Sayfa 9/10 İlkİlk ... 78910 SonSon
Arama sonucu : 74 madde; 65 - 72 arası.

Konu: Bu Kitabı Yeni Bitirdim...

  1. Sümerler Mezopotamyanın sıradışı Topluluğu - Helmut UHLİG

    Sümerler, gerçek anlamda ancak 20. yüzyılda keşfedildiler. Onlarla ilgili bilgilerimizi biçimlendiren kanıtların çoğu, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasında yapılan kazılarda gün yüzüne çıktı. Bunlarla ilgili olarak yapılan yayınlar artık kütüphaneleri doldurmaktadır. Bu arada yüzlerce bilim adamı, Sümerlerin nereden geldikleri ve erken tarihlerinin seyri hakkında bilgi vermeden önce, onların yaşamları, dinleri ve kültürleriyle ilgili pek çok şeyi açıklayan binlerce çivi yazısını çözmek için uğraştılar ve halen uğraşmaktadırlar.*
    Helmut Uhlig, *Tarihin Başlangıcındaki Bir Halk: Sümerler* adlı bu kitabında, elde edilen maddi verilerden hareketle, bir büyük uygarlığın kuruluşunu, gelişimini ve günümüze devrettiği kültürel-sanatsal mirasını inceleyerek, bizi keyifli ve öğretici bir tarih yolculuğuna çıkarıyor.

  2. Simyacı - Paulo Coelho

    Simyacı, Brezilya lı eski şarkı sözü yazarı Paulo Coelho nun, yayınlandığı 1988 yılından bu yana dünyayı birbirine katan, eleştirmenler tarafından bir `fenomen olarak değerlendirilerı üçüncü romanı. Simyacı, altı yılda kırk iki ülkede yedi milyondan fazla sattı. Bu, Gabriel Garcia Mârquez den bu yana görülmemiş bir olay. Yüreğinde, çocukluğunu yitirmemiş olan okullar için bir klasik kimliği kazanan Simyacı yı Saint-Exupery nin Küçük Prens i ve Richard Bach ın Martı Jonathan Livingston u ile karşılaştıranlar var (Publishers Weekly). Simyacı, İspanya dan kalkıp Mısır Piramidlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatnâme : Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğunu nasıl kuracaksın? sorularına yanıt arayan bir hayat ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri nıasalına benzeyen romanın altı yılda, yedi milyondan fazla okur bulmasının gizi, kuşkusuz, onun bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor. Simyacı yı okumak, herkes daha uykudayken, güneşin doğuşunu seyretmek için şafak vakti uyanmaya benziyor.

    Brezilya doğumlu Paulo Coelho'nun dünya çapında beğeni toplayan Simyacı kitabı, 1996 yılından beri ülkemizde de dünya edebiyatı raflarında başı çekiyor. Paulo Coelho, Mevlana'nın Mesnevi'nde yer alan küçük bir hikayeden esinlenerek Endülüslü bir çobanın hayat hikayesini masallaştırıyor. Yazar, hazinesini bulmak için İspanya'dan ayrılarak Mısır'a doğru yola çıkan Santiago'nun serüvenini akıcı bir şekilde anlatıyor ve okuyuculara soluksuz bir roman sunuyor. Simyacı, hayatı sorgulayan bakış açısıyla okurlar için kılavuzluk yapıyor.

    1947 yılında Rio de Janeiro kentinde doğan Paulo Coelho, 1986 yılında Hac adlı ilk romanından sonra gelen Simyacı ile tüm dünyada üne kavuşuyor. 170 ülkede 80 dilde yayımlanan kitapları ile çok sayıda ödüle layık görülen yazar, Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım, Beşinci Dağ, Veronika Ölmek İstiyor, Şeytan ve Genç Kadın, Elif, Portobello Cadısı gibi birçok eseri ile ününü devam ettiriyor. Birleşmiş Milletler Elçisi ve Brezilya Edebiyat Akademisi üyesi olan Coelho, 1988 yılında yayımlanan Simyacı kitabı ile pek çok eleştirmen tarafından 20. yüzyılın fenomeni olarak adlandırılıyor. Simyacı, Can Yayınları tarafından ilk kez 1996 yılında basılarak Türk okurlarıyla buluşuyor. Orijinal dili İspanyolca olan kitap, Özdemir İnce'nin çevirisi ile aktarılıyor.

    Kendi hayallerine sıkı sıkıya tutunan Santiago, anne ve babası tarafından din adamı olması için papaz okuluna gönderiliyor. Ancak küçüklüğünden beri dünyayı tanımayı hayal eden Santiago, bir akşam cesaretini toplayıp babasına rahip olmak istemediğini ve dünyayı gezmek istediğini söylüyor. Babası, dünyanın bütün insanlarının köylerinden gelip geçtiğini, hepsinin köyün insanlarına benzediğini söylese de, Santiago o insanların geldikleri yerleri tanımak istediği konusunda ısrar ediyor. Baba, ertesi gün oğluna içinde üç adet İspanyol altını olan bir kese uzatarak bununla bir sürü almasını, en iyisinin kendi şatoları ve en güzel kadınların kendi kadınları olduğunu anlayana dek dünyayı dolaşmasını söylüyor. Babası tarafından kutsanan Santiago, hayalinin peşine böylece takılıyor.

    Babasından aldığı parayla bir koyun sürüsü alan çoban Santiago, gördüğü rüyaların etkisiyle hayaline daha sıkı sarılıyor. Sürüsüyle yola koyulan Santiago'ya, Tarifa'da rüyasını anlattığı falcı bir kadın, Mısır Piramitleri'ne gideceğini ve orada bir hazine bulacağını söylüyor. Roman kahramanı, falcı kadının yanında ayrılarak kasabada kendini Salem Kralı olarak tanıtan bir adamla tanışıyor. Yaşlı adam, sürünün 6 koyununa karşılık, Santiago'ya Urin ve Tummini adında iki gizemli taş veriyor. Yaşlı adam taşları verirken, siyah olanın "evet", beyaz olanın "hayır" anlamını taşıdığını, taşları zorda kaldığı zaman kullanmasını ve kararlarını kendisinin vermesini söylüyor.

    Koyun sürüsünü de satan roman kahramanı bundan sonra Mısır Piramitleri'ne doğru yola çıkıyor ve Tarifa'dan ayrılarak Afrika'ya geçiyor. Ancak bir kahvehanede tanıştığı ve tüm parasını vererek yardım istediği Arap bir rehber, pazar yerinde kaybolarak Santiago'yu parasız bırakıyor. Bunun üzerine çalışmaya başlayarak para biriktiren Santiago, piramitlere ulaşmak için tekrar yola koyuluyor. Roman kahramanı, çölde kendi kalbini dinleyerek ilerlemeye devam ediyor. En sonunda piramitlerin karşısında yükseldiğini görüyor. Kendi iç görülerine güvenerek ilerleyen ve kendi hikayesini yazan Santiago, sonunda düşüne de ulaşıyor.

    Altı yılda kırk iki ülkede yedi milyondan fazla satan Simyacı kitabı ile Paulo Coelho, Latin Amerikalı yazar Gabriel Garcia Mârquez'den sonra büyük bir başarıya imza atıyor. İçindeki çocuktan hiçbir zaman vazgeçmeyenler için klasik niteliğindeki Simyacı, Publishers Weekly tarafından Küçük Prens ve Martı - Jonathan Livingston ile kıyaslanıyor. Hayatı masalsı bir şekilde sorgulayan nasihatname tadındaki kitap benzersiz anlatımı ile hafızalarda yer ediyor.

  3. John Stuart Mill - Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine

    John Stuart Mill, 19. yüzyılın en önemli düşünürleri arasında yer alıyor. 1860 yılında yayımlanan Özgürlük Üzerine adlı yapıtı, haklar ve özgürlükler konusunda yazılmış klasiklerden biri.

    Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine, yanlışlığından en emin olduğumuz düşüncenin bile özgürce dile getirilip tartışılabilmesinin toplum açısından neden gerekli olduğunu ortaya koyuyor.

    İfade özgürlüğünün tüm dünyada giderek daha da hor görüldüğü bu dönemde okunmasında yarar var.

  4. Nazım Hikmet - Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim.

    Nâzım Hikmet'in sayısı sadece dört olan romanları yaratıcı çalışmaları içinde daha sınırlı sayıda olsa da, yazarı bütüncül olarak tanımak için vazgeçilmez bir okuma oluşturuyor. Genelde Nâzım Hikmet'in bireye, topluma, olaylara ve olgulara "tarihsel diyalektik" açıdan bakışını veren bu romanlar, aynı zamanda, özellikle Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim'de gizli bir otobiyografi niteliği de taşıyor. "Nâzım Hikmet Külliyatı" bu romanlarsız düşünülemez...

  5. Yuval Noah Harari - Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens

    İsrailli Yazar ve Tarih Profesörü Yuval Noah Harari’nin kaleme aldığı Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, son yılların en çok ses getiren kitapları arasında yer alıyor. Başlangıçtan bugüne insanın tarihsel yolculuğunu ele alan eser, bugünü meydana getiren tüm koşulları fenni ve sosyal bilimler ışığında detaylandırıyor.

    “Önce her şey bir toz bulutuydu.” Kulağa çok tanıdık geliyor değil mi? Bilindiği üzere bu ifade, karşı tarafın bir konuyu tüm detaylarıyla kavraması adına günümüzde muzipçe kullanılan bir kalıp. Ancak söz insanlık tarihinden açıldığında, bu başlangıcın önemini göz ardı etmek mümkün değil. Hayvanlardan Tanrılara Sapiens; evren, dünya ve insan hakkında sorulan tüm soruları cevaplamaya tam da bu noktadan başlatıyor.

    13.5 Milyar Yıllık Bir Zaman Yolculuğuna Çıkmanın Tam Zamanı!

    Harari; kitabının başında dünyanın gelişiminin önce fizik, ardından kimya ve en sonunda biyoloji etrafında teşekkül ettiğini söyleyerek sözlerine başlıyor. Bu noktadan itibaren evrime de temas eden Harari, neandertal ve sapiens türlerinin günümüze uzanan köklerini ele alıyor. Kitapta insanın gelişimi; “Bilişsel Devrim”, “Tarım Devrimi” ve “Bilimsel Devrim” olmak üzere üç temel başlık altında inceleniyor.

    Kitaba göre Bilimsel Devrim, tarihsel sürecin son 5 bin yılını kapsıyor. Şöyle ki tarihte önceki dönemlere nazaran, son 5 bin yıla ilişkin daha fazla somut bilgiye ulaşmak mümkün. Bu nedenle Bilimsel Devrim alt başlığı, kitabın en uzun kısmını oluşturuyor. Söz konusu bölümde daha subjektif bir anlatım benimseyen yazar; günümüzün yönetim, güç ve barış anlayışına dair kayda değer çıkarımlarda bulunuyor.

    Hayvanlardan Tanrılara Sapiens; dinlerden yönetim biçimlerine, toplumsal katmanlardan geçim kaynaklarına, göçlerden savaşlara kadar farklı disiplinlere ilişkin birçok konuyu tek başlık altında bir araya getiriyor. Kitap, başta kendini hayvanlarla eş değer olarak gören insanın zamanla doğaya ve kendisine karşı sürdürdüğü üstünlük savaşımını konu ediniyor. Hatta insanın, gücü sayesinde günümüze yaklaştıkça kendine tanrısal bir nitelik atfetmesine de eleştirel bir gözle yaklaşıyor. Harari’nin derslerinde anlattığı konulardan derlediği bu kitap, bilimsel atmosferinin yanı sıra akıcı anlatımıyla da okur kitlesini günden güne genişletmeye devam ediyor.

    Bunu Biliyor muydunuz?

    Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, her ülkede farklı bir basımıyla okurlarına ulaşıyor. Tarihsel gelişim sürecinin örneklerle detaylandırıldığı kitapta, yayımlandığı her ülkeye ait farklı tarihi olaylar ve yerel örnekler yer alıyor.

    En Sevilen Kitaplara Hemen Şimdi Sahip Olun!

    Yayımlandığı andan itibaren din ve bilim dünyasında tozu dumana katan Hayvanlardan Tanrılara Sapiens kitabını hala okumadıysanız hemen şimdi sepetinize ekleyin! Bu kitap, aklınızdaki birçok soruyu yanıtlarken size dopdolu bir okuma deneyimi yaşatacak.

  6. Daniel Chamovitz- Bitkilerin Bildikleri Dünyaya Bitkilerin Gözünden Bakmak.



    Betonun giderek yeşili yuttuğu günümüzde bile her daim bitkilerle iç içeyiz: Evlerimizi, balkonlarımızı onlarla süslüyor, sokaklarda yanlarından geçiyor, parklarda onları seyre dalıyoruz. Peki ama bitkilerin nasıl bir dünyası olduğunu hiç düşünüyor muyuz?

    Bu kitapta biyolog Daniel Chamovitz bitkilerin dünyayı nasıl deneyimlediklerini inceliyor. Charles Darwin ve çağdaşlarından günümüz biliminsanlarına kadar birçok yaratıcı zihnin tasarladığı deneyler ışığında, bitkilerin görme, koklama, duyma, dokunma duyuları aracılığıyla neleri *bildiklerini* anlatıyor. Çeşitli kimyasallar sayesinde nasıl birbirleriyle *haberleştiklerini*, aşağıyla yukarıyı nasıl ayırt ettiklerini, dokunmaya nasıl tepki verdiklerini, neler *hatırladıklarını* ve çevrelerinin nasıl *farkında olduklarını* açıklıyor. Böylece bitkilerin pek az bildiğimiz zengin dünyasını tanımamıza ve dünyaya onların *gözlerinden bakmamıza* imkan tanıyor.

    *Bundan sonra parkta yürüyüşe çıktığınızda durup kendinize sorun,* diyor Chamovitz. *Çimenlerin arasındaki karahindiba ne görüyor? Otlar hangi kokuları alıyor? Meşenin yapraklarına dokunun, ileride ona dokunulduğunu hatırlayacağını bilerek. Ama sizi hatırlamayacaktır. Sizse o ağacı hatırlayacak ve anısını her daim hafızanızda yaşatacaksınız.*

  7. Desiderius Erasmus / Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş


    Hümanistlerin prensi Erasmus, barışçıl perspektifler uluslararası hukukun görüş alanına girmeden önce modern savaş eleştirisinin temellerini attı. Kuzey Avrupa Rönesans’ının bu büyük ustası, savaşı yalnızca dinsel nedenlerle değil aynı zamanda rasyonel karşısavlarla da belirgin şekilde kınadı. Modern düşünce tarihinde barış elçisi olarak anılabilecek biri varsa, bu şeref öncelikle Erasmus’a aittir.

    Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş, modern Avrupa’nın savaş karşıtı ilk metnidir. 1515 tarihli bu deneme, savaşa aşina olmayanları ve bu uğurda her türlü riski almaya hazır olanları uyarır. Cicero’dan bu yana tartışılagelen adil savaş fikrini reddeden ve devletlerarası anlaşmazlıklarda tarafsız yargılayan bir merci bulmanın mümkün olmadığını belirten Erasmus, barışı her şeyden önce varoluşsal bir zorunluluk olarak ortaya koyar.

  8. Evrim KURAN / Z Bir Kuşağı Anlamak

    Bir Kuşağı Anlamak, Bir Dönemi Anlamaktır.

    2000’lerin başından bu yana gördüklerimi kuşaklar üzerinden okumaya çalışıyorum. Kuşakları anlamak; geçmişi onurlandırmak, geleceği mümkün kılmak için fevkalade bir araç. Bir kuşağı anlamak, bir dönemi anlamaktır. Bir dönemi anladığınızda ise paradigmanın kıskacına sıkışmaktan kurtulursunuz. Ve sizin gibi olmayanları kendinize ait yargılarla değil, onlara ait gerçeklerle görmeniz mümkün olur.
    Bu mümkün olduğunda ise dönüşürsünüz. Birey olarak, kurum olarak, toplum olarak… Bu kitabı Z kuşağını anlamak isteyenler ve kuşağın ta kendisi için yazdım.
    Hiçbir bebek nankör, kibirli, tembel, yalancı, riyakâr, hırsız ya da katil olarak gelmez dünyaya. Bebeklikten çocukluğa ve oradan yetişkinliğe geçişteki yolculuk şekil verir iyi insan olma tercihine. Hız ve rekabetle şekillenen ama asla bütünlenmeyen, her şeyin fiyatının bilindiği fakat değerinin bilinmediği bu çağda, biz yeni nesil ebeveynler mutlu çocuk yetiştirmek obsesyonuna kapılıyoruz.
    Bu nesle iyi bir dünya bırakamıyoruz; dilerim iyi bir nesil bırakıyoruzdur dünyaya...
    - Evrim Kuran

Sayfa 9/10 İlkİlk ... 78910 SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •