Sayfa 903/1001 İlkİlk ... 403803853893901902903904905913953 ... SonSon
Arama sonucu : 8005 madde; 7,217 - 7,224 arası.

Konu: Dolarda Yükseliş Kaçınılmaz

  1. #7217
     Alıntı Originally Posted by riko66 Yazıyı Oku
    Sihirbaz Mandrakeyi Geçen Londralıdan Yeni Numara;

    Şimşek: Şirketler borç yerine ortak almalı


    Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Halka arz çok doğru bir strateji. Firmalarımız borç yerine ortak almalı, çok daha büyük oranda halka açılmalı" dedi. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, şirketlere borç yerine ortak almayı önerdi.

    Twitter'dan yaptığı açıklamada Şimşek, "Halka arz çok doğru bir strateji. Firmalarımız borç yerine ortak almalı, çok daha büyük oranda halka açılmalı. Büyümenin finansmanı çok daha sağlıklı olur. Sermaye artışını teşvik edici bir vergi politikamız var" dedi.

    https://www.dunya.com/ekonomi/simsek...-haberi-404859

    Türk Eximbank 1 milyar dolarlık kaynak arıyor

    Türk Eximbank, 2018 yılında toplam 1 milyar dolar tutarında yurt dışı tahvil ihracı gerçekleştirmeyi planlıyor. Banka bu amaçla ABD'de yatırımcılar ile bir araya geldi.

    https://www.dunya.com/finans/haberle...-haberi-404907

    Entersan Katalılar durukene ?
    Şirketlerin özkaynak yolu ile finansman yerine neden borçlanma ile finansmanı tercih ettiklerini eminim ki siyasetçiler de çok iyi biliyor. "Sermaye artışını teşvik edici bir vergi politikamız var" denilmesine rağmen borçlanma ile finansman öncelikli. Hele enflasyonda yükseliş eğilimi devam ettikçe özkaynak ile finansmanın dezavantajı daha da büyümektedir. Şirketlerin nitelikli yatırımcılara arz etmek istedikleri borçlanma araçlarını ve ilave artışları 5 gün, 7 gün gibi süre ile öncelikli olarak bireysel yatırımcılara arz etmek, bireysel yatırımcılar tarafından karşılanmayan kısmının nitelikli yatırımcılara arz edilmesi ciddi bir tedbir olarak düşünülebilir.

  2.  Alıntı Originally Posted by elma Yazıyı Oku
    1) Dış Borç/GSMH oranı diğer ülkelerin oranları ile karşılaştırmada tek başına yanıltıcı sonuçlar verebilir. Zira bu oran gelişmiş ülkelerden daha düşük olsa dahi vadelerinin dağılımı manzarayı, iştahı karartıcı görüntü verebilir.
    Vade bir sorun ama görece olarak tartışılan problemlere göre daha az kritik.

    2) Dış borçlanma maliyeti de son derece önemli zira hiç ilave dış borç almasanız dahi dış borçları ve faizlerini vadelerinde sürekli yenileseniz %5 borçlanma faizinde kabaca 20 yılda dış borçlarınız katlanır.



    3) Dış borçlanmada değişim oranını da dikkate almalı zira Dış Borç/GSMH oranı göreceli olarak diğer ülkelerden daha düşük olan bir ülke artış oranı dikkate alındığında kısa sürede diğerlerini çok geride bırakabilir.
    Bu da bir sorun ama unutmayalım ki diğer ülkelerin de dış borçları mütemadiyen artıyor, yani görece olarak diğer ülkelere yetişmemiz belirli bir zaman alacaktır.

    4) Döviz kurlarında önemli yükselişlere rağmen sürekli ve giderek artan dış ticaret açığı veren, cari açığı rekorlar kıran bir ülkenin alıştığı tüketim seviyesini koruyabilmesi için dış borçlanmasında artış kaçınılmazdır. Elbette bunun faturası giderek kabaracak ve ileriki nesillere aktarılacaktır. İlave dış borçlanma sekteye uğradığında yağmur başlar ve elinde şemsiyesi olanlar dahi ıslanmaktan kaçınamaz.
    Dünya ekonomik sistemi borç verme üzerine kurulu. Politik bir sıkışma olmadığı sürece borç çevirmek en büyük sorun olmayacaktır. Yanlış anlaşılmasın dış borç büyük bir sorundur ama en büyük sorun değildir.

    Aslında ben burada sorunları büyüklük ve yaratacağı sıkıntılara göre sıraladım. Yani bütün bunlar elbetteki büyük sorun. Bu sıralamayı şöyle yaptığımı düşünün : Havasız kalmak - Susuz kalmak - Aç kalmak. Bunların hepsi büyük sorundur ama havasız kalmak en büyük ve çözümü zor sorundur.

    İşte Türkiye'nin yaşadığı ve ileride daha keskin bir şekilde yaşayacağı havasız kalmanın muadili olan sorun Orta gelir grubunun eriyerek çok büyük bir dar gelirli ya da *gelirsiz* bir grubun oluşmasıdır.

    Bu ana sorundur ve böyle bir konuma evrildiğinde ne yazık ki ekonominin kuralları gereği hem para hem de maliye politikaları ciddi anlamda verimsiz ve etkisiz kalabilir. Yani sistem domuz bağı gibi kendini boğar.

    Dikkat ederseniz yukarıda bahsettiğiniz tüm problemlerde çok kuvvetli devalüasyonlar , kısmi moratoryumlar , mali ve/veya parasal genişlemeler nefes aldırır. Çünkü bu imkanları kullanabilecek bir ekonomik sınıf vardır. Henüz yok olmamıştır.

    Ancak ekonomik döngüyü ve derinliği sağlayacak olan orta gelir grubuna ait bireyler yok olmuşsa öngörülen hiç bir önlem sonuç vermez tepkisiz kalır. Çünkü bu enstrumanlara tepki verebilecek bir ekonomik sınıf kalmamıştır.
    En güçlü veya en zeki olan değil, DEĞİŞİME en açık olan türler hayatta kalır...Charles Darwin
    https://twitter.com/r_x_p_u

  3.  Alıntı Originally Posted by elma Yazıyı Oku
    Şirketlerin özkaynak yolu ile finansman yerine neden borçlanma ile finansmanı tercih ettiklerini eminim ki siyasetçiler de çok iyi biliyor. "Sermaye artışını teşvik edici bir vergi politikamız var" denilmesine rağmen borçlanma ile finansman öncelikli. Hele enflasyonda yükseliş eğilimi devam ettikçe özkaynak ile finansmanın dezavantajı daha da büyümektedir. Şirketlerin nitelikli yatırımcılara arz etmek istedikleri borçlanma araçlarını ve ilave artışları 5 gün, 7 gün gibi süre ile öncelikli olarak bireysel yatırımcılara arz etmek, bireysel yatırımcılar tarafından karşılanmayan kısmının nitelikli yatırımcılara arz edilmesi ciddi bir tedbir olarak düşünülebilir.
    Yüksek enflasyon ortamında Türkiye'deki mevcut vergi kanunları her zaman firmaların içinde bulunan sermayeyi cezalandırıcı ve eritici bir rol oynamıştır. O nedenle gerek yüksek enflasyon gerekse yürürlükteki muhasebe ve vergi kanunları gereği sermaye yerine borç almak her koşulda çok daha avantajlıdır.
    En güçlü veya en zeki olan değil, DEĞİŞİME en açık olan türler hayatta kalır...Charles Darwin
    https://twitter.com/r_x_p_u

  4. #7220
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Bir şirketin özkaynağı zaten kendi mali imkanıdır.

    Onunla dahi olmuyorsa bilanço dışından kaynak gerekiyor demektir.

    Borsa uzmanı İngiliz Bakanımızın "sermaye artışını teşvik edici vergi politikamız (!) (belki de doğrusu sistemimiz olmalıydı) var" dediği de kanımca kar paylarının (ihtiyatların) sermaye eklenmesinden stopaj vergisi alınmaması olmalı.

    Bu yeterli bir teşvik değil bence ve yukarıda ifade ettiğim gibi zaten şirket bilançosuna dahil unsurlar...Şirkete yeni bir kan değil.

    Olsa olsa, kar dağıtımının zorunlu olduğu bir yerde bir anlam ifade eder.

    Nakdi sermaye artırımı ya da hisse senetlerinin halka arzı maliyetsiz ve de sağlıklı mali kaynaklar şirketler için.

    Onu da her şirket gerçekleştiremiyor ne yazık ki.

  5. Çok basit anlatmak gerekirse devlet her türlü alacağını enflasyona karşı koruyarak tahsil etmekte uzmanlaşmış. Aynı uzmanlığını yine borcunu enflasyona ezdirmekte de çok çok iyi kullanıyor.

    Örneğin

    - peşin vergi
    - kur farklarının ve faiz gelirlerinin enflasyondan arındırılmadan kar yazılması ve tabii ki vergisinin talep edilmesi.
    - Yıllık enflasyon %10'u geçince eh peki firmalar da artık enflasyon muhasebesi uygulayabilir deyip *kanun çıkarması* ama bunun gerçekleştiği yıllarda buna izin vermemesi (örneğin 2017 yılı)
    - Tüm bunlar olurken kendi lehine (alacağı için) her türlü enflasyon oranında enflasyon muhasebesini eksiksiz uygulaması, ama borcu söz konusu olduğunda borcunu enflasyon karşısında eritmesi.
    - Özel sektörün 140 milyar TL'yi bulan KDV alacağının üzerinden her yıl %14-15 enflasyon ve faiz karı elde etmesine rağmen bu alacağın gittikçe artması. Çok enteresan değil mi özel sektöre ödemeyi geciktirdiği bu meblağ üzerinden faiz ve enflasyon farkı ile nemalandığı *yıllık* 20-25 milyar TL para neredeyse topladığı *toplam* *yıllık* kurumlar vergisi miktarından daha yüksek.

    Mali müşavir değilim ama detaylı düşünsem daha neler neler bulurum. Sistem resmen sermaye birikimini nasıl engellerim üzerine kurulmuş.
    En güçlü veya en zeki olan değil, DEĞİŞİME en açık olan türler hayatta kalır...Charles Darwin
    https://twitter.com/r_x_p_u

  6. #7222
    Duhul
    Feb 2017
    İkamet
    Türkiye
    Gönderi
    10,163
    Blog Entries
    12
    Mali müşavir ya da ekonomist olmanın bu ülkede bir kıymeti harbisi yok.

    Herkes biliyor bu konuları.

    Biz hala öğreniyoruz...

    Son yazınızda ifade ettiğiniz gerçeklerin , sermaye artırımı için ortaya koyduğum şıklarla ilgisi olmadığından, çelişir bir yanı da yok...

  7. #7223
    Sayın Rxpu, "Çok kuvvetli devalüasyonlar , kısmi moratoryumlar , mali ve/veya parasal genişlemeler nefes aldırır." görüşünüz çok kuvvetli devalüasyonlar, mali ve parasal genişlemeler açısından 1970'li yıllardan itibaren uzun yıllar ve defalarca uygulandı, aldırılan nefesin gelir dağılımını daha da bozduğu, enflasyonu kontrolden çıkardığı, her açıdan yozlaşmayı beraberinde getirdiği herkes tarafından görüldü, yaşandı. Artık döviz kurlarında önemli yükselişlere rağmen dış ticaret açığımızın maşallahı var! Temel gıda ürünlerinde dahi kendi kendimize yeterliliğimizin sorgulanması olağan hale geldi. Son 4-5 yıldır uygulanan mali ve parasal genişlemelerle esasen dış finansmana dayalı tüketim patlaması sorunları halı altına süpürdü, sözgelimi birinci kattan düşecek ekonomi alçalan zemin seviyesine bağlı olarak 2 kat aşağı düşecek duruma geldi.

    "İşte Türkiye'nin yaşadığı ve ileride daha keskin bir şekilde yaşayacağı havasız kalmanın muadili olan sorun Orta gelir grubunun eriyerek çok büyük bir dar gelirli ya da *gelirsiz* bir grubun oluşmasıdır." değerlendirmeniz zaten hızlı bir şekilde gerçekleşiyor.

    İleriki yıllarda yaşanması muhtemel dış finansman kaynaklı sıkıntılarla birlikte medet umduğunuz kaçınılmaz çok yüksek devalüasyonlar ve parasal genişlemeler nefes aldırmaktan ziyade geçmişte yaşanan yüksek tüketime dayalı refahın faturasını, dar ve ne kadar kalacak ise orta gelirli büyük çoğunluğa ödetecektir.

  8. Ben de çelişki veya eleştiri olarak bir şey yazmadım zaten.

    Ancak bırakın sermaye arttırımı için stopaj teşviğini, yüksek enflasyon ortamında , mevcut zihniyet ve vergi kanunları ile şirket sermayelerinin büyütülmesi yokuş yukarı depar atmaya benziyor. Bunu belirtmek istedim.

    Zira yüksek enflasyon ve mevcut vergi kanunları ile sermaye artışını teşvik edici mekanizmalar planlamak göle yoğurt dökmek gibi bir şey. Ya tutarsa........

    Alttaki büyük çarpıklık düzelmeden hiçbir teşvik işe yaramaz.
    En güçlü veya en zeki olan değil, DEĞİŞİME en açık olan türler hayatta kalır...Charles Darwin
    https://twitter.com/r_x_p_u

Sayfa 903/1001 İlkİlk ... 403803853893901902903904905913953 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •