Hüseyin Nihal ATSIZ’ın 1933 yılında Yarımadayı yürüyerek ziyareti sırasında karşılaştığı şehitliklerden biri olan bu şehitlik, bugün yine yok olup gitmiş olan şehitliklerden biridir.
Zira Hüseyin Nihal ATSIZ bu şehitlik hakkında bilgi verirken neredeyse yıkılmak üzere olduğunu ve çok uzun süre dayanamayacağını düşündüğünü belirtiyor.
Kurtgediği civarında olan bu şehitlikte hangi Alay’a bağlı olduğu belli olmayan bir 27 Temmuz 1331 tarihinde (10 Ağustos süngü taarruzu olsa gerek) şehit olan 4. Bölük Komutanı’nın yattığını belirtiyor. Fakat MSB Arşivine baktığımızda Birinci Dünya Savaşı’nda şehit olanlar arasında adı Yahya Hayati olan bir asker olduğunu görüyoruz. Bulduğumuz Yahya Hayati adlı askerin rütbesinin Üsteğmen olması bir bölük komutanı olması nedeniyle bilgilerin doğruluğuna bizi yaklaştırıyor. Fakat Selanik doğumlu olduğu, Baba adının Şeyho olduğu bilgileri varken, hangi cephede şehit olduğu, hangi tarihte şehit olduğu bilgileri bulunmuyor. Bu nedenle bu da araştırılması gereken ayrı bir konu.
Hüseyin Nihal ATSIZ, Conkbayırı’ndan, Kurtgediği’ne doğru ilerlerken bu şehitlikle nasıl karşılaştıklarını şu şekilde anlatıyor:
“Conk Bayırında 2 saatten fazla kaldık ve bu düşman abidesinin kenarına onların sağır kulaklarına bir daha duyurmaya çalışarak Çanakkale savaşını okuduk. Yeniden yola çıktığımız vakit gök bulutluydu ve güneş yoktu. Conk Bayırı ile Anafarta arasını birleştiren yol tepeler ve vadilerle dolu... Her tümseği döndükçe sırıtan anzak abidesini bundan sonra ta vapurla Nara Burnunu dönünceye kadar kaybetmedik. Bayırdan yarım saat kadar uzaklaşmıştık ki Kurt Geçidi göründü. Buraya bilmiyoruz niçin Kurt Geçidi demişler... Otuz metre kadar uzanan ancak yan yana iki kişinin geçebileceği bu geçit de batıdan Anafarta ovasına hakim... Doğudan da Kanlı Sırtı oldukça iyi görebiliyor. Geçidin manzarası çok korkunç... Havanın kapalı olması da solda uzanan ovayı daha esrarlı gösteriyor. Kurt Geçidini dolanınca uzaktan büyük Anafarta köyünün eski değirmenleri göründü. Bu tepeyle köyün arasında ince bir yol uzanıyor, hepimiz susuyoruz, yalnız Mengüç elindeki muzıka ile mırıldanıyor:
Açıldı kale yolu,
Göründü Gelibolu.
Bırak deniz gideyim,
Orası yasla dolu.
Birden yolun bir meydana açıldığı göründü. Sellerin büyük oyukla kazdığı bu meydanın solunda daha ancak bir yılın yıprantısına dayanabilecek bir eski mezar vardı. İri taşlarla tutturulmuş olan bu mezarın altını su tamamen oymuş... Dikkatle okuyoruz. Bu da kanını yurdu yaşatmak için seve seve dökmüş bir Türk oğlu... Bu da tarihin kaydetmediği, fakat başlı başına bir tarih olan erlerden biri... Hayati Efendi... Mezar taşının üzerinde şunlar okunuyor:
27 Temmuz 331’de İngilizlerin fâik kuvvetleri karşısında bir avuç bölüğüyle müdafaa ve kahramane şehadetiyle ibka-yi nâm eden kal’e istihkâm taburu bölük 4 kumandanı Yahya Hayati Efendisinin mezarıdır.”
Yer İmleri