Sayfa 65/75 İlkİlk ... 15556364656667 ... SonSon
Arama sonucu : 597 madde; 513 - 520 arası.

Konu: İstanbul atakent bölgesi TEMEL ve TEKNİK analiz çalışmaları.

  1. . PASLANMAZ ÇELİK ÜRETMEK İÇİN NE KADARBİR YATIRIM GEREKLİDİR?



    Türkiyenin paslanmaz çelik tüketimi kişi başına 1,5 kilogram olarak varsayıldığında yurt içi paslanmaz çelik tüketimi yaklaşık 100.000 ton olarak kabul edilebilir.


    Bu rakama yurt dışı talep için 50.000 ton eklendiğinde 150.000 tonluk yıllık paslanmaz çelik tesisi kapasitesi başlangıç için makul görünmektedir.


    Bu kapasitede bir paslanmaz çelik tesisi mevcut kromit rezervlerimizi ve ferrokrom üretim tesislerimizi atıl kalmaktan kurtararak katma değeri yüksek ürünler üretme olanağı sağlayacaktır.



    Ülkemizde Paslanmaz Çelik üretimi mevcut Entegre Tesislerinde ya da Yarı Entegre Tesislerinde ( Ark Ocakları) gerçekleştirebilir.


    Bu tesislerde, bulunması zor ve pahalı olan paslanmaz çelik hurdası yerine entegre tesislerinde üretilen sıvı çelik ya da çelik hurdası kullanılabilir



    Argon Oksijen Karbon Giderme kabında sıvı metalin karbonu azaltıldıktan sonra ferrokrom ve ferronikel ve diğer alaşım elementleri eklenerek paslanmaz çelik üretilebilir.


    Böyle bir paslanmaz çelik tesisi için gerekli yatırım tutarı,Argon Oksijen Karbon Giderici, sürekli döküm tesisi,haddehane, ısıl işlem, asitle temizleme ve malzeme kontrol ünitelerinden oluşacaktır.


    Gerekli olan bu ünitelerin bazıları mevcut tesislerimizde zaten vardır ve mevcutların paslanmaz çelik üretimine uyarlanmaları gerekecektir.



    Böyle bir Paslanmaz Çelik Tesisi için gerekli yatırım tutarı yeni bir paslanmaz çelik tesisinin tutarıyla kıyaslandığında yeni tesis tutarının % 20-30 u gibi bir yatırım tutarının yeterli olacağı tahmin edilmektedir.



    Mevcut demir çelik tesisleri esnek bir biçimde dönüştürülerek gerçekleştirilecek Paslanmaz Çelik üretimiyle demir çelik sektörümüze rekabet gücü kazandırılacak, mevcut istihdam korunacak ve ek istihdam yaratılmış olacaktır.


  2. [IMG] Çinin iç tüketime odaklanıp ihracatını geçmiş yıllara göre düşürmesi ile Türkiye Çinden boşalan Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya pazarlarına önemli tutarda ihracat gerçekleştirilmiştir.[/IMG]

    2022 Yılında da Çin içe kapanık bir politika izleyecek gibi görünüyor.
    Bu durum yine bize yaramaya devam edecek gibi.

  3. Türkiyede Demir Çelik Sektörü ve Paslanmaz Çelik Üretiminin Değerlendirilmesi


    Türkiyenin Güçlü Yönleri


    - Demir Çelik sektörü Türkiye için stratejik sektördür
    - Demir Çelik üretiminde birikim ve deneyim sahibidir
    - Uluslar arası standartlarda üretim yapmaktadır
    - Türkiye dünyada Demir Çelik üretiminde 13. Sırada,demir çelik ihracatında 9. Sırada yer almaktadır
    - Paslanmaz Çeliği mevcut demir çelik tesislerinde üretebileceği yatırımının az finansman gerektirmesi

    Türkiyenin Fırsatları


    - Kaliteli, yüksek tenörlü kromit rezevleri ve ferrokromüretimi
    - Paslanmaz Çelik teknolojisini öğrenmek
    - Mevcut tesislerinde katma değeri yüksek ürünler üretmek
    - Gençlere yeni istihdam olanakları yaratmak
    - Paslanmaz Çelik ihtiyacını karşılamak
    - Paslanmaz Çelik ihracatı yapmak
    - Dış ödemeler dengesini iyileştirmek
    - Dünya Demir Çelik sektöründe etkinliğini artırmak,rekabet üstünlüğü sağlamak
    - Geleceği güvence altına almak

    Türkiyenin Zayıf Yönleri


    - Düşük alaşımlı çelik üretimi
    - Paslanmaz Çelik yatırımının finansmanı
    - Mevcut Nikel rezervlerinin tenörlerinin düşük oluşu
    - Ferronikel ihtiyacının dışardan karşılanması


    Türkiyeye Yönelik Tehditler



    - Enerji fiyatlarındaki yükselişler
    - Dünyada demir çelik sektöründeki gruplaşma

  4. 1----- KRİZDEN V ÇIKIŞI ( Krizden çabuk çıkar)

    2------ KRİZDEN W ÇIKIŞI ( kriz uzun sürer.2013 bernanke krizi DEVAMI)

    3----- yol ayrımındayız.YUKARISI 2,7 CENT (MOLA BÖLGESİ )


    4------- SEÇİM BEKLENTİSİ 3,5 CENT(ORTA VADE ZİRVE OLABİLİR.)

    5---------2011 VE 2013 OLDUGU GİBİ 2,7 CENT bölgesinden SERT DÜZELTMELER gelebilir.


  5. 1----- KRİZDEN V ÇIKIŞI ( Krizden çabuk çıkar)

    2------ KRİZDEN W ÇIKIŞI ( kriz uzun sürer.2013 bernanke krizi DEVAMI)

    3----- yol ayrımındayız.YUKARISI 2,7 CENT (MOLA BÖLGESİ )


    4------- SEÇİM BEKLENTİSİ 3,5 CENT(ORTA VADE ZİRVE OLABİLİR.)


    5---------2011 VE 2013 OLDUGU GİBİ 2,7 CENT bölgesinden SERT DÜZELTMELER gelebilir.

  6. 2050 yılına kadar net sıfır karbon hedefinin, maliyetleri ve fizibilite eksikliği nedeniyle büyük ölçüde sınırlandırılacağı neredeyse kesin gözüküyor.

    Wall Street Journal'a göre, karbon salınımının azaltılması konusundaki en büyük harcamaların Hindistan ve Çinde gerçekleşmesi gerekiyor. Zira 2060 yılına kadar sıfır net karbon emisyonu hedefine ulaşmak için bu ülkelerin nükleer, rüzgar ve güneş tesisleri inşa ederken ulaşım ve inşaat harcamaları için 21 trilyon dolar yatırım yapması gerekiyor olacak. Ancak Çin'in 2020'deki enerji tüketiminin %57'si kömür kaynaklarından sağlandı ve bu emtia tüketiminin 2020'den 2025'e kadar %6 oranında artacağı tahmin ediliyor. Çin'de kömür madenciliği önemli bir istihdam alanı olmakla birlikte ülkede kömür enerji santralleri aşırı borç batağında ve ekonomik büyüme için elektrik enerjisi gerekiyor. Çin bu sebeplerden ötürü 2040’lardan önce aşamalı olarak kömür enerjisini devre dışı bırakmak konusunda isteksiz. Hindistan'da ise kömür ülkenin enerji ihtiyacının yarısını karşılıyor ve dünya kömür tüketimindeki payını 2030 yılında %11'den %14'e yükseltmesi bekleniyor.

    Çin'de kömür madenciliğine yönelik kısıtlamaların sıkılaştırılması, Avustralya'dan siyasi sebeplerle kömür ithalatının yasaklanması ve dünya çapında ekonomik toparlanma ile küresel bir ölçüt olan Newcastle Termal Kömür Fiyatı 2019'un sonundan bu yana üç katına çıktı. Enerji santrallerinde düşük kömür stokları bu kış daha da yüksek fiyatlara işaret ediyor. Tüm bunlar, kömürden diğer fosil yakıtlara geçişi teşvik ediyor. Bu sebeple ABD’de benzin fiyatları ilkbahardan bu yana %92 artarak tüketicilerin de araçlarını daha pahalıya doldurmasına neden oldu. Ayrıca, Amerikan evlerinin yarısı doğalgazla ısıtıldığından %273 oranında artan doğalgaz maliyetleri tüketicilerin daha da üzülmesine sebep oluşturdu. ABD Enerji Enformasyon İdaresi, bu kış geçen yıla kıyasla %30 daha fazla yakıt faturası öngörüyor. Havaların normalden %10 daha soğuk olması durumunda ise bu oran %50’ye kadar yükselebilir.


    Paris İklim Anlaşması'nı tek başına yerine getirmenin toplam maliyeti 2030'da 50 trilyon dolar veya her Amerikalı başına 140 dolar olacaktır. Yine de yakın tarihli bir Washington Post anketi, çoğunluğun enerji faturalarına eklenen yıllık 24 dolarlık iklim vergisine bile karşı yönde oy vereceğini ortaya koydu. Yine de 2100 yılına kadar sürdürülmesi halinde, her Amerikalı başına yıllık 140 dolarlık yatırım, küresel sıcaklıkları sadece eksi 0,03 santigrat derece azaltacaktır. Maliyetini ödemek zorunda olmadıkları sürece herkes emisyonun azaltılmasını istiyor. Kongre Bütçe Ofisi'ne göre, ABD Başkanı Joe Biden'ın 2050 yılına kadar %100 net sıfır karbon emisyonu hedefi her Amerikalıya yıllık 11.279 dolara mal olacak. Bu rakam, gayrisafi yurt içi hasılanın %11,9'una, sosyal güvenlik, tıbbi bakım sigortası ve yoksullar için sağlık yardımına harcanan miktarın toplam %11,6'sından daha fazla maliyete eşit olacak. Planın yıllık maliyeti 2030 yılında 4,4 trilyon dolara yükselecek.


    Çin, Hindistan ve Rusya gibi büyük kirleticiler karbon emisyonunu düşürme sözü verdiler. Ancak verdikleri sözler Batılı ülkelerin küresel ısınmayı sınırlamak için gerekli olduğu konusunda ısrar ettiği seviyelerde değil. Suudi Arabistan 2050 yılına kadar net karbon salınımını sıfıra indirmeyi planlıyor. Ancak bu plan ihraç ettiği petrolden elde edilen karbonu içermiyor. Krallık günde yaklaşık 10 milyon varil ham petrol üretiyor ve hidrokarbondan tasarruf edip yurtdışına satmak için çöle güneş panelleri kuruyor. Bu arada, Boston Danışmanlık Grubu tarafından büyük şirketler arasında yapılan yakın tarihli bir anket, son beş yılda emisyon azaltma hedeflerini sadece %11'inin karşıladığını ortaya koydu.


    Etkili iklim çözümleri üzerine yaptığı çalışmalarla 2018'de Nobel Ödülü'nü kazanan ekonomist William Nordhaus, küresel ısınmanın maliyetinin yanı aynı zamanda iklim kontrol politikalarının maliyetini ve neden oldukları ekonomik büyümedeki azalmaları hesaplayan modeller geliştirdi. Nordhaus'un modelleri, iklim değişikliğini yavaşlatacak herhangi bir düzenleme olmadan, 2200'deki ortalama sıcaklığın 1900'den 4,1 santigrat derece daha yüksek olacağını ve bugünün dolarıyla 140 trilyon dolara mal olacağını gösteriyor.

    Sıkı iklim politikaları sıcaklık artışını 2,2 santigrat dereceye düşürecek. Ancak iklim değişikliğine bağlı hasarı 140 trilyon dolardan 38 trilyon dolara düşürmek 177 trilyon dolara mal olacaktı. Bu da toplam maliyeti 215 trilyon dolara yükseltecek. 3,5 santigrat derecelik sıcaklık artışıyla en uygun çözüm 21 trilyon dolara mal olacaktı ve toplam 108 trilyon dolarlık maliyet için iklimle ilgili hasar maliyetini 53 trilyon dolar azaltacaktı.

    Daha temiz bir atmosfer daha sağlıklı bir dünyayı destekliyor olsa da 2050'de yetersiz beslenmeye bağlı ölüm oranları iklim değişikliği sebebiyle olanlardan çok düşük miktarda daha az olacak. Daha iyi beslenme sayesinde, 1990'da yılda milyonda yediden 2020'de milyonda 2,78'e düştüler ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından iklim değişikliğinin devam etmesiyle 2050'de milyonda 0,64'e düşeceği tahmin ediliyor. Daha iyi beslenme şartları sayesinde yetersiz beslenmeye bağlı ölümler 1990'da yılda milyonda 7’den 2020'de milyonda 2,78'e düştü. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre iklim değişikliğinin devam etmesiyle 2050'de milyonda 0,64'e düşeceği tahmin ediliyor. Büyük maliyetler küresel sıcaklığı sabit tutarsa bu oran 2020’nin sayısı aynısı olacak ve 2050'de ise çok küçük miktarda azalacak.


    Her büyük ekonomik olay gibi, karbon salınımını sınırlama arayışı da yatırım fırsatlarını açar. Ancak çoğu zaman olduğu gibi, yükselen maliyetler ortaya çıktıkça ve net sıfır karbon emisyonu umutları söndükçe, ilk coşku muhtemelen yakında hayal kırıklığına yol açacaktır. Sağduyulu yatırımcıların muhtemelen iklim yatırımları konusundaki mevcut coşkudan geri çekilmeyi beklemesi ve daha ucuzdan satın alması daha iyi olacaktır.”

  7. Öğleden sonra ise bir anda başlayan özellikle bankacılık hisselride yoğunlaşan satışlar endeksi yüzde 5'e yakın aşağı çekince devre kesici uygulaması başladı ve işlemlere 15 dakikalaığına ara verildi.

    Yeniden başlayan işlemlerde satışların arkası kesilmeyince ikinci devre kesici uygulaması başlatımldı, ancak buna rağmen endkeste geri çekilme durdurulamadı.

    BIST 100 endeksi, önceki kapanışa göre 194,07 puan azalırken, toplam işlem hacmi de 77 milyar lira ise rekor seviyede gerçekleşti.

    Bankacılık endeksi yüzde 8,74 ve holding endeksi yüzde 9,33 değer kaybetti. Tüm sektör endeksleri gerilerken, en çok kaybettiren ise yüzde 9,89 ile iletişim oldu.

    Reuters'ın yayınladığı BDDK haberi de düşüte etkili oldu. Haberde, BDDK'nın, TL'deki değer kaybının banka sermaye yeterlilik rasyolarında (SYR) yarattığı tahribatı azaltacak önlemler üzerinde çalıştığı vurgulandı.

    Bankacılık kaynakları TL'deki değer kaybının SYR'yi düşürücü etkisini telafi etmenin bir yolunun döviz bazlı sermaye olduğuna dikkat çekerek, sermaye niteliğine sahip olanlar için sıkıntı yaşayabileceğini belirtildi.

    Bu gelişme özellikle bankacılık sektörü hisselerinde sert satışa neden oldu. Merkez bankası'nın dövize başarısız müdahalesi ve iş dünyasının acil önlem çağrısı da düşüşte etkili faktörler arasında gösteriliyor.

    Bu arada, Varlık Fonu'nun Türk Telekom'u devralacağı haberi bankalar için olumlu.

    Çünkü hisselerin önemli bir kısmı bankaların elinde bulunuyor.


    HANGİ BANKANIN NE KADAR PAYI VAR?

    LYY deki en büyük pay yüzde 35.5598 ile Akbank olurken,

    Akbank yüzde----------------------22.1265 pay ile

    Garanti Bankası, yüzde-------- 11.5972 payla

    İş Bankası, yüzde ------------------4.9150 lik hisse oranıyla

    Yapı Kredi, yüzde ------------------4.2559lik payla

    Vakıfbank, yüzde------------------- 3.6562 payla

    Halkbank, yüzde-------------------- 2.5913 payla

    Denizbank ve

    yüzde 1.6172'lik payla TSKB izledi.

    Sözkonusu bu 8 bankanın LYY deki toplam payı yüzde 84.7.

    Kalan yüzde 15.3lük hisse de OTAŞa kredi veren diğer kreditörlerin. LYYdeki bu pay oranları dikkate alındığında Akbank ın Türk Telekom daki dolaylı payı yüzde 19.56 olurken, diğer bankaların TTdeki dolaylı payları ise şöyle sıralandı:

    akbank yüzde ----------------------19,56

    Garanti Bankası yüzde ---------12.17

    İş Bankasi yüzde-------------------6.38

    Yapı Kredi yüzde-------------------2.70

    Vakıfbank yüzde--------------------2.34

    Halkbank yüzde---------------------2.01

    Denizbank yüzde-------------------1.42

    TSKB yüzde--------------------------0.89


    Türk Telekom hisselerine ne kadar değer biçilir şimdilik net değil ama satıştan bankaların kasasına önemli oranda bir kaynak girmesi bekleniyor.

    TL'deki değer kaybının banka sermaye yeterlilik rasyolarında (SYR) yarattığı tahribatın da bu şekilde giderilebileceği beliritilyor.

    Bu açıdan orta vadede bankacılık sektörü ve borsa için olumlu bir gelişme olarak yorumlanıyor.

Sayfa 65/75 İlkİlk ... 15556364656667 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •