Yaşam kalitesini arttırmanın en önemli koşulu hayatın; (öncelikle kendi hayatının) anlamı konusunda temel ve gerçekçi bir içgörü kazanmaktır.
Bu koşul; sadece sosyal-pskolojik değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik, kültürel, biyolojik gelişim ve gerekiyorsa iyileşme için gerek şart.
Bu konuda yazılmış çok kitap, çok teori ve bir o kadar da uygulama örneği var.
Psikoloji bilim alanında bu konuda en derin içerik "Varoluşçu Psikoloji" başlığı altında toplanmış durumda. Günümüzde Varoluşçu Psikolojinin yaşayan efsanesi Irvin D. YALOM dur. (Bkz.Avatarım) Kitaplarını okudukça elinizden bırakamazsınız.

Meslekten, basit ama hayatın anlamını sorgulamaya iten minik bir terapi uygulaması da paylaşayım:
Sakin, yanlız ve kendinizle başbaşa kaldığınız bir zaman aralığında, boş bir kağıdın üzerine bir "A" noktası, bunun 10-15 cm sağına bir "B" noktası işaretleyin. "A" noktası doğduğunuz, "B" noktası da öleceğiniz günü temsil etsin ve bu iki noktayı düz bir çizgi ile birleştirin. Son olarak bu düz çizgi üzerinde bugün bulunduğunuz noktayı işaretleyin. Şimdi yapmanız gereken tek şey gördüğünüz şekil üzerine sadece 5 dk. cidden düşünmek. Meslek hayatım boyunca bu deneyimin sarsıcı etkisi nedeniyle, tüm beş dakikayı bu şekil üzerine ciddi olarak dolu dolu düşünebilen çok az insan gördüm. Çoğu şakaya vurur ya da sıkıldım deyip konuyu değiştirmeye çalışır Yapabilenlerin önemli kısmının da gözleri dolar.

"Ölüme yanmış ve yıkılmış bir kaleden başka hiçbirşey bırakmayın" demiş Nikos Kazancakis.

Bu konuda söylenecek, yazılacak çok şey var. Topik canlı olursa paylaşırız ara ara