilci Atatürk 1935 de başardığını bizler şimdi başarmaya çalışıyoruz ve BAŞARAMIYORUZ dedi...

    Çır Çır fabrikalarını kapatıp Apartman diktik.. Çır Çır fb.ları kapanınca iplik fabrikaları kapandı. İplik fab.kapanınca bez fabrikaları kapandı. Bez fabrikaları kapanınca Kumaş Fabrikalarımız kapandı. Kumaş fabrikalarımız kapanınca TEKSTİL SANAYİİ miz çöktü... TEKSTİL sanayii çökünce SÜMERBANK öksüz kaldı. 1980 lerin sonunda batmamak için Mevduat Bankacılığına yöneldi...

    Ama mevduat bankacılığı ruhuna uymadı yapamadı SÜMERBANK. 1990 larda zarar etmeye başladı... Özele satıldı.. Özel de 1997 de batırdı...

    Böylece Tekstil bitti...

    Evet yüksek teknolojili ürün yapmamız gerek... Ama yapamıyoruz. Bari çimento yapalım... I-ıhh.. Tekstil, kumaş I-ııh...

    Allah aşkına sn.RXPU ne yüksek teknolojisi

    aklımızı başımız devşirmenin zamanı geldi...

    İnsanlığın 50,000 yıl önce en düşük teknolojili ürettiği Saman ve Buğdayı dahi 2017 yılında üretemeyecek noktaya geldik...

    O sebeble ben chip ten, devreden, anacard dan ümidimi keseli çok oldu. Bari aç kalmasak...

Sayfa 2/250 İlkİlk 12341252102 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •