Special Days Image
Sayfa 19/20 İlkİlk ... 917181920 SonSon
Arama sonucu : 155 madde; 145 - 152 arası.

Konu: Sevdiğimiz Şiirler

  1. “ellerimi bahçeye dikiyorum

    yeşereceğim, biliyorum,biliyorum,biliyorum

    ve kırlangıçlar mürekkepli parmaklarımın çukurunda

    yumurtlayacaklardır.”

    Furuğ Ferruhzat

  2. Annabel Lee

    Senelerce senelerce evveldi
    Bir deniz ülkesinde
    Yaşayan bir kız vardı bileceksiniz
    İsmi; Annabel Lee
    Hiç birşey düşünmezdi sevilmekten
    Sevmekten başka beni
    O çocuk ben çocuk, memleketimiz
    O deniz ülkesiydi
    Sevdalı değil karasevdalıydık
    Ben ve Annabel Lee
    Göklerde uçan melekler
    Kıskanırlardı bizi
    Bir gün işte bu yüzden göze geldi
    O deniz ülkesinde
    Üşüdü bir rüzgarından bulutun
    Güzelim Annabel Lee
    Götürdüler el üstünde
    Koyup gittiler beni
    Mezarı oradadır şimdi
    O deniz ülkesinde
    Biz daha bahtiyardık meleklerden
    Onlar kıskanırdı bizi
    Evet! Bu yüzden 'Şahidimdir herkes ve deniz ülkesi'
    Bir gece rüzgarından bulutun
    Üşüdü gitti Annabel Lee
    Sevdadan yana kim olursa olsun
    Yaşca başca ileri
    Geçemezlerdi bizi
    Ne yedi kat göklerdeki melekler
    Ne deniz dibi cinleri
    Hiç biri ayıramaz beni senden
    Güzelim Annabel Lee
    Ay gelir ışır, hayalin erişir
    Güzelim Annabel Lee
    Orda gecelerim uzanır beklerim
    Sevgilim sevgilim hayatım gelinim
    O azgın sahildeki
    Yattığın yerde seni...



    Edgar Allan Poe

    (Çev. Melih Cevdet Anday)

  3. Yeryüzü Ayetleri

    O zaman
    Güneş soğudu
    Ve bereket topraklardan gitti
    Ve çöllerde yeşillikler kurudu
    Ve balıklar denizlerde kurudu
    Ve toprak
    Ölülerini kabul etmez oldu artık.
    Bütün solgun pencerelerde gece
    Belirsiz bir düşünce gibi
    Birikiyor durmadan ve taşıyordu
    Ve yollar
    Sonlarını karanlığa bıraktılar
    Kimse aşkı düşünmez oldu.
    Kimse düşünmez oldu yengiyi
    Kimse
    Hiçbir şey düşünmez oldu artık.
    Mağaralarında yalnızlığın
    Uyumsuzluk doğdu
    Afyon ve esrar kokusuyla kan,
    Başsız çocuklar doğdu
    Gebe kadınlardan.
    Koştular mezarlara sığındılar
    Beşikler
    Utançlarından.
    Kötü günler geldi ve karanlık
    Yenilince ekmeğe şaşırtan gücü
    Tanrı elçiliğinin
    Kaçtılar adanmış topraklardan
    Aç ve sefil peygamberler.
    İnsanın kaybolmuş kuzuları
    Çobanın seslenişini duymaz
    oldular
    Çöllerin cennetinde.
    Aynaların gözlerinde sanki
    Tersine yansıyordu renkler
    Kıpırtılar, davranışlar, görüntüler
    Bir şemsiye gibi tutuşuyordu
    Başlarında aşağılık soytarıların
    Utanmaz yüzlerin ******ların
    Tanrının o kutsal ışık çemberi
    Bataklıkları alkolün
    Ağulu buharlarıyla buruk
    Çekti derin köşelerine
    Durgun aydınlar yığınını
    Kemirdi aç gözlü fareler
    Altın yapraklarını kitapların
    Eskimiş raflarda, dolaplarda.
    Güneş ölmüştü
    Güneş ölmüştü ve yarın
    Uslarında küçük çocukların
    Yitik, belirsiz bir kavramdı.
    Defterlerine sıçrayan kapkara
    İri bir mürekkep lekesiyle
    Anlatıyordu çocuklar
    Tuhaflığını bu eskimiş sözcüğün.
    Zavallı halk
    Yüreği ölgün, bitmiş, dalgın
    Huzursuz ağırlığı altında ölü
    gövdesinin
    Bir yerden bir yere sürünüyordu
    Ve önlenmez cinayet isteği
    Durmadan büyüyordu ellerinde.
    Kimi zaman ufacık bir kıvılcım
    Bu cansız ve sessiz topluluğu
    Ta içinden dağıtıyordu birden.
    İnsanlar saldırarak birbirlerine
    Biri karısının boğazını
    Kör bir bıçakla kesiyordu
    Bir ana birer birer çocuklarını
    Tandırın ateşine atıyordu.
    Boğulmuş kendi korkularında
    Ürkütücü duygusu suçluluğun
    Öldürdü öldürdü kör ruhlarını
    Ve çocukları.
    Ne zaman bir tutsak asılırken
    Darağacının yağlı halatı
    Korkudan kasılan gözlerini
    Sıkarak dışarıya fırlatsa
    Onlar dalardı içlerine
    Şehvetle titreyen bir düşünceden
    Gerilirdi yaşlı, yorgun sinirleri.
    Ama her zaman alanın kıyısında
    Bu küçük canileri görürdün
    Durmuşlar ve dalgın bakıyorlar
    Fıskiyelerden suyun durmaksızın akışına.
    Ola ki gene de arkasına
    Ezilmiş gözlerinin ve donmuş derinlerde
    Yarı canlı bir küçük şey karışık,
    Kalmıştır.
    Güçsüz bir çırpınışla istiyordu
    İnanmayı su sesinin doğruluğuna
    Ola ki…
    Ola ki.. ama ne sonsuz boşluk…
    Güneş ölmüştü
    Kim bilebilirdi artık
    Yüreklerden kaçan o üzgün
    güvercinin
    İnanç olduğunu…
    Ah tutsağın sesi…
    Büyüklüğü senin umutsuzluğunun
    Işığa bir küçük yol açmayacak mı
    Bu uğursuz gecenin bir köşesinden?
    Ah tutsağın sesi…

    Furuğ Ferruhzad

    Çeviri: Onat Kutlar – Celal Hosrovşahi

  4. Hakiki sevgi, herkesin bahsettiği, fakat pek az kimsenin gördüğü hayaletlere benzer.
    Anatole Franse

    Sevecenlik öyle bir dildir ki, sağır duyar, kör okur.
    Mark Twain

    Ölçülebilen sevgi zavallı bir sevgidir.
    Shakespeare

    Sevmediği ile yaşamak, sevilenden ayrı kalmaktan da kötüdür.
    La Bruyere

    Seviyorum o halde varım.
    Unamuno

    Seviniz, insanın hayatında bundan daha güzel bir şey yoktur.
    G.Sand

    Ne kadar çok seviyorsanız, kalbiniz ne kadar çok tatlılık ve hoşgörürlük dolu ise, tanrıya o derece yakın olursunuz.

    Öyle senden çok uzaklarda değilim.Görmesini bilen gözlerin bakışındayım. Belki sana senden daha yakın bir yerde çarpan kalbinin her atışındayım.

    İnsanoğlu düşünmek ve sevmek için yaratılmıştır
    J.J.Rousseau

    Bir şeyi çok sevmek, insanı o şeye karşı kör ve sağır yapar.
    HZ. MUHAMMED

    Amaç, sevgi uğruna ölmek değil, uğrunda ölünecek sevgi bulmaktır.
    SHAKESPEARE

    Yalnız seni sevenleri sevmek sevgi değil, değiş tokuştur.
    CENAP ŞAHABETTİN

    Sevilmek umuduyla sevmek insanidir. Fakat sevmek için sevmek, meleklere mahsustur.
    ALPHONSE DE LAMARTIN

    Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir.
    YAHYA B. MUAZ

    Sevmek acı çekmektir, sevmemekse ölmek...
    ARISTOTELES

    Sevgi ne kadar büyükse kederi de o kadar büyük olacaktır.
    SPINOZA

    Sevmemek elimizde olmadığı gibi, ölünceye dek sevmek de elimiz de değil...
    LA BRUYERE

    Sevmek, iki defa yaşamaktır.
    GEORGE SAND

    Sevmek keman çalmak gibidir, bilmeyen kötü sesler çıkarır.
    BOLİVYA

  5. AĞLATAN MUTLULUK

    Çıksam şimdi güzelliğin gökyüzüne
    Dolaşsam
    Görsem bütün tanrısal sevgileri
    Ölümsüzlüğün sofrasına bağdaş kursam
    Ve anlatsam
    Anlatsam o ağlatan mutluluğu
    Bilmem inanır mı bana mavilikler
    Suskun bir coşkunun doruklarında
    Pür köpük ve rüzgarlı
    Bir nehir kahkahasıydı gözyaşı
    Vivaldi böyle dinlenirmiş meğer
    Mutluluk bile sensiz çekilmezmiş
    Ben ki yaşamı toprak bilmiştim
    Nice tohumlar ekmiştim bunca yıl
    Geç anladım
    Aşkın tohumu sensiz ekilmezmiş
    Sessizlik açarken zulüm bahçeleri
    Gözlerinde bir anda dört mevsim
    Her mevsimin güzelliğinde sen
    Bunca ayrık ve diken içinden
    Güle çıkmak işte budur desem
    Bilmem inanır mı bana çiçekler
    İçimde sayısız denizlerin şahlandığı
    O günü tarihlesem şimdi
    Irmak ırmak çizsem zamanın yüzüne
    Adına sonsuzluk desem
    Ve her saniyesini o sonsuzluğun
    An be an şiirleştirmek istesem
    Bilmem inanır mı bana sözcükler

    Adnan Yücel

  6. SEN YÜRÜRSÜN RÜZGAR YÜRÜR

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Sabahlar sığmaz olur gözlerine
    Her adımda çözülür bir karanlık
    Şafaklar çiçek sunar ellerine
    Gün tutuşur
    Dağlar aydınlanır
    Yeniden aydınlanır
    Yeniden canlanan bu yaşam
    Türküler dizer saçının tellerine

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Alıp savurur beni saçların
    En kalabalık alanlara götürür
    Bir cellat çıkar apansız
    Bir fidan yeşermeden çürür
    Ve kana bulanır ırmaklar
    Baştan başa geçer kentleri
    Kan temizlenir cellat ölür

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Mahpuslar soluğunla umutlanır
    Toprak çatlar
    Gökyüzü bıçak bıçak şimşeklenir
    Görkemli bir yürüyüş başlar içimde
    Ve bir tan vakti
    Kırılır bütün güzellik yasaları
    Ağaçlar aşk açar bahçelerimde

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Dallar eğilir
    Yapraklar secde eder yürüyüşüne
    Sular kabarıp dalgalanır
    Köpüklü başlarıyla selamlar seni
    Ve tanrılar kalır önünde
    Ne beyler ne krallar
    Seninle yazılır en büyük destan
    En güzel tarih seninle başlar

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Bir sevinç boylanır dünyada
    Çocuklar korkusuz büyür
    Kan boğulur susar
    Dokunup geçtiğin her kuraklık
    Yemyeşil bir vadiye dönüşür

    Sen yürürsün rüzgar yürür
    Bizi bu deprem günlerinde
    İnan ki bir şiirsiz yaşamak
    Bir de sensiz savaşmak öldürür

    ADNAN YÜCEL

  7. ZAVALLI TUTSAK YÜREK

    Hep açlığında büyür yaşamın
    Hep korkulusunda dolanır
    Gezer durur elden ele
    Şiirsiz sancılar kıvranır
    Zavallı tutsak yürek

    Bugün onlardadır yarın bizde
    Çırpınır ha çırpınır
    Bir ağlamaklı şiir dizesi
    Bir yıpranmış imge diye

    Alır başını bazen çekip gider
    Taksit taksit konuşur arkadan
    Yaşanmış coşkuları taklit eder
    Yanıbaşında boğulurken şafak
    Ve katledilirken ter
    Oturur kanın üstüne şarap içer
    Mevsimleri de bilmez ama
    Her mevsimde üç renge girer

    ADNAN YÜCEL

  8. RÜZGARLA BİR OLAN

    Hangi günün gecesidir / yazı kışta kılan bilir
    Gün içinde görünmeden / günü suya salan bilir
    Dağlar düze iner birden
    Aşkı sonsuz kılan bilir / rüzgarla bir olan bilir
    Göl göl olur damda biri / çentik atar günlerine
    Sel sel akar diğerleri / güneş güler tenlerine
    Biri bine döner birden
    Yolu yakın kılan bilir / rüzgarla bir olan bilir
    Rüzgar çocuk sesleriyle / mavi bir düş kurar gökte
    Sözde türkü dalda çiçek / olur açar her yürekte
    Gözden perde iner birden
    Düşü gerçek kılan bilir / rüzgarla bir olan bilir

    Adnan Yücel

Sayfa 19/20 İlkİlk ... 917181920 SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •