Sayfa 61/75 İlkİlk ... 1151596061626371 ... SonSon
Arama sonucu : 597 madde; 481 - 488 arası.

Konu: İstanbul atakent bölgesi TEMEL ve TEKNİK analiz çalışmaları.

  1. Beyaz çimento: rengin ötesinde


    Yayın 2021 23 Ağustos

    Tagged Under: Cementir beyaz çimento Aalborg Portland










    Beyaz çimento pazarı artık sadece satış için ürünün rengine bağlı bir niş pazar olarak görülmemektedir. Son zamanlardaki mega trendler, önde gelen beyaz çimento üreticisi Cementir Holding NV'nin premiks, kuru karışım, prekast ve ultra yüksek performanslı betonda yeni ve daha sürdürülebilir ürünler geliştirmesinde önemli bir itici güç olmuştur. ICR, Cementir'in satış, pazarlama ve ticari geliştirme sorumlusu Michele Di Marino ile beyaz çimento ürünlerinin ve yeni uygulamaların geleceğine bakıyor.
    Cementir'in satış, pazarlama ve ticari geliştirme sorumlusu,
    Michele Di Marino, çimento üreticisinin ürün inovasyonunu vurguluyor
    ICR: Cementir Grubu'nun beyaz çimento gelişiminin bugün geldiği nokta hakkında kısa bir tarihçe verebilir misiniz?
    Michele Di Marino (MDM): Cementir, 2000 yılının başlarında Aalborg Portland Group'u satın alarak beyaz çimento pazarına girdi. Faaliyetleri o zamandan beri esas olarak kendi fabrikalarımıza, terminallerimize ve lojistiğe yapılan yatırımlar da dahil olmak üzere iç büyümeye odaklandı. Çin, Anqing'de yeni bir fabrika kurarken ve Malezya'da kapasiteyi ikiye katlarken, Avrupa ve Asya'da genişledik. Mısır'da ikinci bir hatta yatırım yaptık ve tesisi eski bir konumdan yeni bir yere taşıdık.

  2. Koronavirüs salgınının yakıt talebini düşürmesiyle Avustralya'dan Filipinler'e, ABD'den Japonya'ya birçok üretici petrol rafinerilerini kapatmaya başlıyor. Enerji danışmanlık şirketi Wood Mackenzie sıranın Avrupa'daki rafinerilere gelmiş olabileceğini belirtti

    Petrol rafinerileri, koronavirüs salgını nedeniyle sert düşen yakıt talebinin kısa vadede toparlanmayacağı beklentisiyle Asya ve Kuzey Amerika'daki tesislerini kalıcı olarak kapatırlarken, sıra Avrupa'daki rafinerilere gelmiş olabilir. Salgının başlamasıyla birlikte küresel yakıt talebini yüzde 30 düştü. Rafineriler de geçici olarak tesislerini kapattılar. Ancak tüketimin hâlâ pandemi öncesindeki seviyelere dönmemiş olması tesislerinin temelli olarak kapanmasına yol açabilir.
    Avustralya, ülkedeki son kalan dört petrol rafinerisinin kapanmaması için 2.3 milyar Avustralya doları (1.68 milyar dolar) değerinde 10 yıl süreli teşvik planı hazırladı. Avustralya uzun vadeli arz güvenliği çalışmaları kapsamında yakıt depolama kapasitesini artıracağını açıkladı. Ülkedeki dört rafinerinin sahipleri olan BP Plc , Exxon Mobil Corp, Viva Energy Group ve Ampol Ltd teklifi olumlu karşıladılar ancak tesislerini açık tutma konusunda herhangi bir vaatte bulunmadılar.

    Avustralyalı Viva Energy, bu ayın başında yaptığı açıklamada, petrol endüstrisinin uzun vadeli görünümündeki bozulmadan dolayı Victoria eyaletindeki rafinerisinin kalıcı olarak kapatabileceğini belirtti.

    Japonya'nın en büyük petrol rafineri işletmecisi olan Eneos Holdings, eski adıyla JXTG, PetroChina ile beraber işlettikleri günlük 115.000 varil kapasiteli Osaka rafinerisini Ekim ayında kapatmayı planladığını açıklad

    2 TANEDEN BİRİ

    Royal Dutch Shell , Filipinler'in Batangas kentindeki günlük 110.000 varil petrol işleme kapasiteli Tabangao rafinerisini daimi olarak kapatacağını açıkladı. Bu tesis, Filipinler'de bulunan iki rafineriden biri olma özelliğini taşıyor.

    ABD'nin işleme kapasitesine göre en büyük rafineri işletmecisi olan Marathon Petroleum , Kaliforniya'nın Martinez bölgesindeki ve New Mexico'nun Gallup bölgesindeki rafinerilerinde petrol işlemeyi tamamen sona erdirmeyi planlıyor. JBC Energy, Çin hükümetinin ülkedeki rafineriler arasında konsolidasyon sağlamak için çaba göstereceğini tahmin ettiğini bu nedenle ülkede öngörülen güçlü kapasite artışının bir miktar azalabileceğine dikkat çekti.

    Refining NZ , Haziran sonunda Yeni Zelanda'nın tek petrol rafinerisini kapatma kararını değerlendirdiğini ve bu tesisi yakıt ithalat terminali haline dönüştürmeyi planladığını açıkladı. Ancak şirket öncelikle faaliyetlerini daraltarak maliyetleri azaltıp 2021'de başa baş noktaya gelmeyi hedefliyor.

    LİSTE UZAYABİLİR

    Gunvor Group, Haziran ayında Antwerp'teki günlük 110.000 varil kapasiteli rafinerisinin faaliyetlerini, salgının pandemisinin olumsuz ekonomik etkilerinden dolayı kapatmayı planladığını duyurdu.

    Enerji danışmanlık şirketi Wood Mackenzie, Hollanda, Fransa ve İskoçya'daki rafinerileri potansiyel kapanacak tesisler listesine ekledi.






  3. Petrokimya EndüstrisiPetrokimya sanayi, petrol rafineri ürünleri ve doğal gazdan başlayarak plastik, lastik ve elyafhammaddeleri ve diğer organik ara mallar üreten bir sanayi dalıdır. Ambalaj, elektronik,otomotiv, inşaat, tekstil ve tarım gibi birçok sektöre girdi sağlamaktadır.Petrokimyasalların üretiminin birincil hammaddesi petrol ve doğal gazdır. Petrol ve doğal gazınrafinerilerde işlenmesi neticesinde ortaya çıkan ara ürünlerden metan, etan gibi hafifhidrokarbon bileşikleri ve nafta, gasoil gibi ağır hidrokarbon bileşikleri oluşmaktadır. Hampetrol; atmosferik basınç altında kademeli distilasyon yöntemi ile ayrıştırılarak ve/veyaparçalama yöntemi ile hidrokarbon moleküllerini parçalayarak petrol ürünlerine dönüştürülür(Kayhan, 2020).Bu türev ürünler başlıca; petrol gazı (LPG), benzin, nafta, kerosin, dizel oil, luboil, fuel oil, gresyağı, parafin vakslar ve bitümendir. Doğal gazın ayrıştırılması ile de metan, etan, propan, naftaelde edilir. Ham petrolün rafinerilerde arıtılması ve işlenmesi sonucunda, ortalama olarak %43benzin, %18 fuel oil ve motorin, %11 LPG (sıvılaştırılmış petrol gazı, propan veya propanbütan karışımı), %9 jet yakıtı, %5 asfalt ve %14 diğer ürünler elde edilmektedir (İTÜ, 2020).Petrokimyasallar hızla küresel petrol tüketiminin en büyük itici gücü haline gelmektedir.Petrokimya ürünlerinin, 2030 yılına kadar petrol talebindeki büyümenin üçte birinden fazlasınıve 2050ye kadar ise yarısını oluşturması beklenmektedir (IEA, 2018)


    Nafta ham petrolün atmosferik koşullarda damıtılması sırasında elde edilen (30-170°C) renksiz,uçucu ve yanıcı sıvı hidrokarbon karışımlarına verilen addır. Nafta kimyasal olarak parafinik,naftenik ve aromatik hidrokarbonlardan oluşur. Nafta yaygın olarak solvent (çözücü) ve diğermaddelerin üretildiği bir ara ürün olarak kullanılır.Petrokimyanın ilk ortaya çıkışı 1920 ile 1925li yıllara dayanmaktadır. Petrokimyanın tümdünyada yaygınlaşması ise İkinci Dünya Savaşında, sentetik kauçuk ve patlayıcı maddeler içinkullanımının artmasıyla gerçekleşmiştir. Plastik ve kauçuk sektörleri petrokimya endüstrisininasıl gelişimini sağlayan iki önemli sektördür. Otomobil satışlarının artması kauçuk üretiminiartırmış; plastik maddeler ise hemen hemen tüm sektörlerde yaygın olarak kullanıldığından busektörlerin büyümesi ile doğru orantılı olarak petrokimya üretimi de önemli ölçüde artışgöstermiştir. Kimya sektöründe olduğu gibi Çin, dünyanın en büyük petrokimya üreticisi vetüketicisi konumunda bulunmaktadır. ABD ise kaya gazının avantajı ile dünyanın en büyüketilen işlemcisi durumundadır
    Petrokimya sanayi Türkiyeye 1960lı yıllarda gelmiş ve kısa sürede hızlı bir gelişim göstermiştir. Sektör ülkemizdeki toplam kimyasal üretiminin %25ini temsil etmektedir. 1965yılında, ülkede petrokimya sanayinin geliştirilmesi amacıyla PETKİM kurulmuş ve 1970yılında devreye alınmıştır. Günümüzde Petkim Aliağa Kompleksinde toplam 1,903 milyon tonkapasite ile termoplastik ürünleri (AYPE, PVC, YYPE ve PP), elyaf hammaddeleri (ACN, PTA ve MEG) ve diğer petrokimyasal ürünler (Etilen, Benzen, PA, Gaz Klor, VCM) üretilmektedir.Türkiye petrokimya pazarı %11lik büyüme hızı ile dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarındanbirisidir. Türkiyenin petrokimya sektöründeki büyüme hızı GSYHdaki büyüme hızınınyaklaşık 2 katı düzeyindedir. Sektördeki büyüme hızı yüksek olmasına rağmen, Türkiyepetrokimya endüstrisi henüz pazar doygunluğa erişememiştir. Türkiyede kişi başına plastiktüketimi 45 kg/yıl iken ABD, Kanada ve batı Avrupa ülkelerinde bu oran 70-90 kg/yıl arasındadeğişmektedir (Petkim, 2020).

    Polietilen, polipropilen gibi ürünlerin bulunduğu plastik ve kauçuk ürünlerin 2019 yılındakidünya ticareti 828 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. En fazla ticareti yapılan ürün grubu,polietilen başta olmak üzere 80,7 milyar dolarlık hacmi ile etilen polimerleridir. 2015 yılında6,9 milyar dolar olan Türkiyenin plastik sektöründeki net ithalatı 2019 yılında 5,3 milyardolara düşmüştür. Buna rağmen dünyadaki net ithalatçı sıralamasında 7. ülke olarak ön planaçıkmaktadır. Propilen polimerlerinde dünyanın en büyük üçüncü ithalatçısı olan ülkemizpolipropilen ithalatında ise ikinci sıradadır. Kauçuk sektöründe de Türkiye hammaddeninneredeyse tamamını ithal etmektedir. Ancak sahip olduğu güçlü otomotiv ve lastik sektörüsayesinde hammaddeyi işleyerek, ithal ettiğinden fazlasını ihraç edebilmektedir.Petrokimya sektörü teknoloji ve sermaye yoğun, ileri ve geri bağlantıları yüksek bir sektördür.Birçok ürün entegre biçimde üretilmektedir. Bu yüzden petrokimya sektörünün gelişmiş olduğuülkelerde petrokimya kümeleri oluşmuştur. Geniş alanlarda konumlanan kümeler, ülkeekonomilerine de önemli katkılar sağlamaktadır. AT Kearneyin Çukurova Kalkınma Ajansı desteği ile Adana Sanayi Odası için hazırladığı Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri BölgesiRaporunda dünyadaki iyi uygulama kümelerine detaylı biçimde yer verilmiştir. Raporda yeralan başarılı küme örneklerinde altyapı, teşvik, yönetim ve eğitim-insan kaynakları gibi konularön plana çıkmaktadır. Kümelerin çoğunda liman, demiryolu bağlantısı bulunmakta, etkin birkarayolu hattının yanında petrokimyasal ürünlerin taşınması için boru hattı da mevcuttur.Doğalgaza erişim, kesintisiz su teminin yanında merkezi hammadde tedariği, merkezi atıkyönetimi, merkezi akışkan tedariği (nitrojen, oksijen ve sıkıştırılmış hava) gibi yönetimselkonular bulunmaktadır. Devletin teşvik sisteminin önemli bir rol oynadığı bölgelerde eğitimiçin özel programlar düzenlenmekte, Ar-Ge merkezleri teşvik edilmekte hatta eğitim amaçlıgerçek fabrikalar kurulmaktadır. İlgili raporda yer alan ve ön plana çıkan petrokimya kümelerişu şekildedir

    Houston-ABD: 449 milyar dolar GSYİHa sahip olan bölge toplam 5.152 üreticiye ve250.000den fazla çalışana ev sahipliği yapmaktadır. Dünyanın en büyük petrol üretimbölgesidir. Bölge Bayport Endüstriyel Bölgesi, Battleground Endüstriyel Kompleksi, BayportLimanını içeren 3 farklı endüstriyel kompleksi barındırmaktadır. ABDnin petrol işlemekapasitesinin %28,8ini oluşturan 27 rafineri de bölgededir. Bayport Endüstriyel Bölgesinde60 adet üretim tesisi bulunmakta olup kaya gazı teknolojisinin gelişmesi ile bölgenin ilerleyenyıllarda daha büyük petrokimyasal işleme kapasitesine sahip olacağı görülmektedir. Bölge, işyapma maliyetlerinin düşük olması, önemli devlet teşvikleri sağlanması ve avantajlı vergisistemi ile dikkat çekmektedir. 2015 yılı boyunca 35 milyar dolarlık yatırımla yeni rafineri vekimya fabrikaları kurulması planlanan bölgenin ana endüstri odakları petrol ve doğalgaz,biyomedikal ve havacılıktır. Bölge gelişmiş altyapısı ile de dikkat çekmektedir. HoustonLimanı ABDde ithalat hacminde birinci, ihracat hacminde ikinci ve toplam hacimde ikincidurumda bulunmaktadır. Limandan yıllık toplam 200 milyon ton kargo geçmektedir.Antwerp Limanı-Belçika: Yılda 40 milyon tondan fazla petrol işleyen Antwerp LimanıAvrupnın en büyük petrol ve kimyasal kümesidir. 130.000 dekarlık alana kurulmuş olanküme, içlerinde dünya çapında lider BASF, Air Liquide, Solvay, IBR, Ineos, Monsanto, Bayer,Lanxess, Total, ExxonMobil, Eurochem, Dow, Borealis gibi şirketlerin de bulunduğu 34 şirketeev sahipliği yapmaktadır. İçinde bulundurduğu derin su limanı, karanın 80 km içinde yer alankonumu ve her yöne bağlantısı bulunan gelişmiş kara, demiryolu sistemi ile dikkat çekmektedir.Depolama konusunda da küme dışından ortakların yönettiği 7 milyon metreküplük kapasite ilegelişmiş altyapıya sahiptir. Kümenin dâhili olarak hammadde ve bitmiş ürün taşımasında kullanılmak üzere aynı anda 100 farklı ürünün taşınmasına olanak sağlayan 1.000 kmlik boruhattı altyapısı bulunmaktadır. Bu boru hattı Avrupadaki nafta, likit hidrokarbon, etilen,propilen, sıvı yakıt, ham petrol, hidrojen, nitrojen ve oksijen taşıyan hatlara bağlantısı ile pekçok hammaddenin kümeye ulaştırılmasında kilit öneme sahiptir. Kümede ayrıca istihdamsağlamadan, ARGE faaliyetlerine ve eğitime uzanan birçok destek faaliyeti de yürütülmektedir.Antwerp Limanı personel eğitimi konusunda da uluslararası organizasyonlarla iş birlikleriyaparak işletme personeline teknik eğitim vermektedir.Jubail-Suudi Arabistan: 2005 yılında kurulan Jubail endüstri şehri 100.000 dekarlık bir alanakurulmuş olup 290dan fazla şirkete ev sahipliği yapmaktadır. Kümede faaliyet gösteren enbüyük şirketler Hadeed, Ar-Razi, Samad, Sadaf, Ibn Sina, Petra-Kemya, Sharq, Ibn Hayyan,Ibn Zahr, Ibn Al-Bitar olarak sıralanabilir. Jubail toplam 22,5 milyar dolar GSYİH ile önemlibir endüstriyel alan olarak dikkat çekmektedir. Kuruluş amacı ülkede çıkarılan ham petrolünişlenmesi olan bölge tek başına Suudi Arabistanın petrol dışı ihracatının %85ini, Dünyapetrokimya üretiminin %7sini yapmaktadır. Kuruluşundan günümüze kadar 110 milyar dolaryatırım çeken küme gelişmiş bir lojistik altyapısına sahiptir. Jubail havalimanı şehrin 25kilometre dışında endüstriyel alanın yakınında yer almaktadır. Bölgeden geçen Dhahran-Jubailotoyolu ve Abu Hadriyah otoyolu bölgenin kara yolu taşımacılığına destek vermektedir. JubailLimanı da toplam 44.700 ton kargo kapasitesi ile dünyanın en büyük 92. limanı olarakgörülmektedir. Demiryolu konusunda da Saudi Landbridge Projesi ile bölgenin Dammamakarayolu ile bağlanması planlanmaktadır. Bölgede Jubaili Yanbuya bağlayan boru hattıprojesi ile kümenin lojistik kapasitesine boru hattı taşımacılığının da eklenmesiplanlanmaktadır. Suudi Arabistan kalifiye iş gücü geliştirme konusunda İnsan KaynaklarıGeliştirme Fonu ile özel sektöre iş gücünü geliştirme, eğitim ve istihdam masraflarını paylaşmakonularında destek vermektedir. Bu fonun bir diğer amacı da iş gücünü hazırlayan ve eğitenözel kuruluşlara destek sağlamaktır.Jurong Adası-Singapur: Singapur, kuzeyde Malezya, güneyde ise Endonezya'nın RiauAdaları ile çevrili, 725 kilometrekarelik yüzölçümü ile dünyanın az sayıdaki şehirdevletlerinden biridir. 1819 yılında kurulan liman ile birlikte Güney Asyaya yönelik antrepove ticaret merkezi olmasıyla önem kazanmıştır. Uzun yıllar İngiliz sömürgesinde bulunan ülke1965 tarihinde bağımsız bir cumhuriyet statüsüne kavuşmuştur. 2019 yılı nüfusu 5,7 milyonolup gayri safi yurt içi hasılası 507,6 milyar dolardır. Ekonomisi başta sanayi olmak üzereticaret ve finansal hizmetlere dayanmaktadır (DSS, 2020). Jurong, Singapur'un sanayileşmede büyüme ve başarısını temsil eden en önemli bölgedir. 1961yılında yabancı yatırımları çekmek için büyük arazi ve altyapı geliştirme çalışmalarıbaşlamıştır. Ekonomik Kalkınma Kurulu (EDB) altında başlayan çalışmalarda sanayileşmehızlandıkça, bölgenin yönetimi daha zor ve karmaşık hale gelmeye başlamıştır. Bunun üzerine1968'de Jurong Town Corporation (JTC), Singapur'un ekonomik kalkınması için endüstriyelaltyapının planlanması ve geliştirilmesine öncülük etmekle görevlendirilen uzman bir kurumolarak çalışmaya başlamıştır (JTC, 2020).1891den itibaren Singapuru lojistik üs olarak kullanan Shell firması 1961 yılında ülkedeki ilkrafineriyi hayata geçirmiştir. Mevcut operasyonlarının yanı sıra, sağlanan teşvik ve vergiindirimleri bu kararda önemli rol oynamıştır. Shelli 1966da Mobil Rafinerisi, 1970de EssoRafinerisi, 1979da SRC Rafinerisi takip etmiştir. Mobil ve Esso rafinerileri 1999 yılında boruhatları ile birleştirilerek ExxonMobil adıyla tek tesis olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Buşirketler, rafineri yatırımının yanında geniş bir hammadde yelpazesi sunan dünya ölçeğindeentegre kraker kompleksleri inşa etmişlerdir. Üretilen hammaddeler Sumitomo Chemicals,Lanxess ve Asahi Kasei gibi çeşitli petrokimya firmaları tarafından kullanılmaktadır (Rikvin,2020).JTC, 1980lerde Singapur'un sermaye yoğun ekonomik faaliyetlere geçişini desteklemek için10 yıllık vizyoner bir master plan başlatmıştır. Hedef sektörler arasında elektronik, ilerimühendislik ve kimyasalların yanı sıra yüksek teknoloji Ar-Ge ve hizmet endüstrileribulunmaktadır. 1990'lar, yükselen yabancı yatırımların ve gelişen endüstrilerin ortasında hızlıekonomik büyümeyi başlatmıştır. Artan talep üzerine 1995 yılında 7 adanın birleştirilmesi veimar çalışmalarına başlanmıştır. 2009 yılında tamamlanan proje ile 32.000 dönümün üzerindetek bir ada olan Jurong Adası oluşturulmuştur (SJ, 2020). Ayrıca 2014 yılında 950 milyondolara mal olan Güneydoğu Asyanın ilk yer altı deposu faaliyete geçmiştir. Yerin 130 metrealtında, 1,47 milyon metreküp depolama hacmine sahip olan depo 600 dönümlük bir avantajsağlamaktadır (JTC, 2020). 21. yüzyılda, Singapur ekonomisi yatırım odaklı olmaktaninovasyona dayalı yeni bir dönüşüm dönemine geçmiştir. 2010 yılında başlayan Jurong AdasıVersiyon 2.0 girişimi beş temel ekseni hedef almaktadır: enerji; lojistik ve ulaşım; hammaddeseçenekleri; çevre ve su. Gelecekteki büyüme için belirlenen hedef Singapurun temiz teknolojiyeteneklerinin artırılmasıdır.Jurong Adası günümüzde, 47 milyar Singapur doları yatırımla 100'den fazla şirkete ev sahipliğiyapan birinci sınıf bir petrol rafineri merkezidir. Enerji ve kimya sektörüne büyük katkısağlayan ada 26.000 kişiye istihdam sağlamaktadır (SJ, 2020).Jurong Adasının gelişiminde coğrafi konum, limanın mevcudiyeti ile teşvik ve vergi avantajlarıilk aşamada gelmektedir. Ayrıca yapılan uzun vadeli planlamalar ve altyapı yatırımları Jurongudünyanın önemli petrokimya merkezlerinden biri haline getirmiştir. “Plug and play adı verilenve bir boru hattı ağı aracılığıyla tesisler arası kesintisiz entegrasyon sağlayan sistem yatırımcılariçin büyük kolaylık sağlamaktadır. Bir tesisin çıktısı diğer komşu tesisler için girdioluşturmakta, şirketlerin hammadde ve ürünleri birbiri arasında alıp satmasını mümkünkılmaktadır. Bu, zamandan ve nakliye maliyetlerinden tasarruf etmenin yanı sıra dökülme vekontaminasyon riskini de azaltmaktadır.Atık su arıtma, kamu hizmetleri ve depolama gereksinimleri gibi dış kaynak kullanımı içinkapsamlı hizmet sağlayıcı firmalar mevcuttur. Örneğin, Hitachi Engineering, mühendislik,tedarik ve inşaat hizmetleri; Sembcorp, Tuas, Power Utilities atık su arıtma hizmetleri; vePipenet, Keppel Merlimau Cogen gibi firmalar altyapı hizmetleri sağlamaktadır. Tüm bunlarşirketlerin temel iş faaliyetlerine odaklanmalarına izin verirken, sermaye giderlerinde yüzde 25-30'a ve lojistik maliyetlerinde yüzde 10-15'e varan tasarruflar sağlamaktadır.Adada eğitim ve ARGE çalışmalarına özel bir önem verilmektedir. Kimya endüstrisi için yenisüreçler ve uygulama geliştirmede araştırma programları yürüten A*STAR (Bilim, Teknolojive Araştırma Ajansı) altında özerk bir ulusal araştırma enstitüsü olan Kimya ve MühendislikBilimleri Enstitüsü (ICES) bulunmaktadır. Ayrıca, Singapur Ekonomik Kalkınma Kurulutarafından, kimya endüstrisine yeni girenlerin eğitimini desteklemek ve mevcutprofesyonellerin yeteneklerini geliştirmek için adada bir Kimyasal Proses Teknoloji Merkezioluşturulmuştur (Rikvin, 2020).Dünya Bankasının 2019 yılı iş yapma kolaylığı endeksinde ikinci sırada yer alan Singapurfarklı sektörlerde ve çeşitli ölçekteki firmalara yönelik hazır ofis çözümleri sunmaktadır.

  4. Adana Kimya ve Petrokimya SanayiiÇukurova Bölgesinde endüstriyel üretim 1500lü yıllara dayanmakla birlikte modern üretimtesislerin kurulması pamuk ekimi sonrası 19. yüzyılın sonlarında gerçekleşmiştir. Adanadakiilk fabrika 1864 yılında kurulan bir çırçır fabrikasıdır. Kimya sanayisinin kayıtlara ilk kezgeçtiği tarih ise 76 çalışana sahip 17 işletme ile 1927 yılıdır. 1950li yıllarda az sayıda sabunimalathanesi bulunmaktadır. Kimya sektörünün gelişimini sağlayan ana etmenler 1966 yılındakurulan SASA, 1968de açılan Plassa ve 1971 yılında hizmete geçen Pilsadır. Açılan büyük
    ölçekli fabrikalarla Adana kimya ve plastik sanayisi gelişmeye başlamış ve 1988 yılında 10firmada 5752 kişinin çalıştığı bir yapıya ulaşmıştır (Adana İl Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü,2019).Günümüzde Adanada kimyasal ürünleri imalatında 158 işyeri ve 3.692 sigortalı çalışanbulunmaktadır (SGK, 2018). Bu veriler toplam işyeri sayısının binde 4ünü oluştururkenAdanadaki çalışan sayısının %1,2sini teşkil etmektedir. Sektörün yapısından kaynaklı olarakAdanada da firmalar imalat sektör ortalamalarının üzerinde çalışan sayısına sahiptir. Kimya,tekstil sektöründen sonra firma başına en fazla çalışan sayısına sahip sektördür. Adana, Türkiyekimya sektörü çalışanlarının %4,6sına sahip olup il bazında altıncı sıradadır. Türkiyedeçalışan sayısı açısından önemli bölgeler Marmara Bölgesi (İstanbul, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ)ve İzmirdir. Kimya sektörüne ek olarak Adanaâ€da kauçuk ve plastik ürünleri imalatında 341firma, 4.971 çalışan yer almaktadır.Kimya sektörü Adanada net satış rakamlarında ön plana çıkmaktadır. Sanayi ve TeknolojiBakanlığının yaptığı büyüklük, başatlık ve uzmanlık analizlerinde Adanadaki imalatsektörleri arasında uzmanlıkta 2014 yılında ilk sırada, 2015 yılında ikinci sırada yer almaktadır.Net satışlar üzerinden ildeki sektörel uzmanlaşmayı gösteren analizde Adana kimya sektörü,2,6 uzmanlık katsayısı ile Yalovadan sonra Türkiyede ikinci sırada gelmektedir. Bu durumunen önemli sebebi SASA Polyester ve Meltem Kimya gibi Türkiyenin en büyük sanayikuruluşları arasındaki iki firmadır. İstanbul Sanayi Odasının yaptığı 1000 Büyük SanayiKuruluşu çalışmasında SASA Polyester 77. sırada, Meltem Kimya 677. sırada yer almaktadır(İSO, 2018). SASA yıllık 500.000 ton elyaf üretimi ile dünyanın önemli elyaf üreticilerindenolup Dimetil Teraftalat gibi özel polimerler ve iplik üretmektedir. Meltem Kimya ise PolietilenTeraftalat (PET), PVC gibi polyester çeşitleri üretmektedir. Adanada yer alan bazı önemlikimya firmaları ve ürünleri şu şekildedir: Aschem (polistren), Beyaz Kâğıt (temizlikmalzemeleri), Agakim Kimya (su bazlı polimerler), Sepaş Plastik (PE plastik film), Ersoplast(geri dönüşümle PE granül), Eksoy Kimya (tekstil kimyasal ve boyaları), Ertar Kimya (tarımsalilaçlar), Alpa İnşaat (yapı kimyasalları), Alteks Kimya (organik gübre, uçak sis boyası, yapıkimyasalları), Technochem (çeşitli kimyasallar), Proser Chemicals (tekstil kimyasalları),Adafer Gübre (gübre), Agrotime (gübre), Alde Kimya (çeşitli kimyasallar), Merpa Kimya(temizlik ürünleri).

    Türkiye kimyasal ürünler dış ticaretinin büyük kısmı İstanbuldan gerçekleştirilmektedir.Türkiye kimyasal ürün ihracatının %61ini ve ithalatının %59unu tek başına İstanbulgerçekleştirmektedir. İstanbulu ihracatta İzmir, ithalatta Gaziantep takip etmektedir.Kimya sektörü Adana dış ticaretinin en önemli sektörüdür. Adanada ithalatın %45, ihracatın%14ünü kimya sektörü oluşturmaktadır. İl içinde ithalatta önemli bir farkla birinci, ihracattaüçüncü sektör konumundadır. Türkiye kimyasal ürün ihracatının %2,7si, ithalatının ise%3,2sini Adana gerçekleştirmektedir.2019 yılında Adanadan 272 milyon dolar kimyasal ürün ihracatı yapılırken yaklaşık 1 milyardolarlık ithalat gerçekleştirilmiştir. Son 10 yıllık süreçte ithalattaki artış dikkat çekicidir. Adanaiçin 2010-2019 dönemine bakıldığında kimya sektöründe ihracat %6 artarken ithalat %84artmıştır. Bu durum il dış ticareti ile uyumsuzluk göstermektedir. 10 yıl öncesine göre Adanaithalatı bugün aynı seviyelerdeyken ihracat yaklaşık %40 artmış durumdadır. İthalatın kimyadaalt sektörlere göre kırılımı incelendiğinde büyük oranda hammadde ithal edildiğigörülmektedir. 2019 yılında 437 milyon dolarlık ana kimyasal madde, 417 milyon dolarlıkkauçuk-plastik hammaddesi ithal edilmiştir. Bu açıdan Adana kimya ve plastik sektörlerinin hammadde ihtiyacını yurtdışından temin ederek gelişmekte olduğu ve yurtiçi artan talebeyönelik çalıştığı söylenebilir.Ülke bazında Adana kimya ihracatında Irak ön plana çıkmaktadır. Adana kimyasal ürünihracatının %19u Iraka gerçekleştirilmektedir (TÜİK, 2017). Iraka sabunlar, yüzey-aktifmaddeler vb. ürünler ihraç edilmektedir. Irakı Çorlu Serbest Bölgesi, Çin, Azerbaycan veGüney Kore takip etmektedir. İthalatta ise organik kimyasal ürünler baskın bir konumda olupHollandayı sırasıyla Suudi Arabistan, Kuveyt, İsrail ve Çin takip etmektedir.

    NACE ve ISIC sınıflandırmalarında “kimyasal madde ve ürünler ile plastik ve kauçukürünleri farklı sektörlerde sınıflandırılmaktadır. Ancak kimya ile ilgili birçok sektörçalışmasında sektörlerin birbiri ile olan sıkı ilişkisi nedeniyle plastik sektörü ile birlikte elealınmaktadır. Akdeniz İhracatçılar Birliği de kimya sektöründen yapılan ihracat kalemlerindekimya ve plastik ürünlerini birlikte değerlendirmektedir. 2019 yılında Adanadan en fazlaihracatı yapılan ürün kısa adıyla PET olarak bilinen Polietilen Teraftalattır. Yaklaşık 78 milyondolarlık ihracat rakamına sahiptir. Bunun dışında ürün bazında yıkama ve temizleme ürünleri(sabun hariç), torba ve çantalar, alçak yoğunluk polietilen, boru ve hortumlar, profil ve çubuklar, boyalar ön plana çıkmaktadır. Adana kimya ihracatı; plastik hammadde ve plastiknihai ürünlerde yoğunlaşmaktadır.On Birinci Kalkınma Planında kimya sektörü için katma değeri yüksek, çevre dostu verekabetçi ürünlerin üretilebildiği, sürdürülebilir, ileri teknoloji kullanan, koordineli yatırımlarınyapılması ve böylece ülkemizin ithalat bağımlılığının azaltılması, sektörün dünya üretim veihracatındaki payının artırılması, temel amaç olarak belirlenmiştir. Bu hedefe yönelik belirlenen8 tedbirden bir tanesi şu şekilde ifade edilmiştir: “Çukurova bölgesinde büyük ölçeklipetrokimya tesisi kurulacaktır. Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesinde başlayacak büyükölçekli yatırımlar tamamlanarak temel petrokimyasallar da dâhil olmak üzere entegre üretimyapısı kurulacaktır.Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri BölgesiIrak-Türkiye, Bakü-Tiflis-Ceyhan, Ceyhan-Kırıkkale boru hatlarının merkezinde, günlük 2,6milyon varil petrol taşıma kapasitesine sahip Adana, Türkiye için stratejik bir öneme sahiptir.10. Kalkınma Planında Ceyhanın uluslararası petrol piyasasında ana dağıtım noktalarındanve petrol fiyatlarının teşekkülünde önemli merkezlerden biri olması yolundaki çalışmalarsürdürülecektir ifadesi yer almaktadır. Bu avantaj ile birlikte Cumhurbaşkanımız Sayın RecepTayyip Erdoğan tarafından müjdesi verilen 5 mega endüstri bölgesinden birisi Ceyhandadır.Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi 13.410 dekar alan için 17/10/2007 tarihli 26673 sayılıResmi Gazetede yayımlanarak ilan edilmiştir. Bölgenin, Ortadoğu petrol ve gaz rezervleri,uluslararası enerji boru hatları ve İskenderun limanına olan yakınlığı ile enerji sektörü içinönemli bir yatırım olacağı düşünülmektedir. Bölgede petrokimya ve kimya ürünleri alanlarındayapılacak yatırımlar sadece bölgemizin değil ülkemizin kalkınmasına, cari açığın azaltılmasınave 2023 yılı hedeflerine ulaşılmasına önemli katkılar sağlayacaktır.Enerji Bölgesi ilimizin önemli yatırımları arasında başı çekmektedir. Bölgenin yatırımlara hazırhale gelmesi için imar planına esas jeolojik-jeoteknik etüt raporunun hazırlanma sürecitamamlanmıştır. Taşınmazlarla ilgili hukuki ve idari problemler çözülerek bölgeye yönelik imarplanı tamamlanmıştır. Alandaki mülkiyet, kamulaştırma, imar ve tahsis işlemlerine ilişkinsorunların çözümüne yönelik yoğun çalışmalar yürütülmüştür. Bu kapsamda; orman vasfınıkaybetmiş alanların orman sınırları dışına çıkarılması için 07 Mart 2019 tarih ve 807 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı alınarak ilk uygulaması Ceyhanda gerçekleştirilmiştir. Yakın birdönemde Rönesans Holding, Sonatrach, Port of Rotterdam işbirliğinde polipropilen üretimineyönelik proje için temel atılması hedeflenmektedir.Ceyhanda yapılacak polipropilen üretimi projesinin 5 Eylül 2019 tarihli Resmi GazetedeYatırımlara Proje Bazlı Devlet Yardımı verilmesi kapsamında devlet teşviklerindenfaydalanabileceği ilan edilmiştir. Ceyhan Polipropilen Üretim AŞ tarafından hayata geçirilecek,8 milyar 225 milyon lira tutarındaki sabit yatırım miktarı ile yıllık 450 bin ton kapasitelipolipropilen (Türkiyenin 2019 yılı polipropilen ithalatı 1,8 milyon ton) üretim tesisikurulacaktır. Projeyle 590 kişiye ilave istihdam sağlanması öngörülmektedir. Bu yatırımlaTürkiye için stratejik öneme sahip otomotiv sanayisi, tekstil, ambalajlama ve plastik ürünlerigibi birçok kullanım alanı bulunan plastik ham maddenin üretim kapasitesi artırılacaktır.Böylece dışa bağımlılığın azaltılması, döviz tasarrufunun sağlanması, Türkiye'nin tüketimininyerli kaynaklarla karşılanması sağlanacaktır.Uzun vadede polipropilen yatırımına ek olarak bölgede birçok petrokimyasal tesisiplanlanmaktadır. Bu yatırımların, inşaat sırasında 10 yıl boyunca 40.000, tüm tesisler hizmetegirdiğinde 10.000 kişiye istihdam sağlayacağı öngörülmektedir. Türkiye cari açığına yıldayaklaşık 2 milyar dolar katkı sağlayacaktır. Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesinde; liman, PDH-PPtesisi, Naptha Cracker, HDPE/LLDEP/LDPE tesisi, Polipropilen tesisi, MethanolMMA/PMMA Asetonphenol tesisi, Choloro-Alkalin Soda Chlorine, Peroksit, Strin/PolistrinABSB, Ethylene Oxide Propylene Oxide Polyether, Pet Polyether Polyamides, Polycarbonate,Oxy-alcohols, Methanol MMA/PMMA Acetone Phenol Expension, TDI/MDI/PMDI, SMRAmmonia üretim tesisleri planlanmaktadır.2015 yılında Çukurova Kalkınma Ajansı tarafından Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesine yönelikAdana Sanayi Odasına bir doğrudan faaliyet desteği verilmiştir. Verilen destek ile hazırlananraporda Türkiyenin mevcut durumu, makroekonomi, ticaret dengesi ve rekabet gücüeksenlerinde değerlendirilmiş ve Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesine yol göstermesi ve doğruşekilde kurgulanmasına yönelik olarak küresel anlamda faaliyette olan petrokimya kümeleri vesanayi şehirleri incelenerek çıkarımlar yapılmıştır.Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesinde yaşanan gelişmeler doğrultusunda Adanada kimya sektörüneyönelik yeni alan oluşturma çabaları devam etmektedir. Kimya İhtisas OSB kurulumuna yönelik yaklaşık 40.000 dekarlık arazi belirlenmiş, fizibilite çalışmaları yaptırılarak tescilaşamasına gelinmiştir.Kimya Vadisi ProjesiKimyasal Madde Üretim Teknolojileri Merkezi (kimya vadisi projesi) ülkemiz ve bölgemizdeüretilmeyen katma değeri yüksek kimyasal maddelerin belirlenmesi, nasıl üretilebileceklerininve üretim teknolojisinin ortaya koyulması, üretim teknolojisi ve fizibilitesi yapılankimyasalların girişimcilerin bilgisine sunulmasını hedeflenmektedir. Bunun sonucunda daithalatın azaltılması, ihracatın arttırılmasına katkı sağlanması beklenmektedir.Proje sahibi, Çukurova Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici A.Ş. olup Adana Sanayi Odası,Adana Ticaret Odası, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Adana Büyükşehir Belediyesi, ÇukurovaÜniversitesi ve Akdeniz İhracatçı Birlikleri projenin ortaklarıdır. Toplam 5 milyon TL bütçeliprojenin 3,75 milyon TLsi Çukurova Kalkınma Ajansı tarafından geri kalan 1,25 milyon TLise proje sahibi ve ortakları tarafından karşılanmaktadır.Proje ile hâlihazırda ithal edilerek tedarik edilen 5 adet kimyasalın üretim teknolojilerininbelirlenmesi ve bunun yerli sanayi sektörü ile paylaşılması, kurulacak merkeze 10 sürekli, 2geçici istihdam sağlanması, bölgede yer alan firmaların bünyesinde bulunan kimya ile ilgilimakine ve teçhizatların etkin ve verimli kullanımına yönelik eğitimlerin verilmesi ve böylecekimya alanında yetişmiş kalifiye eleman sayısının artırılması hedeflenmektedir. Projetamamlandıktan sonra kurumsal ve finansal sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için proje sahibive diğer paydaşların ortaklığında bir anonim şirket kurulması ve projenin çıktılarının bu şirketaracılığıyla ticarileştirilmesi planlanmaktadır.Projenin başvuru sahibi ilk aşamada Çukurova Üniversitesidir. 2019 yılı içerisinde ÇukurovaÜniversitesi, projenin Çukurova Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici A.Ş.ye devredilmesitalebinde bulunmuş ve Ajans Yönetim Kurulu tarafından kabul edilmiştir. Proje mevcutdurumda tamamlanmış ve Adana Sanayicilerine hizmet vermeye başlamıştır.

  5. Teşvik Sisteminde AdanaAdana 2020 yılının Ağustos ayında Resmi Gazetede yapılan değişiklikle teşvik sisteminde 2.bölgeden 3. bölgeye geçmiştir. Ancak kimyasal ürün üretimi orta-yüksek teknoloji yatırımlarıarasında yer almakta olup zaten 4. bölge desteklerinden faydalanabilmektedir. Bu kapsamda 1milyon TL ve üzeri kimyasal ürün yatırımları bölgesel teşviklerden faydalanacak olup KDVistisnası, gümrük vergisi muafiyeti, SGK işveren hisse desteği (6 yıl %25 yatırıma katkı oranı),vergi indirimi desteği (yatırıma katkı oranı %30) ve faiz desteğinden (TL 4 puan, döviz 1 puanindirimli) faydalanabilmektedir.Bölgesel teşviklerin yanı sıra petrokimya sektörü gibi stratejik ve büyük yatırımlar için 2016yılında Å“yatırımlara proje bazlı devlet desteklerigetirilmiştir. Asgari sabit yatırım tutarı 100milyon dolar olan ve ülkemizin kritik ihtiyaçlarını karşılayacak, arz güvenliğini sağlayacak,dışa bağımlılığı azaltacak, teknolojik dönüşümü gerçekleştirecek, yenilikçi, Ar-Ge yoğun veyüksek katma değerli yatırımların proje bazlı olarak desteklenmesine başlanmıştır. Projeözelinde değişmekle birlikte; gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, vergiindirimi veya iadesi, sigorta primi işveren hissesi desteği, gelir vergisi stopaj desteği, niteliklipersonel desteği, faiz veya hibe desteği, sermaye katkısı, enerji desteği, kamu alım garantisi,yatırım yeri tahsisi, altyapı desteği, izin ve ruhsatlar için yasal süreçlerde düzenleme yapılmasıgibi destek çeşitleri bulunmaktadır. Destek verilmesi planlanan yatırımlara Bakanlar Kurulukarar vermekte ve Resmi Gazetede yayınlanmaktadır. Adanadan bugüne kadar SASAnın üçprojesi ve Ceyhan Polipropilen Üretim A.Ş.nin bir projesi proje bazlı devlet desteklerinialmaya hak kazanmıştır.

    Sonuç

    Kimya sektörü, ekonomide oluşturduğu etki ve diğer endüstrilerle olan yakın ilişkisi nedeniyleülke politikalarında stratejik bir öneme sahiptir. Üretim ekseninin doğuya kaydığı süreçte Çin,2009 yılından itibaren ABD, Almanya, Japonya gibi ülkeleri geride bırakarak lider konumagelmiştir.
    ABD son yıllarda bulunan kaya gazı rezervleri ile nafta üretimine önemli bir maliyetavantajı sağlamış ve dünyanın en büyük ETİLEN üreticisi konumuna yükselmiştir. Dünyaekonomisinin doğrudan ve dolaylı yollarla %7sini oluşturan kimya sektörü için ülkeler yenihammadde bulmak, yeni üretim alanları oluşturmak ve Ar-Ge çalışmaları için yoğun gayretgöstermektedir.

  6. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, dünyada en düşük çimento fiyatı olan ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, "Kamuoyunda hala çimentocular zam yaptıkları için konut fiyatları artıyor diye bir yanlış bir söylem var. Bu tamamen yanlış.



    Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, dünyada en düşük çimento fiyatı olan ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, "Kamuoyunda hala çimentocular zam yaptıkları için Konut fiyatları artıyor diye bir yanlış bir söylem var. Bu tamamen yanlış. Binaların cinsine göre bir inşaatın maliyeti içinde çimentonun payı yüzde 2 ila 4 civarında" dedi.


    TÇMB düzenlediği basın toplantısında, çimento sektörü 2018 yılı değerlendirmeleri ve 2019 yılı beklentilerinin yanı sıra sektör önceliklerini paylaştı. Çimento fiyatları ile ilgili açıklama yapan Özdemir, "Türkiye'de beton tüketiminin neredeyse yüzde 30-35'ini İstanbul'daki projelere harcanıyor. Kum ve çakıl bizim dışımızda olan maliyetler. Beton fiyatı arttığında sanki sadece çimentodan artıyormuş gibi bir izlenim var. Bu tamamen yanlış. Betonun içinde çimentonun maliyeti üçte bir civarında. Halk tabiriyle beton bugün 100 lira ise bunun 33 lirası çimento. Binaların cinsine göre bir inşaatın maliyeti içinde çimentonun değeri yüzde 2 ila 4 civarında. Betonun içinde maliyet olarak üçte birindeyiz. Çimento fiyatı arttı, onun için beton, inşaat maliyetleri de arttı algısı yanlış. Biz Limak olarak Afrika'da iki ülkede çimento üretimi ve satışı yapmaktayız. Bunlardan biri Fil Dişi Sahilleri, diğeri Mozambik. Satışlarımız burada lira, orada euro ile... Burada çimentoyu 150 liraya satıyorsak, orada 150 euroya satıyoruz; yani, buradaki fiyatın neredeyse 6 katı. Biz dünyada en ucuz çimento fiyatı olan ülkeyiz" dedi ve ekledi:

    "İç piyasadaki daralmayı ihracatla kapatmaya çalıcağız"

    "Bizler enflasyonla topyekün mücadele de büyük fedakarlık yaptık, yapmaya da devam edeceğimizi, elimizi taşın altına da sokacağımızı söyledik. Ama kamuoyunda hala çimentocular zam yapıyorlar işte konut fiyatları artıyor diye bir yanlış anlamayı önleme çalışıyoruz. İç piyasadaki daralmayı ihracatla kapatmaya çalışacağız. Ocak ayına baktığımız zaman miktar olarak yüzde 100 daha fazla ihracat yaptık. İsrail'e ABD'ye çimento yolluyoruz. İnşallah Suriye düzelirse bu rakamın çok daha fazla olacağını düşünüyoruz. Şu anda sınır kapılarındaki sıkıntılarımızdan dolayı Suriye'ye ihracat yapamıyoruz. Talep var ama yapamıyoruz. İhracatta 1-2 dolar karla satabiliyoruz bizle beraber çin Endonezya, Vietnam ile uğraşıyoruz. Biz de nakliye avantalarımızı kullanarak pazar da payımızı artırmaya çalışıyoruz"

    "Emlak fiyatlarındaki artışın bize bağlandığını görünce çıldırıyoruz"

    Sanko Holding Yönetim Kurulu Bşakan Vekili Adil Sani Konukoğlu da, "Gerçekten de biz çimento üreticileri olarak ne zaman emlak fiyatlarının artmasının bize bağlandığını görünce inanın çıldırıyoruz. Nedeni ortada bizim katkımız yüzde 4; yüzde 96'sı ne durumda? Kimse bu oranı tartışmıyor. Üstüne üstelik hiçbir zaman unutmayalım ki bizim çimento üretirken de maliyetimizin yüzde 65'i dışa bağımlı, enerji. Çimentoya gelen zamma baktığınız zaman bir şey ortada. Dünyadaki en ucuz çimento Türkiye'de" dedi.

    Zararına çimento sattıklarını ifade eden Konukoğlu, "Biz buradan ABD'ye çimento gönderiyoruz neden çünkü ABD'de 150 dolara çimento satılıyor bizden 35-40 dolara çimento alıyor.

    Götürüyor ABD'ye 150 dolara satıyor. 60 dolar da nakliye ücreti. Böyle ucuz olduğu zaman kim almaz çimentoyu. Biz zararına mal satıyoruz. Türkiye'deki konut fiyatlarının artmasında inşaat maliyetlerinin artmasında lütfen bize de bağlamayın. Bir tek biz değiliz; hiç bir şey de yapmadık. Dönüp baktığınız zaman son 6 aydır zam da yok" diye konuştu.

    "Çin'den daha ucuza satıyoruz"

    Sabancı Holding Çimento Grup Başkanı Tamer Saka da, " Türkiye'deki maliyetlerimizin tamamı TL olduğu yönünde bir algı var. Yüzde 65-yüzde 70 seviyesindeki girdilerimiz döviz cinsinden fiyatlanan maliyetlerdir" dedi ve şunları söyledi: "Türkiye'deki çimento fiyatı dünyadaki en düşük çimento fiyatıdır. Türkiye'de satılan çimento, bugün Çin'den, dünyadaki gelişmekte olan ülkelerinden daha ucuzdur. Dolayısıyla bu da esasında sektörün içinde bulunduğu zorluğu da bence tek başına ifade eder bir unsurdur. Maliyetlerimiz birçok ülkeye kıyaslandığı zaman ne kadar yüksek olduğunu düşünürseniz, fiyatınızın tüm bunlardan düşük olması bizi rekabetçilik anlamında ciddi sıkıntıya sokmaktadır. Bu sektör yatırımla büyüyen bir sektördür." (Fotoğraflı) - İstanbul

  7. İspanya'nın sekiz aylık çimento tüketimi 2021'de artıyor

    01 Ekim 2021

    İspanya: 2021'in ilk sekiz ayında ulusal çimento tüketimi, 2020'nin ilk sekiz ayında 8,48 milyon ton olan yıllık bazda %13 artarak 9,58 milyon ton oldu. İspanyol Çimento Sanayicileri Derneği (Oficemen), tüketimin 2 kaldığını söylüyor 2019'un ilgili döneminde Covid-19 salgın öncesi seviyelerin % altında. El Economista gazetesi, derneğin 2020'de tam yıl çimento tüketimini 14,6 milyon ton, 2019'un tam yılı rakamı olan 14,7 milyon tonun biraz altında tahmin ettiğini bildirdi.
    Başkan José Cascajero, "Bu seviyeler bizi gelecek yıllarda umut verici bir büyüme yoluna soktu. Birincil talep kaynağı olmaya geri dönen altyapı ve konut inşaatının toparlanması, hem tüketimin hem de beklentilerin artmasına izin verdi. Nisan 2021'den bu yana önemli ölçüde iyileştirilecek.â€
    2022'de, kısmen AB'nin Covid-19 salgını sonrası toparlanma fonunun olumlu etkileri nedeniyle yıllık talep artışının %3 - 5 olacağını tahmin ediyor. Cascajero, artan elektrik fiyatlarının ve CO2 emisyon ücretlerinin artan yükü konusunda uyarıda bulundu ve büyüme üzerindeki etkilerini azaltmak için 'yapısal reformlar' çağrısında bulundu.


  8.  Alıntı Originally Posted by Dandanakan Yazıyı Oku

Sayfa 61/75 İlkİlk ... 1151596061626371 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •