Sayfa 59/75 İlkİlk ... 949575859606169 ... SonSon
Arama sonucu : 597 madde; 465 - 472 arası.

Konu: İstanbul atakent bölgesi TEMEL ve TEKNİK analiz çalışmaları.

  1. Bu öyle bir süreç ki pek çok sektörde kazanan şirket olmanın kriterleri adeta yeniden yazılıyor. Tedarik zincirinin kırılması, hammadde fiyatları, uluslararası pazarlardaki dengeler elbette etkili. Ancak bir yandan değişen tüketici ve ihtiyaçları diğer yandan sürdürülebilirlik ve çevreci yaklaşımlar rekabetteki yeni paradigmayı belirliyor. 24 ana sektör de bu gerçeklere göre şekilleniyor ama nasıl? İşte yanıtlar...
    Tekstil ve hazır giyimde 60 bine yakın işletme faaliyet gösteriyor. Tekstilde en büyük oyuncular bile pazardan yüzde 7’nin üzerinde pay alamıyor. Hazır giyimde de benzer bir tablo var. Bugün her iki sektörde de tabana yayılan agresif rekabetin odağında sürdürülebilir üretim ve dijitalleşme yer alıyor. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, yeni rekabet ortamında sürdürülebilir, katma değerli üretim yapanların büyüyebildiğini söylüyor. Türk üreticilerin bu konudaki yüksek kabiliyeti nedeniyle pandemide tekstil sektörünün uluslararası arenada güçlendiğine dikkat çeken Öksüz, “Avrupa’da pazar payımızı yüzde 14’ten yüzde 17’ye çıkardık. Örmede ilk kez Çin’den birinciliği aldık. İplik, dokuma ve ev tekstilinde dünyadaki sıralamamız yükseliyor, teknik tekstilde hızla büyüyoruz†diyor. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya da hazır giyimde sürdürülebilirlik kriterlerini yerine getiren, döngüsel ekonomiye uygun üretim yapan şirketlerin güç kazandığını ifade ediyor. Rekabetin hızlı moda ürünlerden rahat ve daha uzun süre giyilebilen ürünlere kaydığını dile getiren Kaya, küçük ölçekli işletmelerin de büyük üretici ve markalarla iş birliği yaparak rekabet etmeye çalıştığını anlatıyor. Kaya’ya göre ancak teknolojik dönüşüm ve katma değere odaklı pazarda gereken odaklanmayı sağlayamayanlar önümüzdeki dönemde pazardan çekilecek. Sadece hazır giyim ve tekstilde değil her sektörde rekabet yeniden şekilleniyor. İşte rekabette öne çıkaran unsurlar…


    BİYOTEKNOLOJİ ÖN PLANDA
    İlaç sektöründe binin üzerinde şirket var. Ciro bazında pazarın yüzde 50’sini ilk 20 şirket paylaşıyor. Türkiye İlaç Sanayi Derneği (TİSD) Başkanı Hasan Ulusoy, sektörde onkoloji, kalp-damar sistemi ve diyabet ürünlerinin en hareketli üç alan olduğunu belirtiyor. Ayrıca yeni teknolojiyle üretilen biyoteknolojik ürünlere odaklananların rekabetçi olduğunu söylüyor. Kimyasal yöntemlerle üretilen ilaçlarla tedavi edilemeyen birçok hastalıkta bugün biyoteknolojik ilaçlar devreye giriyor. Bu nedenle bu kategori hızla yükseliyor. Dünyada yüzde 30 paya sahip olan biyoteknolojik ilaçların payı Türkiye’de yüzde 25’e ulaşmış durumda. Abdi İbrahim İlaç, bu alanda daha da güçlenmek için yatırım yapıyor. Şirketin CEO’su Dr. Süha Taşpolatoğlu, yeni dönemde biyoteknolojiye ve yeni molekül geliştirme çalışmalarına daha çok odaklanacaklarını söylüyor. “Türkiye’de 2020’de satılan toplam 23,6 milyar TL’lik ithal ilacın 8,1 milyar TL’lik kısmını biyoteknolojik ilaçlar oluşturdu. Biyoteknoloji, sektörümüz için odaklanılması gereken çok önemli bir alan†diyor. Taşpolatoğlu, dijitalleşmenin de mekandan bağımsız olarak çalışma esnekliği kazanmaktan operasyonların daha etkin hale getirilmesine, global tedarik süreçlerinin online olarak yönetilmeye başlanmasından yapay zeka destekli ilaç geliştirme çalışmalarına kadar pek çok cephede süreçlerini etkilediğini anlatıyor. Bu konuda neler yaptıklarını şöyle paylaşıyor: “Üniversite ve sanayi iş birliği projemiz çerçevesinde, 3D printer kullanarak ilaç ve vitamin konusunda çalışıyoruz. Vitaminleri kişiye özel üretme konusundaki dönüşümün daha hızlı olabileceğini öngörüyoruz. Bu öngörü ışığında çalışmalarımızı sürdürüyoruz.â€


    TEHLİKE SINIRI
    Son yıllarda hızlı büyüyen özel okul sektöründe 5 bin 251 şirket rekabet ediyor. Ağırlık küçük ve orta ölçekli şirketlerde. Rekabete sayısı 10’u bulan zincir okullar yön veriyor. 2020 yılına kadar hızlı bir büyüme yaşayan sektör, pandemide özellikle uzaktan eğitime geçişten olumsuz etkilendi. Bu süreçte gerekli altyapısı olmayan, teknolojide yetersiz kalanlar, öğrenci kaybına uğradı. Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Başkanı Zafer Öztürk, sektörde ayakta kalmak için iyi bir eğitimin yanı sıra teknolojik üstünlüğün de gerektiğini ifade ediyor. Pandemide yüzde 10-15 öğrenci kaybı yaşandığına değinen Öztürk, hem rekabette geri kaldığı hem finansal anlamda zayıfladığı için mevcut okulların yüzde 10-15’inin tehlikede olduğunu düşünüyor. Yeni dönemde rekabette dijitalleşme öne çıkıyor ve büyük oyuncular da bu alana odaklanıyor. 255 okullu Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları’nın icra kurulu başkanı Hüseyin Yücel, rekabetin odağında dijitalleşme olduğunu ve pandemiyle bu konuda kırılma noktası yaşandığını ifade ediyor. İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Kurucu Temsilcisi Serhat Özeren de nicel büyüklükten ziyade nitelikli eğitimi önceliğe aldıklarını söylüyor. BT ve dijital yatırımların pandemi döneminde kendilerini önde tuttuğunu ifade eden Özeren, “Bu alanlardan uzak duranların giderek küçülüp kimliklerini kaybettiklerine tanık olduk†diyor.
    ÇEVRECİ TEDARİK
    Mobilya 36 bin üreticiyle oyuncu sayısının fazla olduğu alanlardan biri. Pazarın yüzde 90’ına KOBİ’ler hakim. Mobilya Sanayi İş Adamları Derneği (MOBSAD) Başkanı Nuri Gürcan, daha önce sektörde fabrikasyon üretim yapan ve hızlı mağazalaşan şirketlerin güç kazandığını bugünse rekabetin yeni gücünün yenilikçilik ve e-ticaret olduğunu söylüyor. Hammadde sorunu yaşamayan ve finansal olarak güçlü şirketlerin öne çıktığını ifade eden Gürcan’a göre pandemi en çok küçük ölçekli üreticileri etkiledi. “Özellikle mağaza kiraları, hammadde fiyatlarındaki artış ve sıkıntılar küçük üreticinin belini büktü†diyen Gürcan, sorun devam ederse orta ölçekli üreticilerin de finansal olarak zorlanacağını dile getiriyor. MOSFED Başkanı Ahmet Güleç de rekabette güvenli ve çevreye duyarlı tedarik zincirinin önem kazandığını dile getiriyor. Teslimat süresi, çevre duyarlılığı, hijyen ve Yeşil Mutabakat konularının öne çıktığını, katma değerli üretimin ve ihracatın önem kazandığını açıklıyor. Güleç, “Bu talepleri yeni rekabet unsurları gibi görmek ve adapte olmak zorundayız†diyor. İstikbal, bu ortamda teknolojik yatırımlarla üretim ve Ar-Ge gücünü artırmaya odaklanıyor. İstikbal yetkilileri, “Birbirinden farklı tasarımlarla ürünlerimize değer katıyoruz. Diğer yandan bayi yapılandırma faaliyetlerimize ağırlık veriyoruz†diyor. Sürdürülebilirliğe odaklanan Doğtaşâ€™ın genel müdürü yardımcısı Erim Tamer, “Geri dönüşüm koleksiyonumuzu müşterilerle buluşturuyoruz. 2024’e kadar portföyümüzün yüzde 40’ını, yüzde 100 geri dönüşümlü kumaş kullanımıyla hayata geçirmeyi hedefliyoruz†diyor.
    YENİ DENGE
    Sanayinin üç kritik sektörü makine, takım tezgahları ve elektrolitik bakırda rekabette dengelerde önemli değişiklikler yaşanıyor. Takım Tezgahları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD) Başkanı Fatih Varlık, son dönemde yaşanan en önemli değişimin otomasyon olduğunu söylüyor. Dünyadaki tüm rakiplerinin üretimde endüstri 4.0’a geçtiklerini açıklayan Varlık, “Bizim de otomasyona yatırım yapmamız gerekiyor. Ancak teknolojiyi dışarıdan alıyoruz. İlave gümrük vergileri, döviz kurundaki hareketlilik ve leasingdeki yüksek faiz otomasyona geçmek isteyenlerin önündeki ilk engel†diyor. Makine imalatında yer alan 30 binden fazla şirketin yüzde 98’ini de KOBİ’ler oluşturuyor. MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu, kalabalık ve yatırım fazlası bulunduğunu söylediği sektörde agresif bir rekabet yaşandığını, rekabetin odağında inovasyon olduğunu söylüyor. Bilgi tabanlı rekabet ve en nitelikli iş gücünü istihdam edip koruyabilen ve ihracat yapabilenlerin rekabette öne çıkabildiğini belirten Karavelioğlu, “Sektörde fiyattan çok kalite ve performans odaklı satış yapıldığı için bunu yapamayanların üretimleri iyice küçülür†diyor. Elektrolitik bakır tel ve kabloda 20 şirket faaliyet göstermesine rağmen sektördeki 2 ana oyuncu pazarın yüzde 75’ine sahip. Dolayısıyla yeni oyuncular için çok fazla hareket alanı yok. Sarkuysan, liderliği devam ettirmek için katma değeri yüksek ürünlere yatırım yapıyor. Pandemi kaynaklı krizin elektrolitik bakır sektörünün entegre olduğu kablo, trafo, motor ve elektrik sanayi sektörlerinde büyük sorunlara neden olduğunu belirten Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, döviz kurlarındaki aşırı değişimlerin dövizle borçlanıp TL ile satış yapanlar için içinden çıkılmaz sorunlar yarattığını ifade ediyor. Yeşil Mutabakat’ın da önümüzdeki dönemde rekabette dengeleri etkilemesi bekleniyor.
    KÂRDAKİ RİSKLER
    Kimyada 21 bin şirket rekabet ediyor. Dijitalleşmenin ön planda olduğu yeni dönemde rekabetin yüksek teknolojiye dayalı ve çevreci yaklaşımla yapılan üretime kaydığını belirten İKMİB Başkanı Adil Pelister, “E-ticaret, e-ihracat, sanal fuarlar gibi dijital dönüşümü uygulayabilmek, Ar-Ge, tedarik çeşitliliğiyle beraber yerli üretime önem vermek bu dönemde rekabette ön plana çıkmanın ana unsurları†diyor. Bunların yanında finansmana ulaşımın da önemli olduğuna değinen Pelister, en büyük sıkıntının da buradan kaynaklandığını ifade ediyor. “Sektörde şirketler zarar etmekten çok büyürken yapılan hatalar yüzünden ya da nakit akışını düzenleyemedikleri için batıyor. Nakit akışına odaklanmak gerekiyor†diye konuşuyor. Plastikte 18 bin 698 şirket yer alıyor. Bu şirketlerin yüzde 84’ü mikro işletmelerden oluşuyor. Sektörde çalışanı 250’nin üzerinde olan şirket oranı da yüzde 0,1. Son dönemde sektörün en büyük sorunu, yerinde sayan hatta gerileyen satış fiyatlarıyla rekabetin zorlaşması, kâr marjlarının daralması. Sektörde katma değeri yüksek inovatif ürünler üreten, maliyetleri düşürerek kâr marjını artırabilen, küresel pazarda rekabetçi ihracat olanakları olan, Avrupa standartlarına uyumlu üretim yapanların güçlerini koruduklarını belirten PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, risk altındakileri de şöyle anlatıyor: “Kurlardaki oynaklık, yüksek enflasyon ve faiz, yüksek hammadde maliyetleri özellikle KOBİ’ler için büyük risk taşıyor. Yüzde 5’ler seviyesinde oluşan ortalama satış kârı, bu risklerle geriliyor. Bu durum şirketlerin en az yüzde 10-15’inin konsolide olacağı veya varlıklarını sürdüremeyeceğini gösteriyor.â€
    TASARIM BELİRLEYİCİ
    Yoğun yatırım gerektiren seramik, seramik sağlık gereçleri ve seramik kaplama olmak üzere iki alana odaklanan ve her iki alanda da giriş bariyerinin yüksek olduğu bir sektör. Bu nedenle sadece 28 üretici yer alıyor. Sektörün 3 büyük şirketi de pazarın yüzde 35’ini elinde tutuyor. Üretiminin neredeyse yarısını ihracat odaklı gerçekleştiren sektörde ürün geliştirme, yeni teknoloji ve otomasyon kritik önemde. Sektörde çok küçük ölçekli oyuncu olmadığını belirten SERFED Başkanı Erdem Çenesiz, “Sektördeki ayrım büyük küçük değil tasarım ve inovasyona odaklanan ve odaklanmayanlar olarak yapılıyor. Bu iki unsura odaklanan işletmeler ölçek olarak küçük de olsa kârlı şekilde faaliyetlerini sürdürüyor†diyor. Ege Seramik markasıyla sektörde yer alan İbrahim Polat Holding’in CEO’su Baran Demir, nitelikli ve katma değerli ürün üretimi ve ihracat gücünün sektörde güç kazandıran unsurlar olduğunu söylüyor. “Yeni teknolojik üretimler, tasarım ve trendlerin takibini yapabilmek ve e-ticaret rekabetin en önemli silahı†diye konuşuyor. Demir, bu alanlara odaklanamayan ve yatırım yapmayanların pazar payı kaybı yaşayacaklarını düşünüyor. Hem değişen pazar koşulları hem pandeminin olumsuz etkileri birçok sektörde dengeleri değiştirirken seramik sektöründe bu anlamda çok fazla olumsuz gelişmeden söz etmek mümkün değil. Baran Demir de mevcut tabloyu nedenleriyle şöyle analiz ediyor: “Pandemide sektör iyi bir performans gösterdi. Birim satış fiyatlarında ve ödemelerde herhangi bir zor durumla karşılaşılmadı, hatta iyi bir satış trendine girildi. Batılı ülkelerde Çin mallarına oluşan antipatiden de yararlanarak ihracatımızı artırdık. Bu sebeple zor durumda olanlar bile toparlanma sürecine girdi. Zora giren 1-2 şirket olursa da kendi yanlışları veya aşırı finansman yükleri nedeniyle zora girmiş olacak.â€
    2021’DE SORUN ÇÖZÜLECEK Mİ?

    GİRDİ PROBLEMİ Asus Türkiye Ülke Müdürü Özge Kılıç Güler, eskiden fiyat odaklı olan rekabetin son 1,5 yıldır sadece tedarike bağlı olduğunu belirtiyor. Kim daha fazla ürün sağlıyorsa pazar liderliğini onun elinde bulundurduğunu söyleyen Güler, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Pandemi dönemiyle başlayan panel ve işlemci gibi girdilerdeki problemler dönem dönem bellek, optik ve anten gibi parçalarda da kendini gösteriyor. 2021 yılının sonuna kadar tedarik sıkıntılarıyla ilgili ciddi bir düzelme öngörmüyoruz.â€

    AKILLI ÇÖZÜMLER PC sektöründeki rekabete, yenilikçi ürünler kadar ürün tedariki yön veriyor. Lenovo Genel Müdürü Emre Hantaloğlu, rekabeti şöyle anlatıyor: “İhtiyaçlara cevap verecek ürünler sunmak rekabette öne geçmek için belirleyici kriter. Biz bu bağlamda tüketicinin ihtiyacına her zaman son teknolojilerle cevap veren yenilikçi ve akıllı çözümlere odaklanıyoruz. Yapay zeka teknolojilerinin, dijital dönüşümün, makine öğrenmesinin hızla hayatımıza girdiği günümüzde Lenovo, bu hızı yakalayarak liderlikte öne çıkıyor. Yeni ürünlerinde bu yeni teknolojilerden en iyi şekilde faydalanıyor.â€


    4 LİDERİN AJANDASI

    ÇEVRECİ UÇAKLAR Lider şirketler rekabette öne çıkmak için yoğun bir ajanda izliyor. Pegasus Genel Müdürü Mehmet T. Nane, 2021 ve sonrasında seyahat deneyimini iyileştirmek için dijitalleşme yatırımlarını artıracaklarını söylüyor. “Filo dönüşümümüz de bizi ayrıştırıyor. Filomuzu yeni nesil çevreci uçaklarla genişletiyoruz†diyor.

    ÇOK KANALLI DENEYİM LC Waikiki’nin odağında alışveriş deneyimini, hem fiziksel hem dijital hem de çok kanallı boyutlarıyla iyileştirmek bulunuyor. LC Waikiki Genel Müdürü Berna Akyüz Öğüt, “Çok kanallı uygulamalarımız, önümüzdeki dönemde gelişerek ve yaygınlaşarak devam edecek. Mağaza ve e-ticaret kanalları arasında geçişkenlik gösteren çoklu kanal satın alma davranışını destekleyen hizmetler gelişecek†diyor.

    İNOVASYON PROJELERİ Ülker Bisküvi CEO’su Mete Buyurgan, ürünlerin, online ve offline satış kanallarında yeterli ve kaliteli şekilde bulunması, hedef tüketici kitlelerine ve kanala ya da müşteriye özgün uygun promosyonların planlanmasının önemli olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu gerçekten hareketle büyümemizin en önemli itici gücünü ‘inovasyon’ projeleri oluşturuyor. Dijital dönüşüme hız vererek yeni yatırımlar ve güçlü inovasyonlarla liderliğimizi devam ettirmek için çalışmayı sürdüreceğiz.â€

    YÜKSELEN ALANLAR Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan, başta uzaktan çalışma, uzaktan eğitim, teletıp olmak üzere online alışveriş, online eğlence gibi alanların daha da yükseleceğini düşünüyor ve şunları söylüyor: “Bu alanlara yönelik geliştirdiğimiz ürün ve hizmetlerimizle önümüzdeki dönemde ‘Önce Müşterim’ diyerek müşterilerimizin hizmetinde olacağız. 5G, büyük veri, yapay zeka gibi teknolojilere yönelik yatırımlar da odak alanlarımızdan.â€

  2. Türkiye çimento fiyatları Temmuz'da yüzde 56 arttı



    20 Ağustos 2021












    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yurt içi fiyat endeksine göre, Türkiye'de çimento fiyatları Temmuz ayında resmi olarak yıllık bazda yaklaşık yüzde 56 arttı.

    Başka bir yerde, Türkiye Müteahhitler Federasyonu (İMKON) başkanı Tahir Tellioğlu, çimento fiyatlarının bir yıl önce 160 TL'den 450 TL/tona (53 ABD$/ton) yükseldiğini bildirdi.

    Bunun yanı sıra ülkedeki müteahhitler son yıllarda yaşanan düşüşün ardından yeni konut projeleri kurmayı taahhüt ettiler. Ancak, bunun satılmayan konut stokunda bir artışa yol açtığı bildiriliyor.

  3. 18 Nisan 2021 tarihli sayıdan
    Dünyayı sarsan COVİD-19 salgınının çıkış noktası olan Çin, pandemi koşulları nedeniyle zorlu geçen 2020 yılında G-20 ülkeleri içerisinde Türkiye ile birlikte, büyüyen iki ülkeden biri oldu. Son 20 yıllık büyümesini pandeminin dahi durduramadığı Çin, 2020de yüzde 2,3 büyüdüğünü ve GSYİHnın ilk kez 100 trilyon yuan sınırını aştığını açıkladı.
    Pandemi sürecinde üretimin aksaması ve limanların kapanması ise birçok alanda dünyanın tek tedarikçisi olan Çine alternatif arayışlarını güçlendirdi.
    Tedarik zincirinde dünyada oluşan yeni dengede Türkiyenin jeopolitik konumu ve ucuz iş gücünü avantaja dönüştürmesi bekleniyor. Kuşak Yol Projesindeki konumuyla bir süredir Türkiyeye yakın ilgi gösteren Çinli yatırım devleri, tedarik gücünü elden bırakmamak üzere burada üretime yönelik yatırım atağına da başladı.
    Çinli yatırımcıların özellikle teknoloji alanında Türkiyedeki girişimlerine hız verdiği görülüyor. Pandemi öncesinde yaptığı satın alımlarla Türkiyede bir dizi yatırım yapan Çinli şirketler, pandemi sürecinde ise üretime dönük dört önemli yatırımı devreye aldı. OPPO, Xiaomi, H3C, Huawei Türkiyedeki yatırımlarını hızlandıran şirketler oldu.

    2 BİN KİŞİYE İSTİHDAM

    Türkiyede üretime dönük önemli adımlar atan Çin menşeli şirketlerden biri olan Xiaomi, kısa bir süre önce Salcomp partnerliğinde 30 milyon dolarlık yatırımla üretime başladı. Avcılarda 14 bin metrekare alan üzerine kurulu tesisinde yıllık 5 milyon adet akıllı telefon üretim kapasitesine sahip olan şirket, tam kapasite üretime geçtiğinde yaklaşık 2 bin kişiye istihdam sağlayacak.
    Hem satış hem de satış sonrasında müşteriler için Türkiyenin bir numaralı akıllı telefon markası olmayı planladıklarını aktaran Xiaomi Türkiye Ülke Müdür Yardımcısı İrfan Öztürk, bu nedenle satış sonrası desteklerin kalitesini ve erişilebilirliğini geliştirmek için çalıştıklarını söylüyor.
    Salcomp ile açtıkları yeni tesisle yerel bir oyuncu oluşumunu tamamlamayı ve kaliteli ürünleri adil fiyatlarla olabilecek en hızlı şekilde Türkiyedeki kullanıcılarla buluşturmak istediklerini ileten Öztürk, Türkiye, yerli üretime başladığımız dördüncü ülke olduğu için çok heyecanlıyız. Türkiyedeki ilk Mi Store 2018 yılının eylül ayında Vadi İstanbul Alışveriş Merkezinde açtık. O günden beri 26 şehirde 50den fazla Mi Store açtıkdiyor. Öztürk, pandemiye rağmen bu alanda yatırımlara devam ettiklerini ve Türkiyenin her yerinde yeni Mi Storelar açmaya devam edeceklerini söylüyor.
    Üretimde öncelikli planlarının Türkiyedeki yerel talepleri karşılamak olduğunu vurgulayan Öztürk, Üretimde istediğimiz seviyeye ulaştıktan sonra ihracat ve bölge planlarımız da netleşmiş olacak. Avrupa, Ortadoğu ve Afrikanın ihracat planlarımızda ilk sırada olduğunu da söyleyebiliriz diye konuşuyor.
    ÜRETİM İÇİN GÜN SAYIYOR

    Türkiyede üretime dönük bir diğer önemli yatırım kararı ise cep telefonu markası OPPOdan geldi. Tuzlada 12 bin metrekare kapalı alana sahip bir fabrika, Çin menşeli cep telefonu markası OPPO tarafından akıllı telefon üretim tesisine dönüştürüldü.
    Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yatırım teşviki ile desteklenen OPPOnun üretim tesisinde kurulum çalışmalarına kasım ayı itibarıyla başladı. Fabrikada yaklaşık üç ay içinde SMT üretim bandı ve tüm sistemler kuruldu. Test üretimlerinin başladığı tesiste, tam kapasite üretime geçilmesiyle yaklaşık bin kişinin istihdam edilmesi bekleniyor.
    Türkiyede üretim için yer arayışını sürdüren ve bu yıl içinde yatırımı gündemine alan şirketlerden biri de Çinli teknoloji devi H3C oldu. Türkiye distribütörü Boğaziçi Bilgisayar ile yatırımı gündeme alan şirket, Türkiye Yatırım Ofisi ile görüşmelere devam ediyor.
    Yatırım Ofisinden H3C ile yatırıma onay verildiğini aktaran Boğaziçi Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Tecdelioğlu, yatırıma yıl bitmeden başlamak istediklerini söylüyor.

    YATIRIM AVANTAJLARI

    iletişim, ve teknoloji ürünlerinin yüzde 80inin Çinde üretildiğini ve pandemi sürecinde tedarik zincirindeki kırılmanın Türkiyeye ilgiyi artırdığını belirten Tecdelioğlu, telefon üreticilerine verilen teşvikle bu alanda yatırımı gündeme aldıklarını belirtiyor.
    H3C ile yatırım konusunda ilerleyen süreçte net karara varılması durumunda yaklaşık 50 milyon dolarlık yatırımın mümkün olduğunu ifade eden Tecdelioğlu, network ağ ürünleri ve güvenlik sunucuları üretmek istediklerini kaydediyor. ilk etapta 200 kişi ile üretime başlanacağını sonraki yıllarda bin 200 kişiye ulaşacağını dile getiren Tecdelioğlu, şöyle konuşuyor: Tedarik zinciri açısından Türkiye giderek öne çıkıyor. Bakınız Süveyş Kanalı bir kapandı gemiler gelemedi. Çinden gelen gemi zaten 40 günde geliyor. Fakat Türkiyede aynı şey üretilse deniz, kara ve hava yoluyla iki günde ürünler çok farklı ülkelere ulaşabilir. Bu noktada Türkiyeye yönelik yatırımların artmasını bekliyorum. Telefon üreticilerine özel verilen teşvikler, arazi tahsisi, SGK primleri konusundaki vergi muafiyetleri buraya yatırımları avantajlı hale getiriyor.

    309 MİLYON DOLAR YATIRIM YAPTI

    Türkiye pazarını Çinden son en büyük ikinci AR-GE merkezi olarak konumlayan Huawei ise yatırımlarını sürdürmeyi planlıyor. Şu anda Türkiyede 700ün üzerinde mühendis ve araştırmacıya sahip olan merkezde istihdamı bu yıl yaklaşık yüzde 10 artırmayı planlayan şirket, burada geliştirdiği çözümleri 30 ülkeye ihraç etti.
    Hem yerli hem de yabancı müşteriler için geliştirdiği hizmetlere daha fazla odaklanmayı planlayan Huaweinin Çin dışındaki en büyük ikinci AR-GE merkezi Türkiyede ve şirket için büyük bir öneme sahip.
    Türkiyeye 2010 yılından bu yana 309 milyon dolardan fazla yatırım yaptıklarını ifade eden Huawei Türkiye Kurumsal İletişim Genel Müdür Yardımcısı Liang Dongbo, şirketin Türkiyedeki AR-GE merkezinin ürettiği çözümlerin yerel ekonomiye 295 milyon dolarlık katkı sağladığını kaydediyor.
    Liang Dongbo Bu yıl AR-GE Merkezinin hem yerli hem de yabancı müşterileri için geliştirdiği hizmetlere daha fazla odaklanacağız. Ayrıca HMS ekosisteminin gelişimi ve 5Gnin ülkemizde gelecekte kullanımına dair senaryoları için de yerel girişimlerle birlikte çalışmaya devam edeceğizdiyor.

    LOJİSTİK MERKEZ POTANSİYELİ

    Son altı yıllık süreçte Türkiyede 3 milyar doların üzerinde satın alma işlemine imza atan Çinli devlerin üretim tarafındaki iş birliği finans piyasalarında da yaşanıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Çin Merkez Bankası arasındaki swap anlaşmasının ardından Ziraat Bankası, Çinin önde gelen finans kuruluşlarından Çin Eximbank ile 400 milyon dolar tutarında kredi anlaşması imzaladığını duyurdu.
    Türkiyenin Kuşak Yol Projesindeki konumu, Çinin proje güzergahındaki ticari faaliyetleri için Avrupa ve Afrikaya açılan bir kapı haline getiriyor.
    Türkiyenin, üç kıtada ticaret için lojistik merkezi olma potansiyelinin Çin menşeili yatırımcıların ilgisini çektiğini aktaran KPMG Türkiye Danışmanlık Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Müşfik Cantekinler, ABD-Çin arasındaki küresel ticaret anlaşmalarındaki gelişmelerin yeni ticaret yollarının şekillenmesi açısından önemli bir potansiyel sunduğunu belirtiyor.
    Covid-19 salgını sonrasında global şirketlerin küresel tedarik zincirlerini tekrar gözden geçirmek ve yeniden şekillendirmek durumunda kalmalarına da işaret eden Cantekinler, Küresel tedarik zincirinin temelini Çin ve diğer Uzakdoğu ülkeleri oluştururken, salgınla tedarik zincirindeki kırılmanın etkisi yeni arayışları güçlendirdi diyor.
    Örneğin kimya sektöründe global hammadde üretiminin neredeyse yarısı Çinden sağlanıyor. Eğer salgın kontrol altına alınmasaydı, kimyasal hammaddeye ihtiyaç duyan ilaç üretimi gibi birçok hayati sektörde üretim global ölçekte durma noktasında kalacaktı.

    HANGİ ALANLAR ÖN PLANDA?

    Cantekinler, bu nedenle ülkeler ve çok uluslu şirketlerin tedarik zincirlerindeki halkaları çeşitlendirmek adına, Çin ve Uzakdoğuya ikame ve ek yeni yatırımları göz önünde bulundurmalarının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Cantekinler, Bu noktada geleneksel olarak üretim altyapısına ve kabiliyetine sahip, jeopolitik olarak iyi konumda ve iyi yetişmiş iş gücüne sahip Türkiye, avantajlı konumda diyor.
    Müşfik Cantekinler, Türkiyede enerji, lojistik, altyapı, madencilik, finans, turizm, elektro nik ve iletişim, perakende ve e-ticaret sektörlerine yatırım yapan Çinli firmaların sayısının artmasıyla Türk-Çin ekonomik bağlarının da güçlendiğini aktarıyor. Cantekinler, stratejik konuma sahip Türkiyenin Çinli yatırımcılardan artan şekilde ilgi görmeye devam etmesini beklediklerini dile getiriyor.
    MÜŞFİK CANTEKİNLER KPMG TÜRKİYE YÖNETİCİ ORTAĞI “SAĞLIK ALANINDA İŞ BİRLİKLERİ ÖNE ÇIKACAK

    Covid-19 salgın süreci devletlere, toplumlara ve iş dünyasına toplumsal sağlık ve yaşam sürekliliği açısından nelerin kritik ancak eksik olduğunu gösteren de bir süreç oldu ve olmaya devam ediyor.
    Bu çerçevede bazı sektörlerin salgın sonrasında ön plana çıkan ve yatırımcılar açısından yıldızı parlayan sektörler olacağını bu nedenle de şirket evliliklerine daha çok konu olacağını söyleyebiliriz.
    Bu sektörler; sağlık sektörü ve sağlık sektörüne yönelik tedarik ve hizmet sağlayan yan sektörler, salgın hastalıklara karşı tıbbi araştırmalar yapan ilaç şirketleri ve araştırma kuruluşları, kişisel ve toplumsal hijyene yönelik üretim yapan şirketler, gıda sanayi, tarım ile bunlara ilişkin tedarik zincirleri, gıda perakendesi, iletişim teknolojileri ve telekomünikasyon.
    Özellikle hem dünyada hem de Türkiyede tedarik zinciri anlayışlarında önemli bir değişime tanık olunuyor. Bu değişimle birlikte tüm dünyada ve Türkiyede değişime ayak uydurabilen şirketler vasıtasıyla konvansiyonel sektörler arasında yer alan üretim sektörünün öne çıkacağını öngörüyoruz.

  4. PCA, 2021-23 için bölgesel ABD çimento tüketimi büyüme eğilimlerini özetliyor


    19 Ağustos 2021












    PCA'nın Pazar İstihbaratı ekibi, Haziran 2021 ekonomik güncellemesinden en son ABD bölgesel çimento tüketimi tahminlerini yayınladı ve bu tahminler , olası bir Altyapı Yasasının kabul edilmesini hesaba katmadı.
    Ülkenin batı bölgesi, Rocky Dağları (RM) ve Pasifik Bölgesi'nden (PR) oluşur. RM, 2020'de yüzde 11,5'lik bir büyüme ile çimento tüketiminde ABD'ye liderlik ederken, PR yalnızca yüzde 0,1'lik büyümeyi yönetirken, Kaliforniya yüzde 2,2'lik büyümeyi yönetti.
    2021'de bugüne kadar Arizona, Utah, New Mexico ve Montana, batıda çimento tüketimi için en yüksek büyüme oranlarına sahipken, Oregon, Wyoming ve Colorado'da negatif büyüme mevcut. İleride, RM'deki çimento tüketiminin 2021'de yüzde 4,4 düşeceği ve 2022 ve 2023'te yüzde 1,6 artacağı tahmin ediliyor. PR'nin çimento tüketiminin 2021'de yüzde 0,9, ardından yüzde 1,4 artması bekleniyor. 2022 ve 2023'te yüzde 1,6.
    Merkez bölge, Batı Güney Merkez (WSC) ve Batı Kuzey Merkez (WNC) bölümlerinden oluşur. Tahminler, 2023'te yüzde 3,7'lik bir artıştan önce, 2021'de WNC'de çimento tüketiminin yüzde 10 azalması ve 2022'de yüzde 1,2'lik daha ılımlı bir düşüş. PCA, WSC bölgesinin 2022'de yüzde 1,2 ve 2023'te yüzde iki tüketim artışı kaydedeceğini tahmin ediyor.
    Kuzeydoğu bölgesi, Doğu Kuzey Merkez (ENC), Orta Atlantik (MA) ve New England'dan (NE) oluşur. Her üç bölgede de çimento tüketimi ülke ortalamasının altında. NE'nin çimento tüketiminin 2021'de yüzde 1,2 ve gelecek yıl yüzde 1,5 artması bekleniyor. MA bölgesinin bu yıl çimento tüketiminde yüzde 2,2'lik bir düşüş ve 2022'de yüzde 1,2'lik bir artışa sahip olması bekleniyor. ENC'nin 2021'de çimento tüketiminde benzer bir düşüş ve yüzde 1,6'lık bir artış görmesi bekleniyor. 2022'de yüzde 1,3.
    Güneydoğu bölgesi, Güney Atlantik (SA) ve Doğu Güney Merkez (ESC) bölgelerinden oluşur. Artan nüfus demografisi, bu bölgelerde çimento talebini yüksek tutuyor. SA bölgesinde, çimento tüketiminin 2021'de 7Mt'u aşacağı ve 2022-23'te 7.5Mt'a ulaşacağı görülüyor. ESC'nin 2022 ve 2023'te 2,6 milyon ton çimento tüketimine sahip olması bekleniyor.

  5. İran çimento üretim kapasitesi MY20-21'de 88Mta'yı geçti


    17 Ağustos 2021












    Sanayi, Madencilik ve Ticaret Bakanlığı (MIMT) tarafından yayınlanan bir rapora göre, İran'ın nominal çimento üretim kapasitesi 20-21 mali yılında 88 milyon ton oldu.
    MIMT, geçen yılki toplam çimento üretiminin 69,3 milyon ton olduğunu ve bunun 15 milyon tonunu Irak, Afganistan ve bazı Güneydoğu Asya ülkelerine ihraç edildiğini ve 64 milyon ton yerel olarak kullanıldığını belirtti.
    İran'da, Tip II ve V en popüler olan 27 çeşit çimento üreten 70'den fazla çimento fabrikası faaliyetteydi.

  6. Pakistanlı çimento üreticileri kömür için Afganistan'a bakıyor



    By UST Haber Merkezi
    26 Temmuz 2021












    Denizaşırı ülkelerden ithal edilen kömür fiyatlarındaki artış nedeniyle Pakistan'daki çimento şirketleri Afganistan'dan kömür ithal etmeyi düşünüyor.

    Taurus Securities analisti Mustajab Ali Kazmi, "Afgan kömürü, Güney Afrika dahil diğer ülkelerden deniz bağlantılarıyla ithal edilen kömüre kıyasla daha ucuz" dedi. "Afgan kömürünün kalitesi diğer ülkelerden ithal edilenden biraz daha düşük olsa da, şirketler marjları artırmak için daha ucuz kömür almaya başvuruyor."

    Ancak bazı çimento üreticileri, Afgan kömürünün Pakistan'ın ihtiyaçlarını karşılayamayacağını söyledi. Pakistan Çimento Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Shahzad Ahmed, Afgan'ın Pakistanlı çimento üreticilerinin ihtiyaçlarını karşılayamadığını söyledi ve hükümeti kömür ithalat tesislerini geliştirmeye ve liman kapasitesini iyileştirmeye çağırdı.

    Kazmi, "Kuzeydeki çimento oyuncularının mevcut ortalama kapasite kullanımı yüzde 85 civarında seyrediyor" dedi. Kuzeyde talebin canlı kalmasını ve kapasite kullanımının maksimize edilmesini bekliyoruz dedi. Daha yüksek uluslararası kömür fiyatlarının yakın gelecekte endüstri marjlarını etkileyebileceğini vurguladı. Kömür fiyatları, çimento üretiminin önemli bir parçası olan yakıt ve enerji maliyetlerini etkileme eğilimindedir. Kömür fiyatları, 20-21 MY başında 70 ABD$/tondan şu anda 137 ABD$/tona yükseldi.

  7. İspanya'da 1 saatlik çimento talebi %17 arttı


    By UST Haber Merkezi
    14 Temmuz 2021












    İspanyol çimento derneği Oficemen'e göre, İspanya'daki çimento tüketimi 2021'in ilk yarısında yıllık bazda yüzde 17,3 artarak 7.309.916 tona yükseldi. 1Y19 ile karşılaştırıldığında talep yüzde 1.4 düştü.

    Talepteki olumlu eğilim, Haziran 2011'den bu yana en yüksek hacmi kaydeden Haziran 2021'deki yüksek satışlardan kaynaklandı. İspanya'da, aynı aya kıyasla yüzde 4,7 ve yüzde 9,3'lük bir ilerlemeyi temsil eden toplam 1.389.619 ton çimento satıldı. sırasıyla 2020 ve 2019'da.

    "Haziran 2020'nin, CCAA'nın çoğunun kademeli olarak açılışın I, II ve III aşamalarına girmesiyle, gerilimi düşürmenin genel başlangıcını işaret ettiğini hatırlamalıyız. Bu nedenle, karşılaştırmadaki hapsinin faaliyet ve hareketlilik sınırlamalarından etkilenen son aydır. Daha önceki notlarda belirttiğimiz gibi, zaten kısıtlamaların dışında kalan Temmuz ve Ağustos verilerini alacağımız Eylül ayında 2021 için sektöre ilişkin güvenilir bir tahminde bulunabileceğimizi umuyoruz. Bununla birlikte, mevcut evrim ve erişebildiğimiz ekonomik göstergeler, bu yılın sonu için 2020'yi değerlendirirken Ocak ayında tahmin ettiğimizden daha iyimser bir sonuç öngörmemizi sağlıyor†dedi Officemen Başkanı Víctor García Brosa.

  8. İngiliz inşaatçılar tüccarı çimento kıtlığı duyurdu


    10 Haziran 2021












    Travis Perkins , şube ağının yaklaşık yüzde 40'ının İngiltere'deki müşterilere tedarik etmek için yeterli çimentoya sahip olmadığı konusunda uyarıyor.
    Travis Perkins Operasyon Direktörü Frank Elkins, çimento kıtlığının yıl sonundan önce azalacağını tahmin etti. Torbalı çimentonun teslim süreleri yaklaşık iki günden iki haftaya uzadı ve Travis Perkins şimdi çimento tedarik etmek için Avrupa'daki tedarik zincirlerine bakıyordu. Bazı ürün gruplarında tedarik darboğazlarını önlemek için inşaatçılardan 4-6 hafta önceden sipariş vermeleri isteniyor.
    Erkins, "Şu anda 550 şubemizin 207'sinde müşterilerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli çimento yok... Bu, sektördeki 30 yıllık hayatımda eşi görülmemiş bir şey . Bu kadar çok ürünümüz olduğu bir zaman görmedim" dedi. belirli bir zamanda kıtlık."
    Travis Perkins geçen hafta, yüksek girdi maliyetleri tedarik zincirini aştığından birçok ürün hattında fiyatları artırdı. Construction Enquirer'ın haberine göre bu, torbalı çimento fiyatında yüzde 15, boya fiyatında yüzde beş ve sunta fiyatında yüzde 10 artış sağladı.

Sayfa 59/75 İlkİlk ... 949575859606169 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •